31 Aralık 2008 Çarşamba

Mesleki Eğitimde Reform...

Sabah Gazetesi yazarı Nazlı Ilıcak Yüksek Öğretim Kurumunun mesleki eğitimde almış olduğu kararları değerlendiriyor.

YÖK Başkanı Prof. Yusuf Ziya Özcan'la konuştum. Meslek okulları adına güzel haberler verdi. Mesleki teknik eğitim yeniden yapılandırılacak. Endüstriyel Sanatlar Eğitim Fakültesi, Mesleki Eğitim Fakültesi, Ticaret ve Turizm Eğitim Fakültesi gibi fakülteler yerine, 4 yıllık lisans eğitimi veren Teknoloji Fakültesi, Sanat ve Tasarım Fakültesi ile Turizm Fakültesi kurulacak. Buralardan, "uygulama mühendisleri" çıkacak.
Hem teorisi olan, hem de uygulaması kuvvetli, işçinin yanında, işçiyle birlikte çalışacak gençler yetişecek; yani sahaya inecekler.
Bunun yanı sıra, 2 senelik olan ve sınavsız öğrenci kabul eden meslek yüksek okulları 3 seneye çıkıyor. İmtihanla talebe alınacak; 6 sömestrin 3'ü teorik ders, 3'ü de bilfiil belirli bir iş kolunda çalışarak geçecek. Çalışan genç, devlet tarafından sigortalı sayılacak, ayrıca asgari ücretin 3'te 1'i kadar para kazanacak.
Meslek yüksek okullarından, lisans programlarına, sınavlarda başarılı olmak şartıyla dikey geçiş kolaylaştırılıyor; kontenjan, lisans programına giriş kontenjanının % 10'una çıkıyor. Misafir öğrencilik Açıköğretimi de kapsayacak şekilde genişletiliyor. Açıköğretim talebesi dahi, bir ya da 2 sömestr örgün eğitimden yararlanabilecek.
Türkiye'de herkes, meslek liselerinin ve meslek yüksek okullarının kifayetsizliğinden şikâyetçi. Ama, ne zaman meslek okullarında reform konusu ortaya atılsa, akla İmam Hatipler geliyor ve engeller bir türlü kalkmıyor. Yusuf Ziya Özcan ise, tartışmaları aşmak için, İmam Hatip dışında kalan mesleki eğitime önem veriyor; onların önünü açmaya çalışıyor. Hele bir mesleki eğitim konusu halledilsin, İmam Hatip mezunları için de herhalde ayırımcılığı önleyecek düzenlemeler gerçekleşecektir. Ama işe İmam Hatip ile başlayınca, öyle bir gerilim doğuyor ki, mağduriyeti sona erdirmek mümkün olmuyor.

Bu İllerde Okullar Tatil...

Etkili olan kar yağışı nedeniyle bazı illerde okullar tatil edildi. İşte kar yağışı nedeniyle okulların tatil edildiği iller...

BARTIN
Bartın'ın merkez ilçeye bağlı köylerindeki tüm okullarda eğitime bugün ara verildi.
Alınan karar doğrultusunda kar yağışı nedeniyle merkez ilçeye bağlı köylerde taşımalı eğitim yapılan ilköğretim okulları ile lise ve dengi okullarda eğitime bir gün süreyle ara verildi.


ZONGULDAK
Zonguldak'ın Ereğli İlçesinde yoğun kar yağışı nedeni ile okulların bir gün süre ile tatil edildiği belirtildi. Öğrenciler yeni yıl ile birlikte iki gün izin kullanacaklar. Üç gündür Zonguldak Ereğli Karayolu'nda bekleyen tır sürücülerine ise Ereğli İlçe Emniyet Müdürlüğü tarafından kumanya yardımı yapıldı.

SİİRT
Siirt'e bağlı bazı ilçelerde yoğun kar yağışı ve tipi nedeniyle ilköğretim okullarında eğitime ara verildi.
Siirt Valisi Necati Şentürk konu ile ilgili yaptığı açıklamada, olumsuz hava koşulları nedeniyle Aydınlar ilçesine bağlı köylerde taşımalı eğitime bir gün ara verildiğini, Eruh, Pervari ve Şirvan ilçelerindeki bazı köy okullarının ise iki gün tatil edildiğini bildirdi. Vali Şentürk, geceden itibaren başlayan ve gün içinde etkili olan kar yağışının, ilköğretim okullarında öğrenim gören öğrencilerin ulaşımda can ve mal güvenliğini tehlikeye sokacağını gözlemledikleri için eğitime ara verileceğini söyledi.

SAMSUN
Samsun'da bazı ilçelerde kar yağışı nedeniyle okullarda yarın eğitime ara verileceği bildirildi.
Edinilen bilgiye, bölgede devam eden olumsuz hava koşulları ve kar yağışı nedeniyle İl Hıfzıssıhha Kurulu kararıyla bazı ilçelerde eğitime ara verilmesi kararlaştırıldı.
Buna göre, Çarşamba ve Salıpazarı ilçe merkezleri ile bağlı köy okullarında, Bafra ve Havza ilçelerinde ise taşıma merkezi olan ilköğretim okulları ile köy okullarında eğitime yarın ara verilmesi kararlaştırıldı.

GİRESUN
Giresun'da etkili olan kar yağışı nedeniyle merkez ve bazı ilçelerdeki köy ilköğretim okullarında eğitime yarın ara verilecek.
Valilik Basın ve Halkla ilişkiler Müdürlüğünden alınan bilgiye göre, yörede iki gündür etkili olan yoğun kar yağışı nedeniyle merkez ile Keşap, Görele, Tirebolu ve Yağlıdere ilçelerindeki köy ilköğretim okulları yarın tatil edildi.
Çanakçı ve Eynesil ilçelerinde de taşımalı öğrenim gören öğrencilerin eğitimine yarın ara verilecek.
Ayrıca, il merkezinde kamu kurum ve kuruluşlarında görev yapan engelli personelin yarın izinli sayılacağı kaydedildi.

ORDU
Ordu'da devam eden kar yağışı nedeniyle merkez ve bazı ilçelerde eğitime yarın ara verileceği bildirildi.
Edinilen bilgiye göre, bölgede devam eden kar yağışı ve olumsuz hava koşulları nedeniyle toplanan İl Hıfzıssıhha Kurulunda mevcut durum değerlendirildi.
Kurul yaptığı değerlendirme sonrasında, il merkezi ile Çamaş, Çaybaşı, Gülyalı, Gürgentepe, İkizce, Kabadüz, Ulubey, Perşembe, Gölköy, Kabataş ve Ünye ilçelerindeki ilköğretim ve liselerde eğitime yarın ara verilmesini kararlaştırdı.

RİZE
Rize'de etkili kar yağışı nedeniyle ilköğretim ve liselerde eğitime yarın ara verilecek.
Rize Milli Eğitim Müdürlüğünden yapılan yazılı açıklamada, İl Hıfzıssıhha Kurulunun il genelinde kar yağışının devam etmesi dolayısıyla toplandığı belirtildi.
Kurulun, yarın il genelinde ilköğretim ve liselerde, dengi eğitim kurumlarında, dershaneler, rehabilitasyon merkezleri ve halk eğitim merkezlerinde eğitime ara verilmesini kararlaştırdığı bildirildi.

TRABZON
Trabzon merkez ile Van'ın Gevaş, Erciş ilçeleri ve Kastamonu'nun Küre ilçesinde, kar yağışı nedeniyle okullarda yarın eğitime ara verilecek.
Trabzon Valiliğinden yapılan yazılı açıklamada, İl Hıfzıssıhha Kurulu Toplantısı'nın Vali Nuri Okutan başkanlığında gerçekleştirildiği belirtildi.
Açıklamada, kurul tarafından il genelinde etkili olan kar yağışı nedeniyle ilçeler dahil, ilköğretim ve liselerde eğitime yarın ara verilmesinin kararlaştırıldığı kaydedildi.

VAN
Van Milli Eğitim Müdürlüğü Basın Bürosu tarafından yapılan açıklamada, Erciş ve Gevaş ilçelerinde eğitime 1 gün ara verildiği bildirildi.
Kastamonu'nun Küre ilçesinde de merkez dahil ilçeye bağlı 34 köydeki yatılı bölge okulları dışında kalan eğitim öğretim kurumlarında, kar yağışı nedeniyle yarın eğitime ara verildi.

SİNOP
Sinop merkez ile bağlı köylerde kar yağışı nedeniyle ilköğretim okulları ve liselerde yarın eğitim öğretime ara verildi.
Edinilen bilgiye, bölgede devam eden olumsuz hava koşulları nedeniyle toplanan İl Hıfzıssıhha Kurulu mevcut durumu değerlendirdi.
Kurul, il merkezi ve bağlı köylerdeki ilköğretim okulları, liseler ile özel eğitim kurumlarında eğitime yarın ara verilmesini kararlaştırdı.

IĞDIR
Yoğun kar yağışı nedeniyle Iğdır'ın merkeze bağlı köyleri ile Aralık ve Karakoyunlu ilçelerinde eğitime ara verildi.
Iğdır Valiliğinden yapılan açıklamada, etkili kar yağışı nedeniyle Iğdır merkeze bağlı köyler, Aralık ve Karakoyunlu ilçeleri ile bu ilçeler ve Tuzluca ilçesine bağlı köylerde ilköğretim ve liselerde eğitime yarın ara verildiği belirtildi.

ERZURUM
Öte yandan, Trabzon'un Hayrat ilçesindeki okullar kar nedeniyle bugün ve yarın tatil edildi.
Erzurum'un Aşkale ilçesinde eğitime bir gün ara verildi. Aşkale Kaymakamlığından yapılan açıklamada, ilçe merkezi ve Kandilli beldesindeki okullarda eğitime bir gün ara verildiği, ilköğretim ve liselerde eğitime yarın devam edilmesinin planlandığı kaydedildi.

30 Aralık 2008 Salı

TEV 52 Öğrenciye Başarı Bursu Verecek...

Down Sendromlu, Ama Yılmadı Başardı...

Okuma azmiyle kendi gibi gençlere örnek olan down sendromlu Olcayto Tunçel, Anadolu Üniversitesindeki eğitimini başarıyla tamamlayarak diplomasını aldı.

İlk ve ortaöğretimini örgün eğitim veren kurumlarda tamamlayan, ardından ÖSS'ye girerek Anadolu Üniversitesi Büro Yönetimi bölümünde okumaya hak kazanan Tunçel, 85 not ortalamasıyla üniversiteden mezun oldu. Tunçel'in yeni hedefi, ikinci üniversitede okuyarak, tarih eğitimi almak.

Olcayto Tunçel, yaptığı açıklamada, mezun olabilmek için her gün bir arkadaşıyla düzenli çalıştığını ve derslerini başarıyla verdiğini belirterek, ''Yoğun çalışmamın meyvelerini aldım. Tüm sınavlarımı verdim ve mezun olmaya hak kazandım'' dedi.

Diplomasını almaya babasıyla gittiğini anlatan Olcayto Tunçel, şöyle konuştu:

''Oldukça heyecanlıydım. Artık üniversite mezunu oluyordum. Ortaokul ve lisede takdir, teşekkür belgeleri aldım ama bu apayrı bir duygu. Diplomamı aldığımda çok mutlu oldum. Babam da benimle gurur duydu. Hemen anneme gelerek, diplomamı gösterdim, beraber ağlaştık. Bütün dostlarımız, arkadaşlarım kutlamak için aradı. Çok güzel ve duygusal bir gündü.

Down sendromlu bir genç olarak üniversite diploması almam benim için ayrı bir önem taşıyor. Benim okuma azmim ve başarım onlara örnek olsun. Benim gibi olan arkadaşlarımın da bu düzeye gelmesini istiyorum. Azmetsinler, sabırla dirsek çürütsünler, başarılı olacaklardır.''

Diplomasını alır almaz çeşitli şirketlerden sekreterlik teklifi aldığını dile getiren Tunçel, bu teklifleri değerlendirdiğini söyledi. Asıl amacının çok sevdiği ve özel ilgisi bulunan tarih alınında lisans eğitim almak olduğunu belirten Tunçel, ''İkinci üniversiteyi de bitirmek istiyorum'' diye konuştu.

İş konusunda karar verene kadar boş zamanını değerlendirmek için bir resim atölyesine devam ettiğini ifade eden Olcayto Tunçel, vatani görevini yapmak istediğini de kaydetti.

-''DİPLOMA TAM BİR ALIN TERİNİN ÜRÜNÜ''-

Olcayto Tunçel'in annesi Hülya Tunçel ise internetten sınav sonuçlarını öğrendikleri gün çok büyük bir heyecan yaşadıklarını belirterek, ''Olcayto'nun tüm derslerini verdiğini gördüğümüzde derin bir nefes aldık ve 'oh be' dedik. Tarif edilemez bir mutluluktu'' dedi.

Diplomanın tam bir alın terinin ürünü olduğunu vurgulayan Hülya Tunçel, Olcayto'nun büyük amfilerde merkezi sınava girdiğini, hiçbir kayırmanın, kanaat notunun geçerli olmadığını söyledi.

Olcayto'nun ilkokuldan beri normal öğrencilerin devam ettiği okullarda öğretim gördüğünü, özel eğitim almadığını ifade eden anne Tunçel, İngiltere ve ABD'deki örnekleri araştırarak, bu yolu denemeye karar verdiğini söyledi.

Yurdun birçok yerinden down sendromlu çocuğu olan annelerden günde en az iki telefon aldığını anlatan Tunçel, deneyimlerini paylaşmaktan büyük mutluluk duyduğunu kaydetti.

-''DÜNYANIN HER YERİNDE ONA GÖRE BİR KIZ ARAYACAĞIM''-

Eğitim konusunda uzun süren bir maratonun ardından mutlu sona ulaştıklarını dile getiren Hülya Tunçel, şimdi Olcayto'nun iyi bir yuva kurması için çalışacağını söyledi.

Evliliğin önemine değinen anne Tunçel, ''Eğitimi hallettik ama bu konular daha zor diye düşünüyorum. Dünyanın her yerinde onun özelliğine uygun bir kız arayıp, bulacağım. Eğer Olcayto'nun bir kız arkadaşı olmaz, bu duyguları yaşayamazsa kendimi yarım hissederim. Şu anki amacım Olcayto'ya en uygun kızı bulmak'' diye konuştu.

Olcayto'nun askere gitmesinin de kendilerini mutlu edeceğini ifade eden Tunçel, ''Eğer çağırırlarsa oğlumuzu seve seve askere göndeririz'' dedi.

İranlı Öğrencilerden Ürdün'e Ültimatom

İranlı üniversite öğrencileri, İsrail'in Gazze Şeridi'nde 2000 binden çok Filistinliyi öldürmesi ve yaralamasını kınaması için Ürdün'e 48 saat süre verdi.

Üniversite öğrencileri, Ürdün hükümetine iletilmek üzere, bu ülkenin Tahran'daki Büyükelçisi Celal Ahmed Meflah'a hitaben yazdıkları açık mektupta, "Ürdün'den İsrail'in katliamları karşısında sessiz kalmaması" istendi.

İran'daki üniversite öğrenci birliklerinin tümünün ortak imzasını taşıyan mektupta, "Gazze Şeridi'ndeki facia, bir millet, siyasi ve askeri coğrafyayla sınırlı değil, İslam dünyasının ve tüm insanlığın meselesidir" ifadesi kullanıldı.

Mektupta Ürdün Krallığına hitaben, "Filistin halkının artık kaybedecek bir şeyi yok ki mücadeleden vazgeçsin. Bundan emin olun. İnsanlığın vicdanı ve tarih karşısında yargılanmamak için İsrail'e karşı tavır alın. Ebedi utanç lekesini alnınızda taşımayın. Ürdün halkının benimseyemeyeceği politikalardan vazgeçin" ifadelerine yer verildi.

"Ürdün Krallığının gücünü büyük güçlerden değil, halktan alması gerektiği" belirtilen mektupta, "Ürdün Krallığı, İsrail'in masum ve sivil halka yönelik vahşice saldırılarını kınayan açıklamayı 48 saat içinde yayımlasın. Aksi halde Tahran'daki tüm temsilcileriniz İran topraklarını terk etsin" ifadesi kullanıldı.

ABD'nin Tahran'daki Büyükelçiliğinin 4 Kasım 1979-21 Ocak 1981 tarihleri arasında 444 gün süreyle ele geçirilmesini hatırlatan öğrenciler, isteklerinin yerine getirilmemesi halinde Ürdün'ün Tahran'daki Büyükelçiliğini ele geçirme tehdidinde bulundu.

Bu arada Tahran'daki Filistin Meydanı'nda dün İsrail'i protesto eden on binlerce kişi, "ABD'ye ölüm, İsrail'e ölüm" sloganının yanı sıra bazı Arap ülke ve liderlerinin Filistin'de yaşanan insanlık trajedisine "kayıtsız" kalmalarını ilk kez "Vurdumduymaz Araplara ölüm" şeklinde slogan atarak protesto etmişti.

İranlı bazı yetkililer de "İsrail ile görüşen ve işbirliği yapan bazı Arap ülke ve liderlerini, Gazze Şeridi'ne yapılan saldırılardan sorumlu tutan" açıklamalarda bulunmuştu.

Eğitime Kar Engeli

Etkili olan kar yağışı nedeniyla bazı illerde okullar tatil edildi. Doğu'da hayat durma noktasına geldi. Ağrı ve Iğdır'da tüm köy yolları ulaşıma kapandı.

IĞDIR'DA EĞİTİME KAR ENGELİ

Yoğun kar yağışı nedeniyle Iğdır'ın merkeze bağlı köyleri ile Aralık ve Karakoyunlu ilçelerinde eğitime ara verildi.

Iğdır Valiliğinden yapılan açıklamada, etkili kar yağışı nedeniyle Iğdır merkeze bağlı köyler, Aralık ve Karakoyunlu ilçeleri ile bu ilçeler ve Tuzluca ilçesine bağlı köylerde ilköğretim ve liselerde eğitime yarın ara verildiği belirtildi.


AĞRI'DA KAR YAĞIŞI NEDENİYLE OKULLAR 2 GÜN TATİL

AĞRI'da bir haftadan beri devam eden yoğun kar yağışı ve tipi nedeniyle eğitime iki gün ara verildi.

Ağrı'da yoğun kar yağışı ve tipi hayatı olumsuz etkiledi. Yaklaşık bir haftadan beri devam eden kar yağışı nedeniyle birçok köy yolu ulaşıma kapandı. Karayolları ekipleri, yollardaki buzlanmayı önlemek için aralıksız tuzlama çalışmalarını sürdürürken, trafik ekipleri de uygulamalarını sıklaştırdı. Zincirsiz yola çıkan araçlara izin verilmezken, bugün Valik Kriz Merkezi tarafından yapılan açıklamada, il genelinde okulların iki gün tatil edildiği bildirildi.

OKAN ÜNİVERSİTESİNDE EĞİTİME BİR GÜN ARA VERİLDİ

İstanbul'daki kar yağışı nedeniyle Okan Üniversitesinde eğitime bir gün süreyle ara verildi.

Okan Üniversitesinden yapılan açıklamada, İstanbul'da etkili kar yağışı nedeniyle yarın eğitim yapılmayacağı duyuruldu.


DÜZCE İL MERKEZİNDEKİ OKULLARDA EĞİTİME ARA VERİLDİ

Yoğun kar yağışı nedeniyle, Düzce il merkezindeki okullarda yarın eğitime ara verildi.

Düzce Valiliğinden yapılan açıklamada, etkili olan kar yağışı nedeniyle, ilk ve orta dereceli ilköğretim okullarının yarın tatil edildiği bildirildi.

Düzce merkezde bulunan okullarda öğrenim gören öğrencilerin, okullarına ulaşmakta zorluk yaşayacaklarını düşünülmesi nedeniyle okullarda eğitime bir gün ara verilmesi kararı alındığı belirtildi.

KONYA ÇELTİK'DE TATİL

Bu arada, Konya'nın Çeltik ilçesinde de yoğun kar yağışı nedeniyle okulların yarın tatil edildiği bildirildi.

Anne Katili Üniversiteliye Müebbet...

Prof. Dr. Ayşe Olcay Tiryaki'nin katil zanlısı kızı Başak Aydıntuğ, "müebbet hapis" cezasına çarptırıldı.

Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesindeki karar duruşmasına tutuklu sanık Aydıntuğ, avukatları Bülent Akçemete, Onur Aksu ve Gözde Çağlayan ile Tiryaki'nin annesi Naciye Lütfiye Kalabay'ın avukatı İsmail Aydos katıldı.

Duruşmada, sanık Aydıntuğ ile avukatları esas hakkındaki savunmalarını yaptı.

Daha sonra Mahkeme Heyeti, Başak Aydıntuğ'un, Türk Ceza Kanununun (TCK) "Üst soy veya alt soydan birine ya da eş ve kardeşe karşı kasten öldürme" suçunu düzenleyen 82/1 (d) maddesi uyarınca "ağırlaştırılmış müebbet hapis" cezasına çarptırıldığını, ancak sanığın duruşmalardaki iyi hali nedeniyle cezasının "müebbet hapse" çevrildiğini açıkladı.

2008'in En Başarılı Üniversiteleri...

2008’in son günlerinde üniversiteler sıralaması yayınlandı. Maalesef bizim hiç bir üniversitemiz ilk sıralarda yer almıyor.

2008'in son günlerinde üniversiteler sıralaması yayınlandı (www.topuniversities.com). Bizler ÖSS'ye ve dershanedeki başarıya o kadar odaklanmış haldeyiz ki gerçeklere odaklanamıyoruz.

Arz-talep dengesizliği nedeniyle Türkiye'de üniversiteye girmenin zorluğu aşikâr da mezun olmak aslında çok zor değil. Halbuki, gelişmiş ülkelerde genelde üniversiteye kabul kolay da mezun olmak çok çalışmayı ve eforu gerektiriyor.

Üniversitelerin temel amaçlarından biri olan araştırmada da dünya ile kıyaslandığında epey geri kalmış durumdayız. YÖK'ün teşvik politikaları ile acilen üniversitelerimizi heveslendirmesi ve araştırmaya zorlaması gerekiyor. Dünyada üniversiteleri sıralamasında en önde gelen kriterler sırası ile; akademisyenlerin başarısı ve zihniyeti, akademik yayınlar (Citation index), araştırmalar, öğrenci/akademisyen oranı, personelin kalitesi, uluslararası akademisyen ve öğrenci oranı.

2008 yıl sonu dünya sıralamasında ilk 25

1. Harvard ABD

2. Yale ABD

3. Cambridge İngiltere

4. Oxford İngiltere

5. California Institute of Tech. ABD

6. Impreal College İngiltere

7. Uni.College London İngiltere

8. Chicago ABD

9. M.I.T ABD

10. Columbia ABD

11. Pennsylvania ABD

12. Princeton ABD

13. Duke ABD

14. Johns Hopkins ABD

15. Cornell ABD

16. Australian National Avustralya

17. Stanford ABD

18. Michigan ABD

19. Tokyo Japonya

20. McGill Kanada

21. Carnegie Mellon ABD

22. King's College İngiltere

23. Edinburg İngiltere

24. ETH Zurich İsviçre

25. Kyoto Japonya


Sonuç Olarak :

Bu tablolardan çıkarılacak en büyük ders şu: Bir ülkenin gelişmişliği üniversite sıralamasında gizli. Ülkemiz iddia ettiği gibi ilk 15-20 ülke arasına girecekse bu konuya devlet, hükümet, eğitim politikası ile hep birlikte odaklanmak zorunda. Türkiye'nin hak ettiği yer şu anda Arjantin, Filipinler ve Endonezya ile paylaştığı 30'lar değil. Bu köşede üniversitelerimizin en büyük hedefinin ilk 500'e girip sıralamada yukarı doğru tırmanmak olduğunu defalarca vurgulamıştım.

Van'da Taşımalı Okullar Tatil Edildi...

Van'da dün gece başlayan kar, kenti beyaza bürüdü. İl genelinde 362 köy yolu ulaşıma kapanırken taşımalı eğitim veren okullar tatil edildi.

Yağış ile sabahın erken saatlerinde belediye ekipleri kar seferberliği başlattı. Bir yandan yollar temizlenirken diğer taraftan kar kürüme ekipleri kaldırımları temizlemeye başladı. Belediye karla mücadele için 6 greyder, 10 kepçe ve 12 kamyonla çalışıyor. Kaldırımları temizlemek için 100 personel görev yapıyor

Van Valiliği'nden alınan bilgilere göre, kar yağışı sebebiyle Van merkez ve Edremit'te 65, Bahçesaray 19, Başkale 10, Çaldıran 50, Çatak 21, Erciş 60, Gevaş 8, Gürpınar 40, Muradiye 30, Özalp 40 ve Saray'da 19 köy olmak üzere il genelinde 362 köy yolunun ulaşıma kapandı. Yolların açılması için çalışmaların devam ettiği belirtildi.

İl Milli Eğitim Müdürlüğü, kar yağışı sebebiyle il genelinde taşımalı eğitim veren okulların tatil edildiğini duyurdu. Köy okullarında görev yapan bazı öğretmenler, okulların tatil edilip edilmediği konusunda kendilerine sabah erken saatlerde bilgi verilmemesinden yakınarak, sabah saat 05.30'dan 07.30'a kadar servis araçlarından beklediklerini söyledi.

Meteoroloji Van Bölge Müdürlüğü yetkilileri, kent merkezinde kar kalınlığının 15 santimetre olduğunu, kar yağışının bugün ve yarın zaman zaman devam edeceğini bildirdi.

Karayolları 11. Bölge Müdürlüğü yetkilileri ise, yolların açık olduğunu ifade ederek, yola çıkan sürücülere, zincir takmaları ve buzlanmaya karşı dikkatli olmamaları konusunda uyarıda bulundu.

29 Aralık 2008 Pazartesi

İşte Okulları Kar Talili Olan İller!

Yurdun büyük bölümünde etkili olan kar yağışı ve soğuk hava, yaşamı olumsuz yönde etkiliyor. İllerde valiler okulları bir bir tatil ediyor

Doğu Anadolu Bölgesi'ndeki kent merkezlerinde kar kalınlıkları Ağrı'da 45, Kars ve Muş'ta 15, Ardahan'da 11 ve Erzurum'da 8, Palandöken Kayak Merkezi'nde ise 24 santimetre olarak ölçüldü.

Kar yağışı ve tipi nedeniyle Erzurum'da 44, Bingöl'de 52, Muş'ta 10 köy yolu ulaşıma kapalı bulunuyor.

Öte yandan, bölgede gece yaşanan en düşük hava sıcaklıkları sıfırın altında olmak üzere Erzurum'da 28, Ardahan'da 27, Kars'ta 24, Ağrı'da 23, Muş'ta 19, Erzincan 10 ve Iğdır'da ise 9 derece olarak ölçüldü.

Bu arada, aşırı soğuk hava nedeniyle bölgedeki birçok ilde, evlerin su şebekesi dondu.

Muş'ta kar yağışı ve şiddetli rüzgar nedeniyle özellikle kırsaldaki enerji nakil hatları zarar gördü.

TEDAŞ Muş Müessese Müdürü Mahmut Anaç, enerji nakil hatlarındaki tahribat nedeniyle Muş merkez ile Bulanık ve Malazgirt ilçelerine bağlı 50 köye bir gün süreyle elektrik verilemediğini söyledi.

Yapılan çalışmaların ardından arızaların giderilerek, hasar gören hatların onarıldığını ifade eden Anaç, "Şu an için herhangi bir sorun yok. Köylere yeniden elektrik verilmeye başlandı. Ancak maddi zararımız yaklaşık 35 bin YTL'dir" dedi.

Bu arada, Kütahya il merkezi ve ilçelerinde kar yağışı ve tipi nedeniyle ilköğretim okullarında eğitim öğretime yarın ara verildi.

Konya'nın Kulu ilçesinde de sabah saatlerinde başlayan kar yağışı, ilçe merkezi ile bağlı yerleşim birimlerinde yaşamı olumsuz etkiledi. Kar yağışının devam etmesi nedeniyle ilçe merkezi, bağlı belde ve köylerdeki ilköğretim okulları ile liselerde yarın eğitim öğretime ara verildi.

Eskişehir Milli Eğitim Müdürü İbrahim Ceylan da taşımalı eğitimin yapıldığı Seyitgazi ve Sivrihisar ilçelerinde eğitime yarın ara verildiğini bildirdi.


Uşak ve Eskişehir'de, öğle saatlerinde başlayan ve gece de devam eden kar yağışı nedeniyle okullar yarın için 1 gün tatil edildi.


Bursa'nın Büyükorhan, Keles, Orhaneli ve Harmancık ilçelerindeki okullarda, kar nedeniyle eğitime 1 gün ara verildi.

Alınan bilgiye göre, dün akşamdan itibaren etkili olan ve bugün de aralıklarla devam eden kar yağışı, günlük yaşamı olumsuz etkiledi.

Büyükorhan, Keles, Orhaneli ve Harmancık kaymakamlıkları, bu ilçelerdeki okulların yarın tatil edilmesini kararlaştırdı.



Haymana ve Polatlı'da eğitime ara verildi.

Yolların kapanmasıyla ilçelerdeki tüm okullar bugün tatil edildi.
Yoğun kar yağışının devam etmesi nedeniyle Haymana ve Polatlı'nın ilçe merkezi ve köylerinde bugün eğitim ve öğretime ara verildi. Kar yağışı nedeniyle köy yollarının ulaşıma kapandığı bildirildi. Kapalı yolların açılması için kar yağışının etkisini kaybetmesinin beklendiği kaydedildi


Bursa'da Eğitime Ara Verildi

Alınan bilgiye göre, dün akşamdan itibaren etkili olan ve bugün de aralıklarla devam eden kar yağışı, günlük yaşamı olumsuz etkiledi.

Büyükorhan, Keles, Orhaneli ve Harmancık kaymakamlıkları, bu ilçelerdeki okulların yarın tatil edilmesini kararlaştırdı.

Ankara'da Okullar Tatil Değil...

Ankara Valisi Kemal Önal dün yaptığı açıklamada İlk ve orta dereceli okullarda eğitim ve öğretime kar yağışı nedeniyle ara verilmeyeceğini açıkladı.

Ankara Valisi Kemal Önal, olumsuz hava koşullarının eğitim-öğretimde aksaklığa neden olmayacağını belirterek, "İlk ve orta dereceli okullarda eğitim ve öğretime kar yağışı nedeniyle yarın ara verilmiyor" dedi.

Kemal Önal, Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü ile sürekli irtibat durumunda olduklarını söyledi.

Hava durumu hakkında uzmanlardan bilgi aldıklarını ifade eden Önal, kar yağışının gece yarısına dek süreceğini, ancak eğitim ve öğretimde aksaklığa yol açacak bir durumun oluşmadığını ifade eden Önal, "İlk ve orta dereceli okullarda eğitim ve öğretime kar nedeniyle yarın ara verilmiyor" dedi.

Okul taşıtlarından gerekli donanıma sahip biçimde trafiğe çıkmalarını isteyen Önal, özellikle buzlanmaya karşı dikkatli seyretmeleri konusunda sürücüleri uyardı.

28 Aralık 2008 Pazar

İlköğretim Öğrencisine Tecavüz Ettiler...

TEKİRDAĞ'da öğrenim gördüğü okulun önünden kaçırdıkları ilkokul birinci sınıf öğrencisi 8 yaşındaki A.S.'ye tecüvüz eden iki kardeş tutuklandı.

Aydoğdu Mahallesi'nde oturan ilköğretim öğrencisi 8 yaşındaki A.S., geçtiğimiz 21 Aralık tarihinde öğrenim gördüğü Aydoğdu İlköğretim Okulu'nun önünde kayboldu. Yakınlarının ve polis ekiplerinin tüm aramalarına karşın küçük kız A.S. bulunamadı. Bir gün sonra küçük kız, gece geç saatlerde vatandaşlar tarafından aynı okulun bahçesinde baygın halde bulundu. Tekirdağ Devlet Hastanesi'nde tedaviye alınan A.S.'nin tecavüze uğradığı saptandı. A.S., polise verdiği ifadesinde, okul çıkışı 2 kişi tarafından zorla bindirildiği bir arabayla şehir dışına götürüldüğünü, burada defalarca tecavüze uğradığını anlattı. A.S.'nin ifadesinden yola çıkan polis, zanlıların robot resimlerini çizdi. Zanlıları yakalamak için özel bir ekip kuran polis, küçük kızın üzerinden alınan sperm, kan ve saç örnekleri de incelenmek üzere Ankara Kriminal Polis Laboratuvarı'na gönderdi.

Gizlilik içerisinde yürüten çalışmalar sonucu zanlılar, 23 yaşındaki H.Ç. ve 21 yaşındaki H.Ç., bugün aynı araçla şehir merkezinde gezerken gözaltına alındı. İki kardeşten alınan sperm ve kan örnekleriyle küçük kızın üzerindeki örnekler karşılaştırıldı. Alınan örnekler uyuşurken, iki zanlı yapılan sorgularında suçlarını itiraf etti. O gün alkollü olduklarını ve pişmanlık duyduklarını ifade eden iki zanlı, küçük kızı okul önünden alarak Malkara İlçesi'ndeki bir araziye götürüp burada tcavüz ettiklerini, baygınlık geçirince de gece geç saatlerde aynı okulun bahçesine bıraktıklarını anlattılar.

Zanlılar, Emniyet Müdürlüğü'ndeki sorgularının ardından geniş güvenlik önlemleri altında Adliye'ye sevk edildi. Savcılıkca ifadesi alınan iki zanlı, 'küçük yaştaki kıza tecavüz' ettikleri gerekçesiyle tutuklanarak Tekirdağ Kapalı Cezaevi'ne kondu. Adliye çıkışı yüzlerini kapatan zanlılar, basının görüntü almaması için büyük çaba sarf etti.

ANNE TERK ETMİŞ, BABA CEZAEVİNDE

Tecavüze uğrayan 8 yaşındaki A.S.'nin babasının hırsızlık suçundan cezaevinde olduğu, annesinin ise küçük kızı akrabalarına bırakarak evi terk ettiği belirtildi. A.S.'nin travma yaşadığı ve psikolojik destek gördüğü bildirildi.

MYO'lara YÖK'ten Müjdeli Haber...

Yüksek Öğretim Kurumu 'Yükseköğretime yeni düzenleme çalışmaları'nda son noktaya geldi.

Yükseköğretime yeni düzenleme çalışmalarında son noktaya gelen YÖK, Meslek Yüksek Okulu (MYO) öğrencilerine yurtdışı imkânı sunmaya hazırlanıyor. 4 yıllık fakültelerde uygulanan 2+2'lik “çift diploma” sisteminin bir benzeri de MYO'lar için uygulanacak. Bu yüksekokullarda verilen İngilizce eğitimi de müfredat düzenlemeleri ile 3 kata çıkarılacak.YÖK, pilot olarak seçilecek 7 meslek yüksekokulunda bu uygulamaya başlayacak.

26 Aralık 2008 Cuma

Okula Kütüphane Kazandırdılar...

Şanlıurfa Mehmet Akif Ersoy İlköğretim Okulu öğretmenleri düzenledikleri kampanya ile okula kütüphane kazandırdılar.

Öğretmenlerin düzenledikleri kampanya sayesinde Şanlıurfa Mehmet Akif Ersoy İlköğretim Okulu'na kütüphane yaptırıldı.

Okulda görev yapan 6 öğretmen ve öğrencilerden oluşan araştırma-geliştirme ekibinin çalışmaları sayesinde Eyyubiye Mahallesi'ndeki okulun 2 bin 500 kitaptan oluşan kütüphanesi oldu. Binden fazla öğrenci mevcuduyla bir kasaba kadar nüfusa sahip okulun öğrencileri, yıllık ev ödevlerinin kütüphane veya internet kafelere gidip bütün gününü burada geçirmek zorunda kalmayacak.

Okulun Müdür Yardımcısı Şükrü Damdam, bugüne kadar okulun fiziki şartlarının yetersizliğinden dolayı kütüphane yapılamadığını belirterek, "Öğrencilerimizin verilen ödevlerde zorluk çektiklerini gördük. Yakın bir yerde de kütüphane bulunmamaktaydı. Özellikle eğitim sisteminin değişmesi ve çevrede yeni okulların açılması okulumuzda ki öğrenci sayısının yarı yarıya azalmasına ve okulun fiziki şartlarının daha elverişli hale gelmesini sağladı. Bununla beraber öğrencilerde kitap okuma alışkanı artırmak, araştırma inceleme ödevlerine daha kolay ulaşmak ve en önemlisi çocukları, sokaklardan ve kötü alışkanlıklarından internet kafelerden kurtarmak için okulda idare ve öğretmenlerin katkılarıyla bir kütüphane kuruldu." dedi.

Kütüphanede 2 bin 500 adet kitabın bulunduğunu kaydeden Damdam, aynı anda 30 öğrencinin kütüphane içerisinde ödevlerini hazırlayabilecek kapasiteye sahip olduğunu kaydetti.

Kitapların temini konusunda bilgi veren Damdam, şunları söyledi: "Öğretmen arkadaşlarımızın bir araya gelerek oluşturdukları araştırma ve geliştirme ekibi, öğrencilerle birlikte kamu, kurum, kuruluş ve sivil toplum örgütlerine giderek talepte bulundu. Bu talep çok olumlu karşılandı. İlgili kurumlar da bu çalışmadan memnun olduklarını belirterek ellerindeki mevcut kitapları okulumuza bağışladılar. Kimi öğrenciler de mail yoluyla birçok sivil toplum kuruluşundan yardım çağrısında bulunup, kuracakları kütüphanelerine yardım edilmesini istedi. İsteklerin çoğu olumlu karşılandı. Bundan sonra da kütüphaneye bilgisayar kampanyası başlatıp, ardından internet kurarak öğrencileri okula çekmeyi planlıyoruz."

Okula Kütüphane Kazandırdılar...

Şanlıurfa Mehmet Akif Ersoy İlköğretim Okulu öğretmenleri düzenledikleri kampanya ile okula kütüphane kazandırdılar.

Öğretmenlerin düzenledikleri kampanya sayesinde Şanlıurfa Mehmet Akif Ersoy İlköğretim Okulu'na kütüphane yaptırıldı.

Okulda görev yapan 6 öğretmen ve öğrencilerden oluşan araştırma-geliştirme ekibinin çalışmaları sayesinde Eyyubiye Mahallesi'ndeki okulun 2 bin 500 kitaptan oluşan kütüphanesi oldu. Binden fazla öğrenci mevcuduyla bir kasaba kadar nüfusa sahip okulun öğrencileri, yıllık ev ödevlerinin kütüphane veya internet kafelere gidip bütün gününü burada geçirmek zorunda kalmayacak.

Okulun Müdür Yardımcısı Şükrü Damdam, bugüne kadar okulun fiziki şartlarının yetersizliğinden dolayı kütüphane yapılamadığını belirterek, "Öğrencilerimizin verilen ödevlerde zorluk çektiklerini gördük. Yakın bir yerde de kütüphane bulunmamaktaydı. Özellikle eğitim sisteminin değişmesi ve çevrede yeni okulların açılması okulumuzda ki öğrenci sayısının yarı yarıya azalmasına ve okulun fiziki şartlarının daha elverişli hale gelmesini sağladı. Bununla beraber öğrencilerde kitap okuma alışkanı artırmak, araştırma inceleme ödevlerine daha kolay ulaşmak ve en önemlisi çocukları, sokaklardan ve kötü alışkanlıklarından internet kafelerden kurtarmak için okulda idare ve öğretmenlerin katkılarıyla bir kütüphane kuruldu." dedi.

Kütüphanede 2 bin 500 adet kitabın bulunduğunu kaydeden Damdam, aynı anda 30 öğrencinin kütüphane içerisinde ödevlerini hazırlayabilecek kapasiteye sahip olduğunu kaydetti.

Kitapların temini konusunda bilgi veren Damdam, şunları söyledi: "Öğretmen arkadaşlarımızın bir araya gelerek oluşturdukları araştırma ve geliştirme ekibi, öğrencilerle birlikte kamu, kurum, kuruluş ve sivil toplum örgütlerine giderek talepte bulundu. Bu talep çok olumlu karşılandı. İlgili kurumlar da bu çalışmadan memnun olduklarını belirterek ellerindeki mevcut kitapları okulumuza bağışladılar. Kimi öğrenciler de mail yoluyla birçok sivil toplum kuruluşundan yardım çağrısında bulunup, kuracakları kütüphanelerine yardım edilmesini istedi. İsteklerin çoğu olumlu karşılandı. Bundan sonra da kütüphaneye bilgisayar kampanyası başlatıp, ardından internet kurarak öğrencileri okula çekmeyi planlıyoruz."

AB Sanal Kütüphanesi Tekrar Açıldı...

Geçen ay açılmasının hemen ardından çöken, Avrupa Birliği'nin dev sanal kütüphanesi Europeana yeniden okuyucuların hizmetinde.

Site hizmete girdiği 20 Kasım tarihinde, bir saat içerisinde 10 milyon sayfa tıklaması sonucunda çökmüştü. Web sitesinin kapasitesi talebi karşılamak için dört katına çıkarıldı; ancak ana sayfada bu test aşaması sürecinde işleyişin ideal olmayabileceğine dair bir uyarı bulunuyor.

BBC'de yer alan bilgilere göre, web sitesi AB sınırları dahilinde birden fazla dilde hizmet veriyor. Sanal kütüphane içerisinde 2 milyondan fazla kitap, harita, kayıt, fotoğraf, arşiv belgeleri, resim ve film bulunuyor. British Museum ve Paris'teki Louvre gibi Avrupa'nın önde gelen müzeleri de bu projeye katkıda bulundu. 2010'da sitenin tam faaliyete geçmesinden sonra, 10 milyon esere ev sahipliği yapacağı söyleniyor.

Rektörler Seçimle Gelmemeli...

Dokuz Eylül Üniversitesi rektör atanması konusundaki tartışmalara Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu da katıldı.

Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu, Ankara 15. İdare Mahkemesi'nin 9 Eylül Üniversitesi'ne rektör atanması konusundaki kararına tepki gösterdi. Kuzu, rektör atamada YÖK ve Cumhurbaşkanlığı'nın devre dışı bırakılmasına karşı çıkarak, "Rektörler üniversitede yapılan seçimle gelmemeli. Bu durumda üniversitelerde kamplaşma olur" uyarısında bulundu.

Bağımlılar Böyle Tespit Edilecek...

Avustralya’nın Syndey kentindeki Macquarie Üniversitesi’nde yapılan araştırmaya göre, arılar kokaine dans ederek ve daha çok vızıldayarak cevap veriyor

Avustralya'nın Syndey kentindeki Macquarie Üniversitesi'nde yapılan araştırmaya göre, arılar, kokaine, "çılgınca dans ederek, daha çok vızıldayarak ve hareketlerini abartarak" cevap veriyor.

Kokain kesildiğinde ise, öğrenme testini geçemeyecek kadar kötü duruma düşüyorlar.

Dr Andrew Barron'ın yaptığı araştırmada, bir hafta boyunca kokain verilen arıların beyin ve davranış durumları gözlendi. Kokain kullanan arılar, bal veren çiçeklerin yerlerini arkadaşlarına tarif ederken yaptıkları içgüdesel dansı da abartarak icra ettiler. Barron, "Uyuşturucuyu kestiğimizde, arılar öğrenme testini geçemedi ve performansları da dibe vurdu" dedi.

İSTANBUL MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRÜ ATA ÖZER HAKLI ÇIKTI

Hatırlanacağı gibi, İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Ata Özer, okullarda uyuşturucu sorununu çözmek için "Narkotik arılar"dan medet ummuştu. Ata Özer, "Çalışmalar kapsamında arılara çeşitli uyuşturucu maddeler veriliyor. Bu çalışmalarda başarı sağlanırsa arılar bundan sonra insana konacak. Ben de o kişide uyuşturucu olduğunu anlayacağım" demişti. Ancak, Ata Özer'in kendi buluşu olduğunu ileri sürdüğü projenin mucitlerinin Hamza Kaya ve Senih Erden adlı 13 yaşında iki öğrenci olduğu ortaya çıkmıştı. Öğrencilerin, önceki yıl, Fatih Koleji tarafından her yıl geleneksel olarak düzenlenen Uluslararası Çevre Proje Olimpiyatı INEPO'ya Çevre Biyolojisi dalında, "Bizim Arılar Uyuşturucu Yakalar" adlı proje başlığıyla katıldığı belirlenmişti.

24 Aralık 2008 Çarşamba

Teknoloji Fakülteleri Geliyor...

Yükseköğretim Kurulu (YÖK), meslekî eğitim alanında faaliyet gösteren teknik eğitim fakültelerinin kapatılarak yerine 'teknoloji fakültesi' kurulması yönünde karar aldı.

Önceki gün yapılan YÖK Genel Kurulu'nun kararına göre, 21'i meslekî ve teknik eğitim fakültesi olmak üzere 27 fakülte kapatılacak. Bunların yerine 21 teknoloji fakültesi, 2 sanat ve tasarım fakültesi ile 3 turizm fakültesi kurulacak. Mühendislikle eğitim fakültesi arasında uygulama ağırlıklı eğitim verecek teknoloji fakültelerinde 'uygulama mühendisi' yetiştirilecek. Meslek liselerinde öğretmen olmak isteyen bu fakülte mezunları ise ilave bir yıllık pedagojik formasyon alacak.

Meslekî ve teknik yükseköğretimi yeniden yapılandıran YÖK Genel Kurulu kararına göre, meslek liselerinden meslek yüksekokullarına sınavsız geçiş uygulaması da kalkıyor. Alınan kararla meslek yüksekokullarından fakültelere yapılan 'dikey geçiş'ten de daha fazla öğrenci yararlanacak. Lisans programları kontenjanlarının yüzde 10'u yüksekokul öğrencilerine ayrılacak. İki yıllık meslek yüksekokullarında dört sömestr olan eğitim, altı sömestre çıkarılacak. İki yıllık eğitimin yarısı işyerlerinde stajla, yarısı okulda geçirilecek. Staj imkanı için iş dünyasıyla ortak planlama yapılacak. Meslek yüksekokullarında öğrenim gören öğrenciler de meslek liselerinde olduğu gibi staj karşılığında kazalara karşı sigorta ve asgari ücretin üçte birinin ödenmesi gibi imkanlarından yararlanacak. Kanun değişikliği gerektirdiği için alınan kararlar, Milli Eğitim Bakanlığı'na bildirilecek. Hükümet de uygun bulursa hazırlanacak kanun tasarıları Meclis'e sevk edilecek. Yeni düzenlemeler kanun çıkması halinde 2009-2010 eğitim yılından itibaren uygulanmaya başlanacak.

YÖK üyesi Durmuş Günay amaçlarının 'meslekî yükseköğretimi yeniden yapılandırmak ve ülke ihtiyaçları ile örtüşür hale getirmek' olduğunu vurgularken, üniversitelerin piyasanın ihtiyaç duyduğu elemanları yetiştirmesini sağlamak istediklerini söyledi. YÖK üyesi İsa Eşme ise, meslek liselerine öğretmen yetiştiren tüm fakültelerin kapatılmasına ve teknik eğitim fakültelerinin kapatılarak yerlerine teknoloji fakülteleri açılmasına karşı oy kullandı. Eşme, uygulama ağırlıklı fakülteler açılmasının ise YÖK bünyesinde 2005'te başlatılan 'Mesleki Yükseköğretimin Yeniden Yapılandırılması' çalışmalarının devamı niteliğinde olduğunu hatırlattı.

Osmaniye'de Promosyon Skandalı

Osmaniye’nin Düziçi ilçesi Milli Eğitim Müdürlüğü’nün 2006 yılında yaptığı promosyon anlaşmasında okullara dağıtılması gereken 37 bin 500 YTL kayıplara karıştı.

Osmaniye'nin Düziçi ilçesi Milli Eğitim Müdürlüğü'nün 2006 yılında yaptığı promosyon anlaşmasında okullara dağıtılması gereken 37 bin 500 YTL kayıplara karıştı. Ayrıca personele ödenen paranın 4 bin 796 YTL'si de ödenmezken, dönemin kaymakamı ve milli eğitim müdürü değiştiği için, paranın akıbeti hala çözülemedi.
Düziçi ilçe Milli Eğitim Müdürlüğünün 22 Aralık 2006 tarih ve 11002 sayılı “Banka Promosyonları” konulu yazısına göre; promosyon geliri olarak bankadan 125 bin YTL para alındı. Promosyon geliri ile ilçeye kız yurdu yapılması planlanırken Türk Eğitim-Sen tarafından oluşturulan kamuoyu sonucunda promosyon gelirinin çalışanlara dağıtılması kararı alındı. Mevzuata göre; Bu miktarın yüzde 70'lik kısmı olan 87 bin 500 YTL, ilçedeki 827 personele, yüzde 30'luk kısmı olan 37 bin 500 YTL ise okullara eşit miktarda dağıtılacaktı.
Fakat promosyon gelirinin yüzde 70'lik kısmı olan 87 bin 500 YTL, 827 kişiye eşit miktarda 105 YTL 80 Ykr olarak dağıtılması gerekirken personele 100'er YTL dağıtıldı. Promosyon gelirinin 4 bin 796 YTL 60Ykr'lik kısmı ise nereye gitti hala belli değil.

-OKULLARA PARA DAĞITILMADI-

Promosyon gelirinin yüzde 30'luk kısmını oluşturan ve ilçedeki okullara aktarılacağı belirtilen 37 bin 500 YTL ise neredeyse 2 yıl geçmesine karşın bu güne kadar okullara dağıtılmadı. Promosyon gelirinin personele dağıtılmayan 4 bin 796 YTL 60 Ykr'si ile okullara aktarılacağı belirtilen 37 bin 500 YTL'nin nerede olduğu ise hala bilinmiyor.

-DÜZİÇİ MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRÜ: “37 BİN 500 YTL BİZE ÖDENMEDİ”-

Konu ile ilgili ANKA'ya açıklamada bulunan Düziçi Milli Eğitim Müdür Vekili Mustafa Ataşalan, o zaman ki kaymakam ve milli eğitim müdürünün değiştiğini anımsatarak, banka ile yapılan promosyon anlaşması sonrasında 125 bin YTL ile bir kız yurdu yapılmasının planlandığını söyledi. Ancak, öğretmenlerin bu promosyon gelirlerini istediğini ve dönemin kaymakamının promosyonun yüzde 70'inin çalışanlara dağıtılmasına karar verdiğini anlatan Ataşalan, “Hatırladığım kadarıyla 100 YTL gibi bir miktar personele ödendi. Ancak tam miktarı hatırlamıyorum. Ondan sonra Kaymakamlık, bir bina yaptırdı ve geri kalan yüzde 30'luk kısım yani 37 bin 500 YTL'lik kısım bu binanın yapımında kullanılmış. Ama o dönemdeki kaymakam da yok, milli eğitim müdürü de. Ben de ödenmesi gereken promosyon gelirinin akıbetinin ne olduğun öğrenmek için kaymakamlığa başvurdum ve bu bina yapımı için kullanıldığını öğrendim. Promosyon gelirinin ödenmesi gerektiğini kaymakamlığa bildirdim” açıklamasında bulundu.

-DÜZİÇİ KAYMAKAMI: “37 BİN 500 YTL ÖDENDİ DİYE BİLİYORUZ”-

Düziçi Kaymakamı Nevzat Şengök ise ANKA'ya yaptığı açıklamada, kendilerinden önceki dönemde yapılan bir anlaşma olduğu için konunu tüm ayrıtlılarını bilmediğini belirterek, “Ama, yüzde 70'lik kısım personele dağıtıldığını biliyoruz. Yüzde 30'luk kısım ise yeni yapılan Kaymakamlık binasının yapımında kullanıldı, ancak daha sonra bu miktarın bir önceki kaymakamımız döneminde milli eğitim müdürlüğüne ödendi diye biliyoruz. Ancak personele ödenen kısımda bir aksama olmadan ödendi” diye konuştu. Şöngök de, paranın ödenip ödenmediği konusunda ise kesin bir bilgilerinin olmadığını söyledi.

Öğretim Görevlisine Dedikodu İnfazı!

Harran Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesinde öğretim görevlisi olan Dr. Hasan Almaz, hakkında dedikodu yaptığı iddia edilen Leyla Y. tarafından silahlı saldırı sonucu öldürüldü.

Alınan bilgiye göre olay dün akşam saatlerinde Tılfındır Mahallesi'ndeki parkta meydana geldi. Aynı mahallede oturan 3 çocuk annesi Leyla Y., gittiği Abdülkadir Karahan Kütüphanesi'nde Harran Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Doğu Dilleri ve Edebiyatları Bölümü Öğretim Görevlisi Dr. Hasan Almaz (46) ile tanıştı. Leyla Y.'nin üniversite hocasıyla sık görüştüğü gerekçesiyle hakkında dedikoduların dolaşması üzerine kocasıyla tartıştı. Tartışma sonrasında Y., hakkında dedikodu yaptığını öğrendiği Almaz'ı konuşmak üzere Tılfındır Parkı'na çağırdı.

Parkta buluşan ikili arasında dedikodu nedeniyle tartışma yaşandı. Tartışmanın kavgaya dönüşmesi üzerine Leyla Y., üzerindeki ruhsatsız tabancayı çıkarıp, çevredekilerin bakışları arasında Dr. Hasan Almaz'a 8 el ateş etti. Vücuduna isabet eden 6 kurşunla ağır yaralanan Almaz, çağrılan ambulansla götürüldüğü Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde hayatını kaybetti. Olayı duyan HRÜ Rektörü Prof. Dr. Halil Mutlu ile çok sayıda öğretim görevlisi de hastaneye geldi.

Olay sonrası kaçmaya çalışan Leyla Y., polis tarafından yakalanarak gözaltına alındı. Polisteki ilk ifadesinde, Almaz ile kütüphanede tanıştıklarını belirten Leyla Y. hakkında dedikodu çıkardığı gerekçesiyle Almaz'ı vurduğunu söyledi.

Olayla ilgili soruşturma sürüyor.

Borçlarına Daha Fazla Dayanamadı...

Ankara'nın en saygın eğitim kurumlarından Özel Yüce Okulları Yönetim Kurulu Başkanı Yücel Kalınyazgan (68) dün sabah okul kampüsündeki makam odasında intihar etti.

Kredilerin durmasıyla ekonomik sıkıntıya giren Yüce Okulları'nın patronu Yücel Kalınyazgan intihar etti. Kalınyazgan 'Trilyonlarca borcum var. Onurumla yaşadım, onurumla öleceğim' yazılı bir de not bıraktı.

Ankara'nın en saygın eğitim kurumlarından Özel Yüce Okulları Yönetim Kurulu Başkanı Yücel Kalınyazgan (68) dün sabah erken saatlerde Oran'daki okul kampüsündeki makam odasında ölü bulundu. Ölümünden önce 'öğretmenlerim, öğrencilerim' başlığıyla duygusal bir not bırakan ve notta 'Trilyonlarca borcum var. Onurumla yaşadım, onurumla öleceğim' diyen Kalınyazgan'ın ruhsatlı silahıyla şakağına ateş ederek intihar ettiği belirlendi. Bankaların kredi ödemelerini durdurmasıyla ekonomik sıkıntı içine girdiği öğrenilen Kalınyazgan'ın önceki akşam evine gitmemesi üzerine üzücü olay ortaya çıktı.

'YÜCEL BABAMIZ VEFAT ETTİ'

ŞİRKETİN finans sıkıntısının ele alındığı Yönetim Kurulu toplantısının ardından kimseyle görüşmediği öğrenilen Kalınyazgan'ın makam odasını kontrol eden güvenlik görevlileri kapının kilitli olduğunu belirledi. Aynı zamanda şirketin genel müdür yardımcısı olan Kalınyazgan'ın büyük oğlu Kağan Kalınyazgan'a haber verilmesi üzerine kapı kırılarak içeri girildiğinde yıllarını eğitime vermiş emektar öğretmen, masasında kanlar içinde bulundu. Olay sonrası Özel Yüce Okulları'ndan yapılan açıklamada 'Ülkemiz eğitimine ömrü boyunca hizmet veren değerli büyüğümüz Yücel babamız aramızdan ayrıldı. Yüce ailesinin ve eğitim dünyasının başı sağolsun' denildi. Yücel Kalınyazgan'ın cenazesinin yarın toprağa verileceği belirtildi.

28 yıllık dersaneciydi

1940 yılında doğan Yücel Kalınyazgan, 1971 yılında İzmir Ordu Dil Okulu'nu bitirdikten sonra 1976 yılında Londra Üniversitesi Chelsea College'da akademik çalışmalar yürüttü. 1977 yılında Kuleli Askeri Lisesi'ne atanan Kalınyazgan 1978 yılında Silahlı Kuvvetler'den Binbaşı rütbesinde iken kendi isteği ile ayrıldı. 1986 yılında Gazi Üniversitesi Matematik Bölümü'nde Yüksek Lisans yapan Kalınyazgan, 1980 yılında Yüce Dersanesi'ni kurdu. 1988'de Yüce Fen Lisesi'ni kurarak özel okul sektörüne giren Yücel Kalınyazgan, 1996 yılında da OR-AN'da bulunan 14 bin metrekare kapalı alanı olana sahip Yüce Koleji'ni kurdu.

Yaşar Büyükanıt'ın devre arkadaşı

BİNBAŞI rütbesinde emekli olduktan sonra, ilk önce dersane kurarak eğitim alanına giren Kalınyazgan'ın Genelkurmay eski Başkanı Yaşar Büyükanıt'ın devre arkadaşı olduğu öğrenildi. Yücel Kalınyazgan geçen yıl, okulunda okuyan 14 şehit çocuğuyla birlikte dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt tarafından kabul edilmişlerdi. 'Türkiye'de en çok şehit çocuğuna eğitim olanağı sağlayan özel okul' olması nedeniyle 18 Mart Şehitler Günü'nde gerçekleştirilen kabulde Kalınyazgan, kurmayı düşündüğü üniversiteye okul yıllarından arkadaşı olan Büyükanıt'ın adını vereceğini söylemişti. Büyükanıt da Kalınyazgan'ın çok yakın dostu ve arkadaşı olduğunu belirterek, 'Yücel Bey şehit ailelerinin çocuklarını, hiçbir karşılık beklemeksizin model olan okullarında okutup, onları istikbale hazırlatmaktadır. Kendilerine teşekkür ediyorum' demişti.

23 Aralık 2008 Salı

KPSS'ye Girenler DİKKAT !

2008 yılında yapılan KPSS sınavına katılanlar bu haber sizin için. Tercihler nasıl yapılmalı, kaç puan alan nereye yerleştirilecek gibi sorulara cevaplar...

2008 yılında yapılan KPSS sınavına 500 bini lisans mezunu olmak üzere 2 milyonu aşkın aday katıldı. Sınav sonuçlarının açıklanması sonrasında kamu kurumlarının uzman, denetmen, kontrolör ve müfettiş yardımcısı alım ilanları ile 4/B'li personel alımları ve işçi alımları ilan edilmeye başlandı. Ancak, en büyük personel alımı dün başladı ve başvurular 5 Ocak 2009 tarihine kadar devam edecek.15 bine yakın kadronun yer aldığı KPSS tercih işlemlerinde merak ettiğiniz tüm sorular cavplanıyor.


Adaylar tercihlerini nasıl yapmalı? Sistem nasıl işliyor, sistemde torpil var mı?

Türkiye'de geçmişten gelen bir alışkanlık bulunmakta olup, pek çok adayda hálá 'torpil yapılıyor' algısı bulunmaktadır. Bu kişileri ikna etmek de pek mümkün değil. Ancak biz yine de uyarmak gereği duyuyoruz. Zira, taşrada hálá işe girme vaadiyle adaylardan para alındığına dair bilgiler bizlere ulaşmaktadır. Oysaki, özellikle de ÖSYM tarafından yapılan bu tercih işlemlerinde torpil yapılması mümkün değildir. Her adayın elinde bir KPSS puanı bulunmaktadır. Adaylar kadrolara internet üzerinden başvurmakta; puan ve tercih üstünlüğüne göre de yerleşmektedir. Yerleştirme sonrasında ise her kadro için oluşan taban puanlar yayınlanarak adaylara, kendilerinden daha düşük puan almış aday olup olmadığını sorgulama imkanı verilecektir. Sistem bu kadar şeffaflaşmış iken torpil için hálá girişimlerde bulunulmasına anlam veremiyoruz.

Peki, 90 puan alan aday atanamıyorken, 70 puan alan nasıl atanıyor?

KPSS tercih kılavuzunda 15 bine yakın kadro yer alıyor. Her kadroya başvurabilecek adaylar farklı farklıdır. Örneğin mühendislik mezunu olma şartını talep eden bir kadroya Maliye bölümü mezunları başvuramaz. Yani bazı bölüm mezunlarına daha fazla kadro açılırken bazı bölüm mezunlarına ise daha az açılmakta veya hiç açılmamaktadır. Örneğin kamu kurumlarının teknik ve sağlık personeline ihtiyacı fazladır. Bu nedenle de bu bölüm mezunlarına yönelik kadrolar fazla olup, puanlar da haliyle düşebilmektedir. Bazı bölüm mezunlarına yönelik olarak ise ya çok az kadro açılmakta ya da hiç açılmamaktadır. İşte bu halde, yani mezun olduğu bölüme hiç kadro açılmaması halinde, aday 99 puan da alsa yapılabilecek bir şey yoktur.

Bir diğer husus da tercih meselesidir: Bazı adaylar çok ücra yerlerdeki kadrolar yerine daha büyük kentleri tercih edebilmektedir. Her adayın 15 tercih hakkı vardır. Örneğin 98 puan alan aday, taşradaki hiçbir kadroyu tercih etmez sadece Ankara'daki tek bir kadroyu tercih ederse açıkta kalma şansı oluşur. Zira 99 puan alan aynı niteliklere haiz bir aday da Ankara'daki kadroyu tercih ederse 98 puanlı aday başka bir yeri tercih etmediği için açıkta kalacaktır.

Sözlü sınav yapılacak mı?

'Yerleştirme' işlemleri internet üzerinden yapıldıktan sonra, sonuçlar ÖSYM tarafından açıklanacak ve kimlerin hangi kadroya veya pozisyona yerleştiği belirlenecektir. Bir kamu kurumuna yerleşen adaya, tercih kılavuzunda istenen belgeler dışında herhangi sözlü sınav ve/veya uygulamalı sınav yapılmayacaktır.

Tercih listesinin sıralaması önemli midir?

Tercih listesinin sıralaması önemli değildir. Bir adayın tercih listesinde yer alan kadro veya pozisyona, adaydan daha düşük puan almış birisi atanamayacaktır. Bu nedenle adayların en çok çalışmak istedikleri kadroları ÖSS tercih sisteminde olduğu gibi en üstte, en az çalışmak istedikleri kadroyu ise tercih listesinin en altına yazması gerekmektedir.

2006 yılı sınav puanı kullanılamayacak

2006 veya 2007 yılı KPSS puanları kullanılabilecek mi?

2006 yılında Bakanlar Kurulu bir karar aldı ve istisnai olarak 2004 yılı KPSS sınav sonuçlarını iki yıl daha uzattı. Bu uygulama bir çok adayın kafasını karıştırdı. Zira, bu uygulama 2006 sınav sonuçları için yapılmadı. Dolaysıyla 2006 yılı sınav sonuçlarının geçerlilik süresi sona erdi.

2007 KPSS ise sadece öğretmenlik ve müfettiş, uzman, denetmen, kontrolör yardımcılığı olarak adlandırılan KPSS-A kadroları içindir. 2007 yılı sınavı B-Grubu kadrolar için yapılmamış olup, bu durum kılavuzda açık olarak yer almıştır. Bu nedenle bu tercih işlemlerinde 2007 sınav sonuçları da kullanılamayacaktır.

2009 yılında KPSS-B grubu için sınav olacak mı?

KPSS-B grubu için sınavlar iki yılda bir yapılmaktadır. Bir sonraki sınav 2010 yılında yapılacaktır. 2010 yılının ortalarına kadar yapılacak tüm KPSS tercih işlemlerinde 2008 KPSS sınav sonuçları kullanılacaktır. Zaten ÖSYM, 2008 sınav takvimini açıklamış olup, bu takvime göre de 2009'da sadece öğretmenlik ve A Grubu kadrolar için sınav bulunmaktadır.

Boş kadro listeleri, adayların adresine gelecek mi?

Boş kadro ve pozisyonların yer aldığı 'KPSS tercih kılavuzu' ÖSYM'nin internet sitesinden yayımlanacaktır. ÖSS'de olduğu gibi adayların adreslerine bu konuda bir açıklama gelmeyecektir.

Tercih listesi elden ÖSYM'ye gönderilebilir mi?

Adayların 15 tercihte bulunma hakkı vardır. Tercihler http://kpss.osym.gov.tr adresinden girilecektir. ÖSYM'ye posta yoluyla gönderilen veya elden verilen tercih listeleri geçerli olmayacaktır.

70 puan alamayanlar, tercih yapabilecek mi?

ÖSYM'nin yapacağı yerleştirme işlemlerine, sınava giren her aday, taban puan uygulaması olmaksızın katılabilecektir. Bu çerçevede, aday, 10 puan alsa dahi yerleştirme işlemlerine katılabilecektir. Ancak, yerleştirme işlemlerine 2 milyon aday katılacağı için sınav puanı ne derece yüksek ise yerleşme ihtimali o derece yüksek olacaktır.

Açık Öğretim'de Kayıt Yenileme...

Açıköğretim, İktisat, İşletme Fakültelerine kayıtlı öğrencilerin 2008-2009 öğretim yılı kayıt yenileme işlemleri 26 Aralıkta sona erecek.

Kayıt yenilemek için Vakıfbank'ın herhangi bir şubesine 2008-2009 öğretim yılı "Öğretim Gideri" ve "Cari Hizmet Maliyetlerine Öğrenci Katkı Payı" 1. taksit tutarlarını ödemeleri yeterli oluyor.

Bankaya ödeme yapıldıktan sonraki iki iş günü içerisinde AÖF Büro-Web Sitesine "http://aofburo.anadolu.edu.tr" girilerek kayıt yenileme işleminin gerçekleşip gerçekleşmediğinin kontrol edilmesi gerekiyor. Kaydını yenileten öğrenciler, ders kitaplarını, öğrenci kimlik kartı ve bandrollerini bağlı bulundukları AÖF bürolarından alabiliyor.

2008-2009 öğretim yılı "Öğretim Gideri" ve "Cari Hizmet Maliyetlerine Öğrenci Katkı Payı" 1. taksit tutarlarını ödemeyen öğrencilerin kaydı yenilenmeyecek ve bu öğretim yılında sınavlar dahil hiçbir öğrencilik hakkından yararlanamayacaklar.

26 Aralıktan sonra, her ne sebeple olursa olsun (rapor dahil) öğrencilerin hiçbir mazereti kabul edilmeyecek, kayıt yenileme işlemi yapılmayacak ve kayıt yenileme süresi uzatılmayacak.

DPY Bursları Dağıtılıyor...

Milli Eğitim Bakanlığı'nın valiliklere gönderdiği genelgede “öğrencilerin mağdur olmamaları ve yurtiçi burs ücretlerinin geciktirilmeden ödenmesi” talimatı verildi.

Milli Eğitim Bakanlığı, 2008 Yılı Devlet Parasız Yatılılık ve Bursluluk sınavını kazanıp burs almayı hak eden öğrencilerin bursluluk kayıtlarının yapıldığını belirterek, bir öğrenciye 3 aylık brüt 200 YTL 65 Ykr ödeneceğini bildirdi. Bakanlıktan valiliklere giden genelgede, “öğrencilerin mağdur olmamaları ve yurtiçi burs ücretlerinin geciktirilmeden ödenmesi” emrini verdi.
MEB Ortaöğrenim Burs ve Yurtlar Dairesi Başkanlığı tarafından gönderilen 12 Aralık 2008 tarihli “2008/4. Dönem Yurtiçi Burs Ücreti” konulu genelgede, ilköğretim ve ortaöğretim kurumlarında öğrenim gören öğrencilerden, 2008 Yılı Devlet Parasız Yatılılık ve Bursluluk sınavını kazanıp burs almayı hak eden öğrencilerin bursluluk kayıtlarının yapıldığı ve onaylanarak kesinleştiği açıklandı. 2008 Yılı 4. üç aylık yurtiçi burs ücretlerinin 3 aylık olarak brüt 200 YTL 65 Ykr ödeneceği belirtilen genelgede, her türlü iş ve işlemlerin http://ilsis.meb.gov.tr adresi üzerinden e-Burs modülünden yapılacağı bildirildi.

-“ÖĞRENCİLER MAĞDUR EDİLMESİN”-

Genelgede, okul müdürlüklerinin; burslu öğrencilerin Ekim, Kasım ve Aralık 2008 aylarına ait yurtiçi burs ücretlerini ilgili saymanlıklardan alması ve 2008/4. Dönem Burslu Öğrenci Listesi'nde isimleri bulunan öğrencilere ödenmesini sağlamaları emri verildi. Genelgede, “İl ve İlçe Millî Eğitim Müdürlükleri ödeme yapacak okul müdürlüklerine rehberlikte bulunarak, öğrencilerin mağdur olmamaları ve yurtiçi burs ücretlerinin geciktirilmeden ödenmesi için gereken tedbirleri alacaklardır” denildi.

Çağ Üniversitesi Adı Gibi...

Akdeniz Bölgesi çok önemli bir biligi ve teknoloji merkezine kavuştu. Adana Çağ Üniversitesi 10.000 m2 alan üzerine kurduğu üs ile öğrencilere her türlü bilimsel ve teknolojik imkanları sunuyor.

Bölgenin ilk ve tek teknoloji merkezi Adana Çağ Üniversitesi'nde açıldı. 10.000 m2 alan üzerine kurulu ve 6.000 m2 kapalı alana sahip, Bilgi ve Teknoloji Merkezi'nin 1250 m2 olan alt katı bilgisayar laboratuvarları, bilgisayar derslikleri, internet odaları ve atölyelerle donatıldı. Oluşturulan alt yapı ile bu merkez aynı zamanda bilgisayar eğitiminin bölgemizde ilk kez tamamı akıllı sınıflarda yapılmasına imkan sağlandı. Merkezde öğrencilerin her türlü (multimedya, bilimsel yayınlar, periyodikler, dergi ve kitaplar, laptoplar ve bireysel çalışma odaları vb.) ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde düzenlendi.

Kütüphanede ise ilk kez raflarda laptop uygulamasına geçildi. Öğrenciler kütüphane kartı ile laptop alıp kullanıp geri getirebilecek. Merkez 15 milyon YTL'ye mal oldu.

Listede Yok Ama Satılıyor...

Çelik, MHP'li Ekici'nin "Kızınıza okutur musunuz?" dediği 'Anayurt Oteli'nin 100 eser listesinden çıkarıldığını söyledi. Ancak kitabın listedeymiş gibi satıldığı ortaya çıktı..

TBMM'de eğitim bütçesi görüşülürken, "Anayurt Oteli" kitabı tartışması yaşandı. MHP'li Mehmet Ekici, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'e "Kızınıza yüksek sesle okutur musunuz?" diyerek, kitabın 100 Temel Eser arasında bulunduğunu söyledi. Ancak kitap nisan ayında listeden çıkarılmıştı. Ancak, ağustos baskılı kitaplarda bile, "100 Temel Eser" arasında bulunduğu ifadesi yer alıyor.

'ÇIKTI' DEDİ
Milli Eğitim Bakanlığı'nin bütçe görüşmelerinde söz alan MHP Milletvekili Mehmet Ekici, hazırlandığı dönemde içindeki müstehcen ifadeler nedeniyle "porno kitap" olmaya aday tartışmalarına neden olan Yusuf Atılgan'ın Anayurt Oteli'nin 100 Temel Eser kapsamında lise öğrencilerine tavsiye edilmesine tepki gösterdi. Bakan Çelik'e seslenen Ekici, "Bu Anayurt Oteli'ni kızınızla yüksek sesle okuyabilir misiniz" diye sordu.

'OSMANCIK' EKLENDİ
Bakan Çelik, Ekici'ye yanıt verirken bu kitapların onlarca düşünce ve fikir adamının bir araya gelerek oluşturduğu Komisyon tarafından belirlendiğini anlattı, eleştirilen kitabın da uygunsuz ifadeler nedeniyle listeden çıkarıldığını söyledi. Milli Eğitim Bakanlığı'ndan edinilen bilgiye göre tartışma konusu olan kitap Ortaöğretim Genel Müdürlüğü'nce 29 Nisan 2008 tarihinde yayınlanan genelge ile listeden çıkarıldı. Yerine Tarık Buğra'nın "Osmancık" kitabı eklendi. Genelge bütün okullara gönderilirken yeni kitabın ismi de Ortaöğretim Genel Müdürlüğü'nün internet sitesinde yer alan 100 Temel Eser listesine eklendi.

AĞUSTOS BASKISI
Bakanlık'ın 100 Temel Eser'den çıkarma kararına rağmen kitabın "Milli Eğitim Bakanlığı tavsiyeli" olarak satışının sürdüğü belirlendi. "Anayurt Oteli"nin ağustos baskısında bile kitabın üzerinde 100 Temel Eser arasında olduğu ifadesi bulunuyor.

MHP'li Mehmet Ekici: Müstehcen ifadeler içeren ve 100 Temel Eser listesinde yer alan Anayurt Oteli kitabını yüksek sesle kızınıza okutur musunuz?

Bakan Hüseyin Çelik: Kitaplar onlarca düşünce ve fikir adamı tarafından belirlenir. Eleştirilen bu kitap uygunsuz ifadeler nedeniyle listeden çıkarıldı.

PINAR KÜR / Yazar
Sözcüklerden öte anlamı var
Yusuf Atılgan Türk modern edebiyatının en önemli yazarlarından biri ve 'Anayurt Oteli' de artık klasikleşmiş bir roman. Bu romanın müstehcen olduğunu ileri sürmek son derece komik. Zaten gerçek bir edebiyat eseri olan herhangi bir romanın müstehcen olması söz konusu değildir. Eserin içinde geçen sözcüklerden çok öte bir anlamı vardır.

AHMET ÜMİT / Yazar
Bu tartışma ilkel, barbarca
Bu tartışmayı ilkelce ve barbarca buluyorum. Bu tür zihniyetleri, çocuklarımızı sanattan ve edebiyattan uzaklaştırıp tek tip, sadece başarıyı düşünen insanlar yaratmaya yönelik yanlış anlayışın ürünü olarak görüyorum. Bu tip örümcek zihniyetleri sadece mecliste değil Türkiye'nin her yerinde görüyoruz.

REFİK DURBAŞ / Yazar
Bence yersiz bir çıkış ve yorum
Çok çirkin ve ayıp bir şey. Anayurt Oteli son derce özgün bir eser, Yusuf Atılgan da değerli bir edebiyatçıdır. Bence çok yersiz bir sataşma. Anadolu'nun ücra köşesinde bir otel katibinin macerasını anlatır kitap. Yıllardır okunan ayrıca filmi de yapılan bir eser. Bence yersiz bir çıkış ve yorum.

22 Aralık 2008 Pazartesi

Bakan'dan Öğrencilere Müjdeli Haber...

Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik öğrencilere burs ya da kredi verme konusunda bir sorun olmadığını, isteyen her öğrenciye burs verdiklerini ifade etti.

Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, kredi isteyen ve evraklarını tamamlayan her öğrenciye burs ya da kredi verildiğini söyledi.

Çelik, TBMM Genel Kurulunda, Milli Eğitim Bakanlığı, YÖK, ÖSYM, YURTKUR ve 94 üniversite bütçesinin görüşmelerinde milletvekillerinin sorularını yanıtladı. Çelik, CHP'nin başvurusu üzerine belediyelerin öğrencilere verdiği bursun iptalinin ardından mağduriyetlerin nasıl giderileceği sorusuna, ''Yasal düzenleme yapılmadan mağduriyetlerin giderilmesi mümkün değil. Yasa çıkarma, TBMM takdirinde. Ama biz Hükümet olarak, yasal düzenleme yapılması konusunda üzerimize düşeni yapacağız. Bu yönde yasal çalışma yapacağız. Öğrencilerin mağduriyetini lehe çevireceğiz'' diye konuştu.

Çelik, ''CHP'nin çarşaf ve şalvar açılımının üniversitede türbanlı öğrencilerin mağduriyetinin giderilmesine katkısı olup olmayacağı'' sorusuna, bunun farklı bir polemik konusu olduğuna işaret ederek, ''Türkiye'de standardı koyan CHP değil, Anayasa ve yasalardır. CHP bir şey yaptı diye o meşrulaşmaz ya da gayrı meşru olmaz'' dedi.

Okulların güvenliği konusundaki bir soru üzerine Çelik, ''Biri kötü niyetli olduğu zaman Danıştay'a da başka yere de gidip yapabilir. Bir veli olarak da öğretmenin yakını olarak da okula girebilir. İçişleri Bakanlığı ile birlikte, okul önlerinin MOBESE kameralarla izlenmesini sağladık. Okul etrafında, öğrencileri uyuşturucu ve diğer kötü alışkanlıklara bulaştıracak unsurlar için önlem alındı. Beşiktaş'ta bir okul kantinini işleten kişinin öldürülmesi, talihsiz bir olaydır, münferit olaylardan biridir'' diye konuştu.

EN ŞEFFAF İHALELER...

Çelik, Türkiye'de en şeffaf yapılan ihalelerin kitap basımını ve teminine yönelik ihaleler olduğunu ifade ederek, medyanın önünde ve canlı yayında yapıldığını kaydetti.

Ortaöğretim kitapları için yapılan ihaleye 32, ilköğretim kitapları ihalesine ise 27 firmanın katıldığına işaret eden Çelik, ''Kendi aralarında anlaştıkları kanaati bizde hasıl olduğu için ihaleyi iptal ettim. Firmalara, 'Bakın, maliyet fiyatları şunlardır. Bunun makul bir kar payı vardır. Bunun üzerine çıkarsanız kesinlikle, hiçbir şekilde sizden kitap almayız' dedik. Milli Eğitim Bakanlığının bu işten karı, 30-40 trilyon lira civarında oldu. Bizim alnımız açık, yüzümüz ak'' dedi.

Kredi isteyen ve evraklarını tamamlayan her öğrenciye ya burs ya da kredi verdiklerini kaydeden Çelik, bu konuda bir sorun olmadığını söyledi.

Çelik, milli eğitim müdür yardımcısı, şube müdürü ve ilköğretim müfettişlerinin mağduriyetlerinin giderilmesine dönük çalışma yapıldığını, bunun geçmişe dönük hak kayıplarının da giderilmesini kapsadığını kaydetti.

Doçentlerin geçerli yabancı dil puanının düşürülmesi konusunda söz vermediğini, buna taraftar da olmadığını belirten Çelik, her bilim adamının mutlaka bir yabancı dil bilmesi gerektiğini vurguladı.

BİR LİSENİN ÜZERİNDE BEŞ TABELA...

Lise çeşitliliğine dayalı ortaöğretimi program çeşitliliğine esası üzerine yeniden düzenlediklerini ifade eden Çelik, bununla hem tasarruf yapılması hem de karmaşanın giderilmesinin amaçlandığını vurguladı. Bir endüstri meslek lisesi binasının üzerinde beş ayrı tabela bulunduğuna dikkati çeken Çelik, 2009 yılında mesleki eğitim için MEB kaynakları dışında İşsizlik Fonundan ayrılan 540 trilyon lira ilave kaynak aktarıldığını söyledi.

Gelişme güçlüğü ve eleman temininde güçlük çeken yeni üniversitelerin durumunun ilk Bakanlar Kurulu toplantısında ele alınacağını bildiren Çelik, bu üniversiteler için ek kaynak verileceğini bildirdi.

En mağdur olandan en iyiye doğru bir skala çıkaracaklarını kaydeden Çelik, ''81 ilde üniversite kurmak bu ekibe, Hükümetimize ve 23. Dönem Parlamentosuna nasip olmuştur. Bu üniversiteler ayakları üstünde durduktan sonra Tarsus'a da İskenderun'a da yapılır. Türkiye'nin potansiyeli de buna müsaittir. Şimdi metropol şehirler ikinci üniversiteyi istiyor. Kayserililer gelip 'bütün binalarını biz yapacağız, bize ikinci üniversiteyi kurun' dediler. Şimdi onu müzakere ediyoruz. Bu tip teklifleri de değerlendiriyoruz. AK Parti daha uzun süre iktidardadır. Bunların hepsi giderilecektir'' dedi.

Bakanlığa 'Dua'lı Protesto...

Eğitim alanındaki sıkıntılara dikkat çekmek isteyen bir öğretmen problemleri Milli Eğitim Bakanlığı'na ilginç bir yolla dile getimiş.

Eğitim alanındaki usulsüzlükler, öğretmen alımları, kontenjan eksiklikleri, yönetici atamaları, ekonomik sıkıntılar gibi birçok sorun nedeniyle Milli Eğitim Bakanlığı'na isyanda olan öğretmenler, artık serzenişlerini “dua” lara döktü. Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'e dua eden bir öğretmen, “öğretmenliğin” durumunu gözler önüne serdi.
Türk Eğitim-Sen'in bir haberine yönelik olarak “duasını” yazan bir öğretmen, öğretmenliğin içler acısı halini gözler önüne sererken, Bakan Çelik'e de üstü kapalı serzenişte bulundu. Duasında, “Bedenimizi değil ama ruhumuzu öldürdüler Ya Rabbi” dişe yakaran öğretmen, duasında, Bakanlık yöneticilerinin “yalan” söylediğini ifade ederek, “yöneticilerimizin zifiri karanlık kalplerine; onların amellerini artık riyadan, dillerini yalandan, gözlerini haramdan temizle” diyerek dua etti. Yöneticilerin, “dillerindeki kirleri”, “gönüllerindeki kinleri” “vücutlarındaki tüm menfiyatın” çekilmesini isteyen öğretmen, duasını “Ya Rabbi. Rahmetinle, ellerimize vurulan kelepçeleri çıkart artık, çıkart ki yine eskisi gibi özgürce kalemlerimizi tutup öğrencilerimizin başını okşayabilelim” diyerek bitirdi.

-“BAYRAMDA SEVİNEMİYORUZ”-

Öğretmeni Türk Eğitim-Sen'e gönderdiği “duası”nın tamamı ise şöyle:
“Kullarım sevinsin', diyerek lütfettiğin şu mübarek bayramda da sevinemiyoruz Ya Rabbi. Yüreklerimiz ezik, yüzümüz yerde, kaldırıp başımızı ufuklara mutlu bakamıyoruz. Mutlu bakışlarımızı çaldılar, yapraklarımızı soldurup renklerimizi ve kokularımızı elimizden aldılar. Evlerimizden ceset kokusu çıkıyor artık. Bedenimizi değil ama ruhumuzu öldürdüler Ya Rabbi.
Sen ki, Rabbimizsin. Bizim ölü zannettiğimiz şeylerden bile canlılığı ve hayatı çıkarıyorsun. Bizim şu ölü gibi duran beynimiz, ruhumuz ve en önemlisi bizden alıp körelttikleri, bitirdikleri espri yapma anlayışımızı ve gülümsemelerimizi tekrar canlandır Ya Rabbi.
Yağan yağmur gibi hiçbir şeyi ayırt etmeyen, güneş gibi herkesi aydınlatan, her şeyin bizi ezdiği halde toprak gibi hiçbir şeylerini esirgemeyip bilgilerini herkesle paylaşan öğretmenler olarak; sana sığınıyor ve diyoruz ki, ne olur en azından bir avuç ateş böceği uçuruver yöneticilerimizin zifiri karanlık kalplerine; onların amellerini artık riyadan, dillerini yalandan, gözlerini haramdan temizle. Dillerindeki kirleri, gönüllerindeki kinleri vücutlarındaki tüm menfiyatı çek al, onlara 'cennet cennet dedikleri, üç beş köşkle üç beş huri, bana seni gerek seni' dedirtip kalplerini ve eylemlerini senin istediğin hakka ve hakkaniyete yönelt. Onları mazlumlara tutan el, gören göz, işiten kulak yapıp güzellikleri ihya ettir ya rabbi.

-“YÖNETİCİLERİ GERGEDANLAR KOVALASIN”-

Ey bütün cebbar ve gaddarları azametiyle dizginleyip durduran Rabbim, eğer bütün bu dualarımıza rağmen ihya olmaz geleceğimizi çalmaya ve karartmaya devam etmekte ısrar ederlerse sen onları cehenneminde yak ama bu dünyada da aklı dengeleri bozulsun Bakırköy'de de yer bulamasınlar, bizim de bunları görmemizi nasip et ya Rabbi.
Yazdığımız her yazıya, arşivde hazır bulunan birkaç şablon cevaplardan birini kopyalayıp yapıştıran ve bizimle adeta dalga geçercesine cevaplayan ilgilileri çöllerde 'su… su…' diye inleterek helak eyle ya Rabbi.
Onlara arka çıkarak şikayetlerimizi kulak ardı eden amirlerini de peşlerinden gönder ve gergedanlara kovalattır hepsini ya Rabbi. Ya Rabb! Yönetmeliğe uygun olarak stajyerliğimizi kaldırıp yasal süreyi de bekleyerekten zorunlu nedenlerle istifa ettiğimizi biliyorsun –ki o yönetmelik bize geri dönüşlerimizde kolaylık sağlıyordu- yönetmeliği sonradan değiştirip avantajlarımızı elimizden almakla kalmayıp kin ve nefret duygularıyla yüzde 10'luk kontenjanı yüzde 1'e indirerek bizim öğretmenlik hakkımızı elimizden alanları sen prensesleri olmayan kurbağa prenslere çevir ya Rabbi.

-“ONLARA 'KEYFİ İSTİFA' YAŞAT”-

Sonradan icat edilen 'atamalarda hizmet süresini baz alma' fikrini üretenlerin hayatlarını sevgisiz bırak, açlıkla terbiye et ve ahir zamanlarında sokağa düşürüp bizim zamanında eğitmemize izin vermedikleri tinerci çocuklara sürekli taciz ettir ya Rabbi.
Ya Rabbi, zorunlu istifalarımız için 'keyfi istifalar' tabirinin ne kadar zorumuza gittiği malumundur. Bunu söyleyen insafsız ve yola gelmez kişilere, bizim yaşadığımız 'keyfi istifa' yı yaşatmanı, ağızlarına gem vurmanı, ellerine kelepçe geçirmeni, ayaklarına zincir takmanı istiyoruz ya Rabbi.
4 yıldan beri “ileri ki dönemde kontenjanlar artacaktır” diye bize oyalama yazıları gönderenlerin ve televizyona çıkıp hakkımızda yalan söyleyenlerin burunlarını Pinokyo' nun burnundan da kat be kat uzatıp öyle bırak; öyle bırak ki, gece yattıklarında tavanı sürekli tıklayacaklarından üst kattakilerin şikayetine maruz kalsınlar ya Rabbi.
Mağduriyetimizi bildirdiğimizde 'Keşke istifa etmeseydiniz ya', 'Neden istifa ettiniz ki yaa' diye öğüt veren müdürlerin aklından da bizi ırak tut ya Rabbi.
Mağduriyetimizi dinliyor ve bize hak veriyor gibi görünüp, daha biz mekandan doğru dürüst uzaklaşmadan masalarına kapanıp arkamızdan kikir kikir gülen 'enayiye bak enayiye yönetmeliğe güvenip istifa etmiş' deyip bizi eğlence konusu yapanları da biz söylemeyelim, artık sen bildiğin gibi yap ya Rabbi.

-“GÜNEŞLİ GÜNDE YILDIRIM ÇARPTIR”-

Yıllardır haklı sesimizin yerine kulaklarını menfaatlerinin şakırtısına açan ilgilileri, köşe yazarlarını bilhassa sabah 4'e kadar bizi TV başında tutup ama sorunumuza tek kelimeyle değinmeyen A.G.'yü, bizim ilettiklerimizi amirlerine ve ilgili yerlere ulaştırmayan görevlileri, yüce hikmetinle ibret olsun diye güneşli günde yıldırıma çarptır Ya Rabbi.
Rahmetinle, ellerimize vurulan kelepçeleri çıkart artık, çıkart ki yine eskisi gibi özgürce kalemlerimizi tutup öğrencilerimizin başını okşayabilelim. Amin.”

'Gaz Odaları' Kalktı ama...

Kapalı mekanlarda sigara içilmesinin yasaklanmasıyla birlikte ortaya çıkan görüntüler başka bir sorunu beraberinde getirdi...

Kamu ve özel kuruluşlarda sigara içilen ve 'gaz odaları' denilen bölümlerin yasa gereği iptal edilmesiyle tiryakilerin sokakta, öğretmenlerin okul kapıları önüne çıkıp sigara içmeye başlaması bir başka sorunu gündeme getirdi.

Özellikle öğretmenlerin teneffüste okul kapıları önünde sigara molası vermeleri eleştirilen görüntülere neden oluyor. Başta öğretmen ve doktorların toplumda 'rol modeli' olduğunu belirten Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Hakan Coşkunol, "Bu yasağa uyulduğunu gösteriyor ama bu görüntüler de olumsuz etki yapar" dedi.

Ödevini Yapmadı Diye Öldürdü...

Mısır'da ev ödevini yapmayan 11 yaşındaki öğrencisini döve döve öldüren matematik öğretmeni tutuklandı.

Mısırlı 23 yaşındaki matematik öğretmeni Nebil Abdülhamit, 11 yaşındaki öğrencisinin ev ödevini yapmadığını görünce çılgına döndü.

İslam Amr Badr adlı öğrenciyi sınıftan çıkaran öğretmeni küçük çocuğu elindeki sopayla bayıltana kadar dövdü. Olay yerinde kendinden geçen öğrenci, kaldırıldığı hastanede kalp yetmezliğinden öldü.

Çocuğun midesine aldığı tekme yüzünden kan basıncının düştüğü ve buna bağlı olarak kalbinin durduğu açıklandı. Cinayetle yargılanan öğretmen savunmasında amacının öğrencisine disiplin dersi vermek olduğunu söyledi.

Olay ülke eğitim sisteminin tartışılmasını da beraberinde getirdi. Dayak kurbanı çocuğun babası "Öğretmen açığından sokaktan geçen adamı hiçbir psikoloji eğitim almadan öğretmen yapıyorlar" diye şikâyet etti. Hükümet sözcüsü reform sözü verdi.

Kaymakamdan Örnek Davranış...

Trabzon'un Of ilçesi Kaymakamı Tuncay Sonel ilçeye atanır atanmaz ilçedeki kimsesiz çocuklara birer mektup yazarak isteklerini sordu. Gelen cevapları değerlendirerek çocukların hayallerini gerçekleştirdi.

Trabzon'un Of ilçesi Kaymakamı Tuncay Sonel Şanlıurfa'nın Birecik ilçesinden atanır atanmaz, Birecik'te yaptığı gibi ilçedeki yetim ve öksüz çocukları tespit ettirerek hepsine birer mektup yazdı. "Anne veya babalarınız yaşasaydı onlardan ne isterdiniz'' diye soran kaymakam, 212 çocuktan gelen yanıt mektuplarını okuyup değerlendirdi ve miniklerin hayallerini gerçekleştirmek için kolları sıvadı.

RENCİDE ETMEDEN YARDIM
Çocuklardan gelen mektupları okurken bazen hüzünlendiğini bazen de tebessüm ettiğini belirten Tuncay Sonel, "Devletimizin şefkatli yüzünü bu çocuklarımıza göstermeliyiz. Onların gülümsemesi, sevinmesi bizim için çok önemli'' dedi. Çocukların sadece günlük isteklerinin değil, başta eğitimleri olmak üzere tüm ihtiyaçlarının karşılanılmasına çalışıldığını ifade eden vefakâr kaymakam, en çok bir çocuktan gelen "Babam hayatta olsaydı ona sarılıp koklamak isterdim" şeklindeki mektuptan etkilendiğini belirterek, "Oflu hayırseverleri de yanımıza alarak dilekleri tek tek gerçekleştirmeye çalıştık. Yardımları onları rencide etmeden yaptık'' diye konuştu. Sonel, 2 çocuğu olduğunu ancak mektuplardan sonra yüzlerce çocuğu olduğunu dile getirerek, duygularını, "Birecik'te 656, Of'ta da 212 çocuğa ulaştım. Benimkilerle birlikte 870'e ulaştı. Bundan daha büyük mutluluk olabilir mi'' diye dile getirdi.

DÖRT KARDEŞE BİR EV TUTTU
İlçenin Uluağaç köyünde yaşayan 4 yetim kız kardeş de kaymakam Sonel'e ulaşan çocuklardan... Satırlarında, "Sizin de bildiğiniz gibi annemle babam kavga ettiler. Annem vefat etti. Babam da hapiste. Dedemle babaannem ayrıldı. Ben ve kardeşlerim dedemle kalıyoruz. 4 kız kardeşiz'' diyen kızların yaşadıkları eve giden Sonel, çocukların yaşadıkları evden ve yaşam şartlar karşısında çok duygulandı ve gerekli yardım çalışmalarını başlattı. Çocukların kötü şartlar altında yaşadığını belirleyen Sonel, minikler için ev yapılana kadar şhir merkezinde bir ev kiralanması talimatını verdi. Çocuklara bilgisayar, mont, oyuncak, bisiklet, çanta gibi armağanlar götüren kaymakam Sonel, sobası bulunmayan eve bir de ısıtıcı getirttirdi. En büyüğü 12 yaşında olan 4 kız kardeş ise hediyeleri görünce, kaymakam amcalarının boynuna sarıldı.

19 Aralık 2008 Cuma

Üniversite Kameralarla Takip Edilecek...

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nde yaşanabilecek başta terör ve diğer olayların önlenmesi, asayişin sağlanması amacıyla kampus alanında 42 ayrı noktaya kameralar yerleştirildi.

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nde yaşanabilecek başta terör ve diğer olayların önlenmesi, asayişin sağlanması amacıyla kampus alanında 42 ayrı noktaya kameralar yerleştirildi. Öğrencilerin ve personelin her hareketi MOBESE kameralarla izlemeye alınırken, giriş kapısına da otomatik bariyerler yerleştirildi.

Rektör Prof. Dr. Hasan Ceylan, çok geniş bir alana sahip olan üniversite kampusunun güvenliğini sağlamak amacıyla böyle bir sisteme başvurduklarını belirterek, “Terör olayları dahil olmak üzere hertürlü olayın önlenmesi ve faillerinin yakalanması için buna gerek duyduk. Daha huzurlu, rahat bir ortam oluşturmak ve iyi bir eğitim verebilmek için bu gerekliydi. Bundan sonra çağın gerekleri neyse teknolojiden yararlanma yoluna gideceğiz” dedi.

YYÜ'de, yönetim kampus güvenliğini en üst seviyede tutmak için bir dizi önlem aldı. Bu önlemler çerçevesinde kampus alanının çevresi duvarla örülmeye başlanırken, üniversitenin girişi dahil olmak üzere öğrencilerin bulunduğu 42 noktaya da MOBESE kamera kuruldu. Kamera kurulmasını bazı öğrenciler olumlu karşılarken, bazı öğrenciler ise gereksiz buldu. Öğrenciler, tüm fakültelerin giriş kapılarına kurulan kameraların özel hayata müdahale etmediği sürece problem olmayacağını söyledi.

Kampus alanının kameralarla izlenmesinin gerekli olduğunu belirten Rektör Prof.Dr. Hasan Ceylan, terör dahil her türlü olayın önlenmesi için güvenlik önlemi aldıklarını belirtti. Prof. Dr. Ceylan, şunları söyledi:

“Kampus alanı çok geniş olduğu için her yerden girilme imkanı var. Güvenliği açısından her alanın gözetim altında olması gerekiyordu. Türkiye'nin bir çok yerinde çok gereksiz şeyler oluyor. Ortaokul hatta ilköğretimde lüzumsuz hadiseler oluyor. Bu tür olayların olmaması ve teşebbüs edenlerin yakalanması için böyle bir şey yaptık. Terör dahil her şey bunun içine giriyor. Kimsenin buna tepki göstermesi gerektiğini düşünmüyorum. Parmak okutma sistemini de belki daha sonra devreye sokmayı düşünüyoruz. O bir iki yerde bize kolaylık sağlayacak. Hem güvenlik hem de herkesin mesaiye zamanında gelmesini sağlayacak. Bu çok tartışılacak bişey olabilir. Artık bundan sonra çağın gerekleri neyse teknolojiden yararlanma yoluna gideceğiz.”

Okulda Deney Tüpü Patladı...

Ankara'nın Kazan ilçesinde Tahsin Şahinkaya İlköğretim Okulunda fen laboratuvarında deney tüpünün patlaması sonucu 2 öğrenci hafif yaralandı.

Kazan'da 4. Ana Jet ÜS Komutanlığı yerleşkesindeki Tahsin Şahinkaya İlköğretim Okulundaki fen laboratuvarında deney yapıldığı sırada deney tüpü patladı.

Patlama sonucu adları öğrenilemeyen 2 öğrenci ellerinden hafif şekilde yaralandı. Yaralı öğrenciler, Ankara'daki hava hastanesinde tedavi altına alındı.

Kazan Kaymakamı Özlem Bozkurt Gevrek, AA muhabirine, fen laboratuvarında deney yapıldığı sırada deney tüpünün patlaması sonucu 2 öğrencinin ellerinden hafif şekilde yaralandığını ve öğrencilerin kontrol amacıyla hava hastanesine götürüldüğünü kaydetti.

Kimsesizlere Öğrencilerden Yardım Eli...

Eskişehir'de bir grup ilköğretim okulu öğrencisi, topladıkları temizlik maddelerini Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu'na bağlı Halis Toprak Çocuk Yuvası'ndaki kimsesiz çocuklara teslim etti.

Mehmet Akif İlköğretim Okulu Yayın ve İletişim Kulübü üyesi bir grup öğrenci, kimsesiz çocuklara destek çıkmak amacıyla 'Toplum hizmeti' adlı bir kampanya düzenledi. 1 ay önce başlatılan kampanya çerçevesinde öğrenciler, 150 kilogram sıvı sabun, 480 rulo tuvalet kâğıdı, 200 paket kâğıt mendil, 20 paket peçete, 10 kilogram el sabunu, 15 adet diş macunu, 15 rulo havlu peçete, çok sayıda diş fırçası, tarak ve el havlusu topladı. Öğrenciler, kendi harçlıklarından artırdıkları paralarla aldıkları malzemeler ile okul müdürü yardımcısı Abdullah Uğur, öğretmenleri İlker Atasever ve Hilal Çobanoğlu ile birlikte topladıkları temizlik maddelerini Halis Toprak Çocuk Yuvası yetkililerine teslim etti. Kampanyaya destek veren veliler de yaptıkları baklava, börek ve pastaları yuvadaki çocuklara ikram etti.

Duygulu anların yaşandığı ziyaret sırasında Mehmet Akif İlköğretim Okulu öğrencileri ile Yuva da kalan çocuklar, birbirleriyle tanışıp sohbet etti. Mehmet Akif İlköğretim Okulu Müdür Yardımcısı Abdullah Uğur, amaçlarının çocuklarda yardımlaşma ve toplumsal hizmet duygusunu geliştirmek olduğunu söyledi.

Öğretmenleri Sömüren Dersaneler...

İşsiz öğretmenler ordusunun giderek büyümesi,genç eğitimcileri "emek sömürüsünün ve dershane rantının mağduru" haline getirdi.

Milli Eğitim Bakanlığı tarafından atanmadığı için resmen mesleğine başlayamayan binlerce öğretmen adayı,dershanelerde sigortasız,12 saati bulan mesai süresiyle,200 YTL'ye kadar inen ücretlerle çalışmak zorunda kalıyor.Genç eğitimcilerin mesleğine saygısı da,sevgisi de giderek körelirken,dershaneler haksız kazanç sağlıyor.


AKP hükümetinin "sınırlı öğretmen alımı" politikası "mağdur eğitimci kitlesi"ni büyütüyor.Okulu bitiren,KPSS'ye giderek branşı için istenen puanı alan,ancak kuradan adı çıkmadığı için devlet okullarına atanamayan öğretmenler,"emek sömürüsünün kucağına" itiliyor.Dershanelerin kapısını çalan genç eğitimcilerin en başta sosyal güvencesi bulunmuyor;çünkü büyük bölümünün sigortaları yatırılmıyor.


200 YTL MAAŞ
Aldıkları ücret de memnuniyet düzeyinden oldukça uzakta kalırken asgari ücreti bulmayan paralara ders verenler bulunuyor.Dershanelerin ödediği maaş 200-300 YTL'ye kadar iniyor.Üstelik sadece atanmayanlar değil,eğitim ya da fen-edebiyat fakültelerinin son sınıflarında okuyan öğretmen adayları da bu çarkın içinde yer alıyor.


YASA YOK SAYILIYOR
Dershanelerden bir bölümünün sözleşme yaparak öğretmenleri çalıştırdığına değinen Eğitim-iş İstanbul 1 No.lu Şube Başkanı Vahap Güzey de "Dershane öğretmenlerinin önemli bir bölümü kendilerine imzalattırılan sözleşmelerin metnini bilmiyor.Sözleşmenin bir örneğinin de öğretmende kalması gerekiyor,ama verilmiyor" dedi.
Vahap Güzey,sorunun boyutlarına şöyle dikkat çekti:
"Özel öğretim kurumlarında çalışacak öğretmenlerin,dengi resmi kurumlarda çalışabilecek yasal koşulları taşıması gerekiyor,fakat uygulamada bu kural yok sayılıyor.Ataması yapılmayan onbinlerce öğretmen,ailelerine yük olmamak için özel dershanelere mahkum oluyor.Ayrıca staj zorunluluğu da bu mahkumiyeti getiriyor.Stajını kaldırmak için dershanede çalışan genç öğretmenlerimiz sömürülüyor;çoğu tüm gün çalışıyor ve hiçbir ücret almıyor,sadece sigortası yatırılıyor."

Üniversite'de Yumruklu Kavga...

Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu’nda Müdür Yardımcısı Adem Babacan ile okul sekreteri Adil Köseoğlu arasında yumruklaşma yaşandığı iddia edildi.

Sabah saatlerinde okul binasında meydana gelen olayda iddiaya göre izin verme ve izin kullandırma konusunda yetki tartışmasına giren Müdür Yardımcısı Adem Babacan ile Yüksekokul Sekreteri Adil Köseoğlu arasında tartışma çıktı. Tartışmanın büyümesi üzerine karşılıklı olarak yumruklaşmalar oldu. Yüksekokulda bulunan diğer öğretim üyelerinin araya girmesiyle yatıştırılan olay sonrasında taraflar birbirinden şikayetçi olurken, yüksekokul müdürlüğü ile CÜ Rektörlüğü soruşturma başlattı.

Yıkılma Tehlikesi Bulunan Okul Boşaltıldı...

Mersin'in Bozyazı ilçesinde yıkılma tehlikesi olan bir okul, faciaya neden olmadan boşaltıldı.

Bozyazı İlköğretim Okulu'nda incelemelerde bulunan Mersin Valisi Hüseyin Aksoy, 1980'li yıllardan bu yana hizmet veren okulun, ekonomik ömrünü doldurduğu ve öğrenciler için risk oluşturduğu için boşaltıldığını belirterek, "Buradaki öğrencilerimiz lise öğrencileri ile aynı binada, sabahçı ve öğlenci olarak eğitim ve öğretime devam ediyor. Bu okulumuzu hemen yıkıp, yerine 2009 yılında 32 derslikli yeni bir okul yaparak, öğrencilerimizi buraya tekrar alacağız." dedi.

18 Aralık 2008 Perşembe

Üniversitede Facebook Skandalı...

Denizli’deki Pamukkale Üniversitesi’nde Doç. Dr. Sadettin Sarı hakkında, Yrd. Doç. Dr. Safi Avcı adına Facebook’da arkadaş grubu kurduğu iddiasıyla dava açıldı.

Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Ana Bilim Dalı'nı karıştıran olay, bölümde okuyan bazı öğrencilerin Yrd. Doç. Dr. Safi Avcı'ya, "Hocam, Facebook'ta arkadaşlık davetinizi kabul ettim" demesi üzerine ortaya çıktı. Facebook'a üye olmadığını söyleyen Avcı, siteye girip fotoğrafı kullanılarak adına açılan sayfayı görünce şoke oldu. Sayfada çoğunluğu kız olan 170'den fazla kişinin arkadaş olarak eklendiğini, bunlara resim ve arkadaşlık davetleri gönderildiğini belirleyen Avcı, suç duyurusunda bulundu. IP araştırması sonucu, Facebook'taki Avcı adına yapılan işlemlerin aynı bölümün öğretim üyelerinden Doç. Dr. Sadettin Sarı'nın evindeki modemden yapıldığı tespit edildi. İki yıla kadar hapsi istenen Sarı ise suçlamaları kabul etmedi ve kullandığı kablosuz internet bağlantısına başkasının girmiş olabileceğini söyledi.

İstanbul Üniversitesi "Tiran"ını Seçti...

Zaman Gazetesi yazarı Mümtaz'er Türköne İstanbul Üniversitesinde yapılan Rektörlük seçimlerini bugün köşesinde değerlendiriyor.

En az mahalli seçimler kadar kamuoyunu meşgul eden bir seçimdi. İstanbul Üniversitesi rektörlük seçimleri, nihayet önceki gün yapıldı. 2.500 civarında öğretim üyesi bu seçimlerde oy kullandı.
13 adayın katıldığı seçimde en çok oyu alan aday, toplam oyun sadece % 20'sine sahip. Sıralama birbirine yakın rakamlarla devam ediyor. En çok oy alan altı aday YÖK'e bildirilecek. YÖK bunlar arasında üçünü Cumhurbaşkanı'na gönderecek. Cumhurbaşkanı da aralarından birini dört yıllığına İstanbul Üniversitesi rektörü olarak tayin edecek. Böylece önceki gün kendilerini yönetecek tiranı seçmek için oy kullananların muradı gerçekleşmiş olacak.

"Tiran", mutlak kudret sahibi yöneten kişi anlamına geliyor. Bir tek kişinin sınırsız ve kayıtsız bir yetki ile yönetmesi. Gücünüze, iktidarınıza getirilen hiçbir sınırlama yok. Sizi engelleyecek, durduracak, frenleyecek ve denetleyecek hiçbir güç yok. Üniversite rektörlerinin 2547 sayılı kanunun kendilerine tanıdığı yetkiler böylesine sınırsız ve denetimsiz yetkiler. Söz konusu olan üniversite İstanbul Üniversitesi olunca, Karanlık Çağlar'a özgü keyfiliğin ve despotluğun izlerinin hâlâ hafızalarda olması gerekir. Tiran eline geçirdiği sınırsız yetkileri kendi paşa gönlüne göre kullanınca ortaya bir zorba çıkıyor. Zorbalığın da, akıl ve bilimin egemenliği altında olması gereken üniversitelerde mekân tutması, tesadüf olmamalı.

Bir tiranı, seçimle iktidara getirdiğiniz zaman demokratik bir tercihte bulunmuş olmazsınız; tersine keyfî ve zorba bir yönetime güç ilave etmiş olursunuz. Demokrasilerde en çok oyu alanın yönetmesi, sadece diğer şartlar yerine getirildiği zaman anlam taşır.

İstanbul Üniversitesi'nde kıran kırana geçen rektörlük yarışında, muhtemelen oyların % 20'sine yakınını alan adaylardan biri, geri kalan % 80'i sınırsız yetkilerle yönetecek. Kendisine oy verenler veya vermeyenler ise memurlar. Üniversite öğretim üyesi, memur sıfatıyla kendisi üzerinde tasarrufta bulunan amirini seçmiş olacak. Birbiriyle kanlı bıçaklı hale gelen rektör adayları ve destekçileri dört yıl, yeni tiranlarının yönetiminde huzur bulacaklar. Bizler de Türkiye'nin lokomotifi olması gereken üniversiteleri bu kısır çekişmelere teslim etmiş olacağız.

Üniversiteleri huzursuzluğa teslim etmek, iki temel hatanın sonucu. Birincisi rektörlerin denetimsiz yetkileri. Bu yetkilerin hiç olmazsa kurullara devredilmesi ve sivil toplum da dahil geniş bir denetim yelpazesinin açık tutulması, hatalardan birinin sakıncalarını azaltacak. İkinci hata ise, uygulanan seçim yöntemi. Rektörlük seçimlerinde "tek isimli dar bölge çoğunluk sistemi" uygulanıyor. Tıpkı belediye başkanlığı seçimlerinde uygulandığı gibi. Halbuki çok az sayıda seçmenle yapılan bu seçimleri daha demokratik ve temsil niteliği daha yüksek seçimler haline getirmek mümkün.

"Aktarılabilir oy sistemi", her seçmenin aynı anda birden fazla tercihte bulunabildiği bir sistem. İlk tercih, çok az oy alırsa eleniyor ve ikinci tercihler devreye giriyor. En az tercih alan adaylar elenerek, o oyların yerine ikinci veya üçüncü tercihler devreye sokuluyor ve sonuca gidiliyor. İstanbul Üniversitesi örneğinde, 2500 oy'dan sıralamaya giremeyen 7 adayın oylarının ikinci ve üçüncü tercihlere göre yeniden dağıtıldığını düşünün. Bu seçim sisteminin en önemli sonucu, % 20 ile en çok oy alan, ama % 80'in de hiç istemediği kişinin seçilmesini engellemek. Daha da önemlisi, adayların kendisine oy vermeyeceğini bildikleri seçmenlerin ikinci veya üçüncü tercihleri olabilmek için gayret göstermeleri. Bu durum seçim rekabetini yumuşatıyor. Adayları rakipleri karşısında daha yapıcı olmaya zorluyor. Üniversiteye yakışan da bu değil mi?

İstanbul Üniversitesi rektörü, birbirine yakın oy alan adaylardan biri olacak. Mevcut sistem içinde, Türkiye'nin bu en eski ve köklü üniversitesinde akademik nezaketin bilimsel özerkliğin ve asgarî aklı başında bir yönetimin egemen olması, yeni rektörün tiran yetkilerine direnmesine bağlı. İktidarın iğva eden cazibesine direnebilenler ise her zaman çok nadir çıkıyor.

O zaman güç bu kadar kontrolsüz ve denetimsiz tutulmamalı.

İstanbul Üniversitesi'nde Liste Krizi...

İstanbul Üniversitesi’nde yapılan rektör seçiminden sonra, adaylardan Ahad Andican, Mustafa Keçer ve Gülçin Bermek, adlarının YÖK’e gönderilecek listede yer almasını istemedi.

İstanbul Üniversitesi'nde yapılan rektör seçiminden sonra, adaylardan Ahad Andican, Mustafa Keçer ve Gülçin Bermek, adlarının YÖK'e gönderilecek listede yer almasını istemedi, bunun üzerine ne yapacağını şaşıran üniversite durumu YÖK'e iletti.

YÖK de 6 adaylık bir liste yollamak yerine, tüm adayların isimlerinin yer aldığı bir liste gönderilmesini istedi.

İstanbul Üniversitesi rektör aday adaylarının seçiminin ertesi günü üniversitede büyük kriz yaşandı. 328 oyla 4'üncü sırada yer alan Prof.Dr. Ahad Andican adaylıktan istifa etti. Andican, "Seçim sırasında ilk üçte yer almazsam istifa edeceğimi beyan etmiştim" dedi. Bunun üzerine üniversite yönetimi, YÖK'e göndereceği 6 kişilik liste için alt sırada yer alan adayı yukarı çekti. Ancak 91 oyla 7'nci sırada yer alan Prof.Dr. Mustafa Keçer de istifa etti. Bu kez 81 oyla daha alt sırada yer alan Prof.Dr. Gülçin Bermek de adının listeye konulmamasını istedi. Bermek de istifa edince yönetim, bu durumu YÖK'e bildirdi. YÖK de, tüm adayların isimlerini, aldıkları oyları ve istifa dilekçelerinin YÖK'e gönderilmesini istedi.

2378 öğretim üyesinin oy kullandığı seçimde 16 geçersiz, 2 boş oy yer almıştı. İlk 3 sırayı Prof. Dr. Ali Akyüz 483 oy, Prof. Dr. Yunus Söylet 467 oy, Prof. Dr. Melih Boydak 365 oy'la paylaşmıştı.

17 Aralık 2008 Çarşamba

Einstein'ın Kuramını Çürüten Türk...

Einstein'in kuramı" bir Türk tarafından çürütüldü. Üstelik de deneylerle... Bakın çürütülen kuram hangisi?

Okan Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tolga Yarman'ın, Einstein'ın ''Genel Görecelik Kuramı''nı çürüten yeni teorisinin deney yoluyla kanıtlandığı iddia edildi.

Okan Üniversitesinden yapılan yazılı açıklamada, nükleer bilimler konusunda uzman Prof. Dr. Yarman'ın, uzun süredir üzerinde çalıştığı teorisiyle Einstein'ın ''Genel Görecelik Kuramı''na farklı bir yaklaşım getirdiği belirtilerek, konu üzerinde Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Metin Arık ile çalışan Yarman'ın tezinin, Belarus Devlet Üniversitesinde Prof. Dr. Alexander Kholmetskii yönetimindeki deneylerle doğrulandığı kaydedildi.


DENEYLE KANITLANDI

Deneylerin, ilk evrede ''bağıl manyetik alanın'' ışık hızından en az dört kat daha hızlı yayıldığını gösterdiği vurgulanan açıklamada, şu hususlara yer verildi:

''Bu sonuç ilk bakışta, Einstein'ın özel görecelik kuramıyla çelişiyor; çünkü Einstein'a göre hiçbir etkileşme ışık hızından daha hızlı oluşamaz. Oysa Yarman'ın teorisine göre, enerji alış verişi içermeyen 'bilgi', örneğin 'yer çekimi' ya da 'elektriksel etkileşme' bilgisi, ışık hızından daha hızlı yayılabiliyor. Duran cisimler ise birbirleriyle hangi uzaklıkta olurlarsa olsunlar ani olarak etkileşebiliyorlar. Bu yaklaşımın, ayrıca Einstein'ın özel görecelik kuramı ve enerji korunumu yasasından hareketle türetilen, diğer yandan çağdaş atom kuramıyla tamamen örtüşen 'püf noktası', Prof. Dr. Yarman'ın önerisi uzantısında, son olarak, Belarus Devlet Üniversitesinde, nükleer saatler zemininde gerçekleştirilen deneyle kanıtlandı.''

Açıklamada, Prof. Dr. Yarman, Prof. Dr. Arık ve Prof. Dr. Kholmetskii'nin, Okan Üniversitesinde 18 Aralıkta yapacakları basın toplantısında, dünya bilim çevrelerinin dikkatlerini üzerinde toplayan söz konusu kuramı ilk kez kamuoyuyla paylaşacakları duyuruldu.

Tarihi Hata Düzeltilecek...

Şahin Durum adlı emekli vatandaş, başörtü yasağının yasal olmadığını araştırmak için yasaları okurken, alfabenin yasalara aykırı dizildiğini ortaya çıkardı.

İzmir'de yaşayan emekli muhasebeci Şahin Durum, kanunları çiğneyerek alfabemizdeki ı harfinin i harfinin yerine geçtiğini farkedince 'i'nin hakkını savunmak için Milli Eğitim Bakanlığı'ndan bu konuda yardım istedi. Bakanlık olaya el koydu.

75 yaşındaki emekli muhasebeci Durum, "i" harfinin Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkındaki Kanun'a uygun olarak "ı" harfi ile yer değiştirmesi ve yasada belirtildiği gibi "ı"dan önce kullanılması için Milli Eğitim Bakanlığı'na başvuru yaptı. Başvuruyu değerlendiren Milli Eğitim Bakanlığı Talim Ve Terbiye Kurulu Başkanlığı yetkilileri meraklı vatandaşın iddiasının doğru olduğunu tespit ederek, konuyla ilgili çalışma başlattı.

İzmirli Şahin Durum, MEB'e yaptığı yazılı başvuruda "1313 sayılı Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkındaki Kanun'a göre, alfabemizde (i) harfi (ı) harfinden önce geldiği halde, uygulamada (ı) harfi sıralamada öne alınmaktadır. Okullarımızda, sözlük ve ansiklopedilerde aynı durum, kanuna aykırı olarak sürüdürülmektedir. Kanunun esas yetkilisi ve uygulayıcısı olarak Milli Eğitim Bakanlığımız yanlışlığın düzeltilmesi yolunda bir çalışma içinde midir? Bilgi verilmesini arzederim. Saygılarımla" dedi. Meraklı vatandaşın iddiasının doğru olduğunu belirleyen Milli Eğitim Bakanlığı Talim Ve Terbiye Kurulu Başkanlığı yetkilileri konuyla ilgili çalışma başlattı. Alfabenin yasal olması için yasal düzenleme mi yapılacağı, yoksa kullanım hatasının düzeltilmesi yoluna mı gidileceği konusunda henüz karara varılamadı.

Kirayı Ödemeyen Öğrencilere Şok!

Samsun'da 2 üniversite öğrencisi genç, 3 ay önce tuttukları evlerinin kirasını ödeyemeyince ev sahibi tarafından evin dış kapısının çalındığını iddia ederek polise şikayette bulundu.

Samsun'da 2 üniversite öğrencisi genç, 3 ay önce tuttukları evlerinin kirasını ödeyemeyince ev sahibi tarafından evin dış kapısının çalındığını iddia ederek polise şikayette bulundu. Bayram tatili dönüşü dün gece evlerine gelen öğrenciler, dış kapının çalınmış olduğunu, odaların kapılarının sökülüp camlarının kırılmış olduğunu görünce şaşkına döndüler.

Edinilen bilgiye göre olay, İstasyon Mahallesi Saadet Caddesi'nde bulunan Samsun Emniyet Müdürlüğü binasının yanındaki İstasyon Apartmanı'nda meydana geldi. İddiaya göre, Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Eğitim Fakültesi Matematik Öğretmenliği son sınıf öğrencisi Mehmet B.(24) ile Fizik Öğretmenliği Bölümü son sınıf öğrencisi Ahmet C. (26), yaklaşık 3 ay önce adının Ahmet olduğunu bildikleri bir kişiden aylık 200 YTL'ye evini kiraladı. Ev sahibi öğrencilere jest yapıp ilk ayın kirasını almayacağını söyledi. Ancak, geçen 2 ay boyunca maddi durumları iyi olmayan öğrenciler, ev sahibine karayı ödeyemedi. Bu sırada 2 ay boyunca kirasının ödenmemesi üzerine ev sahibi öğrencilerden evlerini boşaltmasını istedi. Bayram tatili için memleketlerine giden öğrenciler, dün gece saat 02.00 sıralarında eve dönünce, karşılaştıkları manzara karşısında şoke oldu. Dış kapının yerinden sökülerek alınmış, odaların kapılarının sökülüp yerde serili yataklarının üzerine atılmış ve camları kırılmış halde bulan öğrenciler, durumu polise bildirdi. Evden hiç bir eşyalarının çalınmadığını fark eden öğrenciler, kapılarını ev sahibinin aldığını ve evin diğer camlarına ve kapılara zarar verdiğini iddia ederek polise şikayette bulundu. Polis, olay yerinde incelemede bulunarak rapor tuttu. Samsun Emniyet Müdürlüğü Olay Yeri İnceleme Şube Müdürlüğü ekipleri, çalınan kapının bulunduğu evde incelemelerde bulunup parmak izi tespitine çalıştı. Öğrenciler ise ev sahibinden şikayetçi oldu. Mehmet B. ve Ahmet C., "Maddi durumumuz iyi değildi. Kirayı ödeyemedik. Biz zaten evden çıkmayı düşünüyorduk. Ev sahibinin bu şekilde davranışı bizleri şoke etti. Şikayetçiyiz" dediler.

Çocuklara Porno CD Satarken Yakalandı...

Ahlaksızlık artık diz boyunu bile aştı. İlköğretim okullarına dadanan insafsız adam bakın nasıl yakalandı?

Bursa'da ilköğretim öğrencilerine porno CD sattığı iddia edilen zanlı, okul müdürünün ihbarı üzerine yakalandı.

Bursa Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şubesinden yapılan açıklamaya göre, merkez Yıldırım ilçesindeki bir ilköğretim okulu müdürünün ihbarı üzerine harekete geçen güvenlik güçleri, 2 öğrenciye porno CD sattığı belirlenen 34 yaşındaki Şevki Z'yi takibe aldı.

ÇOCUK PORNOSU DA SATIYOR

Takip sonucunda, Tayyareci Mehmet Ali Caddesi Yeşilyayla Üst Geçidi altında tezgahta ikinci el cep telefonu ve CD satan zanlı, gözaltına alındı.

Şevki Z'nin tezgahı, otomobili ve evinde yapılan aramalarda, 3'ü çocuk pornosu içerikli olmak üzere toplam 153 porno CD ile 8 bin 119 bandrolsüz CD ele geçirildi.

Aynı suçtan daha önce hakkında 5 kez yasal işlem yapıldığı bildirilen Şevki Z, sorgusunun ardından adliyeye sevk edildi.

Gençlerin Bir Kitaplığı Bile Yok...

Bağımsız Eğitimciler Sendikası (BES) tarafından Pİ Grup Danışmanlık ve Araştırma'ya yaptırılan anket, Türk gençliğinin okumadığını gözler önüne serdi.

Bağımsız Eğitimciler Sendikası (BES) tarafından Pİ Grup Danışmanlık ve Araştırma'ya yaptırılan anket, Türk gençliğinin okumadığını gözler önüne serdi. Gençlik, iş yoğunluğu, dersler ve televizyon nedeniyle kitap okumazken gençlerin yüzde 75,9'unun evinde kitaplığı bile yok.

Bağımsız Eğitimciler Sendikası, gençliğin okuma alışkanlığını Pİ Grup Danışmanlık ve Araştırma'ya yaptırdığı anket ile belirlemeye çalıştı. Ankete 18-30 yaş arası 1.831 genç katılırken, bu gençlerin yüzde 67,2'si ortaöğretim, yüzde 22,7'si üniversite, yüzde 4,3'ü yüksek lisans mezunu, yüzde 5,8'i ise okur yazar.

Düzenli kitap okuyan yüzde 11,2

Ankete göre, gençliğin yüzde 11,2'si düzenli olarak kitap okurken yüzde 17,4'ü aralıklarla, yüzde 63,9'u ise düzensiz olarak ara sıra kitap okuyor. Gençler, kitap okumalarına engel olarak ise iş yoğunluğu, dersler ve televizyonu gösteriyor. Ankete göre, gençlerin yüzde 18,9'u iş yoğunluğundan kitap okumaya vakit bulamazken, yüzde 15,7'si dersler nedeniyle vakit bulamıyor. Gençlerin, yüzde 24,5'i okuma alışkanlığına sahip olmadığı için düzenli kitap okumadığını, yüzde 26,3'ü boş zamanlarında TV izlediğini açıkladı.

Kitaba para vermek istemiyorlar

Ankete göre gençler kitaba para vermekten de kaçınıyor. Gençlerin sadece yüzde 11,3'ü yakın bir tarihte para vererek kitap alırken, yüzde 10,8'i 6 ay önce, yüzde 23,6'sı 1 yıl önce, yüzde 45,6'sı ise 1 yıldan daha uzun zaman önce kitap satın aldı. Yüzde 8,7'si ise en son ne zaman kitap aldığını hatırlamıyor. Gençlerin yüzde 81,3'ü kitap fiyatlarını pahalı bulurken, bu nedenle korsan kitaba yöneliyor. Gençlerin yüzde 86,7'si korsan kitap aldığını açıklarken, sadece yüzde 7,1'i korsan kitap almadığını bildirdi. Ankete göre, gençlerin yüzde 75,9'unun evinde kitap koyacak yeri dahi yok.

Gençler spor ve magazin okuyor

Ankete göre gençlik günlük gazete dahi almıyor. Gençlerin sadece yüzde 26,5'i günlük gazete alırken, her gün gazete okuyanların oranı ise sadece yüzde 10,2 oldu. Gençlerin yüzde 21,7'si haftada birkaç kez gazete okurken, ayda birkaç kez okuyanların oranı ise yüzde 64,2. Gençlik gazete okurken de spor ve magazin haberlerini okumayı tercih ediyor. Ankete göre gençlerin yüzde 5,8'i siyaset haberlerini okurken, yüzde 19,2'si magazin, yüzde 29,1'i spor, yüzde 2,5'i ekonomi, yüzde 7,3 köşe yazarları, yüzde 11,4'ü ise adliye haberlerini okuyor.

Kitap istemiyorlar

Ankete göre gençlerin yüzde 38,5'i Türk insanının yeteri kadar okuyan bir yapıda olduğunu düşünürken, yüzde 56,6'sı ise Türk insanının okumadığını düşünüyor. Gençlerin yüzde 88,7'si ise eğitim sistemi nedeniyle okuma alışkanlığının olmadığını savunuyor. Gençlerin yüzde 36,1'i kendisine bir kitap hediye edilmesini isterken yüzde 56,6'sı hediye kitap istemiyor. Ankete göre gençlerin yüzde 89,7'si ise Türk edebiyatına yön veren isimleri takip etmiyor.

Üniversiteyi kim yönetir?

Star Gazetesi yazarı Mehmet Altan İstanbul Üniversitesi'nde dün gerçekleştirilen rektörlük seçimlerine dair yazısı...

Yola koyulduğumda... CHP lideri Deniz Baykal bütçe konuşmasının sonlarına yaklaşıyordu... Konuşmasının sonunda sıraladığı soruları mutlak cevap verilmesi gereken ciddiyette bulmuştum ki...

İstanbul Üniversitesi'nin sapağında...Görevli arkadaşlarımız kampüsün girişinde öğrenci gösterisi olduğunu söyleyerek beni uyardı.

Öğrencileri bir süre izledim; dün benim de oy kullandığım İstanbul Üniversitesi rektör seçimini ve polisin kendilerine karşı tutumlarını protesto ediyorlardı.

Onlar da yönetime katılmak ve söz sahibi olmak arzusundaydılar. Aslında Batı'da, örneğin Almanya'da akademisyenler, öğrenciler ve akademik olmayan personel yönetimde belirli bir orana göre temsil edilirler. Ne var ki Türkiye'de sorun üniversite yönetimi değil... Üniversiteleri kimin ve nasıl yönettiği?

* * *

Üniversiteler dünyanın en eski kurumlarıdır... Üstelik AB özgür ve verimli bir üniversite anlayışını standart hale getirdi...

AB'nin Bologna ve Berlin deklarasyonları, OECD'nin üniversitelerin özerkliğini tanımlayan sekiz kriteri, yeni bir üniversite anlayışının özünü oluşturacak nitelikte.

Üniversiteleri tek bir merkezden farklılıklarına bakmadan ve otoriter bir mantıkla yönetmek ve hatta vakıf üniversitelerinin de kimliklerini yok ederek onları da devlet üniversitesi haline getirmek yerine, sapmaya olanak vermeyecek bir temel çerçeve ile üniversitelere kendi özelliklerini dikkate alarak kendilerini yönetme olanağı tanınabilir.

Türkiye geneline yayılmış üniversiteler arasında onca büyük fark var iken bunlara tek bir elbise giydirmenin anlamı var mı?

* * *

YÖK, 12 Eylül askeri darbesinin üniversiteleri kışlalaştırmak isteyen mantığının bir ürünü. YÖK, bir anayasa sorunu. Çünkü YÖK'ü 12 Eylül anayasasının 130. ve 131. maddeleri şekillendiriyor. Bu maddelerle üniversiteler toplumun denetimi dışına çıkarılarak cumhurbaşkanı ile YÖK'e teslim edilmiş.

Anayasanın ilgili iki maddesini lağvetmeden sorunu çözmek mümkün değil. Demokratikleşmeyi hedef alan bir anlayışın hedefi tümden Anayasayı sivilleştirmek ve bu iki maddeyi de tümüyle ortadan kaldırmak olmalı.

* * *

Sandıkların kapanmasına bir iki saat kala Fen Fakültesi'nde oy vermek için yola koyulduğumda, yoğun polis ablukası devam ediyordu...

Birkaç canlı yayın aracının yanından geçerek girdiğim Fen Fakültesi'ndeki seçim sandıklarının kurulu olduğu tören salonu, tahminimden çok daha fazla kalabalıktı.

Uzun üniversite hayatımda görmediğim kadar yüksek sayıda rektör adayı vardı.

Belli ki yönetme heyecanı benim sandığımdan çok daha fazlasını heyecanlandırmaktaydı.

* * *

Hálbuki... Türkiye'nin en temel sorunu dünyalı öğrencileri yetiştirecek, dünyalı bilim adamları yetiştirebilmek... Neden mi?

'İleride zorunlu eğitimin 12 yıla çıkması daha fazla insanın temel eğitim almasını ve bunun yükseköğrenime ilginin artışı olarak yansımasını sağlayacak. Örneğin üniversite öğrenci sayısı iki katı artarak 4 milyona ulaşabilir. Bu sayısal analizleri şöyle yorumlayabiliriz:

Üniversite sayısı ile üniversite öğrenci sayısı hızla artıyor. Bu, ilköğretimdeki öğretmen ihtiyacı gibi, yüksek öğretimde de nitelikli akademisyen ihtiyacı anlamına geliyor. Yeni akademik kadroları yetiştirmek, yine öğretim üyelerimizin temel görevi içinde. Bugünkü tempo ile devam edersek, 2023'e gelince toplam öğretim üyesi sayısı 32 binden 70 bine yükselecek.

2023 için Türkiye'nin planladığı ise 90 bin. AB'nin en düşük ortalamalarını hedeflersek, öğretim üyesi sayımızın 150 bine çıkması gerekir.

Yani, minimum AB standartlarında yükseköğrenim için, 15 yılda 118 bin öğretim üyesi yetiştirmemiz gerekiyor.'

Evrensel düzeylerde, dünyanın saygın her üniversitesinde rahatlıkla ders verebilecek, yüz on sekiz bin öğretim üyesi. Dünyalı bilim adamları... Bu nasıl olacak?

* * *

Siz bu yazıyı okuduğunuzda İstanbul Üniversitesi'nden YÖK'e gönderilecek rektör adayları sıralanmış olacak...

Görünürde üniversiteyi rektör idare ediyor. Ama rektörü de 12 Eylül rejiminin YÖK anlayışı yönetiyor.

Bu yapıdan ihtiyacımız olan dünyalı öğrencileri ve bilim adamlarını yetiştirecek dünyalı üniversiteler çıkabilir mi?

Deneyimlerime dayanarak söyleyebilirim; pek mümkün değil...