6 Mayıs 2009 Çarşamba

'Cep Telefonu GETİRMEYİN'

Hafta sonu yapılacak Akademik Personel ve Lisansüstü Eğitimi Giriş Sınavı için giriş belgesinde tam 7 kez cep telefonu uyarısı yapıldı.

Hafta sonu yapılacak Akademik Personel ve Lisansüstü Eğitimi Giriş Sınavı (ALES) için adaylara gönderilen giriş belgesinde, sınavın yapılacağı binaya kesinlikle cep telefonu ile gelinmemesi yönünde 7 kez uyarıda bulunulduğu dikkati çekti. AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, 10 Mayıs Pazar günü yapılacak olan ALES'in ilkbahar dönemi için adaylara sınava giriş ve kimlik belgeleri gönderilmeye devam ediyor. ÖSYM tarafından hazırlanan, arkalı önlü tek sayfalık ''Sınava Giriş ve Kimlik Belgesi''nde, adaylara ''cep telefonu getirmemeleri'' istendi. Belgenin ön yüzündeki adayların fotoğrafının bulunduğu kısmın altında kırmızı harflerle ''cep telefonu yanında olan aday sınav binasına kesinlikle alınmayacaktır'' ifadesi yer alırken, adres bilgilerinin yazılı olduğu bölümün yanında da ''cep telefonu yanında olan aday sınav binasına kesinlikle alınmayacaktır'', ''yanında kapalı bile olsa cep telefonu olduğu tespit edilen adayların sınavları uyarı yapılmaksızın geçersiz sayılacaktır'' ve ''bina girişlerinde cep telefonu emanete alınmayacaktır'' yazıları yer aldı. Aynı yazılar, giriş belgesinin arka yüzünde bulunan ve 11 maddeden oluşan ''Önemli Uyarılar'' bölümünün son 3 maddesinde de bulunuyor.

Baba Korkusu İntihara Teşvik Ediyor...

Anne babaların dikkatine...Karne günü yaklaşıyor. Ders notları kötü olan öğrenciler depresyona girebilir.

Milli Eğitim Bakanlığı Örgün ve Yaygın Eğitim Kurumları'nın çalışma takvimine göre 2008-2009 eğitim ve öğretim dönemi 12 Haziran'da sona erecek.
Yorucu bir dönemin ardından 50 bin 525'i yönetici olmak üzere 584 bin 816 öğretmen ile 15 milyon öğrenci yaz tatiline girmeye hazırlanıyor. Karne günü yaklaştıkça notları zayıf olan öğrenciler ise babalarından tepki görecekleri kokusuyla depresyona girerek hayatlarını tehlikeye atıyor. Son 2 ayda bu yüzden intihara kalkışan öğrenci sayısı 10'u buldu. Bu durum, veli baskısını bir kez daha gözler önüne sererken, okulların tatile girmesine yaklaşık 1 ay kalırken bu tür vakaların artmasından endişe ediliyor. Yaz tatilinin yaklaşmasıyla birlikte ders durumları iyi olmayan öğrenciler strese girmeye başladı. Ailelerinden tepki görmekten korkan başarısız öğrenciler, hayatlarını da tehlikeye atıyor. Daha önce yarı yıl tatiline kısa bir süre kala İzmir'in Konak ilçesinde karnelerinde kırık not olduğu için ailelerinden korkan iki öğrenci, ilaç içerek hayatına kastetmişti. Parkta vatandaşlar tarafından baygın bulunan öğrenciler, hastaneye kaldırılarak tedavi altına alınmıştı. 2 gün önce de Samsun'un Çarşamba ilçesi İmam Hatip Lisesi'nde 10. sınıf öğrencisi bir genç kız, okuldaki başarısızlığının faturasını kendisine kesti. Depresyona giren 16 yaşındaki öğrenci ilaç içerek intihara kalkıştı. Ailesinin durumu fark etmesi üzerine acile götürülen öğrenci son anda hayata döndürüldü. Öğrenciler arasında intihar vakalarının sıkça görülmeye başlaması üzerine harekete geçen Milli Eğitim Müdürlükleri, velileri uyarmaya başladı. Karnedeki notların çocukların kişiliğine verilen notlar olmadığının altını çizen yetkililer, son dönemde şiddetten kaçınılması gerektiğini kaydetti. Başarısız öğrencilerin velilerini uyaran yetkililer, tehdit, şiddet ve ceza söylemlerinden kaçınılıp onlara hoşgörü ile yaklaşılması gerektiğini belirtiyor. Konuyla ilgili değerlendirme yapan Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Psikolog Prof. Dr. Aslıhan Çeber, derslerinde başarısız olan öğrencilerin velilerinin son ayda ılımlı yaklaşım sergilemeleri gerektiğini söyledi. Kırık not korkusunun öğrencilerde kalıcı hasarlar bırakabileceğini ifade eden Çeber, "Başarısızlığın çözümünü öğrenci ve veli bir sezon boyunca birlikte aramalıdır. Ailenin, çocuğunu belli kalıplara sokmadan, tehdit ve şiddetle baskı kurmadan dönem boyunca takip etmesi gerekir. Karne, özellikle babalar için sürpriz olmamalıdır. Çocukları üzerinde psikolojik baskı kuran babalar, büyük bir hata yapmaktadırlar. Aksi halde çocuklarının ruh ve beden sağlığını büyük tehlikeye sokabilirler." dedi. Samsun Rehberlik ve Araştırma Merkezi Eski Müdürü Alican Usta da velilerin çocuklarına duyarlı davranmalarını tavsiye etti. Kötü bir karne karşısında bazı anne ve babaların hiç beklenmedik bir durumla karşılaşmışlarcasına tepki gösterdiğini bildiren Usta, çocuklara olan sevginin şarta bağlanmamasını istedi. İl Milli Eğitim Müdürü Tahsin Nas ise karnesinde düşük notu olan öğrencilerin karamsarlığa kapılmamasını istedi. Nas, "Öğrencilerimiz ancak kendilerine güvenerek 'ben de derslerinde başarılı olabilirim, arkadaşlarımdan benim ne eksiğim var ?' düşüncesiyle, bardağın dolu tarafından bakarak başarılı olabilirler. Velilerimiz de çocuklarının gelişimlerini dikkate alarak onların üzerine olumsuz bir şekilde gitmek yerine onlarla empati kurarak, düşük notlarıyla ilgili kardeşleri ve arkadaşlarıyla kıyaslama yapmadan, küçük düşürücü ifadeler kullanmadan derslerinde başarılı olmalarına yardımcı olmalılar." ifadelerini kullandı.

'Nerede Yaşıyorsun' Anketi Şaşırttı...

Mimarlar Odası Kayseri Şubesi bir ilköğretim öğrencileri üzerinde 'Nerede Yaşıyorsun' konulu mini anket yaptı.

Ankete katılım için özel olarak belirlenen 35 öğrenci, Kayseri'nin rengini griye benzetirken kokusunun küflü peynir kokusunu anımsattığını belirtti. Mimarlar Odası Kayseri Şubesi Çocuk ve Mimarlık Komisyonu üyeleri tarafından 'kentleşme' üzerine yapılan analiz çalışması sona erdi. 20 Şubat'ta başlatılan ve yaklaşık 7 hafta süren çalışma kapsamında Besime Özderici İlköğretim Okulu'nda 35 öğrenci üzerinde yapılan 'Nerede Yaşıyorsun' isimli mini ankette çıkan sonuçlar komisyon üyelerini şaşırttı. 'Kentiniz ne renk?', 'Kentiniz hangi tadı veriyor' gibi 4 soru yöneltilen ankette öğrenciler, Kayseri'nin rengini griye, yeşile, siyah ve beyaza benzetirken binaların yoğunluğundan ve hava kirliliğinden yakındı. Ankette çıkan en ilginç sonuç ise 'Kentiniz nasıl kokuyor' sorusuna öğrencilerden birinin verdiği 'küflü peynir gibi kokuyor' cevabı oldu. Bazı öğrenciler ise bu soruya şu yanıtları verdi: "Erimiş çikolata, şeker pancarı, bozulmuş yemek gibi kokuyor, cipsi gibi, fırından çıkmış ekmek gibi, bamya,kötü pişirilmiş hamura, küflü peynir,kumpire, sigara gibi, kötü pişmiş mantı." 'Yaşadığımız kent ne renk?' sorusuna ise gri, yeşil, kahverengi, siyah cevaplarını verdi. Mimarlar Odası Çocuk ve Mimarlık Komisyon Başkanı Pembegül Selman, alt yapısını iyi hazırladıkları projede öğrencilerle iyi bir uyum içerisinde çalıştıklarını dile getirdi. Öğrencilere bu projeyle yaşadığı çevrenin farkındalığına varmasını amaçladıklarını dile getiren Selman, "Bu çalışma için 3-4 hafta hazırlık yaptık. Komisyon üyelerle toplantı yapıp öğrencilere nasıl ulaşacağımı tartıştık. Projeye ilk etapta 18 kişi düşündük ama bu sayı 35'e çıktı. Mimarlığa ilgi duyan öğrencilerle düzenlediğimiz bu projede öğrencilerin inanılmaz hayal gücü ortaya çıktı. Öğrenciler, nerede yaşadığına dair resimler çizdi. Öğrencilerin çoğunun köy gibi yeşillikler içinde yaşamayı hayal ediyor." dedi. Öğrencilerin yaptığı çalışmaların Kayseripark AVM'de sergilediklerini dile getiren Selman, 10 komisyon üyesi olarak çalışmalarına farklı projelerle devam edeceklerini kaydetti. Oda Başkanı Hakan Mahiroğlu da kentlerde tarihi değerlerin üzerine bir şeyler katmak yerine kültürel dejenerasyon yapıldığını ifade etti. Mahiroğlu şunları söyledi: "Aslında Kayseri'yi diğer kentlerden ayıran unsur Erciyes olmamalı ya da Konya'yı Mevlana ya da Mersin'i deniz. Bu değerler zaten elimizde olan ayıraçlardır. Biz bu değerlerin üzerine neler koyabildik ona bakmak gerekmektedir. Maalesef bugün çocuklarımız yaşadıkları çevreye ait "çiçek gibi kokan rengarenk bir kent" tanımlamasını yapmıyorsa demek ki sorumluluklarımızı tam olarak yerine getirmediğimizden ve değerlerimizin üzerine olumlu katkı sağlayamadığımızdandır."

7 Kıta Bir Çadırda Buluştu...

Fatih Üniversitesi'nde eğitim gören 70 farklı ülkeden 600 yabancı öğrenci, '7 Kıta 7 Renk Kültür Festivali' için bir araya geldi.

Çok sayıda yabancı ülke başkonsolosunun da katıldığı festivalde 70 farklı milletten genç, ülke ve kültürlerini arkadaşlarına yöresel kıyafetler içerisinde tanıtmanın mutluluğunu yaşadı. Gençler kurdukları stantlarla ülkelerindeki esintileri, sebze ve meyveleriyle İstanbul'a taşıdı. Bank Asya ana sponsorluğunda bu yıl 5.si gerçekleştirilen festivalde Kamboçya'dan Çin'e, Senegal'den Kanada'ya kadar dünyanın dört bir yanındaki kültürler birbiriyle tanıştı. Arkadaşlarının kültürünü merak eden diğer ülke öğrencileri için dünya barışı adına güzel örneklere sahne olan festival 3 gün sürecek. Bu süre boyunca yemekler, kıyafetler, danslar, gösteriler, eğlenceler, tanıtımlar ve kültürlerin sergileneceği organizasyonda dünyanın bütün renkleri bir arada yer alacak. Çok sayıda yabancı ülke başkonsolosu ve büyükelçisiyle birlikte öğrencilerin de katıldığı festival açılışında konuşma yapan Fatih Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Oğuz Borat, dünyaya 'barış' mesajı vermek istediklerini söyledi. Etkinliğin kültürler arasında köprü vazifesi gördüğünü belirten Borat, "Umudumuz o ki bu gençler dünyaya da bu sayede evrensel barış mesajları vermiş olacaklar." dedi. Açılış programında yabancı öğrencilerden oluşan koro 'We are the World' isimli parçayı seslendirirken Afrikalı öğrencilerin 'tam tam dansı' ve Uzakdoğulu öğrencilerin 'Taiçi' gösterisi beğeni topladı.