25 Ocak 2010 Pazartesi

İTÜ'de Eğitime Kar Engeli...

Elverişsiz hava koşulları nedeniyle, İstanbul Teknik Üniversitesi'nde bugün ve yarın eğitime ara verildi.

İTÜ'den yapılan açıklamada, ''Elverişsiz hava koşulları nedeni ile bugün saat 14.00'ten itibaren ve 26 Ocak 2010 Salı günü eğitim ve öğretime ara verilmiştir'' denildi.

Duygusal Terapiyle Tedavi...

Hollanda'da bulunan duyusal terapi odalarının benzeri İzmir'in Menemen ilçesinde oluşturuldu.

Hollanda'da bulunan duyusal terapi odalarının benzerinin oluşturulduğu İzmir'in Menemen ilçesindeki Sabahat Akşiray Otistik Çocuklar Eğitim Merkezi'nde, otistik çocuklar koklama, işitme, görme ve dokuma duyularıyla eğitim ve iş hayatına hazırlanıyor. Merkez Müdürü Sadettin Akçi, normal veya özel eğitime muhtaç kişilerin yaşamlarının belli dönemlerinde kendilerini "negatif hissettiklerini" ve sistemdeki aksaklığın giderilmesi için "bireyin tekrar pozitif enerji ile yüklenmesi gerektiğini" söyledi. Hollanda'da yaptıkları araştırmalarda şizofren hastalara yönelik tasarlanan duyusal terapi odalarını gördüklerini belirten Akçi, bireyin koklama, işitme, görme ve dokunma duyularına hitap eden bu odaların benzerini, merkezde oluşturduklarını ifade etti. Akçi, merkezde oluşturulan 2 duyusal terapi odasından birinin 3-15 yaş grubuna, diğerinin ise 15 yaşından büyük otistiklere, öğrenci velilerine ve personele yönelik hizmet verdiğini, odalarda kişilere özel slayt gösterilerinin yapıldığını, rahatlatıcı müziklerin dinletildiğini kaydetti. Kişiye özel kokuların sıkıldığı odalarda, kişinin vücut şeklini alan yatak ve "kilitlenmiş zihinleri rahatlatacak" özel akvaryumların bulunduğunu açıklayan Sadettin Akçi, şöyle dedi: "Amacımız bireyin aynı anda birden fazla duyusuna hitap etmek. Bireyin ilgi alanlarına göre performanslar oluşturuluyor. Özel kameralar aracılığı ile odaya girenleri izliyoruz. Verdikleri tepkiye göre profil oluşturuyoruz. İlgi alanları tespit edildikten sonra terapiye alıyoruz. Hoşlandığı görüntü ve müziği veriyoruz. Koku ile destekleyerek bireyin negatif enerjisini gideriyoruz. Bir sonraki faaliyete kendini hazır hissetmeyen otistik çocukları, velileri ve öğretmenleri rahatlatıyoruz."

Lise Öğrencileri Sınava Alınmamış...

Çanakkale'de 5 lise öğrencisi, okul aidatını ödemedikleri gerekçesiyle sınava alınmadıklarını iddia etti.
Lise öğrencileri C.H, Ü.Ç, Y.A, Y.K. ve S.K, 90 TL'lik okul aidatını ödemedikleri gerekçesiyle coğrafya dersinin sınavına alınmadıklarını, okul idarecilerinin aidatlar ödendiği takdirde sorunun çözüleceğini söylediğini iddia ederek, konuyu İl Milli Eğitim Müdürlüğüne bildirdi. Milli Eğitim Müdürü Vefa Bardakçı, yaptığı açıklamada, öğrencilerin iddiaları üzerine okul müdürüyle görüşerek konuyla ilgili bilgi aldığını söyledi. Okul idaresinin sunduğu gerekçelerle çocukların iddiaları arasında örtüşmeyen noktalar olduğuna işaret eden Bardakçı, şöyle devam etti: "İki taraf da kendine göre haklı görünüyor. İdare tarafından bana aktarılana göre, konu çocukların bahsettiği gibi değil. Ancak şöyle bir şey var: Devletin dili yazı dilidir. Ortada bir iddia varsa ki okul aidatını ödemedi diye böylesi bir şey yapılıyorsa, bu bana göre korkunç bir iddiadır. Bu gerekçelerle öğrencinin eğitim hakkından mahrum bırakılması son derece ciddi bir konudur. Çocuklara bu iddiayı önemsediğimi, bu duruma tanık olanlar ve bunu ispatlayıcı nitelikte belge ve bulguları varsa bana bir dilekçeyle vermelerini, bununla ilgili yasal işlemleri başlatacağımı söyledim." "ÖĞRENCİYİ MUHATAP ALMAK YANLIŞTIR" Okulun maddi konularıyla ilgili öğrencilerle değil okul aile birlikleriyle görüşülmesi konusunda idarecileri uyardığını ifade eden Bardakçı, öğrencilerin eğitim hakkının korunmasından yana olduğunu söyledi. Bardakçı, şöyle konuştu: "Öğrenci demek, zengin çocuğu bile olsa desteğe ihtiyacı olan kişi demektir. Biliyorsunuz ki bizim inancımızda sadaka verilebilecek kişiler sıralanır ve bu sıranın en başında öğrenciler gelir. Onların başarılı olabilmesi için desteklenmesi gerekirken, böyle basit bir konuya indirgenip böylesi bir işlem gerçekleşmişse bunu yapan her kim olursa olsun hakkında gerekli her türlü işlemi yaparım."

Özel Okullar 'Eğitimi' Tartışacak...

Türkiye Özel Okullar Birliği, ''Okulda Yenilenme'' konulu sempozyum düzenleyecek.

Antalya'da 28-30 Ocak günlerinde gerçekleştirilecek sempozyuma, Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ünal Yarımağan, Türkiye'nin ve bazı ülkelerin üniversitelerinden akademisyenler, öğretmenler katılacak. Sempozyumda, okulları yeniden yapılandırmak amacıyla eğitim sisteminde gerekli düzenlemeler, bu düzenlemelerin yapılmasına yönelik açılımlar ve diğer ülkelerde uygulanan farklı eğitim metotları tartışılacak. Sempozyumda, ''Eğitimdeki kriz gençlerimizi nasıl bir tehlikeye atıyor?'', ''Farklı ülkeler, farklı okullar, farklı modeller'', ''ÖSS'de yeni yapılanma'', ''Tarih eğitimi'', ''Sosyal bilimler eğitimi'', ''Matematik eğitimi'', ''Okul öncesi eğitim'', ''Eğitimde stratejik yönetim ve planlama'', ''Türk eğitim sistemine eleştirel bir bakış'' konuları ele alınacak.

Tüm Dersleri 5, Yaşamı Sıfır...

Zihinsel engelli annesiyle yoksulluk içinde yaşamını sürdüren 8 yaşındaki Hatice'nin dramı yürek burkuyor.

Bitlenmiş saçları, 42 numara ayakkabılarıyla, pislikten geçilmeyen mağarayı andıran tek göz odada annesiyle yaşama tutunmaya çalışan Hatice, derslerinde başarısıyla ise takdir topluyor. Öğrenim gördüğü Şehit Şenol Özbay İlköğretim Okulu Müdürü Özcan Kocakilit, başarılı öğrencileri Hatice'nin devlet korumasına alınmasını isteyerek, "Aksi takdirde Hatice'nin geleceği bu odanın geleceğinden karanlık" dedi. Minik Hatice ise, doktor olup sık sık hasta olan annesine bakmak istediğini söyledi. Kavaklıdere İlçesi'nin Çamlıyurt Köyü'nde 9 yıl önce evli 3 çocuk babası 48 yaşındaki Erkan Çetiner'in tecavüzüne uğrayan o dönem 20 yaşındaki zihinsel engelli Münevver Sümbül, bu tecavüz sonucu hamile kalarak bir kız bebek dünyaya getirdi. Köyün dışında bir barakada yaşayan Münevver Sümbül, `Hatice' adı verilen bebeğini büyütmeye başladı. Bu arada Münevver'e tecavüz ettiği DNA testi ile kesinleşen Erkan Çetiner cezaevine girdi. Ancak 4 yıl hapis yattıktan sonra serbest kalan baba, ne kızı Hatice ile ne de tecavüz ettiği Münevver ile ilgilenmedi. Tek göz odada büyüyen ve nüfus cüzdanında baba adı boş bırakılan Hatice, yaşı geldiğinde Şehit Şenol Özbay İlköğretim Okulu'na başladı. Minik kızın okula giderken giydiği iki beden büyük eşofman, ayaklarındaki 42 numara bot ve bitli saçları yürek burktu. Okuldan döndükten sonra evde yerde ders çalışan, doğru dürüst banyo yapamayan ve bitlenmesi nedeniyle saçları geçen hafta öğretmenleri tarafından kesilen Hatice, kendisine uzatılacak yardım eli bekliyor. TECAVÜZCÜ BABA SAHİP ÇIKMADI Çamlıyurt muhtarı Ahmet Çetiner, Hatice ve annesinin sağlıksız koşullarda yaşadığını ve mutlaka koruma altına alınmaları gerektiğini belirten dilekçeyi dönemin Kavaklıdere Kaymakamı, şimdinin Muğla Vali Yardımcısı Mestan Yayman'a ilettiklerini belirterek şöyle konuştu: "Sayın Yayman köyümüze gelip anne kızın yaşadığı dramı gördü. `Yardım edelim' dedi gitti. Yayman zihinsel engelli anneye sakat maaşı bağlattı. Ancak anne zihinsel engelli olduğu için o parayı alamadı. Ondan sonra birkaç kez daha kaymakamlara söyledik ancak, anne ile kızına sahip çıkan olmadı. Muhtarlık olarak elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz, ama gücümüz bir yere kadar. Anneye tecavüz eden kişi hapis yattı çıktı, ancak o da aileye sahip çıkmadı. Annenin akrabaları var ama, onların da durumu pek farklı değil." `BU YERDE HAYVAN BİLE YAŞAMAZ' Şehit Şenol Özbay İlköğretim Okulu Müdürü Özcan Kocakilit de, 3-A sınıfında okuyan başarılı öğrencileri Hatice'nin karnesindeki notların tamamının 5 olduğunu belirtti. Ancak küçük kızın hayatının tam bir trajedi olduğunu kaydeden Müdür Kocakilit şunları söyledi: "Tüm bu şartlara rağmen derslerinde başarılı bir performans gösteren öğrencimizin durumunu ilgili makamlara ilettik, duyurmaya çalıştık ama gücümüz yetmedi. 23 yıllık öğretmenim, Türkiye'nin en ücra köşelerinde görev yaptım. Böyle bir manzara ile ilk kez karşılaşıyorum. Okulumuzda 386 öğrencimiz var, hiçbirinin durumu böyle değil. 21'inci yüzyıl Türkiye'sine bu manzara yakışmıyor. Çocuklara bilgisayar ortamında ders verirken, bu mağaradan farksız taş barakada değil insanın, hayvanın bile yaşaması mümkün değil. Bu ortamda bir kız çocuğunun büyümesi, barınması, çocuğun psikolojisi ve sağlığı açısından doğru değil. Anne buna rağmen büyük bir fedakarlıkla kızını okula gönderiyor, elinden geleni yapmaya çalışıyor. Bu anne eli öpülesi bir anne. Ancak annenin kendine bakacak durumu yok. Çocuğun eğitimini sürdürmesi, sağlıklı bir şekilde büyümesi için acil olarak bu ortamdan alınması, devletin hem anneye hem de çocuğa sahip çıkması gerekir. Bu kızımızın devletin himayesine alınması gerek. Aksi takdirde Hatice'nin geleceği bu odadan karanlık." Evinde yere yatarak ders çalışan, nüfus cüzdanında baba adı boş bırakılan Hatice Sümbül'ün, "Ben çok okuyup doktor olacağım, annem sık sık hastalanıyor, ona bakacağım ve ilaç alacağım" demesi vicdanları sızlattı.