17 Haziran 2010 Perşembe

Göz Hareketleri İle Çalışan 'Sanal Fare'

Başkent Üniversitesi Mühendislik Fakültesinde öğrenim gören engelli bir genç, kendisi gibi ellerini kullanamayanlar için göz hareketleri ile çalışan ''sanal fare'' geliştirdi.

Engelli genç, web kamerayı infrared kameraya dönüştürerek fareyi göz hareketleri ile ilişkilendirmeyi başarırken, sistemde kırpılan göz de ''tıklama'' işlevini yerine getiriyor.

Bilgisayar Mühendisliği Bölümünde öğrenim gören Giray Sercan Özcan AA muhabirine yaptığı açıklamada, 5 yaşındayken omuriliğinde tespit edilen tümör nedeniyle, vücudunun sağ kısmında felç meydana geldiğini söyledi.

Felç nedeniyle kısmi engelli olarak yaşamını sürdürmeye devam ettiğini belirten Özcan, yeni bir şeyler üretmedeki heyecanı karşısında da mühendislik fakültesini tercih ettiğini anlattı .

Gerek üniversite, gerekse sosyal yaşamında zaman zaman bilgisayar kullanımı nedeniyle sıkıntı yaşadığını belirten Özcan, özellikle bilgisayar faresi kullanımındaki zorluğun, kendisini gözle çalışan fare sistemi geliştirmeye yönelttiğini bildirdi.

Danışman öğretim görevlisi Emre Sümer desteği ile yaklaşık bir yıl süren ''sanal fare'' projesini hayata geçirdiğini belirten Özcan, Matlap programı kullanılarak yaptığı projesinde yuvarlak cisimleri bulma algoritmasından faydalandığını kaydetti.

Maliyeti de düşük olan projesinde web kamerasını infared kameraya dönüştürdüğünü belirten Özcan, program sayesinde gez bebeğinin hareketleri ile fareyi ilişkilendirmeyi başardığını söyledi.

ENGELLİLER İÇİN BÜYÜK KOLAYLIK

Programın özellikle ellerini kullanamayan engelliler için büyük kolaylık getirdiğini ifade eden Özcan, sistemde kırpılan gözün ise farenin sol tıklaması işlevini yerine getirdiğini bildirdi.

Farenin hareket ettirilmesi ve tıklanması için Java tarafından geliştirilen robot ve event adlı sınıflardan yararlanıldığını belirten Özcan, programın geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması ile çok sayıda engellinin ihtiyacına cevap verilebileceğini sözlerine ekledi.

Mesleki Eğitimde Tercih İşlemleri Başladı...

Ortaöğretim 9'uncu sınıfında başarılı olan, mesleki ve teknik ortaöğretim kurumlarında öğrenimlerine devam etmek isteyenler tercihlerini 13 Ağustos'a kadar yapabilecek.

Milli Eğitim Bakanlığı'nın web sitesinde yapılan açıklamaya göre 9'uncu sınıfta başarılı olan ve mesleki-teknik eğitimi tercih etmek isteyen öğrencilerin 'Mesleki ve Teknik Ortaöğretim Kurumları Alan Tercih Formu'nu doldurarak kayıtlı oldukları okul müdürlüklerine teslim etmeleri gerekiyor.

Her öğrencinin en fazla üç okul tercih edebileceği belirtilen açıklamaya göre öğrenciler bu okulların her birinden en fazla 5 alanı tercih edebilecekler. Öğrenci velisinin imzasını da taşıyan tercih formu, teslim alan okul müdürlüklerince e-okul sistemine işlenecek. Bir okulda aynı alanı tercih eden öğrenci sayısının kontenjandan fazla olması halinde sıralama, e-okul sisteminden öğrencinin 9'uncu sınıf yılsonu başarı puanının yüzde 60'ı ile ilköğretim okulu diploma puanının yüzde 40'ı toplanarak hesaplanacak 'Alana Yerleştirme Puanı'na göre belirlenecek. Alana yerleştirme puanlarında eşitlik olması halinde ise sırasıyla 9'uncu sınıf başarı puanı yüksek olan, ilköğretim diploma notu yüksek olan, tercihi önce olan, yaşı küçük olan öncelikli olacak.

Başvuruların alınmasının ardından belirlenen kriterler ve kontenjanlar dikkate alınarak öğrencilerin okullara e-okul sistemi üzerinden elektronik ortamda yerleştirileceğini belirten İl Milli Eğitim Şube Müdürü Mehmet Ekiz, "Öğrencilerimiz alan seçimlerini yaparken çok dikkatli davranmalılar. İlgi, istidat ve kabiliyetlerine uygun alanları tercih etmeleri çok önemli. Öğrencilerimizin tercihlerini yapmadan önce Bakanlığımız tarafından mesleki rehberlik amacıyla hazırlanan ve web sitesinde yayınlanan Mesleki Bilgi Sistemi portalını incelemeleri kendileri için yararlı olacaktır." dedi.

Okulların Yüzde 62'sinde Şiddet Var...

Eğitimciler Birliği Sendikasının yaptığı araştırmaya göre, okulların yüzde 62,3'ünde şiddet olayları yaşanıyor.

Sendikadan yapılan yazılı açıklamaya göre, 17-31 Mayıs 2010'da 12 ilde 300 okulda 600 öğretmen ile yüz yüze görüşülerek, ''Okul Ortamının Güven ve Sağlık Yönünden Değerlendirilmesi'' konulu araştırma yapıldı.

Araştırmaya göre, okulların yüzde 74'ünde güvenlik kamerası bulunuyor. İlköğretim okullarının yüzde 50,1'inde, ortaöğretim okullarının da yüzde 60,2'sinde güvenlik personeli görev yapıyor.

Okulların yüzde 62,3'ünde şiddet olayları yaşanıyor. Olaylar en fazla fiziksel, sözlü, psikolojik şiddet olarak gerçekleşiyor.

Okullardaki şiddetin yüzde 82,7'si öğrenciler arasında yaşanırken, öğretmenlerin de yüzde 8,2'si okulda şiddete maruz kaldığını belirtiyor.
Şiddete uğradığını söyleyen öğretmenlerin yüzde 22,9'u şiddeti en fazla okul yöneticilerinin uyguladığını ifade ediyor. Öğretmenler; öğrenci velilerinin (yüzde 20,8), öğrencilerin (yüzde 18,8) ve meslektaşlarının (yüzde 18,8) şiddetine uğruyor. Öğretmenler, en fazla sözlü ve psikolojik şiddet görürken, fiziksel şiddete maruz kalanlar da bulunuyor. Öğretmenlerin yüzde 88,7'si televizyon dizilerinin şiddeti artırdığını düşünüyor.

Öğretmenlerin yüzde 12,4'ü okul servis şoförlerinin öğrencilere davranışlarının uygun olmadığını, yüzde 13,3'ü şoförlerin trafik kurallarına uymadığını belirtiyor. Şoförlerin, çocuk psikolojisi, iletişim gibi konularda eğitimden geçirilmesini isteyen öğretmenlerin oranı yüzde 82,3.

OKUL YOLU GÜVENLİ DEĞİL

Öğretmenlerin yüzde 34,2'si okul yolunu kendisi için, yüzde 50,4'ü de öğrenciler için trafik açısından güvenli bulmuyor. Ayrıca, yüzde 26,1'i okul çevresinin kendisi için, yüzde 44.2'si de öğrenciler için güvenli olmadığını düşünüyor.

Araştırma sonuçlarını değerlendiren Eğitim-Bir-Sen Genel Sekreteri Halil Etyemez, okullarda şiddeti azaltmak için ''değerler eğitimine'' ağırlık verilmesi gerektiğini kaydetti. Okulların ailelerle iş birliği yapmasını isteyen Etyemez, şiddet içeren televizyon dizilerinin yasaklanması veya geç saatlerde yayımlanmalarının sağlanması gerektiğini kaydetti.

ÖSYM Acilen Önlem Almalı...

Öğrencilerin günlerdir giriş belgelerini alabilmek için ÖSYM'nin önünde beklediğini söyleyen Buldan, 'ÖSYM'yi acilen önlem almaya ve göreve çağırıyoruz” dedi.

BDP Iğdır Milletvekili Pervin Buldan “ÖSYM merkezinin önünde günlerdir öğrenciler sınav giriş belgelerini alabilmek için beklemektedir. ÖSYM Başkanlığını acilen bu öğrencilerin daha fazla mağdur olmamaları için önlem almaya ve göreve çağırıyoruz” dedi. Buldan “ÖSYM, öğrenciler arasında bölgesel ve sosyo-ekonomik düzey farklılıklarından dolayı ortaya çıkan eşitsizliklerin etkisini en aza indirmek için, pozitif ayrımcılık yaparak ölçme ve değerlendirme sistemini bir an önce yeniden düzenlemesi gerekmektedir” diye konuştu.

Buldan Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, sınav sisteminin 'yapboz' tahtasına dönüştüğünü ve adil olmadığını söyledi. Ücretsiz olarak sunulması gereken eğitim hizmetlerinin adım adım piyasaya açıldığını ve özelleştirildiğini kaydeden Buldan, yükseköğretimin yalnızca elitlerin iyi üniversitelerde okuyabildikleri ve iş sahibi olabildikleri bir yapıya dönüştüğünü belirtti.
Buldan şunları söyledi:

“Eğitim sistemi, ortaya çıkardığı sınıfsal farkların yanı sıra, çok büyük bölgesel eşitsizlikler ve adaletsizlikler de yaratmıştır. Sınavlarda başarılı olamayan bölge illerinde yaşayan öğrenciler, yıllardır anadillerinden uzak, baştan beri ötekileştirilerek, yok sayılarak, kaliteli ve nitelikli bir eğitim verme anlayışından uzak, asimile etmeye yönelik bir yaklaşımla; kalabalık sınıflarlarda, öğretmensiz ya da sürekli öğretmen değiştirerek, birçok olanaktan yoksun bir eğitim öğretim sürecinden geçirilmektedirler. Hakkari, Mardin, Kızıltepe, Van, Şırnak gibi Kürt illerindeki binlerce öğrenci kendi sınav merkezi tercihleri dışında Edirne, Malatya, Muğla, Trabzon hatta Kıbrıs gibi kilometrelerce uzaklıktaki illerde sınava girmek zorunda bırakılmıştı.”

“ÖSYM POZİTİF AYRIMCILIK YAPMALI”

YGS sınavında öğrencileri sınav merkezi tercihleri dışında illere gönderen ÖSYM'nin şimdi de binlerce öğrenciye sınav giriş belgelerini zamanında ulaştıramadığını, sınavın ilk iki oturumuna iki gün kalmasına rağmen binlerce öğrencinin sınava nerede gireceklerini bilmediğini kaydeden Buldan, “ÖSYM Başkanlığını acilen bu öğrencilerin daha fazla mağdur olmamaları için önlem almaya ve göreve çağırıyoruz. Bu uygulamalar karşısında oluşan bütün demokratik tepkilere kulak tıkayan ÖSYM başkanlığı, bundan sonra benzer bir uygulamalara imza atılmaması, öğrencilerin kendi sınav merkezi tercihlerinde sınava girmeleri, sınav giriş belgelerinin sınava en az bir hafta kala, öğrencilerin sınavda başarılı olmaları açısından, ellerinde olmaları gerekliliği için gerekli hassasiyeti göstermelidir. Ayrıca ÖSYM, öğrenciler arasında bölgesel ve sosyo-ekonomik düzey farklılıklarından dolayı ortaya çıkan eşitsizliklerin etkisini en aza indirmek için, pozitif ayrımcılık yaparak ölçme ve değerlendirme sistemini bir an önce yeniden düzenlemesi gerekmektedir” diye konuştu.(ANKA)