6 Mayıs 2010 Perşembe

YGS'nin Fatihi Fen Liseleri SBS Adaylarını Cezbediyor

Üniversite sınavının ilk aşaması olan YGS’de başarı listesinin ilk sırasında Fen Liseleri’nin yer alması SBS adaylarını bu okullara yönlendirdi.

ÖSYM'nin bu yıl uygulamaya soktuğu iki aşamalı üniversite giriş sisteminin ilk ayağı Yükseköğretime Geçiş Sınavı'nın (YGS) sonuçları açıklandı. En başarılı okullar Askeri Okullar, Sosyal Bilimler ve Polis Kolejleri gibi alan okullarının dışında her zamanki gibi Fen Liseleri oldu. SBS'ye hazırlanan öğrenciler için kendilerine koyacakları hedefleri belirlemekte çok önemli olan bu bilgi, gözleri Fen liselerine çevirdi. Özellikle mühendislik, tıp, fizik gibi fen ağırlıklı bölümlere girmeyi hayal eden öğrenciler için SBS'ye bir ay gibi bir zaman kala tüm çalışmalar bu hedefe kilitlendi.

SADECE BİR KİŞİ BARAJI AŞAMADI

Bu yıl ilk kez yapılan YGS'nin açıklanan sonuçlarına göre Türkiye'de Fen Liseleri'nin başarı oranı yüzde 99.938 olarak açıklanırken, bu liselerde sadece bir kişinin 140 barajını aşamadığı açıklandı. Bu veriler göz önüne alındığında tercihlerini üniversiteye en çok öğrenci yerleştiren okullardan yana kullanan ilköğretim öğrencileri ve veliler için Fen Liseleri, yine cazibe merkezi haline geldi.

SINIF MEVCUDU BAŞARIDA ETKİLİ

Fen Liseleri'nin bu başarısını, SBS'de en iyi puan alan öğrencileri bünyesinde bulundurmaları, az sınıf mevcutlarıyla kaliteli eğitim vermeleri ve disiplinli çalışma sistemlerine bağlayan eğitim uzmanları, bu okullara girmeyi hedefleyen öğrencileri planlı çalışmaya davet etti. Türkiye'de en yüksek puanlı Fen Liseleri İstanbul, Ankara, İzmir gibi üç büyük ilden çıkarken, bu sene YGS birincisi çıkaran ve YGS'de en başarılı 10 öğrenci arasına 4 öğrencisini sokan Konya Meram Fen Lisesi de dikkat çekti.

Baharın cazibesi sizi kandırmasın

Havaların ısınmasıyla insanlarda olumlu düşünce ve fikirler ile duygular oluşuyor. Hem doğanın renkten renge bürünmesi, hem de bitkilerin yeni baştan yeşeriyor olması umutları canlandırıyor. Böylece bahar, insanda depresyon ve kötü duyguları giderici olumlu etki sağlıyor. Olumlu düşüncelerin yanı sıra, havalar ısınınca ders çalışmak da zorlaşıyor. Yorgunluk, can sıkıntısı gibi duygular ön plana çıkıyor. Konsantrasyon bozukluğu, neşesizlik, aşırı sinirlilik, hafıza zayıflaması ve uyku bozuklukları görülebiliyor. Bahar yorgunluğuna kapılmamak için her şeyden önce amacınızı hiçbir zaman unutmayın. Her sabah kalktığınızda hedefinizi, kazanmak istediğiniz okulu hatırlayın. O hedefi gerçekleştirmek için başarmanız gereken bir sınavınız olduğunu aklınızdan çıkarmayın. Bahar yorgunluğunu üzerimizden atmak için alınabilecek küçük önlemlere dikkat çeken uzmanlar, bu küçük tedbirlerin bizi daha mutlu insanlar yapacağına ve vücudumuzun yeni mevsime ayak uydurmasına yardımcı olacağına değiniyorlar.

Yorgunluksavar öneriler

• Okula gitmeden önce, pencere önünde yapacağınız jimnastik hareketleri, dolaşım sisteminizin harekete geçmesini sağlayıp, sizi canlı kılacaktır.

• Yediklerinize dikkat etmemek, uygun giyinmemek gibi nedenler vücut direncinizi kırar. Beslenmenize, özellikle aldığınız besinlere özen gösterin.

• Baharda vücudun daha çok vitamin ve minerale ihtiyacı olur. Meyve ve sebze yemeyi eksik etmeyin. Mevsimin özelliğini taşıyan meyve ve sebzelerin bütün çeşitlerinden bol miktarda yiyin.

• Günde 3 litre su için. Yemek ve uykudan önce de azar azar içerek vücuda gerekli suyu sağlayın.

• Uyku düzenine özen gösterin. Kaliteli uyku uyuyan kişi, bahar yorgunluğuna karşı kendini daha iyi onarır. Yatağa girmeden önce strese neden olabilecek şeyleri aklınızdan uzaklaştırın.

• Ders çalıştığınız ortamı sık sık havalandırın.

2009 SBS RESMİ FEN LİSELERİ TOP 10

İl Adı İlçe Adı Okul Adı Öğrenim Şekli Kont. Sayısı Taban Puan Tavan Puan

ANKARA ÇANKAYA Ankara Fen Lisesi İng.Karma 96 491,464 500,000

İZMİR BORNOVA İzmir Fen Lisesi İng.Karma 72 490,141 499,253

İSTANBUL KADIKÖY İstanbul Atatürk Fen Lisesi İng.Karma 96 488,578 497,988

AYDIN MERKEZ Aydın Fen Lisesi İng.Karma 48 487,602 494,684

KONYA MERAM Konya- Meram Fen Lisesi İng.Karma 72 486,502 494,453

ADANA SEYHAN Adana Fen Lisesi İng.Karma 96 485,572 498,500

KAYSERİ MELİKGAZİ Kayseri Fen Lisesi İng.Karma 72 484,920 493,859

MANİSA TURGUTLU Halil Kale Fen Lisesi İng.Karma 72 484,007 489,955

BURSA OSMANGAZİ Bursa Ali Osman Sönmez Fen Lisesi İng.Karma 96 483,947 496,221

İlk 10'a 4 öğrenci soktu

Bu sene ilk kez yapılan YGS'de, Türkiye birincisini çıkaran Konya Meram Fen Lisesi, en iyi puanı alan 10 aday arasına 4 öğrencisinin girmesiyle büyük bir başarıya imza attı. Lisenin bu başarıya ulaşmasındaki en büyük faktörlerinden biri de öğrenci sayısının az oluşunda saklı.

KONYA MERAM FEN LİSESİ

• ÖSS'ye başvuran mezun sayısı: 24

• Yüksekokul, Fakülte tercih edebilecek puan alan öğrencilerin sayısı: 24

• Herhangi bir yüksekokul, fakülteye yerleşenlerin sayısı: 22

• Herhangi bir yüksekokul, fakülteye yerleşemeyenlerin sayısı: 2

• Öğrencilerin yerleştikleri üniversiteler: Boğaziçi, İTÜ, Gazi, Ankara, Bilkent, ODTÜ, İstanbul, Hacettepe, Selçuk, Akdeniz Üniversitesi

• Öğrencilerin genel olarak tercih ettikleri bölümler: Tıp, Elektrik-Elektronik, Endüstri, İşletme, İnşaat Mühendislikleri, Mimarlık Fakülteleri

'SORU'N KALMASIN

SORU: Sınıfımdaki arkadaşlarım günde ortalama 300 soru çözüyormuş, ben ancak 90 tane çözebiliyorum, bu gidişle iyice geride kalacağım. Lütfen yardım.

CEVAP: Öğrencilerin en fazla önem verdiği, aslında diğer faktörlerle kıyaslandığında öğrenmede etkisi daha az olan faktör test çözmedir. Unutmayın, dersi derste algılamadıktan sonra ne kadar test çözerseniz çözün fayda etmez. Öğrenilmiş konularla ilgili test çözmek ise başarınıza büyük oranda etki edecektir. Test çözmek, öğrenmeyi takip eden ve onu pratikle yerleştiren bir yöntemdir. Test çözmek tek başına yeterli değildir. Öncelikle konuyu anlayıp anlamadığını, eksik olan yönlerin neler olduğunu tespit etmelisiniz. Ondan sonra çözmeniz gereken soru sayısı hakkında düşünebilirsiniz. Her hastaya aynı ilaç verilmez. Başkalarının çözdüğü soru sayısıyla kendinizi kıyaslamayın. Günde kaç soru çözmeliyim yerine, kaç soru çözersem konuyu algılayabiliyorum sorusunu cevaplayın. (Star)

Uzaktan Yüksek Lisans Eğitimine Tam Destek

Yükseköğretim Kurulu’ndan öğretmen ve okul yöneticilerine iyi haber geldi. Müjdeyi YÖK Başkanı Özcan verdi...

YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan, öğretmenler ve okul yöneticileri için uzaktan yüksek lisans eğitiminin yapılması konusunda üniversitelere destek olacaklarını ve yüzde yüz destek vereceğini söyledi.

Eğitim-Bir-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, Genel Sekreter Halil Etyemez YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan'ı makamında ziyaret ederek, üniversite çalışanlarının sorunlarından oluşan bir rapor sundu. Sunulan raporu değerlendiren ve uzaktan eğitimle yüksek lisans yapılabilmesi konusunu olumlu karşılayan Özcan, fakültelerden bunu yapmak isteyen olduğu zaman yüzde yüz destek vereceklerini bildirdi.

MEB DE OLUMLU BAKIYOR

YÖK'ün olumlu baktığı uzaktan eğitimle yüksek lisansa Milli Eğitim Bakanlığı'ndan da izin çıktı. YÖK Başkanı Özcan eğitim fakültelerine uzaktan eğitimle yüksek lisans konusunda çalışma yapmalarını istediğini belirtti. ABD'de diplomaların yüzde 30'unun uzaktan eğitimle alındığını söyleyen Özcan, üç, dört üniversitenin bu noktada çalışmaya başladığını kaydetti. Özcan, akademik yüksek lisansa ağırlık veren akademik yüksek lisans üniversitelerinin açılması yönünde çalışmaların başladığını çok yakın zamanda yüksek lisans üniversitelerinin açılacağı haberini de verdi.

Alp Dağlarının Keçileri Tokat'ta Yetişecek

Gaziosmanpaşa Üniversitesi tarafından başlatılan çalışmayla çizgi film karakteri Heidi'nin keçileri olarak bilinen Saanen keçileri Tokat'ta yetiştirilmeye başlandı.

Gaziosmanpaşa Üniversitesince (GOPÜ) başlatılan çalışma kapsamında Tokat bölgesinde yapılan deneme üretiminde, asıl vatanı Alp Dağları olan ve çizgi film karakteri Heidi'nin keçileri olarak bilinen Saanen keçilerinin yöreye uyum sağladığı tespit edildi.

Gaziosmanpaşa Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zootekni Bölüm Başkanı Prof. Dr. Zafer Ulutaş, Karayaka koyununun ıslah edilmesi ile Saanen keçi yetiştiricilerinin Tokat bölgesindeki verim performansının belirlenmesi ve Tokat'a adaptasyonuna yönelik çeşitli çalışmalar yaptıklarını söyledi.

Tokat'ta keçi üreticilerinin kendilerine gelip (Saanen keçi üretebilir miyiz?) diye sorduklarını anlatan Prof. Dr. Ulutaş, ''Bizler bilimsel çalışmaları yapan bir bilim insanı olarak bu hayvanları üniversitemizde denemeden 'olur' veya 'olmaz' şeklinde bir bilgi vermek istemedik. Aslında düşüncelerimize göre olur ama bunu bir de yerinde yapmak fikriyle bir proje yaptık'' diye konuştu.

Bu proje kapsamında 50 tane dişi ve 5 tane erkek Saanen keçisini Çanakkale yöresinden getirdiklerini ifade eden Prof. Dr. Ulutaş, ''Bunları burada dölledik. Daha sonra ilk süt verimini aldık. Baktığımızda Tokat bölgesine uyumlarında hiçbir sıkıntı yok. Kara keçiye oranla yaklaşık 4-5 kat daha fazla bir ekonomik getirisi oldu'' dedi.

Saanen keçileriyle ilgili çalışmaların tamamlandığını belirten Prof. Dr. Ulutaş, çalışmaları sonucunda süt veriminin de arttığını söyledi.

Çevre ve Orman Bakanlığı'nın keçilerin ormanlarda otlatılmasına müsaade etmediğini, bunun doğru bir yaklaşım olduğunu anlatan Prof. Dr. Ulutaş, sadece keçi değil, ormana götürülen her hayvanı orman alanlarında kontrollü otlatmak gerektiğini ifade etti.

Üniversitelerin bulundukları bölgeye ekonomik olarak gelir getirici faaliyetlerde bulunması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Ulutaş, bu projelerle buradaki insanların ekonomik seviyelerini artırmaya yönelik çalışmalar yaptıklarını belirtti.

Tokat'ta 42 yetiştiriciyle çalıştıklarını bildiren Prof. Dr. Ulutaş, 5 yıl içerisinde yetiştiricilere 1 milyon TL ekonomik gelir sağladıklarını, Avlunlar, Başçiftlik Karacaören, Erbaa Karayaka bölgelerinde çalışmalar yaptıklarını söyledi.

KARAYAKA KOYUNUNU ISLAH EDİLMESİ ÇALIŞMALARI

Tokat bölgesinde yetiştirilen Karayaka koyununun ıslah edilmesi çalışmaları hakkında da bilgi veren Prof. Dr. Ulutaş, şöyle konuştu:

''Bu koyunların ikiz doğurma oranı çok düşük. Et kalitesi iyi ama bu hayvanların karkastaki yağ oranı biraz fazla. Televizyonlarda izlediğimiz Avrupa'daki ırklara göre biraz daha yavaş gelişiyor diye bize bu tür şikayetler geliyordu. Bizim hayvanlarımız kötü hayvanlar değil, ancak bizler yeteri kadar ilgilenmiyoruz. 5 yıllık süreç içerisinde yüzde 4 olan ikizlik oranını yüzde 18'e çıkarttık. Karkastaki yağ oranında büyük bir azalma var. Bu hayvanların doğum ağırlığı 3.2 kiloydu, bugün 4.5 kilo civarına yükseldi. Biz hayvanları bir 8. haftada tartarız, bir de 20. haftada tartarız. Projeye başlamadan bu hayvanların 8. hafta ağırlığı 13 kiloydu, bugün 18 kilo. 20. hafta ağırlığı 21 kiloydu, bugün 31 kilo. Demek ki bu hayvanların üzerinde çalışıldığı zaman Avrupa'da gördüğümüz hayvanlar gibi olmaması için bir neden yok. Tek amaç bu özverili çalışmayı gerektiren çalışmaları bütün insanlar olarak, yetiştiricisiyle, üniversitesiyle yapmamız gerekiyor

Müdürün Taciz Skandalı

İki kadın öğretmeni taciz ettiği iddiasıyla hakkında soruşturma açılan müdürün makam odasında sperm örnekleri bulundu.

Adana'nın Yumurtalık ilçesinde, geçen ay, makam odasında iki kadın öğretmeni taciz ettiği iddiasıyla hakkında adli ve idari soruşturma açılan ilköğretim okulu müdürünün makam odasındaki kağıt ve peçete parçalarında Adli Tıp Kurumu uzmanlarınca yapılan incelemede, sperm örnekleri bulunduğu bildirildi.

1 Nisan 2010 tarihinde, bir kadın öğretmenin Kaymakamlık ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüğüne yaptığı şikayet üzerine taciz iddiasıyla gözaltına alındıktan sonra serbest bırakılan ancak savcılık tarafından hazırlanan iddianameye dayanılarak Yumurtalık Sulh Ceza Mahkemesi'nde hakkında dava açılan H.E'nin (42) tutuksuz yargılaması devam ederken, Adli Tıp Kurumu da raporunu tamamladı.

Adli Tıp Kurumunun raporunda, okul müdürü H.E'nin makam odasındaki kağıt ve peçete parçalarında sperm örnekleri bulunduğu kaydedildi.

Bu arada, konuyla ilgili okuldaki bazı öğrencilerin ifadesine başvurulduğu belirtildi.

H.E hakkındaki iddialar, bir öğretmenin olayı şikayet etmesi üzerine ortaya çıkmış, daha sonra başka bir kadın öğretmen de cinsel taciz olayına maruz kaldığı gerekçesiyle dilekçe vermişti.

H.E'nin TCK'nin 105/1 ve 105/2 maddelerine göre 2 aydan 2 yıla kadar hapis cezasıyla yargılandığı öğrenildi.

Öte yandan, Milli Eğitim Bakanlığı müfettişlerinin de 1702 sayılı kanun gereğince ''iffetsizlik'' olarak nitelenen suç için görevden alma ve meslekten men iddiasıyla soruşturmasını sürdürdüğü, Adli Tıp Kurumu'nun hazırlayarak mahkemeye ilettiği raporun da bakanlık müfettişlerince dikkate alındığı kaydedildi.

Dekanlığı 6.5 Yıl Sonra Aldığı Kişiye Devretti

Bursa Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Halis Ertürk, görevini 6.5 önce devraldığı Prof. Dr. İsmail Efil'e yeniden devretti.
Geçtiğimiz günlerde Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından dekanlığa atanan Prof. Dr. Efil, İİBF'de düzenlenen devir teslim töreniyle görevine başladı. Törenine Rektör Prof. Dr. Mete Cengiz, eski rektörlerden Prof. Dr. Ayhan Kızıl'ın yanı sıra çok sayıda öğretim üyesi de katıldı.

Rektör Prof. Dr. Mete Cengiz, konuşmasında üniversitenin tercihlerine saygı duyarak, makamların gelip geçici olduğunu unutmadan Atatürk'ün hedef gösterdiği çağdaş medeniyete ulaşmak için biz-onlar ayrımı yapmadan çalışmak gerektiğini belirtti. Cengiz, "Halis Hocamız her zaman yapıcı oldu, fakültesini ileri götürmek için çalıştı. Efil hocamızın da aynı anlayışla hareket edeceğine inanıyor, kendisine başarılar diliyoruz." dedi.

2003 yılında görevi devraldığı dekanlık görevini Prof. Dr. İsmail Efil'e 6.5 yıl aradan sonra yeniden devreden Prof. Dr. Halis Ertürk, bu süre içinde herkese saygılı davrandıklarını ve çıtayı yükseltmeye çalıştıklarını belirtti.

Ertürk, "Hizmet üretirken üretilen hizmetin bazılarının hoşuna gitmeyeceğini bilerek, olması gerektiği şekilde hareket tarzımızı belirledik. Tehdit, baskı ve çifte standart unsurunu hiçbir şekilde kullanmamaya gayret ettik. Bundan sonra da hizmette sınır yol felsefesine uygun olarak esas görevim olan öğretim üyeliğine devam edeceğim." şeklinde konuştu.

Yeni Dekan Prof. Dr. İsmail Efil de dekanlık görevini tekrar yüklenmekten büyük gurur duyduğunu ifade ederek, "Kurumlar kalıcı, kişiler geçicidir. Önemli olan geride hoş izlenim bırakmaktır. Seçim döneminde yapmaya söz verdiğim her şey bugün de geçerlidir." diye konuştu.

Yönetim anlayışının 'biz merkezli' olacağını dile getiren Prof. Dr. Efil, "Hun İmparatoru Atilla'nın dediği gibi, 'Zor zamanlarda biz, rahat zamanlarda ben diyen yöneticilere karşı tedbirli olun' düşüncesini son derece önemsiyorum. Fakültemizin ilerlemesi için Stratejik Yönetim Anlayışı ve Avrupa Kalite Vakfı(EFQM)'nın ortaya koyduğu Mükemmellik Modeli çerçevesinde çalışmalar yapacağız." dedi.

Rektör Prof. Dr. Mete Cengiz, Halis Ertürk'e hizmetlerinden dolayı teşekkür ederek bir plaket verdi. Görevi devreden Prof. Dr. Halis Ertürk daha sonra, dekanlık yaptığı dönemde çeşitli kademelerde görev yapan öğretim üyelerine teşekkür etti. (aa)

'e-öğrenme' Pazarı Gittikçe Büyüyor

Kara tahtaların yerini elektronik tahtalar birbir alıyor. Artık öğrenciler ev ödevleri için interneti kullanıyor.
Okullarda bilgisayarlar bozulur diye laboratuvarların kilitlendiği dönemler artık gerilerde kaldı.
Türkiye'de henüz her kesime ulaşmasa da bilgisayar ve internet pek çok okula girdi.

Anne ve babalar olarak yanıtlayamadığınız sorular karşısında çocuklara 'Google'a sor' der hale geldik.
Elektronik öğrenme, mobil öğrenme gibi kavramlar hayatımızın bir parçası haline geldi.

IDC'nin son raporuna göre dünyada e-öğrenme pazarı 17.2 milyar doları aşıyor.
Türkiye'de de e-öğrenme pazarı her geçen gün büyüyor. İstanbul,
önümüzdeki günlerde eğitimde yeni teknolojilerin konuşulacağı "e-öğrenme" konferansına ev sahipliği yapacak.

İstanbul Üniversitesi Enformatik Bölümü, Türkiye Bilişim Vakfı, İstanbul Kültür Üniversitesi ve
Türkiye Bilişim Derneği "Üçüncü Uluslararası Gelecek İçin Öğrenme Alanında Yenilikler: e-öğrenme"
konferansını gerçekleştiriyor. Konferans, 10-14 Mayıs 2010 tarihlerinde İstanbul Kültür Üniversitesi'nde
düzenlenecek.

Türkiye Bilişim Vakfı'nın (TBV) Ankara Temsilcisi Dr. Aydın Kolat, "Türkiye'de e-öğrenme uygulamalarının
üniversitelerde 2000'li yıllardan bu yana yapıldığına işaret ederek, "Kimi üniversiteler özellikle de
bilgisayar mühendisliği bölümlerinde hayata geçti. Ayrıca büyük şirketler de e-öğrenmeden uzun yıllardır faydalanıyor.
E-Öğrenme için bilgisayar ve internet bağlantısı olması yeterli" diye konuşuyor.

Gelecekte özellikle mobil teknolojilerin öğrenme için çok faydası olacağına dikkat çeken
Dr. Aydın Kolat, "e-Öğrenme, öğrenmeyi heyecanlı, çekici ve ilgi uyandıran hale getirdir.
Öğrenme, doğası gereği, sosyal bir etkinlik.E- öğrenme, çok güçlü ve kalıcı öğrenme
deneyimlerinin yalnızca içerik ile değil, çevrimiçi topluluklar ve ağlar ile başarılabileceğini gösterdi.
E-öğrenme, öğrenmeyi iş süreçlerine entegre etmeyi de sağlar. Günümüzün rekabetçi dünyasında,
kurumlar elemanlarına, sınıf eğitiminin yanında e-öğrenmeyi de kullanarak daha kalıcı ve daha ucuz bir eğitim sağlamakta.
Bu çağdaş yöntem sayesinde öğrenme okul sınıflarından, klavyelere hatta mobil cihazlar yolu ile,
cep telefonlarımıza kadar geldi. Cep telefonundan matematik öğrenimi alacağımız günler de gelecek"
değerlendirmesini yapıyor.

Zaman ve mekandan bağımsız olarak bilgiye erişebilmenin büyük olanaklar sağladığını vurgulayan
Dr. Aydın Kolat, "İlköğretim ve liselerde de e-öğrenmenin yaygınlaşması bekleniyor. Artık insanlar için
yaşam boyu öğrenme var. Öğrenciler kendi kendilerine çalışıp öğreniyorlar. Deneyler yapıyorlar.
Simülasyonlar kullanılıyor. Ancak dünyadaki eğilimlere göre sadece web üzerinden eğitim doğru bulunmuyor.
Yüzyüze eğitimle desteklenmesi öneriliyor" açıklamasını yapıyor. kaynak: (Sabah)