6 Ocak 2009 Salı

Kastamonu'da Eğitime Kar Engeli...

Elverişsiz hava şartları Kastamonu'da hayatı olumsuz etkilemeye devam ediyor.

Kastamonu Valiliği, merkez ve köylerde kardan dolayı iki gün eğitime ara verilen ilköğretim okullarının bugün de tatil edildiğini açıklandı.
Kastamonu merkezde kar kalınlığının 30 santimetreye ulaştığı belirtildi.

Hasta Öğretmene Vefasızlık!

Milli Eğitim Bakanlığı, “şizofren” teşhisi konulan öğretmene sahip çıkmadı. Hasta öğretmen kaderine terkedildi..

Yozgat'ın Şefaatli ilçesinde İmam Hatip Lisesi'nde rehberlik öğretmenliği görevini sürdürürken “şizofren” teşhisi konulan Bekir Akyol, malulen emekli olmak istedi, 10 yılı doldurmadığı için kendisine emekli maaşı bağlanmadı. Daha sonra kendisine bağlanan özürlü maaşı ile yalnız başına bırakıldı.

Yozgat'ın Şefaatli ilçesinde Şefaatli İmam-Hatip Lisesi'nde psikolojik danışman ve rehber öğretmeni olarak görev yapan Bekir Akyol, psikolojik bir rahatsızlık geçirdi. Daha sonra kendisine şizofreni teşhisi konulan Akyol'a GATA'dan görev yapamaz raporu verildi. Annesi ile birlikte yaşayan ve 6 yıl öğretmenlik yapmasına karşın sefalete bırakılan Akyol'a bir süre sonra özürlü maaşı bağlandı.

-“MEB, SOKAĞA MI ATTI?”-

Konuyla ilgili ANKA muhabirinin sorularını cevaplandıran Bağımsız Eğitimciler Sendikası (BES) Genel Başkanı Gürkan Avcı, devlete ve çocuklara yıllarca hizmet etmiş bir öğretmenin durumunun içler acısı olduğunu söyledi. Avcı, şu görüşleri savundu:
“MEB'in ihmali ve beceriksizliği yüzünden ayrıca yeri Sosyal Güvenlik Yasası'nın kapitalist yasal düzenlemeleri nedeniyle öğretmenimiz perişan durumda. Hükümetin görevi sosyal devleti yok etmek değil, sosyal devleti daha da büyütmek olmalıdır. MEB, resmen bu öğretmeni sokağa atmış durumdadır. MEB, bu öğretmeni bu halde yalnız başına sokağa terk etmiştir”

İlk Bilim Adamı : İbn el Haytham...

BBC’nin internet sayfasında yayımlanan bir makalede Iraklı Hasan İbn el Haytham’ın “ilk gerçek bilim adamı” olarak tarih sahnesine çıktığı dile getirildi.

BBC'nin internet sayfasında yayımlanan bir makalede ünlü İngiliz fizikçi İsaac Newton'dan yüzyıllar önce Iraklı Hasan İbn el Haytham'ın “ilk gerçek bilim adamı” olarak tarih sahnesine çıktığı dile getirildi.

Prof. Jim Al Halili'nin makalesinde, “MS. 965'te doğan İbn el Haytham, Newton ile eşdeğerde bir fizikçiydi” dedi.

''Evlilik Okulu Kurulsun''

Son yıllarda boşanmalarda yaşanan artış çeşitli çözüm önerilerini de gündeme getiriyor. AK Parti Yozgat Milletvekili Osman Coşkun 'Evlilik Okulu' kurulmasını önerdi.

Son yıllarda boşanmalarda yaşanan artış çeşitli çözüm önerilerini de gündeme getiriyor. AK Parti Yozgat Milletvekili Osman Coşkun, boşanma oranlarının ürkütücü boyutlara ulaştığına dikkat çekerek 'Evlilik Okulu' kurulmasını önerdi.

Coşkun hazırladığı projeyi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik ile Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Nimet Çubukçu'ya gönderdi.

Osman Coşkun, Evlilik Okulu vesilesiyle evliliklerin daha bilinçli hale getirilmesini istiyor. En fazla boşanmanın, evliliğin ilk 5 yılında görüldüğüne dikkat çeken Coşkun, ailelerin de bilinçli davranması gerektiğini söylüyor. Coşkun, "Aileler, kızları ya da oğullarının evliliğe hazır olup olmadığından daha çok ekonomik konuları ön planda tutuyor." diyor.

Hazırladığı proje hakkında bilgi veren Coşkun şunları anlattı: "Boşanmaların artmasındaki en önemli etken; aile kurumunun her türlü etkiye açık bırakılıp diğer yandan korunması için herhangi bir önlem alınmamasıdır. Çiftlerin aile birliğini sürdürmekteki bilgi eksikliği boşanmalara neden oluyor. Bu sebeple bir evliliği yaşatmak için gerekli olan asgari düzeyde psikolojik, cinsel, kültürel, kişisel gelişim becerilerinin evlenmek isteyenlere kazandırılması gerekmektedir."

Evlenen çiftlerden resmî nikâh kıyılırken sağlık raporu istendiğini dile getiren milletvekili Coşkun, çiftlerin evlilik eğitimi aldığına dair belgenin de istenmesini önerdi. Çiftlere, aile ile ilgili her türlü bilginin evlilik okullarında uzmanlarca verilmesinin boşanmaları azaltacağını belirten Coşkun, şöyle konuştu: "Resmi istatistikleri incelediğinizde boşanmaların en önemli sebebi geçimsizlik olarak belirtiliyor. Birçok çift, yaşanan en küçük olayı büyütüyor."

Yapılan istatistiklerde boşanmaların en çok yaşandığı bölgelerin başında ilk sırada yer alan Ege'yi Marmara, Akdeniz ve İç Anadolu bölgeleri izliyor. Boşanma olayları en fazla İzmir'de yaşanıyor. Ayrıca Denizli, Muğla, Uşak, Antalya, İstanbul, Kırşehir ve Zonguldak, ayrılıkların yaşandığı illerin başında geliyor. En az boşanma ise Siirt, Hakkâri, Bitlis ve Şırnak illerinde tespit edildi.

Bilkent'te Hüzünlü Gün...

Ankara’da doğalgazdan zehirlenerek ölen 7 öğrenci için Bilkent Üniversitesi'nde anma töreni düzenlendi.

ANKARA'da yılbaşı gecesi doğalgaz kombisinin borusundan sızan karbonmonoksit gazından zehirlenip ölen 3'ü kız, 7 öğrenci için okudukları Bilkent Üniversitesi'nde anma töreni düzenlendi. Törene katılan ölen öğrencilerden Tarık Şükrü Yılmaz'ın kız kardeşi Tilbe Yılmaz'ın ağabeyine yazdığı mektubu okuması, salonu dolduranları gözyaşına boğdu.
Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi Konser Salonu'ndaki törene, ölen gençlerin bazılarının aileleri, yakınları, YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, bazı YÖK üyeleri, üniversite yönetimi, aralarında YÖK Başkanı Özcan'ın Bilkent Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü'nde görev yapan eşi Doç. Dr. Kıvılcım Metin Özcan'ın da bulunduğu öğretim üyeleri ve çok sayıda öğrenci katıldı. Salondaki platformda, uzun bir masanın üzerine beyaz karanfiller arasında, hayatlarını kaybeden gençlerin çerçeveli fotoğrafları konulurken, bazı ailelerde çocuklarının fotoğraflarını kucaklarında taşıdı. Gençlerin anısına bir dakikalık saygı durusuyla başlayan törene katılanlar gözyaşlarını tutamadı. Bilkent Üniversitesi Senfoni Orkestrası, Işın Metin yönetiminde Samuel Barber'ın 'Yaylı Sazlar İçin Adagio' eserini seslendirdiği sırada salonda hıçkırıklar yükseldi.
Törende konuşan Bilkent Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Abdullah Atalar, yurtdışında bulunan Rektör Prof. Dr. Ali Doğramacı'nın başsağlığı mesajını okuduktan sonra, karbonmonoksit konusunda bilgiler verdi. Prof. Dr. Atalar, şunları söyledi:
“Oksijenin yetersiz olduğu durumlarda odun, kömür, doğalgaz, fuel-oil, gazyağı, benzin veya tüpgaz gibi yakıtların yanması sırasında ortaya çıkabilir. Yakıt yanarken ateşi mavi ise yeterli oksijen var demektir. Oksijen yetersizliği genellikle çok soğuk gecelerde pencerelerin sıkı sıkıya kapalı olduğu ve çok miktarda yakıt yakıldığı zamanlarda olur. Yılbaşı gecesi de böyle soğuk gecelerden biriydi. Belki evin içerisinde çok kişi olduğu için oksijen de normale göre daha azalmıştı. Doğalgaz yanarken karbonmonoksit çıkarıyordu.”

PIRIL PIRIL HAYELLERİNİ GERİDE BIRAKIP GİTTİLER

İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Metin Heper ise hem Türkçe, hem İngilizce yaptığı konuşmasında, gençlerin hayallerini anlatarak şunları söyledi:
“Büşra, Ceren, Elif, Erol, Oğuzhan, Özgür ve Tarık, annelerinin ve babalarının sevgili çocukları, arkadaşlarının can dostları, hocalarının değerli öğrencileri, ülkelerinin iyi vatandaşları idiler. Ceren babasına, 'Senden başka hiçbir şey istemiyorum, beni okut' demişti. Ceren'in cenaze töreninde babası, kızının köy adetlerine göre halıdan oluşan tabutuna bakarak 'Hani bana diplomanı getirecektin?' diye ağlıyordu. 1 Ocak 2009 Perşembe günü Ceren'in doğum günü idi. Onun için Özgür'lerdeki kutlama hem yeni yıl, hem de yaş günü kutlaması idi. Özgür savcı olmak ve dolayısıyla ülkesinde hukuk devleti fikrinin pekişmesine katkıda bulunmak istiyordu. Elif siyasete atılacağını belirtmiş, 'Condoleezza Rice gibi çok başarılı olacağım' demişti. Yılbaşı tatilinde İstanbul'daki annesini ziyaret etmeyi planlamış, ne varki o meşum gece şehirlerarası yolları kapayan kar, Elif'i yılbaşını arkadaşları ile kutladıkları Özgür'ün dairesine yönlendirmişti. Tarık, yüksek tahsilini Ankara'da yapmak istiyordu. Bu isteğini gerçekleştirebilmek için 2 sene herhangi bir yükseköğrenim kurumuna kayıt yaptırmamıştı. Büşra'nın lise yıllarından bir arkadaşı onun için 'Neşe doluydu. Sınıfımıza sonradan gelmiş olmasına rağmen onu çabuk kabullenmiştik. Ancak bunu, yani Büşra'nın kaybını kabullenemeyiz' dedi. Büşra ve Tarık yakın arkadaştılar. İlerisi için müşterek planları vardı. Büşra ve Tarık yan yana defnedildiler. Oğuzhan ile Tarık liseden beri arkadaştı. Üniversiteye birlikte devam etme kararı almışlardı. Ne yazık ki ne beraber ne de yalnız başlarına bitiremediler. Erol bir taraftan üniversitedeki derslerini takip ederken bir taraftan da sık sık son bir yıldır İzmir'de bir hastanenin yoğun bakım servisinde tedavi altında bulunan babasını ziyaret ediyordu. Ne yazık ki bu insan çocukların sonu çok erken geldi.”
Bilkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Osman Berat Gürzumar da yaptığı konuşmada, “Çok gençtiniz çocuklar. 2008 yılının güz döneminde tanışamamıştık. 2009'un ilk sabahı saat 11.00 gibi çalan bir telefon büyük bir acıyla birlikte tanıştırdı sizleri bana ve Hukuk Fakültesi mensuplarına. Tertemizdiniz. Her genç insan gibi bu ülkenin umuduydunuz, çocuklarımızdınız. Yok olmadınız, hüznümüz oldunuz. Sizi asla unutmayacağız” dedi.

DUYGU DOLU MEKTUP
Tarık Şükrü Yılmaz'ın kız kardeşi Tilbe Yılmaz, törende ağabeyine yazdığı mektubu okurken salonda duygu dolu anlar yaşandı. Tilbe Yılmaz'ın duygulu mektubu şöyle:
“Ağabeyim,
Söze nasıl başlayacağımı, ne söyleyeceğimi bilmiyorum. Şu an beni gördüğünü ve duyduğunu biliyorum. Son defa gördüğümde bembeyaz kefene sarmışlardı seni. 'Ağabey' dedim haykırdım, ses vermedin, öptüm buz gibiydin. Bu nasıl bir acı, 'Tarık öldü diyorlar', ancak kimse içimdeki yangını bilmiyor. Sırdaşım, dert ortağım, sen gittin, derdimi kime anlatacağım, kime koşulsuz güveneceğim, kim sever beni senin sevdiğin gibi? Kim gözünü kırpmadan canını ortaya koyar benim için. Şimdi kara topraktasın, yalnız değilsin dedemin yanındasın, dedem ısıtacak seni. Keşke elimde olsaydı nefesimi sana verseydim. Hayat doluydun, benim iyi kalpli sevecen babayiğit, kargözlü ağabeyim. Allah kimseye ama kimseye kardeş acası vermesin. Allah önce anneme sonra babama, bana ve kardeşime ve seni seven herkese sabır versin.”

ARKADAŞLARIMIZA İFTİRA ATILDI

Bilkent Üniversitesi Öğrenci Konseyi Başkan Yardımcısı Fatih Demir ise olayın ardından bazı basın organlarında yapılan yorumları ve istifa eden Başkent Doğalgaz Genel Müdürü Veysel Karani Demir'in açıklamalarını eleştirerek, “Söz konusu basın yayın organlarını ve Veysel Karani Demir'i kınıyoruz ve onları insani değerlere, gencecik canların kaybına, en değerli varlıklarını yitiren ailelerin üzüntüsüne saygılı ve duyarlı olmaya davet ediyoruz. Böylesine büyük bir acının ardından yapılması gerekenin, arkadaşlarına iftira atmak veya onlara suçlamalar yöneltmek değil, bu olaya sebebiyet veren ihmaller zincirinin sorumlularını konuşmak olduğunu” diye konuştu.

ÖLEN ÖĞRENCİLER
Turan Özgür Attila (Hukuk Fakültesi- Hazırlık), Büşra Bek (İç Mimari ve Çevre Tasarımı- Hazırlık), Elif Koyuncuoğlu (Siyaset Bilimi- Hazırlık), Ceren Okkalı (Uluslararası İlişkiler- Hazırlık), Erol Can Özdokumacı (Turizm ve Otelcilik- Hazırlık), Oğuzhan Tozburun (Kimya- Hazırlık), Tarık Şükrü Yılmaz (Ticaret ve Yönetim- Hazırlık).

İngilizce Öğretmeninin Çilesi...

Aydın'da Zübeyde Hanım İlköğretim Okulu İngilizce öğretmeni Özcan Akpınar, Okul Müdürü Sebahattin Yegül'e Bayım' diye hitap edince, hayatı karardı.

Okul müdürü, 27 yıllık öğretmen hakkında soruşturma başlattı. Soruşturmayı yürüten müfettiş, öğretmenin maaşına 1/30 oranında kesinti verilmesi, sağlık durumunun incelenmesi ve ulaşımı zor okullara gitmesini istedi. Ayrıca öğretmen Özcan Akpınar'dan 'öğretmenlik yapmasına engel' olmadığına dair rapor alması istendi. Sağlık durumu tespit edilinceye kadar derslerden ve sınıfından uzak durması belirtilen öğretmen Akpınar yılmadı. Akıl sağlığı yerinde raporu alan Akpınar, 1 yıl sonra okuluna dönebildi.