5 Mart 2010 Cuma

Karanlıktaki Aydınlık Vesile...

Evlerinde elektrik olmadığı için mum ışığında ders çalışan Vesile, girdiği her sınavda birinci oluyor.
Afyonkarahisar'ın Sandıklı ilçesi Akharım beldesinde, Akharım İlköğretim Okulu 6. sınıfta okuyan Vesile Yiğit (12), evlerinde elektrik olmadığı için mum ışığında ders çalışıyor. Mum ışığında okul ödevlerinin yanı sıra günlük 200 soru, gittiği dershanenin düzenlediği sınav günlerinde de 500 soru çözen Vesile'nin azmi ve başarısı görenler tarafından takdirle karşılanıyor. Okulunda sınıf birincisi olan Vesile, başarısından dolayı Sandıklı ilçesinde ücretsiz olarak gittiği bir dershanede, dershanenin 6. sınıflar arasında yaptığı her sınavda da birinci oluyor. 6. sınıflarda ilçe birincisi olan Vesile'yi, ilçedeki özel dershaneler kapmak için adeta bir biri ile yarışıyor. Evlerinde elektrik olmadığı için mum ışığında ders çalışarak başarılı bir öğrenci olan Vesile, en çok evlerinde elektrik, su, çok sayıda soru kitapçığı ve kendine ait bir odanın olmasını istiyor. Epilepsi rahatsızlığı bulunan, evli ve 3 çocuk babası Ali Yiğit (38), Sandıklı'nın Akharım beldesinde oturuyor. Yiğit'in kendi imkanlarıyla yaptığı derme, çatma tek odalı ev beldenin dışarısında. Rahatsızlığı yüzünden ağır işlerde çalışamayan Yiğit'e, kapısını çaldığı başka yerlerden de iş veren olmamış. Ailesinden de destek görmeyen Yiğit, maddi sıkıntılar yüzünden evine elektrik ve su bağlatamıyor. Yiğit, ailesi ile elektrik, su, banyo ve tuvalet olmayan tek odalı evde zorluklar altında yaşam mücadelesi veriyor. Evin en büyük çocuğu Vesile. Vesile'nin ilköğretim 4. sınıfa giden Vedat (10) ve 2. sınıfa Emre (8) isimli 2 erkek kardeşi var. Vesile'nin kardeşleri de kendisi gibi çalışkan ve sınıfların en başarılı öğrencileri arasında yer alıyor. Vesile, bütün olumsuzluklara rağmen mum ışığında, üşümemek içinde battaniye altında gece geç saatlere kadar ders çalışıyor, soru çözüyor. Ailesinin durumu gören Vesile, okuyup adam olmak, ailesine bakmak istiyor. Babası doktor olmasını istese de Vesile'nin hayalinde hakim olmak yatıyor. Vesile günlük 200 soru, dershanenin sınav günleri de 500 soru çözüyor. Ancak, bu sorular Vesile'ye yetmiyor. Daha fazla soru çözmek istiyor ama babası ona maddi sıkıntılar yüzünden soru kitapçığı alamıyor. Vesile'nin soru kitapçıklarını dershaneden rehber öğretmeni karşılamaya çalışıyor. Ancak Vesile'ye bu da yetmiyor. Başka soru kitapçığı olmayan Vesile, emindeki mevcut kitaptaki soruları birkaç defa tekrar çözmek zorunda kalıyor. Başarılı öğrenci Vesile, mum ışığında ders çalışırken ve soru çözerken gözlerinin yorulduğunu söylüyor. Vesile, mum ışığında ders çalışmanın gerçekten zor olduğunu söylerken, kelimeler boğazına diziliyor. "Kendi odam ve odada elektrik olsaydı, ders çalışmada bu kadar zorlanmazdım." diyen Vesile, "Maddi yönden de durumuz iyi olsaydı o zaman belki günde bin soru çözer ve daha başaralı bir öğrenci olurdum. Ben daha çok ders çalışmak, kitap okumak istiyorum ama soru çözmek için kitabım yok." diye konuşuyor. Her şeyin maddiyata dayandığını belirten baba Ali Yiğit, "Param olsa evimin elektriğini, suyunu bağlatırım. Kızama bol bol soru kitabı alırım. Ama maddi yönden imkanım yok." diyor. Ev soğuk olduğu için kızının battaniyenin altına girerek gece geç saatlere kadar mum ışığında ders çalıştığını dile getiren baba Yiğit, 3 çocuğunun başarılı birer öğrenci olduğunu ve hepsini okutmak için elinden geleni yapacağını ifade ediyor. En küçük oğlu Emre'ni rahatsızlığı olduğunu ve imkansızlıklar yüzünden hastaneye götüremediğini belirten Yiğit, Emre'nin bu rahatsızlığının derslerine de olumsuz yansıdığını söylüyor. Anne Şerife (36) Yiğit ise çocuklarının mum ışığında ders çalışmasından çok rahatsız oluyor. Eşinin rahatsızlığı yüzünden çalışamadığını, iş için çaldığı kapılardan ise hep geri çevrildiğini dile getiren Anne, evin geçimini defne yaprağı ayıklayarak sağladığını belirtiyor. Haftalık 15 TL ile geçinmeye çalıştıklarını dile getiren Şerife Yiğit, "Bezen Vesile'ye 'Kızım yeter artık, daha fazla mum ışığında ders çalışıp ta mumu bitirme' diye kızıyoruz. Yapacak bir şeyimiz yok. Durumumuz içler acısı. Elektrik, su, banyo, tuvalet yok. Tek odalı bir evde yaşama mücadelesi veriyoruz. Çok zor durumdayız. Ben çocuklarımın okumasını istiyorum. Onların bizim gibi olmasını ve zorluk çekmesini istemiyorum." dedi.

57 Yaşında Hukuk Bitirecek...

Maddi imkansızlık nedeniyle Hukuk Fakültesini 3.sınıfta bırakmak zorunda kalan Metehan (57), bu yıl mezun olmaya çalışıyor.

Mardin'in Ömerli ilçesine bağlı Kocasırt köyünde yaşayan Reşit Metehan (57), 1972 yılında kayıt yaptırdığı, ancak maddi imkansızlık nedeniyle 3 sınıfta bıraktığı İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden bu yıl mezun olmak için büyük çaba gösteriyor. Ömerli ilçesine bağlı 14 haneli Kocasırt köyünde yaşamını sürdüren 6 çocuk babası Reşit Metehan, 1972 yılında büyük umutlarla kazandığı İstanbul Hukuk Fakültesine kayıt yaptırdı. Ancak tüm çabasına rağmen maddi imkansızlıklar nedeniyle ona yaşamında yeni bir sayfa açan fakülteyi, 3. sınıfta bırakmak zorunda kalarak köyüne döndü. Aradan geçen zaman içinde evlenen, çocuk sahibi olan Metehan, geçimini küçük bağından elde ettiği ürünlerin yanı sıra yaptığı resim ve heykel eserlerini satarak sağladı. Bu arada, durmadan kitap okuyarak kendisini geliştiren Metehan, 2008'da çıkan afla hayalini gerçekleştirmek için umudun kapısını yeniden araladı. Metehan, kıt kanat geçindiği için avukat olma hayalini gerçekleştirme yolları ararken, yolu bu kez Ömerli ilçe Kaymakamı Üzeyir Yılmaz ile kesişti. Metehan'ın okuma azmine ilişkin talebini büyük sevinçle karşılayan Yılmaz da, maddi destekte bulunma sözü verdi. Böylece Metehan, yeniden fakülteye dönebilmenin mutluluğuyla kırsaldan topladığı odunları sobada yakarak ısıttığı yaklaşık 10 metre karelik, küçük çalışma odasında gecesini gündüzüne katarak 'okumanın yaşı yok' dercesine hayaline doğru yelken açmaya başladı. Geçen yıl fakültenin 3. sınıfında kayıt yenileyen ve şuan 4 sınıfta olan ve yıl sonunda mezun olmak için çalışan Metehan, ''cübbe giyeceği'' günleri adeta iple çekiyor. Yoksulluğun sevimsiz yüzüne rağmen, küçücük bahçeli evinde, kimi zaman okul duvarına resim yaparak, kimi zaman doğadan topladığı taşları minik heykelciklere dönüştürerek imkansızlık içinde üretici olabilmeyi başarabilen Metehan, büyük azmi ve sabrıyla her şeye rağmen yaşamdan kopmayarak, mücadeleci ruhuyla yöredeki köylülerden farklı bir portre çiziyor. En büyük destek eşinden Hat, resim ve heykel yaptığını kendi çocuklarının yanı sıra köydeki çocuklara güzel sanatlar konusunda yardımcı olduğunu ifade eden Metehan, yaptığı sanatsal ürünleri satarak geçimini temin ettiğini söyledi. Metehan'ın eşi Gazal da, eşinin tekrar fakülteye dönmesine çok sevindiğini eşini her konuda desteklediğini belirterek, ''Eşim sabaha kadar ders çalışıyor. Işığı sürekli açık. Ben de ona çay kahve servisi yapıyorum. Çocuklarla ilgileniyorum yeter ki çalışsın diyorum. Çabası boşa gitmesin. Çevrede eşimin yeniden fakülte okuması konusunda dedikodu yapıyorlar. 'bu yaştan sonra fakülteyi bitiremez' diyorlar. Ama ben onları dinlemiyorum, eşimi destekliyorum. Ben hiç okula gitmedim. Okuma yazma bilmeyi çok isterdim'' dedi.