9 Şubat 2009 Pazartesi

3 Üniversiteliyi Öldürdü, Ama Serbest...

Erzurum'da minibüsü ile 3 üniversiteli gencin ölümüne neden olan 53 yaşındaki İbrahim Öder 15 yıl hapis istemiyle yargılandığı Erzurum 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesi tarafından serbest bırakıldı

Erzurum'da minibüsü ile 3 üniversiteli gencin ölümüne neden olan 53 yaşındaki İbrahim Öder, 'Taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olmak' suçundan 15 yıl hapis istemiyle yargılandığı Erzurum 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde 5 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Ankara Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığı'nın verdiği raporda, 'birinci' derecede kusurlu bulunan sürücü İbrahim Öder'in cezaevinde 9 ay kadar kalmasını dikkate alan mahkeme, tahliye kararı verdi. Mahkeme heyeti, Öder'in sürücü belgesine 1 yıl süreyle el koyarken, dosya Yargıtay'a gönderildi. Kaza 8 Mayıs 2008 günü Harput Mahallesi'ndeki Beyazevler semtinde meydana geldi. Palandöken İlçesi'nden Atatürk Üniversitesi Kampusu'ne gitmek isteyen Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi Sosyal Bilgiler Bölümü öğrencisi Samsunlu 22 yaşındaki Nafiz Ceylan, Edebiyat Fakültesi Sosyoloji bölümü öğrencisi Kayserili, 23 yaşındaki Ertuğrul Eroğlu, Fars dili ve edebiyatı bölümü öğrencisi Konyalı, 25 yaşındaki Saliha Aydın ile Fars Dili ve Edebiyatı Bölümü öğrencisi Melek Kaya yolun karşısına geçmek istedi. Bu sırada Bingöl yönünden gelen emekli işçi İbrahim Öder'in kullandığı Orhun tekstile ait 25 FK 911 plakalı minibüs üniversiteli gençlere çarptı. Kazada Nafiz Ceylan, Ertuğrul Eroğlu ve Saliha Aydın ölürken Melek Kaya yaralandı. Kazadan sonra tutuklanan 4 çocuk babası İbrahim Öder hakkında Erzurum 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde TCK'nın 85/2 maddesi uyarınca 'Taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olmak' suçundan dava açıldı. "VİCDAN AZABI ÇEKIYORUM" Ankara Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığı'nın verdiği raporda 'Birinci' derecede kusurlu bulunan sürücü İbrahim Öder, “Olay günü trafik lambası sarı renkte yanıyordu. Kontrolü geçiş yaptığım sırada orta refüjde bir kadının cep telefonu ile konuşarak yola indiğini farkettim. Bu sırada hem kornaya hem de frene bastım, hatırladığım kadarıyla süratim 55 - 60 kilometreydi. Bayana çarpmamak için direksiyonu sağa ve sola kırdım. Ne olduğunu anlayamadım. Ben de 4 çocuk babasıyım. Yaşadıklarımdan dolayı çok üzgünüm ve büyük vicdan azabı çekiyorum” dedi. Mahkeme heyeti yaklaşık 9 aydan bu yana tutuklu olan sürücü Öder'e 6 yıl hapis cezası verdi. Duruşmalardaki iyi hali dikkate alınan Öder'in cezası 5 yıla indirilirken, cezaevinde kaldığı sürenin de gözönüne alımasıyla tahliyesine karar verildi. Mahkeme heyeti ayrıca Öder'in sürücü belgesine bir yıl süreyle el koydu. Dosyanın Yargıtay'a gönderildiğini söyleyen sürücü Öder'in avukatı Enver Atasever, kararı temyiz ettiklerini açıkladı.

Üniversite'de Skandal Sex Partisi...

İngiltere'deki Cambridge Üniversitesi'nin sarhoş öğrencilerinin yaptıkları seks şakası, üniversite yönetimini zor durumda bıraktı.

Cambridge Üniversitesi'nden bir grup öğrenci, güneşli havanın tadını çıkarmak için okulun bahçesinde aralarında bir eğlence partisi düzenledi. Bira ve şampanyaların bol tüketildiği partide alkol ve eğlencenin dozajını fazla kaçıran öğrenciler, yaptıkları iğrenç seks şakaları nedeniyle okulun saygınlığına gölge düşürdü. 'Newham Rahibeleri' adlı grup üyesi genç kızların, erkeklerin pantolunun fermuar bölümünde asılı duran muzlara eleri ve ağızlarıyla prezervatif geçirmeye çalışığı görüntüler, üniversite yönetimini dehşete düşürdü. Geçen yıl çekilen başka bir fotoğraf karesinde ise bir öğrenci, içinde kendi kusmuğu bulunan şişeyi gururla tutarken, diğer iki öğrenci de Tim Burton filmi olan 'Charlie'nin Çikolata Fabrikası'nda dans ederek çocuklara şarkıları ve de eyleriyle ders veren ufak adamı canlandırdı. Cambridge'li alkol düşkünü öğrencilerin mezuniyet törenlerindeki eğlence partisinde, içerisinde akvaryum balığı bulunan bir sürayi suyu içmek, toplu kavga çıkarmak ve bir şişe cin ve porto şarabını preservatifte süzerek yudumlamak en popüler şakalar arasında yer aldığı belirtiliyor. Cambridge'deki öğrencilerin iğrenç seks şakalarına bir çok kesimden farklı tepkiler geldi. Ulusal Öğrenci Birliği, okul yönetimleri ve öğrencileri bu tür eğlence partilerini yasaklamaları için teşvik ettiklerini açıklarken, İngiliz alkolle mücadele kuruluşu 'Alkol Concern' yetkilisi Carys Davies, “Bu gerçekten hiç iyi bir örnek değil” diye konuştu. Hastane danışmanı Adrian Boyle, son 10 yıl içerisinde hastaneye gelen kız öğrencilerin, aşırı alkollü ve hastane personeline sözlü ve fiziksel saldırılarda bulunduklarını açıkladı.

Atatürk Üniversitesi Karıştı!

Atatürk Üniversitesi (A.Ü) Rektörü Prof. Dr. Hikmet Koçak, üniversitenin internet sitesinde yer alan duyuruyla ilgili olarak suç duyurusunda bulundu

Atatürk Üniversitesi (A.Ü) Rektörü Prof. Dr. Hikmet Koçak, üniversitenin internet sitesinde yer alan duyuruyla ilgili olarak, ''Bir şekilde web sitemize girilerek yapılan bu haksız müdahaleyle ilgili olarak yasal yollara başvurulmuş, idari ve adli kovuşturma başlatılmıştır'' dedi. Prof. Dr. Koçak, bir gazete ve bazı internet sitelerinde yer alan haberlerin ardından yaptığı yazılı açıklamada, Atatürk Üniversitesi web sitesine 7 Şubat 2009'da yasal olmayan şekilde girilerek ''Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hikmet Koçak'' adıyla bir duyuru yayınlandığını belirtti. Konuyla ilgili internet sitelerinde gerekli açıklamanın yapıldığını ifade eden Prof. Dr. Koçak, şunları kaydetti: ''Gerçek dışı ifadelerin yer aldığı bu duyuru, Atatürk Üniversitesi web sitesinde bir süre kaldıktan sonra yetkililerin fark etmesiyle kaldırılmıştır. Bu hadise, şüphesiz, şahsımı olduğu kadar ülkemizin önemli bir bilim kuruluşu olan Atatürk Üniversitesi'ni de hedef alan alçakça yapılmış bir eylemdir. Bir şekilde web sitemize girilerek yapılan bu haksız müdahaleyle ilgili olarak yasal yollara başvurulmuş, idari ve adli kovuşturma başlatılmıştır.'' Atatürk Üniversitesi'nin Türkiye'nin en önemli ve büyük bilim kuruluşlarından biri olduğunu vurgulayan Koçak, açıklamasında, ''Ben ve ekibim adeta 24 saat bu güzide kurumu daha da ileri götürmek ve etkin hale getirmek için her türlü çabayı ortaya koyuyoruz, koymaya da devam edeceğiz. Etik olmayan bu davranışları, Atatürk Üniversitesi'nin gelişmesini ve huzur ortamını bozmaya yönelik bir çaba olarak görüyor ve şiddetle kınıyoruz'' ifadelerine yer verdi.

Okula Kızak Üstünde 5 Kilometre!

Hakkâri Yüksekovanın bir beldesindeki 12 öğrenci, Yüksekova'daki okullarına 5 kilometreyi kah yürüyerek kah kızaklarla aşarak varabildi.

Hakkâri'nin Yüksekova ilçesi Büyükçiftlik beldesindeki 12 öğrenci, bir mahalle yolunun kapalı olması nedeniyle Yüksekova'daki okullarına 5 kilometreyi kah yürüyerek kah kızaklarla aşarak varabildi. Büyükçiftlik beldesine bağlı Buzul Cilo Dağı'ndaki Kandilli mahallesinde yarı yıl tatili için okudukları Yüksekova Yatılı Bölge Okulu'ndan (YİBO) ailelerinin yanına gelen 12 öğrenci, tatilin bitmesinin ardından okullarına dönmek için yola çıktı. 'BİZ OKUMAK İSTİYORUZ' Beldedeki mahalle yolunun karla kapalı olması nedeniyle araç yerine ailelerince kızaklara bindirilen ve yürütülen öğrenciler, yer yer 2 metreyi bulan kara rağmen evlerine 5 kilometre uzaklıktaki Yeşilova köyüne ulaşabildi. Yol boyunca uçurumların olması nedeniyle çok korktuklarını ifade eden öğrenciler, ulaşım şartları sebebiyle başta kızlar olamak üzere birçok çocuğun okula gidemediğini belirtti. Yeşilova köyünde bir süre dinlenen öğrenciler, burada velileri tarafından minibüslere bindirilerek Yüksekova ilçe merkezine gönderildi.

Takıntılar Eğitimi Olumsuz Etkiliyor...

Yarıyıl tatili bitti. Milyonlarca öğrenci daha zorlu bir eğitim maratonuna başlıyor. Öğrenciler nelere dikkat etmeli...

Aileleri en çok üzen ve düşündüren öğrenciler belli bir potansiyeli olduğu halde yeteri kadar derse motive olamayan ya da sınav kaygısı sebebiyle başarısız olan öğrenciler. Bu öğrencilerin bir kısmı mükemmeliyetçi olduklarından başarısızlıklarını zihinlerinde çok büyütüyorlar. Bu da öğrenmede kilitlenmeye yol açıyor. Başka stres kaynakları ile de birleşince durum iyice vahim bir hal alıyor. Öğrenciler potansiyellerinin farkında değil mi? Tam tersine, yukarıda anlattığımız öğrenciler aslında farkındalar fakat hedeflerini çok yüksek tutuyorlar ve henüz zaman yönetimini iyi bilemediklerinden birçok konuda iyi olmak isterken ilgileri dağılıyor. Diğer taraftan yeteri kadar emek sarf etmediklerinden iyi anladıkları konuda pratik eksikliği sebebiyle başarısız oluyorlar. Başarısızlığın nedeni ise bu duruma takılıp genelleme yapmaları, daha sonra çalıştıkları halde yüksek kaygıdan yapamamaları. Neden başarısız oldukları konulara takılıp kalıyorlar? Mükemmeliyetçilik, yaşanan stresler sebebiyle bazı kişilerde detaycılığa ve takıntılara yol açıyor. Takıntılar da bazı kişilerde kendi olumlu yönlerini ve eksik taraflarını değerlendirirken genelleme yapmaya sebep oluyor. Kişi nerede hata yaptığını bazen hatırlayarak toparlasa da yanlış yargılara da ulaşabiliyor. İşte, bunlardan birkaç örnek: - Ben matematikte başarılı değilim! - Kompozisyonum kötü! - Derste dikkatim çabuk dağılıyor, çok çabuk sıkılıyorum! - Başarısızım, aileme layık bir evlat değilim! Bu şekildeki kaygıların temelinde dikkat edilecek olursa hep çok iyi yapma isteği oluyor. Kişi başarısız olacağına inanınca da yeni konuları öğrenirken dikkatini toparlayamıyor. Peki buna yol açan kişisel durumlar neler? Bu durumda hem kişinin bireysel özellikleri hem de anne-baba tutumları etkilidir. Anne-babaların tavrı nasıl? Çoğu ebeveyn mükemmeliyetçidir. Kişilik ve karakter eğitiminden çok başarıya odaklanmışlardır. Kendileri "başarmış" anne-babalar çocuklarının da başarılı abi ve ablalarına benzemesini istiyor. Başarıya aşırı önem veren ailelerin çocukları başarılı mı? Gerçekten bu tarz ailelerde öğrenci başarısı daha yüksek. Ancak bazı istisnaları da yok değil. Performansın ortaya çıkmasında anne-babanın tutumları ile çocuğun durumu, kişilik özellikleri, geçirdiği ruhi, biyolojik aşamalar, hastalıklar belirleyici olabiliyor. Anaokuluna başlarken, ilköğretime ve liseye başlarken, seviye tespit sınavları ve ÖSS hazırlığı sırasında, dershaneye başlamada, çocuğun hem yeni ortama alışmaya çalışması, arkadaş seçimi, öğretmenleri tanımaya çalışması, ortamı müfredatı anlamaya çalışması, öğrencinin kendi kendisinden beklentilerinin yüksek olması ile kaygı daha da yüksek oluyor. Bir de buna ilaveten o sıralarda öğrencinin ailesinde ve çevresinde ölüm, hastalık, göç gibi bazı sıkıntılar yaşanmışsa öğrenci stres yönetiminde zorlanıyor. Aile nasıl davranmalı? Aile, çocuğun yapamadıkları kadar yapabildiklerini görmesini sağlamalı. Başarılı olduğu konularda takdir etmeli. Eksiklerini genelleme yapmadan gerçekçi olarak değerlendirmeli. Başarısız olduğu konuda destek alması için yol göstermeli. Öğrenciyi dinleyerek problemlerini sesli düşünürken çözmesinde destek olmalı. Okul ders ve rehber öğretmenleri ile irtibata geçerek yeteneklerine uygun bir hedef sahibi olmasına yardımcı olunmalı.

Okullara 40 Bin Özel Güvenlikçi!

Okullara teknolojik unsurların girmesi hırsızların iştahını kabarttı. Ancak Milli Eğitim Bakanlığı bunun formülünü de düşündü...

Gelişen teknoloji okulları adeta 'teknoloji üssü' haline getirdi. Birçok okulda teknoloji sınıflarının yanında, görsel eğitim için sinevizyon sistemleri kuruldu. Eğitim için yapılan bu yatırımlar hırsızların iştahını kabarttı. Son dönemde eğitim kurumlarında yaşanan hırsızlık olaylarında büyük artış yaşanmaya başladı. Öğrencileri tehdit eden diğer bir unsur ise uyuşturucu. Özellikle büyük şehirlerde okulların önünde uyuşturucu satışı yapan tacirlere karşı polisin aldığı önlemler yetersiz kaldı. Eğitimi tehdit eden üçüncü önemli faktör ise şiddet. Gerek öğrenciler arasında gerekse okul dışından gelen grupların karıştığı olaylarda çok sayıda öğrenci yaralandı. Okul idarecileri ve öğretmenler de şiddetten payını aldı. Okulları tehdit eden bu asayiş olaylarına karşı Milli Eğitim Bakanlığı yeni bir projeyi hayata geçirmeyi kararlaştırdı. Milli Eğitim Bakanlığı Personel Genel Müdürü Necmettin Yalçın, valilere gönderdiği yazıyla bakanlığa bağlı okul ve kurumlarda yaşanabilecek olumsuzlukların önüne geçilmesi için güvenlik görevlisi istihdam edilmesinin planlandığını duyurdu. Bakanlığın yazısı üzerine illerde çalışma yapan valilik, tüm kurumlar için biri gece diğeri gündüz olmak üzere iki güvenlikçi talebinde bulundu. Vali başkanlığında toplanan İl Güvenlik ve Koordinasyon Kurulu'ndan çıkan izin sonrası ihtiyaç duyulan güvenlikçi sayıları bakanlığa iletildi. Sayısı yaklaşık 40 bin olacak özel güvenlikçilerin hangi şartlarda istihdam edileceği önümüzdeki günlerde belli olacak. Maliye Bakanlığı'nın ayıracağı bütçeye göre özel güvenlik kadrosunun belirleneceğini söyleyen Genel Müdür Yalçın, şunları söyledi: "Bakanlığımız okullarda yaşanabilecek olumsuzlukları ortadan kaldırmak için güvenlikçi istihdam edecek. Eğitim kurumlarımızdaki güvenlikçi ihtiyacımızın tespiti için illerden taleplerini istedik. Valilerimizin onayı ile talepler bize bildirilmeye başlandı. Maliye Bakanlığı ve bütçe imkânlarına göre güvenlikçi istihdamı yapılacak. Verilen kadro illere dağıtılacak." Milli Eğitim müdürleri karardan memnun Hidayet Yıldırım (Afyonkarahisar): Güvenlikçi istihdamı ile ilgili çalışmaları tamamladık. Talep ettiğimiz 685 özel güvenliğin faydalı olacağına inanıyorum. Mesut Ayrıksa (Kırşehir): Karar son derece isabetli. 407 güvenlikçi, başta hırsızlık olmak üzere birçok konuda fayda sağlayacak. Yusuf Sezer (Düzce): Bakanlıktan istediğimiz 346 görevli hem bizi hem de velilerimizi rahatlatacak. Sebahattin Gamsız (Yozgat): 230 okulda görevlendirilmek üzere 460 personel istedik. Yozgat'taki okullarda şiddet olayları yok denecek kadar az. Bizim isteğimiz, çok az da olsa yaşanan olayların tamamen önüne geçilmesi.

Öğrenciler Oy İçin Memlekete Gitmeyecek...

Yüksek Seçim Kurulu 29 Mart'taki yerel seçimlerde oy kullanacak öğrencilerin okudukları şehirde oylarını kullanmalarına imkân tanıdı.

29 Mart'taki yerel seçimlerde 48 milyon seçmen sandık başına gidiyor. Bunun 2 milyonu, 18 yaşını yeni dolduran gençlerden oluşuyor. Yüksek Seçim Kurulu ise bu seçimde ilk kez oy kullanacak gençlerin, vatandaşlık görevini yerine getirmesini kolaylaştıracak kararlar aldı. Kurul, üniversite öğrencilerinin memleketlerine gitmeden okudukları şehirde oylarını kullanmalarına imkân tanıdı. Öğrencilerin, öğrenim gördükleri yerlerdeki seçim kurullarına başvurmalarının yeterli olacağını duyurdu. Toplam seçmenin yüzde 5'ini oluşturan genç seçmen kitlesi, partilerin de iştahını kabartıyor. Adaylar, büyüyen oy pastasından daha fazla pay kapmak için çeşitli vaatlerde bulunuyor. Ancak bu hiç de kolay olmayacak. Çünkü 'şehirli ve eğitimli' genç seçmen, ne istediğini çok iyi biliyor. Kendilerine hitap eden gerçekçi projeleri önemsiyor. Gençler, akranlarına 'Temsilcilerimizi seçmek için mutlaka oy kullanmalıyız.' çağrısında bulunuyor. Genç seçmen oyları sonuçları etkileyecek 29 Mart'ta, iki milyonu bulan genç seçmen oyları birçok yerde belirleyici olacak. Partiler gözünü bu kitleye dikerken, gençlerin, yerel seçimlere katılım oranını da yükseltmesi bekleniyor. Yerel seçimlerde ilk kez oy kullanacak 2 milyon genç seçmen, 28 Mart 2004'te yapılan mahalli seçimlerde 13, 2007'deki genel seçimlerde ise 16 yaşındaydı. Toplam seçmenin yüzde 5'ine tekabül eden bu kitle, partilerin iştahını kabartıyor. Adaylar, büyüyen oy pastasından daha fazla pay kapmak için çeşitli vaatlerde bulunuyor. Ancak bu, hiç de kolay olmayacak. Çünkü 'şehirli ve eğitimli' yeni seçmen, ne istediğini iyi biliyor. Uçuk vaatlere gülüp geçiyorlar. Daha çok kendilerine hitap eden gerçekçi projeleri önemsiyorlar. Bu yüzden 29 Mart gününü iple çekiyorlar. Adaylarda aradıkları en önemli kıstas ise dürüstlük. Üniversite öğrencisi Yasin Çolak ve Mesut Gül, kendisine hizmet edecek yöneticileri belirlemek için mutlaka sandık başına gideceğini vurguyor. Yunus Doğan, gençlere yönelik hizmetlerin artırılmasını talep ediyor. Tuna Özdemir'in seçeceği yerel yöneticiden en önemli beklentisi burs ve dil eğitimi imkanı. Talepleri farklı olsa da amaçları aynı. Hür iradeleriyle kendi idarecilerini seçmek. Bu yüzden akranlarına 'mutlaka oy kullanmalıyız.' çağrısında bulunuyorlar. 29 Mart'ı iple çekiyorlar Ütopik vaatlerden sıkıldık Yunus Doğan (20) Seçim yaklaştığında ütopik vaatlerde bulunan, ardından da rehavete kapılan yöneticilerden sıkıldık. Seçeceğim başkandan dürüst çalışmasını, gençlere yönelik hizmetleri artırmasını bekliyorum. Bütün akranlarım oy kullanmalı Ahmet Yener (20) Halka hizmet edecek, sorumluluklarını bilen bir başkan istiyorum. Sonuçta gençlere de hizmet edecek. Akranlarımı oy kullanmaya davet ediyorum. Adayın partisi değil, icraatı önemli Can Noyan (19) Hangi adaya oy vereceğimi belirledim. Şu ya da bu parti önemli değil. Semtimizi güzelleştirsin yeter. İlk oyum için sabırsızlanıyorum Emre Berber (18) İlk oyumu kullanmak için gerçekten sabırsızlanıyorum. Sistem karşıtı olanların oy kullanmamasını ise anlamıyorum. Sisteme karşıysan kendine yakın olanı seçeceksin. Kendi adayımı seçmek istiyorum Ozan Balpetek (19) Kesinlikle oy hakkımı kullanacağım, çünkü her insan gibi kendi fikir ve görüşümden birilerinin yönetime gelmesini istiyorum. Seçilecek başkan dürüst olmalı Yunus Güneş (19) 29 Mart'ta sandığa gideceğim. Seçilecek kişiden dürüst ve yararlı çalışmasını bekliyorum. Adayı da halk belirlemeli Zeynep Pekiner (19) Kimin başkan adayı olacağını da halk seçmeli. Böylece partiye değil şahsa oy verilmiş olur. Oy kullanma bilinci oluşturulmalı Kemal Kaya (20) Amerika'da çizgi filmlerde bile oy kullanma bilinci oluşturulmaya çalışılıyor. Ülkemizde de bu bilinci oluşturacak yayınlar yapılmalı. Oy kullanma, çok kıymetli bir hak Tuna Özdemir (19) Mutlaka oyumu kullanacağım. Çünkü oy kullanma hakkı çok kıymetli. Yöneticileri kendim seçmek istiyorum. Seçilecek başkandan ilk beklentim ise öğrencilere burs ve dil eğitimi imkanı sağlaması.