2 Şubat 2010 Salı

Minik Başkanları Vali Okutacak...

Görüntüleri sosyal paylaşım sitelerinde yayınlanan, ilköğretim üçüncü sınıf öğrencilerini Vali Şahabettin Harput okutacak.

Bursa Valisi Harput, öğretmenin çektiği görüntülerin bir kısım kanallar kullanılarak medyaya teşhir edilmesinin kabul edilemeyeceğini ifade etti. Bursa'nın Orhangazi ilçesinde okuyan sınıf başkanı Havva Mutlu ve yardımcısı Gizem Bera Yüksel, öğretmenleri Cemal Aykaç'ın kaydettiği görüntülerde sınıfta kendilerini dinlemeyen arkadaşlarına serzenişte bulunuyorlardı. Öğrencilerin görüntülerini çekerek sosyal paylaşım sitelerine düşmesine sebep olan öğretmenleri Cemal Aykaç ve okul hakkında soruşturma başlatılırken, öğrencilere ise Valinin talimatı ile destek verildi. Öğretmen Aykaç, kaydettiği görüntüleri kendi kızlarıyla paylaşmış, kızları da görüntüyü video paylaşım sitelerine koymuştu. Bir anda Türkiye genelinde tanınan kızlar, bir televizyon şovuna da konuk olmuştu. Kız öğrencilerden biri hakaretamiz bir ifadeyle Bursa Valisi'nin izin vermediği için öğretmenlerinin programa katılamadığını söylemişti. Bursa Valisi Şahabettin Harput, günlerdir kamuoyunu meşgul eden sınıf başkanı ve yardımcısı öğrenciler hakkında düzenlediği basın toplantısı ile ilgili geniş bilgilendirmede bulundu. Vali Harput, çocukların önceden hazırlanmadan kendi düşüncelerini kendinden emin bir şekilde anlatmalarının takdire şayan olduğunu vurgulayarak başladığı konuşmasında, öğretmenlerin sadece çocukların eğitimi ile ilgili olmadığını ve adeta onların anne babası gibi her hali ile ilgilenmek durumunda olduklarını söyledi. "ÖĞRETMENİN O GÖRÜNTÜYÜ ÇEKİP TEŞHİR ETMESİ KABUL EDİLEMEZ" Öğretmenin, öğrencilerin durumunu tespit ettikten sonra sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarından yardım alabilmek için çocuğun onurunu da kırmadan, durumunu ilçe kaymakamına intikal ettirmesi gerektiğine işaret eden Vali Harput, "Öğretmenin o görüntüyü çekip bir kısım kanalları kullanarak medyaya teşhir etmek her bakımdan hem insani, hem sosyal, hem de çocuğun psikolojik yönü itibari ile kabul edilemez. O çocuk bütün safiyeti ile konuşuyor ama 15 sene sonra bu çocuk kişilik sahibi bir insan haline geldiğinde kendisinin nasıl istismar edildiğini görecek ve üzülecek." dedi. Olayın medya boyutunda da sorunlar yaşandığını anlatan Vali Şahabettin Harput, "Olayın medyaya çıkarılması ve konuşturulmasından ne amaçlanıyor. Çocuğun teşhir edilmesi ve fakirliğinin bütün dünyaya anlatılması mı isteniyor. Ya da bir kısım merciler suçlanmak mı isteniyor. Üzüm mü yenmek isteniyor, bağcıyı dövmek mi isteniyor." şeklinde konuştu. Çocuğun ailesinin durumunu da değerlendirdiklerini ve orada da bazı sorunlar tespit ettiklerini anlatan Vali Şahabettin Harput, "Biz tabi çocuğumuzun ihtiyaçlarını giderdik, bununla birlikte diğer çocukların da ihtiyaçlarını gideriyoruz olabildiğince. Biz bu çocuğa en ufak bir şey söylemiyoruz. Çocuk Allah vergisi yeteneğe sahip. Çocuk, son derece safi düşüncelerle içinde bulunduğu ruh halini biraz da ailesinin özel etkisi ile dışa vuruyor. Ayrıca, çocuğun annesinin babası hakkında şikayeti var kaymakamlığa. Meselenin esası budur." diye konuştu. Okul ve öğretmenle alakalı soruşturma açıldığını hatırlatan Harput, "Milli Eğitim Müdürlüğü okul ve öğretmenle alakalı soruşturma yapıyor. Birinci sorumlu ilgili öğretmen ama okulla ilgili araştırma da yapılıyor. Soruşturma ile birilerinin sorumluluğu varsa o konuyu tespit edip gerekli işlemlerin yapılması için ilgili makamlara iletmektir, şu anda çalışmalar devam ediyor." şeklinde anlattı. "ÇOCUKLAR YATILI OKUTULACAK" Basın toplantısında, bir basın mensubunun; çocukların katıldıkları televizyon programında kendisi hakkında sarf ettiği 'valinin kalıbına tüküreyim' cümlesi hakkındaki düşüncelerini sorması üzerine ise Vali Şahabettin Harput şu cevabı verdi: "O çocuk valiyi bilmez, ona ben de hayret ettim. Direk valiyi muhatap alan bir ifade kullanması herhalde bir tesadüftür diye düşünüyorum, başka bir şey diyemiyorum." Çocukların okutulacağını anlatan Harput, "O çocuğa bizim sahip çıkmamız lazım, bu çocuk çok zeki, çok yetenekli, kabiliyetli, kendini ifade edebilen ve lider olma vasfı olan bir çocuk. Bu çocuğa biz sahip olabilirsek belki ilerde çok önemli yerlerde görev alacak. Ben Milli Eğitim Müdürü'ne talimat verdim, bu çocuğu emin bir elde, bir yatılı okul veya başka türlü bir çözümle bu çocukların önünü açacak, bu çocuğu bu ülkeye kazandıracak biçimde nasıl bir yol bulabiliriz, bunu değerlendirmesini istedim. Böyle çocuklar her zaman çıkmıyor." şeklinde konuştu.

ÖSS'de Derece Yapana Otomobil...

Bursa Büyükşehir Belediyesi, üniversite sınavında ilk 10'a girecek öğrenciler otomobil, ilk bine girenleri ise dizüstü bilgisayarla ödüllendirecek.


Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, yaptığı yazılı açıklamada, öğrencilerin motivasyonuna katkı sağlamak için bir kampanya düzenlediklerini belirtti.
Önemli bir sosyal sorumluluk projesi olan bu kampanyayla gençleri sınavlara daha iyi motive etmeyi amaçladıklarını ifade eden Altepe, toplumun her kesimini kapsayan farklı çalışmaların yanında sosyal sorumluluk gereği gençlerin eğitimine de büyük önem verdiklerini bildirdi.
Gençlerin en iyi şekilde yetişmesi için merkezi hükümetin yetişemediği konulara yerel yönetimler olarak eğildiklerini belirten Altepe, şunları kaydetti:
''Eşit ağırlıklı 1-2, sayısal 1-2, sözel 1-2 ve yabancı dil olmak üzere 7 kategoride yapılacak sınava girecek öğrencilerimizin motivasyonuna katkı sağlamak istiyoruz. Her kategoride ilk 10'a giren Bursa'daki liselerden mezun olmuş gençlerimize birer sıfır kilometre otomobil hediye edeceğiz. Yine ilk bine giren öğrencilerimizi de dizüstü bilgisayarla ödüllendireceğiz. Gençlerimizin bu sınava daha iyi hazırlanmalarını, performanslarını daha iyi değerlendirmelerini ve hedefe ulaşmalarını teşvik etmek istiyoruz.''

Selçuk'ta Büyük Yolsuzluk...

İsmi geçmiş yıllarda da yolsuzluk iddialarına karışan Selçuk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Süleyman Okudan, yine bir skandala imza attı..
Selçuk Üniversitesi'nin 2009 yılı hesaplarını mercek altına alan Sayıştay denetçileri, özel yetenek sınavı, sınav giriş belgesi ve bandrol ücreti gibi adlarla toplanan paraların bütçeye kaydedilmediğini belirledi. Müfettişler, oluşan 672 bin TL'lik kamu zararı için Rektörlük'ten yazılı savunma istedi. Selçuk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Süleyman Okudan'ın ismi geçmiş yıllarda da yolsuzluk iddialarına karışmıştı. Sayıştay denetçilerinin, Selçuk Üniversitesi'nde yaptığı 2009 yılı denetimlerinde usulsüz uygulamalar da gün yüzüne çıktı. Denetim raporunda, üniversitenin, özel yetenek sınav ücreti, sınav giriş belgesi ücreti, bandrol ücreti gibi adlarla topladığı paraların, 5072 Sayılı Dernek ve Vakıfların Kamu Kurum ve Kuruluşları ile İlişkilerine Dair Kanun'un açık hükümlerine rağmen bütçe yerine, Selçuk Üniversitesi Yaşatma ve Geliştirme Vakfı'na aktardığı belirtildi. Sayıştay Raporuna göre, Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Bölümü için Vakıflar Bankası 0015..........25 no'lu hesaba 158.280 TL, Güzel Sanatlar Fakültesi için Vakıflar Bankası Nalçacı Şubesi 0015...........59 no'lu hesaba 82.900 TL, Devlet Konservatuarı Şan, Tiyatro ve Türk Sanat Müziği Bölümü için Vakıfbank 0015............26 bankomat hesap numarasına 32.650 TL, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu için Vakıfbank 0015.............23 bankomat hesap numarasına 301.050 TL özel yetenek sınav ücreti yatırıldığı ve bu paraların Bütçe yerine Vakıfa aktarıldığı kaydedildi. Raporda tüm bu işlemlerden doğan toplam 574 bin 880 TL'lik kamu zararının nedenlerinin açıklanması istendi. Sayıştay denetçilerinin raporunda, İktisadi İdari Bilimler Fakültesine ait 158..............139, 158.................178 ve 158................536 numaralı Vakıfbank banka hesaplarında yaklaşık 40.385 TL; Mühendislik Mimarlık Fakültesine ait 158...............297 numaralı Vakıfbank banka hesabında 38.000 TL; İletişim Fakültesine ait 20.........84 numaralı Vakıfbank banka hesabında18.550 TL "Harcama Hesabı" adı altında paraların olduğu kaydedildi. Özel bütçeye de gelir kaydı yapılmayan banka hesaplarındaki söz konusu paralar için müfettişler rektörlükten yazılı savunma istedi.

Eğitim ‘İdeoloji' Mağduru!

Türkiye'nin üniversite sistemi, yılların biriktirip getirdiği sorunlar içinde verimsiz bir yapıya büründü. Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) tarafından hazırlanan “Yükseköğretime Erişim Raporu”, eğitim sistemimizdeki kaynak yutucu, boşa emek harcatıcı unsurların eğitimde verimlilik konusunda Türkiye'yi pek çok ülkenin gerisinde bıraktığını ortaya koydu. BOŞUNA ÇABALATAN BİR SİSTEM Eğitime erişim ve eğitimin çıktılarının, beşeri sermaye birikimi ve ekonomik büyümede temel faktör haline geldiği anlatılan raporda, “Beşeri sermayeye ve özel olarak eğitime yapılan yatırım; ekonomik refahın, tam istihdamın ve toplumsal birliğin sağlanmasına yönelik stratejilerde merkezi konuma geçmiştir” denildi. Bazı ülkelerin eğitime yaptıkları yatırım sonucunda elde ettikleri verim oranlarının yer aldığı raporda, eğitimden ABD'nin yüzde 25, Japonya'nın yüzde 26, Belçika'nın yüzde 57, Danimarka'nın yüzde 61, Almanya'nın yüzde 64, Finlandiya'nın yüzde 69 verim sağladığı, buna karşılık Türkiye'nin eğitim veriminin oranının ise yalnızca yüzde 14 olduğu belirtildi. HOCALAR BÜYÜK ŞEHİR DÜŞKÜNÜ DPT raporunda, yıllar içinde gelinen noktada, öğretim üyelerinin yurt çapındaki dağılımında verimli bir tablo oluşturulamadığı da kaydedilerek, şöyle denildi: “Öğrencilerin yüzde 33,4'ünün öğrenim gördüğü Ankara, İstanbul ve İzmir gibi büyük illerde öğretim üyelerinin yüzde 46,2'si ve öğretim elemanlarının da yüzde 41,8'inin görev yapması sonucunda, bu illerde öğretim üyesi başına 31 öğrenci düşmektedir. Bu çerçevede, diğer illerde öğretim elemanı ihtiyacı oldukça yüksektir. Alan bazında lisans programlarında öğretim üyesi başına öğrenci sayıları incelendiğinde de, yükseköğretim sisteminde verimsizlikler olduğu dikkati çekmektedir. Uygulamalı sosyal bilimler alanında, öğretim üyesi başına 57,8 ve öğretim elemanı başına 28 öğrenci düşerken, sağlık bilimlerinde sırası ile 7,3 ve 3 öğrenci düşmektedir. Dolayısıyla, uygulamalı sosyal bilimler alanında ciddi bir öğretim elemanı açığı bulunmaktadır.” İşte eğitimdeki verimsizlikler... * Bütün üniversiteler önlisans, lisans, master ve doktora programlarıyla tek tip eğitim veriyor. Öğretim farklılılığı yok. * Katsayı uygulaması, yükseköğretim programları itibarıyla meslek lisesi mezunlarının önündeki seçeneklerin genel liselere göre daha az olması nedeniyle meslek lisesi mezunları aleyhine bir eşitsizliğe yol açıyor. Mesleki eğitimin kalitesi düşüyor. * Girdiği okuldan memnun olmayan öğrenciler, yeniden ÖSS'ye girerek hem kaynak israfına yol açıyor hem de sınavlarda suni bir yığılmaya neden oluyor. Adayların yükseköğretimi kendilerine bir gelecek oluşturmada tek şans görmeleri, gençlerin hayatlarının birkaç yılını ve enerjilerini ÖSS'ye hazırlık için harcamasına neden oluyor. * Öğrenciler ve aileleri üzerindeki mali, sosyal ve psikolojik yüklerin azaltılması amacıyla, yılda bir kez uygulanarak hem dershanelere olan talebi artıran hem de öğrenciler üzerinde çok fazla stres oluşturan ÖSS'ye bir yılda çok sayıda giriş imkanı tanınmalı. * Yükseköğretim sisteminde erişimi kısıtlayan iki temel verimsizlik alanı bulunuyor. Birincisi mevcut yükseköğretim arzındaki verimsizlik, ikincisi ise yükseköğretime giriş sistemindeki verimsizlik. Yükseköğretim arzındaki verimsizlik; mevcut fiziki ve beşeri kapasitenin etkin kullanılmaması nedeniyle, yükseköğretim kontenjanlarının artırılması olanağı bulunduğu halde bu artışın gerçekleştirilmemesinden kaynaklanıyor. Yükseköğretime giriş sistemindeki verimsizlik ise yükseköğretim programları ve kurumları arasındaki geçişlerin esnek olmaması nedeniyle kontenjanların etkin kullanılmamasından kaynaklanmakta. VAKİT/Yener Dönmez

Sağlıkçılar Eğitim Hakkı İstiyor...

Sağlık-Sen Genel Başkanı Mahmut Kaçar, sağlık çalışanlarının önlisans ve lisans tamamlama hakkı beklediklerini dile getirdi.

Sağlık-Sen Genel Başkanı Mahmut Kaçar, sağlık çalışanlarının önlisans ve lisans tamamlama hakkı beklediklerini dile getirerek, “2009 yılında ebe, hemşire ve sağlık memurları lisans tamamlama eğitimlerine başladı. Sağlık hizmetleri sınıfındaki diğer branşlardan binlerce sağlık çalışanı da YÖK'ten gelecek haberi bekliyor” dedi. Kaçar yaptığı yazılı açıklamada, hükümetle memur sendikaları arasında 2009 yılında gerçekleştirilen toplu görüşmelerde mutabakata varılan konular arasında lisans tamamlama hakkının yer aldığını belirterek, Sağlık Bakanlığı ile İnönü, 19 Mayıs ve Atatürk Üniversitelerinin ortak çalışma yürüttüklerini söyledi. Kaçar, Sağlık Bakanlığı'nda çalışan ebe, hemşire ve sağlık memurlarının lisans tamamlama programlarını düzenleyen bu üç üniversitenin, 18 Ocak'ta Sağlık Bakanlığı yetkilileri ile bir araya gelerek, diğer branşlardaki lisans tamamlama taleplerini karşılayabilmenin yollarını tartıştığını kaydetti. Kaçar, yapılan çalışmadan çıkan sonucun YÖK'e sunulacağını da bildirdi. Kaçar, 22 Ocak'ta YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan'ı ziyaret ettiklerini de ifade ederek, lisans tamamlama hakkı konusunda sağlık çalışanları arasında ciddi oranda talep oluştuğunu anlattıklarını dile getirdi.

Nevşehir'e Mühendislik Fakültesi

Nevşehir Üniversitesi (N.E.Ü) Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi kuruluyor.

Nevşehir Üniversitesi Rektörlüğü'ne bağlı olarak eğitim ve öğretim veren Fen Edebiyat Fakültesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi ve Ticaret ve Turizm Eğitim Fakültelerinden sonra Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi'nin de kurulma kararı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Nevşehir Üniversitesi 17 Mayıs 2007 tarihinde açılmıştı. Üniversite kurulunca Erciyes Üniversitesi'ne bağlı olan Nevşehir Turizm İşletmeciliği ve Otelcilik Yüksekokulu, Nevşehir İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Nevşehir Sema-Vefa Küçük Sağlık Yüksekokulu, Meslek Yüksekokulu, Gazi Üniversitesi'ne bağlı olan Hacı Bektaş Veli Meslek Yüksekokulu ve Hacettepe Üniversitesi'ne bağlı olan Ürgüp Sebahat ve Erol Toksöz Meslek Yüksekokulu bünyesine katıldı. Üniversite, bunun yanı sıra Ticaret ve Turizm Eğitim Fakültesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Güzel Sanatlar Fakültesi ile Sosyal Bilimler Enstitüsü ve Fen Bilimleri Enstitüsünün de kurulmasıyla 4 fakülte, 1 yüksekokul, 3 meslek yüksekokulu, 2 enstitü, 1 araştırma merkezi ile eğitim- öğretim hayatına devam ediyordu.

Çankaya Belediyesin'den Bilim Turu...

Çankaya belediyesin'den 7 ve 17 yaş arası öğrencilere bilim turu.

Çankaya Belediyesi Toplumsal Dayanışma Merkezi, kendilerine başvuran 7-17 yaş arası bir grup
öğrenciye, Orta Doğu Teknik Üniversitesi Bilim ve Teknoloji Müzesi'ni gezdirdi.

Ankara'nın Çankaya Belediyesine bağlı olan Dikmen, Cebeci, Seyranbağları, Bademlidere gibi semtlerinde yaşayan öğrencilerin götürüldüğü müzede Uygulamalı Bilim Merkezi, Bilim ve Teknoloji Tarihi Sergisi, Ulaşım ve
İletişim Tarihi Sergisi yer alıyor.

DEVRİM ARABASINI SEVDİLER

"Bilime Dokunun" sloganıyla 2005 yılından bu yana Ankaralılara
hizmet veren müzeyi gezme şansını yakalayan öğrenciler, müzeyi gezdikten sonra mühendis ve bilim adamı olmak istediklerini söylediler. Öğrencilerin en çok ilgilerini Devrim Arabası çekti. Türkiye'nin ilk yerli üretimi olan Devrim Arabası'nı Ulaşım ve İletişim Sergisi koleksiyonunda gören öğrenciler hayranlıklarını gizleyemediler.

Uygulamalı Bilim Merkezi'nde ise karmaşık bilimsel konuları daha eğlenceli ve deneylerle anlaşılabilir bir şekilde uygulayan öğrenciler, böylece okulda öğrendikleri fizik ilkelerini ve doğa olaylarını daha sağlıklı kavrama imkanına kavuştuklarını söylediler.

Sömestr tatilinde öğrencilere keyifli vakit geçirmeyi amaçladıklarını ifade eden belediye yetkilileri, 5 Şubat'a dek sürecek gezilerde 350'e yakın öğrencinin bu etkinlikten faydalanacağını dile getirdi.