17 Şubat 2008 Pazar

Okulların tatil edildiği yerler

İstanbul Valisi Muammer Güler, İstanbul'u esir alan kar nedeniyle okulların yarın tatil olup olmayacağı konusunda bir açıklama yaptı.

İstanbul Valisi Muammer Güler, kar yağışı nedeniyle 18 Şubat Pazartesi günü ilk ve orta öğretim okullarında 1 gün boyunca tatil olacağını açıkladı.

Vali Güler, aynı gün kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan özürlü personel ile hamilelerin de idari izinli sayılacaklarını bildirdi.

13 Şubat 2008 Çarşamba

Laurence Vetu Hacettepe'de

Hacettepe Üniversitesi, dünyaca ünlü Fransız fotoğrafçı Laurence Vetu’yu ağırlayacak. Fotoğrafları sergilenecek.

Vetu'nun fotoğrafları Fransız Kültür Merkezi işbirliği ile Hacettepe Üniversitesi Ahmet Göğüş Sanat Galerisi'nde 13 Şubat tarihinden itibaren Başkentlilerle buluşacak.

Paris Dekorasyon Sanatları ve New York Scholl of Visual Arts'ta eğitimini tamamlayan Vetu, sanat yönetimi kariyerine basın ve yayın dünyasındaki çalışmalarıyla başladı.
Amerika'da dünyaca ünlü Vogue USA, NY Times Magazine gibi dergilerin ardından Fransa'da Femme, Figaro Magazin'de çalıştı. Bir süre daha New York'ta plak şirketleri için çalışan Vetu, Fransa'ya dönünce güzellik ve iç mimarlık reklamları alanında fotoğraflar çekti.
Fransız fotoğrafçı Laurence Vetu'nun fotoğraf çalışmalarından oluşan sergi 28 Şubat'a kadar ziyarete açık olacak.
(ANKA)

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), gazete kupürlerini ders kitaplarından edinilen bilginin pekiştirilmesinde kullanacak

2008-2009 eğitim dönemi itibariyle gazete kupürlerinden “ucuz ders kitapları” olarak faydalanılması planlanırken, bu sayede öğrencilerin deste edindiği bilgiyi güncel bilgi ile harmanlaması amaçlanıyor.

MEB Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı tarafından hazırlanan programa göre 2008-2009 eğitim-öğretim yılından itibaren ilk ve ortaöğrenimde gazete kupürlerinden de faydalanılacak. Başkanlık, gazetelerin güncel bilgiye ulaşılabilecek en kolay kaynaklardan biri olduğuna işaret ederek, öğrenme-öğretme amaçlı kullanılması gerektiğini bildirdi. Başkanlık, gazetelerin içerdikleri farklı konulardaki haberler, zengin görsel unsurlar ve her düzeyde içerdikleri bilgilerle her derste kullanılabilecek bir araç olduğunun altını çizdi.

GAZETE KUPÜRLERİ HERGÜN YENİLENEN BİR KİTAP

Başkanlık tarafından hazırlanan yeni programda, gazetelerin, ders ve ders kitaplarından edinilen bilginin pekiştirilmesinde ve hedeflenen becerilerin kazanılmasında, günlük yayınlanması açısından “her gün yenilenen bir kitap” işlevi gördüğü kaydedildi. Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı, gazete kupürlerinin derslerde eğitim aracı olarak kullanılması ile öğrencilerin okul içi ve okul dışı yaşam arasında bağ kurabileceğini, derste edindiği bilgiyi güncel bilgi ile harmanlayabileceğini, kendini ifade etme, eleştirel düşünme ve problem çözme becerilerini geliştirilebileceğini bildirdi.

Hazırlanan program ile öğrencilerin medya okuryazarlığı konusunda bilinç kazanabilmesi, gazete kupürleri ile toplumsal olaylara karşı duyarlı, sorumlu; içinde yaşadığı toplumu ve dünyayı tanıyan birey olma şansını kazanabilmesi amaçlanıyor. Programa göre her dersin sonunda, konunun ilgili gazete kupürleri ile desteklenmesi planlanıyor.
(ANKA)

YÖK Genel Kurulu yarın Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan başkanlığında ikinci kez toplanıyor

Toplantı'da geçen hafta kurulda görüşülmeyen katsayı meselesinin yanı sıra Başkanvekili seçimleri ve ÖSS kılavuzu konularının görüşülmesi ve kılavuza katsayı düzenlemesinin eklenmesi bekleniyor.

Geçen hafta YÖK Başkanı Prof. Dr. Özcan Başkanlığı'nda ilk defa toplanan YÖK Genel Kurulu, yarın yoğun bir gündemle tekrar toplanıyor. 7 Ocak'ta yapılan Genel Kurul'da görüşülmeyen ve bizzat YÖK Başkanı Prof. Dr. Özcan tarafından yarın yapılacak toplantıya bırakılan katsayı konusunun, yarın bir sonuca bağlanması bekleniyor. Mevcut katsayı uygulamasına göre, Sosyal Bilimler, Fen ve Türkçe-Matematik alanlarında okuyan öğrenciler kendi alanlarına ilişkin tercihler yapıldığı zaman diploma başarı puanları 0.8 katsayısı ile çarpılıyor. Öğrencilerin farklı alanda tercih yapması halinde ise başarı puanları 0.3 katsayısı ile çarpılıyor. Katsayı düzenlemesi, mevcut durumu “eşitsizlik” olarak gören Hükümet tarafından 2008 yılı tedbirleri arasına da almıştı.

-ÖSS KILAVUZU GENEL KURUL'A SUNULACAK-

Her yıl şubat ayında ÖSYM ve YÖK'ün işbirliğiyle hazırlanan ÖSS kılavuzunun da yarın YÖK Genel Kurulu'na sunulması ve katsayı konusunun bir karara bağlanarak kılavuz içerisinde yer alması bekleniyor. Buna karşın YÖK, Kurul'da katsayı düzenlemesini 2008 ÖSS kılavuzuna yetiştiremezse daha sonra ek bir kılavuz hazırlayarak düzenlemeyi bu kılavuza sokabilecek. Öte yandan, ÖSS kılavuzunun geçen haftaki toplantıda görüşülmemesi nedeniyle ÖSS başvurularının 25 Şubat'a yetiştirilemeyebileceği ve yarınki toplantıda ÖSS kılavuzunun onaylanması halinde ÖSS'ye başvuruların ancak 3 Mart Pazartesi günü başlayabileceği belirtilmişti.

-BAŞKANVEKİLLERİ SEÇİLECEK-

Ayrıca geçen hafta yapılan Genel Kurul'da Başkanvekilliği görevinden istifa eden Prof. Dr. İsa Eşme'nin yerine de bir ismin seçilmesi gündemde. Prof. Dr. Özcan YÖK Başkanlığı görevine geldikten sonra Prof. Dr. Eşme'ye kendi ekibiyle çalışmak istediğini söyleyerek yetkilerini kullanmamasını istemiş ve imza yetkisini elinden almıştı. Bunun üzerine Genel Kurul'a kadar izin alan Prof. Dr. Eşme, toplantı sırasında istifasını sunmuştu. Eşme, istifa nedenini ise YÖK'ün “kompozisyonunun” değişmesi olduğunu bildirmişti. Kurul'da ayrıca Prof. Dr. Özcan'ın YÖK Başkanı seçilmesi nedeniyle Başkanvekilliği ve YÖK üyeliğinden istifa eden Prof. Dr. Aybar Ertepınar'ın yerine YÖK Başkanı Özcan tarafından bir Başkanvekili seçilmesi bekleniyor.

-AKP'YE YAKIN İSİMLER DAHA FAZLA-

Toplam 21 üyeden oluşmasına karşın ÜAK tarafından 24 Ocak'ta seçilen Prof. Dr. Celal Şengör'ün atamasının onaylanmaması nedeniyle 20 üyesi bulunan Kurul, geçen hafta Prof. Dr. Engin Ataç'ın yurtdışında bulunması nedeniyle 19 kişiyle toplanmıştı. YÖK'te, son atamalarla birklikte AKP'ye yakın isimlerinağırlıkta olduğu belirtiliyor.
Genel Kurul'da, türbana ilişkin anayasa düzenlemesinin de gündeme gelmesi bekleniyor.
(ANKA)

Yükseköğretimde başörtüsü yasağı kalktığına göre, ÖSS'ye de başörtülü girilebilecek mi?

ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ünal Yarımağan, 14 Mart Perşembe günü yapılacak YÖK Genel Kurul toplantısında, Öğrenci Seçme Sınavı (ÖSS) kılavuzunun görüşülerek onaylanması halinde ÖSS'ye başvuruların 3 Mart Pazartesi günü başlayacağını bildirdi.

Yarımağan, henüz YÖK Genel Kurulunda ÖSS kılavuzunun onaylanmadığını anımsattı. YÖK Genel Kurulunun perşembe günü yapacağı toplantıda, ÖSS kılavuzunun görüşülerek kabul edilmesi halinde kılavuzların basıma geçilmesi için matbaa ile görüşeceğini söyleyen Yarımağan, "Başvurular, 25 Şubat Pazartesi gününe muhtemelen yetişmeyecek. Bu durumda başvurular 3 Martta başlayacak. Ancak bu toplantıda kılavuz görüşüldüğünde eğer değişiklik yapılırsa nasıl bir değişiklik yapıldığı da kılavuzun baskıya hazır hale gelmesi için önemli" dedi.

Prof. Dr. Yarımağan, Anayasa değişikliğinin onaylanarak Resmi Gazete'de yayımlanması halinde adayların ÖSS'ye türbanla girip giremeyecekleri sorusuna, şu yanıtı verdi:

"Türban konusunda benim görüşüm şu: Üniversiteye nasıl gidiyorlarsa bize de öyle gelirler. Üniversiteye türbanla giderlerse sınava da türbanla girebilecekler. Hukukçuların da görüşü bu. Üniversitede türban serbest olursa sınavda da türban serbest olacak ama güvenlikle ilgili endişelerim var. Buna da çözümler bulmamız lazım, önlemler almamız lazım"

Dünya Bankası Türkiye Direktörü Ulrich Zachau, sözlerinin yanlış anlaşıldığını, uygun ölçüde yüksek öğretmen maaşlarını desteklediğini belirtti

Yanlış anladınız öğretTürkiye'deki öğretmen maaşlarının OECD standartlarına göre yüksek olduğu açıklamasıyla öğretmenlerden tepki alan Dünya Bankası Türkiye Direktörü Ulrich Zachau, sözlerinin yanlış anlaşıldığını, uygun ölçüde yüksek öğretmen maaşlarını desteklediğini belirtti.

MEMURLARIN MEKTUBUNA YANIT VERDİ: 7 memur sendikasından oluşan Hak Sendikaları Platformu'nun (HAK-SEN) Dünya Bankası Türkiye Direktörü Ulrich Zachau'ya gönderdiği mektubuna yanıt geldi. Zachau HAK-SEN'e yolladığı yanıtta, konuşmasında, OECD tarafından yayımlanan ve Türkiye'deki öğretmen maaşlarının diğer ülkelerdeki ortalama gelirle kıyaslandığında, Türkiye'nin OECD ülkeleri arasında yüksek sırada olduğunu söylediğini anımsatarak, söylediklerinin yanlış anlaşıldığını belirtti.

ORTA SINIFSIZ KALKINMA OLMAZ: Hiçbir ülkenin işçilerini ve orta sınıfını fakir bırakarak büyüyemeyeceğine, büyümemesi gerektiğine inandığını vurgulayan Zachau, mektubunda şunları dedi: "Eğitim, orta ve uzun vadede Türkiye için en önemli önceliktir. Eğitimin geliştirilmesi, daha iyi beceriler, daha iyi ve daha çok iş, yüksek verimlilik ile yüksek gelir için çok gereklidir. Öğretmen maaşlarının da, uygun ölçüde yüksek olmasını destekliyorum. Destekliyorum, çünkü iyi maaş iyi öğretmenleri çeker ve devamlılığı sağlar. Bu da başarılı eğitim sonuçlarına katkıda bulunur. Türkiye'de öğretmen maaşlarının azaltılmasını desteklemem mümkün değil."

ÖĞRETMENLERİN KONUMLARINA BAKILMALI: HAKSEN üyeleri ise gönderdikleri mektupta, öğretmenlerin yanlış bir biçimde OECD ülkeleriyle karışlaştırıldığına dikkat çekerek, yapılan açıklamanın da hem insani hem de yasal dayanaktan yoksul olduğunu ifade etmişti. Çalışanlar arasında öğretmenlerin konumlarına bakarak doğru bir analizin yapılacağı vurgulanan mektupta, eğitim sisteminde yaşanan sıkıntılara da değinilmişti.

Zachau ne demişti

DÜNYA Bankası Türkiye Direktörü Zachau, bir ay kadar önce Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) tarafından düzenlenen toplantıda, kapsamlı bir işgücü piyasası reformu yapılmasını, kıdem tazminatlarının aşağı çekilmesini, sosyal güvence prim katkı paylarının azaltılmasını önerirken, öğretmen maaşlarının da yüksek olduğunu söylemişti. Zachau, öğretmen maaşlarının Türkiye'nin gayri safi yurtiçi hasılası göz önüne alındığında, OECD standartlarına göre yüksek kaldığını belirterek, ulusal eğitim harcamalarının kişi başına düşen gelire göre yüksek olduğunu söylemişti.

Türk Silahlı Kuvvetlerine bağlı Kara, Deniz ve Hava Harp okullarına başvurular, 1 Nisan-30 Mayıs tarihleri arasında yapılacak

ÖSS sınavıyla 2004 yılından beri sadece kız öğrenci alınan Kara Harp Okuluna (KHO), bu yıl erkek adaylar da başvurabilecek. Kara Harp Okulunun erkek öğrenci ihtiyacı, son 4 yıldır sadece askeri liselerden karşılanıyordu.

Kara Harp Okuluna başvurmak isteyen adaylar, 2008 yılı ÖSS sınavına müracaat işlemlerini tamamladıktan sonra 1 Nisan–30 Mayıs 2008 tarihleri arasında www.kho.edu.tr internet adresi üzerinden ön kayıt başvuru formunu dolduracak.

ÖSS sınav sonuçlarının açıklanmasından sonra KHO'ya ön kayıt işlemini yapan adaylar arasından ÖSS-SAY-2 Ham Puan türünden Kara Kuvvetleri Komutanlığınca tespit edilecek baraj puanı aşan adaylar belirlenerek, KHO ikinci seçim aşamalarına çağrılacak.
İkinci seçim aşaması sınavlarına davet edilen adaylara sırasıyla; psikolojik test, aday öğrenciyi daha iyi tanıyabilme amaçlı test tipi bir anket, ön sağlık muayenesi, fiziki kabiliyet ve yeterlilik testi ve mülakat sınavı yapılacak.
İkinci seçim aşamalarında uygulanacak sınavlar hakkında detaylı bilgiler ve standartlar, 2008 yılı KHO başvuru kılavuzunda açıklanacak.
Sınavlarda başarılı olan adaylar, sağlık muayenesinden geçirilecek. Asil ve yedek adayların belirlenmesinin ardından kesin kayıtlar yapılacak.

Kara Harp Okuluna başvuracak adaylarda, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olma, yapılacak arşiv araştırması ve soruşturma sonucunda şüpheli ve sakıncalı halleri bulunmama, herhangi bir nedenle askeri okullardan çıkmamış/çıkarılmamış, sivil okullardan çıkarılmamış olma, TSK Sağlık Yeteneği Yönetmeliği'nde yer alan Askeri Okullara girecek öğrenci adaylarına ilişkin sağlık kriterlerine sahip olma, 2008 Yılı Üniversite Öğrenci Seçme Sınavı'na (ÖSS) katılmış ve tespit edilecek puanı almış olma şartları aranacak.

HANGİ OKULLARIN MEZUNLARI BAŞVURABİLECEK
Kara Harp Okulunda okumak isteyen öğrencilerin, “herhangi bir mesleğe yönelik olmayan” ve ÖSS kılavuzunda yer alan okul türlerinden, Anadolu lisesi (yabancı dille öğretim yapan resmi liseler), fen lisesi, lise (resmi ve gündüz öğretim yapan liseler), lise, özel lise (yabancı dil ağırlıklı program uygulayan liseler), özel fen lisesi, özel lise, yabancı dille öğretim yapan özel lise, lise programı, lise programı (yabancı dil ağırlıklı), Anadolu öğretmen lisesi, öğretmen lisesinden fen bilimleri alanından mezun olmaları gerekiyor.
Hazırlık sınıfı okutulan liselerden mezun olanların en fazla 20 (1988 ve sonrası doğumlu), diğer liselerden mezun olanların da en fazla 19 (1989 ve sonrası doğumlu) yaşında olmaları gerekiyor. Adaylarda, 2006, 2007 ve 2008 eğitim yılında orta öğretim kurumlarından mezun olma şartı da aranacak.

Şehit, malul gazi ve muharip gazi çocuklarından belirlenecek baraj puanının yüzde 90'ını alanlar, ikinci seçim aşamalarına davet edilecek. Seçim aşamalarında başarılı olan ve yüzde 5 kontenjanına giren adaylar da Harp Okuluna girmeye hak kazanacak.

Adayların kendilerinin yanı sıra annesi, babası, kardeşleri ve velisinde tutum ve davranışları ile yasa dışı, siyasi, yıkıcı, irticai, bölücü ideolojik görüşleri benimsememiş, bu gibi faaliyetlerde bulunmamış veya bu gibi faaliyetlere karışmamış olma şartı aranıyor.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin manevi şahsiyetine gölge düşürmemiş ve askerliğin şeref ve haysiyeti ile bağdaşmayacak fiil ve hareketlerde bulunmamış olmak ve toplumca tasvip edilmeyen ve uygun görülmeyen kazanç yollarında çalışmamış ve halen çalışmamak da adaylarda aranan diğer şartlar arasında yer alıyor.

Hükümlü bulunmaması ve soruşturma altında olmaması gereken adayların, nişanlı, evli, dul, hamile, çocuklu olmaması veya herhangi bir kadınla veya erkekle nikahsız olarak birlikte yaşamıyor olması da gerekiyor.

DENİZ VE HAVA HARP OKULLARINA BAŞVURULAR
Deniz Harp Okuluna ön kayıtlar da 1 Nisan-30 Mayıs tarihleri arasında şahsen, posta veya internet yoluyla yapılacak. İkinci seçim aşamalarına çağrı belgeleri de 21-25 Temmuz tarihleri arasında adaylara gönderilecek. İkinci seçim aşamaları 28 Temmuz-1 Ağustos tarihlerinde gerçekleştirilecek. İkinci seçim aşama sonuçları, 11 Ağustos 2008 tarihinde açıklanacak. 28 Temmuz-26 Eylül tarihleri arasında sağlık muayenesinden geçirilecek adaylardan asiller 18-22 Ağustos, yedekler ise 25 Ağustos-26 Eylül tarihlerinde kesin kayıt işlemlerini tamamlayacak.

Hava Harp Okulunda öğrenim görmek isteyen adaylar ise 2008-ÖSYS Aday Bilgi Formu'nun 24. bölümünde “Girmek İstediği Askeri Okullar” alanında “Hava Harp Okulu” seçeneğini işaretleyecekler. Ayrıca 1 Nisan 2008 tarihinden itibaren okulun internet sitesine konulacak aday başvuru sayfasından 30 Mayıs 2008 tarihine kadar başvurularını gerçekleştirecek. Hava Harp Okulu baraj puanı ise ÖSS sonuçları açıklandıktan sonra belirlenecek. Hava Harp Okuluna yerleştirme, ÖSS Sayısal-2 puanına göre yapılacak.
(AA)

Öğrenci Affı

Son dönemde başörtüsüne kilitlenen Türkiye gündemini önümüzdeki haftalarda farklı bir konu bekliyor: Öğrenci affı. 800 bin kişiyi kapsadığı söylenen affı çözüm görenler de var tembellere davetiye çıkardığına inananlar da...

Tuba Kastal'ın sağlığı, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi 3'üncü sınıftan 4'e geçtiği yıl bozulur. O zamana kadar başarılı bir seyir izleyen okul hayatı da kesintiye uğrar. Psikolojik sıkıntıları hızlı ilerlemektedir. Evin dışına çıkmak istemeyen, düşünceli ve her şeyden çabuk sıkılan bir halet-i ruhiye içindedir. Ailesi kızlarının durumundan endişe eder. Tedavi boyunca Osmaniye ile başkent arasında mekik dokur. Ancak bir türlü eski sıhhatine kavuşamaz.

Tavsiyeler üzerine farklı bir doktora gittiğinde acı gerçekle karşılaşır: Teşhis ve tedavi yanlıştır. Her şeye sıfırdan başlanır. Yeni ilaçlar çok geçmeden olumlu etkisini gösterir. Hayatı yavaş yavaş düzene girer. Fakat 4'üncü sınıfın hiçbir dersine ve sınavına giremediği için öğrenimi sekteye uğrar. Alttan 18 ders kalır. Yoğun tempoyla sayıyı 6'ya indirmeyi başarır. Ancak azamî eğitim zamanını doldurduğu ve 5 ders sınırını yakalayamadığı için okulla ilişiği kesilir. Yeniden eğitim hakkına kavuşabilmesi yüz binlerce kader arkadaşı gibi 'öğrenci affı'na bağlı.

ÖĞRENCİ AFFI BEKLEYEN YÜZBİNLER

'Af 2007 Eğitim Hakkı Platformu', 800 bin ila 1 milyon arasındaki öğrencinin yarıda kalan yüksek öğrenimlerini tamamlamak için çaba sarf eden bir avuç mağdurun eliyle geçen yıl kuruldu. Türkiye genelinde imza kampanyaları düzenleyen oluşum, Af2007 (şimdilerde www.af2008.org) isimli internet portalı üzerinden yayın da yapıyor. Başta Ankara ve İstanbul, birçok ilde gönüllü çalışanları gayret sarf ediyor. Tuba Kastal da onlardan biri. Sırf bu amaçla 5 ay önce memleketini terk edip Ankara'ya gelir. O günden bu yana da üniversiteden arkadaşlarının yanında 'zorunlu' misafir. Onun için sıkıntılı; ama önemli bir süreç. Çünkü her güne yeni bir umutla başlıyor. Ziyaret ettiği bütün milletvekillerinin, bürokratların ve ilgili yetkililerin desteğini kazanmak için saatlerce dil döküyor. Şimdiye kadar hiçbir görüşmede olumsuz tavırla karşılaşmaz ama kesin neticeyi de alamaz.

Af yasası taleplerine Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) çatısı altından ilk fiilî desteği Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı ve Sivas milletvekili Muhsin Yazıcıoğlu verir. Farklı tarihlerde üniversiteleriyle ilişiği kesilen ön lisans, lisans ve yüksek lisans öğrencilerine belirli kurallar çerçevesinde sınav hakkı tanınmasına dair kanun teklifi hazırlar. Takip eden dönemde Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Samsun Milletvekili Osman Çakır, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolat ve Demokratik Toplum Partisi (DTP) mensubu 8 milletvekili benzer talepleri TBMM'ye sunar.

Parlamentodaki bu hareketlenme şüphesiz bir umut kapısı. Ancak hâlâ kanunî düzenlenme yapılmamasının siyasetçiler açısından da gerekçeleri var. Geçen yıl başlayan af kampanyası, Köşk ve 22 Temmuz genel seçimleri akabinde de Ağustos sonu Eylül başında artan terör faaliyetlerinin gündeme oturmasıyla geri plana düştü. Öte yandan 2005 affından bu yana yükseköğrenim kurumlarından ne kadar öğrencinin atıldığına ilişkin altyapı çalışmaları da bitmedi.

Af2007 sitesi editörü Kürşat Çimen'e göre bu durum bir noktaya kadar anlaşılabilir. Ancak 22 Temmuz öncesinde destek sözü veren şimdinin Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ve AK Parti İstanbul Milletvekili Edibe Sözen gibi isimlerin daha somut adımlar atması lazım.

Harçlar Artacak

Hükümetin belirlediği 2008 yılı tedbirlerine göre, özel okulların yaygınlaştırılması, vakıf üniversitelerinin yükseköğretimdeki payının artırılması ve üniversite öğrencilerinden alınan harçların yükseltilmesi planlanıyor. Hükümet tarafından açıklanan 2008 yılı tedbirlerine göre Milli Eğitim Bakanlığı'nın idari yapısı eğitimde kalite, rekabet ve verimliliği artırmaya yönelik olarak yeniden düzenleniyor.

MEB eğitimin geliştirilmesi amacıyla özel okulların yalgınlaştırılmasını teşvik edecek. MEB bu yönde, özel örgün eğitim veren kurumların teşvikine yönelik 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu'nda gerekli düzenlemeler yapacak. Ayrıca okul yapımında kamu-özel işbirliğine gitmeyi planlayan MEB, özel sektörün okul açması için arsa tahsisi, vergi indirimi, ve sübvansiyon gibi teşviklerden yararlanmasını sağlayacak.

VAKIF ÜNİVERSİTE KURULMASI

Milli Eğitimi Bakanlığı, vakıf üniversitelerinin yükseköğretimdeki payını artırmak amacıyla da vakıf üniversitelerine sağlanan teşvikler kapsamında arsa tahsisini kolaylaştırılacak ve mali desteklerini artıracak. MEB, özel üniversite kurulmasına olanak sağlayacak gerekli mevzuat değişikliklerini de yapacak. MEB'in eğitimin geliştirilmesi yönünde aldığı bir diğer tedbir ise öğrencilerin “yükseköğretimin finansmanına daha fazla katılımını” amaçlıyor. Harçların artırılması hedefleniyor.

Türkiye'nin en kapsamlı eğitim fuarlarından Educaturk, 14-17 Şubat tarihleri arasında İstanbul Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı'nda yapılacak

Educaturk, geçen yıl da avantajlı eğitim programıyla öğrencilere yurtdışı eğitim imkânı sunmuştu.

Bu yıl pek çok yeniliğin yaşanacağı fuarda, üniversite mezunu gençler için ABD'de iş imkânlarının kapısı aralanıyor. Fuarda ABD'li şirketlerin yüz yüze yapacağı mülakatlar sonunda işe kabul edilmek mümkün olacak. Educaturk Genel Müdürü Orçun Fida, "3. Uluslararası Kariyer Zirvesi" adı altındaki etkinlik boyunca, gençlerin profesyonel iş hayatlarına ilk adımı ABD'de atma şansı yakalayacaklarını söylüyor. Bu görüşmelerle 1383 pozisyon için eleman seçimi yapılacak. Sadece turizm otelcilik alanında Best Western, Hyatt, Marriott ve Hilton'da çeşitli pozisyonlarda çalışmak üzere 800 kişilik alım yapılacak. Fuarda yaz tatilleri boyunca ABD'de çalışma, İngilizcelerini geliştirme ve tatil yapma imkânı sunan Work And Travel programıyla ilgili bilgiler de yer alıyor. Fuarda Work and Travel Job Fair programı kapsamında 400 öğrenciye yaz döneminde ABD'de iş imkânı sunuluyor. Educaturk iş ortaklarından ISE Yurtdışı Eğitim Danışmanlık firması, dünyanın en saygın liselerinde öğrencilerin okuması için 3 ile 20 bin dolar arasında burs verecek. Fuar boyunca ISE standında ziyaret edecek öğrenciler, Amerika, Almanya, İngiltere, Kanada ve Fransa'dan özel liseleri tanıma imkânı bulacak ve bu liselerde burslu okumak için ISE eğitim danışmanları ile okul temsilcilerinin katılacağı bursluluk mülakatlarına katılabilecek.

8 Şubat 2008 Cuma

Türban serbestisine destek verenler ve karşı olanlar

Üniversitelerde türbanı serbest bırakan Anayasa değişikliği teklifine destek veren akademisyenlerin imza sayısı 8 günde 3 bin 500'ü geçerken, teklife karşı çıkanların 3 gün önce başlattığı kampanyaya 2 bine yakın akademisyen imza verdi.

Prof. Dr. Eser Karakaş, Prof. Dr. Ali Nesin, Prof. Dr. Mümtaz'er Türköne, Prof. Dr. Atilla Yayla'nın da imzaladığı, "universitedeozgurluk.blogspot.com" adlı web sayfasında 30 Ocak 2008'de yayımlanmaya başlanan bildiriye dün saat 17.00 itibariyle imza atan akademisyenlerin sayısı 3 bin 512'ye ulaştı. Ancak siteden yapılan açıklamada "üniversitede özgürlük" bildirisine destek imzalarının 7 Şubat (dün) saat 24.00 itibariyle sona ereceği duyuruldu. Sitenin kurucularından Selçuk Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Şaban Çalış, "Biz başlamadan önce süre için bir haftayı öngörmüştük. Amacımız kamuoyuna duyurmaktı. Amacımıza ulaştık" dedi.

Üniversitede özgürlük grubunun yayımladığı bildiride şöyle denilmişti:

"Öğretim üyeleri olarak bizler kılık-kıyafet konusunda yıllardır uygulanan politikaları ve son günlerde yapılan tartışmaları yakından ve kaygıyla takip ediyoruz. Üniversitelerin düşünce, ifade, din ve inanç özgürlükleri ile eğitim ve öğretim gibi en temel insan hakları karşısında yasakçı değil özgürlükçü bir tavır alması gereken kurumlar olduğunu düşünüyoruz. Üniversitelerimizin çağdaş uygar toplumlara yaraşır biçimde, özgürlüklerle ve bilim üretimiyle anılmasını istiyoruz. İstisnasız her demokratik ülkede olduğu gibi üniversitelerimizde de kılık-kıyafet serbestliğinin; hiçbir din, inanç, düşünce, ırk, grup ve cinsiyet ayrımı yapılmaksızın bütün öğrencilere tanınması gereğine inanıyor; aksi yöndeki tüm düzenleme ve uygulamalara bir an önce son verilmesini talep ediyoruz."

"Altyapı yetersiz, imza kabul edemiyoruz"

Üniversite Konseyleri Derneği tarafından 4 Şubat 2008'de başlatılan "Üniversiteden Türbana Hayır" imza kampanyasına da dün saat 17.00 itibariyle çeşitli üniversitelerden 1973 öğretim üyesi destek verdi. Ancak akşam saatlerinde yapılan açıklamada imzaların kabul edildiği www.universitekonseyleri.org adlı sitenin altyapısı yeterli olmadığı için daha fazla imza kabul edilemeyeceği belirtildi. Sitedeki imzaya sunulan türban karşıtı bildiride ise şöyle denildi:

"Türbanın neyi örttüğünü görmemekte ısrar eden, türbanı özgürlükler zemininde ele almakta direnenlere aydınlanmacı, kamucu ve yurtsever akademisyenler olarak sesleniyoruz: Türban bugünün Türkiyesinde 'bireysel özgürlük' konusu değildir. Üniversitede türbana izin vermeyeceğiz. Biliyoruz ki türban, aklın ve kadının esaretidir. Gericiliğin hakim kılındığı yerde bilim yapılamaz. Ülkemizi ve üniversitemizi gericiliğe teslim etmeyeceğimizi ilan ediyoruz."

İsa Eşme Neden İstifa Etti?

Yeni üyelerle yapılan ilk toplantıda, kurulun ikinci ismi Prof. Dr. İsa Eşme başkanvekilliği görevinden istifa etti.

Özcan'ın göreve geldiği gün yetkilerini askıya aldığı Eşme, başkanvekilliğine devam etmesi konusunda, kurulun çoğunluğundan destek görmedi. Eşme, Üniversitelerarası Kurul'dan (ÜAK) seçilerek geldiği YÖK üyeliğinden ise ayrılmadı. Eşme, açıklamasında "Kompozisyonu son atamalarla değişen genel kurulun çoğunluğunun, bundan sonraki icraatımda yeterli desteği vermeyeceği ve başkanın yeni başkan vekilleriyle daha uyumlu çalışacağı görüşünün ağırlık kazandığı izlenimini edindim. YÖK Başkan Vekilliği'nin faaliyetleri genel kurul kararıyla hayata geçirilebildiğinden, mevcut koşullarda görevimi daha fazla sürdürme imkanı bulunmamaktadır" dedi. Eşme'nin de ayrılmasıyla, YÖK'ün iki başkanvekilliği de boş kaldı.

YÖK Başkanı Özcan ve beraberindeki 14 üye, dün Anıtkabir'i ziyaret etti. Bu ziyarete, Genel Kurul'a katılmalarına karşın YÖK üyeleri Prof. Dr. Yekta Saraç, Prof. Dr. İzzet Özgenç ve Prof. Dr. Atilla Eriş gelmedi. Saraç ve Özgenç'in Anıtkabir'e gelmemesine neden gösterilmedi. ÜAK kontenjanından gelen Eriş'in ise eşi rahatsızlandığı için toplantının sabahki bölümünden biraz erken ayrılarak, hastaneye gittiği öğrenildi. Londra'da bulunduğu için genel kurul toplantısına hiç katılamayan Prof. Dr. Engin Ataç ile hava muhalefeti nedeniyle toplantının ilk bölümüne yetişemeyen Necmi Yüzbaşıoğlu da Anıtkabir'e gelemedi.

Özcan, Anıtkabir Özel Defteri'ne özetle, şunları yazdı: "Çalışmalarımızda göstermiş olduğunuz, çağdaş uygarlık hedeflerine doğru ilerlemede kararlıyız. YÖK Genel Kurulu ve üniversiteler olarak; laik, demokratik ve sosyal hukuk devleti ilkelerine bağlı olarak, eğitim ve öğretim faaliyetlerine özenle devam edeceğimizi huzurlarınızda tekrarlıyoruz. Amacımız, akademik özgürlük ve üniversite özerkliğinin, bütün boyutları ile mevcut olduğu, hesap verilebilirlik, saydamlık ve kalite güvencesini benimsemiş üniversite sistemini gerçekleştirmektir."

Gaziantep Üniversitesi'nde Yolsuzluk

Sayıştay Başkanlığının GAZÜ'nün 2006 yılı harcamalarına ilişkin hazırladığı raporda, ''Öğrenci Kafeteryası'' adı altında saunalı, kapalı yüzme havuzlu, buhar odalı, şok duşlu, aletli jimnastik salonlu, şömineli lokantası bulunan araç parklı lüks bir sosyal tesis yapıldığı, bunun ise kanunlara ve Başbakanlık genelgesine aykırı olduğu, kamu zararına neden olunduğu belirtilerek, bunun açıklanması istendi.

Sayıştay raporunda, Gaziantep Üniversitesi Sağlık Kültür ve Spor Dairesi Başkanlığı tarafından ''öğrenci kafeteryası'' inşaatının ihalesinin kanunlara ve Başbakanlık genelgesine uygun yapılmadığı belirtildi.

Raporda, ''Öğrenci kafeteryası yapım işinin açık ihale usulü ile 1 milyon 287 bin YTL teklif veren Atmaz İnşaat'a verildiğinin tespit edildiği, proje için 848 bin YTL'si de Öğrenci Sosyal Hizmetler bütçesinden karşılanmak üzere toplam 1 milyon 598 bin YTL yatırım ödeneği konulduğu'' bilgilerine yer verildi.

-LÜKS SOSYAL TESİS-

Sayıştay raporunda, 1 milyon 598 bin YTL yatırım ödeneğinin 1 milyon 287 bin YTL'sinin kafeterya binası inşaatına ayrıldığına dikkat çekildi.

GAZÜ Rektörü Prof. Dr. Erhan Ekinci'nin 11.04.2007 tarih ve 148 sayılı yazısı ile 2006 yılında tamamlanan projeler arasında ''öğrenci kafeteryası''nı da tamamlanan projeler arasında gösterdiği bildirilen Sayıştay raporunda, şöyle denildi:

''Öğrenci kafeteryası olarak gösterilen mahalle ilgili olarak, teknik oda, havuz esanjör dairesi, mutfak, aletli jimnastik salonu, kapalı yüzme havuzu, oyun salonu, bay-bayan soyunma, buhar odası, sauna, şok duş, mutfak, zemin kat salonda şömine ve teras kata ilişkin detaylara yer verilmiştir. Sözleşme ekleri arasında yer alan projelerin, mahal listeleri, birim fiyat tarifleri ve imalat teknik şartnameleri incelendiğinde, yapılan inşaatın bir kafeterya değil, kapalı yüzme havuzlu, buhar odalı, saunalı, şok duşlu, aletli jimnastik salonlu ve şömineli lokantası bulunan araç parklı lüks bir sosyal tesis olduğu anlaşılmaktadır.''

Başbakanlık genelgesiyle ''Kamu kurum ve kuruluşları tarafından yurt içinde ve yurt dışında hiçbir surette hizmet binası, lojman, her ne adla olursa olsun memur evi, kamp, kreş, eğitim, dinlenme, sosyal tesis (ve bunlarla ilgili arsa ve arazi) satın alınmayacak, kamulaştırılmayacak, kiralanmayacak ve yeni inşaat yapılmayacaktır'' talimatı verildiği vurgulanan raporda, şunlar kaydedildi:

''Kamu Mali yönetimi ve kontrol kanunun ve Başbakanlık genelgesi hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, üst yöneticiler kendilerine bütçe kanunları ile tahsis edilen kıt kaynakları israf etmeden, etkili, ekonomik ve verilmiş şekilde kullanmaları gerekmekte ve yapılan harcamaların da bütçe esaslarına, kanun, tüzük ve yönetmelikler ile diğer mevzuata uygun olması gerekmektedir.

DPT'nin projesinde belirtilen merkezi derslik, laboratuvar ve idari bina projesi kapsamında alınan ödeneğin, sağlık Kültür ve Spor dairesi Başkanlığı bütçesinden 'öğrenci kafeteryası' adı altında, Üniversite personeline yönelik olarak kapalı yüzme havuzlu, saunalı, buhar odalı, şok duşlu, aletli jimnastik salonlu, bay-bayan soyunma odalı, şömineli lokantası olan bir sosyal tesis olarak inşa edilmesi yer alan mevzuat hükümleri uyarınca mümkün bulunmamaktadır.

Bu nedenle kamu kaynaklarının etkili, ekonomik, verimli ve hukuka uygun olarak kullanılmaması ve Başbakanlık Genelgesine aykırı olarak öğrenci kafeteryası adı altında sosyal tesis yapılması nedeniyle toplam 1 milyon 667 bin 941 YTL kamu zararına neden olunmasının açıklanması.''

KPSS Tarihleri Belli Oldu

Devlet Bakanı Murat Başesgioğlu, yaptığı yazılı açıklamada, 2004 ve 2006 yılında yapılan KPSS'nin geçerlilik süresinin dolması nedeniyle 2008 yılında KPSS yapılacağını bildirdi.

“Kamu Görevlerine İlk Defa Atanacaklar İçin Yapılacak Sınavlar Hakkında Genel Yönetmelikte” yapılan değişiklikle, 2006-KPSS sonuçlarının geçerli olacağı sürede 2004-KPSS sonuçlarının da geçerli olacağının hükme bağlandığı anımsatılan açıklamada, bu dönemde yapılan sınavların geçerlilik sürelerinin, lisans düzeyinde KPSS'ye girmiş adaylar için 30 Haziran 2008, ortaöğretim ve önlisans düzeyindekiler için de 16 Eylül 2008'de sona ereceği ifade edildi. Açıklamada, şunlar kaydedildi:

“2006'dan bu yana yeni mezun olan ya da öğrenim durumlarında değişiklik olan adaylar ile KPSS'nin her iki yılda bir düzenli olarak yapıldığı ve buna göre adayların şahsen ya da kurslara gitmek suretiyle KPSS'ye hazırlandıkları hususları dikkate alınarak, ortaöğretim, önlisans ve lisans düzeyinden devlet memuru olmak isteyen tüm adayların başvurmasına imkan sağlayacak şekilde yapılan detaylı çalışmalar neticesinde 2008 yılında lisans düzeyindeki adaylar için 28-29 Haziran 2008, önlisans ve ortaöğretim düzeyindeki adaylar için 21 Eylül 2008 tarihlerinde KPSS gerçekleştirilecektir.”

Millî Eğitim Vakfı (MEV) Özel İzmir Fen Lisesi 3-B sınıfı öğrencilerinin tavuk deneyi

Millî Eğitim Vakfı (MEV) Özel İzmir Fen Lisesi 3-B sınıfı öğrencileri Tuğba Arslan ve Hatice Özel, gürültülü ortamlarda bulunan, özellikle kulaklıkla yüksek sesli müzik dinleyen öğrencilerin sağlık ve öğrenme durumlarını civcivler üzerinde yaptıkları deneyle inceledi.

Biyoloji öğretmenleri Sevim Utlu'nun danışmanlığında başladıkları projede iki denek grubu kuran öğrenciler, okullarında kuluçka makinesinin de bulunduğu bir ortam hazırladı.

Öğrenciler, birinci denek grubunda kuluçka makinesine yerleştirdikleri 40 yumurtaya ikinci günden itibaren yüksek sesli hard rock türü müzik dinletti. 21 günde tamamlanması gereken kuluçka süresinin 27 güne kadar uzadığını gözleyen öğrenciler, 40 yumurtadan ancak 10 civciv çıktığını, bunların altısının bir gün sonra öldüğünü, kalan dördünün ise çok sağlıksız göründüğünü tespit etti. Aynı kuluçka makinesine yerleştirilen ikinci denek grubundaki 40 yumurta gürültüsüz bir ortamda tutuldu. 21 günlük kuluçka süresini tamamlayan 40 yumurtadan 35 sağlıklı, yürüyebilen ve beslenebilen civciv çıktı.

Bu sonucu, hazırladıkları bir posterle diğer arkadaşlarıyla paylaşmayı hedefleyen öğrenciler, "Birçok arkadaşımızın özellikle kulaklıkla yüksek sesli müzik dinlediğini görüyoruz. Gürültünün insanların öğrenme yetilerini, dolayısıyla sağlığını olumsuz etkilediğine dikkat çekmeye çalıştık. Önümüzdeki aylarda aynı deneyi bir de klasik Türk müziği kullanarak yapmayı planlıyoruz." dedi.

YÖK Genel Kurulu Üyeleri Anıtkabir'de

YÖK Genel Kurul üyeleri, YÖK binasında gerçekleştirilen toplantıda verilen öğle yemeği arasının ardından Prof. Dr. Özcan başkanlığında Anıtkabir'e geldiler.

Ulu Önder Atatürk'ün kabrine çelenk koyarak, saygı duruşunda bulunan YÖK Başkanı Özcan ve üyeler, Misak-ı Milli kulesine geçmeden önce hatıra fotoğrafı çektirdiler. Daha sonra Anıtkabir Özel Defteri'ni imzalayan Özcan, deftere şunları yazdı:

"Cumhuriyetimizin kurucusu büyük Atatürk...

Yüksek öğretim Genel Kurulu üyeleri olarak huzurlarınızdayız. Çalışmalarımızda, göstermiş olduğunuz çağdaş uygarlık hedeflerine doğru ilerlemede kararlıyız. YÖK Genel Kurulu ve üniversiteler olarak laik, demokratik ve sosyal hukuk devleti ilkelerine bağlı olarak eğitim ve öğretim faaliyetlerine özenle devam edeceğimizi huzurlarınızda tekrarlıyoruz. Amacımız, akademik özgürlük ve üniversite özerkliğinin bütün boyutları ile mevcut olduğu, hesap verilebilirlik, saydamlık ve kalite güvencesini benimsemiş üniversite sistemini gerçekleştirmektir."

Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) Başkanvekili İsa Eşme görevinden istifa etti

YÖK Başkanvekili Prof. Dr. İsa Eşme, YÖK Başkanvekilliği görevinden bugün itibarıyla ayrıldığını açıkladı.

Eşme, AA muhabirine yaptığı açıklamada, YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan'ın Başkanvekilliği yetkilerini kullanmaması isteği nedeniyle 28 Aralık 2007'den başlamak üzere bugün kadar olan süreyi izinli olarak geçirdiğini anımsattı.

İsa Eşme, bugün yapılan ve izninin tamamlanmasıyla katıldığı YÖK Genel Kurulu toplantısında, "kompozisyonu son atamalarla değişen" genel kurul üyelerinin çoğunluğunun bundan sonraki icraatında yeterli desteği vermeyeceği ve Başkan Özcan'ın yeni başkanvekilleriyle daha uyumlu çalışacağı görüşünün ağırlık kazandığı izlenimi edindiğini belirtti. Eşme, açıklamasında şunları kaydetti:

"YÖK Başkanvekilliği bir icra makamı olup, faaliyetleri genel kurul kararıyla hayatı geçirebildiğinden, mevcut koşullarda görevimi daha fazla sürdürme imkanı bulunmamaktadır. Bu nedenle 15 Ağustos 2005 tarihinden bu yana yürüttüğüm Başkanvekilliği görevinden 7 Şubat 2008 tarihi itibarıyla ayrılmış bulunmaktayım.

Görev dönemimde eğitim fakülteleri, teknik eğitim fakülteleri ve meslek yüksekokullarını iyileştirmeye yönelik çalışmalar başlatılmış olup bunların bir bölümü tamamlanmış, bir bölümünde son aşamaya gelinmiştir.

Henüz tamamlanmamış proje ve çalışmalara bundan böyle genel kurul üyesi olarak katkıda bulunmaya çalışacağım."

ÖSS Katsayısı YÖK'te Görüşülecek

Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, başörtüsünün yüksek öğretimde serbest bırakılmasını düzenleyen Anayasa değişikliği için, "Dün TBMM'de 12-13 saat boyunca bu konuda söylenmesi gereken ne varsa, gerek muhalefet gerek iktidar tarafından söylendi. Bu mesele, 40 yıldır konuşulan bir meseledir. Bu konuda fazla bir şey söylemeye gerek yok" dedi.

Çelik, Başkent Öğretmenevi'nde, Van Genç İşadamları Derneği tarafından Avrupa Birliği'ne sunulan proje çerçevesinde, Van ve Hakkari'deki genç kızların el dokumasıyla yaptıkları kilim sergisinin açılışını yaptı.

100. Yıl Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Recai Karahan'dan kilimlerin yapılışı ve maliyeti hakkında bilgi alan Çelik, emeği geçen herkese teşekkür etti. Sergiyi gezdikten sonra gazetecilerin sorularını yanıtlayan Çelik, bir gazetecinin, "ÖSS'de uygulanan kat sayılarda bir değişiklik olup olmayacağı" yönündeki sorusunu, "ÖSS'de uygulanan katsayı YÖK tarafından görüşülecek. Bugün konu onların gündeminde midir, değil midir bilmiyorum" diye yanıtladı. Çelik, "Bu konuda Milli Eğitim Bakanlığının bir önerisi olacak mı?" sorusu üzerine de "YÖK, bu hazırlığı yaparken bizim görüşümüzü de soruyor, kendileriyle görüşüyoruz. Paylaşılmıştır, paylaşılacaktır" dedi.

"7 BİN ÖĞRETMEN ATAMASI YAPILACAK"
Öğretmen atamalarına ilişkin sorular üzerine de şunları söyledi:
"Atamaların mart ayına sarkması söz konusu değil. Nedense bu haberleri birileri ortaya atıyor. Bu, benden ve Maliye Bakanlığından kaynaklı bir haber değil. Bunun kaynağını da merak ediyorum. Yok böyle bir şey.
Bugün gazetelerde, hangi branşta kaç kişi alacağımız bile belli, hangi tarihte atama yapacağımız belli. 25 Şubat Pazartesi günü bu atamaları yapacağız. Bu tarihte yaklaşık 7 bin öğretmenin ataması yapılacak. 4 bin 800 civarında kadrolu öğretmenin ataması yapılacak. Onun dışında kalanlar da sözleşmeli öğretmen olacak."

BAŞÖRTÜSÜ
Başörtüsünün yüksek öğretimde serbest bırakılmasını düzenleyen Anayasa değişikliği hakkında da gazetecilerin sorularını yanıtlayan Çelik, "Dün TBMM'de 12-13 saat boyunca bu konuda söylenmesi gereken ne varsa, gerek muhalefet gerek iktidar tarafından söylendi. Bu mesele, 40 yıldır konuşulan bir meseledir. Bu konuda fazla bir şey söylemeye gerek yok" dedi.

Tulum giyene ayda 10 milyar brüt maaş vereceğim

Aziz Üstel'in konuğu olan Erdoğan Demirören, 10 bin YTL brüt maaşla çalışacak 25 mühendis aradığını belirterek tek şartını şöyle açıkladı: 'Tulum giyerek çalışacak. İşinin hamallığını yapacak.'

Aziz Üstel'in 24'te yayınlanacak Patron Katı programının bu akşamki konuğu Erdoğan Demirören. Beşiktaş Jimnastik Kulübü Başkanı Yıldırım Demirören'in babası olan sanayici Erdoğan Demirören, Üstel'in sanayiden Beşiktaş'a, ithalattan spora kadar sorularına içtenlikle yanıt verdi. İşsizlik konusunda çarpıcı açıklamalar yapan Demirören, 'Şimdi üniversite talebesi o kadar çok ki ama tekniker yok. Bana şu anda 25 tane akıllı mühendis lazım. Ayda 10 milyar brüt maaş vereceğim. Yeterki tulum giyip çalışacak. İşinin hamallığını yapacak' dedi.

50 YILLIK PRENSİPLER

Demirören 50 yıllık iş hayatında prensiplerini şöyle özetliyor: 'Öncelikle ülkesini seven insanın, ülkesinin herhangi bir kötü hareketinden çekinmemesi lazım. Bu ülke bizim. İkincisi, ülkesini seven insan buraya yatırım yapar. Bazen yurtdışına seyahate gidenlere bile kızıyorum, darılmasınlar. Ülkesini tanımayan insanın Roma'da, Milano'da, şurda burda işi yok. Fransızlar bizim için kötü laf söylüyor, bir bakıyorum herkes Fransa'ya gidiyor. Üçüncüsü biz herşeyi hükümetlerden bekleyemeyiz, bize düşen görevler var. Bana bakanlar sen ithalat yapma diyemez. Biz devlet olmayı öğrendiğimiz zaman, diyebilmeliyiz ki bu mal Türkiye'de var, Türkiye'den almalıyım. Bizim karpuzumuz, elmamız varken neden ithalini getiriyoruz? Ondan sonra 35 milyar dolar açığımız var diyorlar. Biz bu kafada olursak, olur tabi.'

İş hayatına babasının yedek parça dükkanında kasada oturarak başladığını belirten Demirören, '1969'da piston fabrikası açtık. Ben o zaman 29 yaşındaydım. Yedek parçacılıktan otomobil piston fabrikası sahipliğine... Türk toplumunun genlerinde patron olma hastalığı vardır. Ama bu genler Türkiye'yi bu noktaya getirdi. Dünya ekonomik krizler geçirirken, bizdeki küçük atölyelerin verdiği katkı bizi hep ayakta tuttu. Ve işsizliği önleyen de o küçük işletmelerdir' dedi. Demirören, 'Türkiye'de liberal ekonomi var ve her istediğimizi yaparız. Ama biz bir hata yapıyoruz. Türkiye bu kadar döviz açığı veriyorsa bu bizim kabahatimiz. İthalattan vazgeçelim de yerli yan sanayiyi canlandıralım, KOBİ'leri canlandıralım' dedi.

Yurtdışında Burslu Eğitim Fırsatı

Uluslararası Öğrenci Değişim Programı (ISE) tarafından organize edilen ve çeşitli ülkelerdeki özel liselerde burslu eğitim fırsatı sunan seçmeler, 16-17 Şubat tarihlerinde yapılacak. Yapılan açıklamada, ABD, Kanada, İngiltere, İsviçre, Malta, İrlanda, Almanya, Fransa ve Avustralya'daki özel liselerde burslu eğitim için 16-17 Şubat tarihlerinde İstanbul Ramada Hotel'de seçme yapılacağı bildirildi. ISE danışmanları ve okul temsilcilerinin katılımıyla ücretsiz bilgilendirici seminer ve bursluluk mülakatlarının yapılacağı ifade edilen açıklamada, bu mülakatlar sonucunda çeşitli ülkelerdeki okulların, gelecek yıl burslu olarak kabul edecekleri Türk öğrencilerini seçecekleri belirtildi. Açıklamada, başvurular için “0 212 343 20 57'' numaralı telefondan detaylı bilgi alınabileceği söylendi.

Sistemin farkına hem veliler hem de eğitimciler ancak birkaç sene sonra varacaklar

Türkiye genelinde dershaneleri ve yayınları ile 50 bine yakın öğrenciyi ÖSS ve OKS'ye hazırladıklarını belirten Birey Eğitim Kurumları Yönetim Kurulu Başkanı İshak Yıldız, “İlköğretim ve lise eğitiminde çok köklü değişiklikler oldu. Şimdi uygulanan sistemde ise, öğrencilerin bilgiyi dolaylı yollardan kendilerinin bulması amaçlanıyor. Örneğin, eskiden 12 rakamı yazılıp, yanına düzine deniyordu. Şimdi ise düzine ifadesi etkinliklerle, yani şekiller ve resimlerle öğretiliyor.”

Milli Eğitim Bakanlığı'nın yaptığı değişiklikleri, eğitim seviyesini yükseltecek ve geleceği kucaklayacak nitelikte gördüğünü ifade eden Yıldız, “Sistemin farkına hem veliler hem de eğitimciler ancak birkaç sene sonra varacaklar. Çünkü çok köklü değişiklikler oldu” şeklinde konuştu.

Bu seneden sonra artık OKS'nin yapılmayacağını, okulda verilecek eğitimin ağırlık kazanacağını ifade eden İshak Yıldız, ama sınavlı dönemin de bitmeyeceğini söyledi. Yeni sistemin tek dezavantajının eğitim yarışını daha erkene alacağını kaydeden Yıldız şöyle konuştu:

TAKVİYE EĞİTİMİ ALDIRIYORLAR

“Yine bir yarış olacak. Hem de ilköğretim 5.sınıftan itibaren başlayacak. Tüm okulları standart hale getirmediğiniz, aynı düzeyde yapmadığınız sürece sınav olur. Öğretmenler bile çocuklarına takviye eğitim aldırıyor, dershaneye gönderiyor. Geçmişte olduğu gibi, bugün de bazı üst düzey eğitim bürokratlarının dershanelere gerek kalmayacağını öne sürmesi, çelişkiden başka bir şey değildir. Gerçekçi bir yaklaşım da olamaz. Dershaneler eğitimi tamamlayan unsurlardır.”

VELİLERE ZOR GÖREV

Eğitim sürecinde okul, aile ve özel sektörün 3 önemli ayağı oluşturduğunu ifade eden Birey Eğitim Kurumları Yönetim Kurulu Başkanı İshak Yıldız şunları söyledi:

“Eğitimde ciddi bir dengesizlik var. ÖSS'ye 2 milyona yakın genç katılıyor, ancak 300 bini üniversitelere girebiliyor. Bu ciddi bir rekabet anlamına gelir. Rekabetin olduğu yerde de doğal olarak yarış olacaktır. Mesela, Milli Eğitim Bakanlığı OKS'yi kaldırdı, sınavlı süreç bitti mi? Bitmedi. 3 yıla yayılmış olsa da yine sınav var. Velilere düşen görev zor. Her zaman için geçerli bir kural ama, bundan böyle çocuklarının eğitimi ve öğretimi ile çok daha yakından ilgilenmeliler. Çocukları ister devlet okullarında olsun, isterse de özel sektör kurumlarında olsun, çocuklarının eğitimine ciddi zaman ayırmalılar.

Kendilerini "Ankara Öğrenci Kolektifi" diye nitelendiren bir grup, "başörtüsünün gündeme getirilmesini ve paralı eğitimi" protesto etti

YÖK Genel Kurulu toplantısının yapıldığı bina önüne gelen yaklaşık 20 kişilik grup, bazı dövizler açtı ve "Paralı eğitime hayır", "Müşteri değil öğrenciyiz" şeklinde ve hükümet aleyhine sloganlar attı.

Grup adına yapılan basın açıklamasında, türbanın gündemde tutulmaya çalışıldığı ve kadınların konunun dışında bırakıldığı öne sürülerek, "türban tartışmalarının, insanların insanca yaşam haklarını ellerinden alan uygulamaların üstünü örttüğü" iddia edildi.

Açıklamada, "özgürlükleri türbana indirgemenin üniversitelerdeki özgürlük sorununun üstünü örtmekten başka bir şey olmadığı" ileri sürüldü.

Başörtüsüyle üniversiteye girilmesini isteyenlerin de istemeyenlerin de "birilerini" sokağa çağırdığı iddia edilen açıklamada, bu iki tarafa karşı üniversitelilerin gerçek özgürlüğü, eşitliği, bilimselliği, kadın haklarını savunmak için harekete geçmesi gerektiği ifade edildi.

Açıklama sonrasında slogan atmaya devam eden öğrenciler, bu sırada YÖK binasından araçlarıyla ayrılan kurul üyelerine tepki gösterdiler.

Hiçbir güvenlik önleminin alınmadığının görüldüğü eylemin ardından grup olaysız dağıldı.

Durmuş, “Cebinde parası olan herkes çocuğunu özel okulda okutmalı. Böylece sosyal adaleti sağlarız

Durumu iyi olanlarla, varlıklı velilerin artık özel okullara yönelmesi gerektiğini belirten Kavram Dershaneleri sahibi ve Kavram Meslek Yüksekokulu Mütevelli Heyeti Başkanı Bahattin Durmuş, “Cebinde parası olan herkes çocuğunu özel okulda okutmalı. Böylece sosyal adaleti sağlarız. Hem devlet okulu öğrencisi okulunda daha rahat oturacak yer bulur hem de özel okullar daha verimli çalışır. Böylelikle eğitimin kalitesi devlet okullarında da artmış olur” dedi.

Özel okulların geçmiş yıllara kıyasla toplumda büyük ölçüde benimsendiğini de ifade eden Durmuş, “Eskiden böyle değildi. Özel okullar için şu anlayış hakimdi: Öğrencisini şımartan, zengin çocuklarının gittiği, disipline edilemeyen ve diploma verilen yerler. Bu anlayış hakimdi. 1970'li yıllarda böyle okulları yaşadık. 'Denize nazır, diploma hazır' gibi bir yargı, özel okulların gelişmesini engelledi. Şimdi bu durum yok. Onun için de özel okulların geleceğini ben çok parlak görüyorum” dedi.

SOSYAL ETKİNLİK

Aynı zamanda Tüm Özel Öğretim Kurumları Derneği (TÖDER) Üst Danışma Kurulu Başkanlığı görevini de yürüten Durmuş, özel okul sınavlarının ayrı olmamasını ise bir dezavantaj olarak görmediğini söyledi. “Bakanlık tarafından hazırlanacak sınav kılavuzunun içerisinde özel okullar listesi de olacağı için, özel okulları Türkiye'nin tamamı tanıyacak. Özel okullarda burslu okuyacak öğrenciler, daha geniş bir kitleden gelecekler. Bu az bir avantaj değil” şeklinde konuştu.

“Özel okullar sunacakları rehberlik hizmetleri ile, sosyal etkinliklerle de kendilerini ön plana çıkarabilirlerî diyen Bahattin Durmuş, “Özel okullar yeni dönemde, daha başka maharetleri ile gündeme gelmeliler. Biz daha iyi, daha kaliteli, daha çağdaş, dünyayı doğru algılayan, daha sosyal, sorgulayan, bilgiyi kullanabilen, bilgi üretebilen, dünya ile yarışabilen nesiller yetiştiriyoruz demiyor muyuz. Bu iddiadan hareketle, özel okullar kendilerini ortaya koymalılar. Bu noktalarda çok iddialı olmalılar.

Veliler bu önemli hedeflerden mutlaka etkilenirler. Çünkü velilerin hedefi de, çok donanımlı evlatlar yetiştirmekten yanadır”dedi.

Özel okulların sadece lise ve üniversiteye öğrenci yetiştiren kurumlar olmadığını, “olmazsa olmaz” değerleri verdiğini söyleyen Durmuş, şöyle konuştu:

“Devlet okulları, öğrenci sayılarının aşırı olması, öğretmenlerin eksik ve de yetersiz olması nedeniyle olmazsa olmaz değerleri veremiyor. Çünkü ülke olarak öğretmen yetiştirmeyi ihmal ettik. Ben düz lisede okurdum. Öğretmen okulunda okuyan arkadaşlarımı kıskanırdım. En az 2 enstrüman çalar, resim yapar, sporla ilgilenirlerdi. Şimdi bunlar yok. Kaç tane çocuğumuz enstrüman çalıyor. Veya sanatın hangi dalına ilgisi var. Eline bir kalem alıp bir şeyler karalıyor mu? Biz özel okullarda bunları yapmalıyız. Öyle bir genç insan yetiştirelim ki, estetik ve sanat anlayışı da olsun.”

DERSHANELER BİTMEZ

Devlet okullarındaki fiziki sorunlar ortadan kalkmış olsa da, öğretmen eksikliği ve yetersizliği yaşanmasa da, özel dershanelere ihtiyacın sona ermeyeceğini belirten Bahattin Durmuş, “Ben daha iyi olacağım diyenler olduğu müddetçe, dershaneler de olur” dedi. “Kaldı ki, devlet okullarında yığınla yetersizlikler var diyen” Durmuş, “Okul bana yetmiyor diyecek öğrenciler mutlaka olacaktır. Bu noktada da doğal olarak dershaneler devreye girecektir. Dershaneler bitmez” şeklinde konuştu.

Ortaöğretim Sisteminde Arayışlar

Türkiye Özel Okullar Birliği, ''Ortaöğretim Sisteminde Arayışlar'' konulu sempozyum düzenleyecek. Özel Okullar Birliği Derneği'nden alınan bilgiye göre, Antalya'da 8-9 Şubat günlerindeki sempozyumunun açılışına TBMM Başkanı Köksal Toptan ve TBMM Milli Eğitim, Kültür, Gençlik, ve Spor Komisyonu Başkanı Mehmet Sağlam, sempozyumun ikinci gününe ise ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ünal Yarımağan katılacak.

Milli Eğitim Bakanlığı bürokratları ve çeşitli üniversitelerden akademisyenlerin de konuşmacı olarak katılacağı sempozyumda, ortaöğretim sistemi tartışılacak. ''Ortaöğretim Gerçeği: Sorunlar ve Çözümler'', ''Yeni Ortaöğretime Geçiş Sistemi ve Özel Okullar'', ''Ortaöğretim Sonrası Yükseköğretime Geçiş'', ''Dünyada ve Türkiye'de Ortaöğretim Sistemi'' konu başlıklarının ele alınacağı sempozyum, 2 gün sürecek.

Eğitim-Sen Genel Başkanı Alaaddin Dinçer, " 7 bin değil en az 50 bin öğret atanmalı"

Eğitim-Sen Genel Başkanı Alaaddin Dinçer, Mart ayına kalan atamalarda, 7 bin öğretmen ataması yapılacağı iddiaları üzerine, eğitimde öğretmen açığının 60 bin olduğunu belirterek, en az 50 bin kadrolu öğretmen atamasının yapılması gerektiğini söyledi. Dinçer, 2008 yılı öğretmen atamalarına ilişkin olarak Milli Eğitim Bakanlığı'nca şubat ayında yapılması gereken öğretmen atamalarının, Maliye Bakanlığı'nın kadroları serbest bırakmaması nedeniyle mart ayına kalabileceğini hatırlattı. Dinçer, “Diplomalı işsiz öğretmen sayısı 170 bindir. Her yıl 37 bini eğitim fakültelerinden 57 bini diğer fakültelerden mezun olmak üzere yaklaşık 90 bin kişi öğretmenlik için hazırlanmaktadır. 2012 yılında öğretmen adayı sayısı 400 bine ulaşacaktır” dedi.

Wall Street İnstitute’a Sertifika

Ünlü İngiliz üniversitesi Cambridge, ikinci dil olarak İngilizce sınavları desteğiyle gerçekleştirilen araştırma sonucuna göre, Wall Street Institute'ü, tüm dünyaca tanınan Genel Avrupa Dil Standartları İngilizce yeterlilik ölçütlerine uygun ilk ve tek eğitim kurumu olarak açıkladı. Wall Street İnstitute Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO'su Tim Daniels konuyla ilgili olarak, “Bu araştırma İngilizce öğretiminde bir dönüm noktasıdır. İngilizce öğrenmek isteyen insanlar, geçerli ve kanıtlanmış öğretim teknikleri ve değerlendirme metodları olan bir kurumda çalıştıklarından emin olma ihtiyacı duyarlar”dedi.

Otoyolun Kenarında Yüzlerce Sınav Kimliği

Her yıl yüz binlerce kişinin ter döktüğü ÖSS ve Üniversitelerarası Kurul Yabancı Dil Sınavı (ÜDS) kayıt kartları, Polatlı yolu kenarında bulundu. Bu sınavlara giren öğrenci ve öğretim görevlilerinin fotoğraf, kimlik ve adres bilgilerinin yer aldığı kartlardın yol kenarına atılması, güvenlik endişesini de beraberinde getirdi. Emniyet yetkilileri, kartlar üzerindeki kimlik bilgileri ile kolayca kimlik belgesi çıkartılabileceği uyarısında bulunarak, bu bilgiler ile her türlü dolandırıcılığın yapılabileceği uyarısında bulundu. ÖSS ve ÜDS'ye katılan öğrenci ve öğretim görevlilerinin kimlik ve adres bilgilerinin yer aldığı kartlar, Ankara - Eskişehir yolunun 25'inci kilometresindeki üst geçidin bağlantı yolu kenarında bulundu. Bu kartların büyük bölümünün rüzgarla etrafa dağıldığı görüldü.

KİMLİK BİLGİLERİ SORUN OLABİLİR

Kartlar konusunda uyarıda bulunan Emniyet yetkilileri de kimlik ve adres bilgilerinin açık olarak yazdığı kartların kötü niyetli kişilerin eline geçmesi halinde büyük problemlerin yaşanabileceğine dikkat çekti. Emniyet yetkilileri, son dönemde sahte kimlik bildirimiyle bankalardan kredi kartı talebi ve şirket kurarak kredi çekme olaylarının arttığını kaydederek, “Bu kartlarla her türlü dolandırıcılık yapılabilir” dedi.

2003 YILI KARTLARI

ÖSYM Başkanı Prof. Ünal Yarımağan AKŞAM'a “Maalesef böyle bir olay olmuş. Araştırıyoruz” dedi. İmhası gereken kartlar içinde 2003 yılındaki sınavlara ait olanların da bulunması dikkati çekti.

7 Şubat 2008 Perşembe

ABD ordusu, Irak'taki Kaide üyelerini küçük çocuklara savaşçı eğitimi verirken gösteren videoları yayımladı


4 Aralık'ta Bağdat'ın kuzeyindeki Han Bani Saad'da düzenlenen baskında ele geçirildiği söylenen beş video kaydında, kar maskeleri takmış dokuz yaşlarında çocuklar boylarından büyük silahları taşırken görülüyor. Bazılarının üzerinde Avrupa futbol takımlarına ait formalar var. Tabanca, makineli tüfek ve roket atar taşıyan çocuklara antrenman da yaptırılıyor.

Videolardan birisinde bisikletli bir sivil adam kaçırma tatbikatında 'gönüllü' olarak kullanıyor. Kafasına tabanca dayanan bu kişiye ellerini başının arkasında birleştirmesi söyleniyor. ABD'li yetkililer, çocukların kaçırılmış ya da zorla alıkonulmuş olmadığını, bizzat ailelerinin isteğiyle eğitildiklerini düşünüyor.

Açık lisede türbana karışmayın

Eğitim-İş Genel Başkanı Yüksel Adıbelli, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in valilere 'Açık liselerde türbana karışmayın' talimatı verdiğini iddia etti.

Adıbelli, 17 Ocak 2008 tarihinde valilerle bir araya gelen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in valilere "27-28 Ocak'ta yapılacak sınavlarda kılık kıyafet serbest olacak, karışmayın" uyarısında bulunduğunu ileri sürdü.

Adıbelli, 27-28 Ocak'ta açık lise sınavlarına türbanlı ve çarşaflı öğrenci girmesine izin verdikleri için 81 il valisi hakkında suç duyurusunda bulunduklarını belirterek, "Suç duyurusu sonrasında bazı valilerin açıklamaları oldu. Valilerimiz, 17 Ocak'ta Başbakan Erdoğan ve Milli Eğitim Bakanı Çelik ile bir araya geldiklerini hatırlattılar. Valiler bu toplantı sırasında Bakan Çelik'in kendilerine 27-28 Ocak'ta yapılacak açıköğretim sınavlarında herkesin istediği kılık kıyafetle sınavlara girebileceğini ve kendilerinin buna izin vermesi uyarısında bulunduğunu açıkladılar" dedi.

Yasaklar kızları eve hapsediyor

Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu'nun (TİSK) 15-29 yaş arası kızların eğitim ve istihdamıyla ilgili araştırması, eğitimdeki yasakların yol açtığı olumsuzlukları gözler önüne serdi.

Araştırma, kızların yüzde 60'ının eve hapsedildiğini ortaya çıkardı. Çalışma ve iş çevrelerinde faaliyet gösteren sivil toplum örgütleri, eğitimdeki yasakçı zihniyetin kızları eve hapsettiğine dikkat çekti. İş çevreleri, başörtüsü ve katsayı engelinin kaldırılmasının kızları evden kurtaracağını vurguladı.

TİSK'in önceki gün açıkladığı araştırmaya göre, Türkiye'de 15-29 yaş grubundaki kızların yüzde 60'ı, 25-29 yaş grubundaki kızların da yüzde 66'sı ne öğrenim görüyor ne de çalışıyor. Türkiye'deki ev kızlarının sayısı 5,5 milyona dayanırken, bu sayı Avrupa'daki 16 ülkenin nüfusundan daha fazla. TİSK söz konusu tabloyu sert bir dille eleştirerek, "Genç kızların eğitim ve istihdamdan dışlanmasına son verecek bir seferberlik başlatılarak 'kadının yeri evidir' yaklaşımı terk edilmelidir." çağrısında bulundu.

TİSK'in 'çağ dışı nitelikteki bu durumun alarm zili olarak kabul edilmesi' tespitine çalışma çevrelerinden destek geldi. Yasakçı zihniyetin kızları eve hapsettiğine dikkat çeken Türkiye Kamu-Sen Başkanı Bircan Akyıldız, "Kızlarımızın eğitim ve istihdam edilebilmesi için siyasetin ürettiği tedbirlerin öne çıkması gerekir." dedi. Başörtüsüne özgürlük açılımına destek verdiklerini vurgulayan Akyıldız, "Yasakları kaldıran yasal düzenlemeler yeterli değil. Burada sivil topluma çok büyük sorumluluk düşüyor. Toplum, eğitim almak isteyenlerin başörtüsüyle üniversiteye girebileceği konusunda rahatlatılmalı. Bu konunun birileri tarafından malzeme olarak kullanılmasını engellemek için hep beraber bilgilendirme çalışmaları yapmalıyız. Böylece inanç ve geleneksel değerimiz başörtüsünün yıpratılmasını önleyebiliriz." diye konuştu.

Hak-İş Başkanı Salim Uslu, araştırma sonuçlarının başörtüsü tartışmalarına büyük ışık tutacağını belirtirken, başörtüsüne özgürlük getirecek düzenlemenin söz konusu sorunu gidereceğini vurguladı. Kız çocuklarının okumasını her platformda dillendirenlerin başörtüsü yasağını savunmasını ikilem olarak niteleyen Uslu, 'türban' bahanesiyle kadının eve kapatıldığının altını çizdi. Genç kızların okumamasının geleneksel sebeplerle açıklanmasını doğru bulmayan Uslu, "Türk ailesi 'kızın yeri evidir' anlayışını terk edeli çok oldu. Kırsaldaki anne-babalar da kız çocuklarını okutabilmek için her şeyi yapıyor. Kızım iş sahibi olsun diye yemiyor içmiyor, okutmak istiyor. Ancak başı kapalı olduğu için üniversite kapısından içeriye giremeyen çocuk, mecburen işsiz kalıyor." dedi. Araştırmanın sonuçlarının eksik olduğunu belirten Uslu, "5,5 milyon kızımızın evde oturması eleştiriliyor; ama öbür tarafta da inancı gereği başını kapatan binlerce kızımızın üniversiteye girmesinin yasaklanması göz ardı ediliyor." ifadelerini kullandı.

Türk-İş Genel Mali Sekreteri Ergün Atalay da genç kızların eğitim ve istihdamın dışında kalmasının; yükseköğrenimdeki başörtüsü yasağı, mesleki eğitimdeki katsayı uygulaması ve 'kadının yeri evidir' anlayışıyla hareket eden ailelerden kaynaklandığını söyledi. Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı Oğuz Satıcı ise kızların eğitiminin önündeki engeli açıklarken, "En büyük sıkıntı kafalardaki kilitler." şeklinde konuştu. Satıcı, mesleki eğitimin önündeki katsayı engelinin de kızların okula gitmesini engellediğini dile getirdi.
Hasan Bozkurt

Diyarbakırlı Kız Öğrencilerden Kaymakama Teşekkür Ziyareti

Diyarbakır'ın Çınar ilçesinde Kaymakamlık tarafından "Haydi Kızlar Okula" kampanyası çerçevesinde eğitime destek faaliyetleri sürüyor. Çınar'a bağlı Ortaşar Köyü'nde oturan 20 kız öğrenci, İlçe Kaymakamı Dr. Hasan Tanrıseven'e teşekkür ziyaretinde bulundu.

Milli Eğitim Şube Müdürü Servet Yalçın ve Ortaşar İlköğretim Okulu Müdürü İdris Zaman ile birlikte Çınar Kaymakamı Dr. Hasan Tanrıseven'i ziyaret eden kız öğrenciler, eğitimlerine yapılan katkılardan dolayı Kaymakam Hasan Tanrıseven'e teşekkür etti. Yıllardan bu yana ilk kez Kaymakamlık tarafından kendilerine büyük ölçüde yardım yapıldığını ifade eden kız öğrenciler, ilköğretimden sonra liseye devam etmenin mutluluğu içinde olduklarını söyledi.

Çınar Kaymakamı Dr. Hasan Tanrıseven ise "Haydi Kızlar Okula" kampanyası ile bütün kız çocuklarının okullaşmasını hedeflediklerini belirterek, "Bu kampanyayı yalnız ilköğretimle sınırlı tutmuyoruz. Amacımız bütün kızlarımızın liseye ve mümkün olduğunca üniversiteye devamlarını sağlamak. Kız öğrencilerimizin eğitim yılı boyunca tüm ulaşım masraflarını karşılıyoruz. Son sınıf öğrencilerinin ÖSS hazırlık kurslarına da destek vereceğiz. Liseyi ve üniversiteyi bitirin iş sahibi ve ailede söz sahibi olun"
dedi.

TBMM Genel Kurulu'nda Anayasa Değişiklik Teklifi Görüşmeleri

Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, 'Siyasetçi dinden elini çekmeli' diyen CHP'lilere, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın dünkü grup konuşmasına atıfta bulunarak karşılık verdi. Şahin, "Önce bunu dün bir cami kürsüsünde konuşuyormuş gibi konuşan Genel Başkanınıza söyleyin. O çeksin dinden elini" dedi.

Anayasa'nın 10. ve 42. maddesinde değişiklik yapılmasını öngören Anayasa'nın bazı maddelerinin değiştirilmesi hakkında kanun teklifinin 3. maddesinin görüşmeleri tamamlandı. Görüşmelerin sonunda milletvekillerinin sorularını cevaplayan Adalet Bakanı Şahin, bu Anayasa değişikliği teklifinin, herhangi bir dinin bir kuralının devlet kuralı haline gelmesini öneren bir teklif olmadığını vurguladı. Anayasa teklifinde yükseköğretim kurumlarında hiç kimsenin eğitim öğretim hakkından mahrum edilmemesinin

önerildiğine işaret eden Şahin, "Üniversiteye giden bir öğrenci devletin memuru değildir. Devlet yetkisi kullanan bir kişiyle ilgili bir kural getirirseniz, ona derseniz ki 'İstediğin kılıkla devlet yetkisini kullanabilirsin', burada laiklikle ilgili bir sorunla karşılaşırız ama belediyeye gidip emlak vergisini yatıran vatandaş neyse üniversitede harcını yatırıp bilim alan kişi de odur. Ona herhangi bir kural dayatamazsınız. Şu kılıkla gelemezsin diyemezsiniz. O nedende bu düzenleme üniversitelerde

kılık kıyafetle ilgili bir özgürlük sağlamak amacıyla hazırlanmıştır. Bunun laiklikle bir ilgisi yoktur. Herhangi bir dini kuralın devlet kuralı haline getirilmesi şeklinde bur öneri değildir" diye konuştu.

CHP Antalya Milletvekili Atilla Emek'in 'Siyasetçilerin dinden elini çekmesi gerekmez mi?' şeklinde bir soru yönelttiğine işaret eden Şahin şöyle konuştu:

"Evet, siyasetçi dinden elini çekmelidir çünkü Türkiye'de halkımızı din konusunda aydınlatma görevi Anayasa'nın 136. maddesine göre Diyanet İşleri Başkanlığı'na verilmiştir. Önce bunu dün bir cami kürsüsünde konuşuyormuş gibi konuşan Genel Başkanınıza söyleyin. O çeksin dinden elini. Dini siyasete alet etmeme konusunda herkes üzerine düşeni yapmalıdır."

Adalet Bakanı Şahin'in Baykal'la ilgili sözlerine cevap veren CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu ise, "Genel Başkanımız dini siyasete alet eden dogmalara karşı bir din dersi vermiştir" dedi.

Teklifin 3. maddesi üzerinde verilen 3 değişiklik önergesi Genel Kurul tarafından reddedildi. Görüşmelerin tamamlanmasının ardından 3. maddenin gizli oylamasına geçildi.

2. Madde için 404 Kabul, 99 Ret Oyu

TBMM Genel Kurulunda görüşülen başörtüsünün yükseköğretimde serbest bırakılmasını içeren anayasa değişikliği teklifinin 2. maddesine 404 kabul, 99 ret oyu çıktı.

Anayasa değişikliği teklifinin birinci turunda, teklifin 2. maddesiyle ilgili yapılan gizli oylamaya, 505 milletvekili katıldı. Oylamada, 404 kabul, 99 ret, 1 çekimser ve 1 oy boş çıktı.

Teklifin 2. maddesiyle, Anayasanın ''Eğitim ve öğrenim hakkı ve ödevi'' başlıklı 42. maddesine, ''Kanunda açıkça yazılı olmayan herhangi bir sebeple kimse yükseköğrenim hakkını kullanmaktan mahrum edilemez. Bu hakkın kullanımının sınırları kanunla belirlenir'' şeklinde yeni bir fıkra ekleniyor.

Teklifin son maddesinin görüşmelerine geçildi. (Anadolu Ajansı)

Nazilli'de İkinci Modern Anaokulu İnşaatı Tamamlanmak Üzere

28 Şubat tarihinde İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünün emrine verilecek olan anaokulu teşrifinin tamamlanmasının ardından 2008-2009 eğitim ve öğretim yılında hizmete girecek.

Nazilli Kaymakamı Caner Yıldız, İlçe Milli Eğitim Müdürü Faruk Ercan ve Nazilli’nin ilk modern anaokulu olan Latife Hanım Anaokulunun Müdürü olan Hilal Pamukoğlu’ndan oluşan heyet okul inşaatında incelemelerde bulundu. Gazi İlköğretim Okulu bahçesinde 520 metrekare alana inşa edilen ve 100-150 öğrenciye hizmet verecek olan anaokulunun İlçe Milli Eğitim Müdürü Faruk Ercan’ın girişimleri ile yapıldığı belirtildi.

Anaokulu projesi üzerinde ve inşaat alanında incelemelerde bulunan Kaymakam Caner Yıldız ve Faruk Ercan, inşaatın bir an önce tamamlanması için gerekli kriterleri değerlendirdiler. Okulla ilgili açıklama yapan Kaymakam Yıldız, Nazilli’de okul öncesi eğitimde yüzde yetmişlere ulaşmayı hedeflediklerini belirterek “Nazilli’de sadece bir tane modern anaokulumuz bulunmakta idi. İnşaatı tamamlanmak üzere olan bu ikinci okulumuzla birlikte hızlı adımlarla okul öncesi eğitimdeki hedefimize yaklaşıyoruz. Amacımız anaokullarımızı UNESCO standartlarına uygun modern okullar haline getirerek okul öncesi eğitimi yaygınlaştırarak, çocuklarımızı ilköğretime hazırlamaktır” dedi.

Katsayının Kalkmasını Engelleyecekler

İmam hatip lisesi mezunlarına, üniversite yolunu açacak düzenlemenin ele alınması halinde muhalif üyelerin salonu terk ederek, karar yeter sayısına ulaşılmasını engelleyecek. 10. Cumhurbaşkanı ve Üniversitelererası Kurul'un (ÜAK) atadığı üyeler, bu konu gündeme geldiğinde ne yapacakları konusunu önceden kendi aralarında değerlendirdiler. Bu üyelerin konunun gündeme gelmesi durumunda toplantıyı terk edecekler. YÖK Genel Kurul'nda şu anda bir eksikle 20 üye bulunuyor. Bu üyelerin 11 hükümet kontenjanından ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün atadığı isimler. Genel Kurul'un toplanabilmesi için 14 üyenin oy kullanması şart. 9 üyenin toplantı salonunu terk etmesi halinde, Genel Kurul'un katsayı kararını çıkarması mümkün olmayacak ve yeni oran ÖSS kılavuzuna konulamayacak. İmam hatiplilere üniversite kapısı bu yıl da açılamayacak.

Demir’in Türbanlı Eşi Okuldan Atılmış

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün YÖK üyeliğine atadığı TÜİK Başkanı Ömer Demir'in öğretim üyesi eşinin, Kırıkkale Üniversitesi'ndeki görevine neden son verildiğini, dönemin Rektörü Prof. Dr. Tahsin Nuri Durlu, şöyle anlattı: "1999'da Ömer Demir İktisat Fakültesi'nde Dekan Yardımcısı, eşi Fatma Hanım doktora asistanıydı. Sürekli uyarmamıza karşın derslere türbanla girmekte ısrar ediyor, devamsızlık yapıyordu. Çok da başarısız bir öğrenciydi. Ben de görevine son vermek zorunda kaldım. Bizi şikáyet etmek için İdare Mahkemesi ve Danıştay'a başvurdu. Mahkemeler de kendisini haksız buldu. Birileri herhalde böyle birisini YÖK'e getirmekte fayda gördü. Önümüzdeki günlerde ne olacak, kaygıyla izliyorum."

Özgürlük Bildirisi’ne imza attığı için eleştirilen Ali Nesin’in Matematik Kampı’nda da hiçbir ayrım yapmadığı ortaya çıktı

Üniversitelerde başörtüsü serbestliği getiren yasa teklifine destek vermek için yayımlanan Özgürlük Bildirisi'ne imza atttığı için eleytiri yağmuruna tutulan Ali Nesin'in Matematik Kampı'na katılan öğrenciler arasında başı açık-başıörtülü ayrımı yapmadığı belirlendi. Geçen yıl Temmuz ayında İzmir Selçuk'a bağlı Şirince Köyü'nde Nesin Vakfı'nın açtığı Matematik Kampı'nda çekilen bu fotoğrafta Ali Nesin'in öğrencileri arasında hiçbir ayrım yapmadığı görülüyor. 'Ben türbanlı ya da türbansız, inancı ne olursa olsun, herhangi birinin üniversiteden men edilmesini etik bulmuyorum' diyen Ali Nesin aylar önce kendi matematik kampında çekilen fotoğrafla ilgili olarak da şu yorumu yaptı: 'İşte, fotoğrafta da görüldüğü gibi birlikte yaşamak mümkün. O kızcağıza kimse karışmadı, o kimseye karışmadı. Kimse başörtülü, başörtüsüz ayrımı yapmadı. Herkes mutluydu. Gözyaşartıcı bir fotoğraf.'

ABD’de öğrencisiyle cinsel ilişkiye giren öğretmen skandallarına bir yenisi daha eklendi

Öğretmen Loni M. Folks'un, adı açıklanmayan öğrenci ile evinde ilişkiye girdiği ortaya çıktı.

ABD'de bu kez, evli bir kadın öğretmen, uluslararası öğrenci değişim programı kapsamında, Mississipi eyaletinin Pine Belt kentine bağlı Petal kasabasındaki bir okulda öğrenim gören 16 yaşındaki öğrencisini baştan çıkardığı için tutuklandı.

Mahkemenin belirlediği 30 bin dolar kefalet ücretini ödedikten sonra, yargı aşamasına kadar serbest bırakılan 26 yaşındaki öğretmen Loni M. Folks'un, adı açıklanmayan öğrenciyi evinde 'konuk ettiği' belirlendi. Folks'un, öğrencisi ile yaşadığı kaçamak ilişki, Petal polisi ile okul polisinin işbirliği içinde çalışması sonucu ortaya çıkarıldı.

ABD medyasında çıkan haberlerde, Folks'un, ünlü sosyal iletişim sitesi facebook'taki kendi sayfasında, evli olmasına karşın kendisini bekar ve iki çocuk annesi olarak tanıttığı da kaydedildi.

Çıkarılacağı mahkemede suçlu bulunması durumunda 30 yıla varan hapis cezası alması beklenen Folks, Mississipi eyaletinin Pine Belt bölgesinde, öğrencisiyle cinsel ilişkiye giren üçüncü öğretmen. Daha önce de öğrencileriyle ilişki yaşayan öğretmenlerden Cedric Smith ve Stephen Harris, adlı öğretmenler 20'şer yıl hapis cezası almışlardı.

6 Şubat 2008 Çarşamba

Rektör Parlak'ın başörtülü öğrencilere hakkettiği notu vermeyebilecekleri sözleri suç duyurusuna konu oldu

Mazlumder Kocaeli Şubesi, İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mesut Parlak hakkında suç duyurusunda bulundu.

Parlak, bir televizyon programında başörtülü öğrencilere hak ettiği notu vermeyeceklerini söylemişti. Kocaeli Adliyesi'ne gelen Mazlumder Kocaeli Şube Başkanı Nigar Gümrükçüoğlu başörtü yasağının kamuoyu gündemine oturduğu günden beri üzerine vazife olan-olmayan herkesin çığırından çıkmış açıklamalar yaptığını savundu.

Akademisyenlere Mahalle Baskısı

Başörtüsüne Özgürlük Bildirisi’ne imza atan bazı akademisyenler üniversite çevrelerinden gelen ‘ağır baskılar’ nedeniyle imzalarını geri çekti. Baskıyı doğrulayanlar var.

Prof. Dağı ve Doç. Çalış kampus baskısını doğruladı

Üniversitelerde özgürlük bildirisine imza atan yazar Aziz Nesin'in oğlu Prof. Dr. Ali Nesin'in yanı sıra çok sayıda öğretim üyesine imzasını geri çekmesi için mahalle baskısı yapıldığı ortaya çıktı. Bildiriyi hazırlayanlardan Prof. Dr. İhsan Dağı ve Doç. Dr Şaban Çalış akademik çevrelerden imza atan bazı isimlere gelen baskıyı doğruladı.

DÜŞÜNCEYE DE ÖZGÜRLÜK

AMAÇLARININ yasakçı hocaların yanında yasağa karşı çıkan hocaların olduğunu göstermek olduğunu kaydeden Dağı, bildirinin sadece başörtüsünün üniversitelerde serbest olmasından ibaret olmadığını, düşüncelerin ve yaşam biçimlerinin de serbest olması gerektiğini altına çizen bir metin olduğunu kaydetti. İmza atanların arasında sağ, sol, liberal, demokrat çok farklı kesimlerden akademisyenler bulunduğunu dile getiren Dağı, 'Bu kesimlerin üzerinde uzlaştığı nokta özgür üniversite. Ama, arkadaşlarımız çok yoğun baskı altında. Bu baskılara rağmen imza sayısı giderek artıyor. Hepsi birer kahraman' diye konuştu.

İMZA SAYISI 2 BİN 150 OLDU

SELÇUK Üniversitesi öğretim üyesi olan Şaban Çalış da imzasını çekmek isteyen öğretim üyeleri olduğunu bildirdi. Kendilerinin, öğretim üyelerinin sıkıntıya düşmemesi için isteyenlerin imzasını kaldırdıklarını anlatan Çalış, şunları söyledi: 'Bana baskı yapılıyor, imzamı çekmek istiyorum diyen öğretim üyeleri var. Bunlara nereden baskı yapıldığını bilmiyoruz. Bu üniversite baskısı olabilir, mahalle baskısı olabilir. Bir şekilde baskı yapılıyor demek ki. Öğretim üyelerinin haklarına zarar gelmemesi için sayı vermek istemiyorum. Bunun yanı sıra, bildiriye imza sayısı her geçen gün yükseliyor. Müthiş bir ilgi ve destek var. Yoğunluktan anlıyoruz ki, bildiri gereken yerlere ulaştı.' Bu arada bildiriye atılan imza sayısı 2150'ye ulaştı.


Büyük Abi'den Ali Nesin'e destek

Ateş Nesin, başörtüsü bildirisini imzaladığı için ağır eleştirilere uğrayan Ali Nesin'e destek verdi

Yazar Aziz Nesin'in büyük oğlu Ateş Nesin, Özgürlük Bildirisi'ne destek verdiği için kardeşi Ahmet Nesin ve sol çevrelerin eleştiri yağmuruna tuttuğu kardeşi Ali Nesin'e sahip çıktı. Ateş Nesin, 'Ali, bildiriye imza atarak türban yasağına karşı olduğunu söyledi. Ali'nin görüşlerine karşın 'Babasının kemiklerini sızlattılar' dediler. Olayı bu noktaya çekmek yanlış. İnsan düşüncelerin söylemeyecek mi, bu da demokrasinin bir parçası değil midir? İnsanlar inandıklarını yanlış da olsa söylemeli' dedi.

HAZIMSIZ TOPLUMUZ

Başörtüsü konusunun toplumda tartışılmasının yanlış olduğuna, bu nedenle toplumun ikiye bölünmesinin büyük bir tehlike yaratabileceğine inanan Nesin, şöyle konuştu: 'Bazı insanlar bu nedenle Nesin Vakfı'na bağışlarını kesmişler. Orada Ali Nesin'e bağış yapılmıyor ki. Hazırlıksız ve hazımsız bir toplumuz. Amaç, bağcıyı dövmek mi, üzüm yemek mi, Vakfın ne suçu var?'
Yorum Ekle Yorum Ekle Arkadaşına Gönder Arkadaşına Gönder Yukarı Çık

Öğretmen Atamaları Netleşti

Öğretmen adaylarının, şubatta atama yapılıp yapılmayacağı yönündeki merakları nihayet sona erdi. Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in verdiği 'müjde'ye göre, şubat ayı içinde 7 bin öğretmenin ataması gerçekleşecek.

Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, şubat ayında 7 bin öğretmen alınacağını açıkladı. Öğretmen adaylarına 'müjde' veren Bakan Çelik, 2008 yılında yaklaşık 30 bin öğretmen ataması yapmayı planladıklarını söyledi. Binlerce öğretmen adayı haftalardır merakla şubatta öğretmen ataması olup olmayacağını öğrenmeye çalışırken, adaylar bakanlığı e-posta bombardımanına tuttu. Öğretmen adaylarının merakını gideren Bakan Çelik, 25 Şubat'ta 7 bin öğretmen ataması yapacaklarını açıkladı.

Başvuruları 11-21 Şubat tarihleri arasında alınacak atamalarda hem kadrolu hem de sözleşmeli öğretmen alınacak. Emekli olanlardan boşalan 4 bin 786 kadroya 'kadrolu öğretmen' alacak bakanlık, bu kadronun 2 bin 500 civarındakine sözleşmeli öğretmenlerin geçiş yapmasını bekliyor. Sözleşmeli öğretmenlerden boşalan kadroya da aynı anda sözleşmeli olmak üzere yeni atama yapılacak. Böylece 25 Şubat'ta yapılacak atamada 7 binin üzerinde kadrolu ve sözleşmeli öğretmen atanmış olacak. Başvurular internet üzerinden gerçekleştirilecek ve hangi branşa kaç kişinin alınacağı ve taban puanları önümüzdeki günlerde netleşecek. En fazla sınıf öğretmeninin alınacağı şubat atamasında, ilköğretim matematik, bilgisayar, beden eğitimi ve İngilizce öğretmenliklerine daha fazla kontenjan açılacak.

Öğretmen ihtiyacı azalacak

2008 yılında 10 bini sözleşmeli, 20 bini kadrolu olmak üzere 30 bin civarında öğretmen ataması yapmayı planladıklarını kaydeden Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, zaman zaman öğretmen ihtiyacının gündeme geldiğini ve bu rakamın çok abartıldığını söyledi. Toplam öğretmen ihtiyacının emekli olanlar ve özellikle yeni açılan okullara göre değiştiğini vurgulayan Bakan Çelik, 25 bin olan acil ihtiyacın geçen yıl atanan 10 bin öğretmenden sonra bu yıl 15 bine düştüğünü söyledi. 2008 yılında yapılacak atamaların, 'emekli olanların yerine, yeni okullara ve eskiden ihtiyaç duyulan yerlere' yapılacağını anlatan Bakan Çelik, 30 bin öğretmen ataması sonrasında ciddi bir ihtiyacın kalmayacağını ifade etti. Bakan Çelik, 2008 yılında sözleşmeli öğretmen olarak toplam kaç kişi alınacağının Başbakan, Maliye Bakanı ve Devlet Personel Başkanlığı'nın bağlı olduğu başbakan yardımcısının yapacağı toplantı sonrasında netleşeceğini söyledi. Bütçe Kanunu'yla tüm kamuya 23 bin kadro verilirken, her yıl olduğu gibi 2008'de de bu kadronun yarıya yakınının Milli Eğitim Bakanlığı'na verilmesi bekleniyor. Kamu kurumları ise, emekli olanların yüzde 50'sinin yerine doğrudan atama yapabiliyor.

Hacettepe'ye Göre Başörtüsü Tehdit

Hacettepe Üniversitesi (HÜ) Senatosu'ndan yapılan yazılı açıklamada, yüksek öğretimde başörtüsü yasağının kaldırılmasına yönelik Anayasa değişikliği çalışmalarına ilişkin "Bu girişimin, üniversitelerimizi de kapsayan pozitif düşüncenin, çağdaş demokrasinin ve kişi özgürlüklerinin teminatı olan laiklik ilkesine yönelmiş bir tehdit olduğu açıktır" denildi.

Açıklamada, bütün üniversiteler gibi Türkiye'deki üniversitelerin de "bilimsel düşüncenin egemen olduğu çağdaş bilim yuvaları" olduğu vurgulandı.

Anayasa ve Yükseköğretim Kanunu uyarınca ülke sorunları ve üniversitelerin bütününü ilgilendiren düzenlemelerde görüş belirtmenin, üniversitelerin asli görevlerinden biri olduğuna işaret edilen açıklamada, şöyle denildi:

"Üniversiteler, bilimsel bilgi üreten, ürettiği bilgiyi paylaşan ve bunları gençlere bilimsel yöntemlerle öğreten kurumlardır. Aklın, eleştirel düşüncenin egemen olması gereken üniversitelerde, bilim dışı düşüncelerin peşine düşmek, laik ve demokratik cumhuriyetin çağdaşlaşma felsefesine de aykırıdır. Üniversite, 'fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller' yetiştirir. Özgürlük, hiçbir inancın ve kişinin etkisinde kalmadan, bireyin kendi iradesiyle kendi aklını kullanabilmesidir. Dolayısıyla inanç etkisindeki karar ve davranışların üniversite ortamında yeri olamaz. Üniversiteyi inançların yaşanacağı yer haline getirmek, üniversite içinde farklı yaşam alanlarının oluşmasına ve akademik tartışma ortamının ortadan kalkmasına yol açar.

Başörtüsü kavramı çerçevesinde açıklanmaya çalışılan üniversitelerde türban serbestliğini, yukarıda tanımlanan özgürlük anlayışının bir parçası olarak gösterme çabaları kaygı vericidir. Bu girişimin üniversitelerimizi de kapsayan pozitif düşüncenin, çağdaş demokrasinin ve kişi özgürlüklerinin teminatı olan laiklik ilkesine yönelmiş bir tehdit olduğu açıktır. Cumhuriyetimizin temel niteliklerinin yavaş yavaş yıpratılmaya çalışıldığı, bölücü ve dış güçlerin ülkemizin geleceğini tehdit ettiği bir dönemde, üniversitelerimizin iç barışını bozacak ve demokratik rejimimizi farklı bir biçime dönüştürecek bu girişim, son derece tehlikeli sonuçların doğmasına neden olabilecektir.

Hacettepe Üniversitesi Senatosu olarak laikliği, özenle korunması gereken bir cumhuriyet ilkesi ve dini inançların teminatı olarak görüyoruz. Hacettepe Üniversitesi, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da bağımsız düşünebilen, özgür, laik insanlar yetiştirmeye devam edecektir."
(AA)

Öğretmenlerin Şubat Ataması Sarkabilir

Binlerce öğretmenin merakla beklediği ve bir türlü açıklanmayan Şubat ayı atamalarının Maliye Bakanlığı'nın atamaları serbest bırakmaması nedeniyle Mart ayına kalabileceği bildirildi.

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) yetkililerinden edinilen bilgiye göre, MEB'in Şubat ayında yapacağı öğretmen atamaları, Maliye Bakanlığı'nın kadroları serbest bırakması nedeniyle Mart ayına kalabileceği ifade ediliyor. Dün yapılan Bakanlar Kurulu'nda karara varılması beklenen öğretmen atamalarının, Şubat ayında yapılabilmesi için MEB tarafından çalışmalara devam edilmesine karşın, Maliye Bakanlığı'nın son kararı bekleniyor.

KADROLAR AÇIKLANIRSA ŞUBAT'A YETİŞTİRİLEBİLECEK

MEB yetkilileri, Maliye Bakanlığı'nın kadroları serbest bırakması ve MEB'e ayrılan tam kadroyu belirlemesi halinde e-ortamda atama kılavuzunun yayınlanacağını, atamaların Şubat ayında yapılmasının amaçlandığını kaydettiler. Yetkililer, Maliye Bakanlığı'nın kadroları açıklamakta biraz daha gecikmesi halinde ise atamanın Mart ayında yapılacağını bildirdiler.

İlkokul öğrencisi 7 yaşındaki Funda, henüz 4 yaşındayken ablasının sesli okuduğu şiirleri ezberledi

4 yaşından beri İstiklal Marşı başta olmak üzere birçok şiiri ezbere okuyor.

Muğla'nın Fethiye İlçesi'ndeki Kemer İlköğretim Okulu birinci sınıfında okuyan 7 yaşındaki Funda Tilkici'nin hafızası çok güçlü... O daha 4 yaşındayken, kendisinden 2 yaş büyük ablasının sesli olarak okuduğu şiirleri ezberlemeye başladı.

Önce, ablası okuldan geldikten sonra İstiklal Marşı'nı ezberlemek için yüksek sesle okurken, onu dinleyerek İstiklal Marşı'nı ezberledi. Daha sonra Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi, Onuncu Yıl ve Öğretmenler Marşı ile Arif Nihat Asya'nın Bayrak Şiiri'ni ezbere okumaya başladı.

DUYANLAR İNANAMADI

Funda, okuma yazma bilmediği sırada ezberlediği şiirleri, okula başladığında öğretmenlerine okuduğu zaman herkes şaşırdı. Funda'nın babası Üzeyir Tilkici ise kızıyla gurur duyduğunu belirterek, minik Funda'nın şiir ezberleme hikayesini şöyle anlattı: "9 yaşında bir kızım daha var. 2. sınıfa giderken kızıma 'İstiklal Marşı'nın 10 kıtasını ezberlersen sana bisiklet alacağım' dedim.

Aradan 2 hafta geçti ben kızıma İstiklal Marşı'nı okumasını söyledim. Fakat bana 'Baba benim birazcık yanlışım var' dedi. Küçük kızım bana 'Ben ezberledim, okuyabilir miyim?' dedi ve okudu." Üzeyir Tilkici, kendisinin annesiz ve babasız olarak yetiştirme yurtlarında büyüdüğünü, şu anda ise inşaatlarda boya, badana işiyle uğraştığını dile getirerek, çocuklarının iyi bir eğitim alması için çalıştığını bildirdi.

Ateş, ortaokul mezunuydu. Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde hizmetli kadrosunda işe girdi

İzmir'de yaşayan Mustafa Kemal Ateş (34), ortaokul mezunuydu. Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde hizmetli kadrosunda işe girdi.

Okuma azmiyle yanıp tutuşuyordu. Sınavlara girip liseyi dışarıdan bitirdi. ÖSS'ye girdi. Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi Halkla İlişkiler Bölümü'nü kazandı. Bu bölümü bitirdikten sonra hâlâ okuma azmi sürüyordu.

Aynı üniversitenin İşletme Fakültesi'ni de bitirdi. Halen Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nin satın alma bölümünde çalışan Ateş, Konak Kaymakamı Ali Muhsin Nakiboğlu tarafından takdir belgesiyle onurlandırıldı. 8 yılda iki üniversite bitiren, evli ve 2 çocuk babası Ateş, başarı öyküsünü şöyle anlattı:

"İşe ilk başladığım yıllarda okumamanın sıkıntısı çok çektim. Çalıştığım bölümdeki doktorların da desteğiyle hem okudum hem de çalıştım. Çocuklarıma da örnek olduğumu düşünüyorum. İşimi de tam anlamıyla yapmak istiyordum. Üniversiteyi bitirerek kendimi yetiştirdiğime inanıyorum. Yüksek lisans yapmayı planlıyorum."

YÖK Genel Kurulu, 7 Şubat Perşembe günü toplanıyor

Kurul, YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan başkanlığında ilk kez toplanacak.

YÖK'te gerçekleştirilecek toplantıya, 28 Aralık 2007'den itibaren izinde bulunan YÖK Başkanvekili Prof. Dr. İsa Eşme de katılacak.

YÖK, Cumhurbaşkanı, Bakanlar Kurulu ve Üniversitelerarası Kurul (ÜAK) tarafından seçilen 7'şer üye olmak üzere toplam 21 üyeden oluşuyor.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün boş bulunan YÖK üyeliklerine dün yaptığı atamalarla kurul üye sayısı 20 oldu. Bir üyelik ise boş bulunuyor.

Cumhurbaşkanı Gül, YÖK'e şu ana kadar Cumhurbaşkanlığı kontenjanından Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, Prof. Dr. Berrak Kurtuluş, Prof. Dr. Durmuş Günay ve Ömer Demir'i atadı. Gül, Bakanlar Kurulunca kurul üyeliğine seçilen Prof. Dr. Yunus Söylet ve ÜAK kontenjanından kurul üyeliğine seçilen Prof. Dr. Necmi Yüzbaşıoğlu'nun da atamasını yaptı.

ÜAK, 24 Ocaktaki toplantısında Prof. Dr. Celal Şengör'ü de YÖK üyeliği için aday göstermişti. Şengör'ün üyeliği, Cumhurbaşkanı Gül'ün onaması durumunda kesinleşecek.

29 yaşındaki öğretmen alkollü olarak kullandığı otomobil, aşırı hız nedeniyle kontrolden çıktı

Adana'da, 29 yaşındaki öğretmen Rahime Demirci'nin alkollü olarak kullandığı otomobil, aşırı hız nedeniyle kontrolden çıkınca refüje çarpıp 3 takla attı. Kazada, hurdaya dönen otomobil sürücüsü Demirci ile arkadaşı 30 yaşındaki Ekrem Gönültaş mucize eseri yaralı kurtulurken, otomobilin çarptığı 2 araçta da hasar meydana geldi.

Kaza, dün saat 22.30 sıralarında Güzelyalı Mahallesi Süleyman Demirel Bulvarı Doyum Restoran önünde meydana geldi. Kozan İlçesi'nde öğretmenlik yapan Rahime Demirci, yarı yıl tatili için geldiği Adana'da arkadaşı Ekrem Gönültaş ile birlikte bir restorana yemek yemeye gitti. Yemekte alkol aldığı ileri sürülen Demirci, 80 KF 866 plakalı otomobille, evine doğru yola çıktı. Demirci'nin aşırı hızlı kullandığı otomobil, Süleyman Demirel Bulvarı'ndaki Anadolu Lisesi kavşağını alamadı. Sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybettiği otomobil, refüjlere çarpıp takla atarak diğer yola geçti. 3 takla atan otomobil, yol kenarındaki park halinde bulunan 01 HR 040 plakalı otomobil ile 01 BT 555 plakalı cipe çarparak durabildi. Kazada, Demirci ve Gönültaş hurdaya dönen otomobilin içinde sıkıştı.

Kazayı görenlerin haber verdiği polis, olay yerine geldiğinde Demirci ve Gönültaş'ı vatandaşlarla birlikte sıkıştıkları yerden kurtarmak istedi, ama başarılı olamadı. Bunun üzerine Adana Büyükşehir Belediyesi Can-Kur ekipleri çağrıldı. Kurtarma ekiplerinin kısa sürede sıkıştıkları yerden çıkarttıkları iki yaralı, aynı ambulansla Çukurova Devlet Hastanesi'ne götürüldü. Tedavi altına alınan yaralıların, sağlık durumlarının iyi olduğu belirtildi. Yapılan kontrolde otomobil sürücüsü öğretmen Demirci'nin 97 promil alkollü olduğu belirlendi. Kazayla ilgili soruşturma sürüyor.

5 Şubat 2008 Salı

Piri Reis Üniversitesi

Türk Deniz Eğitim Vakfı, Piri Reis Üniversitesi'ni bu yıl İstanbul Tuzla'da açmayı planlıyor. Üniversite, Kamu tüzel kişiliğine sahip dört yıllık bir vakıf üniversitesi olacak.

1995'ten bu yana denizcilik eğitimi veren Türk Deniz Eğitim Vakfı (TÜDEV), Piri Reis Üniversitesi'nin kurulumunda son aşamaya geldi. Piri Reis Üniversitesi'nin kurulmasına olanak tanıyan kanunun çıktığını açıklayan AKP İstanbul Milletvekili Kemal Yardımcı, mevcut denizcilik meslek liselerinin kapasitelerinin artıralacağını ve sahili olan her şehre bir denizcilik lisesi kurulacağını ifade etti.
Kamu tüzel kişiliğine sahip dört yıllık bir vakıf üniversitesi olacak Piri Reis Üniversitesi, İstanbul, Tuzla'da bulunan TÜDEV tarafından kurulacak.


İlk yıl yüzde 80 burs
Zabitan ve gemi adamları yetiştirerek denizcilik sektöründe istihdama katkı sağlanacağını söyleyen Yardımcı, "Ayrıca yetiştirilen zabitanlarla dünya deniz ticaret filosuna kaliteli personel gönderebileceğiz" diye konuştu.
Bu yayımlanacak ÖSYM kitapçığında yer alacak üniversitenin bir vakıf üniversitesi olacağını belirten Yardımcı, öğrencilerin YÖK'te belirtilen kurallar çerçevesinde okula alınacaklarını ve ilk yıl öğrencilerin ilgisini artırmak için yüzde 80'lere varan oranlarda burs verileceğini belirtti.
Yardımcı, denizcilik sektöründe eğitim konusunda yapılacak yatırımlar konusunda şunları anlattı:
"Öncelikle deniz meslek liselerinde kapasite artırmına gideceğiz. 10 bin öğrenciye ulaşmayı hedefliyoruz.
Okul yatırımı yapılamayacak illerde de mevcut meslek liselerinin içine denizcilikle ilgili bölümler açacağız. Hedefimiz sahili olan her ile bir lise."
Haliç tersanesinin tarihi eser olması nedeniyle yıkılamayacağını ve müze olmasının yerinde bir karar olacağını belirten Yardımcı, 80'li yıllara kadar Haliç Tersanesi içinde eğitim veren Haliç Meslek Lisesi'nin Tuzla'da yeniden açılması için çalışmalara başladıklarını belirtti.

Sınıftaki gösterileriyle izlenme rekoru kıran Vanlı küçük rap'çiler

Van'ın rapçi çocukları Yusuf Özaras ile Batuhan Çalışkan tarzları ve kendine has müzikleriyle Türkiye'nin gündemine oturdu. İstanbul'da yoğun bir televizyon trafiğine takılan çocuklar, şöhret yolunda ilk rap reaksiyonlarını verdiler: "Ne menem şeymiş bu şöhret dedikleri, 3 gündür sokakta fotoğraf çektirmekten Boğaz'ı bile göremedik."

Vali Mithatbey Mahallesi İnönü İlköğretim Okulu 6. sınıf öğrencileri Yusuf ve Batuhan'ın hikayesi, geçen sene ilköğretim 5. sınıfta İngilizce öğretmenleri olan ve şu anda Afganistan'da vatani görevini yapan Cezmi Şakar'ın sınıfta kaydettiği görüntüleri video paylaşım sitesi Youtube'a koymalarıyla başladı. Bir anda Türkiye'de en çok tıklananlar arasında yer alan görüntüler, sitede izlenme rekorları kırdı. Hocaların hatıra için çektiği görüntünün bu kadar ilgi uyandıracağını rüyasında bile hayal edemediğini kaydeden Yusuf, "Hocamız 'bir sıraya vurmak nasıl bu kadar izlenir?' diye şaşkınlığını dile getirdi. Ben de inanamadım. Her şey hayal gibi" dedi.

KIZLAR PEŞİMİZDEN KOŞUYOR

"Sıraya bir vurduk, sesimizi Türkiye duydu" diyen ikili, hayellerinde bile görmedikleri üne sahip olduklarını söyledi. Şöhretin ilk kez "bundan iyi ses çıkmıyor" diyerek arka sıradan ön sıraya terfi olarak tezahür ettiğini belirten Yusuf ve Batuhan, "Yüzümüze bakmayanlar, peşimizden koşmaya başladı. Kızlar 'saçma sapan' diyorlardı, ama şimdi peşimizden ayrılmıyorlar" dedi.

Son olarak "Matematik" isimli bir beste yaptıklarını ve şöhret sonrası yaşadıklarını bir besteyle anlatacaklarını ifade eden Yusuf doktor, Batuhan ise savcı olmak istiyor. Yusuf ile Batuhan'ın aynı sırayı paylaşmanın ötesinde ortak bir başka noktası ise ikisinin de sıkı bir Galatasaray taraftarı olmaları.

ONCA YIL MEMURUM, AMA

Çocuklarıyla İstanbul'a gelen veliler Burhan Çalışkan ve Ferzande Özaras ise, burs yardımı beklediklerini dile getirdi. Yusuf'un babası Ferzande Özarslan, "Oğlum 4 yaşından beri evde kap kaçak ne varsa onlarla ritim tutardı. Komşularımız 'bari cumartesi ve pazar günleri çalmasın' diye ricada bulunuyorlardı. Açıkçası iç geçirmedim değil, 30 yıl önce İstanbul'a iş aramaya geldiğimde kimse yüzüme bakmadı, bunca yıllık devlet memuriyetim var, bu kadar alaka görmedim. Şimdi herkes oğlumla resim çektirmek için yarışıyor” diye konuştu. Çocuklar dün son televizyon programından sonra Van'a geri döndü.

Of yine matematik

'Matematik'

Dersimiz yine

Matematik

Of ne yapıcam

Üstelik bir de yazılı

Yapıcam

Dedi hocam

Kesin bir alıp

Sırada oturcam

Galiba yine

Bu sene

Sınıfta kalıcam

Ortaöğretimde burslu okuyan öğrencilere burslarını zamanında ödemeyen okul müdürlükleri izlemeye alınıyor

Ortaöğretim Burs ve Yurtlar Dairesi Başkanlığı, ortaöğretimde burslu öğrenim gören öğrencilere verilecek bursların okul müdürlükleri tarafından geciktirildiğini bildirerek, okul müdürlüklerinin İl Milli Eğitim Müdürlükleri tarafından izlenmesini istedi.

Ortaöğretim Burs ve Yurtlar Dairesi Başkanı Halis Koyuncuoğlu, İl Milli Eğitim Müdürlerine iletilmesi amacıyla gönderdiği yazıda, ilköğretim kurumlarının 6, 7 ve 8'inci sınıfları ile ortaöğretim kurumlarından öğrenim gören burslu öğrencilerin mağdur edildiğini kaydetti. Koyuncuoğlu, söz konusu öğrencilere belli dönemlerde yapılan burs ödemelerinin okul müdürlüklerince aksatıldığını belirtti. Koyuncuoğlu, “Burslu öğrencili olan okul müdürlüklerinin konu hakkında daha duyarlı kalmaları konusunda gerekli izleme ve rehberlikte bulunulması gerekmektedir” dedi.

ÖZEL YURTLAR DENETLENMİYOR

Özel öğrenci yurtlarının denetlenmesinde de aksaklıklar olduğunu kaydeden Koyuncuoğlu, her özel öğrenci yurdunun, yönetmeliğin öngördüğü şekilde mutlaka iki görevliden oluşan ekiplerce yılda iki defa denetimlerinin sağlanması ve sonuçlarının değerlendirilmesi gerektiğini de hatırlattı.(ANKA)

Başörtüsüne Özgürlük Bildirisi’ne imza atan bazı akademisyenler üniversite çevrelerinden gelen ‘ağır baskılar’ nedeniyle imzalarını geri çekti

Prof. Dağı ve Doç. Çalış kampus baskısını doğruladı.

ÜNİVERSİTELERDE özgürlük bildirisine imza atan yazar Aziz Nesin'in oğlu Prof. Dr. Ali Nesin'in yanı sıra çok sayıda öğretim üyesine imzasını geri çekmesi için mahalle baskısı yapıldığı ortaya çıktı. Bildiriyi hazırlayanlardan Prof. Dr. İhsan Dağı ve Doç. Dr Şaban Çalış akademik çevrelerden imza atan bazı isimlere gelen baskıyı doğruladı.

DÜŞÜNCEYE DE ÖZGÜRLÜK

AMAÇLARININ yasakçı hocaların yanında yasağa karşı çıkan hocaların olduğunu göstermek olduğunu kaydeden Dağı, bildirinin sadece başörtüsünün üniversitelerde serbest olmasından ibaret olmadığını, düşüncelerin ve yaşam biçimlerinin de serbest olması gerektiğini altına çizen bir metin olduğunu kaydetti. İmza atanların arasında sağ, sol, liberal, demokrat çok farklı kesimlerden akademisyenler bulunduğunu dile getiren Dağı, 'Bu kesimlerin üzerinde uzlaştığı nokta özgür üniversite. Ama, arkadaşlarımız çok yoğun baskı altında. Bu baskılara rağmen imza sayısı giderek artıyor. Hepsi birer kahraman' diye konuştu.

İMZA SAYISI 2 BİN 150 OLDU

SELÇUK Üniversitesi öğretim üyesi olan Şaban Çalış da imzasını çekmek isteyen öğretim üyeleri olduğunu bildirdi. Kendilerinin, öğretim üyelerinin sıkıntıya düşmemesi için isteyenlerin imzasını kaldırdıklarını anlatan Çalış, şunları söyledi: 'Bana baskı yapılıyor, imzamı çekmek istiyorum diyen öğretim üyeleri var. Bunlara nereden baskı yapıldığını bilmiyoruz. Bu üniversite baskısı olabilir, mahalle baskısı olabilir. Bir şekilde baskı yapılıyor demek ki. Öğretim üyelerinin haklarına zarar gelmemesi için sayı vermek istemiyorum. Bunun yanı sıra, bildiriye imza sayısı her geçen gün yükseliyor. Müthiş bir ilgi ve destek var. Yoğunluktan anlıyoruz ki, bildiri gereken yerlere ulaştı.' Bu arada bildiriye atılan imza sayısı 2150'ye ulaştı.

Büyük Abi'den Ali Nesin'e destek

Ateş Nesin, başörtüsü bildirisini imzaladığı için ağır eleştirilere uğrayan Ali Nesin'e destek verdi.

YAZAR Aziz Nesin'in büyük oğlu Ateş Nesin, Özgürlük Bildirisi'ne destek verdiği için kardeşi Ahmet Nesin ve sol çevrelerin eleştiri yağmuruna tuttuğu kardeşi Ali Nesin'e sahip çıktı. Ateş Nesin, 'Ali, bildiriye imza atarak türban yasağına karşı olduğunu söyledi. Ali'nin görüşlerine karşın 'Babasının kemiklerini sızlattılar' dediler. Olayı bu noktaya çekmek yanlış. İnsan düşüncelerin söylemeyecek mi, bu da demokrasinin bir parçası değil midir? İnsanlar inandıklarını yanlış da olsa söylemeli' dedi.

HAZIMSIZ TOPLUMUZ

Başörtüsü konusunun toplumda tartışılmasının yanlış olduğuna, bu nedenle toplumun ikiye bölünmesinin büyük bir tehlike yaratabileceğine inanan Nesin, şöyle konuştu: 'Bazı insanlar bu nedenle Nesin Vakfı'na bağışlarını kesmişler. Orada Ali Nesin'e bağış yapılmıyor ki. Hazırlıksız ve hazımsız bir toplumuz. Amaç, bağcıyı dövmek mi, üzüm yemek mi, Vakfın ne suçu var?'
(Star)

Eğitim-iş: Gelişmeler Kaygı Verici

Eğitim ve Bilim İş görenleri Sendikası (Eğitim-İş) Genel Başkanı Yüksel Adıbelli, Laiklik ilkesinin Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'na girişinin 71. Yıldönümü'nde Türkiye Cumhuriyeti'nin laik yapısına yönelik kaygı verici gelişmeler yaşandığını söyledi.
Eğitim-İş Genel Başkanı Adıbelli, Laiklik ilkesinin Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'na girişinin 71. Yıldönümü nedeniyle bir mesaj yayınladı. Adıbelli, Atatürk'ün Türkiye Cumhuriyeti'nin çağdaş uygarlık düzeyine ulaşılabilmesi için öncelikle devletin toplumsal ve hukuksal yapısının dinsel kurallardan arındırılmasına bağlı olduğuna inandığını söyledi. Bu çerçevede Türk Devrimi'nin eksenini laiklik ilkesinin oluşturduğuna işaret ederek, “5 Şubat 1937'de laiklik ilke olarak Anayasa'ya girmiştir. Laiklik ilkesine, 1961 ve 1982 anayasalarında da özel önem verilmiş, devletin değiştirilemez temel nitelikleri arasında yerini almıştır” hatırlatmasında bulundu.

-“TÜRKİYE CUMHURİYETİ, ŞEYHLER, DERVİŞLER, MÜRİTLER VE MECZUPLAR MEMLEKETİ OLAMAZ”-

Adıbelli, Anayasa'nın 2. maddesi olan laiklik ilkesinin Türkiye Cumhuriyeti'nin değiştirilemez, değiştirilmesi önerilemez nitelikteki ilkelerinden olduğuna değinerek, “Laiklikten ne anlaşıldığı Anayasa'nın 24. maddesinde belirtilmiştir. Buna göre, Devletin sosyal, ekonomik, siyasal ve hukuksal düzeni din kurallarına dayandırılamaz. Laiklik kuşkusuz demokrasinin olmazsa olmaz koşulu, özgürlüklerin güvencesidir. Son günlerde Cumhuriyetimizin laik yapısına yönelik kaygı verici gelişmeler yaşanmaktadır” dedi.
Adıbelli, Mustafa Kemal Atatürk'ün “Türkiye Cumhuriyeti, şeyhler, dervişler, müritler ve meczuplar memleketi olamaz” sözünü hatırlatarak, laiklik ilkesinin Anayasa'ya girişinin 71. yıldönümünü kutladığını bildirdi.(ANKA)

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Kız Teknik Genel Müdür Yardımcılığı'na asaleten atama yapıldı

MEB Kız Teknik Genel Müdürlüğü'nde boş bulunan Genel Müdür Yardımcılığı makamına asaleten İnci Köksal'ın atanmasına ilişkin kararname bugünkü Resmi Gazete'de yayımlandı.(ANKA)

Genelkurmay, Türk Silahlı Kuvvetleri eğitim-öğretim kurumlarına genel başvuru koşullarını açıkladı

Başvuru koşulları arasında “siyaseti kışlaya sokmama”nın yanı sıra meslek liseleriyle ilgili düzenlemeler de yer aldı.

İHL'lerden mezun olmasalar dahi, bu okullarda bir süre eğitim görenler Kara, Deniz ve Hava Harp Okulu sınavlarına başvuramayacaklar. Çünkü genel başvuru koşullarında, “Öğreniminin herhangi bir safhasında meslek veya mesleğe yönelik okullarda okumamış olmak gerekmektedir” maddesi yer alıyor.

Ayrıca başvuru sahibinin “Kendisinin, annesinin, babasının, kardeşlerinin ve velisinin, tutum ve davranışları ile yasa dışı, siyasi, yıkıcı, irticai, bölücü ideolojik görüşleri benimsememiş, bu gibi faaliyetlerde bulunmamış veya bu gibi faaliyetlere karışmamış olmaları; TSK'nın manevi şahsiyetine gölge düşürmemiş ve askerliğin şeref ve haysiyeti ile bağdaşmayacak fiil ve hareketlerde bulunmamış olmaları” gerekiyor.

Şehit-gazi çocuklarına kontenjan

Harp okullarına giriş sınavlarında şehit ve gazilerin çocuklarına öncelik verilecek. Buna göre; şehit, malul gazi ve muharip gazi çocuklarından belirlenecek baraj puanının yüzde 90'ını alanlar, ikinci seçim aşamalarına davet edilecek. Seçim aşamalarında başarılı olan ve yüzde 5 kontenjanına giren adaylar Harp Okulu'na girmeye hak kazanacak.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün YÖK'e yaptığı son atamalarla tüm dengeler değişti

Başkanı ve Gül'ün atamalarıyla üye bileşimi değişen YÖK, ÖSS'de imam-hatiplere avantaj sağlayan değişiklikleri perşembe görüşebilir

AKP'nin üniversitelerde türbanı serbest kılacak düzenlemeyi Meclis'e sunmasının yarattığı tartışma devam ederken, gerilim konusu yeni bir düzenlemenin daha gündeme gelmesi bekleniyor:

Özellikle imam hatipleri ilgilendiren, meslek liselerindeki katsayı sorunu. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün geçen aralıkta atadığı yeni Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan'ın göreve geldikten sonra başkanlık edeceği ilk YÖK Genel Kurulu'nun meslek lisesi mezunlarına üniversite sınavında uygulanan 'katsayı engelini' gündeme alması bekleniyor.

Katsayı hortladıCumhurbaşkanı Gül'ün YÖK Genel Kurulu'na dün dört yeni üye atamasının ortaya çıkardığı yeni dağılımla, 7 Şubat Perşembe günü toplanacak genel kurulda, katsayı engelinin kaldırılmasından yana olan üyelerin çoğunlukta olması bekleniyor.

Daha önce de gündeme geldi
İmam-hatip liseleri ekseninde yürüyen meslek liselerinin üniversite sınavlarındaki katsayı sorunu, 59'uncu AKP hükümeti döneminde hem Erkan Mumcu, hem de Hüseyin Çelik'in milli eğitim bakanlıkları sırasında gündeme gelmiş, ancak YÖK ve yargı engeline takılmıştı.
YÖK'de katsayı değiştirme hazırlıkları sürerken, Milli Eğitim Bakanı Çelik'in de katılacağı 8 Şubat Cuma günü Antalya'da yapılacak 'Orta öğretim sisteminde arayışlar' sempozyumununda da katsayı tartışılacak. Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) Başkanı Ünal Yarımağan'ın da katılacağı bu katsayı tartışmasından bir gün önce 7 Şubat Perşembe günü toplanacak YÖK'te de katsayı konusunun ele alınması bekleniyor.

Bir eksik üye ile toplanacak genel kurulda dengeler, katsayı engelini kaldırmak isteyenlerden yana olacak. Cumhurbaşkanlığı, Bakanlar Kurulu ve Üniversitelerarası Kurul'dan 7'şer üye olmak üzere toplam 21 üyesi olan YÖK Genel Kurulu'nda AKP'ye yakın üyelerin sayısı dün Gül'ün atadığı isimlerle birlikte 11'e yükseldi. Buna karşılık, katsayı engelinin kaldırılmasına karşı çıkanların sayısı ÜAK'ın aday göstermesiyle birlikte yeniden atanan Prof. Dr. Necmi Yüzbaşıoğlu ile birlikte dokuzla sınırlı kaldı.

YÖK Genel Kurulu'nda katsayı meselesi en son 22 Haziran 2005 tarihinde gündeme gelmişti. İstanbul Üniversitesi Baltalimanı Tesisleri'nde yapılan genel kurulda katsayı uygulamasında düzenleme yapılmamasına karar verilmiş, buna karşılık, sınavda çıkacak soruların bütün müfredatı kapsaması kararlaştırılmıştı. YÖK eski Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç başkanlığında yapılan toplantıya 18 YÖK üyesi katılmıştı. Teziç, toplantı sonrasında katsayı uygulamasının devam edeceğini vurgulamıştı.

Kılavuza yetişsin telaşı
Her yıl şubat ayında ÖSYM ve YÖK'ün işbirliğiyle hazırlanan ÖSS kılavuzu YÖK Genel Kurulu'na sunuluyor. Yine şubat ayında YÖK Genel Kurulu tarafından onaylanan kılavuz ÖSYM tarafından baskıya gönderiliyor. Kılavuzda katsayıya ilişkin düzenlemelere de yer veriliyor. YÖK Genel Kurulu'nun katsayı engeline ilişkin düzenlemesini 2008 ÖSS için hazırlanacak kılavuza yetiştirememesi halinde, daha sonra ek bir kılavuz hazırlanması da mümkün oluyor. ÖSYM'nin bu takdirde gazetelere yapılan düzenlemeye ilişkin duyuru yapması gerekiyor. Mevcut katsayı uygulamasına göre, Sosyal Bilimler, Fen ve Türkçe-Matematik. Bu alanlarda seçimlerini yaptıkları takdirde, yani lisede seçmiş oldukları alandan bu alanlara ilişkin tercihler yapıldığı zaman, bunların kendi alanlarında başarıları 0.8 katsayısı ile çarpılıyor. Alan değiştirmek isterlerse, bunların değerlendirilmesi 0.3 katsayısı ile oluyor.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Yüksek Öğretim Kurumu’ndaki boş olan 4 üyeliğe atama yaptı

Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezinden yapılan açıklamaya göre, Gül, boşalan YÖK üyeliklerine, Türkiye İstatistik Kurumu Başkanı Ömer Demir'i, İstanbul İktisat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Berrak Kurtuluş'u ve Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Durmuş Günay'ı seçti.

Gül, Prof. Dr. Necmi Yüzbaşıoğlu'nun Üniversitelerarası Kurulca yeniden yapılan seçimini de onayladı.

YÖK'te görev süresi 16 Ocak'ta sona eren Prof. Dr. Ergin Nami Nomer ile Prof. Dr. İlhan Tekeli, istifa eden Prof. Dr. Aybar Ertepınar ve Üniversitelerarası Kurul kontenjanından 14 Aralık 2007'de yeniden YÖK üyeliğine aday gösterilen Prof. Dr. Necmi Yüzbaşıoğlu ve Galatasaray Üniversitesi Rektörlüğüne atandığı için istifa eden Prof. Dr. Ethem Tolga'dan dolayı 5 üyelik boş bulunuyordu.

Üniversitelerarası Kurul, Yüzbaşıoğlu'nun yanı sıra 24 Ocak'taki toplantısında da Prof. Dr. Celal Şengör'ü YÖK üyeliği için aday göstermişti.

(AA)

Hem Din Kültürü Hem Din Eğitimi Verecek

Alevi bir öğrencinin mahkeme kararıyla muaf tutulmasının ardından yeniden tartşma konusu olan zorunlu din dersinde geri adım atmadı. Yeni anayasa taslağında da din dersi zorunlu tutuldu. Ayrıca talep halinde ikinci bir ders olacak.

Üniversitelerde türban yasağını kaldırma girişimi nedeniyle açıklanması belirsiz bir tarihe kalan AKP'nin yeni anayasa taslağında yer alacak din öğretimi ve eğitimiyle ilgili düzenlemeye son hali verildi. Taslak, basıma hazır hale getirilerek Başbakan Tayyip Erdoğan'a sunuldu.

AKP'nin taslağında, "Din ve vicdan hürriyeti" başlıklı 24'ncü maddedeki şu fıkralar korunacak: "Din ve ahlak eğitim ve öğretimi Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Din kültürü ve ahlak öğretimi ilk ve orta-öğretim kurumlarında okutulan zorunlu dersler arasında yer alır. Bunun dışındaki din eğitim ve öğretimi ancak, kişilerin kendi isteğine, küçüklerin de kanuni temsilcisinin talebine bağlıdır."

Anayasa'nın madde ve genel gerekçesinde de yer verilmesi beklenen uygulamaya dönük adımlara göre, halen İslam dinine ait namaz, dua gibi ritüellerin öğretildiği Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi, içeriğine uygun olarak yeniden düzenlenecek ve zorunlu ders olarak okutulacak. Derste, bütün dinsel inanış ve öğretiler, dinler tarihi, din felsefe ve sosyolojisi ve ahlak öğretileri genel anlamda öğretilecek.

Talebe bağlı ders

24'üncü maddenin, "Bunun dışındaki din eğitim ve öğretimi ancak, kişilerin kendi isteğine, küçüklerin de kanuni temsilcisinin talebine bağlıdır" fıkrası kapsamında da, "Din eğitimi ve öğretimi" talebe bağlı olarak verilecek. Bu kapsamda devlet, öğrencilere taleplerine uygun olarak İslam, Hıristiyanlık ve Museviliğin gerekleri olan dua, namaz, oruç, ayin ve benzeri ritüellerini öğretecek, Alevi öğrencilerin de talepleri karşılanacak. Bu uygulama için Milli Eğitim Bakanlığı ve ilgili dinsel kurumlar işbirliği yapacak.

Şanlıurfa'da, kızların eğitimi için yardım dağıtılması sırasında izdihamlar yaşandı

Okullaşma oranının çok düşük olduğu Şanlıurfa'da, kızların eğitimi için yardım dağıtılması sırasında izdihamlar yaşandı. Kadınlar, 18-39 YTL'lik yardıma ulaşabilmek için yerlere düştü, ezilme tehlikesi geçirdi.

Siverek ve Viranşehir ilçelerinde, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu'na bağlı olarak başlatılan Sosyal Riski Azaltma Projesi kapsamında çocuklar için eğitim yardımı dağıtılacaktı. Siverek'te 10 bin, Viranşehir'de ise 15 bin 500 ilk ve ortaöğrenimde eğitim gören kız ve erkek çocuk önceden belirlenmişti. Bu çocuklara üç ayda bir verilen 18 ile 39 YTL arasında değişen yardımların dağıtımına dün başlandı. Sabah saatlerinden itibaren Viranşehir'de, PTT binası önünde toplanan kadınlar, kapılar açılınca izdiham yarattı.

Siverek'te de aynı yoksulluk manzarası vardı. Burada yaşanan izdihamda da bazı kadınlar yere düştü ve ezilme tehlikesi yaşadı. Bir kadın, "Saatlerce sırada bekleyince ister istemez herkes sıkıntı yaşıyor. Bunca sıkıntı 18 YTL için çekilmez ama yoksulluktan dolayı üç ayda bir bu sıkıntıya mecburen katlanıyoruz" diyordu. Çocukları ise mevsimlik işçi olarak okulların kapanmasından çok önce tarlaların yolunu tutacaktı.