2 Şubat 2008 Cumartesi

Belediyenin Diş Taraması Anaokullarına da Uzandı

İzmir Büyükşehir Belediyesi, 2007 Aralık ayında başlattığı ağız ve diş sağlığı eğitimlerini, okulların tatil olmasıyla birlikte İZELMAN anaokullarında ve Mordoğan'da halka yönelik olarak devam ettiriyor. Bu kapsamda İZELMAN'a bağlı Nilüfer Hatun Anaokulu'nda yapılan genel sağlık taraması ve eğitime, Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu'nun eşi Dr. Türkegül Kocaoğlu, İZELMAN Genel Müdürü Zeki Babaoğlu ve Eşrefpaşa Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Hülya Güven de katıldı.

Uzman doktor ve diş hekimi tarafından genel sağlık ve diş sağlığı kontrolünden geçirilen miniklere, Dr. Kocaoğlu tarafından diş fırçası ve macun verildi. Kocaoğlu, miniklere ağız ve diş sağlığının korunmasına yönelik öğütler verdi. Çizgi film kahramanlarının yer aldığı diş sağlığı eğitim CD'sini de seyreden minikler, eğlenerek öğrenmenin tadına vardı. Daha Kocaoğlu'na, 6 yaş sınıfının el emeği olan ebru tarzında yapılmış bir tablo hediye edildi.

Ağız ve diş sağlığı kampanyasında, 860 okulda toplam 600 bin öğrenciye ulaşılması hedefleniyor. Sağlık taraması yapılan okullarda 2005 ve 2006 yıllarında 130 bin diş macunu ve fırçası dağıtan belediye, İzmir'deki ilköğretim ve liselerde okuyan bütün öğrencilere ulaşmayı hedefliyor. Kampanya kapsamında Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi tarafından eğitimden geçirilen "Abla-Ağabey- Kardeş"ler, Eşrefpaşa Hastanesi hemşireleri ve EÜ Diş Hekimliği Fakültesi öğrencileri, okullara tek tek giderek öğrencilere ağız ve diş sağlığı eğitimi veriyor. Ardından diş fırçası, diş macunu, broşür ve Nutuk kitabı armağan ediliyor. (Cihan Haber Ajansı)

MEB Müsteşarlığı'na Muammer Yaşar Özgül Atandı

Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarlığı'na Muammer Yaşar Özgül, İçişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcılıklarına mülkiye başmüfettişleri Mustafa Tekmen ve Zekeriya Şarbak atandı.

İçişleri Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı'na ait çeşitli atama kararları Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayınlandı.

İçişleri Bakanlığı'nda müsteşar yardımcılıklarının yanı sıra Personel Genel Müdürlüğü'ne Personel Genel Müdür Yardımcısı Yusuf Mayda, İdari ve Mali İşler Dairesi Başkanlığı'na Hukuk Müşaviri Ersin Yazıcı atandı.

Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarlığı'na atanan Özgül, GAP İdaresi Başkanlığı görevini yürütüyordu. (Anadolu Ajansı)

Gün Boyu Bidonlarla Evlerine Su Taşımak Zorunda Kalan Kızlar

Muş’un Korkut İlçesi'ne bağlı Karakale Beldesi Gültepe Mahallesi’nde evlerinde içme suyu şebekesi olmayan birçok aile, su taşımaları için kız çocuklarını okula göndermiyor. Mahalledeki tek çeşmeden gün boyu bidonlarla evlerine su taşımak zorunda kalan kızlar, “Okumak istiyoruz ama evlere su taşımamız için buna izin verilmiyor. Susuzluğun, eğitimimizi engellemesini istemiyoruz” dedi.

OKULA GİDECEKLERİ YERE SU TAŞIYORLAR

Karakale Beldesi’ne 10 yıl önce bağlanan 150 haneli, 750 nüfuslu Gültepe Mahallesi'nde, içme suyu ihtiyacı tek çeşmeden karşılanıyor. Geleneklere göre sadece kadın ve kızların çeşmeden su taşımaları, kızların eğitimini de engelliyor. Bazı aileler eve su taşımaları için kızlarını okula göndermezken, okula gidenler ise günün büyük bir bölümünü çeşme başındaki kuyrukta geçirmek zorunda kaldıkları için ya devamsızlık yapıyor ya da derslerin bir bölümüne giremiyor. Gültepe Mahallesi’ndeki 4 öğretmenin görev yaptığı ilköğretim okulunda 160 öğrenci eğitim- öğretim görüyor. 5 sınıflı okulda, kızların devamsızlığı önemli bir sorun olarak dikkat çekiyor.

Karakale Beldesi’ne bağlandıktan sonra hizmet alamadıklarını belirten Gültepe Mahallesi Muhtarı Tahir Yasul, “Yıllardır kangren haline gelen yol ve su sorunu bir türlü çözülemedi. Belediye maddi olanakları yeterli olmadığını gerekçe gösteriyor. Çözülemeyen su problemi kızların eğitimlerini aksatıyor. Bazı aileler eve su taşımaları için kızları 3’üncü sınıftan sonra okula göndermiyor. Bazıları ise sürekli olarak derslerin bir bölümüne giremiyor. Kızların eğitimsiz kalmalarının tek sorumlusu susuzluktur” dedi.

Yıllardır susuzluk çilesi yaşadıklarını dile getiren mahalle sakinlerinden Ayşe Aydın ise, “Tek çeşme, 750 nüfusa yetmiyor. Ömrümüz su taşımakla geçti. Şimdi bu çileyi kızlarımız da yaşıyor. Artık buna bir son verilsin. Suyun eğitimi engellemesi nerede görülmüştür” diye konuştu.

Karakale Belediye Başkanı Genç Parti'li Alemattin Artan ise, Gültepe Mahallesi’nin beldeye 10 kilometre uzaklakta bulunduğunu belirtarak, “İçme suyu sorunu var. Kızların bu yüzden okula gidemediği de doğrudur. Gültepe’ye 12 kilometre uzakta bir su kaynağı bulduk. Bunu getirmek yaklaşık 600 bin YTL’ye çıkacak. Ama biz belediye olarak 12 işci ve memurun maaşını ödeyemiyoruz” dedi.

Alevi Öğrenciye Dayak Meclis'te

CHP İstanbul Milletvekili Çetin Soysal, İstanbul Şişli’de bir lisede Alevi öğrencinin Din Kültürü öğretmeni tarafından dövüldüğü iddialarını Meclis gündemine taşıdı.

CHP’li Soysal, söz konusu iddialarla ilgili olarak Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in yanıtlaması istemiyle Meclis Başkanlığına yazılı soru önergesi verdi.

Önergesinde, Burak Tibar’ın halen hastanede tedavi altında bulunduğunu belirten Soysal, İstanbul Esenler’de yaşanan olay sonrasında soruşturma yapılan öğretmenin başka okula gönderildiğini hatırlattı. Soysal, yapılan soruşturmaların hangi kriterlere göre yapıldığını sordu. Soysal, Bakan Çelik’e şu soruları yöneltti:

“Son dönemde Bakanlığınıza bağlı okullarda gözle görünür bir şekilde artış yaşanan şiddet olayları karşısında ne tür tedbirler alınmıştır?

Alevi öğrencilere yönelik şiddet, din ve vicdan özgürlüğü çerçevesinde nasıl değerlendirilmelidir?

Partinizin kamusal alanlarda dini simgelerin kullanılmasıyla ilgili sergilediği tavrın, okullarda özellikle Din Kültür ve Ahlak Bilgisi öğretmenleri cesaretlendirici bir etkisi var mıdır?

Burak Tibar eğitim hayatını ve psikolojisini tüm yaşamı boyunca etkileyecek şekilde şiddet görmüştür. Okullarda şiddetin engellenmesi amacıyla herhangi bir detbir alınması düşünülmekte midir? Düşünülüyorsa bu tedbirler nelerdir?”

Ereğli'de Mehmetçik Okul Onarıyor

Ereğli ilçesinde 3 kez sel baskınına maruz kalan ilköğretim Okulu, Mehmetçik tarafından yeniden onarılıyor. Çatısı akan, sıva ve boyaları dökülen okul, ikinci döneme yetiştirilmeye çalışılıyor.

Son yıllarda Zonguldak genelinde yaşanan sel felaketlerinde 3 kez su baskınına maruz kalan Gülüç Beldesindeki Kışla Mahmut Likoğlu İlköğretim Okulu, Jandarma Komutanlığı'nda görevli 3 asker tarafından onarılıyor. 25 Ocak'tan itibaren okulda çalışmalarını sürdüren Mehmetçik, çatısı akan, sıva ve boyaları dökülen okulu ikinci eğitim öğretim dönemine yetiştirmeye çalışıyor. Okul Müdürü Osman Kanca, askerin bu davranışıyla bir kez daha yüreklerini kabarttığını belirterek, "Okulumuz 3 yıldan beri sel

felaketiyle karşı karşıyaydı, sığınaklarımızı sık sık su basıyordu, bu baskınlar sırasında sıva ve boya deformelerine karşı ekonomik anlamda okul olarak alabileceğimiz tedbirlerimiz yoktu. Sınıflardaki ısı yalıtımından kaynaklanan deforme vardı. Çok amaçlı salonumuzun çatısı akıyordu. Biz okul aile birliğimiz tarafından Zonguldak İl Jandarma Alay Komutanı Albay Hakan Temel Aksel'e müracaat ettik. Bununla ilgili bize işgücü yardımında bulunacaklarını bildirdi. Gerekli yazışmaların ardından okulumuzda asker

arkadaşlarımız çalışmalara başladılar. 25 Ocak'tan beri çalışıyorlar, ikinci kanaat dönemine yetiştirmeye çalışıyoruz. Bir kez daha askerlerimiz bize büyüklüklerini gösterdiler, bizleri gururlandırdılar, göğsümüzü kabarttılar ve öğrencilerimize de çok güzel bir mesaj veriyorlar, onların daha sıcak ve güzel ortamlarda okumalarını sağlamak için böyle bir çalışmanın içine girdiler. Bu çalışmanın bütün vatandaşlarımıza örnek olmasını diliyorum. Katkıda bulunanlara çok teşekkür ediyorum" dedi.

Okul Aile Birliği Başkanı Meral Önal da, Mehmetçikle gurur duyduklarını kaydetti.

Karabük'te Görev Yapan İmamlar, 'Kardeş Kurum Kardeş Kuruluş' Projesi Kapsamında Topladığı Para ile Bir Okulun Parke Döşemesi Yaptırdı

Karabük'te görev yapan imamlar, ''Kardeş Kurum Kardeş Kuruluş'' projesi kapsamında topladığı para ile bir okulun parke döşemesi yaptırdı.

Müftüsü Mustafa Kolukısaoğlu, yaptığı açıklamada, Vali Can Direkçi'nin başlattığı "Kardeş Kurum, Kardeş Kuruluş" projesi çerçevesinde Merkeze bağlı Cumayanı Köyü İlköğretim Okulu'nu kardeş okul olarak seçtiklerini söyledi. Merkezde görev yapan 235 imamdan toplanan 11 bin YTL ile okulun parke taşı döşemesini yaptıklarını belirten Kolukısaoğlu, "Proj çerçevesinde camilerimizde görev yapan imamlar arasında kampanya başlattık. İmamlarımızın gösterdiği yoğun destek ile 11 bin YTL para toplanarak, kardeş okulumuzun parke taşı döşemesine aktardık. Valiliğimizin başlattığı 'Haydi Kızlar Okula' projesi kapsamında maddi durumu yetersiz olduğu belirlenen öğrencilere de 9 ay süresince aylık 40'ar YTL veriyoruz. Eğitim konusunda her zaman okullara katkı sağlayacağız" dedi.

İşkence yapıldıktan sonra bıçaklanarak ağır şekilde yaralanan, ilköğretim öğrencisi, öldü

Adana'da işkence yapıldıktan sonra bıçaklanarak ağır şekilde yaralanan, ilköğretim öğrencisi, 4 gündür tedavi gördüğü yoğun bakım ünitesinde öldü.

Alınan bilgiye göre, 27 Ocak Pazar günü Çamlıbel Mahallesi'ndeki evlerinin önünde kaçırıldıktan sonra 28 Ocak Pazartesi günü Mehmet Akif Ersoy Mahallesi'nde yol kenarında yaralı halde bulunan ilköğretim okulu öğrencisi Bülent Arslan (14), 4 gündür tedavi gördüğü Başkent Üniversitesi Yüreğir Araştırma Hastanesi Yoğun Bakım Servisi'nde hayatını kaybetti.

İşkence yapıldıktan sonra, atardamarı bıçakla kesildiği belirlenen Arslan'ın tedavi gördüğü sırada bir süreliğine kendine gelerek, saldırıyı gerçekleştirenlerin Mehmet Ö. ve Ali Ö. olduğunu söylediği belirtildi.

İsimleri söyledikten sonra ölen Arslan'ın cenazesi Adana Adli Tıp Kurumu Morguna kaldırıldı. Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği ekipleri Mehmet Ö. ve kardeşi Ali Ö'yü yakaladı.

Zanlılar, kan örneği almak için Adana Adli Tıp Kurumu Morguna getirildikleri sırada, cenazeyi almak için bekleyen Arslan'ın yakınlarının saldırısına uğradı. Polis ekipleri, Mehmet ve Ali Ö'yü güçlükle bölgeden uzaklaştırdı.

Bülent Arslan'ın babası Abdulaziz Arslan, yaklaşık 6 ay önce bir akrabalarının aracıyla Mehmet Ö'nün yeğenine çarparak ölümüne neden olduğunu belirterek, “Mehmet ve kardeşi bu nedenle bizden intikam almak istemiş olabilirler. Oğlumu daha hayatının baharında bizden koparttılar. Çok başarılı bir çocuktu, 4 dershane ücretsiz kayıt yaptırmak istedi. Ama o üniversitenin yolunu göremedi” dedi.

Arslan'ın cesedi daha sonra Adli Tıp Kurumu Morgundan alınarak, Çamlıbel Mahallesi'ndeki evlerine götürüldü. Cenaze, Buruk Mezarlığında toprağa verildi.

Yapılan araştırmalara göre, okulda verilen ev ödevleri çocuklara bir şey katmıyor

Almanya'da Dresden Üniversitesi'nin yaptığı araştırmaya göre, konuyu anlayan çocuklar bildiklerini tekrar ediyorlar, anlamayanlar ise aynı hataları tekrarlayıp duruyorlar. Bin 300 öğrenci üzerinde yapılan araştırmada uzmanlar, çocukların okulda yapılan örneklerle daha iyi öğrendiğini söylediler.

Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in her fırsatta dile getirdiği ‘iktidarları döneminde 110 bin derslik yapıldığı’ iddiası bir türlü kanıtlanamıyor

Bakan Çelik, söz konusu derslikle ilgili olarak sayı vermesine karşın, dersliklerin nerede ve ne zaman yapıldığı ile ilgili hiçbir açıklama yapmıyor.
Milli Eğitim Bakanı Çelik her fırsatta bakanlığı döneminde 110 bin derslik yaptırıldığı yönünde açıklamalarda bulunmasına karşın, Maliye Bakanlığı'nın yaptığı açıklamalar daha bu miktarın daha düşük olduğuna işaret etti.

14 Aralık 2005 tarihinde Meclis Genel Kurulu'nda Bakan Çelik 70 bin derslik yapıldığını açıklamasına karşın Genel Kurul'da Maliye Bakanı Kemal Unakıtan 42 bin derslik yapıldığını söylemişti. İki Bakanlık arasındaki verilerin tezatlık göstermesi nedeniyle mecliste konu tartışılmış ve konu ile ilgili 2005 yılından bu yana 3 defa soru önergesi verilmişti. Verilen soru önergelerinde ise Bakan Çelik söz konusu dersliklerin hangi illerde kurulduğu sorusuna yanıt vermedi.

MEB VE MALİYE RAKAMLARINDA 28 BİN DERSLİK FARKI

İlk soru önergesi 2005 yılı Aralık ayında dönemin İstanbul Milletvekili ve Eğitim Komisyonu Üyesi Berhan Şimşek tarafından verildi. Şimşek, Bakan Çelik'in 2005 yılı Kasım ayında yapılan “Plan ve Bütçe Komisyonu”nda dönemlerinde yapılan derslik sayısını 60 bin olarak verdiğini hatırlatmıştı. Şimşek soru önergesinde “Maliye Bakanı Kemal Unakıtan ise TBMM Genel Kurulu'nda 14 Aralık 2005 tarihinde yaptığı Bütçe sunuş konuşmasında hükümetleriniz döneminde yapılan derslik sayısının 42 bin olduğunu söyledi.

Aynı gün TBMM Genel Kurulu'nda yaptığınız konuşmada hükümetleriniz döneminde yapılan derslik sayısının 70 bin olduğunu belirterek 'Cumhuriyet tarihinde böyle bir rakam yok' ifadesini kullanmıştınız hatırlatmasında bulundu. Şimşek, Bakan Çelik'ten verilen rakamların tezatlık göstermesi nedeniyle, yapılan dersliklerin hangi illerden kaç adet yapıldığının açıklanmasını istemişti.

BAKAN ÇELİK'E GÖRE 3 AYDA 5 BİN DERSLİK KURULDU

Konuyla ilgili ikinci soru önergesi ise yine Şimşek tarafından 2006 yılı Mart ayında verildi. Şimşek, Bakan Çelik'in AKP Fatih İlçe Kongresi'nde 3 yılda 75 bin derslik açtıklarını söylediğini kaydederek, 3 ay önce ise bu rakamın 70 bin olarak açıklandığını hatırlatmıştı. Şimşek, söz konusu açıklamaların dayanaktan yoksun olduğunu belirterek, bir öncesi soru önergesine hala yanıt alamadığına dikkat çekmişti. Şimşek, Bakan Çelik'ten açılan dersliklerin hangi illerde kaç adet olduğunun resmi veriler ışığında açıklanmasını istemişti.

110 BİN DERSLİK AÇIKLAMASINDA ŞÜPHE

Konu ile ilgili son önerge ise CHP Yalova Milletvekili ve Eğitim Komisyonu üyesi Muharrem İnce tarafından 2007 yılının Eylül ayında verildi. İnce verdiği soru önergesinde Bakan Çelik'in 60. Hükümet Programı'nda hükümetleri döneminde 110 bin derslik yaptıklarını açıkladığını hatırlattı. İnce, açıklanan rakamların doğruluğundan şüphe ettiklerini kaydederek, 22. Dönemde konu ile ilgili soru önergeleri verildiğine işaret etmişti. İnce, soru önergelerine verilen yanıtlarda, “Açılan dersliklerin hangi illerde kaç tane” olduğu sorularına bir türlü yanıt verilmediğine de dikkat çekmişti.
(ANKA)

Hasan Cemal, Üniversitelerarası Kurul'a seslendi: "Darbe sevdalısını aday yap, mahkûm olana sessiz kal! Yazık!"

İkisi de üniversite öğretim üyesi, ikisi de profesör. Biri, Celal Şengör, yerbilimci.
Öteki, Atilla Yayla, siyaset bilimci.
İlki, totaliter bir zihniyete sahip.
Diğeri, liberal çizgide.
Prof. Şengör, darbesever bir zat!
Milliyet'e bir demecindeki sözleri:
"Ordu gayet tabii ki darbe yapabilir, niye yapmasın?"
Prof. Şengör, üniversitelerde başörtüsü-türban yasağının ateşli bir taraftarı. Bu yakınlarda Akşam gazetesine verdiği demeçte şöyle diyordu:
"Yasal olarak kabul edilse bile türban kabul edilemez. Türban taktın mı şeriat istiyorum demektir."
Aynı demeçte asker adına da konuşmuştu Prof. Şengör:
"Laiklik ilkesini korumak askerin görevidir. Genç subaylar da rahatsız, yaşlı subaylar da..."
Arkasından da sopa göstermişti:
"27 Mayıs'ı üniversiteler yaptı!"
Prof. Celal Şengör askeri çok sever. O kadar ki, bir komutanla telefonda bile konuşurken ayağa kalktığını, önünü iliklediğini söylemiştir.
Hatta, askerlerin huzurunda ayağa kalkıp hazır ola geçtiği zaman komutanların "Rahat!" dediğini anlatan da kendisi olmuştu.
Asker de Prof. Şengör'e sıcak bakar. Örneğin iki yıl önce Harp Akademileri'ndeki açılış dersini Prof. Celal Şengör vermişti.
Prof. Şengör'ün katı, totaliter bir zihniyete sahip bir akademisyen olduğunu belirtmiştim. Bunun en çarpıcı örneği önceki gün İsmet Berkan'ın Radikal'deki köşesinde çıktı.
Prof. Şengör'ün kendisini YÖK'e aday gösteren Üniversitelerarası Kurul'a gönderdiği teşekkür mektubu, bağımsız ve eleştirel düşünce ile pek ilgisi olmayan totaliter anlayışın tüm izlerini taşıyordu.
Prof. Şengör, üniversitelerde yalnız başörtülüye değil, itikat sahibi, dindar bütün insanlara da kırmızı kart gösterilmesinden yana.
Bir başka deyişle:
Allah'a inandın mı yandın, ilim irfandan yoksun kalacaksın, bilimle zinhar uğraşmayacaksın!
Oysa, tarih böyle demiyor.
Girin Google'a, tıklayın Isaac Newton adını. Yerçekimi ve hareketin yasalarını bularak bilim tarihine en büyük katkıyı yapan Newton, Allah'a inanan bir Hıristiyandı. "Evet, yerçekimi planetlerin hareketini açıklıyor ama onları harekete geçiren kim?" diye sorduktan sonra, "Allah!" diye yanıtlıyordu.
Modern bilimin babası sayılan Galileo da koyu bir Katolikti.
Öyle anlaşılıyor ki:
Prof. Celal Şengör, kendi gibi olmayan kimseye üniversitelerde hayat hakkı tanımaktan yana değil.
Böylesi kafalar tüm iddialarına rağmen özünde sorgulayıcı ve eleştirel olmaktan uzaktırlar. Böylesi kafalar, özellikle üniversitelerde olması gereken bağımsız düşünce ile bağdaşmaz.
Demokrasi kültüründen yoksun böylesi kafalar, torna tezgâhından çıkmış gibi tek tip düşünen insan yetiştirmek gibi ham hayallerin peşinde koşarlar. Onun için de asker karşısında hazır ola geçip darbe çağrısı yaparlar.
Prof. Yayla'ya gelince...
Der ki bir konuşmasında:
"İfade özgürlüğünün olabildiğince geniş olması taraftarıyım. Dolayısıyla, hiç kimseyi fikirlerimi kabul etme mecburiyetinde görmem. Hiç kimse doğrunun tekeline sahip değildir. Herkes gibi benim söylediklerimde de doğru veya yanlış şeyler olabilir."
Bu görüşlerin sahibi Prof. Yayla, tek bir sözcükten dolayı 1 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı. İki yıl boyunca da yakın takipte tutulacak.
Korkunç bir demokrasi ayıbı. İfade özgürlüğünü yerle bir eden, akademik özgürlüğü ayaklar altına alan bir karar...
Ama yaprak kımıldamıyor.
Kıyamet kopmuyor.
Ne Türkiye'de ne üniversitelerde.
Ama bir de şu var:
Başörtüsü yasağının sürmesi için kıyameti koparan Üniversitelerarası Kurul, bir darbe sevdalısını, Prof. Şengör'ü YÖK'a aday gösterirken, Prof. Yayla'nın mahkûmiyeti konusunda kılını bile kıpırdatmıyor.
Yazık!

Hasan Cemal / Milliyet