26 Şubat 2009 Perşembe

Çöplük, Ekmek Kapısı Olursa...

Ağrı'nın Patnos İlçesi'nde çöplükten topladıkları demir, teneke, bakır, naylon ve pet şişeleri hurdacılara satarak geçimini sağlıyan çocukları en çok okula gidememek üzüyor.

Patnos ilçe merkezine 5 kilometre uzaklıktaki çöp alanına günün ilk ışıkları ile birlikte giden, yaşları 7 ile 14 arasında değişen onlarca çocuk, elleriyle karıştırdıkları çöplükten para edecek eşyaları topluyor. Okul yerine çöplüğe gidip, belediyenin döktüğü atıkları büyük bir titizlikle karıştıran çocuklar, bazen bulunan bir eşyaya sahip olmak için kavga da ediyor. Havanın kararmasıyla birlikte topladıklarını bir çuvala doldurarak hurdacıların yolunu tutan çocuklar kazandıkları 10- 15 lirayı ailelerine veriyor. Yaşayamadıkları çocukluklarının çöplükte geçtiğini söyleyen 13 yaşındaki Yunus Karateke, “Maddi durumumuz iyi olmadığı için okula gidemiyoruz. Günümüz birçok kişinin yakınından geçerken midesinin bulandığı çöplükte, geçiyor” dedi. Yeni bir kıyafet ve ayakkabıya hiç sahip olmadıklarını söyleyen 9 yaşındaki Mert Yavuz ise “Hepimizin en büyük hayali diğer çocuklar gibi okula gitmek. İş imkanlarının yok denecek kadar az olması nedeniyle babalarımız yazın batıdaki illere gidip inşaatlarda çalışıyor kışın da evde oturuyor. Ekmek kapımız olan çöplükte olmaktan utanç duymuyoruz. Tek üzüntümüz okula gidememek” diye konuştu.

Eğitim Çalışanlarından Protesto...

Türk Eğitim-Sen üyesi bir grup, "Biraz huzur istiyoruz" sloganıyla Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) önünde protesto gösterisi yaptı.

Türkiye genelinde eş zamanlı başlayan protesto gösterileri çerçevesinde, MEB önünde toplanan eğitim çalışanları ellerinde taleplerini dile getiren dövizlerle bir süre "One minute, çalışana kulak ver", "One minute, çalışana sahip çık", "Sözleşmeli kölelik istemiyoruz", "Çelik, Çelik, ne sabır kaldı ne metelik" sloganları attı. Daha sonra Türk Eğitim-Sen Ankara şubeleri adına Ankara 2 No'lu Şube Başkanı Server Bilge basın açıklaması yaptı. "Ülkenin geleceğini inşa eden eğitimciler olarak huzurlu olmadıklarını" dile getiren Bilge, "Bir yanda yaşadığımız zorluklar, diğer yanda sorumluluk makamında oturanların duyarsızlığı biz eğitim çalışanlarını ümitsizliğe sevk etmektedir" dedi. Bilge, sözlerini şöyle sürdürdü: "Özellikle son 6 yıldır yaşadıklarımızdan, MEB'in ve YÖK'ün eğitim çalışanlarına karşı olumsuz bakışından rahatsızız. Çağ atladığı ifade edilen eğitimimizde eğitim çalışanlarının mutsuz ve huzursuz kılınmasından rahatsızız." Bilge, atamayı bekleyen 200 bin öğretmen adayının artık umutlarının kalmadığını, ek dersleri hesaplanma yöntemi nedeniyle öğretmenlerin neredeyse ek ders ücreti alamaz hale geldiğini, "Bu dönemde çıkarılan yönetmeliklerle eğitim çalışanlarının aile bütünlüğünün bozulduğunu" ileri sürdü.

"Umudun Zaferi"

3 kentte iki gün 4 hastane dolaştırdılar 750 km. yoldan sonra doğuma aldılar.

Kahramanmaraş'ın Meymendi Köyü İlköğretim Okulu'nda öğretmenlik yapan ve ilk bebeğine 8 aylık hamile Ayşe Alçı, pazar günü fenalaşınca eşi Mustafa Alçı tarafından 20 kilometre uzaklıktaki Özel Elbistan Tıp Merkezi'ne götürüldü. Gebelik zehirlenmesi teşhisi konulan Ayşe Alçı, ambulansla 150 km. uzaktaki. Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Hastanesi'ne sevk edildi. Hastanede boş kuvöz ve solunum cihazı bulunmadığı için öğretmen, bu kez 210 kilometre uzaklıktaki Malatya Turgut Özal Tıp Merkezi'ne sevk edildi. Bu hastanede kuvöz bulundu ancak solunum cihazı olmaması nedeniyle Ayşe Alçı, 370 kilometre uzaklıktaki Adana'ya sevk edildi. 750 kilometre süren yolculuğunun sonunda Adana'da Başkent Üniversitesi Hastanesi'nde yatışı yapılan Alçı, hemen ameliyata alındı. Alçı, 1 kilo 600 gram ağırlığında bir kız bebek dünyaya getirdi. Baba: Umudun zaferi Bir yıllık evli olduklarını bildiren Mustafa Alçı, “Kızımın adını Rumeysa koyduk. Dayısının isteğiydi. Rumeysa'nın doğuşunu umudun zaferi olarak değerlendiriyorum. Umudumuzu yitirseydik, bugün belki bebeğimizi toprağa vermiş olurduk” dedi. Kadın doğum servisinde tedavisi süren Ayşe Alçı da, “Çok stresli saatler geçirdik. Şu an benim durumum iyi. Bebeğimin yaşamasına da hayret ettim. Bize Kahramanmaraş'ta, 'Her ihtimale hazırlıklı ol, ya seni, ya bebeği kurtarırız' dediler. Şükürler olsun. Yaşatacağı varmış ki Allah ikimize de can verdi” dedi. Karışıklığın '112 Hastane Koordinasyon Ağı' sisteminin kullanılmamasından kaynaklandığı anlaşıldı.

Ne Fırsat, Ne Eşitlik Var...

Eğitim Reformu Girişimi’nin raporu Türkiye’de eğitim adaletsizliği ortaya koydu: En zengin kesim en yoksul kesimin 21 katı eğitim harcaması yapıyor.

Türkiye'de kırsal kesimde yayaşan, üç kardeşi olan, anne babası ilkokul mezunu bir kızın liseye gitme olaslığılı yüzde 1-2, en zengin kesim en yoksul kesimin 21 katı eğitim harcaması yapıyor.
Bu rakam Eğitim Reformu Girişimi'nin (ERG) hazırladığı 'Eğitimde Eşitlik: Politika Analizi ve Öneriler' raporundan. Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi koordinatörlüğünde yürütülen Eğitim Reformu Girişimi'nce (ERG) hazırlanan rapor dün açıklandı. Açık Toplum Vakfı'nın desteğiyle sürdürülen araştırma kapsamında Galatasaray ve Bahçeşehir Üniversitesi'nden araştırmacılar eğitime erişimde ve başarıda eşitsizliklerin belirleyicilerini araştırdı. TÜİK'in Hane Halkı Bütçe Anketi ve Uluslararası Öğrenci Başarılarını Değerlendirme (PISA) verileri kullanılarak hazırlanan rapor, eğitimin toplumsal eşitsizlikleri azaltabilme imkânından çok uzak olduğunu gösteriyor. Raporun çarpıcı sonuçlarından bazıları şöyle: Matematik 'sıfır' * 15 yaşındaki gençlerin yüzde 32'si okuduğunu anlamamakta , yüzde 52'si basit matematiksel problemleri çözememekte. * Kırsal kesimde yaşayan, ailesinin geliri sınırlı, üç kardeşi olan, annesi ve babası ilkokul mezunu bir kız çocuğun liseye gitme olasılığı yüzde 1-2 arasında. Oysa kentsel alanda yaşayan, annesi ve babası üniversite mezunu bir erkek çocuğun liseye gitme olasılığı yüzde 68-70. * En düşük sosyoekonomik düzeydeki öğrencilerin yüzde 51'i meslek liseleri ve çok programlı liselere devam ederken yüzde 5'i Anadolu lisesine gidebiliyor. * En yüksek sosyoekonomik düzeydeki öğrencilerin sadece yüzde 3'ü meslek liseleri ve çok programlı liselere giderken, yüzde 49'u Anadolu liselerinde eğitim görüyor. * Babasının ya da annesinin eğitim düzeyi bir yıl daha fazla olan kız çocuklarının eğitime katılım olasılığı oranı yüzde 3 daha yüksek. * Annenin tek ebeveyn olduğu hanelerde kız çocuklarının ilköğretime katılım olasılığı oranı yüzde 38, ortaöğretime katılım oranı yüzde 69 daha düşük. * Babası bir yıl daha fazla eğitimli erkek çocuklarının ortaöğretimde eğitime katılım olasılık oranı yüzde 15, kızlarınki yüzde 10 daha yüksek. * Gelirinin yarısından fazlası tarımdan gelen hanelerde kızların eğitime katılım olasılığı yüzde 19 daha düşük. * Zorunlu ilköğretimde yüzde 100 okullaşma hâlâ sağlanabilmiş değil. Bölgeler arası farklar artıyor. Güneydoğu Anadolu'nun kırsal kesiminde yaşayan bir kız çocuğunun ilköğretime erişim olasılığı yüzde 48-52'dir. Diplomasız kızlar * 15-19 yaşındaki gençlerin yüzde 15'i ilköğretim diplomasına sahip değil. İlköğretim diploması sahibi olmayan her 10 gençten yedisi kız. * Güneydoğudaki kızların eğitime katılım olasılığı oranı İstanbul'da yaşayan kızlara göre yüzde 50 daha düşük. * En zengin kesim en yoksul kesimin 21 katı eğitim harcaması yapıyor. En zengin kesimdeki 7-23 yaş nüfusun yüzde 28'i yükseköğretime erişebilirken, en yoksul kesimdeki aynı yaş grubunun yüzde 0.4'ü yükseköğretime erişebiliyor. Ve öneriler Raporun sonuç bölümünde “Eğitimde eşitliğin sağlanması hedefi, ulusal planlama belgelerinde daha çok yer almalıdır. Ortaöğretime ve yüksek öğretime erişim ile ilgili açık hedefler konmalı, bu hedefler sürekli izlenmeli ve geliştirilmelidir. Eğitime ayrılan kamu kaynakları artırılmalı ve dezavantajlı bölgeler önceliklendirilmeli. Okul öncesi eğitimin iller temelinde değil, dezavantajlı çocuklar hedef alınarak ve önceliklendirilerek yaygınlaştırılmalı. Genel liseler ve meslek liseleri birbirinden bu kadar keskin biçimde ayrılmamalı, okullar arası kalite farklılıkları giderilmelidir...” denildi.

Facebook ve Myspace Çocuklara Zararlı...

Bir nörobilimci Facebook, MySpace ve diğer sosyal içerikli web sitelerinin çocukların beyinlerini etkileyerek daha fazla bencil olmalarına yol açtığı ve dikkatlerini azalttığı konusunda aileleri uyarıyor.

Oxford Üniversitesi'nden nörobilimci Susan Greenfield sitelerdeki iletişimin içeriği ve niteliğinin beyin gelişimini engelleyebildiğini söyledi. Greenfield bilgisayar oyunlarına, aksiyon filmlerine, chat odalarına ve sosyal ağ sitelerine maruz kalmayla dikkat eksikliği olan bir nesil ortaya çıktığını belirtiyor. Buna örnek olarak, 30 yaşlarında bir öğretmenin kendisine öğrencilerinin diğerlerini anlama yeteneklerinde çok net bir sapma olduğunu söylediğini açıkladı. Ayrıca, Toxic Childhood kitabının yazarı Sue Palmer ise, "Çocukların beyin gelişimleri hasar gördü, çünkü çocuklar binlerce yıldır eğlendikleri aktivitelerle meşgul olmuyorlar. Ben teknolojiye ve bilgisayara karşı değilim. Fakat çocuklar bu sosyal sitelere alışmadan önce insanlarla gerçek iletişim kurmayı öğrenmek zorundaydılar" dedi.

Öğrenci, Hakaret ve Dayaktan Gözaltında...

Kayseri'de öğretmenine hakaret edip, okul müdürüne yumrukla vurduğu iddia edilen öğrenci, gözaltına alındı.

Talas ilçesi Erciyes beldesinde bir ilköğretim okulunun 8 sınıf öğrencisi Y.Ş'nin (16), sınıf öğretmeni Hava İmbat'a kalem fırlattığı, bir süre öğretmeniyle tartışıp sözlü hakarette bulunduğu, olaya müdahale eden okul müdürü İsmail Halıcıoğlu'na da sözlü hakarette bulunduğu ve yumruk vurduğu iddia edildi. Okul müdürü İsmail Halıcıoğlu'nun olayı jandarmaya bildirerek şikayetçi olduğu kaydedildi. Yetkililer, öğretmenine hakaret ettiği, okul müdürüne ise yumrukla vurduğu iddia edilen Y.Ş'nin gözaltına alındığını, soruşturmanın sürdürüldüğünü kaydetti.