29 Kasım 2008 Cumartesi

Yasakçı Hocalara İlginç Protesto...

Bir dönemin özgürlükçü üniversitesi Boğaziçi, yasakçı uygulamalarıyla gündemden düşmüyor. Öğrenciler ilginç bir protestoya imza attı..

24 Kasım Öğretmenler Günü'nü vesile eden Boğaziçi'li öğrenciler, üniversitesitede ilginç bir etkinliğe imza attı.

Yasak mağduru başörtülü öğrenciler ile onlara destek veren başörtüsüz arkadaşları hazırladıkları 'aynı tür' çiçek buketlerini Eğitim Fakültesi Dekanı Ali Baykal ve İlköğretim Bölüm Başkanı Emine Erktin'e sundu. Öğrenciler, hocalarına sundukları çiçek üzerine bir de kutlama notu iliştirdi: "Bugünün pek kıymetli öğretmenleri; geleceğin öğretmenlerinin önünü kapatarak ilerlediğiniz bu kutsal yolda bize verdiğiniz emekler için teşekkür ediyor, Öğretmenler Günü'nüzü kutluyoruz. Öğretmen olmanın koşulunun başını açmak olduğuna inanmayan Boğaziçi-li öğrenciler." Devamı sayfa 4'te

Boğaziçi'nde okuyan başörtülü öğrenciler ile onlara destek olan arkadaşları Öğretmenler Günü münasebetiyle düzenlenen toplantıda ise Eğitim Fakültesi dekanını protesto etti. Başı kapalı ve açık bayanlarla bir grup erkek öğrenci İstiklal Marşı'nı ve törenin açılış konuşmasını dinledikten sonra Eğitim Fakültesi Dekanı Ali Baykal'ın kürsüye çıkmasının ardından sessizce salondan ayrıldı. Amaçlarının Eğitim Fakültesi'nde hâkim olan yasakçı zihniyeti protesto etmek olduğunu söyleyen öğrenciler, bu yasakçı zihniyetle her gün muhatap olmak zorunda kalan başörtülü arkadaşlarına destek olmaya devam edeceklerini de belirtti. Üniversitede daha önce de Rektör Kadri Özçaldıran'ın 'başörtü üzerine şapka' formülüyle derslerine giren başörtülü arkadaşlarının sınıflarından çıkarılmak istenmesini ve psikolojik baskılara maruz bırakılmalarını protesto eden öğrenciler koridorda sessiz eylem yapmıştı.

Açıköğretime Başvurular...

Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesinin lisans ve ön lisans programlarına, ek yerleştirme için başvurular 1 Aralık Pazartesi günü başlayacak.

Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesinin kontenjan sınırlaması olmayan lisans ve ön lisans programlarına, ek yerleştirme için başvurular 1 Aralık Pazartesi günü başlayacak.

Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM), Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesinin kontenjan sınırlaması olmayan lisans ve ön lisans programlarına ikinci ek yerleştirme için başvuru alacak.

Adayların ikinci ek yerleştirmede tercih yapabilmeleri için 2008-ÖSS'de ÖSS SÖZ-1, ÖSS SAY-1, ÖSS EA-1 ve ÖSS-DİL puan türlerinin herhangi birinden en az 145 puan almış veya sınavsız geçiş hakkı bulunması gerekiyor.

Ek yerleştirmede, daha önce gerçekleştirilen merkezi yerleştirme ve ek yerleştirmede hiçbir yükseköğretim programına yerleştirilmemiş adaylar ile bir örgün yükseköğretim programına yerleştirilmiş ancak kesin kayıt yaptırmamış adaylar tercihte bulunabilecekler.

Sadece sınavsız geçiş hakkı bulunan adaylar, kılavuzdaki Tablo-3A'da sınavsız geçiş koşullarını sağladıkları açıköğretim ön lisans programlarından tercih yapabilecekler.

Ek yerleştirme tercih işlemleri, ÖSYM'nin www.osym.gov.tr adresli internet sitesinden 1-3 Aralık 2008'de yapılabilecek.

28 Kasım 2008 Cuma

İlahiyat Kitabında Evrim Teorisi...

İlahiyat Fakültesi için hazırlanan kitapta öyle bir yanlış yapıldı ki Kur'an bile hiçe sayıldı.

Anadolu Üniversitesi'nin Açık öğretim İlahiyat Fakültesi ön lisans programında birinci sınıfta öğrencilere verilen Din Hizmetlerinde İletişim ve Halka İlişkiler kitabında, evrim teorisine destek veren ifadeler skandal niteliğinde…

Kitapta din hizmetinde bulunacak kişinin iletişimi üzerinde duruluyor. Konuya girmeden önce insanların konuşmayı nasıl öğrendiğini anlatan kitap, bir yerde öyle bir cümle kullanıyor ki “bir ilahiyat kitabında bu nasıl olur” dedirtiyor.

EVRİM TEORİSİNE DESTEK GİBİ AÇIKLAMA

Kitaba göre insan ilk yaratıldığında konuşmayı bilmiyordu ve “evrim süreci”nde bağırtılarını sözcük seslerine dönüştürerek konuşmasını öğrenmişti.

Kitabın 33'üncü sayfasında geçen şu cümleler çok tartışılacak:
“Araştırmalardan öğrenildiğine göre ilk insan vücudunda var olan ses aletini kullanmasını bilmeseydi onu sindirim aygıtının bir parçası gibi doğal olarak da yaşayabilmesi için soluk alma, yemek yeme aracı yerine kullanmaktaydı. Uzun yıllar geçtikten sonra insanlar yalın sesler çıkarmaya ve o seslerle bir çok kavramı anlatmaya başlamıştı.”

Aynı kitabın 35'inci sayfasında telaffuz tarif edilirken insanın insanlaşması sürecinden söz ediliyor:
“İnsanın insanlaşmasında baş etmen olan el beyin ilişkisi doğrultusunda, doğal hayvansal sesleri bağırtılarla çığlıkları, evrim süreci içinde sözcük seslerine dönüşmesine telaffuz deniz.

Oysa Kur'an'ı Kerim'de Bakara suresi 31, 32, ve 33'üncü ayetlerde Allah'ın Hazreti Adem'e konuşmayı öğrettiği açıkca belirtilmektedir.

Bakara Suresi 31. Ayet: “Allah Adem'e bütün isimleri, öğretti. Sonra onları önce meleklere arzedip: Eğer siz sözünüzde sadık iseniz, şunların isimlerini bana bildirin, dedi. “
Bakara Suresi 32. Ayet: “Melekler: Ya Rab! Seni noksan sıfatlardan tenzih ederiz, senin bize öğrettiklerinden başka bizim bilgimiz yoktur. Şüphesiz alim ve hakim olan ancak sensin, dediler. “
Bakara Suresi 33. Ayet. “(Bunun üzerine: ) Ey Âdem ! Eşyanın isimlerini meleklere anlat, dedi. Adem onların isimlerini onlara anlatınca: Ben size, muhakkak semavat ve arzda görülmeyenleri (oralardaki sırları) bilirim. Bundan da öte, gizli ve açık yapmakta olduklarınızı da bilirim, dememiş miydim? dedi.”

Kitabın editörlüğünü profesör bir ilahiyatçının, Prof. Dr. Cemal Tosun'un yapmış olması da ayrıca düşündürüyor.

EVRİM TEORİSİ SKANDALINA SERT ELEŞTİRİ

İslâm Hukuku Profesörü Hayrettin Karaman, Anadolu Üniversitesi'nin Açıköğretim İlahiyat Fakültesi ön lisans programında birinci sınıfta öğrencilere verilen Din Hizmetlerinde İletişim ve Halka İlişkiler kitabında yer alan '“İnsanın insanlaşmasında baş etmen olan el beyin ilişkisi doğrultusunda, doğal hayvansal sesleri, bağırtılarla, çığlıkları, evrim süreci içinde, sözcük seslerine dönüşmesine telaffuz deniz.' ifadesi için 'Everim teorisini esas alarak dilin nasıl oluştuğunu açıklamak münasebetsiz olmuştur' dedi.

'Dilin nasıl oluştuğu konusunda çeşitli teoriler var' diyen İslâm Hukuku Profesörü Karaman, 'Bunların hepsi birer teoriden ibaret. Bilimsel olarakta ispatı mümkül değil. Ve bugüne kadar da ispat edilememiştir.' vurgusu yaparak şunları kaydetti:

''Açıköğretim İlahiyat ders kitabında evrim teorisini esas alarak dilin nasıl oluştuğunu açıklamak münasebetsiz olmuştur' Kur'an'ı Kerim'de Bakara Suresi'nin 31. Ayetinde “Allah Adem'e bütün isimleri, öğretti. Sonra onları önce meleklere arzedip: Eğer siz sözünüzde sadık iseniz, şunların isimlerini bana bildirin, dedi. “ mealini örnek göstererek şunları aktardı: ''Bakara Suresi'nin 31. Ayeti bu örneklerden birisidir. Bu dini açıklamaya göre Allah dili ilk insan olan Adem'e öğretmiştir. Ondan da en azından konuşma kabiliyeti olarak Adem'in evlatlarına intikal etmiştir.'

Bilkent'liler Sınavda Çakınca!

Ankara’da yapılan ehliyet sınavında direksiyon sınavı komisyonu görevlisi V.Ö, sınava giren adaylara sürekli özel sorular sorunca, Bilkent'liler sınavı geçemedi, ortalık karıştı.

Ankara'da yapılan ehliyet sınavında direksiyon sınavı komisyonu görevlisi V.Ö., sınava giren adaylara sürekli özel sorular sorarken, Bilkent Üniversitesi öğrencilerine ise 48 ve 51 vererek sınavdan geçirmedi.
Yenimahalle İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü'ne bağlı yapılan ehliyet sınavında direksiyon sınavına giren Bilkent Üniversitesi öğrencilerine komisyon şoku geldi. Sınava giren adaylara, sınav sırasında nereli olduğu, babasının ne iş yaptığı, hangi okulda okuduğu gibi özel sorular yönelten V.Ö. isimli komisyon üyesinin Bilkent Üniversitesi öğrencilerine sınavdan sadece 48-51 vererek geçirmediği iddia edildi.
Konu ile ilgili olarak adaylar ve veliler; Yenimahalle İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü'ne şikayet dilekçesi verirken, söz konusu V.Ö ile ilgili de yasal işlem başlatılmasını istendiler.

-KOMİSYONDAN “KIZ SEN NERELİSİN?” SORUSU-

ANKA'ya konu ile ilgili açıklamada bulunan velilerden Sema Çal, söz konusu komisyon üyesinin, kızının sınava girmesi ile özel sorular yöneltmeye başladığını kaydederek, “Kızım bana komisyon üyesinin kendisine 'kız, sen nerelisin?', kız, sen nerde okuyorsun' diye sorular yönelttiğini söyledi. Diğer çocuklarda bu üye ile ilgili bu tür soruların kendilerine sorulduğunu, Bilkent Üniversitesi öğrencisi olduğunu söyleyenlere ise 'Sizin şimdi BMW'leriniz, Mercedes'leriniz vardır' gibi şeyler söyledikleri anlattılar. İlk olarak durumu ilginç karşıladık. Ancak Bilkent Üniversitesi öğrencisi olduğunu söyleyenlerin hepsi 48 ya da 51 alarak sınavdan kalınca bu durumda bir terslik olduğunu fark ettik” dedi.
Konu ile ilgili Yenimahalle İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü'nde yetkililer ile görüştüklerini kaydeden Çal, söz konusu komisyon üyesi ile ilgili kendilerine soruşturmanın başlatıldığının söylendiğini açıkladı.

-ŞİKAYET EDİLDİ-

ERBÜ Ehliyet Kursu öğrencileri ve velileri ise konu ile ilgili Yenimahalle İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü'ne ulaştırılması amacıyla şikayet dilekçeleri verdiler. Dilekçelerde, adayların hepsi, söz konusu V.Ö.'nün komisyonunda sınava girerken, tüm dilekçelerde “özel sorular sordu” şikayetinde bulunuldu. Şikayet dilekçelerinde ayrıca “nerelisin?”, “nerde okuyorsun?”, “baban ne iş yapıyor”, “sizin BMW'leriniz, Mercedes'leriniz vardır” gibi sorularda öne çıktı.
ANKA'ya konuyla ilgili açıklamada bulunan Yenimahalle İlçe Milli Eğitim Müdürü Mehmet Yılmaz ise kendisine direk olarak konuyla ilgili bir şikayet gelmediğini, ancak müdürlüğe yapılan şikayetle ilgili olarak hemen gerekenin yapılacağını söyledi.

27 Kasım 2008 Perşembe

Öğretmen Hayatlarını Değiştirdi...

Van'da bir köydeki ilköğretim okulunda yaşları 6 ile 10 arasında değişen 12 kız öğrencinin kurduğu “Gitarın Sultanları” isimli koro büyük ilgi görüyor.

Özalp ilçesine bağlı Yukarı Dönerdere Köyü İlköğretim Okulu 1,2 ve 3'üncü sınıfta okuyan öğrencilerin sosyal yaşamı, köye 1 yıl önce Özgür Cam öğretmenin atanmasıyla değişti.

Öğretmenlerinin boş zamanlarında gitar çaldığını gören bazı kız öğrenciler, kendilerinin de gitar çalmak istediklerini öğretmenlerine iletti. Bunun üzerine öğretmen Özgür Cam, bu öğrencilere kendi imkanlarıyla gitar aldı. Diğer kız öğrenciler de gitar çalmak istemeleri üzerine ailelerine baskı kurdurarak kendilerine gitar aldırdı. Öğretmen Cam, bunun üzerine öğrencilerini boş zamanlarında okulda toplayarak gitar öğretmeye başladı.

Yaklaşık 6 aylık bir zamanın ardından öğrenciler iyi derecede gitar çalmaya başlarken, oluşturdukları bu koroya “Vanlı Gitarın Sultanları” ismini verdiler.

HALK EĞİTİM MERKEZİNDE KONSER VERECEKLER

Koronun oluşmasında büyük katkıları bulunan öğretmen Özgür Cam, Yukarı Dönerdere köyünde 1 yıldır öğretmenlik yaptığını belirtti.

Okulda boş zamanlarında gitar çaldığını belirten Cam, şunları söyledi:

“Bir müddet sonra özellikle kız öğrencilerin gitara ilgi duyduğunu gördüm. İstekte bulunan birkaç öğrencime gitar temin ettim. Daha sonra bazı öğrencilerin gitar çalmasıyla birlikte diğer öğrenciler de ailelerine gitar aldırdı. Ve şimdi 12 kişilik bir koro oluşturduk. Yakın bir zamanda Halk Eğitim Merkezinde ilk konserimizi vereceğiz”

EN KÜÇÜK GİTARCI 6 YAŞINDA

Koroyu oluşturan öğrencilerin en küçüğü ilköğretim birinci sınıfa, en büyüğü ise 3. sınıfa gidiyor.

1. sınıfta okuyan 6 yaşındaki Sanem Iskaloğlu, gitar çalmaktan çok mutlu olduğunu belirterek, “Öğretmenimiz sayesinde boş zamanlarımızı iyi değerlendiriyoruz. Canımız sıkılmıyor. En güzel oyunumuz oldu, televizyonda dinlediğimiz şarkıları biz de çalıyoruz” dedi.

3. sınıf öğrencisi Zeynep Erol da gitar çalmanın çok güzel bir duygu olduğunu belirterek, öğretmenlerinin kendilerine gitar çalmayı öğretmesinden dolayı çok mutlu olduklarını ifade etti.

Erol, evde de anne ve babasına boş zamanlarında gitar çaldığını da söyledi.

TEK SORUN ERKEK ÖĞRENCİLER

Gitarın Sultanları için tek sorun ise sınıflarında bulunan 2 erkek öğrenci. Bu öğrenciler arkadaşları ve öğretmenleri çok istediği halde kızlardan oluşan koronun içinde yer almıyor.

Koroya neden katılmadıklarını da söylemeyen erkek öğrenciler, şimdilik Gitarın Sultanları'nı dinlemekle yetiniyor.

Kürtçe Ve Ermenice Açılımı...

DTP'li Özçelik'in üniversitelerde Kürt Dili ve Edebiyatı Bölümü açılması için kanun teklifi vermesinden sonra başlayan tartışmalara YÖK de katıldı.

DTP Siirt Milletvekili Osman Özçelik'in, üniversitelerde Kürt Dili ve Edebiyatı Bölümü açılması için kanun teklifi vermesi ve Hakkári Üniversitesi'nin Oxford'lu Rektörü Prof. Dr. İbrahim Belenli'nin, "Üniversitemde Kürt Dili ve Edebiyatı bölümü açılmasını isterim" sözleri tartışma başlattı.

YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan da, "Teklif gelirse değerlendiririz" sözleriyle tartışmaya katıldı. Belenli, üniversitesinde Kürtçe öğrenimi için bölüm açılmasında sakınca görmediğini, ancak bu konuda YÖK'e başvuru yapma konusunda senatonun karar alması gerektiğini bildirdi.

Ermenice atağı

Bu arada Ermenistan ile Türkiye arasında başlayan sıcak ilişkilere, YÖK'ten de destek geldi. YÖK, Trakya Üniversitesi'nin Yabancı Diller Yüksekokulu bünyesinde Ermenice Anabilim Dalı kurulmasına ve Ermenice Lisans programı açılmasına onay verdi. Önümüzdeki eğitim öğretim yılından itibaren öğrenci almaya başlayacak olan bölümün kontenjanı 20 öğrenci olarak belirlendi. Ermenice Bölümü bünyesinde barındıracak olan Yabancı Diller Yüksekokulu'nun Müdürü Doç. Dr. Sevinç Sakarya Maden, Rektör Prof. Dr. Enver Duran'ın yoğun çabaları ile Ermenice bölüm açılmasına karar verdiklerini belirterek, şunları söyledi: "AB dil politikası çerçevesinde daha önce Balkan Dilleri Bölümü kurmuştuk. Biz 'Önce Komşunun Dilini Öğren' sloganıyla hareket ediyoruz. Barışçıl ve anlaşılabilir ilişkiler kurmak en büyük amacımız. Bununla bağlantılı olarak da Ermenice'yle devam edelim dedik. İleride arşivler açılırsa bizden de, akademisyenler ve Ermenice bilen insanlar olsun istedik."

Öğretmene Dayak Soruşturması...

Ders sırasında gürültü yapan iki öğrenciyi dövdüğü iddia edilen öğretmen hakkında soruşturma başlatıldı...

TEKİRDAĞ Anadolu Otelcilik ve Turizm Meslek Lisesi Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni A.Ü.'nün ders sırasında gürültü yapan öğrenciler 15 yaşındaki O.E. ve aynı yaştaki H.T.K.'yı tokatladıktan sonra tekme attığı iddia edildi.

Tekirdağ Anadolu Otelcilik ve Turizm Meslek Lisesi Yurdu'nda yatılı olarak kalan O.E., olayı hafta sonu izine gittiği zaman Edirne'de oturan babasına anlattı. Oğlunun öğretmen tarafından dövüldüğünü öne süren baba, Tekirdağ Cumhuriyet Savcılığı'na dilekçe vererek suç duyurusunda bulundu. Şikáyetin ardından savcılık olayla ilgili adli, Tekirdağ Milli Eğitim Müdürlüğü de idari soruşturma başlattı.

Müdürü Olan Okula Atama Yapıldı...

Osmaniye Düziçi Halk Eğitim Merkezi’nin kadrolu müdürü bulunurken, Osmaniye İl Milli Eğitim Müdürlüğü emri ile Merkez’e bir de vekil müdür atandı.

Yaptığı hatayı fark eden İl Milli Eğitim Müdürlüğü, atamayı sonradan geri çekti.

Osmaniye İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Bayram Kaymak, İl Milli Eğitim Müdür Vekili statüsü ile 8 Ekim 2008 tarihinde, Düziçi Halk Eğitim Merkezi'nde Kadrolu Müdür Cemil Ceyhan görev yaparken, aynı okulda görevli öğretmen Gülşen Günay'ın Müdür Vekili olarak Merkez'e atanmasını isteğini uygun görerek atamasını yapıyor. İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Kaymak, 8 Ekim tarihli görevlendirme yazısında Günay'ın 5 Eylül 2008 tarihinde kurumda vekil olarak atanmak istediğini ve bu isteğinin uygun görüldüğünü bildirerek, “Adı geçenin belirtilen kurumda Müdür Vekili olarak görevlendirilmesi Müdürlüğümüzce uygun görülmektedir” dedi.

-ATAMA GERİ ÇEKİLDİ-

Söz konusu yazı Valiliğe gönderilirken, Osmaniye Vali Yardımcısı Hayretin Çiftçi ve Vali Zübeyir Kemelek, atamayı uygun bularak, söz konusu merkeze Gülen Günay'ın atanmasının yapılmasını istedi. Atamanın yapılmasının ardından gelen şikayet üzerine okulda kadrolu müdür olduğunu öğrenen İl Milli Eğitim Müdürlüğü, atamayı geri çekti.

Belediyeler Artık Burs Veremez...

Anayasa Mahkemesi'nin CHP'nin başvurusu üzerine aldığı burs kararı Meclis'te tartışmalara yol açtı...

Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, "Bundan sonra belediyeler öğrencilere burs veremez." dedi.

Çelik, CHP Sinop Milletvekili Engin Altay'ın gündem dışı konuşmasını cevaplarken mahkemenin kararına atıf yaptı. Buna CHP Grup Başkan Vekili Kemal Anadol'dan sert tepki geldi. Anadol, 'CHP'nin başvurusu üzerine belediyelerin üniversite öğrencilerine burs verme yetkisi iptal edildi' şeklindeki algının doğru olmadığını savundu. Anadol, "Gerçek şudur, 2004'te çıkan yasayla üniversitelerin burs verme yetkisi elinden alınmıştır ve yetki belediyelere verilmiştir. Kömür dağıttığınız gibi burs dağıtmaya teşebbüs ettiniz. Bu teşebbüs iptal oldu." dedi. Bunun üzerine tekrar söz alan Çelik, üniversitelerin burs vermelerinin yasaklanmadığını, sistemin disipline edildiğini belirtti. Çelik, "Üniversiteler, hallerinden memnun. O kanun çıkmadan önce 1 burs veriyorlarsa, şu anda bu 6 katına çıktı." ifadesini kullandı. Çelik, mahkemenin burs kararıyla ilgili de şunları kaydetti: "Belediye, burs vermek istediği öğrencilerin listesini üniversiteler gibi bize gönderir. Parasını da bize aktarırlar. Biz de gençlere burslarını veririz. Bu açıklamamdan sonra birçok belediye başkanı beni aradı ve 'Sayın bakan buna engel var' dedi. Anayasa Mahkemesi'nin gerekçeli kararı çıktıktan sonra iktidarı ve muhalefetiyle oturup değerlendireceğiz. Bu kararla CHP, DTP, MHP ve AK Partili be- lediyelerin verdiği burslar iptal edilmiştir. Bundan sonra belediyeler öğrencilere burs veremez."

26 Kasım 2008 Çarşamba

Padişahlığı Özledi, Öğretmelikten Oldu...

"Padişahlığı özleyen" öğretmen görevden uzaklaştırıldı..

Denizli Valisi Yavuz Erkmen, "padişahlığı özlediğine ilişkin notlar tuttuğu, öğrencilere ders notu olarak bunları dağıttığı ve bu notlarla ilgili sınavlar yaptığı" iddia edilen öğretmenin görevinden uzaklaştırıldığını bildirdi.

Vali Erkmen, yaptığı yazılı açıklamada, söz konusu iddiayla ilgili olarak Hürriyet İlköğretim Okulu öğretmeni S.P. hakkında soruşturma başlatıldığını hatırlattı.

Erkmen, şunları kaydetti:

"24-25 Kasım 2008 tarihlerinde yerel ve ulusal basında, Hürriyet İlköğretim Okulu öğretmeni S.P'nin müfredata uymayan ve temel eğitim ve öğretim programlarına aykırı konularda öğrencilere notlar dağıttığı yolundaki iddialar yer almıştır. Valiliğimizce, adı geçen öğretmen görevden uzaklaştırılmıştır. Konunun aydınlatılması için 20.11.2008 tarihinde İl Milli Eğitim Müdürlüğü müfettişleri görevlendirilmiş olup inceleme ve soruşturma devam etmektedir. Neticesi ayrıca kamuoyuna duyurulacaktır."

ODTÜ'de Taciz Skandalı...

ODTÜ kadınlara taciz ettiği öne sürülen Psikolog skandalıyla çalkalanıyor. Üniversite öğrencileri ayaklandı.

ODTÜ kadınlara taciz ettiği öne sürülen Psikolog skandalıyla çalkalanıyor. ODTÜ'lü 14 öğrenci grubu; ODTÜ Sağlık ve Rehberlik Merkezi'nde çalışan bir psikolog'un kadınlara tacizde bulunduğu için açığa alındığını belirterek, “ODTÜ'de okuyan öğrenciler olarak böyle bir insanın bir daha çalışmamasının garantilenmesini istiyoruz” dediler.
Açıklama, Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Topluluğu Girişimi, Çağdaş Dans, Dış Politika ve Uluslararası İlişkiler, Ekonomi, Kitap, Psikoloji, Siyaset Bilimi, Sosyalist Demokrasi, Sosyalist Düşünce, Sosyoloji, Yapı, Sinema Toplulukları, ODTÜ Gençsen, Üniversiteli Genç Kadınlar grupları adına yapıldı.
Yapılan açıklamada, ODTÜ'de Sağlık ve Rehberlik Merkezi'nde çalışan A. A. isimli bir psikologun öğrencilerin psikolojisini daha da bozduğu öne sürülerek, beş ay önce hazırlık sınıfında okuyan bir öğrenciyi A.A'ın taciz ettiğinin öğrenildiği iddia edildi.
Söz konusu psikoloğun daha önce de sağlık sorunları nedeniyle Sağlık ve Rehberlik Merkezi'ne giden birçok kadına da aynı şekilde davrandığının tespit edildiği savunulan açıklamada, şu iddialara da yer verildi:
“Bu da yetmezmiş gibi Hazırlık bölüm başkanı Bülent Kandiller arkadaşımıza dilekçe yazdırmayıp olayı kapatmak istedi ve A.A'ın görevine son verildiğini söylediği halde görevine bir sure devam ettiğini gizlemeye çalıştı. Şaşırmadık. Çünkü yaşanan bu basit olay, ataerkil devlet anlayışının kadınlar tacize uğrasa da erkekleri koruma çabasının en büyük göstergesidir"
A.A'nın üniversite yönetimi tarafından açığa alındığı ve hakkında yasal işlem başlatıldığına işaret edilen açıklamada, "Fakat bu kişinin açığa alınması yetmez; biz ODTÜ'de okuyan öğrenciler olarak böyle bir insanın bir daha çalışmamasının garantilenmesini istiyoruz” ifadesine yer verildi.

-“BASİT BİR OLAY DEĞİLDİR, ÜSTÜ KAPATILAMAZ”-

ODTÜ'lü öğrenciler yaptıkları açıklamada, Pippa Bacca ve Transseksüel Dilek İnce olaylarına da dikkat çekilerek, şöyle denildi:
“Mini etek giydiği için tecavüzün 'mubah' sayıldığı bir ülkede ve dünyada, yaşadığımız alanda, ODTÜ'de gerçekleşen bir taciz olayı basit bir olay değildir, örtbas edilemez, edilmemelidir. Bizler nefes alıp verdiğimiz alanların daraltılmasını istemiyoruz.
A.A isimli psikologun açığa alınması yeterli değil, kadro dışı bırakılmasını istiyoruz. Başlatılan yasal işlemin takipçisi olacağımızı da belirtiyoruz”

Padişahlığı Özledi, Öğretmelikten Oldu...

"Padişahlığı özleyen" öğretmen görevden uzaklaştırıldı..

Denizli Valisi Yavuz Erkmen, "padişahlığı özlediğine ilişkin notlar tuttuğu, öğrencilere ders notu olarak bunları dağıttığı ve bu notlarla ilgili sınavlar yaptığı" iddia edilen öğretmenin görevinden uzaklaştırıldığını bildirdi.

Vali Erkmen, yaptığı yazılı açıklamada, söz konusu iddiayla ilgili olarak Hürriyet İlköğretim Okulu öğretmeni S.P. hakkında soruşturma başlatıldığını hatırlattı.

Erkmen, şunları kaydetti:

"24-25 Kasım 2008 tarihlerinde yerel ve ulusal basında, Hürriyet İlköğretim Okulu öğretmeni S.P'nin müfredata uymayan ve temel eğitim ve öğretim programlarına aykırı konularda öğrencilere notlar dağıttığı yolundaki iddialar yer almıştır. Valiliğimizce, adı geçen öğretmen görevden uzaklaştırılmıştır. Konunun aydınlatılması için 20.11.2008 tarihinde İl Milli Eğitim Müdürlüğü müfettişleri görevlendirilmiş olup inceleme ve soruşturma devam etmektedir. Neticesi ayrıca kamuoyuna duyurulacaktır."

Milyonlarca Çocuk Okula Gidemiyor...

Dünya genelinde milyonlarca çocuğun okula gidemediği bildirildi.

Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) Başkanı Koichiro Matsuuro, 2000 yılında 164 ülke için belirlenen evrensel ilköğretim hedefine 2015'de ulaşılamayacağını belirtti.

Matsuuro, çok sayıda çocuğun okuma-yazma ve matematiğin temelini bile öğrenme imkanı elde edemediğini kaydetti.

Cenevre'de düzenlenen Dünya Eğitim Konferansı dolayısıyla açıklanan raporda, hükümetlerin gelir, cinsiyet, coğrafi bölge ve dil farkından kaynaklanan eşitsizliklerle mücadele için gerekeni yapmadığına dikkat çekildi.

134 ülkeyi kapsayan tahminlere göre, bu ülkelerde yaşayan yaklaşık 29 milyon çocuk, 2015'te okula gidemeyecek.

Usulsüz Atamada Sınır Yok...

Milli Eğitim Bakanlığı, yönetici atamalarının duyurulması için Yönetici Atama Genelgesi’ni yayımlamasına karşın, usulsüz atamalar devam ediyor.

Yönetici atamasına yönelik duyuru yapılmayan Ürgüp Tesan Anadolu Öğretmen Okulu'na Mustafa Çavuş isimli Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni, müdür olarak atandı. Çavuş'un müdür olarak atanmasına ilişkin karar ise Milli Eğitim Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Hilmi Çolak tarafından imzalandı.
Milli Eğitim Bakanlığı, yönetici atamalarında okulların boş olan yönetici kadrolarının valilik tarafından açıklanarak yönetici atamalarının bir an önce yapılması emrini verdi. Buna karşın Nevşehir'de Ürgüp Tesan Anadolu Öğretmen Lisesi için boş kadro ilanı açıklanmamasına karşın Baran Numanoğlu İlköğretim Okulu Müdür Yardımcısı olarak görev Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni Mustafa Çavuş, bu okula kadrolu müdür olarak atandı.

Çavuş, 2007 yılında yapılan atama ile Ürgüp Anadolu Öğretmen Lisesi'ne müdür olarak atanmış, daha sonra yargı kararı gereğince 2007 yılı atamaları iptal edilmesi nedeniyle aynı okula vekaleten müdür olarak görevlendirilmişti. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni olan Çavuş, duyuru açılmadan MEB Personel Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Hilmi Çolak imzalı 103988 sayılı kararname ile 12 Kasım 2008 tarihinde okula asaleten atandı.

Öğrencilerin Çorbasına Göz Dikti...

Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, belediyelerin verdiği bursları Anayasa Mahkemesi'ne götürerek kesilmesine sebep olan CHP'yi eleştirdi.

CHP'nin eğitim meselelerine ideolojik bakarak Türkiye'ye en büyük kötülüğü yaptığını söyleyen Bakan Çelik, "Fakir fukaranın içtiği bir tas çorbaya göz dikmenin kime ne faydası var?" dedi.

İstanbul Sanayi Odası Vakfı (İSOV) tarafından yaptırılan İSOV Mesleki Eğitim Kompleksi açılış törenine Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in yanı sıra İstanbul Valisi Muammer Güler, İSO Başkanı Tanıl Küçük, İSO Mütevelli Heyeti Başkanı Hüsamettin Kavi, İl Milli Eğitim Müdürü Ata Özer, öğretmenler ve çok sayıda öğrenci katıldı.

Açılış töreninde konuşan Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, medyada yer alan haberlerden, CHP'nin başvurusu sonrası belediye burslarının iptaline, Avrupa Birliği müzakereleri konularından açıklamalarda bulundu.

Türkiye'nin en büyük sorunlarından bir tanesinin ara eleman ve yetişmiş ara eleman sıkıntısı olduğunu vurgulayan Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, AK Parti Hükümeti döneminde mesleki eğitime yönelik yapılan yatırımlarla ilgili bilgi verdi. Göreve gediklerinde mesleki eğitim oranının yüzde 28'lerde devraldıklarını söyleyen Çelik, "Bu gün okullaşma oranı yüzde 43'lere çıkmıştır. Bu durup dururken olmamıştır. Meslek okullarının karşı karşıya olduğu bir sürü haksızlığa rağmen böyle olmuştur. İstanbul'da bize yüzde 50 yetmez, ümit ediyorum ki kısa bir süre içinde yüzde 50'yi zaten aşacağız." Diye konuştu.


- "MESLEK YÜKSEK OKULU MESELESİ TÜRKİYE'DE FACİA, ÇÖZÜM BULACAĞIZ"-


Türkiye'de mesleki eğitim ve üniversitelerin meselelerine ideolojik pencereden bakanların Türkiye'ye en büyük zararı verdiğini dile getiren Bakan Çelik, bazı çevrelerin şimdiye kadar yaptıkları mesleki eğitimle ilgili çalışmaları imam-hatip diye tercüme ettiğinden yakındı. Bakan Çelik, "İlköğretimin, orta öğretimin meselelerine pedagojik değil, ideolojik bakanlar bu memlekete en büyük kötülüğü yapıyor demektir. Üniversitenin meselesine akademik bakmayanlar bu memleketin en büyük kötülüğü yapıyor demektir. İş dünyamız yıllardır bizlerden mesleki eğitim istiyor. Sizi temin ederim, ne zaman mesleki eğitim dediysem, sektörel mesleki ve teknik eğitimden söz ediyordum. Ağzımdan imam-hatip kelimesi de çıkmadı. Ama birileri, ideolojik karın ağrısı olanlar, bunu hep imam hatip diye tercüme ettiler ve mesleki eğitimi ideolojilerine kurban ettiler ve bunlara rağmen mesleki eğitimi yüzde 28'den, 43'lere gelmiştir. Değerli Kavi'nin ifade ettiği meslek yüksek okulları meselesi Türkiye'de bir faciadır. Çocuklar bu okulları meslek yüksek okulu gibi değil mesleksizlik yüksek okulu gibi algılıyor. Öğrencilerimizin yüreğine su serpmek açısından söylüyorum. Mesleki ve teknik eğitim bakımından özellikle mesleki eğitim fakülteleri ve meslek yüksek okulları masaya yatırılacak kesinlikle bir çözüm bulacağız. Bu günkü haliyle kesinlikle yürümez." diye konuştu.


- "CHP FAKİR FUKARANIN BİR TAS ÇORBASINA GÖZ DİKİYOR" -


Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, Belediyelerin verdiği bursları Anayasa Mahkemesi'ne taşıyarak iptal ettiren CHP'ye sert eleştirilerde bulundu. Büyükşehir Belediyeleri başta olmak üzere bir çok belediyenin dar gelirli ailelerin çocuklarına burs verdiğini hatırlatan Çelik, Anamuhalefet Partisi CHP'nin bunu Anayasa Mahkemesi'ne götürerek iptal ettirdiğini söyledi. Verilen kararın sonrasında binlerce çocuğun burslarını kaybedeceğini belirten Çelik, Konya'da katıldığı bir programın ardından sorular üzerine "Belediyeler listelerini bize getirsinler, Kredi Yurtlar Kurumu'na getirsinler, paralarını da bize getirsinler bursları da biz verelim" temennisini dile getirdiğini hatırlattı. Açıklamasının ardından bir çok belediye başkanının kendisini arayarak, "Sayın bakanım bunun önünde yasal engeller var, teknik zorluklar var. Bu mümkün değil" dediklerini açıklayan Bakan Çelik, "Şimdi Allah aşkına bir çok fakir fukaranın, ki bunun kıstasları bellidir, içtiği bir tas çorbaya göz dikmenin kime ne faydası var. " şeklinde konuştu.


Hükümete yönelik eleştiriler hakkında da açıklama yapan Bakan Çelik, Avrupa Birliği müzakerelerinin yavaşladığı yönünde eleştirileri de değerlendirdi. Katıldığı programda bir sanayicinin müzakerelerle ilgili "Hızlı Başladınız ama yavaşladınız" siteminde bulunduğunu söyleyen Çelik, aksine her bakanlar kurulunun şaşmaz maddesinin Avrupa Birliği ile müzakereler konusu olduğunu belirtti. Çelik, "İnşaatın kabası hızlı yükselir ama ince işler o kadar çabuk yürümez, iğneyle oya işler gibi işlememiz lazım" şeklinde konuştu.

Avrupa Birliği'ne 1959 yılında müracaat eden dönemin Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve başbakan Menderes'in, maliye bakanı Hasan Polatkan ile birlikte idam edildiklerini hatırlatan Bakan Çelik, "Sonra çıktık dedik ki 'pardon özür dilerim', Devlet töreni ile anıt mezara taşıdık. 71'de bir muhtıra daha yedik. 80'de bir darbe daha yedik. 28 Şubatta Postmodern bir darbe yedik. Sonra e muhtıra yedik. Benim yaşıma 5 tane muhtıra ve darbe sığdırdık. Avrupa Birliği'ne kızmanın manası yok. Biz öz eleştiri yapacağız. Üzerimize düşeni yapacağız." şeklinde konuştu.

Avrupa Birliği'nin açıklamalarının ardından "İşimize niye karışıyorlar" şeklindeki tepkileri de değerlendiren Bakan Çelik, "Bu neye benziyor biliyor musunuz? Biz FİFA' nın üyesi olacağız ama işlerimize karışmayacaklar. Seni FİFA üyesi ol diye zorlayan mı var. FİFA'ya üye olduysan onun kararlarına uymak zorundasın. BM'nin NATO'nun kararlarına uymak zorundasın.


- "BAŞBAKAN 5 YILDA 15 YIL YAŞLANDI" -


Başbakan Erdoğan'a yönelik "Neden bu kadar çok geziyor" eleştirilere de değinen Milli Eğitimi Bakanı Çelik, konuşmasından önce gösterilen sinevizyon gösterimine işaret ederek, "Bakın Sayın Başbakanımız Amerika'ya gitti, geldi 2 gün Türkiye'de kaldı Hindistan'a gitti, dün akşam geldi. Sayın Başbakan'ın az önceki görüntülerini gördünüz. Bu 5 yıl önceki görüntüydü. Sayın Başbakan 5 Yılda 15 yıl yaşlandı. Gecesi gündüzü olmadan, gecesini gündüzüne katarak çalışıyor. Bana bazen soruyorlar 'Niye bu kadar çok geziyor' diye diyorum ki "Piknik yapmaya gidiyor oraya" şeklinde konuştu.

Son 5 yılda dış politikada gösterilen performansla Türkiye'nin dünyada itibar sahibi bir ülke haline geldiğini aktaran Çelik şöyle konuştu: "Biz bu güne kadar uluslararası bütün oylamalarla kaybetmiş olan bir ülkeyiz. Doğru mu? Ama son Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi seçiminde, Türkiye 190 ülkeden 151'inin oyunu almıştır. Yüzde 80 Avusturya ve İzlanda bizim rakibimiz bu bir itibarı gösterir. Bu durup dururken mi oldu." Bakan Çelik, İslam Konferansı Örgütü seçimlerinde ilk defa aday olan Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu'nun Genel Sekreter seçilmesinin de bunun göstergesi olduğuna işaret etti.

25 Kasım 2008 Salı

Emeklilere Şeref Madalyası

Konya Valisi Osman Aydın, 24 Kasım Öğretmenler Günü kutlamalarında, emekli öğretmenleri temsilen 5 emekli öğretmene şeref madalyası verdi.

Konya Valisi Osman Aydın, 24 Kasım Öğretmenler Günü kutlamalarında, emekli öğretmenleri temsilen 5 emekli öğretmene şeref madalyası verdi. Madalya alan öğretmenler duygulu anlar yaşadı.

Konya'da Öğretmenler Günü kutlamaları, Atatürk Anıtı'na çelenk sunumuyla başladı. Daha sonra Konya Devlet Tiyatrosu Salonu'nda devam eden programda, Saygı Duruşu ve İstiklal Marşı'nın ardından protokol konuşmalarına geçildi. Konya Valisi Osman Aydın, eğitimin önemine dikkat çekerek, bir milletin ancak eğitimle kalkınabileceğini söyledi. Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek ise Konya nüfusunun 5'te 2'sinin öğrenci olduğunu aktardı.

Ak Parti Konya Milletvekili Mustafa Kabakçı, kendisinin de Diyarbakır'ın Silvan ilçesinde öğretmenlik yaptığını söyledi. Öğretmenlerin yaşadığı zorlukları bildiğini dile getiren Mustafa Kabakçı, "Gelecek öğretmenlerin elindedir. Türk Milleti'nin dünyada ileri seviyede olmasına herkesin ihtiyacı var. Kaliteli eğitimle ülkemiz kalkınacaktır." dedi. Konya İl Milli Eğitim Müdürü Halil Şahin, öğretmenlerin 'cehalet bayrağının en yılmaz mücadelecileri' olduğunu söyledi. Bir ülkenin kalkınmasının öğretmenler sayesinde mümkün olduğunu aktaran Halil Şahin, "Göreviniz uğruna bazen sıkıntılı, bazen yorucu zamanlar geçiriyorsunuz. Bu sıkıntılı zamanları öğrencilerle paylaşarak azaltmaya çalışmalıyız." diye konuştu.

Konuşmaların ardından adaylığı kaldırılan öğretmenlerin yemin töreni gerçekleşti. Daha sonra Konya Valisi Osman Aydın, emekli öğretmenleri temsilen 5 emekli öğretmene şeref madalyası verdi. Meram İlçesi Naciye Mumcuoğlu Lisesi öğrencilerinin tiyatro gösterisi ardından, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü'ne geçildi.

Programa katılan Konya Valisi Osman Aydın, Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek, İl Milli Eğitim Müdürü Halil Şahin ve Ak Parti Konya Milletvekili Mustafa Kabakçı, resim öğretmenleri tarafından yapılan resim sergisini açtı

Atamalarda Değişiklik Yapılacak...

Milli Eğitim Bakanlığı, bazı maddeleri yargı tarafından iptal edilen "MEB Öğretmenlerini Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği"nde değişiklik yapılacağını bildirdi.

Milli Eğitim Bakanlığı, bazı maddeleri yargı tarafından iptal edilen "MEB Öğretmenlerini Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği"nde değişiklik yapılacağını bildirerek sendikalardan görüşlerini iletmeleri halinde görüşlerin değerlendirileceğini açıkladı.

Eğitim-Bir-Sen, eğitim çalışanlarının atama ve yer değiştirmelerine ilişkin sorunlar başta olmak üzere uygulamadan kaynaklanan sorunların yaşandığını Milli Eğitim Bakanlığı'na bir yazıyla iletti. Eğitim-Bir-Sen, Bakanlığa gönderdiği yazıda, öğretmen, yardımcı hizmetler ve Genel İdari hizmetler sınıfı çalışanlarının atama ve yer değiştirmeye ilişkin sorun ve beklentilerini sıraladı.

Milli Eğitim Bakanlığı Personel Genel Müdürü Necmettin Yalçın imzalı cevap yazısında, öğretmenlerin atama ve yer değiştirme işlemlerinin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği hükümlerine göre yapıldığını anımsattı. Yalçın, "Ancak ilgili yönetmeliğin bazı maddelerini yargı kararıyla yürütmesinin durdurulmasına karar verilmiş olması ve uygulaması sırasında karşılaşılan sorunlar ve Bakanlığımıza gelen geri bildirimler dikkate alınarak, ilgili yönetmeliğin bazı maddelerinde değişiklik yapılması yönünde çalışma yapılması düşünülmektedir" açıklamasında bulundu.

Yalçın, yazısında sendikanın değişiklik istediği maddeler hakkında önerilerini Personel Genel Müdürlüğü'ne göndermeleri halinde değişiklik çalışmaları kapsamında görüşlerin değerlendirileceğini kaydetti.

Çete Tarafından Rektör Yapılmış...

Okyanus'tan tutuklanan Rektör Okudan'ın çete tarafından rektör yapıldığı ortaya çıktı. Bakın çete lideri, Okudan'ın kesin seçilecek rakibini neyle korkutmuş...

Tutuklanan Selçuk Üniversitesi Rektörü Süleyman Okudan'ın ikinci kez rektör seçilebilmek için diğer adayları 'Okyanus çetesiyle' tehdit ederek adaylıktan çekilmeye zorladığı ortaya çıktı.

KONYA Organize Polisi tarafından düzenlenen Final operasyonu kapsamında, tutuklanan Selçuk Üniversitesi Rektörü Süleyman Okudan'ın, Okayanus çetesi lideri Okyanus Şirketler Grubu'nun sahibi Nusret Argun tarafından seçtirildiği ortaya çıktı. Rektörlük seçimleri sırasında Süleyman Okudan'ın rakipleri üzerinde şiddet kullanarak baskı kuran Argun'un, seçilmesine kesin gözüyle bakılan Prof. Dr. Reyhan Ergene'yi adaylıktan çekilmesi için tehdit ettiği belirlendi.

600 BİN DOLARIN SIRRI

REKTÖR Okudan'ın yatak odasında ele geçirilen 600 bin doların kaynağı olarak açıkladığı arsa satma işleminin ise gerçeği yansıtmadığı tespit edildi. Soruşturmayı yürüten organize polisi tarafından yapılan incelemede, Okudan'ın nöbetçi mahkemede verdiği ifadede bahsettiği satış işleminin üç yıl önce yapıldığı belirlendi.

VİLLALAR BİZİM DEĞİL

EMNİYETE başvurarak ifade veren Nusret Argun'un iki adamı, üzerlerine kayıtlı villaların asıl sahibinin Rektör Okudan, olduğunu beyan etti. İfadede, 'Asgari ücretle çalışıyoruz bu villaları nasıl alırız. Bize bu evler sizin üzerinizde dursun, daha sonra devri yaparsınız' denildiği öğrenildi. 8 ilde gerçekleştirilen operasyonda Rektör Okudan ile aralarında beyaz gömleklilerin de bulunduğu 17 kişi tutuklanmıştı.

Akıllı ol Adaylığını çek hemen

ÇETE lideri Nusret Argun'un, Rektör Süleyman Okudan karşısında seçilmesine kesin gözüyle bakılan Reyhan Ergene'yi sürekli iki adamına takip ettirerek üzerinde psikolojik baskı kurduğu son olarak bizzat tehdit ettiği dosyaya yansıdı. Dosyada Nusret Argun'un Reyhan Ergene'yi sahibi olduğu Dedeman Otel'e çağırarak, 'Aklını başına al. Sen akıllı adamsın kendine yakışanı yap. İstersen aday ol, ama sen bilirsin' dediği belirlendi. Bu görüşmenin ardından Ergene, adaylıktan çekildi. Konuyla ilgili konuşan Prof. Dr. Reyhan Ergene ise şunları söyledi; 'Onlar seçimler esnasında olan konulardı. Yorum yapmak istemiyorum.' Öte yandan okula sızan çete üyelerinin büyük bir öğrenci grubunu örgütleyerek muhalif öğretim üyelerinin gözünü korkutmak için protesto gösterisi yaptırdığı ortaya çıktı.

Tutuklanan Selçuk Üniversitesi Rektörü Süleyman Okudan'ın ikinci kez rektör seçilebilmek için diğer adayları 'Okyanus çetesiyle' tehdit ederek adaylıktan çekilmeye zorladığı ortaya çıktı.

Köy Odası Sınıfa Dönüştürüldü...

Hakkari merkeze bağlı Doğanlı Köyü Gelincik Mezrası'nda, bir evin odası sınıfa dönüştürüldü...

Vekil öğretmen 28 yaşındaki Füsun Önal, 3 sıra, bir kara tahta ve Atatürk portresi asılan bu odada 3'ü kız 5 öğrenciye eğitim vermeye başladı. Füsun öğretmen odadan bozma sınıfta köylü kadınlar da okuma- yazma kursu veriyor.

Hakkari'ye 50, Doğanlı Köyü'ne 3 kilometre uzaklıktaki 7 haneli Gelincik Mezrası'nda okul çağı gelen 5 öğrenci için 6 çocuk babası köy korucusu İsmet Berk'in 4 odalı evinin, bir odası sınıfa dönüştürüldü. Kış şartlarında 3 kilometre uzaklıkta bulunan Doğanlı Köyü'ne gitme imkanı olmayan 2'si İsmet Berki'in çocuğu olan 3'ü kız 5 öğrenci için 10 metrekarelik odaya 3 sıra, bir kara tahta, Atatürk portresi asılıp, mini bir okul oluşturuldu. Buraya da Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi'ne bağlı Bitlis Meslek Yüksekokulu İnşaat Bölümü mezunu vekil öğretmenlik yapan Füsun Önal atandı. Öğrenciler öğretmenlerinden, Füsun öğretmen de öğrencilerinde oldukça memnun.

Gelincik Mezrası'nın 5 öğrencisi de yaşıtları olan diğer öğrenciler gibi her sabah mavi önlük giyiyor. Ancak 5 öğrencili okulun öğrencilerinden 2'si sadece oda değiştiriyor, diğer 3'ü ise 20- 30 metre uzaklıktaki evden komşu evine geliyor. Zaman zaman 6 aylık Mizgin bebeğin ağlama sesleri sınıftan duyulsa da Füsun Önal diğer öğretmenler gibi eğitim-öğretimini kesintisiz veriyor. Füsun öğretmen, Türkiye'nin en az öğrencili odadan bozma okulda, 10 yaşındaki Cansel'e 4'üncü, 9 yaşındaki Özlem, 10 yaşındaki Davut ve Masum'a 3'üncü, 7 yaşındaki Gamze'ye ise 1 sınıfı okutuyor. Füsun öğretmen, öğrencilerine de özenle bakıyor. Öğrenciler, öğretmenlerinin ikram ettiği bal ve cevizi yedikten derse başlıyor. Füsun öğretmen öğlen sonrasını ise annelere ayırıyor. Aynı odada köyün 10 kadını, Füsun öğretmenden okuma yazma kursu alıyor.

ÖĞRETMENLER GÜNÜ'NÜ UNUTMADILAR

Gelincik Mezrası'nın 5 minik öğrencisi, öğretmenlerinin, Öğretmenler Günü'nü de unutmadı. Öğretmenlerini çiçeklerle karşılayan öğrenciler, öğretmenlerini çok sevdiklerini belirtirken, vekil öğretmen Füsun Önal da zor bir coğrafyada görev yapmanın gururunu yaşadığını söyledi. Önal, “Çocuklar beni çok seviyor. Mesleğimi sadece para kazanmak için değil, çok sevdiğimden dolayı yapıyorum. Bir de bu öğrencilerin gelecek yaşlarda birer iyi eğitimci olmaları için böyle bir fedakarlık yaptım. Öğretmenlik fedakarlık isteyen bir meslektir. Hakkari gibi coğrafi koşulları zor olan yerlerde çalışmak fedakarlık isteyen bir iş. Kendi isteğim üzerine gönüllü olarak özellikle böyle sıkıntılı olan köylerde görev yapmak istiyorum. Bu bir gönül işidir. Rahat yerlerde herkes çalışır, ama zor yerlere kimse gitmek istemez. Böyle bir mezrada çalışmak bana gurur veriyor. Sabahları öğrencilerimize, öğleden sonraları da köydeki anne ve ablalarına okuma yazma kursu veriyorum” dedi.

Öğretmenlere Tavuk Hediye Edildi...

Mardin Yalımköy'deki öğrenciler, öğretmenlerine çiçek yerine tavuk, yumurta, tandır ekmeği ve sucuklu ceviz hediye etti.

İlk defa böyle bir hediye ile karşı karşıya kaldığını belirten Yalım Köy İlköğretim Okulu 4\A sınıfı öğretmeni Edip Bakırcı, öğrencilerden Öğretmenler Günü hediyesi olarak çiçek beklerken, tavuk, yumurta, tandır ekmeği ve cevizli sucuk gelmesinin kendisini çok şaşırttığını söyledi.

Bakırcı, "Önemli olan öğrencilerin öğretmenlerini unutmamaları. Bizim gönlümüzü fethettiler. Onların bu temiz yürekliliği ve cömertliliği Anadolu insanının yüreğinde her zaman vardır. Öğrencilerimizle gurur duyuyorum. Tavukları kendilerine iade edeceğim. Geri kalan hediyeleri ise öğrencilerle birlikte afiyetle yiyeceğiz." dedi

Okul Müdürü Reşat Güzel ise, 22 yıllık öğretmenlik hayatında Anadolu'da bu tür güzelliklerle her zaman karşı karşıya kaldıklarını ifade etti.

Güzel, "Öğrencilerin bu anlamlı günde bizleri hatırlamaları ve cömertlikleri çok duygulandırdı. Getirdikleri hediyeleri kalplerini kırmamak için geri çevirmiyoruz. Ama tavukları kendilerine iade edeceğiz. Geri kalan hediyeleri ise öğretmen ve öğrencilerle birlikte yiyeceğiz. Öğrencilerimiz bizi unutmadılar. Biz de onların sevgilerine laik olmaya çalışacağız." şeklinde konuştu

Öğretmenler, daha sonra öğrencilerin getirdikleri tavukları ailelerine iade etti.

Yeni Evli Öğretmenleri Kaza Ayırdı...

Malatya'da genç öğretmen geçirdiği trafik kazasında yaşamını yitirdi.

Dün sabah Ankara karayolunda meydana gelen kazada, sağlık memuru Hasip Kınaş'ın kullandığı otomobil elektrik direğine çarptı. Hurdaya dönen araçta bulunan öğretmen Fatih Gürlek olay yerinde hayatını kaybederken, 5 ay önce evlendiği meslektaşı Birgül Gürlek ve araç sürücüsü ağır yaralandı.

23 Kasım 2008 Pazar

Öğretmen Gözüyle Sorunlar...

Atatürk Üniversitesi tarafından yapılan araştırmaya katılan öğretmenlerin gözüyle eğitimdeki başarısızlığın başlıca nedenleri...

Atatürk Üniversitesi (AÜ) Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi'nce yapılan araştırmaya katılan öğretmenler, öğrencilerdeki öz güven eksikliği, öğretmenlerin sık sık tayinle yer değiştirmesi ve velilerin çocuklarının eğitimine önem vermemesini eğitimde başarısızlığın başlıca nedenleri olarak gösterdiler.

Atatürk Üniversitesi Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Abdullah Şahin ile yüksek lisans öğrencileri tarafından hazırlanan "Eğitimde Başarısızlığa İlişkin Öğretmen Görüşleri ve Çözüm Önerileri" adlı araştırmada, öğretmenlerle yüz yüze yapılan görüşmelerle eğitimdeki sorunlar tespit edilmeye çalışıldı.

Araştırmaya göre, kıdemleri 3 ila 30 yıl arasında değişen ve farklı yerlerde görev yapan ilk ve orta öğretim öğretmenleri, öğrencilerin yaşadığı en önemli sorunun öz güven eksikliği olduğunu belirttiler.

Özelikle sosyo-ekonomik olarak yetersiz bölgelerde öğrenci velilerinin büyük kısmının eğitim yönünden yetersiz olduğu ifade edilen araştırmada, özellikle Doğu ve Güneydoğu'da çocukla ilgilenme görevinin genellikle anneye bırakıldığı, annenin ise eğitimsiz olması durumunda çocuğun başarısızlığının kaçınılmaz olacağı vurgulandı.

Araştırmada, özellikle köylerde yaşayan bazı aileler için tarla, bahçe ve hayvanların, çocuklarının eğitiminden daha değerli olduğu tespit edildi.

Aynı araştırmada, ekonomik olarak belli bir rahatlığa kavuşmuş ailelerin ise çocuklarının eğitimini daha yakından takip ettikleri, ailelerde çocuk sayısının artmasıyla birlikte çocuklara gösterilen ilginin azaldığı ifade edildi.


Öğretmen tayinlerinin eğitime etkisi


Milli Eğitim müdürlüklerinin çalışmalarında sürekliliğin olmaması, eğitimde başarısızlığı artıran nedenler arasında gösterilen araştırmada, özellikle devlet okullarındaki öğrencilerin bir amacının bulunmadığına dikkat çekildi.

Araştırmada, ayrıca, öğretmenlerin tayinle sık sık yer değiştirmelerinin öğrencileri olumsuz etkilediği tespit edilirken, tayin sorununun genellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde görüldüğü, tayin sürecinin eğitim ve öğretimi sekteye uğratarak öğretimin sürekliliğini engellediği belirtildi.

Sözleşmeli öğretmenlerin kadrolu öğretmenler karşısında kendilerini 2. sınıf vatandaş olarak gördükleri, ücretli öğretmenlerin ise hiç öğretmen sayılmadıklarını belirttikleri araştırmada, öğretmen maaşlarındaki adaletsizliğin eğitim ve öğretim kalitesini düşürdüğü, vekil ya da ücretli öğretmenlerin işlerini benimseyemediği belirlendi.

Erdoğan Mesaj Yayımladı...

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, yarın kutlanacak olan 24 Kasım Öğretmenler Günü dolayısıyla bir mesaj yayımladı.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bilgili, donanımlı, sürekli kendini yenileyen, evrensel değerlere, hür düşünceye sahip öğretmenlerden mahrum milletlerin eğitim sisteminde çağı yakalayabilmesinin mümkün olmadığını belirterek, “Böyle milletler ekonomik, sosyal ve kültürel açıdan gelişemeyecek, geleceğin dünyasında da var olamayacaklardır” dedi.

Erdoğan, 24 Kasım Öğretmenler Günü dolayısıyla yayımladığı mesajında, çocukların ahlaki ve kültürel yönden gelişmiş, okuyan, düşünen, uygulayan ve neticelendiren özgür bireyler olarak yetişmesinde, öğretmenlerin rolünün büyük olduğunu belirtti.
Bunun için Atatürk'ün 'Öğretmenler, yeni nesil sizin eseriniz olacaktır' dediğini anımsatan Erdoğan, “Cumhuriyetimizin geleceği de yeni nesillerimize emanettir. Onları aklın ve bilimin rehberliğinde, hızla değişen dünyaya ayak uydurabilecek bilgili, donanımlı, dinamik, açık fikirli bireyler olarak yetiştirmek bizim için hayati derecede önemlidir” dedi.

-"BÜTCEDEN EN BÜYÜK PAY EĞİTİME"-

Erdoğan, göreve geldikleri ilk günden beri çağın ihtiyaçlarına cevap verecek, çocukları, gençleri eksiksiz olarak geleceğe hazırlayacak bir eğitim sistemi oluşturmanın gayreti içerisinde olduklarını ifade ederek şöyle dedi:

“Zira, 21. yüzyılın dünyasında gelişmenin, kalkınmanın, küresel rekabette başarılı olmanın yolu, her şeyden önce eğitimden geçiyor. Bu anlayışla, her yıl bütçeden en büyük payı eğitime ayırıyoruz. Cumhuriyetimizin temel niteliklerini ve Tevhid-i Tedrisat'ı esas alarak eğitim sistemimizi, alt yapısından müfredatına kadar çağın gereklerine uygun bir biçimde güncellemeye devam ediyoruz. Unutmamalıyız ki, bilgili, donanımlı, sürekli kendini yenileyen, evrensel değerlere, hür düşünceye sahip öğretmenlerden mahrum milletlerin eğitim sisteminde çağı yakalayabilmesi mümkün değildir. Böyle milletler ekonomik, sosyal ve kültürel açıdan gelişemeyecek, geleceğin dünyasında da var olamayacaklardır.”

-"ÖĞRETMENLERİN HAYAT STANDARTLARINI YÜKSELTTİK"-

Bu yüzden ülkenin yarınları ve gelecek nesiller adına umut bağladıkları asıl gücün öğretmenler olduğunu ifade eden Erdoğan, “Onların hayat standartlarını yükseltmek, çalışma şartlarını daha da iyileştirmek ve verimliliklerini artırmak için imkanlarımızı zorlayarak büyük adımlar attık, atmaya devam ediyoruz” dedi.

Erdoğan, bu doğrultuda, öğretmelerin özlük haklarında ciddi iyileşmeler yaptıklarını, hazırlık ödeneği ve ek ders ücretlerinde önemli ölçüde artırımlar sağladıklarını ifade eden Erdoğan, atama ve tayinlerin artık öğretmenliğin onuruna yakışır bir biçimde, internet ortamında, objektif olarak yapıldığını, öğretmenlik mesleğini kademelendirdiklerini; öğretmen, uzman öğretmen, başöğretmen dönemini başlattıklarını anımsattı.

Başbakan Erdoğan, öğretmenliğin, şefkat ve özveri isteyen meşakkatli bir meslek olduğuna işaret ederek, öğretmenliğin, öğretme görevinin yanı sıra öğrencilerin yeteneklerini, becerilerini ortaya çıkarma, kişisel sorunlarında onlara yardımcı olma ve yol gösterme görevini de içerdiğini kaydetti. Erdoğan, "Ülkemizin dört bir yanında fedakarca çalışarak bu ulvi görevi hakkı ile yerine getiren bütün öğretmenlerinizin Öğretmenler Günü'nü kutluyor, başarılarının devamını diliyorum” dedi.

MEB İddiaları Yalanladı...

MEB, Bakan Çelik'in katıldığı açılış töreninde "Öğrencilere montlarının çıkarttırılıp üşümelerine sebep olunduğu" yönündeki haberleri yalanlanladı...

Milli Eğitim Bakanlığından yapılan açıklamada, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in dün Konya'da bir okulda katıldığı açılış töreninde, "Öğrencilere montlarının çıkarttırılıp üşümelerine sebep olunduğu" yönündeki haberlerin "tümüyle yalan olduğu" bildirildi.

Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliğinden yapılan yazılı açıklamada, Çelik'in dün Konya'da gün boyu Karatay, Selçuklu, Ilgın, Akşehir ve Yunak ilçelerinde okul açılış törenlerine katıldığı anımsatıldı.

Açılış törenlerinde bir okulda öğrencilerin montlarının çıkarttırılıp üşümelerine sebep olunduğu yönünde bazı gazetelerde haberler yayımlandığı belirtilen açıklamada, şunlar kaydedildi:

"Bahsi geçen okulda öğrencilerin montlarının çıkarttırılması konusunda hiç kimse tarafından hiçbir talimat verilmemiştir. Öğrenciler törenlere hava şartları da göz önüne alınarak ailelerin istediği ve tercih ettiği kıyafetlerle ve aileleri ile birlikte katılmışlardır. Öğrencilere montların çıkarttırılıp üşümelerine sebep olunduğu haberi tümüyle yalandır. Hatta havanın yağışlı olduğu törenlerde Sayın Bakanımızın talimatıyla çocuklar ve veliler tören alanından kapalı alanlara alınmışlardır. Haberlerde kullanılan fotoğrafın törenlerle ilişkisi yoktur. Sadece 3 kız öğrencinin montsuz fotoğrafının yer alması haberin bir senaryo olduğunu göstermektedir. Eğer bir talimat söz konusu olsaydı tüm öğrencilerin montlarını çıkarmaları gerekirdi ki böyle bir fotoğraf söz konusu değildir."

Açıklamada, "Bakan Çelik'in bir hafta sonu tatilini evde veya başka bir dinlenme yerinde istirahatle geçirme imkanı varken dün sabah erken saatlerden itibaren Karatay, Selçuklu, Ilgın, Akşehir ve Yunak'ta toplam 12 eğitim kuruluşun açılış ve temel atma törenlerine katıldığı, katıldığı her yerde halkın, öğrencilerin, öğretmenlerin ve velilerin yoğun ilgisiyle karşılaştığı" kaydedildi.

Açıklamada, "Sayın Bakanımızın her törende öğrencilerle kurduğu iletişim ve gösterdiği ilgi takdir toplamıştır. Bu fedakarlık, çalışma ve gayret tebrik edileceği yerde bu tür haberlerle başarıların gölgelenmeye çalışılmasının insaf ölçüleri ile bağdaşır tarafı yoktur" denildi.

22 Kasım 2008 Cumartesi

Açıköğretim Müjdesi...

YÖK, 2008 ÖSS’den 145 puanı geçenlere açıköğretim hakkı tanıdı.ÖSYM, önümüzdeki günlerde kayıt günlerini duyuracak

ÖSYM, önümüzdeki günlerde kayıt günlerini duyuracak. YÖK Genel Kurulu, herhangi bir üniversiteye yerleşemeyen adaylara yeni bir hak tanıdı. YÖK'ten yapılan yazılı açıklamada, 2008 ÖSYS ek yerleştirme işlemleri sona erdiğinden, içinde bulunulan eğitim-öğretim yılına mahsus olmak üzere ÖSS'den 145 ve üzerinde puan alan adaylardan isteyenlerin başvurularının ÖSYM tarafından alınacağı aktarıldı.

28 FAKÜLTEYE DEKAN

Ayrıcı YÖK Genel Kurulu'nda Medipolitan Eğitim ve Sağlık Vakfı tarafından kurulmak istenen İstanbul Medipol Üniversitesi'ne ilişkin sunumun izlendiği ve konunun, olumlu görüşle Milli Eğitim Bakanlığı'na bildirilmesine karar verildiği de kaydedildi. Genel Kurul'da ayrıca 28 fakülteye de dekan atandı

Öğretmen Utandıran Ceza Verdi...

Ayakta beklettiği öğrencinin altını ıslatmasına göz yuman öğretmen görevden alındı..

İzmir'in Aliağa ilçesinde 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü'nde meydana gelen olayda, Namık Kemal İlköğretim Okulu 4'üncü sınıf öğrencisi olan 10 yaşındaki E.Y. bir kız arkadaşının üzerine su döktü. Bunun üzerine, 10 gün önce ücretli olarak göreve başlayan İngilizce öğretmeni Mesut Bağönü, çocuğa derste tek ayak üstünde durma cezası verdi. İddiaya göre tuvaleti gelen çocuk öğretmeninden izin istedi. Ancak öğretmen izin vermeyince arkadaşlarının önünde altını ıslattı. Gemi müfettişi baba Sadık Y. durumu Kaymakam Osman Bulgurlu'ya bildirdi. Milli Eğitim Müdürlüğü öğretmenin sözleşmesini feshederek işine son verdi. Sadık Y. oğlunun 6 yaşındayken birinci sınıfa başladığında da o dönemdeki öğretmeni tarafından yanlış okuduğu için arkadaşlarına yuhalatıldığını ve travma geçirerek üç gün konuşmadığını söyledi. Öğretmen Mesut Bağönü "Öğrencime tuvalete gitmesini söyledim ama o sırada altına kaçırmış. Tecrübesizliğimin kurbanıyım. Yaptığım yanlıştı, özür dilerim" dedi

Mesleki Eğitim Öğrencisi 1.5 Milyon...

Mesleki ve teknik okullara talep önemli oranda artarken, mesleki ve teknik eğitimin toplam ortaöğretim içindeki oranı yüzde 42,58’e ulaştı.

Son yıllarda artan ara eleman sıkıntısı için önemli eleman kaynağı olan mesleki ve teknik okullara talep önemli oranda artarken, mesleki ve teknik eğitimin toplam ortaöğretim içindeki oranı yüzde 42,58'e ulaştı. 2001-2002 eğitim öğretim döneminde mesleki ve teknik eğitim öğrenci sayısı 947 bin 358 olurken bu sayı; 2008-2009 eğitim öğretim döneminde 1 milyon 415 bin 516'ya yükseldi.

-Son yıllarda artan ara eleman sıkıntısı için önemli eleman kaynağı olan mesleki ve teknik okullara talep önemli oranda artarken, mesleki ve teknik eğitimin toplam ortaöğretim içindeki oranı yüzde 42,58'e ulaştı. 2001-2002 eğitim öğretim döneminde mesleki ve teknik eğitim öğrenci sayısı 947 bin 358 olurken bu sayı; 2008-2009 eğitim öğretim döneminde 1 milyon 415 bin 516'ya yükseldi.
Milli Eğitim Bakanlığı'nın, mesleki ve teknik eğitimin geliştirilmesi amacıyla son yıllarda hayata geçirdiği projeler meyvelerini vermeye başladı. Mesleki eğitime olan talep artarken, son 7 yılda önemli oranda talep artışı yaşandı. ANKA'nın MEB verilerinden derlediği bilgilere göre, 2001-2002 eğitim öğretim döneminde ortaöğretim kurumlarında toplam 6 bin 389 okulda 2 milyon 855 bin 851 öğrenci öğrenim görürken, bu sayı 2008-2009 eğitim döneminde 8 bin 660 okulda 3 milyon 324 bin 158 öğrenciye kadar çıktı. 7 yılda ortaöğretimde 2 bin 271 okul artışı yaşanırken, öğrenci sayısındaki artış ise 468 bin 307 oldu.

-MESLEKİ EĞİTİM ÖĞRENCİSİNDE REKOR ARTIŞ-

Özellikle son yıllarda artan ara eleman ihtiyacını karşılamada önemli kaynak yolarak gösterilen mesleki ve teknik eğitime okullarına devam eden öğrenci sayısı 2001-2002 eğitim öğretim döneminde 947 bin 358 iken, bu yıl 1 milyon 415 bin 516'ya kadar ulaştı. Mesleki eğitimdeki artış neredeyse tüm ortaöğretimdeki öğrenci artışına ulaşarak 468 bin 158 gibi rekor düzeyde oldu. Mesleki eğitimdeki okul sayısı ise 7 yıl önce 3 bin 750 iken bu yıl 4 bin 602'ye kadar yükseldi. Son yıllarda mesleki eğitime yapılan yatırımlarla birlikte bu alanda önemli gelişmeler kaydedildiği gözlemlenirken; 2001-2002 eğitim öğretim döneminde yüzde 33.17 olan mesleki ve teknik eğitimin toplam ortaöğretim içindeki oranı, bu yıl; yüzde 42,58'e kadar ulaştı.

-MESLEKİ EĞİTİM GÖREN KIZ ÖĞRENCİ 600 BİNE ULAŞTI-

Mesleki ve teknik eğitim okullarında eğitim gören kız öğrenci sayısında da önemli oranda artış olduğu gözlemlendi. 2001-2002 eğitim öğretim döneminde 356 bin 527 olan mesleki ve teknik eğitimdeki kız öğrenci sayısı 7 yılda yüzde 59.73 oranında artış görerek 2008-2009 eğitim öğretim döneminde 596 bin 809'a ulaştı. 7 yılda mesleki ve teknik eğitimi seçen kız öğrenci sayısındaki artış 240 bin 282'yi bulmuş oldu. Mesleki ve teknik okullarda erkek öğrenci sayısında ise son 7 yıldaki artış 228 bin 786 oldu.

21 Kasım 2008 Cuma

ÖSS'de Psikoloji Çıkmazı...

Eşit Ağırlık Puan Türü’nde ÖSS’ye giren öğrencilerin zorunlu dersleri arasında bulunan psikoloji dersi düzenlemeyle birlikte seçmeli dersler arasına alındı.

Ancak ÖSS'de seçmeli derslerden soru sorulmuyor. Eşit Ağırlık öğrencileri şimdi ÖSS'de psikoloji sorusu çıkıp çıkmayacağını merak ediyor

Milli Eğitim Bakanlığı'nın Kasım 2007'de yaptığı bir değişiklikle, liselerde öğrencilerin alanlara göre okuyacakları dersler yeniden düzenlendi. Yeni çalışma sonucunda, alanlara göre zorunlu ve seçmeli dersler belirlendi. Eşit Ağırlık Puan Türü'nde ÖSS'ye giren öğrencilerin zorunlu dersleri arasında bulunan psikoloji dersi düzenlemeyle birlikte seçmeli dersler arasına alındı. Ancak ÖSS'de seçmeli derslerden soru sorulmuyor. Eşit Ağırlık öğrencileri şimdi ÖSS'de psikoloji sorusu çıkıp çıkmayacağını merak ediyor.

Liselerde öğrenciler daha önceden belirlenmiş olan kapsamda zorunlu ve seçmeli dersler okuyor ve bu derslerden zorunlu olanlar alan dersi sayılıyor. Öğrenciler ÖSS'ye de bu alanlardan katılarak yine alanlarına göre düzenlenen yükseköğretim programlarını tercih edebiliyor.

Türkçe-matematik (ÖSS'deki karşılığı: Eşit Ağırlık Puan Türü) alanında yer alan öğrencilerin, alan dersleri olan matematik, geometri, edebiyat, Türkiye coğrafyası derslerinden soru çözmeleri gerekiyor. EA puan türünden sınava girecek öğrenciler için alan testi olan edebiyat-sosyal bilimler testinde psikoloji soruları da yer alıyor. Oysa yeni düzenlemeyle psikoloji dersi Türkçe-matematik öğrencileri için zorunlu değil, seçmeli ders.

ÖĞRENCİLER AÇIKLAMA BEKLİYOR

Sınavda psikoloji sorularına yer verildiği taktirde, öğrencilerin kendileri için alan dersi olmayan bir dersten soruyla karşılaşacaklarını belirten Uğur Dershaneleri ÖSS Koordinatörü Turgay Polat, “Bu alandan sınava girecek öğrenciler, psikoloji sorularının ne olacağı konusunda açıklama bekliyor. Çünkü ÖSYM hiçbir zaman seçmeli bir dersten soru sormadı” diyor. ÖSS'de EA puanı hesaplanan aday sayısının ortalama 400 bin olduğunu belirten Polat, “Psikoloji dersi gören ve sınavda çıkacak 5 soruyu doğru yanıtlayan öğrenci ile psikoloji dersi görmeyen ve soruları yanıtlayamayan öğrenci arasında en az 5 puan fark olur. Bu da 10 bin kişi demektir” diye konuşuyor.

YÖK Genel Kurulu Sona Erdi...

YÖK Genel Kurulu toplantısında, İstanbul'da Medipol Üniversitesi kurulmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanlığına teklif sunulması kararlaştırıldı.

YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan'ın başkanlığındaki YÖK Genel Kurulu toplantısı sona erdi.

Toplantıda, YÖK Başkanvekili Prof. Dr. İzzet Özgenç, gözaltında bulunan Selçuk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Süleyman Okudan ile ilgili durum hakkında YÖK üyelerine bilgi sundu.

Medipolitan Eğitim ve Sağlık Vakfı tarafından İstanbul'da kurulmak istenen vakıf üniversitesine ilişkin sunumun ardından yapılan değerlendirmede, İstanbul Medipol Üniversitesi kurulmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanlığına teklif sunulması kararlaştırıldı. Toplantıda ayrıca bazı fakültelere dekan atandı.

Rektör Okudan Tutuklandı...

Konya'da Okyanus Operasyonu kapsamında gözaltına alınarak mahkemeye sevk edilen Selçuk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Süleyman Okudan tutuklandı.

Konya'da düzenlenen ve ''Final'' adı verilen operasyon çerçevesinde nöbetçi mahkemeye çıkarılan ve aralarında Selçuk Üniversitesi (SÜ) Rektörü Prof. Dr. Süleyman Okudan'ın da bulunduğu 17 kişi tutuklandı.

AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, operasyon kapsamında gözaltına alınan ve Adana'ya getirilen 30 kişiden 8'inin gece cumhuriyet savcılığı tarafından serbest bırakılmasının ardından, bu sabah nöbetçi mahkemeye çıkarılan aralarında Selçuk Üniversitesi (SÜ) Rektörü Prof. Dr. Süleyman Okudan'ın da bulunduğu 17 kişi tutuklandı.

Mahkeme, 5 kişiyi tutuksuz yargılanmak üzere serbest bıraktı.

Kene Okul Boşalttırdı...

Diyarbakır'ın Ergani ilçesine bağlı Pınarkaya Köyü İlköğretim Okulunda çatısında çok sayıda kene bulunması dolayısıyla okulda eğitime ara verildi.

İlçeye yaklaşık 5 kilometre uzaklıktaki 55 haneli Pınarkaya köyünde 24 öğrencinin eğitim gördüğü ilköğretim okulunda 5 kez ilaçlama yapılmasına karşın çok sayıda kene görülmesi üzerine Okul Müdürü Emrah Ortak, durumu kaymakamlığa bildirdi. Kaymakamlıkça görevlendirilen İlçe Tarım Müdürlüğü ekipleri, okulun çatısında çok sayıda kenenin bulunduğunu tespit ederek, okulda ilaçlama yaptı. Ancak kenelerin ilaçlama sonrasında tekrar görülmesi üzerine kaymakamlık tarafından gerekli tedbirlerin alınması için okulun boşaltılması kararlaştırıldı.

İlçe Milli Eğitim Müdürü Ahmet Armutoğlu, bir hafta önce Pınarkaya İlköğretim Okulunda kene görüldüğü yönünde kendilerine bilgi ulaştığını ve bunun üzerine okulda 5 kez ilaçlama yapıldığını söyledi.

Kaymakamlık ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü olarak öğrencilerin geçici bir süre ilçe merkezindeki bir okula taşınması kararı aldıklarını ifade eden Armutoğlu, şöyle dedi:

“Veliler yaşları küçük olduğu gerekçesi ile öğrencileri taşımalı eğitim kapsamında başka bir okula göndermiyor. Öğrenciler 3 gündür okula gidemiyor. Kaymakamlıktan bu çocukların cuma gününe kadar okula gönderilmemesi yönünde talimat geldi. Cuma gününden sonra ilaçlamadan bir sonuç alamazsak ve okuldaki kene tehlikesi devam ederse öğrencileri taşımalı eğitim kapsamına alacağız. Okulun yanındaki lojmanı ana sınıfı olarak kullanıyoruz. Orada da aynı durum geçerli. Ana sınıfı öğrencilerini taşımamız zor. Amacımız ilaçlama yolu ile sorunu çözmek ve öğrencilerimizin bulundukları yerde eğitimlerine devam etmelerini sağlamaktır. Okulun çatısında çok sayıda kene var. Çatıyı değiştirip, okulu ilaçlayacağız.”

KÖYLÜLER TEDİRGİN

Pınarkaya Köyü Muhtarı Yavuz Aslanoğlu da velilerinin çocuklarını taşımalı olarak bir başka okula göndermek istemediğini ifade ederek, şöyle konuştu:

“Veteriner, bize çatıda kuş yuvaları olduğunu, kenelerin bu kuşlar vasıtası ile geldiğini söyledi. Okulun içini ilaçlıyoruz, temizliyoruz 2 gün sonra yeniden çatıdan kene geliyor. Çatıdan ve duvarlardaki çatlaklardan geldiğini düşünüyoruz. Başta çatı olmak üzere okulun onarılmasını istiyoruz. Köylülerde korktukları için çocuklarını okula göndermek istemiyor. Köye yayılmasından korkuyoruz.”

Aileleri tarafından okula gönderilmeyen öğrenciler, okulda kene gördüklerini, keneden korktukları için okula gidemediklerini belirterek, en kısa zamanda okullarının onarılmasını ve yeniden okula gitmeyi istediklerini söylediler.

Bu Kombi %20 Az Yakıyor...

Eskişehir Yunus Emre Endüstri Meslek Lisesi öğretmen ve öğrencileri elektrikli kombi geliştirdi.

Altı ay süren bir çalışma sonucu üretilen elektrikli kombi, doğalgazla çalışan kombilere göre yüzde 20 tasarruf sağlıyor. 9 bin watt'lık güce sahip ve 3 ayrı ısıtıcıyla çalışan kombi, yüzde 97 verimlilik sağlayan kombide enerji ve ısı kaybı olmuyor. Doğalgazın kullanım süresinde bir kısmı çiğ olarak bacadan dışarı atılırken, elektrikli kombide ise bu tarz bir kayıp yok ve suyu direkt ısıtıyor. Doğalgazlı ürünlere alternatif olabilecek elektrikli kombide sistem seri olarak bağlı ve su hareket halinde iken çok kısa sürede ısınıyor. Gazdan zehirleme olasılığını da ortadan kaldıran kombi, lisenin atölyesinde kullanılmaya başlandı. Patent için başvuru hazırlığı yapan okul yönetimi, talep olması halinde seri üretim yapmayı planlıyor. Elektrikli kombinin artan doğalgaz fiyatlarına karşı bir alternatif olabileceği belirtiliyor.

Okulun Tesisat Teknolojisi ve İklimlendirme Alan Şefi Hasan Hüseyin Çanakçı, 4 öğretmen ile bir grup öğrencinin sözkonusu kombiyi 6 aylık çalışma sonrasında ürettiğini söylüyor. Cihazın çok amaçlı kullanıma sahip olduğunu kaydeden Çanakçı, şu bilgileri veriyor: "Elektrikli kombi ile her türlü ortamda 130-140 dereceye kadar su ısıtılabiliyor. Elektrikli kombideki sistem seriye bağlı olduğu için, suyun ısınmama ihtimali yok. Kombiyi evin her tarafına monte edebiliyorsunuz. Havanın durumuna göre otomatik olarak çalışan kombi okulda yalsızca bir adet üretildi."

Okul Müdürü İsmail Satekin de cihazın patentini alacaklarını belirterek, gerekli desteğin verilmesi halinde seri üretime geçebileceklerini ifade etti. Satekin şöyle konuştu: "Sadece kent merkezinde değil, doğalgazın ulaşamadığı merkezler için de elektrikli kombi alternatif olarak düşünülmektedir. Elektrikli kombi doğalgazlı kombiden daha ucuza mal oluyor ve vatandaşa tasarruf sağlıyor. Böylelikle vatandaşı hem maddi hem de ısı anlamında büyük fayda sağlıyor."

Belediyeler Doğrudan Burs Veremeyecek...

Belediyeler, yükseköğrenim öğrencilerine doğrudan burs ve kredi veremeyecek...

Anayasa Mahkemesi, 5102 sayılı "Yükseköğrenim Öğrencilerine Burs, Kredi Verilmesine İlişkin Kanun"un, "Belediyeler hariç kamu kurum ve kuruluşlarının yükseköğrenim öğrencilerine doğrudan burs ve kredi vermelerini engelleyen" hükmündeki "belediyeler hariç" ibaresini oy birliğiyle iptal etti.

CHP, 5102 sayılı Kanun'un, 2, 5 ve geçici 3 ile 7. maddelerinin iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle dava açmıştı.

Anayasa Mahkemesi, bugünkü gündem toplantısında davayı esastan görüşerek karara bağladı.

Yüksek Mahkeme, kanunun 2. maddesinin 2. fıkrasının, belediyeler hariç kamu kurum ve kuruluşlarının yükseköğrenim öğrencilerine burs ve kredi vermelerini yasaklayan ancak bildirimde bulunacakları Yurt-Kur vasıtasıyla ödeme yapabileceklerine yönelik hükmün, "belediyeler hariç" ibaresini iptal etti.

Anayasa Mahkemesi heyeti, diğer hükümlerin iptal istemini ise reddetti.

Yüksek Mahkeme'nin bu kararına göre artık belediyeler de öğrencilere doğrudan burs ve kredi veremeyecek, burs ve kredi verilmesini öngördükleri yüksek öğrenim öğrencilerini, yüksek öğrenim kredi ve yurtlar kurumuna bildirecek.

Ancak şu an itibariyle burs alan öğrencilerin burslarının devam edeceği, Yüksek Mahkeme'nin gerekçeli kararının Resmi Gazete yayımlanması zaman alacağından, bursların hemen yarın kesilmesinin söz konusu olmadığı bildirildi.

20 Kasım 2008 Perşembe

Çelik'e 'Okumak İstiyorum' Feryadı...

Babasını kaybeden ve annesinin rahatsızlığı nedeniyle evinin geçimini sağlayan Ağrılı Erhan, Hüseyin Çelik'e mektup yazarak yardım istedi.

Babasını kaybeden ve annesinin rahatsızlığı nedeniyle evinin geçimini sağlayan Ağrılı genç Erhan Mağlay, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'e mektup yazarak, “Devamsızlıktan kaldım ama okumak istiyorum. Lütfen yardım edin” çağrısında bulundu.

Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'e Ağrı'dan “yardım” talebi geldi. Ağrılı genç Erhan Mağlay, Bakan Çelik'e iki mektup göndererek, “okumak istiyorum, yardım edin” talebinde bulundu. Mağlay, Bakan Çelik'e gönderdiği mektubunda geçen yıl ve bu yıl devamsızlık nedeniyle sınıfını geçemediğini, okulu ve evi arasında çok uzak bir mesafe olduğunu anlattı. Mağlay, mektubuplarında, “Maddi durumum araçla gidip gelmeme imkan mahallinde olmuyordu. Babamın vefatından, annemin de rahatsızlığı nedeniyle imkan bulamıyordum, para bulamıyordum. Fakat ben okumak istiyorum. hem de çok okumayı seviyorum. Ben 12.09.1991 doğumluyum. Okumaya çok niyetliyim. Daha lise 1 öğrencisiyim. Böyle imkansızlıklar içinde çok sevdiğim okumamı bırakmak istemiyorum. Lütfen bana yardım edin” talebinde bulundu.
Bakan Çelik, Mağlay'ın mektuplarını Ağrı İl Milli Eğitim Müdürlüğü'ne göndererek Erhan Mağlay için ne gerekiyorsa yapılmasını istedi.

Meslek Liselerinin Mevcudu Artıyor...

Mil­li Eği­tim Ba­kan­lı­ğı’nın (MEB), mes­lek li­se­le­ri­nin or­ta­öğ­re­tim­de­ki pa­yı­nı ar­tır­mak için yap­tı­ğı ça­lış­ma­lar ne­ti­ce­si­ni ver­di.

2002-2003 eği­tim dö­ne­min­de mes­lek li­se­le­rin­de 357 bin 938'i kız öğ­ren­ci ol­mak üze­re top­lam 981 bin 224 öğ­ren­ci eği­tim gö­rür­ken, bu sa­yı 2008-2009 eği­tim öğ­re­tim yı­lın­da 596 bin 809'u kız ol­mak üze­re 1 mil­yon 415 bin 516 öğ­ren­ci­ye ulaş­tı. Böy­le­ce mes­le­ki eği­ti­min or­ta öğ­re­tim­de­ki pa­yı yüz­de 43'e ulaş­mış ol­du. 2002-2003 eği­tim yı­lın­da mes­lek okul­la­rı­nın sa­yı­sı 3 bin 575 iken, bu­gün bu sa­yı 4 bin 602'ye ulaş­tı.

Gazi Anlattı Öğrenciler Bayıldı...

Gazi Murat Caner, nasıl yaralandığını anlatınca öğrenciler gözyaşlarını tutamadı. Baygınlık geçirenler oldu..

Adana Valisi Atış'ın görevlendirdiği gazi Murat Caner, Turgut Özal Lisesi'nde nasıl yaralandığını tüm detayıyla anlatınca öğrenciler gözyaşlarını tutamadı, baygınlık geçirdi. Uzmanlar, 'Niyet iyi olsa bile yapılan yanlış' dedi.
POLİSE taş atan çocukların ailelerini cezalandırmak için yeşil kartlarını iptal etme'nin mucidi olan Adana Valisi İlhan Atış'ın son icraatı yine tartışma yarattı. Vali'nin lise öğrencilerine terörü anlatmaları için görevlendirdiği, sınır ötesi harekatta mayına basarak felç kalan gazi Murat Caner'in nasıl yaralandığını ayrıntılarıyla anlatması çocukları hastanelik etti. Caner'in anlattıkları üzerine öğrenciler gözyaşlarını tutamazken bazı çocuklar ise bayıldı. Turgut Özal Lisesi'nde dün konuşan Caner, 3 Ekim 1997 yılında PKK'nın Zap Kampı'na yapılan operasyonda yaşadıklarını şöyle anlattı:

BELİM PARÇALANDI BOYNUM KIRILDI

'SİZİN için sakat kaldım. Ayakta durma şansım yok. Şu anda binlerce asker dağlarda hudutta sizin için nöbette ayakta bekliyor ayaklarını, kollarını ve gözlerini kaybediyor. Dağların arkasında günlerce teröristlerce çarpıştık. Bir askerim şehit oldu. Biri bacaklarını kaybetti. Teröristlerin yerleştiği Zap köyüne geldiğimizde ise mayınlı bölgeler temizlenmişti. Ancak teröristler gece yola mayın döşemişler. Gittik, gittik gittik birden bom etti. O an ölümün geldiğini anladım. Gözlerimi saatler sonra açtığımda kalkıp askerlerime bakayım dedim belim parçalanmıştı kalkamadım. Başımı çevireyim dedim boynum kırılmıştı. Telsizden gelen seste, askerlerimin ikisinin paramparça olduğunu öğrendim. Sonra beni tedavi için GATA'ya getirdiler. GATA'da koridorda gezerken odalara baktım. Kimi askerin bacağı, kimi askerin kolu kimi askerin gözü yok.'

Gazi Caner'in, yaşadığı olayları tüm ayrıntıları ile anlatması dinleyenleri derinden etkiledi ve bazı kız öğrenciler fenalık geçirerek bayıldı. Bayılan öğrenciler, öğretmenleri tarafından dersliklere alınırken, konuşmasını sürdüren Caner, 'Oyunlara gelmeyelim. Çocukların eline taş verilip polise askere attırılıyor. Vatanımızı sevelim terörün bitmemesi halinde bir gün bu liseden de gazi ve şehitler olacaktır' dedi.

95 OKULDA KANUŞMA YAPMIŞ

İLHAN Atış'ın Adana Valiliği'ne atanması ile birlikte konferanslarını resmi görevli sıfatıyla veren Caner, şunları söyledi: 'Yaklaşık 1.5 yıldır, İstanbul'dan Gaziantep'e kadar 95 okulda konuşarak binlerce öğrenciye terörün çirkin yüzünü anlatarak onları bilinçlendirmeye çalıştım. Bugünkü konuşmada sadece bir kızımız baygınlık geçirdi ancak 800 öğrenci bayıldı havası yaratılmaya çalışılıyor.'

Lise'de Kız Kavgası Kanlı Bitti...

Mersin'de, kız meselesi yüzünden çıkan kavgada bir öğrenci bacağından bıçaklandı.

Bıçaklanan öğrencinin defterinin üzerindeki etikette Kurtlar Vadisi dizisinin başrol oyuncusu 'Polat'ın isminin yazması dikkat çekti.

Alınan bilgiye göre, Yeni Mahalle'deki Atatürk Lisesi'nden bir grup öğrenci, okul çıkışı kız meselesi yüzünden kavga etti. Lise birinci sınıfta okuyan Azad B. (17), sınıf arkadaşı Yusuf K.'yı bacağından bıçakladı. Yaralı öğrenci, 112 Acil Servis ekiplerince kaldırıldığı Toros Devlet Hastanesi'nde tedavi altına alındı. Olaydan sonra kaçan Azad B., polislerce yakalandı.

Kavga sonrası bıçaklanan öğrencinin yere düşen defterinin üzerindeki etikette Kurtlar Vadisi dizisinin başrol oyuncusu 'Polat'ın ismi ile Serçe yazısı ve kalp işaretleri dikkat çekti.

19 Kasım 2008 Çarşamba

Bu Fotoğraftaki Kişi Kız Değil!

Hatay'daki 'Saç adağı' Mehmet Ali'nin başına dert oldu. Öğretmenleri ve arkadaşları ilk bakışta onu kız zannediyor...

Bazı yörelerdeki ilginç âdetler çocukları sıkıntıya sokuyor. Hatay'da iki bebeği de doğduktan kısa süre sonra ölen ve 9 yıl çocuk hasreti çeken bir kadın, adağı nedeniyle 7 yaşındaki oğlunun yarım metreyi bulan saçını kestirmiyor.

Arkadaşları ve öğretmenleri tarafından ilk bakışta kız zannedilen Mehmet Ali ise adak kurbanı parasının denkleştirilip törenle saçının kesileceği günü bekliyor. Hatay'ın Alazi köyünde yaşayan ve uzun süre çocuk sahibi olamadığını ifade eden anne Recimoğlu, yörede oldukça yaygın olan 'saç adağı'nda bulunduğunu söyledi. Allah'a dua ederek, "Çocuğum olursa 7 yaşına kadar saçını kestirmeyeceğim. Koyun kesip, davullu zurnalı tören yapacağım." diyen Recimoğlu, 2 yıl sonra Mehmet Ali'yi dünyaya getirdiğini anlattı. Oğlunun okula başlamasıyla rahatsız olduğunu vurgulayan anne, "Mehmet renkli gözlü ve uzun saçlı olunca herkes onu kız zannediyor. O da bir an önce saçlarından kurtulmak istiyor." diye konuştu. Maddi imkânsızlıklar nedeniyle kurban alamadıklarından yakınan anne Recimoğlu, en kısa zamanda parayı temin edip Mehmet Ali'yi yaşadığı sıkıntıdan kurtarmak istediğini sözlerine ekledi.

Öğrenciler Hayal Kurmayı Bilmiyor...

İlköğretim 7 ve 8. sınıf öğrencilerinin haftada bir saat gördükleri "Oku, Düşün, Paylaş" dersi öğrencilerin hayal kurmayı bilmediklerini gösteriyor..

Geçen yıl Milli Eğitim Bakanlığı ile Hayal Ortakları Derneği ortak bir projeye imza attı. Bu proje ilköğretim 7 ve 8. sınıf öğrencilerine haftada bir saat "Oku, Düşün, Paylaş" adını taşıyan dersin Türkçe derslerinden birinde işlenmesiydi. İlk dersleri Young Guru Academy'nin (YGA) "geleceğin liderleri" olarak seçtiği üniversiteden yeni mezun iki genç, gönüllü olarak Denizli ve Adana'da verdi. Bu yıl da bir başka gönüllü Marmara Üniversitesi mezunu Volkan Yıldırım, Rize'de beş ilköğretim okulunda bu dersleri işliyor. Dersler yalnızca YGA'nın gönüllüleri tarafından değil, onların eğittiği Eğitim Fakültesi öğrencilerinin yanı sıra Türkçe öğretmenleri tarafından da sürdürülüyor. Şu anda bu dersler 22 ildeki ilköğretim okullarında kurulan 62 "Yaratıcı Kütüphane"de işleniyor.

SADECE MESLEK BİLİYORLAR

Volkan Yıldırım, öğrencilerin hayal kurmak konusunda zorlandıklarını dile getirerek, öğrencilere ilk olarak özgür düşünmeyi ve düşündüklerini ifade edebilmeyi öğrettiklerini söylüyor: "Onlara farklılıkları ve farklı düşünmeyi, yani kutunun dışına çıkabilmeyi gösteriyoruz. Amaç kendine güvenen, başkalarını saygı ile dinleyebilen, kendini ifade edebilen, yaratıcı düşünebilen ve yarattıklarını ortaya koyabilen bireyler yetiştirmek. Zaten dersimiz oku, düşün, paylaş. Biz onların okumayı sevmelerini, düşünmelerini ve sonra bu düşüncelerini diğerleri ile paylaşabilmelerini hedefliyoruz." Yıldırım öğrencilerin ilk derslerde hayal kurmaktan ne kadar uzak olduklarını gördüğünü dile getiriyor: "Hayalleri olarak meslek sıralıyor, SBS'den iyi not almayı söylüyorlar" diyor.

En fazla ODTÜ'den çıkıyor

YGA'nın geleceğin liderleri olarak seçtiği öğrenciler arasında ilk sırayı ODTÜ'lüler alıyor. Boğaziçi, Bilkent, Koç, Sabancı, Marmara, Hacettepe, İstanbul Teknik ve Galatasaray üniversiteleri ODTÜ'yü izliyor. Fakültelerde ilk sırada mühendislikler geliyor.

Öğrenciden Düşük Not Alan Yandı...

Öğrenciler verdikleri notlar ile öğretim üyesinin işinin devam edip etmemesine karar veriyor. Nasıl mı?...

Pervin Kaplan/Sabah

Öğrenciden düşük not alan gidiyor

Geçtiğimiz günlerde YÖK üniversitelerin 2007'de yaptığı ve uluslararası indekslerde yer alan yayınlarını açıkladı. Geçen yıla kadar yani kuruluşundan itibaren dokuz yıl boyunca hiç uluslararası makalenin çıkmadığı Beykent Üniversitesi yaptığı 10 bilimsel yayın ile "sıfırcılıktan" kurtuldu. Bilimsel yayınlarındaki bu artışının sırrı geçen gün Rektör Prof. Dr. Cuma Bayat ve Mütevelli Heyet üyesi Erkan Çelik ile yaptığımız görüşmede ortaya çıktı. Öğretim üyelerine her bilimsel yayın başına 4 bin 200 YTL 'ödül' verilince tablo değişmiş ve uluslararası yayınlara giren 10 bilimsel makale yayımlanmış.

Dokuz yıl boyunca üniversiteden uluslararası yayın çıkmaması üzerine mütevelli heyetin yayın sayısını artırmak amacı ile 'teşvik' kararı aldıklarını anlatan Bayat, bu sistemin işe yaradığını vurguluyor. Sempozyum, seminer gibi aktivitelerin gerçekleştiren öğretim üyelerine de değişik oranlarda 'teşvik" veriliyor.

Bu arada Bayat, geçen yıl başlayan ve öğretim üyelerinin tepkilerine yol açan bir başka uygulamayı da anlattı. "Performans değerlendirmesi" adını taşıyan bu uygulamaya gelince öğrenciler verdikleri notlar ile öğretim üyesinin işinin devam edip etmemesine karar veriyor. Nasıl mı? Her öğrenci web sayfasına notunu öğrenmek için girdiğinde karşısına 22 soruluk bir test çıkıyor. Bu soruları yanıtlamayanlar notlarını öğrenemiyor. Bu nedenle 10 bin öğrenci bu sorulara zorunlu olarak yanıt veriyor.

Sorulara gelince bunlar öğretim üyesinin derse düzenli girip girmediğinden dersini iyi anlatıp anlatmadığına, dersinde nasıl davrandığına, öğrencileri tatmin edip etmediğine kadar değişik konuları kapsıyor. Öğrenciler bu testleri doldurarak aslında öğretim üyelerine not veriyor. İşte öğrencinin yaptığı bu değerlendirme yani öğrenci notları hocaların maaşlarının belirlenmesinde kullanıldığı gibi üniversitede görevinin devam edip etmeyeceğinde de etkili oluyor. Benim de aklıma takılan soruyu Bayat hemen "Aralarında kontrol soruları da var, değerlendirmede bunları dikkate alıyoruz" diye yanıtlıyor. Bayat sayıyı vermese de "Birkaç tane diyerek" öğrencilerin verdiği bu "notlara göre" iş akdinin feshedildiği öğretim üyelerinin olduğunu söylüyor. Yani bu üniversitede öğrenciler öğretim üyesinin işine son veriyor.

Okulların Elektriği Kesilmeyecek...

Borcu sebebiyle elektrikleri kesilen okullarla ilgili sorun çözüldü. Milli Eğitim Bakanlığı'nın ilave ödenek talebine Maliye Bakanlığı'ndan olumlu cevap geldi.

Borcu sebebiyle elektrikleri kesilen okullarla ilgili sorun çözüldü. Milli Eğitim Bakanlığı'nın ilave ödenek talebine Maliye Bakanlığı'ndan olumlu cevap geldi. Ülke genelinde okulların elektrik borcunun ödenmesi için 148 milyon YTL tahsis edildi.

Bakanlık, öncelikle tüm okulların 2007 ve 2008 yıllarına ait ne kadar elektrik borcu olduğunu tespit etti. Rakamın gecikme faizi ile birlikte 148 milyon YTL'yi bulması üzerine Maliye Bakanlığı'na başvuruldu. Bakan Hüseyin Çelik'in girişimi ile Maliye Bakanlığı, Milli Eğitim'in istediği miktarı verdi. Okulların tüm elektrik borçlarının ödenmesinin yolu açıldı. Bakanlık, okulların borç durumlarına göre ödeneği illere gönderdi ve bunun sadece elektrik borçlarının kapatılmasında kullanılması uyarısında bulundu. Borçların ödendiğinden de emin olmak için ilgili belgelerin kendilerine gönderilmesini talep etti.

Ödenekle kırtasiye alan okullara uyarı

Öte yandan Ortaöğretim Genel Müdürlüğü'ne bağlı genel, Anadolu, fen, Anadolu güzel sanatlar, sosyal bilimler ve spor lisesi müdürlüklerinin 2008 yılında gönderilen miktar dışında 12 milyon YTL ödenek üstü harcama yaptıkları tespit edildi. Bunun üzerine okullara bir 'uyarı' yazısı gönderildi. 'Okul müdürlüklerinin yakıt ihtiyacını öncelikle karşılamaları gerekirken kırtasiye ve diğer borçlara harcanması sebebiyle yakıt problemiyle karşılaştıkları' bilgisi verildi. Okulların 'mali yıla göre bütçelerini ayarlamaları gerekirken öğretim yılına göre harcamada bulunduğu ve tasarruf tedbirlerine uymadığının anlaşıldığı' belirtildi. Yazıda, "Okulun ödeneklerinin yeterli olmaması halinde her okul ihtiyacını belgeye dayalı olarak bakanlığımızdan zamanında isteyecektir. Talepler bütçe imkânları göz önünde bulundurularak karşılanacaktır." denildi. Bakanlık ayrıca il milli eğitim müdürlüklerinden, 'okulların ödeneksiz kalmaması, ihtiyaç duydukları yakıt, su ve elektrik ihtiyaçlarını zamanında karşılamaları, faiz uygulamalarıyla karşılaşmamaları ve tasarruf tedbirlerine uyulması' konusunda okul müdürlüklerine ikazda bulunulmasını istedi. Özellikle İstanbul'da gündeme gelen okulların doğalgaz faturasıyla ilgi sorun da Milli Eğitim tarafından çözülmüştü. Liselerin borcu bakanlık tarafından ödenmişti. İlköğretim okullarının biriken faturalarını ise il özel idaresi karşılamıştı. Borcun ilk kısmı ödenince problem bu yıl için geçici olarak çözülmüş oldu.

18 Kasım 2008 Salı

Eğitim Artık Uzaktan Alınacak...

Milli Eğitim Bakanlığı, eğitimin uzaktan yapılmasına yönelik çalışmaların ilk ayağını tamamladı. İşte ayrıntılar...

Video konferans sistemi ile ilk olarak öğretmen eğitimine başlayan Bakanlık, 7 okulda Video Konferans Sistemini yaklaşık 500 bin dolarlık yatırımla tamamladı. 154 öğretmenin uzaktan eğitimi ile başlayan uygulama yakın zamanda genişletilecek.
Milli Eğitim Bakanlığı, “Modbus” adı verilen sistem ile eğitimin uzaktan yapılmasına yönelik çalışmalarında ilk adımı tamamladı. Bakanlık, ilk olarak sanayi yoğun ve kalkınmada öncelikli bölgelerinden belirlenen 7 adet endüstriyel teknik öğretim okulu bünyesinde video konferans sistemi kurdu. Daha fazla sayıda öğrenci, öğretmen ve idarecilere meslek alanlarının gerektirdiği güncel bilgi ve becerilerin kazandırılmasının amaçlandığı proje kapsamında Ankara İskitler Anadolu Teknik Lisesi, Antalya Merkez Anadolu Teknik Lisesi, Gaziantep Mehmet Rüştü Uzel Anadolu Teknik Lisesi, İstanbul Tuzla Anadolu Teknik Lisesi, İzmir Mazhar Zorlu Anadolu Teknik Lisesi, Trabzon Merkez 80.Yıl Anadolu Teknik Lisesi ve Van Merkez Anadolu Teknik Lisesinde Video Konferans Sistemi kuruldu. Sistemin ana merkezi olarak Ankara İskitler Endüstri Meslek Lisesi seçilirken, projenin ilk ayağı için 448 bin dolar harcandı.

-UZAKTAN EĞİTİM YAYGINLAŞTIRILACAK-

Modbus'un kullanımı ile ilgili olarak ise 154 öğretmene eğitim Japon uzmanlar tarafından hazırlanan program çerçevesinde Modbus kullanılarak uzaktan eğitim verildi. Video Konferans Sitemi aracılığı ile yapılan eğitimde öğretmenlerin konuyu kendi aralarında tartışmaları da sağlandı.
Projenin ilk ayağında projenin uygulanmakta olduğu okul öğretmenlerinin ihtiyaç duyduğu teknik bilgi Modbus aracılığıyla “seminerler” yapılarak aktarılacak.
Bakanlık seminerler sayesinde projenin yaygınlaştırılmasını amaçlarken, okullardaki problemlerin de sistem sayesinde öğrenilerek giderilmesini planlıyor.

Leman Öğretmen Yeniden Doğdu...

Geçirdiği kaza sonucu bacakları kırılan, iç kanama geçiren, bel ve kalçasından yaralanan Leman öğretmen yeniden doğdu.

Öğretmenlik yaptığı Şırnak'a giderken bindiği otobüsün kaza yapması sonucu bacakları dokuz yerinden kırılan, iç kanama geçiren, bel ve kalçasından yaralanan 28 yaşındaki Leman Kartal, 16 ayrı ameliyata girdi.

Tedavisi 1.5 yıldır devam eden Leman Kartal, "Şimdi doktorum kısa bacağımı uzatacak ve öğrencilerimin karşısında eskiden olduğu gibi sapasağlam çıkacağım" dedi.

2004'te Şırnak Kız Meslek Lisesi'ne tayini çıkan matematik öğretmeni Leman Kartal'ın hayatı, 7 Nisan 2007 gecesi, Konya Ereğli yakınlarında geçirdiği kazayla değişti. Öğrencilerine kavuşma heyecanı yaşarken, içinde bulunduğu otobüsün bir kamyonla çarpışması sonucu vücudu içten ve dıştan neredeyse darmadağın olan Leman Kartal, İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi Ortopedi Kliniği'nde tedavi altına alındı. Leman Öğretmen yeniden doğuş mücadelesini şöyle anlattı:

"13'ü yedi ay içinde olmak üzere toplam 16 ameliyat geçirdim. Kalın bağırsağım dışarıya torbaya bağlandı, tam 15 ay böyle yaşadım. Bacağımın kangrene dönüşen bölümü 15 santimetre kadar kesildi. Şimdi tekrar cihaz takılacak ve bacak boylarım arasındaki fark kapatılacak. Bir an önce iyileşip öğretmenliğe başlamak istiyorum."

Çağrı Erhan ASAM'dan İstifa Etti...

Doç. Dr. Çağrı Erhan, Asam'daki görevinden istifa etti. Erhan, akademik çalışmalarına Ankara Üniversitesi'nde devam edecek..

Türkiye'nin önde gelen düşünce kuruluşlarından Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi'nde (ASAM) Başkanvekili olarak görev yapan Doç. Dr. Çağrı Erhan, görevinden istifa ettiğini bildirdi.

Erhan, yaptığı yazılı açıklamada, akademik çalışmalarına Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi ve Avrupa Toplulukları Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü olarak devam edeceğini bildirdi. Erhan'ın açıklaması şöyle:
“Hiçbir zaman çıkar odaklarının ve iktidarların güdümüne girmediği ve ulusal çıkarları her şeyin üzerinde tuttuğu için zaman zaman içeride ve dışarıda sistemli saldırılara maruz bırakılan ASAM düşüncesini belirlemiş kadroların, ASAM'da veya bir başka mekanda önümüzdeki dönemde ülkemize aynı derecede değerli hizmetler vermeye devam edeceğine olan inancım tamdır. Mekanlar ve makamlar geçici ama hissiyat, düşünce ve sağlıklı belirlenmiş istikametler kalıcıdır. ”

16 Kasım 2008 Pazar

Meslek Liselerinin Mevcudu Artıyor...

Mil­li Eği­tim Ba­kan­lı­ğı’nın (MEB), mes­lek li­se­le­ri­nin or­ta­öğ­re­tim­de­ki pa­yı­nı ar­tır­mak için yap­tı­ğı ça­lış­ma­lar ne­ti­ce­si­ni ver­di.

2002-2003 eği­tim dö­ne­min­de mes­lek li­se­le­rin­de 357 bin 938'i kız öğ­ren­ci ol­mak üze­re top­lam 981 bin 224 öğ­ren­ci eği­tim gö­rür­ken, bu sa­yı 2008-2009 eği­tim öğ­re­tim yı­lın­da 596 bin 809'u kız ol­mak üze­re 1 mil­yon 415 bin 516 öğ­ren­ci­ye ulaş­tı. Böy­le­ce mes­le­ki eği­ti­min or­ta öğ­re­tim­de­ki pa­yı yüz­de 43'e ulaş­mış ol­du. 2002-2003 eği­tim yı­lın­da mes­lek okul­la­rı­nın sa­yı­sı 3 bin 575 iken, bu­gün bu sa­yı 4 bin 602'ye ulaş­tı.

Öğretmenler Ek İşle Geçiniyor...

Türk Eğitim-Sen'in anketine göre, "Öğretmenlerin yüzde 72'si ek iş yapıyor, yüzde 56.7'si de kirada oturuyor."

Türk Eğitim-Sen, öğretmenlerin sosyo-ekonomik durumunu yansıtmak amacıyla 2 bin 178 öğretmenin katıldığı anket gerçekleştirdi.

Katılımcı öğretmenlerin yüzde 65.6'sı aylık gelirinin maaş ve ek ders ücretleriyle birlikte 1000-1500 YTL, yüzde 30.1'i 1500-2000 YTL, yüzde 2.7'si 2000 YTL, yüzde 1.6'sı da 300-1000 YTL arasında olduğunu belirtti.

Öğretmenlerin yüzde 72'sinin ek iş yaptığının belirlendiği ankette, ek iş yapanlara "ne tür ek işlerde çalıştıkları" soruldu. Katılımcıların yüzde 19.7'si özel ders verdiğini, yüzde 6.2'si dershanede çalıştığını, yüzde 6.1'i pazarcılık, yine yüzde 6.1'i ticaret, yüzde 4.8'i boya-badana/tamirat işleri, yüzde 2.7'si nakliye/oto alım-satım, yüzde 2.7'si taksicilik, yüzde 2'si garsonluk yaptığını bildirdi.

Katılımcıların yüzde 40.7'si kendisine ait otomobilinin bulunmadığını ifade etti. Öğretmenlerin yüzde 56.7'si kirada oturduğunu, yüzde 29.8'i ev sahibi olduğunu, yüzde 8.3'ü ailesine ait evde oturduğunu, yüzde 3.9'u ailesiyle yaşadığını, yüzde 1.3'ü de oturduğu evin miras kaldığını belirtti.

Bankadan kredi kullanımıyla ilgili soruya ise öğretmenlerin yüzde 76.2'si banka kredisi kullandığını ifade etti.

14 Kasım 2008 Cuma

OKULDA NEŞELİ SOHBET

4'üncü Uluslararası Enerji Zirvesi'ne Katılmak Üzere Bakü'de Bulunan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Litvanya Cumhurbaşkanı Valdas Adamkus ve Gürcistan Cumhurbaşkanı Mihail Saakaşvili ile Bir Araya Geldi. Basına Kapalı Yapılan Görüşmelerde, Yalnızca Görüntü Alınmasına İzin Verildi.




4’üncü Uluslararası Enerji Zirvesi’ne katılmak üzere Bakü’de bulunan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Litvanya Cumhurbaşkanı Valdas Adamkus ve Gürcistan Cumhurbaşkanı Mihail Saakaşvili ile bir araya geldi. Basına kapalı yapılan görüşmelerde, yalnızca görüntü alınmasına izin verildi.
Gül, temasları kapsamında Bakü Türk Anadolu Lisesi’nin ek binasının açılışını yaptı. Gül, çocuklar tarafından hazırlanan dans ve şiir gösterilerini izledikten sonra binayı gezdi, yetkililerden bilgi aldı ve bir süre çocuklarla sohbet etti. Çocukların sorulara verdiği cevaplar Gül’ü çok neşelendirdi. Törende Enerji Bakanı Hilmi Güler, Türkiye’nin Bakü Büyükelçisi Hulusi Kılıç, resmi temaslar için Bakü’de bulunan YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan ve Azerbaycan Eğitim Bakanı Misir Merdanov da hazır bulundu. Gül, Yat Kulüp’te konuklar onuruna verilen yemekten sonra Bakü’den ayrılarak Türkiye’ye döndü.

BİLGİSAYAR PROJE OLİMPİYATI'NDA TÜRK ÖĞRENCİLERE 13 MADALYA

Türkmenistan'ın Başkenti Aşkabat'ta Düzenlenen 'Icpo 2008 Uluslararası Bilgisayar Proje Olimpiyatı'nda Türk Öğrenciler 3'ü Altın Toplam 13 Madalya Kazandı.



Türkmenistan'ın başkenti Aşkabat'ta düzenlenen ''ICPO 2008 Uluslararası Bilgisayar Proje Olimpiyatı''nda Türk öğrenciler 3'ü altın toplam 13 madalya kazandı.
Yarışmanın ödül töreni, uluslararası Türkmen-Türk Üniversitesinin Galkınışlar Merkezi'nde yapıldı.

Aşkabat'ta 11-15 Kasımda düzenlenen proje olimpiyatına 37 ülkeden 167 lise öğrencisi katıldı.

Toplam 92 projeyi değerlendiren jüri heyetinin başkanı Profesör Amangeldi Karacayev, projelerin toplumsal hayata yararlılığı, bilimsel değeri ve hazırlanış süreci gibi kriterlerinin incelendiğini söyledi.


Türkiye, ABD, Rusya, Almanya, Azerbaycan, İngiltere, Endonezya, Malezya, Güney Afrika, Şili, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Suudi Arabistan ve Yemen gibi 37 ülkeden 167 lise öğrencisinin katıldığı yarışmada Türk öğrenciler 3 altın, 4 gümüş, 5 bronz ve 1 mansiyon aldı. Mansiyon ödülleri dahil toplam 72 madalyanın verildiği yarışmada ev sahibi Türkmenistan, 5 altın, 3 gümüş, 2 bronz madalya kazandı.

Olimpiyat'ta 12 projeye altın madalya verilirken, Kazakistan, Afganistan, Romanya, Sri Lanka ve Hindistan gibi ülkelerden gelen öğrenciler sundukları projelerle altın madalyanın sahibi oldu.

Öğrenciler ödülleri Türkmenistan Eğitim Bakanı Annaamanov ve yardımcısı Muammer Türkyılmaz'ın elinden aldılar. Dereceye giren öğrencilere dizüstü bilgisayar ve çeşitli hediyeler verildi.

Hakkari-Ankara Kardeş Oldu...

Ankara Üniversitesi, yeni açılan Hakkari Üniversitesi’ni “kardeş” okul seçerek Türkiye’de bir ilke imza attı.


Ankara Üniversitesi, yeni açılan üniversitelerden Hakkari Üniversitesi'ni “kardeş” okul seçerek Türkiye'de bir ilke imza attı. Ankara Üniversitesi, Hakkari Üniversitesi'ne öğretim görevlisi gönderecek, öğrenci değişim programı uygulayacak. Ayrıca iki üniversite birlikte seminerlere imza atacak. Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cemal Taluğ, Hakkari Üniversitesi öğrencilerini en az bir dönem Ankara Üniversitesi'nde eğitim görmesini sağlayacaklarını söyledi.
Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cemal Taluğ, eğitim muhabirleri ile bir tanışma toplantısı gerçekleştirdi. Taluğ, burada üniversitenin gelecekteki projelerine yönelik açıklamalarda bulundu.

-“ANKARA ÜNİVERSİTESİ TOPLUM ÜNİVERSİTESİ OLACAK”-

Türkiye'de üniversitelerin toplumla ilişkileri anlamından yeterince desteklenmediğini söyleyen Taluğ, üniversitelerin de bu yönde olumlu adım atmakta sıkıntıları olduğunu söyledi.
Ankara Üniversitesi'nin de bu anlamda toplumdan uzak kaldığını ifade eden Taluğ, “Ankara Üniversitesi önümüzdeki dönemde daha toplumla barışık ve topluma açık bir üniversite olmak istiyoruz. Toplumla daha içi içe olmak istiyoruz. Halka kurslar, çalışmalar, geziler yaparak bilim akşamları ve bilim günleri düzenleyerek, toplumla birlikte olacağız. Türkiye'de böylece bilim kültürünün yaygınlaşmasına doğrudan katkıda bulunmak istiyoruz” dedi.

-ÇOCUK ÜNİVERSİTESİ KURULACAK-

Çocuklara çok önem verdiklerini söyleyen Taluğ, çocuklar ile ilgili projelerinin bulunduğunu bildirdi. Bir çocuk üniversitesi, hatta çocuk enstitüsü kapsamında bir düşüncelerini olduğunu belirten Taluğ, “Çocuklar için bilim okulları açacağız. Bu toprak konusunda zaten var, gökyüzü, uzay bölümleri bölümü açacağız. Çocukların bilim kültürü anlamında mühendislik fakültesinde çeşitli mühendislik alanları ile ilgili kurs ve okul açacağız. Tıp Fakültesinde ilk 'beyin' okulu açacağız. Sadece izlemeyecekler, dokunup soru soracaklar” dedi.
Ankara'da çok yönlü bir gıda laboratuarının kurulması konusunda çalışmalarını olduğunu da bildiren Taluğ, “Gerekli yerlerde, pazarlama kanallarında çeşitli numuneler alarak Ankaralıların bu konudaki güvenli gıdaya erişimi konusunda kendi payımıza düşeni yapmak istiyoruz” dedi.
Taluğ, Su enstitüsü konusunda da “Enstitü Su” isimli bir çalışmalarının olduğunu bu konuda da son aşamaya gelindiğini bildirdi. Taluğ, “Topluma hizmet anlamında toplumla kaynaşan toplumu üniversiteye davet eden bir Ankara Üniversitesi yaratmak temel amaçlarımızdan biridir” dedi.

-TÖMER ULUSLARARASI ALANDA YAYILACAK-

Yeni akademik birimler geliştirmek istediklerini de belirten Taluğ, “Uzaktan eğitim bu ülkede çok daha etkin kullanmamız gerektiğini biliyoruz ve bu konuda da etkin çalışmalar yapıyoruz. Uluslararası açılımda da biz uzaktan eğitimde yararlanmak istiyoruz. Bu anlamda TÖMER'in eğitim olanaklarını dünyaya uzaktan eğitim ile yaymak istiyoruz. Bazı alanlarda da az senkronize, Web temelli e-öğrenme modellerini geliştirip Türk öğretim sistemini gelişmesi için katkıda bulunacağız” dedi.

-HAKKARİ ÜNİVERSİTESİ İLE ÖĞRENCİ DEĞİŞİMİ PROJESİ-

Ankara Üniversitesi'nin üniversiteler kurmuş bir üniversite olduğuna da işaret eden Taluğ, yeni kurulan üniversiteler ile çok sıkı işbirlikleri gerçekleştireceklerini söyledi. Onlara her konuda yardımcı olacaklarını ifade eden Taluğ, bu anlamda Hakkari üniversitesi ile bir toplantı yaptıklarını açıkladı. Taluğ, “Sık sık Hakkari'de beni, arkadaşlarımızı ve öğrencilerimizi göreceksiniz. Öğretim görevlilerimiz oraya gidecek. İkinci olarak ulusal Erasmus programı ile Hakkari Üniversitesi öğrencileri en az bir dönem Ankara Üniversitesi'nde eğitim görmesini sağlayacağız. Hakkari Üniversitesi ile ortak sempozyumlar yapacağız. İlk olarak İletişim Fakültesi'nden bir grup öğrencimiz toplumsal sorumluluk projeleri hayata geçirecek. Gençlere kurslar açabilir miyiz ona bakacağız ve Hakkarili kadınların sorunlarına eğileceğiz” dedi.

-YURTDIŞI KAMPUSLERİ AÇILACAK-

Ankara Üniversitesi'nin küreselleşen dünyada payını artıracaklarını da ifade eden Taluğ, yabancı öğrenci payını artırmayı planladıklarını bildirdi. Taluğ, “Ayrıca yurtdışında bazı merkezlerde birkaç yerleşke açacağız. Kısa sürede açmak için çalışmalarımız sürüyor. Dışişleri Bakanlığı ile çalışıyoruz. Balkanlarda ve Kafkasya coğrafyasında uygun bir yerde yerleşkesi olacak” açıklamasında bulundu.
Üniversite bünyesinde 3 Aralık'ta Afrika Çalışmaları Merkezi'nin açılacağını da kaydeden Taluğ, Afrika'nın tarımı, ekonomisi, siyaseti ve yer altı zenginlikleri gibi her konunun akademik anmamda inceleneceğini söyledi.

-“ÜNİVERSİTEDE HUZURUN BOZULMASINA İZİN VERMEYİZ”-

Taluğ, gazetecilerin Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi'nde meydana gelen olaylar sonrasında güvenlik önlemlerinin artırılması ile ilgili soruya ise şöyle yanıt verdi:
“Üniversite, özgür bir alandır ve yasal sınırlar içinde her türlü görüşün düşüncenin ortaya konması üniversite için değerlidir ve üniversite yaşamını bir parçasıdır. Bu anlamda üniversite içinde özgür düşünceyi engelleyen bir tutumun benim düşüncemde yeri olamaz. Ama burada her türlü düşüncenin de belirli bir üslup içinde ortaya konması ve tartışılması gerekir ve bunu sağlamak da benim görevim. Üniversitede huzuru sağlamak ve eğitimin aksamadan yürümesini sağlamak benim görevim. Üniversitenin açık, çalışıyor olması gerekir. Üniversitenin huzurunun bozulmasına da izin vermeyiz. Bu güne kadar üniversitemizde çok ekstra önlem yok. Konu ile ilgili güvenlik kuruluşları dikkatle ve özenle tabi ki olay çıkmaması için onların da kendi paylarına düşen görevi var. Biz daha önce alınan önlemleri biliyoruz. Her çocuk bize emanettir.”

"150 Bin Öğretmen Açığı Var"

Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, "Türkiye'de en az 150 bin öğretmen açığının olduğunu" ileri sürdü.

Koncuk yaptığı yazılı açıklamada, "Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in öğretmen açığı olmadığında ısrar etmesine rağmen Bakanlığın Personel Genel Müdürü Necmettin Yalçın'ın öğretmen açığının 140 bin olduğunu açıkladığını" kaydetti.

Bakan Çelik'in öğretmen açığının ne kadar olduğu konusunda rakamlar vermekten kaçındığını savunan Koncuk, açıklamasında şunları kaydetti:

"Bakan Çelik istese de istemese de Türkiye'de öğretmen açığı vardır. Atanan öğretmen sayısının ihtiyacı karşılamadığı bir gerçektir.

Bugün Türkiye'de en az 150 bin öğretmen açığı vardır. Sadece Erzurum'da 2 bin 800 öğretmen ihtiyacı bulunmaktadır. (Türkiye'de öğretmen açığı yoktur) iddiasında olanların 100 binin üzerinde ücretli öğretmen görevlendirmesini de neye göre yaptıklarını açıklaması gerekmektedir. İşsiz öğretmen sayısı ise 190 bindir."

Cinayeti Polen Çözüyor...

Polenlerin özellikleri kullanılarak fail, olay yeri, mağdur ve olay zamanı arasında bağlantı kurulmasının mümkün olduğu bildirildi.

Hacettepe Üniversitesi (HÜ) Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Cahit Doğan, yaptığı açıklamada, palinolojinin, palinomorf olarak adlandırılan mikroskobik tek hücreli canlı ya da fosil bazı organizmalar ile polen ve sporları kullanılarak adli olayların nerede ve ne zaman meydana geldiğini açıklamaya çalışan bir bilim dalı olduğunu belirtti.

Yrd. Doç. Dr. Doğan, ''Palinolojik bilgiler, davayı çözümlemede, suç mahallini aydınlatmada veya olaylarla ilgili fikir vermede önemli rol oynamaktadır'' dedi.

Bugün adli palinolojinin kullanımına Yeni Zelanda, ABD, Avusturya, İsviçre, İngiltere ve İsveç gibi ülkelerin önderlik ettiğini ifade eden Doğan, şunları söyledi:

''Adli palinoloji kullanılarak fail, olay yeri, mağdur ve olay zamanı arasında bağlantı kurmak, olay yerinde bırakılan bir delil ile fail arasında bağlantı kurmak, suçu kanıtlamak, mağdurun anlattıklarını doğrulamak, şüphelilerin sayısını azaltmak, polisin doğru yönde araştırma yapmasına yardımcı olmak, çeşitli dolandırıcılık suçlarını aydınlatmak, uyuşturucunun geçtiği güzergahı tespit etmek mümkündür.''

-POLENLERİN ÖZELLİKLERİ-

Çeşitli bitkilerin üremek için ortama yaydıkları spor veya polenlerin farklı dağılış yollarına sahip olduğunu belirten Doğan, bunların adli palinoloji çalışmaları için oldukça önemli olduğunu, bu dağılış yollarının olayların çözümlenmesinde emniyet birimlerine yol gösterdiğini söyledi.

Palinolojik delillerin, uyuşturucu, bal, çeşitli yiyecekler, halı, ahşap, mide, bağırsak ve kadavra, çeşitli tarım aletleri, tekstil, ayakkabı, taşıt lastikleri, filtreleri ve toprakla temas halinde olan herhangi bir nesnenin üzerinde bulunabileceğini ifade eden Doğan, ''Spor veya polenler, şüphelinin veya mağdurun giysileri, saçları, kulak içi ve solunum yollarına kolayca bulaşabilmektedir. Spor ve polenler olayın meydana geldiği yerin vejetasyonunun tespit edilmesinde oldukça önemli bilgiler vermektedir'' diye konuştu.

-İLK DEFA 1959'DA KULLANILDI-

Polenlerin ilk defa delil olarak 1959 yılında İsveç ve Avusturya'da iki ayrı davada kullanıldığı ve mahkemece resmi kayıtlara geçirildiğini hatırlatan Doğan, İsviçreli palinolog Dr. Max Frei'nin 1960'lı ve 1970'li yıllar boyunca ülkesindeki birçok davanın çözümünde palinolojik verileri kullandığına dikkati çekti.

Türkiye'de palinolojik bulguların 2006 yılının Şubat ayında Sakarya'da bir hırsızlık olayının çözümünde kullanıldığını ve ilk defa delil olarak resmi kayıtlara geçirildiğini kaydeden Doğan, ''Polenler ilk defa Sakarya'daki olayın aydınlatılmasında mahkemede delil olarak kullanılmıştır'' dedi.

-POLEN VERİ BANKASI-

Türkiye'de 3 bini endemik olmak üzere yaklaşık 10 bin bitki türü bulunduğunu ifade eden Doğan, şunları kaydetti:

''Zengin bitki çeşitliliğine sahip ülkemizde adli palinolojinin kullanılması ve polen veri bankası oluşturulması kaçınılmazdır. Gelişmiş ülkelerin çoğu buralarda doğal olarak yetişen bitkilerin ve bunlara ait polenlerin arşivini oluşturmuştur. Bitkilerin polenlerini taramalı elektron ve ışık mikroskopları ile fotoğraflandırıp bilgisayar ortamına aktararak polen veri tabanlarını oluşturmuşlardır. Polen veri tabanlarında polenlerin genel özellikleriyle ilgili ayrıntılı bilgiler verilmektedir. Bu polen veri tabanlarını internet sitelerinden yayınlamaktadırlar. Ülkemizde adli palinolojiye önem verilmeli ve polen veri bankası oluşturulmalıdır. Bu sayede geniş bitki çeşitliliğine sahip olan ülkemizde palinolojik deliller birçok olayın aydınlatılmasında delil olarak kullanılabilecektir.''

13 Kasım 2008 Perşembe

Karatay'ın Temeli Atıldı...

KTO-Karatay Üniversitesi'nin temeli düzenlenen törenle dualar eşliğinde atıldı. TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu törende bir konuşma yaptı..

KTO-Karatay Üniversitesi'nin temeli düzenlenen törenle dualar eşliğinde atıldı. Törende konuşan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOOB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, üniversitelerin ülkenin toplumsal gelişim, ilerleme ve kalkınmasının motoru olduğunu ifade etti.

Konya Ticaret Odası (KTO) Eğitim ve Sağlık Vakfı tarafından yapılacak KTO-Karatay Üniversitesi için temel atma töreni düzenlendi. Temel atma töreninde konuşan TOOB Başkanı Hisarcıklıoğlu, lider konumundaki insanları vizyon sahibi olan şehirlerin ileriye gittiğini söyledi. Konyalı iş adamı ve sanayiciler ile yerel yöneticilerin de şehirlerini ileri seviyelere taşıdıklarını vurgulayan Hisarcıklıoğlu, kentlerin gelişmesinde üniversitelerin önemli görevler üstlendiğini dile getirdi. Üniversitelerin sadece mesleki eğitim veren kurumlar olmadığını kaydeden TOOB Başkanı, "Üniversiteler bir ülkenin entelektüel yapısına, kültürüne, sanatına katkı sağlayan kurumlardır. Ayrıca bilim adamları yetiştiren mekanlardır. Sadece öğretim ile yetinilmemelidir. Üniversiteler ülkenin toplumsal gelişiminin ilerlemesinin kalkınmanın da motorudur." diye konuştu.

Üniversitelerin gücünü özgür ortamdan aldığını bildiren Hisarcıklıoğlu, "Üniversitelerdeki eleştiri ve ifade özgürlüğü topluma da yayılacaktır." dedi.

Türkiye'de eğitime harcanan paranın giderek arttığını anlatan Başkan Hisarcıklıoğlu, şunları kaydetti: "Bugün bu millet kıt kaynaklarından döviz ihtiyacının en yüksek olduğu noktada kendi çocuklarına ülkesinin geleceği için yılda 500 milyon dolar kaynak ayarlanmaktadır. İşte bu vakıf üniversitelerini ve diğer üniversite şekillerini de düşünmeliyiz. Her yıl 1 milyon 500 bin genç üniversite sınavına girmektedir. Bunların 200 bini üniversitelerde eğitim görürken diğerleri iş arıyor. Bu genç ve dinamik nüfusu doğru yetiştirirsek o zaman önümüz aydınlık olacaktır. Bu üniversiteden hem Konya faydalanacak hem ülke faydalanacak."

Törende söz alan KTO Başkanı Hüseyin Üzülmez, temeli atılan KTO-Karatay Üniversitesi'nin ülke sanayisindeki ara eleman ihtiyacını gidereceğini belirtti. Üniversitenin 4.70 santimetre tavan yüksekliği ve ferah ortamıyla diğer eğitim kurumlarından ayrıldığını bildiren Üzülmez, Selçuklu eserlerinden motifler içerecek Karatay Üniversitesi'nde yaklaşık 7 bin öğrencinin eğitim alacağını dile getirdi. Karatay Üniversitesi'nin 100 bin metre karelik arsa üzerine kurulacağını aktaran Üzülmez, projenin öğrencilerin her türlü ihtiyacı düşünülerek hazırlandığını vurguladı.

Konya Valisi Osman Aydın da temeli atılan üniversitenin Konya'ya eğitim, kültür, turizm ve ekonomi alanlarında birçok getiri sağlayacağını ifade etti. Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek'te Konya'nın eskiden yüzden fazla medrese ile bir eğitim şehri olduğunu hatırlattı. Konya'yı geçmişi kadar görkemli bir geleceğe hazırladıklarını anlatan Akyürek, bu yatırımlar sayesinde Konya'nın üniversiteler şehri olarak anılmaya başlayacağını anlattı.

Konuşmaların ardından Konya Müftüsü Şükrü Özbuğday'ın yaptığı duanın ardından protokol üyeleri hep birlikte oluşturulan platformdaki butonlara basarak harç makinelerini çalıştırdı.

Törene Konya Valisi Osman Aydın, Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek, TOOB Başkanı Hisarcıklıoğlu, AK Parti Konya Milletvekilleri, ilçe belediye başkanları ile çok sayıda vatandaş katıldı.