14 Kasım 2008 Cuma

OKULDA NEŞELİ SOHBET

4'üncü Uluslararası Enerji Zirvesi'ne Katılmak Üzere Bakü'de Bulunan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Litvanya Cumhurbaşkanı Valdas Adamkus ve Gürcistan Cumhurbaşkanı Mihail Saakaşvili ile Bir Araya Geldi. Basına Kapalı Yapılan Görüşmelerde, Yalnızca Görüntü Alınmasına İzin Verildi.




4’üncü Uluslararası Enerji Zirvesi’ne katılmak üzere Bakü’de bulunan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Litvanya Cumhurbaşkanı Valdas Adamkus ve Gürcistan Cumhurbaşkanı Mihail Saakaşvili ile bir araya geldi. Basına kapalı yapılan görüşmelerde, yalnızca görüntü alınmasına izin verildi.
Gül, temasları kapsamında Bakü Türk Anadolu Lisesi’nin ek binasının açılışını yaptı. Gül, çocuklar tarafından hazırlanan dans ve şiir gösterilerini izledikten sonra binayı gezdi, yetkililerden bilgi aldı ve bir süre çocuklarla sohbet etti. Çocukların sorulara verdiği cevaplar Gül’ü çok neşelendirdi. Törende Enerji Bakanı Hilmi Güler, Türkiye’nin Bakü Büyükelçisi Hulusi Kılıç, resmi temaslar için Bakü’de bulunan YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan ve Azerbaycan Eğitim Bakanı Misir Merdanov da hazır bulundu. Gül, Yat Kulüp’te konuklar onuruna verilen yemekten sonra Bakü’den ayrılarak Türkiye’ye döndü.

BİLGİSAYAR PROJE OLİMPİYATI'NDA TÜRK ÖĞRENCİLERE 13 MADALYA

Türkmenistan'ın Başkenti Aşkabat'ta Düzenlenen 'Icpo 2008 Uluslararası Bilgisayar Proje Olimpiyatı'nda Türk Öğrenciler 3'ü Altın Toplam 13 Madalya Kazandı.



Türkmenistan'ın başkenti Aşkabat'ta düzenlenen ''ICPO 2008 Uluslararası Bilgisayar Proje Olimpiyatı''nda Türk öğrenciler 3'ü altın toplam 13 madalya kazandı.
Yarışmanın ödül töreni, uluslararası Türkmen-Türk Üniversitesinin Galkınışlar Merkezi'nde yapıldı.

Aşkabat'ta 11-15 Kasımda düzenlenen proje olimpiyatına 37 ülkeden 167 lise öğrencisi katıldı.

Toplam 92 projeyi değerlendiren jüri heyetinin başkanı Profesör Amangeldi Karacayev, projelerin toplumsal hayata yararlılığı, bilimsel değeri ve hazırlanış süreci gibi kriterlerinin incelendiğini söyledi.


Türkiye, ABD, Rusya, Almanya, Azerbaycan, İngiltere, Endonezya, Malezya, Güney Afrika, Şili, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Suudi Arabistan ve Yemen gibi 37 ülkeden 167 lise öğrencisinin katıldığı yarışmada Türk öğrenciler 3 altın, 4 gümüş, 5 bronz ve 1 mansiyon aldı. Mansiyon ödülleri dahil toplam 72 madalyanın verildiği yarışmada ev sahibi Türkmenistan, 5 altın, 3 gümüş, 2 bronz madalya kazandı.

Olimpiyat'ta 12 projeye altın madalya verilirken, Kazakistan, Afganistan, Romanya, Sri Lanka ve Hindistan gibi ülkelerden gelen öğrenciler sundukları projelerle altın madalyanın sahibi oldu.

Öğrenciler ödülleri Türkmenistan Eğitim Bakanı Annaamanov ve yardımcısı Muammer Türkyılmaz'ın elinden aldılar. Dereceye giren öğrencilere dizüstü bilgisayar ve çeşitli hediyeler verildi.

Hakkari-Ankara Kardeş Oldu...

Ankara Üniversitesi, yeni açılan Hakkari Üniversitesi’ni “kardeş” okul seçerek Türkiye’de bir ilke imza attı.


Ankara Üniversitesi, yeni açılan üniversitelerden Hakkari Üniversitesi'ni “kardeş” okul seçerek Türkiye'de bir ilke imza attı. Ankara Üniversitesi, Hakkari Üniversitesi'ne öğretim görevlisi gönderecek, öğrenci değişim programı uygulayacak. Ayrıca iki üniversite birlikte seminerlere imza atacak. Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cemal Taluğ, Hakkari Üniversitesi öğrencilerini en az bir dönem Ankara Üniversitesi'nde eğitim görmesini sağlayacaklarını söyledi.
Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cemal Taluğ, eğitim muhabirleri ile bir tanışma toplantısı gerçekleştirdi. Taluğ, burada üniversitenin gelecekteki projelerine yönelik açıklamalarda bulundu.

-“ANKARA ÜNİVERSİTESİ TOPLUM ÜNİVERSİTESİ OLACAK”-

Türkiye'de üniversitelerin toplumla ilişkileri anlamından yeterince desteklenmediğini söyleyen Taluğ, üniversitelerin de bu yönde olumlu adım atmakta sıkıntıları olduğunu söyledi.
Ankara Üniversitesi'nin de bu anlamda toplumdan uzak kaldığını ifade eden Taluğ, “Ankara Üniversitesi önümüzdeki dönemde daha toplumla barışık ve topluma açık bir üniversite olmak istiyoruz. Toplumla daha içi içe olmak istiyoruz. Halka kurslar, çalışmalar, geziler yaparak bilim akşamları ve bilim günleri düzenleyerek, toplumla birlikte olacağız. Türkiye'de böylece bilim kültürünün yaygınlaşmasına doğrudan katkıda bulunmak istiyoruz” dedi.

-ÇOCUK ÜNİVERSİTESİ KURULACAK-

Çocuklara çok önem verdiklerini söyleyen Taluğ, çocuklar ile ilgili projelerinin bulunduğunu bildirdi. Bir çocuk üniversitesi, hatta çocuk enstitüsü kapsamında bir düşüncelerini olduğunu belirten Taluğ, “Çocuklar için bilim okulları açacağız. Bu toprak konusunda zaten var, gökyüzü, uzay bölümleri bölümü açacağız. Çocukların bilim kültürü anlamında mühendislik fakültesinde çeşitli mühendislik alanları ile ilgili kurs ve okul açacağız. Tıp Fakültesinde ilk 'beyin' okulu açacağız. Sadece izlemeyecekler, dokunup soru soracaklar” dedi.
Ankara'da çok yönlü bir gıda laboratuarının kurulması konusunda çalışmalarını olduğunu da bildiren Taluğ, “Gerekli yerlerde, pazarlama kanallarında çeşitli numuneler alarak Ankaralıların bu konudaki güvenli gıdaya erişimi konusunda kendi payımıza düşeni yapmak istiyoruz” dedi.
Taluğ, Su enstitüsü konusunda da “Enstitü Su” isimli bir çalışmalarının olduğunu bu konuda da son aşamaya gelindiğini bildirdi. Taluğ, “Topluma hizmet anlamında toplumla kaynaşan toplumu üniversiteye davet eden bir Ankara Üniversitesi yaratmak temel amaçlarımızdan biridir” dedi.

-TÖMER ULUSLARARASI ALANDA YAYILACAK-

Yeni akademik birimler geliştirmek istediklerini de belirten Taluğ, “Uzaktan eğitim bu ülkede çok daha etkin kullanmamız gerektiğini biliyoruz ve bu konuda da etkin çalışmalar yapıyoruz. Uluslararası açılımda da biz uzaktan eğitimde yararlanmak istiyoruz. Bu anlamda TÖMER'in eğitim olanaklarını dünyaya uzaktan eğitim ile yaymak istiyoruz. Bazı alanlarda da az senkronize, Web temelli e-öğrenme modellerini geliştirip Türk öğretim sistemini gelişmesi için katkıda bulunacağız” dedi.

-HAKKARİ ÜNİVERSİTESİ İLE ÖĞRENCİ DEĞİŞİMİ PROJESİ-

Ankara Üniversitesi'nin üniversiteler kurmuş bir üniversite olduğuna da işaret eden Taluğ, yeni kurulan üniversiteler ile çok sıkı işbirlikleri gerçekleştireceklerini söyledi. Onlara her konuda yardımcı olacaklarını ifade eden Taluğ, bu anlamda Hakkari üniversitesi ile bir toplantı yaptıklarını açıkladı. Taluğ, “Sık sık Hakkari'de beni, arkadaşlarımızı ve öğrencilerimizi göreceksiniz. Öğretim görevlilerimiz oraya gidecek. İkinci olarak ulusal Erasmus programı ile Hakkari Üniversitesi öğrencileri en az bir dönem Ankara Üniversitesi'nde eğitim görmesini sağlayacağız. Hakkari Üniversitesi ile ortak sempozyumlar yapacağız. İlk olarak İletişim Fakültesi'nden bir grup öğrencimiz toplumsal sorumluluk projeleri hayata geçirecek. Gençlere kurslar açabilir miyiz ona bakacağız ve Hakkarili kadınların sorunlarına eğileceğiz” dedi.

-YURTDIŞI KAMPUSLERİ AÇILACAK-

Ankara Üniversitesi'nin küreselleşen dünyada payını artıracaklarını da ifade eden Taluğ, yabancı öğrenci payını artırmayı planladıklarını bildirdi. Taluğ, “Ayrıca yurtdışında bazı merkezlerde birkaç yerleşke açacağız. Kısa sürede açmak için çalışmalarımız sürüyor. Dışişleri Bakanlığı ile çalışıyoruz. Balkanlarda ve Kafkasya coğrafyasında uygun bir yerde yerleşkesi olacak” açıklamasında bulundu.
Üniversite bünyesinde 3 Aralık'ta Afrika Çalışmaları Merkezi'nin açılacağını da kaydeden Taluğ, Afrika'nın tarımı, ekonomisi, siyaseti ve yer altı zenginlikleri gibi her konunun akademik anmamda inceleneceğini söyledi.

-“ÜNİVERSİTEDE HUZURUN BOZULMASINA İZİN VERMEYİZ”-

Taluğ, gazetecilerin Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi'nde meydana gelen olaylar sonrasında güvenlik önlemlerinin artırılması ile ilgili soruya ise şöyle yanıt verdi:
“Üniversite, özgür bir alandır ve yasal sınırlar içinde her türlü görüşün düşüncenin ortaya konması üniversite için değerlidir ve üniversite yaşamını bir parçasıdır. Bu anlamda üniversite içinde özgür düşünceyi engelleyen bir tutumun benim düşüncemde yeri olamaz. Ama burada her türlü düşüncenin de belirli bir üslup içinde ortaya konması ve tartışılması gerekir ve bunu sağlamak da benim görevim. Üniversitede huzuru sağlamak ve eğitimin aksamadan yürümesini sağlamak benim görevim. Üniversitenin açık, çalışıyor olması gerekir. Üniversitenin huzurunun bozulmasına da izin vermeyiz. Bu güne kadar üniversitemizde çok ekstra önlem yok. Konu ile ilgili güvenlik kuruluşları dikkatle ve özenle tabi ki olay çıkmaması için onların da kendi paylarına düşen görevi var. Biz daha önce alınan önlemleri biliyoruz. Her çocuk bize emanettir.”

"150 Bin Öğretmen Açığı Var"

Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, "Türkiye'de en az 150 bin öğretmen açığının olduğunu" ileri sürdü.

Koncuk yaptığı yazılı açıklamada, "Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in öğretmen açığı olmadığında ısrar etmesine rağmen Bakanlığın Personel Genel Müdürü Necmettin Yalçın'ın öğretmen açığının 140 bin olduğunu açıkladığını" kaydetti.

Bakan Çelik'in öğretmen açığının ne kadar olduğu konusunda rakamlar vermekten kaçındığını savunan Koncuk, açıklamasında şunları kaydetti:

"Bakan Çelik istese de istemese de Türkiye'de öğretmen açığı vardır. Atanan öğretmen sayısının ihtiyacı karşılamadığı bir gerçektir.

Bugün Türkiye'de en az 150 bin öğretmen açığı vardır. Sadece Erzurum'da 2 bin 800 öğretmen ihtiyacı bulunmaktadır. (Türkiye'de öğretmen açığı yoktur) iddiasında olanların 100 binin üzerinde ücretli öğretmen görevlendirmesini de neye göre yaptıklarını açıklaması gerekmektedir. İşsiz öğretmen sayısı ise 190 bindir."

Cinayeti Polen Çözüyor...

Polenlerin özellikleri kullanılarak fail, olay yeri, mağdur ve olay zamanı arasında bağlantı kurulmasının mümkün olduğu bildirildi.

Hacettepe Üniversitesi (HÜ) Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Cahit Doğan, yaptığı açıklamada, palinolojinin, palinomorf olarak adlandırılan mikroskobik tek hücreli canlı ya da fosil bazı organizmalar ile polen ve sporları kullanılarak adli olayların nerede ve ne zaman meydana geldiğini açıklamaya çalışan bir bilim dalı olduğunu belirtti.

Yrd. Doç. Dr. Doğan, ''Palinolojik bilgiler, davayı çözümlemede, suç mahallini aydınlatmada veya olaylarla ilgili fikir vermede önemli rol oynamaktadır'' dedi.

Bugün adli palinolojinin kullanımına Yeni Zelanda, ABD, Avusturya, İsviçre, İngiltere ve İsveç gibi ülkelerin önderlik ettiğini ifade eden Doğan, şunları söyledi:

''Adli palinoloji kullanılarak fail, olay yeri, mağdur ve olay zamanı arasında bağlantı kurmak, olay yerinde bırakılan bir delil ile fail arasında bağlantı kurmak, suçu kanıtlamak, mağdurun anlattıklarını doğrulamak, şüphelilerin sayısını azaltmak, polisin doğru yönde araştırma yapmasına yardımcı olmak, çeşitli dolandırıcılık suçlarını aydınlatmak, uyuşturucunun geçtiği güzergahı tespit etmek mümkündür.''

-POLENLERİN ÖZELLİKLERİ-

Çeşitli bitkilerin üremek için ortama yaydıkları spor veya polenlerin farklı dağılış yollarına sahip olduğunu belirten Doğan, bunların adli palinoloji çalışmaları için oldukça önemli olduğunu, bu dağılış yollarının olayların çözümlenmesinde emniyet birimlerine yol gösterdiğini söyledi.

Palinolojik delillerin, uyuşturucu, bal, çeşitli yiyecekler, halı, ahşap, mide, bağırsak ve kadavra, çeşitli tarım aletleri, tekstil, ayakkabı, taşıt lastikleri, filtreleri ve toprakla temas halinde olan herhangi bir nesnenin üzerinde bulunabileceğini ifade eden Doğan, ''Spor veya polenler, şüphelinin veya mağdurun giysileri, saçları, kulak içi ve solunum yollarına kolayca bulaşabilmektedir. Spor ve polenler olayın meydana geldiği yerin vejetasyonunun tespit edilmesinde oldukça önemli bilgiler vermektedir'' diye konuştu.

-İLK DEFA 1959'DA KULLANILDI-

Polenlerin ilk defa delil olarak 1959 yılında İsveç ve Avusturya'da iki ayrı davada kullanıldığı ve mahkemece resmi kayıtlara geçirildiğini hatırlatan Doğan, İsviçreli palinolog Dr. Max Frei'nin 1960'lı ve 1970'li yıllar boyunca ülkesindeki birçok davanın çözümünde palinolojik verileri kullandığına dikkati çekti.

Türkiye'de palinolojik bulguların 2006 yılının Şubat ayında Sakarya'da bir hırsızlık olayının çözümünde kullanıldığını ve ilk defa delil olarak resmi kayıtlara geçirildiğini kaydeden Doğan, ''Polenler ilk defa Sakarya'daki olayın aydınlatılmasında mahkemede delil olarak kullanılmıştır'' dedi.

-POLEN VERİ BANKASI-

Türkiye'de 3 bini endemik olmak üzere yaklaşık 10 bin bitki türü bulunduğunu ifade eden Doğan, şunları kaydetti:

''Zengin bitki çeşitliliğine sahip ülkemizde adli palinolojinin kullanılması ve polen veri bankası oluşturulması kaçınılmazdır. Gelişmiş ülkelerin çoğu buralarda doğal olarak yetişen bitkilerin ve bunlara ait polenlerin arşivini oluşturmuştur. Bitkilerin polenlerini taramalı elektron ve ışık mikroskopları ile fotoğraflandırıp bilgisayar ortamına aktararak polen veri tabanlarını oluşturmuşlardır. Polen veri tabanlarında polenlerin genel özellikleriyle ilgili ayrıntılı bilgiler verilmektedir. Bu polen veri tabanlarını internet sitelerinden yayınlamaktadırlar. Ülkemizde adli palinolojiye önem verilmeli ve polen veri bankası oluşturulmalıdır. Bu sayede geniş bitki çeşitliliğine sahip olan ülkemizde palinolojik deliller birçok olayın aydınlatılmasında delil olarak kullanılabilecektir.''