22 Mart 2008 Cumartesi

Hukuk Dekanından Flaş Bildiri İtirafı...

Dün 26 Hukuk Fakültesi dekanı ortak bildiri yayınlamıştı ve bugün manşetlerdeydi. Ama işin aslı; böyle bir toplantının yapılmadığıydı. İşte iki dekandan flaş itiraflar.

26 hukuk fakültesi dekanı dün Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'na destek amacıyla bir açıklama yaptı. Açıklamada, cumhuriyet savcılarının kanunî görevleri gereği dava açtıkları vurgulandı.

Savcıların kişisel olarak açtığı davanın tarafı olmadığı, bu sebeple sorgulanamayağı belirtildi. Anadolu Ajansı tarafından geçilen bu haber bir gazetenin internet sitesinde farklı bir şekilde yer aldı. Sitede, '26 hukuk fakültesi dekanından kınama bildirisi' başlığı ile verilen haberde, dekanların 5 maddelik bildiri için sabah saatlerinde toplantı yaptığı iddia edildi.

Ancak gerçeğin böyle olmadığını ortaya çıkardı. Ne dekanların katıldığı bir toplantı yapılmış ne de 5 maddelik bildiri hazırlanmıştı. Olayın aslı, 'mahalle baskısı'nı hatırlatacak cinsten. Alınan bilgilere göre, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu, kaleme aldığı 5 maddelik bildiriyi üniversitelerin hukuk fakültelerine faksladı.

Dekanlardan, uygun görmeleri halinde bildiriyi saat 11.00'e kadar imzalayıp göndermelerini istedi. Fakat ismi geçen bazı hukuk fakültesi dekanlarının haberi olmadan bildiri 11.00'den önce söz konusu internet sitesine verildi.

Bu isimlerden Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekan Vekili Prof. Dr. Necmi Yüzbaşıoğlu, hukuk fakültesi dekanlarıyla bildiri hazırlamak için herhangi bir toplantı gerçekleştirmediklerini söyledi. 'Kınama amaçlı bildiri'den de haberi yoktu. Çünkü dekanlara gönderilen metinde bu ibareye yer verilmemişti. Yüzbaşıoğlu, bilmediği bir konuda yorum yapmak istemediğini belirtti.

Linç edilmemek için imza attım

Birçok dekan, Yüzbaşıoğlu gibi bildiri yayımlandıktan sonra gelişmeden haberdar oldu. Adının açıklanmasını istemeyen bir dekan, "Normal şartlarda destek vermeyecektim. Diğer fakültelerle karşı karşıya gelmemek, medyanın eleştirilerine maruz kalmamak ve linç edilmemek için imza atmaya mecbur kaldım." dedi. Çıkan metni gördükten sonra da 'toplantısında bulunmadığı bildiriye imza atmama kararı' aldığını açıkladı. Bildiriye 'anayasal temel değerler dile getirildiği için' onay verdiğini belirten bir başka dekan da, 'kınama bildirisi' ifadesine tepki gösterdi. 7 dekan ise bildiriye imza atmadı.

Bakan Çelik, Türk okullarına giden yabancı çocuklara öğrenci andını söyletmenin yanlış olduğunu söyledi.

Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, Türkiye'de yaşayan ve Türk okullarına giden yabancı çocuklara her sabah, "Türküm, doğruyum, çalışkanım" şeklinde öğrenci andını söyletmenin yanlış olduğunu söyledi. Bakan Çelik, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi'nde katıldığı konferansta şunları söyledi:

YABANCILAR ŞİKÂYET EDİYOR

"Diplomatik misyonla, ekonomik faaliyetler için Türkiye'de bulunan bazı aileler çocuklarını Türk okullarına gönderiyor. Bana yazdıkları dilekçelerde ne diyorlar biliyor musunuz? 'Biz Türk değiliz. Her sabah çocuklarımızı sıraya geçirip 'Türküm, doğruyum, çalışkanım' dedirtiyorsunuz. Buna mecbur muyuz?' Şimdi yabancılara bunu söyletmek doğru mu? Sadece yabancılarınkini kaldırdık. Kıyamet koptu. 'Bakan nasıl bunu kaldırır' dediler. Düşünün bir Alman çocuğunu sabah sıraya geçiriyorsun. Ardından başlıyor Türküm demeye. Bu birinci cümle yalan mı? Evet yalan. Çocuk arkadan da diyor ki 'Doğruyum'. Birincisi yalan olduğu için ikincisi zaten külliyen yalan oluyor. Peki biz elin çocuğuna her sabah yalan söyletmek zorunda mıyız?"