3 Şubat 2010 Çarşamba

Sınavsız Geçiş Cazip Değil...

Dr. Abdullah Çavuşoğlu “Sınavsız geçiş meslek yüksek okulları için cazip değildir, kaldırılmalıdır” dedi.

ÖSYM Yürütme Kurulu üyesi Prof. Dr. Abdullah Çavuşoğlu, öğrencilerin meslek liselerine sınavsız geçişe olan talebinde uygulamanın başladığı 2002'den 2009'a kadar geçen süreçte ciddi düşüşler görüldüğüne dikkat çekerek, “Sınavsız geçiş meslek yüksek okulları için cazip değildir, kaldırılmalıdır” dedi. Konuyla ilgili ANKA'ya açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Çavuşoğlu, 2009 yılında toplam 306 bin öğrenciye ulaşan Meslek Yüksek Okulları (MYO) kontenjanlarının yalnızca 238 bininin dolduğunu da belirterek, yaklaşık 65 bin kontenjanın boş kaldığını açıkladı. Prof. Dr. Çavuşoğlu, meslek liselerine sınavsız geçiş hakkının, meslek lisesi mezunlarının 1998 yılında başlatılan katsayı uygulamasından dolayı üniversitelere yerleşme oranlarının yüzde 1 civarına düşmesi sonucu 2002'de uygulanmaya başladığını hatırlattı. Prof. Dr. Çavuşoğlu, geçiş uygulamasının hazırlıksız olarak başlatıldığını ifade ederek, “Burada bir önceki yıl olan 2001 yılında 118 bin kişinin yerleştiği MYO programlarına bir sonraki yıl meslek liselilerin büyük bir çoğunluğu başvurunca, kontenjanlar 159 bin civarına çıkartılarak MYO' lara neredeyse hiçbir genel liseli kabul edilmemiştir. Yalnızca 430 kişi yerleşmiştir” diye konuştu. Prof. Dr. Çavuşoğlu, 2003'de ise meslek liselilerin MYO'ya sınavsız geçişe rağbet etmediklerini, kontenjanların otomatikman 30 bin azaldığını ve yerleşen oranının ise 130 bine gerilediğini kaydetti. Prof. Dr. Çavuşoğlu, 2004 ve takip eden yıllarda mesleki ve teknik ortaöğretimden mezun olan öğrenci sayılarında artış olmasına rağmen, sınavsız geçiş yapmak isteyen öğrenci sayısında büyük düşüşler görüldüğünün dikkat çekici olduğunu belirtti. Prof. Dr. Çavuşoğlu, 2009'da toplam 306 bin öğrenciye ulaşan MYO kontenjanlarının yalnızca 238 bin'inin dolduğunu ve yaklaşık 65 bin kontenjanın boş kaldığını açıkladı. SINAVSIZ GEÇİŞİN YILLAR BAZINDAKİ VERİLERİ Yıl MYO Mesleki ve MYO Toplam Mesleki ve Yerleşen Teknik Orta Yerleşen Teknik Orta Öğrenci Öğretim Öğrenci Öğretim Sınavsız Mezun (ÖSS İle) Mezun Sayısı Yerleşme Oranı % 2001 0 - 118.378 118.378 - 2002 158.471 70.9 430 158.901 223.408 2003 119.196 57.5 11.100 130.296 207.280 2004 120.179 65.7 44.097 164.276 182.891 2005 118.135 50.8 62.093 162.232 232.268 2006 113.277 53.6 78.210 191.478 211.323 2007 118.213 50.2 80.921 199.134 235.219 2008 98.530 37.3 141.323 239.853 263.726 2009 112.246 - 126.385 238.631 - MEB ve ÖSYM verilerinden derlenmiştir -SINAVSIZ GEÇİŞ KALDIRILMALIDIR- Prof. Dr. Çavuşoğlu, özellikle 2009'da boş kalan kontenjanların yeni MYO'lar açılmasını zorlaştırdığını ve açılacak programlar konusunda daha seçici davranılmasına yol açtığını belirterek, sınavsız geçişin kaldırılması gerektiğini söyledi. Prof. Dr. Çavuşoğlu, öğrencilerin sınavsız geçişin kaldırılmasından dolayı mağdur olacakları argümanının geçersiz olduğuna değinerek, “Boş kalan kontenjanlara sıralama yöntemi ile daha kaliteli öğrenciler yerleşebilir ve diğer öğrencilerin de açıkta kalmamaları sağlanabilir” diye konuştu. Prof. Dr. Çavuşoğlu, meslek lisesi öğrencilerinin MYO'da aynı okul ve aynı öğretim elemanın karşısında derse başlamasından pedagojik problemler yaşadıklarını da ifade ederek, “Bu durum da ortadan kalkmış olur. MYO'lara sınavla yerleşen öğrenciler okullarına daha fazla kıymet atfeder ve öğrencilerin mezuniyet için harcadıkları zaman ciddi oranda düşebilir” dedi.

Üniversiteler Arası Kurul Bugün Toplanacak...

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, yarın YÖK Başkanı , YÖK üyeleri ve üniversite rektörlerine öğle yemeği verecek.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, yarın YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, YÖK üyeleri ve üniversite rektörlerine öğle yemeği verecek. Üniversitelerarası Kurul, Kurul Başkanı ve Bilkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ali Doğramacı'nın başkanlığında saat 16.00'da toplanacak. Bilkent Otel'de yapılacak toplantıda, YÖK üyesi Prof. Atilla Eriş, ''yükseköğretimde yeterlilikler çerçevesi'' hakkında sunum yapacak. Toplantıda, çeşitli komisyon raporları da ele alınacak.

Anne İle Kızı Aynı Sınıfta Okuyor...

''İçimde ukte kaldı'' diyerek 36 yaşında Gazi Üniversitesi (G.Ü.) Beden Eğitimi ve Yüksek Okulu'na girdi.

Gazi Üniversitesi (G.Ü.) Beden Eğitimi ve Yüksek Okulu'na giren ve kızıyla aynı sınıfta ders alan Arda Ünsal, Türkiye'de bir ilke imza attı. Lise öğrenimini tamamladıktan sonra evlenen ve üniversiteye gidemeyen Ünsal, AA muhabirine yaptığı açıklamada, spora aşık olduğunu ve beden eğitimi bölümünde okumayı çok istediğini belirterek, ''Üniversiteye gidemediğim için çok üzülüyordum ama yaşım kaç olursa olsun bir gün bunu yapacağımı biliyordum'' dedi. Başka bir alanda üniversiteye gitmeyi düşünmediğini, sporu çok sevdiği için böyle bir işe kalkıştığını anlatan Ünsal, ''Evlendim ardından 1991'de kızım doğdu. Hep aklımdaydı okumak ama aklımın ve yüreğimin 'tamam' dediği gün karar verdim. Bir dostumun yardımıyla, bu bölümlere sporcu hazırlayan bir antrenman grubuna girdim. 1 yıl çalıştım. Yaz kış demeden antrenman yaptım. Hazırlık sürecim çok zor geçti ama başardım. Bu kadar zorlanacağımı tahmin etmemiştim'' diye konuştu. Zaman zaman aklından 'ben ne yapıyorum?' diye geçirdiğini anlatan Ünsal, şöyle devam etti: ''Küçükken atletizmde birinciliklerim vardı. Erkeklerle basketbol oynardım. Spora hiç ara vermedim. İş yerinde hala her öğle aralarında basketbol maçı yaparız. 15 yıldır kayak yapıyorum. Badminton oynuyorum. Ben sporu gerçekten çok seviyorum ama yine de hazırlanırken ilk 3 ay çok zorlandım. 3. ayın sonunda, gruptaki benden neredeyse 20 yaş küçük genç arkadaşlarımı yakaladım. O zaman 'ben ne yapıyorum?' sorusunun cevabını aldım. Bir şeyi çok sevip istediğiniz zaman önünüzdeki tüm engeller kalkıyor.'' -''BANA GÜLEN ÇOK OLDU''- Hazırlık aşamasında kendisine gülenlerin çok olduğunu dile getiren Arda Ünsal, ''(Boş yere gençlerle yarışma) dediler. Ailemden ve yakın çevremden çok destek aldım. Özellikle kızım çok destek oldu, bana inandı'' dedi. Hazırlık sürecinde beslenmesine ve fiziğine çok dikkat ettiğini vurgulayan Ünsal, ''Gazlı içecek bile içmedim. Uykuma ruh sağlığıma özen gösterdim. Fiziksel sınavda 100 metreyi 15 saniye, 800 metreyi de 3 dakika 10 saniyede koştum. ÖSS'ye ise sadece son 1 ay çalıştım. O yıl eşofman dışında bir şey giydiğimi hatırlamıyorum. Ama gençlerde bu isteği ve azmi göremedim. Antrenmandan çıkıp sigara içiyorlar. Hepsinde bir boş vermişlik var'' diye konuştu. Üniversiteyi bitirdikten sonra yüksek lisans yapıp akademisyen olmak istediğini anlatan Ünsal, ''Okulda adım 'Arben'in annesi' kaldı. Kızımla arkadaşlarımız ortak oldu. Artık herkes bizde toplanıyor. Onlara hem yemek yapıyorum hem ders çalışıyoruz. Okuldayken Arben'in özel alanına girmemeye dikkat ediyorum. Her günümüz komik ve eğlenceli geçiyor. Çok komik tepkiler alıyoruz'' ifadelerini kullandı. Hayatta istedikten sonra her şeyin mümkün olduğunu dile getiren Arda Ünsal, ''Gençlere bir amaçları olmasını tavsiye ederim. Ama ben gençlerde bunu görmüyorum, yine de umutluyum. Sporu bir yaşam biçimi olarak görsünler. Sporla iç içe yaşayan herkes mutlu olur'' dedi. -''SINAVLARDA ANNEMİN VELİSİ BEN OLDUM''- Ünsal'ın kızı Arben Altay ise ÖSS ve yetenek sınavlarında annesinin velisi olduğunu belirterek, ''Sınavlara ben götürdüm. Kapıda bekledim. Çok heyecanlıydı. Kazanmasını gerçekten çok istedim. Annemden 1 yıl sonra da aynı bölüme ben girdim'' diye konuştu. Annesinin bu isteğini duyduğunda çok şaşırdığını, ancak bir antrenman grubuna girdiğinde işin ciddiyetini anladığını ifade eden Altay, ''Kazanacağını biliyordum. Kazanınca da çok mutlu oldum. Annemden sonra üstümde büyük baskı oldu çünkü tüm gözler bana çevrildi. (Annen kazandı, bakalım sen yapabilecek misin?) diyenler oldu'' dedi. Okulda annesiyle 2 derse aynı sınıfta girdiklerini kaydeden Arben Altay, durumu öğrenenlerin kendilerine inanmadığını ve sürekli nüfus cüzdanlarını göstermek zorunda kaldıklarını belirterek, şunları söyledi: ''Tarih ve basketbolu beraber alıyoruz. Evde ben anneme tarih çalıştırıyorum, o da bana basketbolda yardımcı oluyor. Annem okulda asla bana annelik yapmaz. Aradaki çizgiyi çok iyi koruyor. O yüzden hiç rahatsız olmayorum. Zaten arkadaş gibiyiz. Halimden çok memnunum. Beni, evdeki gibi sıkıştırıp öpmüyor ya da müdahale etmiyor. Hatta bazen selam bile vermiyor. Sanırım görmemezlikten geliyor. Eve geldiğimizde anne rolüne tekrar bürünüyor. Ben de (arkadaşım kalsan olmaz mı?) diye espri yapıyorum.'' Arkadaşlarıyla eğlenmeye gittiğinde annesinin de geldiğini anlatan Altay, ''Ne yapalım, arkadaşlarımız ortak. Biz plan yapıyoruz, bir bakıyorum annemi de çağırmışlar'' dedi.

Özel Okulların Öğrenci Sorunu...

"Okulda Yenilenme" konulu sempozyumun açılışında, Özel eğitim kurumlarının sorunları ele alındı.
Sait GURSOY / SABAH
Özel okulların öğrenci sorunu Türkiye Özel Okullar Birliği tarafından düzenlenen "Okulda Yenilenme" konulu sempozyumun açılışında, bu eğitim kurumlarının sorunları ele alındı. Bunları sizinle paylaşmak istiyorum. Özel okullar, eğitim sistemimize çok yönlü katkı sağlayan kurumlar. Bu okullar eğitim kalitesinin artırılmasında önemli bir rol üstleniyor. Bence özel okullarımızın tamamına yakını, birçok Batı ülkesinde bulunmayan standartlara sahip. Ayrıca, bu okulların her yıl yapılan SBS ve ÖSS'de, ulusal ve uluslararası bilim olimpiyatlarında, sosyal ve sportif yarışmalardaki başarılarını da göz ardı etmemeliyiz. Özel okullar küresel ekonomik kriz ortamında, öğrenci sayısını 25 bin artırarak, 419 bine çıkardı. Bu başarı tabii ki kendiliğinden olmadı. Bu konuda oldukça maddi fedakârlıklar yapıldı. Özel okulların eğitime verdiği destek, devletimize ciddi anlamda katkı sağlıyor. Bu eğitim kurumları sadece okul yatırımı yapmada değil, eğitimdeki kaliteyi artırmada, iyi yetişmiş öğrenci profilini geliştirmede de önemli rol oynuyor. Bu okulların sınavlarda veya bilim, kültür, sanat, spor gibi alanlarda başarılı olan öğrencilere karşılıksız burs imkânı sağlandığını da unutmayalım. Dünyada özel okulculuk Türkiye'de özel okullarda okuyan öğrencilerin oranı, AB ülkeleri, Ortadoğu ve Eski Doğu Bloku ülkelerinin çok gerisinde. Dünyada özel okulculuk çalışmaları, Türkiye'ye göre çok daha gelişmiş seviyede. Fransa'da ilköğretimde öğrencilerin yüzde 18'i, öğretimde yüzde 31'i, Avustralya'da ilköğretimdeki öğrencilerin yüzde 31'i, orta öğretimdekilerin yüzde 27'si, Japonya'da ilköğretimdeki öğrencilerin yüzde 6'sı, orta öğretimdekilerin yüzde 30'u, Arjantin'de ilköğretimdeki öğrencilerin yüzde 21'i, orta öğretimdekilerin yüzde 29'u, İspanya'da ilköğretimdeki öğrencilerin yüzde 33'ü, ortaöğretimde yüzde 23'ü, ABD'de ilköğretim öğrencilerinin yüzde 10'u, ortaöğretimdeki öğrencilerin yüzde 9'u özel okullara gidiyor. Özel öğretimi, genel eğitimimiz içindeki payını 2014'e kadar yüzde 2.76'dan yüzde 5'e çıkarmalıyız.
Dünyada istisnasız tüm ülkeler özel öğretime mali destek sağlıyor. Ancak ülkemizde ne özel okullara, ne de velilere böyle bir mali destekte bulunulmuyor. Hatta velilerden alınan öğrenim ücretinin neredeyse üçte biri devlete ödeniyor. Bu okulların, eğitim-öğretim hayatlarına devam edebilmeleri için, öğrenci bulmaya ihtiyaçları var. Özel okullarda, 727 bin kontenjan bulunuyor. Bunun 400 bini dolu. Bursluluğu, diğer adıyla hizmet satın almayı, MEB'in bir kez daha düşünmesinde yarar var.

ABD'deki Türk Akademisyenlere Davet...

İstanbul Aydın Üniversitesi, Amerika’da lisans ve doktora eğitimi alan Türk öğrencilerine kapılarını açtı.

İstanbul Aydın Üniversitesi, Amerika'da lisans ve doktora eğitimi alan Türk öğrencilerine kapılarını açtı. Üniversitenin kurucusu ve Mütevelli Heyeti Başkanı Dr. Mustafa Aydın, “Yurt dışında eğitim alan öğrencilerimizin her birini ben akıncı beyi olarak görüyorum ve onları Türkiye'ye, üniversitemizde görev yapmaya davet ediyorum” dedi. New York ve Washington DC'de kampüs açma çalışmaları ve bazı üniversitelerle işbirliğini geliştirmek amacıyla bir heyetle birlikte ABD'ye geldiğini belirten Dr. Aydın, New York ya da Washington'da açacakları kampüs ile eğitim için buraya gelen öğrencilerinin durumlarını yerinde rapor edip yakından bilgi sahibi olacaklarını aktardı. Harvard, Boston, Columbia gibi dünyanın en önemli üniversiteleri ile işbirligi içinde olduklarını kaydeden Aydın, bu çerçeve de Maryland üniversitesi ile çifte diploma, MIT (Massachusetts Institute of Technology) ile ise kişisel kariyer geliştirme çalışması içinde olduklarına vurgu yaptı. Yalnızca Amerika'daki üniversitelerle değil dünyanın birçok ülkesinde 200'e yakın üniversite ile işbirliği içinde olduklarını anımsatan Başkan Aydın, kendilerinin aynı zamanda YÖK ile koordineli olarak Kuzey Irak, Libya, Kazakistan ve Kırım'da da üniversite kurulma çalışmalarında altyapı destegi verdiklerini dile getirdi. Bu ülkelere Türk yüksek eğitim sistemini taşıdıklarına dikkat çeken Dr. Aydın, Kazakistan'daki üniversite çalışmalarının tamamlandığını ve bu ülkede okulun açıldığını söyledi. Her yıl yurt dışına 500 öğrenciyi eğitim amacıyla gönderdiklerini açıklayan Aydın, yine öğretim görevlilerinin de ülke dışına eğitim amaçlı zaman zaman gittiklerini anlattı. Aydın üniversitesinin Türkiye'de ilk kez uygulamalı eğitim modelini tatbik ettiğini kaydeden Aydın, bunun sonucu olarak da okullarından mezun olan öğrencilerin istihdam oranının yüzde 86 olduğuna dikkat çekti. Yüksek öğretim sisteminin mutlaka değişmesi gerektiğini savunan Aydın Üniversitenin kurucusu ve Mütevelli Heyeti Başkanı Mustafa Aydın “Yüksek öğretim sistemimiz başarıya açık, çalışan kimselerin ödüllendirildiği bir yapılanma içine gitmeli” dedi.