30 Mart 2010 Salı

'Türkiye’nin de Almanya’da Okulları Olabilir'

Merkel, “Almanya’nın varsa, Türkiye’nin de Almanya’da okulları olabilir. Fakat bu dilimizi öğrenmemek için bir bahane olmamalı” dedi.


Ankara'nın beklenen ziyaretçisi Almanya Başbakanı Angela Merkel, dün Ankara'ya geldi. Egemen Bağış tarafından karşılanan Merkel'in heyetinde Göç ve Uyumdan Sorumlu Devlet Bakanı Maria Böhmer ve çok sayıda iş adamı vardı. İlk olarak Anıtkabir'i ziyaret eden Alman Başbakan, Anıtkabir Özel Defteri'ne şunları yazdı: “Modern Türkiye'nin babası Mustafa Kemal Atatürk'ün eserine saygıyla. Almanya gelecekte de Türkiye'ye yolunda eşlik edecektir.” Tam Üyelikte Sağlam Adımlar Merkel'in Ankara'daki ikinci durağı Başbakanlık'tı. Merkel ile Başbakan Erdoğan'ın baş başa görüşmelerinin ardından ortak basın toplantısı düzenledi. Almanya'da yaşayan Türk vatandaşlarının durumu ile Türkiye'nin AB'ye giriş sürecinin ele alındığını aktaran Erdoğan, “AB'ye tam üyelik konusunda sağlam adımlarla ilerliyoruz. Bu konuda da aynı iradeyi sayın Şansölye'den görmek beni memnun etti” dedi. Türk-Alman Üniversitesi'nin Beykoz'da alt yapısının tamamlandığını ifade eden Erdoğan, “Yarın Türk-Alman üniversitesinin Parlamento'muzdan geçeceğine inanıyorum. Ülkemizde Alman Lisesi, Avusturya Lisesi, İstanbul Erkek Lisesi gibi liselerimiz Almanca eğitim veriyor. Anadolu liselerimizde Almanca öğrenmek mümkün. Aynı statüde adımların, Almanya'da atılabileceğini Bayan Merkel'den duymak beni mutlu etti” diye konuştu. En Büyük Sorun Almanca Bilmemeleri Almanya'da çok sayıda Türk-Alman okulu ve öğretmen bulunduğunu ifade eden Merkel ise,  “Almanya'da Almanca bilmeyen kimsenin yaşaması uygun olmaz. Almanya'da yaşayan insanların toplumsal yaşama katılmalarını istiyoruz. Geleneklerini unutmadan. Almanya'nın yurt dışında okulları varsa, Türkiye'nin de yurt dışında, Almanya'da okulları olabilir ancak Almanca öğrenmek şartıyla.” (Star)

Kayıp Öğretmenin Ailesi Perişan...

Eskişehir'de15 Mart'ta arkadaşlarıyla gittiği piknikten dönerken kaybolan öğretmen Mehmet Ali Örkmez, hala bulunamadı.

Eskişehir'in Mihalgazi ilçesinde, 15 Mart'ta arkadaşlarıyla gittiği pikniğin akabinde eve dönerken kaybolan öğretmen Mehmet Ali Örkmez, hala bulunamadı. Polis, Jandarma ve Akut ekiplerinin 15 gündür yaptığı aramalar bir sonuç vermedi. Aramalardan sonuç çıkmaması ailesini perişan etti. Arama çalışmaları sırasında bölgeden geçen Sakarya Çayı'na bağlı sulama kanalının suları kesildi, toprak kazıldı, öğretmenin kaybolduğu alan ile piknik yaptığı bölge arası arandı. Ancak Mehmet öğretmenle ilgili bir ipucuna bile rastlanmadı. Gün geçtikçe bir bulguya rastlanmayınca Mehmet öğretmenle ilgili arama çalışmaları da hız kaybetmeye başladı. Sabah saat 10.00'da başlayan arama çalışmaları öğleden sonra 15.00 sularında bitiyor. Geçen hafta sonu ise arama yapılmadı. Günlerdir aranan tek yer ise Sakarya Çayı'nın geçtiği alan. Örkmez'in ailesi aramaların yetersizliğinden ve tek bölgede yapılmasından rahatsız. Kardeşi Mustafa Örkmez, aramaların artırılarak geniş bölgelerden yapılmasını istiyor. Alınan bilgiye göre, 6 yıl önce İzmir 9 Eylül Üniversitesi Fen Fakültesi'nden mezun olan 30 yaşındaki Mehmet Ali Örkmez, Mihalgazi İlköğretim Okulu'nda öğretmen olarak göreve başladı. Şanlıurfa Siverekli olan ve 4 yıldır Mihalgazi İlköğretim Okulu'nda görev yapan Örkmez, 15 Mart'ta meslektaşları Ahmet Altay, Mustafa Derin, Abbas Kaplan, Sinan Çektemir ile birlikte Sakarılıca Kaplıcaları'na pikniğe gitti. 26 SL 652 plakalı Ahmet Atlay'ın idaresindeki otomobille piknikten aynı günün akşam saatlerinde ilçe merkezine dönmek için yola çıktı. Ancak, piknik dönüşünde Atlay idaresindeki otomobil yol kenarındaki bir kayaya çarptı. Maddi hasarın meydana geldiği kazadan sonra aynı araçla ilçeye gelen öğretmenlerden Örkmez, ikamet ettiği lojmanlara yakın ve Sakarya Nehri'nin geçtiği bölgede arkadaşlarıyla vedalaşarak araçtan indi. Ardından evlerine giden 3 öğretmen, sabah okula geldiklerinde arkadaşları Örkmez'in derse girmediğini fark etti. Evini ve cep telefonunu arayan arkadaşları Örkmez'den haber alamayınca durumu güvenlik güçlerine bildirdi. Güvenlik güçleri, cep telefonu kapalı olan Örkmez'in kaldığı lojmanı aradıktan sonra yakınlarıyla irtibata geçti. Bunun üzerine bekâr olan Örkmez'in bulunması için çalışma başlatıldı. Akut, polis ve jandarma ekipleri öğretmenin piknik yaptığı alan ile kaybolduğu lojman arasında bir kez köpeklerle arama yaptı. Ardından bölgeden geçen Sakarya çayına bağlı sulama kanalının suları kesildi, toprak kazılarak tabanı arandı. Şu anda arama çalışmaları Sakarya Çayı ile sulama kanalında yapılıyor. Ancak 15 gündür Mehmet öğretmenle ilgili bir ipucuna bile rastlanmadı. Yapılan çalışmalar netice vermeyince Mehmet öğretmenle ilgili arama çalışmaları da hız kaybetmeye başladı. AİLESİ: ARAMALAR YETERSİZ VE TEK YÖNLÜ Örkmez'in ailesi ise aramaların yetersizliğinden ve geniş alanda yapılmamasından rahatsız. Kardeşi Mustafa Örkmez, abisinin bir kez gittikleri piknik alanı ile kaybolduğu bölge arasında arandığını, ondan sonra arazide hiç arama yapılmadığını söyledi. Son bir haftadır aramaların yalnızca suda yapıldığını, ancak abisiyle ilgili bir bulguya rastlayamadıklarını anlatan Mustafa Örkmez, aramaların artırılarak çeşitli bölgelerden yapılmasını istedi. "Aramalar yetersiz. Çok üzülüyoruz" diyen Mustafa Örkmez, şunlarısöyledi: "Aramalar sabah saat 10.00 gibi başlıyor, akşam 15.00 gibi bitiyor. Hafta sonları arama yapılmıyor. İlk hafta önce piknik alanından ağabeyimin evine kadar olan alanda arama yapıldı. Onun dışında başka yerler aranmadı. Şu anda ise sadece suda arama yapılıyor. Aramaların artırılarak geniş bölgelerde de yapılması lazım. Ağabeyimle ilgili su dışında arazide bir yerde bulguya, ipucuna rastlayabiliriz. Belki kendisini arazide bulabiliriz. Tek bir noktada arama yapılması bizleri huzursuz ediyor. Bizlerin anlayışla karşılanması gerekir. Bunları yaşamak zor." "KİMSEYLE BAĞLANTISI YOKTU AMA KAÇIRILMIŞ DA OLABİLİR" Abisinin kaçırılmış da olabileceğini anlatan Mustafa Örkmez, "Ağabeyimle kendi halinde bir insandı. Ne bir örgüt, ne bir cemaat veya toplulukla herhangi bir bağlantısı da yoktu. Tüm arkadaşlarıyla görüştük. Nereye gitmiş, gelmiş olabilir diye. Ama bir netice yok. Kaçırılma ihtimalini görmüyoruz. Ama olmaz diye de bir şey yok. Her şey olabilir. Şu anda her şeyi göz önünde bulundurmak gerekir." ifadesini kullandı. Baba Ramazan Örkmez de, "Sanki yer yarıldı oğlum içine girdi. 15 gündür süren aramalar bir netice vermedi. Ne olur oğlumun yerini bilen gören varsa haber versin. Oğlumdan bir netice almak istiyoruz. Akıbetini bilmemek bizlere daha da acı veriyor." şeklinde konuştu. Aramalara katılan anne Adalet Örkmez de şu ana kadar bir neticeye ulaşılamayınca üzüntüden rahatsızlandı. Oğlundan bir haber alamayan anne Adalet Örkmez, sık sık bayılınca memleketine geri götürülerek, tedavi altına alındı. (Cihan)

Öğretmeniyle Tartıştığı İçin İntihar Etti...

İzmir'de öğretmeniyle tartıştığı gerekçesiyle 10. kattan atladığı öne sürülen lise öğrencisi, hastanede hayatını kaybetti.
Olay, önceki gün Balçova ilçesi Bülbülcü Sokak, 24 numaradaki Berivan Apartmanı'nda meydana geldi. Nevvar Salih İşgören Lisesi 10-H sınıfı öğrencisi Şahin Yutmaz (17), tarih dersi sınavından düşük not alınca iddiaya göre öğretmeniyle tartıştı. Ardından sınıftan çıkan Yutmaz'ın babası Ahmet Yutmaz okula çağrıldı. Oğluyla birlikte giden Yutmaz, öğretmenden özür dileterek durumu yatıştırdı. Liseli genç, daha sonra kendini 10. kattaki evlerinin bir odasına kilitledi. Babası, bunun üzerine kapıyı zorla açarak içeriye girdi. Açık pencereden baktığında, oğlunun kanlar içinde yerde yattığını gördü. Olay yerine çağırılan sağlık ekibinin yaptığı ilk müdahalenin ardından Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi'ne kaldırılan liseli genç, müdahalelere rağmen hayatını kaybetti. Şahin Yutmaz, Yukarı Çarşı Camisi'nde ikindi namazını müteakip kılınan cenaze namazının ardından toprağa verildi. Liseli Yutmaz'ın sosyal paylaşım sitesi Facebook'taki sayfasında, 27 Ocak 2010 tarihinde Karataş semtinde 3. kattan atlayıp intihara teşebbüs eden Ayşegül Aşkın'ın görüntülerinin bulunduğu, altına, "Böyle bir şeyi insan nasıl yapar?" diye, intiharın saçma olduğu hakkında yorum yazdığı öğrenildi. Yutmaz'ın, aynı sitede bulunan, "Ölüm tarihini öğren" adlı programı kullandığı, çıkan sonucun ise 30 Mart 2066 olduğu görüldü. (Cihan)

Tacizci Öğretmen Gözaltına Alındı...

Beden eğitimi öğretmeni kız öğrencilerini taciz ettiği gerekçesiyle gözaltına alındı. Bilgisayarında çok sayıda çocuk pornosu görüntüsüne rastlandı.
Ankara'nın Yenimahalle İlçesi'ne bağlı Batıkent semtindeki bir lisede Beden Eğitimi öğretmenliği yapan 41 yaşındaki Zeki Polat, kız öğrencilerini taciz ettiği gerekçesiyle gözaltına alındı. 12 yıl önce liseli öğrencisiyle evlenip, 2 yıl önce de boşandıktan sonra yalnız yaşayan öğretmen Polat'ın bilgisayarında çok sayıda çocuk ve hayvan pornosu görüntüleriyle öğrencilerine ait fotoğraflar ele geçirildi. Batıkent Celal Yardımcı Lisesi'nde Beden Eğitimi öğretmenliği yapan 41 yaşındaki Zeki Polat, öğrencilerini taciz ettiği gerekçesiyle veliler tarafından hakkında şikayette bulunuldu. Hemen harekete geçen polis ekipleri, öğretmen Polat'ın evine baskın yaptı. Bilişim Suçları ile Mücadale ekiplerince Polat'ın evindeki bilgisayarında çok sayıda çocuk ve hayvan pornosu görüntüleriyle kız öğrencilerine ait fotoğraflar ele geçirildi. Ayrıca Polat'ın evinde yapılan aramada çok sayıda pornografık içerikli CD'lere de el konuldu. Beden Eğitimi öğretmeni olan Polat, polis ekipleri tarafından göz altına alınarak Ankara Emniyet Müdürlüğü'ne getirildi. Polat hakkında bir kız öğrencisini tacizden, 2 öğrencisini ise bilgisayarında fotoğrafları bulunması nedeniyle aileleri tarafından davacı oldukları öğrenildi. Öğrencisiyle Evlenmiş
Beden Eğitimi öğretmeni Zeki Polat'ın 12 yıl önce lisede öğretmenlik yaparken öğrencisiyle evlendiği belirtildi. Bu evlilikten 11 yaşında kız çocuğu olan Polat'ın eşinden 2 yıl önce boşandığı ve şu anda yalnız yaşadığı öğrenildi. Polat, emniyetteki sorgulamanın ardından Adliyeye sevkedildi.(dha)

Gel de Bırakma!

Çocuklar anne babaları için, "Beni Seviyorsan Lütfen Sigarayı Bırak" kampanyası başlattı.

Denizli Belediyesi Çocuk Meclisi, anne ve babaların sigarayı bırakması için "Beni Seviyorsan Lütfen Sigarayı Bırak" adlı bir kampanya başlattı. Çocuk Meclisi, 7. olağan toplantısını Çatalçeşme Oda Tiyatrosu'nda yaptı. Toplantıya Belediye Başkan Yardımcısı ve Kent Konseyi Başkanı Şamil Çınar, öğretmenler ve çok sayıda meclis üyesi ilköğretim öğrencisi katıldı. Gündem maddelerinden en ilgi çekeni, velilerin sigarayı bırakmasına yönelik kampanya düzenlenmesi teklifi oldu. Çocuklar, anne ve babalarına sigarayı nasıl bıraktıracaklarına yönelik görüşlerini aktardı. Evdeki kardeşleri ve kendilerinin istemesi durumunda, ebeveynlerinin sigarayı bırakabileceğine, bunun için çeşitli eylem planları hazırlanmasına karar verdiler. Çocuklar, evdeki sigara paketlerine, "Sigarayı bırak", "Sigara içersen ben de yemek yemem", "Beni babasız bırakma", "Gelecekte üzülmememizi istiyorsan şimdi bırak" gibi yazılar yazacak. Anne ve babaların dikkatini konuya çekmeyi hedefleyen çocuklar, geniş katılımlı bir "Sigaraya Hayır" yürüyüşü de düzenleyip okullarda, sigaradan ayağı ya da kolu kesilmiş kişilerin katılımıyla toplantılar düzenleyecek. Sigarayı bırakan anne ve babalar da çeşitli hediyelerle ödüllendirilecek. Başkan Yardımcısı Çınar, 18 yıl öncesine kadar sigara içtiğini, çocuklarının sayesinde bıraktığını söyledi. Bırakmak için o dönemde çeşitli yollar denediğini ancak başarılı olamadığını anlatan Çınar, "Çocuklarım o zaman küçüktü. Televizyonda sigaradan zarar gören insanları görünce, benim için çok üzülüyorlardı. 'Baba senin de kolunun kesilmesini istemiyoruz. Sigara içen çocuklar babasız kalıyormuş.' diyerek, bırakmam için yoğun bir şekilde ikna etmeye çalıştılar. Çocuklarım bile benim için üzülüyordu ama kendim için bir şey yapmıyordum. Bir gün bu düşünceyi sorguladım ve sigarayı bıraktım. Önceden hafif işlerde bile çok çabuk yorulurken bıraktıktan sonra yorulmaz oldum. İki yıl paketi yanımda taşıdım ama hiç içmedim." dedi. Milli Eğitim Koruma Derneği İlköğretim Okulu Müdür Yardımcısı Ali Duran (52) ise 22 yıl önce 4 yaşındaki kızının sayesinde sigarayı bıraktığını söyledi. Çocukların bu konuda son derece etkili olacağına inandığını ifade eden Duran, "Kızım, sigara paketlerini yırtıp yırtıp çöpe attı. O zaman da öğretmendim. Sigaranın zararlı olduğunu, 4 yaşındaki kızım bana söylüyordu. Ben mi eğitmendim, kızım mı bilmiyorum. Bu beni çok etkiledi. Bir gün kızıma, sigarayı bırakacağıma dair söz verdim, 22 yıldır da tutuyorum." şeklinde konuştu. (Cihan)

MEB Projesine Destek Verdi...

Sanatçı Gülben Ergen, MEB'in 'Çocuklar Gülsün Diye' projesine destek verdi.

Sanatçı Gülben Ergen, 'Çocuklar Gülsün Diye' adlı projeye destek verdi. Okul Öncesi Eğitim Genel Müdürlüğü ile sanatçı Gülben Ergen arasında işbirliği projesi imzalandı. Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu'nun da hazır bulunduğu imza törenine katılan Ergen, böyle bir projeye katkıda bulunacağından ötürü mutluluğunu ifade etti. Gülben Ergen'in Mardin Bilge köyü çocuklarından etkilenerek böyle bir projeye imza attığı öğrenilirken, işbirliği protokolüne göre 6 ilde okul öncesi eğitim yuvaları açılacak ve Ergen de bunlara destek verecek. Toplantıda konuşan Bakan Çubukçu sanatçıların böyle bir çalışmaya destekte bulunmasının kendilerini sevindirdiğini söyledi. (Cihan)

Aile Bölüm Başkanı Çınar'ı Suçluyor...

Otomobilini 250 metrelik uçurumdan denize sürerek intihar eden Ebru Taş'ın ölümünü MSN kayıtları aydınlatacak.

Zonguldak Karaelmas üniversitesi (ZKÜ) Tıp Fakültesi Uygulama ve Araştırma Hastanesi Kuluk Burun Boğaz (KBB) Bölümü'nde görev yapan Yrd. Doç. Dr. Ebru Taş'ın cenazesi, toprağa verilmek üzere Antalya'ya gönderildi. Cenazenin hastane morgundan alınması sırasında Ebru Taş'ın annesi İlhan Taş, "O Fikret Çınar'ı getirin. Allahından bulsun. Kızımı yediler" diye feryat etti. Deniz Köşker de, yeğeni Ebru Taş'ın Amerika'da bir klinikte ihtisas sınavını kazandığını, ancak köstek olunduğunu, gitmesinin engellendiğini söyledi. İntiharla ilgili soruşturma başlatan savcılığın, Ebru Taş'ın msn görüşmelerini incemek için laptopuna el koyduğu, ayrıca telefon görüşmelerinin de dökümünün inceleneceği belirtildi. Fikret çınar ve bölümde görev yapan diğer çalışanların soruşturma sürecinde ifadelerine başvurulacağı belirtildi. Yrd.Doç.Dr. Ebru Taş, dün saat 11.20 sıralarında 34 BV 4456 plakalı otomobilini, Zonguldak-İstanbul Karayolu'nun Ilıksu Mevkii'nde 250 metrelik uçuruma sürdü. Ebru Taş'ın cesedi, denize gömülen otomobilden yaklaşık 3 saat sonra çıkarıldı. 1 gün önce de sabaha karşı çok sayıda sinir ilacı aldıktan sonra bindiği otomobiliyle tünel içinde maddi hasarlı kaza yapan ve ehliyetine el konulan Taş'ın cesedi, çalıştığı ZKü Tıp Fakültesi Uygulama ve Araştırma Hastanesi'nin morguna kaldırıldı. Anne ve Baba Savcıya İfade Verdi Kızlarının ölümünden, ZKÜ Tıp Fakültesi KBB Bölüm Başkanı Doç.Dr. Fikret Çınar'ı sorumlu tutan Muammer ve İlhan Taş çifti, bugün sabah saatlerinde intiharla ilgili soruşturma başlatan Cumhuriyet Savcısı'na ifade verdi. Adliyeden çıkarken güçlükle ayakta durdukları gözlenen Muammer ve İlhan Taş, kızlarının intiharıyla ilgili savcıya ifade verdiklerini söyledi. Kızının intihara sürüklenmesiyle ilgili bildiklerini anlattığını ifade eden Muammer Taş, "Fikret çınar'dan şikayetçi olmadım. Onu devlete ve Allah'a havale ediyorum. Savcılık gerekli soruşturmayı yapacak" dedi. 'Baskı Altındaydı Tayin İstedi' Kızının, Doç.Dr. Fikret Çınar tarafından baskı altında tutulduğunu öne süren İlhan Taş ise, "Kızım, geçen yıl Haziran ayında Amerika'da bir klinikte burs kazandı. Bunun için sabahlara kadar ders çalıştı. çok baskı altındaydı. Hastanede bölüm başkanı Fikret çınar ile anlaşamayınca İstanbul'da başka bir hastaneye tayinini istedi. Büyük olasıkla gerçekleşecekti. Hatta bugün belkide İstanbul'a tayini çıktı" diye konuştu. Muammer Taş'ın avukatı Deniz Dilver, soruşturma sürecinde ortaya çıkacak bilgi ve bulguların ardından ailenin şikayetçi olacağını söyledi. Morgda Kızının Cesedine Baktı, Feryat Etti Muammer ve İlhan Taş çifti, adliyeden ayrıldıktan sonra diğer yakınlarıyla birlikte kızlarının cesedini almak için hastaneye geldi. Araçtan inerken gözyaşlarına boğulan Taş çiftini, hastane personeli ve diğer yakınları teselli etmeye çalıştı. İlhan Taş, morga girerek kızının cesedini görmek istedi. Hastane yönetimi ise buna izin vermek istemedi. Bunun üzerine hastane yönetimi ile yakınları arasında tartışma yaşandı. Israrları üzerine İlhan Taş ve bazı yakınlarının cesedi görmesini izin verildi. Morgda, İlhan Taş ve yakınlarının feryatları yükselirken, dışarıda bekleyen Taş'ın mesai arkadaşları da gözyaşlarına boğuldu. Gözyaşları içinde morgdan çıkan İlhan Taş, "O Fikret çınar'ı gidin getirin. Allahından bulsun. Allah buna sebep olanın çoluğunun çocuğunun belasını versin. Ebru, yediler seni. Sığamadın buraya kızım. Fikret çınar, Allahından bul. Şerefsiz" diyerek feryat etti. Bu sırada güvenlik görevlileri gazetecilerin görüntü almasını engellemeye çalıştı. Güçlükle sakinleştirilen İlhan Taş, otomobile bindirildi. Tıp Sektöründen Bir Yıldız Kaydı Yeğeninin ölümünden Fikret Çınar'ı sorumlu tutan Deniz Köşker de, "Acımız çok büyük. Bu kız başarısız bir insan olsaydı, Amerika'da ihtisas kazanmazdı. Buna da köstek tutanlar burası. Gitmesini engellediler. Başarısız bir insan olsa Amerika'da ihtisasını kazanmazdı. Sınavını da kazandı, her şeyini kazandı. Tıp sektöründen bir yıldız kaydı. Bunu da ZKü becerdi. Daha doğrusu buranın, KBB'nin doçent doktoru becerdi. Yönetimin de bilgisi vardı bunlardan" diye konuştu. Ebru Taş'ın amcası olduğunu söyleyen bir kişi de, "Kızımızı kara toprağa gönderme başarısını gösteren kişiyi, 2010 Nobel ödülüne aday olarak göstereceğiz" dedi. Dua edilmesinin ardından Ebru Taş'ın cesedi morgdan çıkarılarak cenaze aracına konuldu. Dua sırasında da Taş'ın mesai arkadaşları ağladı. Taş'ın cenazesi, toprağa verilmek üzere karayoluyla Antalya'ya gönderildi. Fikret Çınar: "Mahkeme Sürecinde Konuşacağım" Cenazenin hastaneden alınması sırasında yapılan duaya katılmayan Doç.Dr. Fikret Çınar ise, babasının hasta olduğunu ve onun durumuyla ilgilendiğini belirterek, "Mahkeme sürecinde zaten konuşacağız. Şu anda konuşmak istemiyorum" dedi. Msn ve Telefon Dökümleri İstenecek İntiharla ilgili soruşturma başlatan savcılığın, msn görüşmelerini incelemek için Ebru Taş'ın laptopuna el koyduğu, denize düştüğünde kaybolan cep telefonu ile yaptığı görüşmelerin geriye dönük dökümlerinin GSM şirketinden isteneceği bildirildi. Savcılığın, ortaya çıkacak bilgiler ışığında Fikret çınar ve aynı bölümdeki diğer çalışanların ifadesine başvuracağı belirtildi. (dha)

Mardinli Din Adamları İsrail'e Sert Çıktı

Barış Diyarı Mardin sempozyuma katılan din adamları, İsrail Başbakanı Netenyahu’nun ABD’de Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan etmesine sert tepki gösterdi.

Mardin Artuklu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Serdar Bedii Omay, “Çok ibret almamız gereken bir hadisedir. Bundan sonra sanırım başka Selahaddin Eyyübi'lerin çıkmaması gibi bir sebep yoktur. İsrail'in bu kararını kınıyorum” dedi. Müslüman Kürt lider Selahaddin Eyyübi, 1187'de Haçlıları Kudüs'ten çıkartacak 88 yıllık Hıristiyan Kudüs Krallığı'na son vermişti. Irak'lı Dr. Ali Karadağli, İsrail'in almış olduğu kararın hiçbir şeyi ifade etmeyeceğini söyledi. Karadağli, “Ben müslümanların bu konuda cihadlarını sürdürmesi konusunda görüş belirtiyorum.” Konferansın sonuç bildirgesinde ise, ''Ünlü Mardin fetvası, El Kaide gibi sayısız şiddet yanlısı aşırıcı grup tarafından, İslam adına işlenen cinayetleri ve terörizmi haklı çıkarmak için kullanılmıştır. İslamiyet, terörizmi ve ayrım gözetmeksizin cinayet işlenmesini kınamaktadır” denildi.