17 Mayıs 2010 Pazartesi

Çevre Dostu Ambalajlar

Mısır protein kaynaklı ambalajlar sadece doğada değil, insan bünyesinde de biyolojik olarak çözünebilmesi nedeniyle yenebiliyor.

İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü'nde (İYTE) bilim adamlarının yürüttüğü yenilikçi ambalajlar geliştirme çalışmaları başarıyla sonuçlandı. Dünyada daha önce üretilen ancak kırılganlık sorunu nedeniyle kullanılamayan mısır proteini kaynaklı yenilebilir ambalaj, İYTE laboratuvarlarında yüzde 500'e varan oranda esnek hale getirildi. Ambalajın 3-4 yıllık süreçte üretimine başlanabileceği belirtiliyor.

İYTE bünyesindeki Biyoteknoloji ve Biyomühendislik Laboratuvarı'nda farklı disiplinlerden bilim adamlarının yürüttüğü TÜBİTAK destekli çalışmayla Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Yemenicioğlu, plastik ambalaj materyallerinin çevre ve insan sağlığına zararlı olması nedeniyle tüm dünyada bilim adamlarının alternatif ambalaj malzemeleri üzerine çalışma yaptığını söyledi.

Dünyada sadece çevre dostu değil, aynı zamanda insan bünyesine de dost materyaller üzerinde yapılan çalışmalarda süt endüstrisi atıklarıyla mısır proteinlerinin ön plana çıktığını dile getiren Yemenicioğlu, şu bilgileri verdi:

"İYTE bünyesinde bu alanda yürüttüğümüz projelerde oldukça ileri seviyeye geldik. Mısır proteinlerinden ambalaj filmi üretimiyle ilgili dünyada bazı çalışmalar vardı. Ancak elde edilen film esnek olmadığı, hemen kırıldığı için uygulanabilir değildi. Biz laboratuarlarımızda yaptığımız çalışmayla mısır proteininden üretilen filmlere yüzde 500'e kadar esneklik kazandırdık. Böylelikle artık bu ürün kullanılabilir hale geldi. Ambalaj sadece doğada değil, insan bünyesinde de biyolojik olarak çözünebilmesi nedeniyle yenebiliyor.

Ayrıca bu filme gıdalardaki mikropları öldüren doğal maddeler ekledik. Yumurta akında bulunan bir antimikrobiyal enzimi ambalaja ekleyerek antimikrobiyal, çayda bulunan doğal fenolik maddeleri de ekleyerek antioksidan özellikler ekledik. Bu ambalaj artık sanayinin kullanımına hazır."

GIDALAR MİKROPLARA KARŞI KORUNACAK
Yemenicioğlu, klasik ambalajların gıdaları toz ve nem gibi etkenlere karşı koruduğunu, mikrobiyal bozulmayı engelleyemediğini belirterek, geliştirdikleri üstün özelliklere sahip bu ambalajın içeriğindeki koruyucu maddeyle gıdaların mikroplara karşı da koruduğunu, raf ömrünün uzadığını belirtti. Gıdaların bozulmaması için içine konan katkı maddelerinin bu ambalajla gereksiz hale geleceğini ifade eden Yemenicioğlu, bunun tüketilen gıdaların lezzeti ve kokusunu da olumlu yönde etkileyeceğini ifade etti.

Yemenicioğlu, 3 yıllık TÜBİTAK projesinin gelecek yıl tamamlanacağını, sanayicinin göstereceği ilgi ve pazar şartlarına göre 3-4 yıllık bir dönemde bu ambalajların kullanılabilir hale geleceğini kaydederek, devletin de bu ambalajlara geçiş konusunda destekleyici olması gerektiğine dikkati çekti

Kıyafet Serbestisine Üreticilerden Tepki

illi Eğitim Bakanlığı'nın ilk ve orta öğretimde okul kıyafetlerini serbest bırakmaya hazırlanması üreticileri tedirgin etti.

Uygulamanın hayata geçmesinin kendileri için 'yıkım' olacağını söyleyen üreticiler, karardan vazgeçilmesini istiyor.

Tasarının hayata geçirilmesi durumunda, hem işsizler ordusuna yeni milyonların katılacağını hem de sektöre milyon dolarlık yatırımlar yapan firmaların iflas bayrağını çekerek yok olacağını ifade eden üreteciler, "Bu olayın ekonomik boyutu. Bunun dışında olayın birde sosyal boyutu ile güvenlik boyutu var." dedi.

Okul kıyafetleri üretiminde Türkiye'nin önde gelen entegre tesislerinden Gaziantep'te kurulu Altınlar Giyim, serbest kıyafet uygulaması öngörüsünün yasallaşması halinde okullarda yaşanacak sıkıntıları, ulusal gazetelerde ilan olarak yayınlattı. "Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu'ya Açık Mektup" adı altında yayınlanan ilanda, kıyafet serbest bırakılmasının kabul edilmesi halinde okullarda öğrencilerin ve eğitimcilerin yaşayacağı sıkıntıları dile getirildi.

İlanı hazırlatan Altınlar Giyim Genel Müdürü Adem Altan, kıyafetlerin okullarda serbest bırakılmasının sosyal ve ekonomik yönden vereceği zararların çok büyük olacağını iddia etti. Okul kıyafeti üretiminin Türkiye'de bir sektör olduğunu dile getiren Altan, "Kıyafet serbestliği kabul edildiği takdirde bu sektörde çalışan yaklaşık 3 milyon insan işsiz kalacak. Olayın bir boyutu bu, bir diğer boyutu ise milyonlarca dolarlık yatırım yaparak insanlara istihdam sağlayan, ülke ekonomisine katkı sunan yaklaşık 5 milyar dolarlık bir piyasa da iflas edecektir." dedi.

Okul kıyafeti üreticilerinin sadece yurt içi pazarında faaliyet göstermediğini ve birçok firmanın yurt dışına açıldığını söyleyen Altan, şöyle devam etti: "Yatırımcılar artık yurt dışına ihracat yapacak konuma geldiler. Hatta birçok firma yurt dışında kendine pazar oluşturmuş durumda. Şimdi siz bu firmaların önünü keseceksiniz, onları iflas ettirip, yurt ışı pazarlarını da ellerinden alacaksınız. Bu da ülke ekonomisine ciddi anlamda bir balta vuracaktır."

Okul kıyafeti uygulamasının son bulmasının ekonominin yanı sıra sosyal yapıya da zarar vereceğini vurgulayan Altan, "Okul kıyafetlerinin en önemli kısmı okullarda öğrencilerle sivilleri birbirlerinden ayırmasıdır. Kıyafet uygulaması serbest kalırsa, okul kapılarının önündeki tinerci, balici ve diğer satıcılar öğrencilerin arasına kolaylıkla sızabilecek. Bu olayın bir boyutu. Bir diğer boyutu ise sınıflarda kıyafetlerinden dolayı zengin, fakir öğrenci ayrışması yaşanacak. Maddi durumu daha iyi olan bir öğrenci her gün okula değişik bir kıyafetle gelirken, maddi durumu buna yeterli olmayan bir başka öğrenci ise her gün aynı kıyafetlerle okula gelecek. Haliyle o öğrenci diğer arkadaşlarına bakarak psikolojik olarak bir yıkıntı yaşayacak. Sadece kıyafetten dolayı disiplinsizlik hat safhaya ulaşabilecek. Daha da kötüsü sınıflar podyuma dönecek ve zamanla öğrenciler arasında haftanın şıkı rüküşü bile seçilecek." diye konuştu. (Cihan)