10 Şubat 2009 Salı

Üniversiteli Kız 5. Kattan Atladı

Muğla'da erkek arkadaşıyla tartışan üniversite öğrencisi R.K. intihar etti. Hastaneye kaldırılan öğrencinin hayati tehlikesi devam ediyor.

Muğla'da erkek arkadaşıyla tartışan üniversite öğrencisi R.K. (19) 5. kattan atladı. Muğla Devlet Hastanesi'nde tedavi altına alınan öğrencinin hayati tehlikesinin devam ettiği öğrenildi. Muğla Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Kültür Mantarcılığı Bölümü 1. sınıf öğrencisi R.K., erkek arkadaşı A.B.'nin Muslihittin Mahallesi Rıfat Ayaydın Caddesi'ndeki evinde üç arkadaşıyla buluştu. Bir süre sohbet eden 5 genç, daha sonra balık yiyerek alkol almaya başladı. Bu sırada R.K. ile A.B. arasında tartışma çıktı. Tartışmanın büyümesi üzerine genç kız, oturma odasının penceresinden aşağıya atladı. Yaklaşık 20 metreden beton zemine düşen R.K., arkadaşlarının çağırdığı ambulansla hastaneye kaldırıldı. Vücudunda kırıklar bulunan R.K.'nin hayati tehlikeyi atlatamadığı ve yoğun bakımda tedavisinin devam ettiği belirtildi. Devamlı erkek arkadaşının ismini sayıkladığı bildirilen genç kızın, bir ara kendine gelerek doktora, "Ben hâlâ ölmedim mi? Yaşıyor muyum? Çok üşüyorum." dediği öğrenildi. Evdeki bulunan diğer kişiler, ifadeleri alınarak serbest bırakıldı. Apartman sakinlerinden Günay Onay, dışardan bir ses geldiğini belirterek, "Hemen dışarıya çıktım. Kızın arkadaşları cankurtaran istiyordu. 112 Acil Sağlık ve polise haber verdim." şeklinde konuştu.

Çalışan Öğrenciler Müjde

Öğrencilerin, üniversitede part time çalışmasına engel olan uygulama kaldırılıyor. Sosyal Güvenlik Reformu'nun üniversite öğrencilerinin yarı zamanlı çalışmasını engelleyen düzenlemesi kaldırılıyor.
window.google_render_ad();
Bu hafta Meclis'te görüşülecek olan ve krize karşı önlemleri içeren yasaya, 20 bin üniversite öğrencisine müjde niteliğinde bir madde konuldu. Buna göre öğrenciler, eskiden olduğu gibi düşük prim ödeyerek çalışabilecek. Türkiye genelindeki birçok üniversitede hem okuyup hem de part time çalışan 20 bin öğrenci, okullarının kütüphane, bilgi işlem merkezi, laboratuvar, atölye ve spor merkezi gibi bölümlerinde istihdam ediliyor. Öğrenciler bu alanlarda kitap yerleştirme, fotokopi çekme gibi işleri yapıyor. Bazı üniversiteler, daha fazla öğrencinin istihdamını sağlamak için kiraya verdikleri işletmelerde belli sayıda öğrenci çalıştırılmasını şart koşuyor. Günde 4-5 saat çalışan bir öğrenci, bu şekilde 250 ile 300 TL arasında gelir elde ediyor. Uygulama, özellikle ekonomik durumu iyi olmayan öğrencilerin ailelerine yük olmadan eğitimlerini sürdürmesine imkan tanıyor. Yıllardan beri başarılı bir şekilde işleyen bu sistemde öğrencilerden sadece yüzde 2 prim kesiliyordu. Ancak 1 Ekim'de yürürlüğe giren Sosyal Güvenlik Reformu bu düzenlemeyi kaldırdı. Yarı zamanlı çalışan gençlerden sigortalılar gibi prim alınmaya başlandı. Bu durum, YÖK'ün tepkisini çekti. Çalışma Bakanı Faruk Çelik ile Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) bürokratları arasında uzun süren bir görüşme trafiği yürütüldü. Yapılan görüşmelerde öğrencilerden yüksek prim kesilmesine yol açan maddenin reformdan çıkarılmasına karar verildi. Öğrencileri mağdur eden maddeler, bu hafta Meclis'te düzeltilecek.

Anne Ve Babalar Bu Konulara Dikkat...

Aşırı mükemmeliyetçilik ve gereksiz takıntılar eğitimde başarıyı olumsuz etkiliyor... Anne-babaların tavrı nasıl?

Yarıyıl tatili bitti. Milyonlarca öğrenci ikinci ve daha zorlu bir eğitim maratonuna başlıyor. İlk yarı sonunda bazı çocuklar başarılarıyla hem kendileri mutlu oldu, hem de ailelerini memnun eden sonuçlar getirdiler. Bazılarının da başarısızlığı hem kendilerini hem de ailelerini üzdü. Aileleri en çok üzen ve düşündüren öğrenciler belli bir potansiyeli olduğu halde yeteri kadar derse motive olamayan ya da sınav kaygısı sebebiyle başarısız olan öğrenciler. Bu öğrencilerin bir kısmı mükemmeliyetçi olduklarından başarısızlıklarını zihinlerinde çok büyütüyorlar. Bu da öğrenmede kilitlenmeye yol açıyor. Başka stres kaynakları ile de birleşince durum iyice vahim bir hal alıyor. Öğrenciler potansiyellerinin farkında değil mi? Tam tersine, yukarıda anlattığımız öğrenciler aslında farkındalar fakat hedeflerini çok yüksek tutuyorlar ve henüz zaman yönetimini iyi bilemediklerinden birçok konuda iyi olmak isterken ilgileri dağılıyor. Diğer taraftan yeteri kadar emek sarf etmediklerinden iyi anladıkları konuda pratik eksikliği sebebiyle başarısız oluyorlar. Başarısızlığın nedeni ise bu duruma takılıp genelleme yapmaları, daha sonra çalıştıkları halde yüksek kaygıdan yapamamaları. Neden başarısız oldukları konulara takılıp kalıyorlar? Mükemmeliyetçilik, yaşanan stresler sebebiyle bazı kişilerde detaycılığa ve takıntılara yol açıyor. Takıntılar da bazı kişilerde kendi olumlu yönlerini ve eksik taraflarını değerlendirirken genelleme yapmaya sebep oluyor. Kişi nerede hata yaptığını bazen hatırlayarak toparlasa da yanlış yargılara da ulaşabiliyor. İşte, bunlardan birkaç örnek: - Ben matematikte başarılı değilim! - Kompozisyonum kötü! - Derste dikkatim çabuk dağılıyor, çok çabuk sıkılıyorum! - Başarısızım, aileme layık bir evlat değilim! Bu şekildeki kaygıların temelinde dikkat edilecek olursa hep çok iyi yapma isteği oluyor. Kişi başarısız olacağına inanınca da yeni konuları öğrenirken dikkatini toparlayamıyor. Peki buna yol açan kişisel durumlar neler? Bu durumda hem kişinin bireysel özellikleri hem de anne-baba tutumları etkilidir. Anne-babaların tavrı nasıl? Çoğu ebeveyn mükemmeliyetçidir. Kişilik ve karakter eğitiminden çok başarıya odaklanmışlardır. Kendileri "başarmış" anne-babalar çocuklarının da başarılı abi ve ablalarına benzemesini istiyor. Başarıya aşırı önem veren ailelerin çocukları başarılı mı? Gerçekten bu tarz ailelerde öğrenci başarısı daha yüksek. Ancak bazı istisnaları da yok değil. Performansın ortaya çıkmasında anne-babanın tutumları ile çocuğun durumu, kişilik özellikleri, geçirdiği ruhi, biyolojik aşamalar, hastalıklar belirleyici olabiliyor. Anaokuluna başlarken, ilköğretime ve liseye başlarken, seviye tespit sınavları ve ÖSS hazırlığı sırasında, dershaneye başlamada, çocuğun hem yeni ortama alışmaya çalışması, arkadaş seçimi, öğretmenleri tanımaya çalışması, ortamı müfredatı anlamaya çalışması, öğrencinin kendi kendisinden beklentilerinin yüksek olması ile kaygı daha da yüksek oluyor. Bir de buna ilaveten o sıralarda öğrencinin ailesinde ve çevresinde ölüm, hastalık, göç gibi bazı sıkıntılar yaşanmışsa öğrenci stres yönetiminde zorlanıyor. Aile nasıl davranmalı? Aile, çocuğun yapamadıkları kadar yapabildiklerini görmesini sağlamalı. Başarılı olduğu konularda takdir etmeli. Eksiklerini genelleme yapmadan gerçekçi olarak değerlendirmeli. Başarısız olduğu konuda destek alması için yol göstermeli. Öğrenciyi dinleyerek problemlerini sesli düşünürken çözmesinde destek olmalı. Okul ders ve rehber öğretmenleri ile irtibata geçerek yeteneklerine uygun bir hedef sahibi olmasına yardımcı olunmalı.