30 Kasım 2010 Salı

Öğretmenin Trajik Sonu

Öğretmenin Trajik Sonu

Psikolojik sorunlar yaşayan öğretmen intihar etti 

Edirne'nin Uzunköprü ilçesinde bir ilköğretim okulunda sözleşmeli öğretmen olarak görev yapan kişi, intihar etti.

Edinilen bilgiye göre, Kırcasalih beldesindeki bir ilköğretim okulunda sözleşmeli Türkçe öğretmeni olarak Ersen D. (26), İstanbul'dan gelen 81721 sefer sayılı trenin geçişinde rayların üzerine yatarak intihar etti.

İntihar haberini alan ve olay yerine gelen Ersen D'nin yakınları sinir krizi geçirdiler.

Bir süre önce evlenmek amacıyla birlikte olduğu kişiden, kızın yakınlarının bu birlikteliğe karşı çıkması üzerine ayrılan Ersen D'nin psikolojik sorunlar yaşadığı ileri sürüldü.

Sınıf Arkadaşlarını Rehin Aldı

Sınıf Arkadaşlarını Rehin Aldı

ABD'nin Wisconsin eyaletinde liseyi tabancayla basan çocuk korku dolu anların yaşanmasına neden oldu. 

ABD'nin Wisconsin eyaletinde Kuzey Michigan Yarımadası'nda bulunan Marinette kasabasında, kendi sınıfının bulunduğu liseyi tabancayla basan çocuk, sınıf arkadaşları olan 22 öğrenci ve öğretmeni rehin aldıktan sonra kendini vurdu.

Polis ve itfaiye ekibinin önlem aldığı 5 saatlik rehin alma eyleminde kendini vuran liseli, hastaneye kaldırıldı.

Rehin alınan öğrenciler, "bunu yapan sınıf arkadaşımızın kimseye zarar verme gibi bir görünümü yoktu" dedi. Rehin alınan öğrencilerden Zucn Campbell, "tabancayla rehin alma işine girişen arkadaşımızı, balık avlama ve avcılıktan söz ederek sakin tuttuk" dedi.

Kendini vuran öğrenci, sınıfta önce film makinesi projektörüne ve yanına iki el ateş etti.

Yetimhane Tapusu Patrikhanede

Yetimhane Tapusu Patrikhanede

Heybeliada'daki Rum Erkek Yetimhanesi'nin tapusu Fener Rum Patrikhanesi'ne verildi. 

Tapuyu alan patrikhanenin avukatı "Bu hukukun üstünlüğü ve insan hakları açısından önemli bir başarı" dedi. Heybeliada'daki Rum Erkek Yetimhanesi'nin Fener Rum Patrikhanesine iadesine ilişkin tapusu, patrikhanenin avukatı Cem Murat Sofuoğlu tarafından teslim alındı. Avukat Sofuoğlu, adadaki yetimhanenin Fener Rum Patrikhanesine iadesine ilişkin karar üzerine, tapu işlemlerini gerçekleştirmek üzere dün Büyükada Kaymakamlığı binası içindeki Tapu Müdürlüğü'ne gitti.

Yasal süreç sona erdi

Sofuoğlu, Rum Erkek Yetimhanesinin tapusunu aldıktan sonra basın mensuplarına yaptığı açıklamada, aldıkları tapunun üstünde Rum Patrikhanesi yazdığını belirtti. Sofuoğlu sözlerine şöyle devam etti: ''Patrikhane, 5 sene önce sahip olduğu bu mülkiyeti kaybetmişti. Şimdi tekrar mülkiyetin sahibi oldu. Bu, hukukun üstünlüğü ve insan hakları açısından önemli bir başarı. Ben bunu böyle telakki ediyorum. Kaybolmuş bir hak, yasal süreç sonunda yasal sahibine geri dönmüş oldu. Bu konuda tamamen yasal süreç takip edildi. Bu da ülkemiz açısından önemli bir gelişme. Ben de bunu Türkiye'ye ve takip ediliyorsa uluslararası kamuoyuna duyurmaktan onur duyuyorum.''

AİHM kararını ilk uygulayan olduk

Sofuoğlu, adadan ayrıldıktan sonra Fener Rum Patrikhanesine geçerek tapuyu Patrik Bartholomeos'a takdim edeceğini belirtti. Avukat "Bu tapuyla AİHM kararını ilk uygulayan, yargılamanın yoluyla mülkiyeti geri veren ülke olduk. Dışarıya da örnek olacak bir hareketin işlemini gerçekleştirdik. Bu açıdan Avrupa'nın da önüne geçmiş olduk. Diğer ülkelere de örnek olduk. Bunu duyurmamız ve devamını getirmemiz lazım '' diye konuştu. Tapuyu asli sahibine takdim edeceğini söyleyen Sofuoğlu, Bartholomeos'un da çok sevinçli olduğunu sözlerine ekledi.

Yenilenmesi için 50 milyon lira gerek

Fener Rum Patrikhanesi Basın Sözcüsü Peder Dositheos Anağnostopulos, yetimhanenin yenilenmesi için 50 milyon liraya ihtiyaç olduğunu söyledi. Dünya çapında kendilerine bağlı Ortodoks kiliselerin yardımı ile sponsor aramaya devam ettiklerini dile getiren Anağnostopulos, herkesten destek beklediklerini söyledi.

Diyalog merekezi olacak

Anağnostopulos, "Bizim burada iki amacımız var. Binanın bir kısmı veyahut bir yanı dinler ve mezhepler arası diyalog merkezi olacak. Dolayısıyla kütüphanesi, misafirhanesi ve toplantı odası gerek. Diğer bölümünde manevi çalışmaların yapılacağı bir ekolojik çalışma merkez kurmak istiyoruz. Yaklaşık 50 milyon TL gerekiyor. Bu da küçük bir meblağ değildir" dedi.

25 Kasım 2010 Perşembe

SBS'nin Tarihi Belirlendi

SBS'nin Tarihi Belirlendi

Milli Eğitim Bakanlığı, İlköğretim 8. sınıflara yönelik Seviye Belirleme Sınavı'nı (SBS) 4 Haziran 2011'de yapacak.
Milli Eğitim Bakanlığınca 2011'de uygulanacak sınav takvimi belirlendi. İlköğretim 8. sınıf öğrencilerinin katılacağı SBS 4 Haziran 2011'de yapılacak. MEB'in 7. sınıflar için düzenleyeceği SBS'nin yürütmesinin Danıştay'ın kararıyla durdurulduğu anımsatıldı. Bu sınavın düzenleneceği tarih 5 Haziran 2011 olarak belirlenmişti.

MEB, SBS dışında Açıköğretim Lisesi ve Açık İlköğretim okullarının sınavları ile motorlu taşıt sınavları ve bazı kurumların sınavlarını da düzenliyor. Açıköğretim Lisesi birinci dönem sonu sınavları 15-16 Ocak, ikinci dönem sınavları 7-8 Mayıs; Açık İlköğretim ikinci dönem sonu sınavları 6 Mart, Açık İlköğretim üçüncü dönem sınavları 19 Haziran 2011'de yapılacak.

Öğrencisini Diplomalı Kuyumcu Yapacak

Öğrencisini Diplomalı Kuyumcu Yapacak

YÖK Genel Kurulu kararıyla ilk Mücevher Mühendisliği Fakültesi İstanbul Ticaret Üniversitesi bünyesinde kuruluyor. Öğrenci mezun olduğunda işi hazır olacak
İstanbul Ticaret Üniversitesi (İTİ- CÜ) Yüksek Öğrenim Kurulu'nun (YÖK) onayı ile Türkiye'nin ilk Mücevherat Mühendisliği bölümünü açıyor. Üniversite-sanayi işbirliğinin temsilcisi olan İTİCÜ çeşitli dallarda sektörün ihtiyacına cevap verecek yetenekli gençleri yetiştirecek. Açılacak yeni bölümlerden mezun olacak gençlerin istihdamının sağlanması için sektörlerin ileri gelenleri ile görüşüldü. Yapılan çalışmalar meyvesini verdi. Kuyumcular Odası ve Kuyumcukent'ten fakülte için yer tahsis edilebileceği sözü verildi. YÖK'ten de onay çıktı.

YÖNETİCİ YETİŞECEK

Türkiye'de ilk defa kurulacak olan Mücevher Mühendisliği Fakültesi ile illgili konuşan İstanbul Ticaret Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sabri Orman, "Hedefimiz, gelişen kuyumculuk sektörünün nitelikli, mühendislik formasyonuna sahip, imalat yönetimine vakıf, yabancı dil bilen üst düzey yönetici ihtiyacını karşılamaktır" dedi. Kurulacak laboratuarlarla pazarlama, satış ve markalaşma konusundaki eksikleri de gidermiş olacaklarını söyleyen Orman, "Öğrencilerimizin tasarımları bu laboratuarlarda bilgisayar ortamında projelendirilecektir. Son yıllarda kat ettiği gelişmelerle küçük atölyelerden kurumsal yönetim anlayışına sahip tesisler ortaya çıkaran sektörün bu gelişmesine katkıda bulunmak istiyoruz" diye konuştu.

Öğrenci başına 1.300 liralık yatırım yapıyor

Yarının iş adamlarını, iletişimcilerini, mühendislerini, bilim adamlarını, hukukçularını, tasarımcılarını, bankacılık, finans ve dış ticaret uzmanlarını, sanatkârlarını, tüccarlarını yetiştirmek için "İstanbul Ticaret Odası Eğitim ve Sosyal Hizmetler Vakfı" tarafından kurulan, üniversitenin arkasında İstanbul Ticaret Odası bulunuyor. 2010-2011 Eğitim yılı yatırım bütçesi 6 milyon 530 bin TL olan üniversitede öğrenci başına düşen yatırım ise 1.300 TL'yi buluyor. Üniversite bilimsel araştırma ve yayın teşviği, yurt dışı bilimsel toplantılara katılım ve yeni kurulacak olan her bir laboratuar için toplam 900 bin TL yatırım yapacak.


Duayenler ders verecek

İstanbul Ticaret Üniversitesi yetkilileri böyle bir fakülteyi üniversiteye kazandırmanın önemli olduğunu ve dünya altın piyasasını elinde bulunduran ülkelerle rekabet etmenin başka bir yolu olmadığını belirterek, 4 yıllık eğitimin sonunda, imalat ve Ar-Ge çalışmalarında görev alabilecek, üretici yönünü ortaya koyabilecek, sanatçı ruhunu geliştirmiş, küresel rekabet gücünü takip edebilen, yetenekli mücevher mühendisleri yetiştirileceğini kaydetti. Böylelikle, Türkiye'nin dünya altın ve mücevher piyasasını elinde bulunduran Hindistan, Çin, Belçika gibi ülkelerle rahatlıkla mücadele edebileceğine ve gereken payı alacağına işaret eden yetkililer, "Ayrıca ülkemizde sayıları ancak bir elin parmakları kadar kalan sarraf ve mücevher ustalarının yok olması önlenmiş olacak. Bu ustalarımızın yanında öğrencilerimiz staj yapacak" açıklamasını yaptı. Üniversitenin mücevher bölümüne bu yıl 30 öğrenci alınacağı belirtildi.

23 Kasım 2010 Salı

ABD Üniversitesini Dize Getiren Türk

ABD Üniversitesini Dize Getiren Türk

Türk öğrenci Sinan Cingilli'nin mücadelesi sonucu okul yönetimi kararını değiştirmek zorunda kaldı
ABD'deki Minnesota Üniversitesi, Türk Dışişleri, TBMM, TSK gibi kurumların da bulunduğu birçok siteyi, güvenilir değil diyerek tez ve ödevlerde kullanmayı yasakladı. Türk öğrenci Sinan Cingilli, okuluna karşı tazminat davası açmaya karar verince okul yönetimi listeyi geri çekti. Okulun tavrı Amerikan basını tarafından da Beyin yıkayacağınıza araştırma yapın sözleriyle eleştirildi.

Amerika'nın 1851 yılında kurulan en köklü kurumlarından Minnesota Üniversitesi ile okulun Sanat Fakültesi'nde okuyan Türk öğrenci Mehmet Sinan Cingilli arasındaki ilginç çatışma, Amerikan basınına konu oldu. Okulun tarih fakültesine bağlı Soykırım Çalışmaları Enstitüsü'nün resmi internet sitesinde Güvenilmez siteler başlığı altında bir liste yayınlandı. Altında ise, Akademik çalışmalar yürüten, ödev ve tez hazırlayan öğrencilerimiz bu sitelerde yer alan bilgilerden faydalanmamalıdır uyarısı yer aldı. Listedeki siteler şok ediciydi. Türkiye Turizm Bakanlığı, Türkiye Dışişleri Bakanlığı, TBMM, Türk Silahlı Kuvvetleri, Turkish Coalition of America, Türk Amerikan Birliği Assamblesi gibi siteler Ermeni soykırım iddialarına cevap veren yazıları içermeleri nedeniyle güvenilmez siteler arasına girmişti. Bu durum ilk olarak üniversitede sanat eğitimi alan Türk öğrenci Mehmet Sinan Cingilli'nin dikkatini çekti. Derhal yetkililerle temasa geçip ülkesinin resmi kurumlarını karaladığı gerekçesiyle listenin kaldırılmasını istedi. Ancak yetkililerden olumsuz yanıt aldı.

Dilekçeyi görünce tavır değişti

Bunun üzerine pes etmeyen birinci sınıf öğrencisi Sinan, Turkish Coalition of Amerika (Amerika Türk Birliği) adlı derneğin desteğini de alarak okulunu dava etmeye karar verdi. Federal mahkemede açılacak davanın avukatlığını da derneğin Amerikalı üyesi Bruce Fein üstlendi. Fein ve Cingilli, dava dilekçesini hazırladıktan sonra bir kez daha okul yönetimi ile temasa geçip, Ağır bir tazminat davası açıyoruz bu da dilekçesi diye Minnesota Üniversitesi'ni yeniden uyardı. Dilekçeyi gören okul yönetimi hemen geri adım attı ve listeyi internet sitesinden kaldırdı. Okul yönetimi adına açıklama yapan Mark Rotenberg, Zaten sitede yer alan bazı materyalleri değerlendiriyorduk. Davacıların uyarılarını da dikkate alarak gerekli düzenlemeyi yaptık dedi. Rotenberg, Listenin akademik özgürlüğe yönelik bir tehdit olduğunu düşünmüyorduk. Enstitünün başındaki uzmanımız Bruno Chaouat böyle bir liste yayınlamanın gereksiz olduğuna karar verince kaldırdık ifadesini kullandı. Davacılar ise üniversitenin bir daha böyle bir liste yayınlamayacaklarına dair yazılı garanti vermesi durumunda davadan vazgeçeceklerini açıkladı. Ayrıca dava sürecinde ortaya çıkan avukatlık masraflarının da üniversite yönetimi tarafından karşılanması talep edildi.

Beyin yıkama, araştırma yap

Minnesota'da yayınlanan Twin Cities adlı yerel gazeteye göre bu okulun ilk sabıkası değil. Minnesota Üniversitesi'nde daha önce de bir film gösterimi kriz çıkardı. Amerikan küçük çiftçilerinin sorunlarını anlatan Troubled Waters: A Mississipi River Story (Sorunlu sular: Bir Mississipi Nehri Hikayesi) adlı belgeselin okuldaki gösterimini durduran üniversite yönetimi, gelen tepkiler üzerine geri adım atarak gösterime izin vermek zorunda kaldı. Bu sansür kararının, üniversiteye bağış yapan büyük tarım şirketleri nedeniyle alındığı iddia edildi. Sinan ile okulunu karşı karşıya getiren olayda da benzer bir faktörün etkili olduğu düşünülüyor. Minnesota Üniversitesi Soykırım Çalışmaları Enstitüsü'nün en büyük bağışçılarından birinin Ermeni asıllı Amerikalı bir işadamı olduğu biliniyor. Okulun, bu finansöre hoş görünmek için ya da onun isteği doğrultusunda böyle bir liste yayınladığı tahmin ediliyor. Twin Cities, Minnesota Üniversitesi profesörleri araştırma yapmalı, beyin yıkayıcı olmamalı yorumunu yaptı.

Üniversitede bunlar olmaz

Sinan Cingilli, davayla ilgili yaptığı açıklamada şöyle konuştu: Ben Türk'üm ama bu benim Türklüğümle alakalı bir durum değil. Öğrencilerin neyin güvenilir neyin güvenilmez olduğunu kendi akıllarıyla ayırt edebilme hakları ellerinden alınıyor. Üniversite gibi bir yerde böyle bir durumun söz konusu olması gerçekten çok rahatsız edici.

2 milyar dolar varlığa sahip

1851 tarihinde kurulan Minnesota Üniversitesi Us News'ün en iyi okullar sıralamasında ABD'nin en kaliteli 64'üncü üniversitesi olarak görülüyor. Okulun gelirlerini yöneten vakfın varlığı 2 milyar dolar. Okulda 33 bin öğrenci eğitim görüyor.

Evli ilköğretim öğrencileri!

Evli ilköğretim öğrencileri!

İlköğretim ve ortaöğretimde evlilik yasak olmasına rağmen okula devam etmeyen öğrencilerin mazeretleri arasında evlilik de soruluyor.
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) eğitimin zorunlu olduğu ilköğretimde evli öğrenci peşine düştü. İlköğretim ve ortaöğretimde evlilik yasak olmasına rağmen okula devam etmeyen öğrencilerin mazeretleri arasında evlilik de soruluyor.

MEB verilerine göre yaklaşık 100 bin, Eğitim Sen'e göre 220 bin çocuk zorunlu eğitim çağında olmasına rağmen okula gitmiyor. Bu arada MEB, 81 il valiliğine gönderdiği talimatla çocukların okula gönderilmeme nedenlerinin araştırılmasını isteyince İl Milli Eğitim Müdürlükleri bu çocukların neden gelmediğini araştırmaya başladı ve peşlerine düştü.

EVLİLİK CÜZDANINA BAKIYOR
En ilginç çalışmayı Mersin Milli Eğitim Müdürlüğü doğum ile öğrenci kayıtlarını karşılaştırarak yapıyor. Devamsızlık mazeretleri arasına ölümün yanı sıra evlenme de dahil edildi. Okul müdürlerinden, ölen kişilerin ölüm kaydı, adres değiştirenler için muhtarlık kaydı ve evlenenler için evlenme cüzdanı fotokopisi istendi.

Langırtlı Lise Rezaleti

Langırtlı Lise Rezaleti

Kumar kapsamında sayıldığı için kahvehanelerden çıkan 'langırt', liselere girdi
İstanbul'da langırt rezaleti. Beylikdüzü'ndeki üç liseye, okul yönetimleri tarafından gelir getirmesi amacıyla langırt masaları kondu. Olayı öğrenen İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, jet soruşturma başlattı. Masalar kalkıyor.

ÜCRETSİZ MASA TENİSİ GİTTİ

Akşam gazetesinin haberine göre, okula gelir kazandırmanın yolunu arayan yöneticiler tuhaf bir uygulamaya imza attı. Yaklaşık 2 hafta önce, Büyükşehir Hüseyin Yıldız Anadolu Lisesi, 75. Yıl Cumhuriyet Lisesi ve Beşir Balcıoğlu Anadolu Lisesi'ne langırt yerleştirildi. İddiaya göre, 75. Yıl Cumhuriyet Lisesi yönetimi bodrum kata konulan langırt masasına yer açmak için bedava oynanan masa tenisini kaldırdı. Okulda bilardo masasının da olduğu ortaya çıktı. Öğrenciler tenefüslerde 5 TL'ye aldıkları toplarla langırt oynuyor.

Olayı duyan Beylikdüzü İlçe Milli Eğitim Müdürü İkram Kayapınar, langırt olan okullara baskın yaptı, soruşturma başlattı. Kayapınar, masaların kaldırılması için talimat verdi. Kayapınar, 'Bir okulumuz langırt masası koydurmuş. Diğer okullarda da öğrenciler okul idarecilerine baskı yapmış. Sonuç olarak onlar da langırt koydurmuş. Oyun masalarının, sportif faaliyetten uzak olduğu bir gerçekken, parayla oynatılmasını asla doğru bulmuyorum. Bir eğitim kurumunda bulunmasını da tasvip etmiyorum. Yaptığımız araştırma ve inceleme sonucunda, okul müdürlerine talimat vererek acilen kaldırılmasını istedim. Birkaç güne kadar da kaldırılacak' diye konuştu.

GÜNDEM KALİTELİ EĞİTİM OLMALI

İlçedeki eğitimi kurumlarının eğitim kalitesiyle gündeme gelmesi gerektiğini belirten Kayapınar, 'Yeni derslikler ve okulların ilçemize kazandırılması için çaba harcıyoruz. Sıkıntıları gidermek için çözümler arıyoruz. Eğitim kurumlarına yönelik çalışmalarımız sürerken, ilçeye nereden sirayet ettiğini bile bilmediğimiz, langırt ve bilardo masalarının okullara yerleştirilmesine bir anlam veremiyorum' diyerek şaşkınlığını dile getirdi.

'OKUL AİLE BİRLİĞİ ALDI'

75. Yıl Cumhuriyet Lisesi Müdürü Hasan Tan, langırt masalarını Okul Aile Birliği'nin koyduğunu iddia ederek 'Bir hafta durdu. Okullar açıldığında bunu kaldıracağız' dedi. Diğer iki okulun yöneticileri de öğrencilerden baskı geldiği için böyle bir uygulamaya geçtiklerini belirtti.

Her Sınıfa Dizüstü Bilgisayar

Her Sınıfa Dizüstü Bilgisayar

Milli Eğitim Bakanı Çubukçu, okulların bilgisayar, internet bağlantısı ve teknolojik donanım açısından daha ileri bir aşamaya taşınacağını belirtti.

Okullarda kara tahta dönemi kapanıyor...

�Fırsatları Artırma ve Teknolojiyi İyileştirme Hareketi�nin (FATİH Projesi) imza töreni Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Milli Eğitim Bakanı Çubukçu ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın katılımıyla Rixos Otel'de gerçekleştirildi.


Toplantıda konuşan Çubukçu, projenin Türkiye'yi bilgi toplumuna ulaştırma konusunda büyük güç kazandıracağını belirtti. Çubukçu, Fatih Projesi'yle okulların bilişim teknolojileri laboratuvarlarındaki bilgisayar, internet bağlantısı ve teknolojik donanımın daha ileri bir aşamaya taşınacağını ifade etti. Orta öğretimde başlayan, 3 yıl içinde okul öncesi eğitime inmesi planlanan projeyle eğitimde fırsat eşitliği ve kalitenin artırılmasını amaçladıklarını belirten Bakan Çubukçu, projeyi �adından çok söz ettirici, örnek bir proje� olarak nitelendirdi.

Çubukçu, sözlerini şöyle sürdürdü: �Tüm okulları bilgisayar ile donattık, bilişim teknoloji sınıflarını kurduk. 2002'de 85 öğrenciye bir bilgisayar düşerken 2010'da 15 öğrenciye bir bilgisayar düşüyor. 2003'te çok az okulda, sınırlı internet erişimi varken bugün ilköğretimde okulların yüzde 96'sında, orta öğretimde de yüzde 100'ünde internet erişimini sağladık. Okullarımızın tamamını her türlü bilişim teknolojisi araçlarıyla donatmak istiyoruz.�

Fatih Projesi'nin tüm öğrencileri kucaklayacağını, bilgiye çok daha hızlı ulaşmalarını sağlayacağını belirten Bakan Çubukçu, proje sayesinde öğretmenlerin çok daha zengin bir ortamda ders yapabileceğine işaret etti. Projenin öğretmen ve öğrencilerin motivasyonlarının artmasına olumlu katkı sağlayacağını da vurgulayan Çubukçu, proje kapsamında donanım alt yapısının iyileştirileceğini, eğitsel e-içeriğin sağlanacağını, öğretim programlarının bilişim teknolojisini içerecek hale getirileceğini, öğretmenlerin hizmet içi eğitiminin, bilinçli, güvenli ve izlenebilir bilişim teknolojisi kullanımının sağlanacağını söyledi.

Niye rahatsız oluyorsunuz?

Projenin açılışında konuşan Başbakan Tayyip erdoğan projenin adının eleştirilmesine anlam veremediğini belirtip şunları söyledi, FATİH projesini incelediğinizde Fatih'te de bunun kendisini görürsünüz zaten. Her ne kadar bazıları FATİH adı konuldu diye bu projeyle kendisine göre dalgasını geçiyorsa da bu projenin hakkıyla icra edildiğinde onlara da gerekli tokadı atacaktır diye düşünüyorum. Fatih Sultan Mehmet'in yetişme koşullarına baktığınız zaman işte, bu yaşlarda özel olarak eğitmenine teslim edilmiş. 'Ne var bunun açılımında, her halde çok düşünüldü' deniyor. Ne diyor, fırsatları arttırma teknolojiyi iyileştirme .... Niye rahatsız oluyorsun? Fırsatları değerlendirmekten, teknolojiyi iyileştirmekten daha güzel bir şey olabilir mi dedi.

13 Kasım 2010 Cumartesi

Sancak tan iddialı dönüş

Turkish Do&Co ve LSG Sky Chefs’ten sonra Türkiye’nin üçüncü ikram şirketi Sancak Inflight Service oldu. Güntay Şimşek yazdı

Havacılık sektöründe uçak içi ikram hizmeti veren şirketlere bir yenisi eklendi. Sancak Inflight Service, Turkish Do&Co ve Lufthansa LSG Sky Chefs'ten sonra üçüncü uçak içi ikram şirketi olarak faaliyetlerine başladı. İstanbul Atatürk Havalimanı ve Antalya Havalimanı'nda hizmetlerine başlayan şirket, 2011'den itibaren Sabiha Gökçen ve İzmir Adnan Menderes Havalimanı'nda faaliyete geçecek. Sancak grubu uçak içi ikramında yeni değil.

İlk olarak 1993 yılında Sancak Catering adıyla kurulan şirket 2007'ye kadar Alman Lufthansa Grubu'na ait LSG Sky Chefs ile ortaklık yaptı. Buradaki hissesini Almanlara devreden Sancak, üç yıl aradan sonra, Sancak Inflight Service adıyla İstanbul Atatürk ve Antalya Havalimanı'nda kurulan yeni tesislerinde tekrar uçak içi ikram hizmetlerine başladı.

Sancak Inflight Service'in İstanbul'daki yeni tesislerini, sahibi Mustafa Bayrak ile gezdim. Tesisin ilk olarak Atatürk Havalimanı 17/35 pistini gören aprona hâkim konumu dikkatimi çekti. Üretim bölümlerini gezdiğimde ise hijyene verilen aşırı önem, modernliği ve tasarımı beni oldukça etkiledi. Bir uzay üssünü andıran üretim bölümlerini gezebilmek için dezenfekte olmam gerekti. Harekete duyarlı kapılar, mutfak ekipmanlarında lider üreticilerin ürünleriyle donatılmış mutfaklar Mustafa Bayrak'ın sektördeki diğer şirketlerle rekabeti ne kadar ciddiye aldığını gösteriyor.

Yeni tesis, uzay üssü gibi

Sektörde mutlaka rekabet ortamı yaratılması gerektiğinin altını çizen Bayrak, üçüncü uçak içi ikram şirketinin varlığının havayolları için bir avantaj olacağını söyledi. Tesisler yeni olduğu için teknolojik açıdan rakiplerine göre fark sağladıklarını dile getiren Bayrak, "Daha teknolojik tesislerde yıllardır beraber çalıştığımız profesyonel bir kadro ile hizmet veriyoruz" diye konuştu.

Bayrak haklı, zira 2002'den bu yana hızla büyüyen Türk havacılık sektöründe ikram hizmeti verecek üçüncü bir şirkete ihtiyaç vardı. İki güçlü şirketle nasıl rekabet edeceklerini ise Bayrak şu şekilde ifade ediyor; "THY gelişiyor. Pazar büyüyor. İkram şirketleri büyüyor, ancak biz diğer şirketlerle kıyaslanmayacak ölçüde tesisler kurduk. Daha önce sektöre girdiğimizde sadece USAŞ vardı.

1993'te USAŞ'ın greve gitmesiyle yeni olmamıza rağmen THY'ye first ve bussiness ikramları verdik." İkram işinde her ne kadar üretim en önemli süreç gibi gözükse de işin beynini operasyon merkezi oluşturuyor. Havayollarının siparişleri telefon, faks veya e-mail yoluyla operasyon merkezine geliyor. Siparişler üretim bölümüne bildiriliyor, burada hazırlanan ikramlar uçağın geliş veya gidiş saatine göre uçağa yükleniyor. Mustafa Bayrak gelen uçak rötar yaptıysa, ikramların sevk edilmediğini belirtti. Giden uçağın rötar yapması halinde ise farklı bir prosedür uygulandığını vurgulayan Bayrak, "Uçak kalkışında ikram yüklenmiş ama hava şartlarına, trafiğe bağlı bir rötar meydana geldiyse ve bekleme süresi uzuyorsa operasyon memurlarımız mevsime bağlı olarak yemeklerin bozulma ihtimalini göz önüne alıyor.

Böyle bir durumda hazırlanan yemekler uçaktan geri getirilip burada imha ediliyor ve uçağın kalkışına göre yeniden ikram yükleniyor" şeklinde bilgi verdi. Tesiste son olarak uçaklara yükleme yapmak için kullanılan araçları gördüm. Kamyon ve minibüslerin yanında apronda farklılık yaratmak üzere tercih edilen Smart otomobiller dikkatimi çekti. Operasyon takibinde kullanılacak Smartlar gerçekten de apronun havasını değiştirecek.

Günde 10-15 bin tepsi ikram

Sancak Inflight Service, talep olması halinde 2012'de Dalaman, Bodrum, Ankara gibi havalimanlarında da uçak içi ikram hizmeti vermeyi planlıyor. Dört tesis tam kapasiteyle çalışmaya başladığı zaman 700 ila 800 kişi istihdam edilecek. 3 bini kapalı alan olmak üzere toplam 3600 metrekare alan üzerine kurulu İstanbul ünitesi ise büyüklükte Antalya'dan sonra ikinci. Soğuk ve sıcak mutfak, pastane, içecek ve kasaphane bölümlerinden oluşan İstanbul ünitesinde günde 10-15 bin tepsi ikram üretiliyor. Havayollarına hazırlanan lunch box (yemek çantası), sandviç ve salata gibi ikramlar da dahil günde 30 bin yolcuya yemek üretme kapasitesine sahip. Lunch box üretiminin fazla olduğu Antalya'da bu rakam günde 40 bin yolcuya çıkıyor. İzmir ve Sabiha Gökçen üniteleri devreye girdiğinde bu rakamlar artacak.

İkram konsepti nasıl oluşturuluyor?

Her havayolunun ikram talebi farklılık gösteriyor. Havayolları ikram konseptlerine göre sandviç, sıcak yemek, soğuk yemek ve/veya salata tercih ediyorlar. Şirket bünyesinde bulunan tasarım ekibi alternatif mönüler hazırlayarak havayolu yetkililerinin beğenisine sunuyor. Havayolları tarafından seçilen mönü veya ikram çeşitleri Sancak Inflight Service'te uçuş saatlerine göre hazırlanıp, uçaklara yükleniyor.

11 Kasım 2010 Perşembe

İlköğretim Okulu'nda Skandal

İlköğretim Okulu'nda Skandal

Esenyurt'ta bir ilköğretim öğrencisi, derslerinde başarısız olduğu için otopark görevlisi gibi fosforlu yelek giyip, ağzında düdüğüyle okul önünde araçları düzenliyor.
U. C. karşılığında derslerden geçirileceğini iddia etti. Okul müdürü ise 'Nefes alma sorunu var. Ara sıra dışarıya çıkartıyoruz' diye savundu

Esenyurt Yakuplu Mahallesi Şair Fevzi Kutlu Kalkancı
İlköğretim Okulu'nda 'Bu olay ancak Türkiye'de olur' dedirten bir olay yaşanıyor. İddialara göre, derslerinde başarısızlı olamayan 8'inci sınıf öğrencisi U.C., ders zili çaldıktan sonra öğretmenleri tarafından sınıftan çıkartılıyor. Okul idarecilerinin odasındaki şapka ve fosforlu görevli yeleğini üzerine giyen U.C., ağzındaki düdükle soluğu okul kapısında alıyor. Geçtiğimiz çarşambadan beri okul önünde bekleyen U.C., karşılığında derslerinden iyi not alma sözü verildiğini iddia etti.

DERS BAŞLAYINCA DIŞARI ÇIKIYOR

Zil çalınca arkadaşlarıyla sınıfa giren U.C., hemen ardından kıyafetlerini giyip dışarı çıkıyor. Sabah 09.00'da okul kapısına dikiliyor, 14.30'a kadar nöbet tutuyor. Okul önünde park eden araçları düzenleyen U.C.'nin görevleri arasında velileri okula sokmamak da var.

NEFES ALMAKTA GÜÇLÜK ÇEKİYOR

Okulun Müdürü Salim İnan ise 'Okuldaki hiçbir öğrencimize özel kıyafetler giydirip dışarı göndermiyoruz. Burası okul. Çocuğun otoparkçı kıyafetiyle ne işi var? Size her kim söylediyse bunun aslı astarı yoktur. Ancak sorunlu bir öğrencimiz var. Bu çocuğumuz bazı derslerde nefes alma zorluğu yaşıyor. Psikolojisi bozuluyor. Öğretmenler de bu çocuğumuzu hava alması için dışarıya çıkartıyor. Çocuk hava alıyor, beden eğitim derslerine katılıyor. Sonra da derslerine devam ediyor. Bu her gün de olmuyor' diye konuştu.

GÜVENLİK DE ONDAN SORULUYOR

Ders saatlerinde okul kapısında bekleyen 14 yaşındaki U.C. yaptığı işten şikayetçi değil. U. C. 'Abi burada otoparkçı ve güvenlik görevlisi olarak bekliyorum. Matematik, Fen ve İngilizce 'de başarılı olamıyorum. Zaten derse girsem de bir şey anlamıyorum. Sinirlenebiliyorum. Okul yöneticileri eğer kapıda beklersem derslerden geçireceklerini söyledi. Ben de geçtiğimiz çarşambadan beri okul önünde bekliyorum. Bir de okul hademesi bazen içeride oluyor. O zaman da onun yerine burada bekliyorum. İçeriye öğrenci velisi sokmam kesinlikle yasak' dedi.

Meslek Liselerine Dev Yatırım

Meslek Liselerine Dev Yatırım

İzmir Valisi Cahit Kıraç, Uzmanlaşmış Meslek Edindirme Merkezleri, beş yıl içinde Türkiye genelindeki 111 teknik ve endüstri meslek lisesinin alt yapılarının yenileneceğini açıkladı.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ile TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi'nin ortaklaşa hazırladığı projenin İzmir ayağının 106 milyon liraya mal olacağını açıklayan Kıraç, bu çerçevede ara eleman ve yetişmiş işgücü açığının da kapanacağını kaydetti. Türkiye'nin en önemli probleminin işsizlik ve mesleksizlik olduğunun altını çizen Vali Kıraç, "Beceri 10 Projesi, beş yıl boyunca uygulanacak. Proje çerçevesinde 111 teknik ve endüstri meslek lisesinin alt yapısı yenilenecek. Bunun için 106 milyon liralık makine ve teçhizat yatırımı yapılacak. 6 bin eğitmen, modern tekniklere göre eğitilecek. Bunun yanısıra 1 milyon işsiz de eğitimden geçirilecek." dedi.

Beceri 10 Projesi'nin ülke için son derece önemli bir çalışma olduğunu belirten Kıraç, Türkiye'de çalışma yaşındaki nüfusun işgücüne katılım oranının yüzde 47,9, İzmir'de ise yüzde 46,6, işsizlik oranının Türkiye genelinde yüzde 14, İzmir'de yüzde 16,2 olduğu belirtti. Buradan yola çıkarak beceri kazandırma ve iş edindirme seferberliği yapılması gerketiğini ifade eden Vali Cahit Kıraç, "Türkiye için olduğu kadar İzmir için de çok önemli bir projedir. Üzerinde hassasiyetle durulması, millî bir proje olarak kabul edilmesi, herkesin gönül ve el vermesi gerekir. Çağımızda küreselleşmenin bir sonucu olarak ekonomik ilişkilerde, sosyal ve siyasal alanlarda köklü değişiklikler meydana gelmiş ve gelmeye devam etmektedir. Bu değişimlerin insanoğlunun yaşam standartını yükseltmesi gibi olumlu sonuçları yanında, yoksulluk ve işsizlik gibi sosyal sorunların da derinleşmesine neden olduğu bilinmektedir. İşsizliği mutlaka azaltmamız, istihdam için alt yapıyı güçlendirmemiz gerekir. 'Ne iş olsa yaparım' diyenlerin yerine, 'Ben bu işi yaparım' diyen elemanlar yetiştirmeliyiz. İşsizliği çözeceksek, önce meslek edindireceğiz. Türkiye'nin en önemli sorunu hem işsizlik hem de mesleksizliktir." şeklinde konuştu.

Toplantıya Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı ve TOBB Üyesi Ender Yorgancılar, İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Sırrı Aydoğan, Milli Eğitim Bakanlığı Erkek Teknik Eğitim Genel Müdür Yardımcısı Hüsamettin Kaya da katıldı. Kaya, mesleki eğitimin son yıllarda büyük artış gösterdiğini, 4 milyon öğrenciden 1 milyon 650 bininin bu alana yöneldiğini söyledi.

KPSS Sonuçları Açıklanıyor

KPSS Sonuçları Açıklanıyor

İptal edilen Eğitim Bilimleri sınav sonuçlarının açıklanma tarihi belli oldu. İşte sınavın açıklanacağı tarih...
Soruların sızdırıldığı gerekçesiyle iptal edilerek 31 Ekim 2010'da yeniden yapılan KPSS Eğitim Bilimleri Sınavı sonuçları, yarın saat 14.00'de açıklanacak. Ertelenen 30 bin öğretmen ataması da bu sonuçlara göre yapılacak.


Sınavı düzenleyen Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM), sınav sonuçlarını değerlendirme çalışmasını tamamladı.

Sonuçlar, yarın saat 14.00'de internet sitesine konulacak.

31 Ekim'de yapılan sınava yaklaşık 295 bin aday katılmıştı. Sınav yeni bir kopya skandalının önüne geçebilmek için yoğun güvenlik önlemleri altında yapıldı.

İptal edilen sınavda yüksek puan alan adaylar dikkatleri üzerlerine çekmişlerdi. Şimdi o adayların yeni puanları merak ediliyor.

Çünkü kopya iddalarına ilişkin sonuşturmayı yürüten Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı bu sonuçları da inceleyecek.

Sınav sonuçlarının ardından ise gözler Milli Eğitim Bakanlığı'nda olacak.

Çünkü Bakanlık aylardır bekleyen 30 bin öğretmenin atama tarihini belirleyecek.

4 Kasım 2010 Perşembe

Yatılı Okul Öğrencileri Hastanelik

Yatılı Okul Öğrencileri Hastanelik

Antalya'da yatılı bir orta öğretim okulunda iki gündür yüksek ateş ve şiddetli baş ağrısı nedeniyle hastaneye başvuran öğrenci sayısı 80'e ulaştı.
Alanya Kaymakamlığı, yatılı bir orta öğretim okulunda önceki gün 24, dün de 56 öğrencinin rahatsızlanması üzerine inceleme başlattı.

Öğrencilerden 30'unun tedavisi devam ediyor. 50'ye yakın öğrenci ise taburcu edildi.

İlçe Tarım Müdürlüğü ekipleri, okulda dağıtılan yemeklerden numune aldı.

Şahin Yılmaz İlköğretim Okulunda Yangın Çıktı, Bir Sınıf Yandı

Okulda Yangın Çıktı, Bir Sınıf Yandı

Bursa'da bir ilköğretim okulunda çıkan yangında bir sınıfta maddi hasar meydana geldi.
Neden çıktığı henüz bilinmeyen yangınla ilgili soruşturma başlatıldı.

Merkez Osmangazi ilçesi Yunuseli Mahallesi Şahin Yılmaz İlköğretim Okulu'nun 3. katında henüz belirlenemeyen bir nedenden yangın çıktı. Vatandaşların ihbarı üzerine olay yerine gelen Bursa Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığı'na bağlı ekiplerin müdahale ettiği yangın kısa sürede kontrol altına alındı. Yangında bir sınıftaki eşyalar kullanılmaz hale geldi. Olayla ilgili soruşturma başlatıldı.

Kavgaya Karışanlara Ders!

Kavgaya Karışanlara Ders!

DTCF'de kavgaya karışan öğrenciler derslere alınmadı
Ankara Üniversitesi Dil-Tarih ve Coğrafya Fakültesi'nde (DTCF) karşıt görüşlü gruplar arasındaki kavgaya katıldıkları öne sürülen 9 öğrencinin derse girişleri yasaklandı. Öğrencilerden Hakan Göl, �22 Kasım'da sınavlar başlıyor. Soruşturma 5 ay sürerse ne olacak? Bu olayda 14-15 kişi var. Ancak bu tedbir sadece bir tarafa yönelik uygulanmıştır� dedi.

Alınan bilgiye göre DTCF yönetimi, geçen haftaki kavgaya karıştığı öne sürülen öğrenciler hakkında soruşturma başlattı. Soruşturma geçiren öğrencilerden 9'u, önceki gün güvenlik birimleri tarafından fakülte kapısından içeriye alınmadı. Öğrenciler dün de fakülteye giremedi. DTCF Dekanı Prof. Dr. Rahmi Er, öğrencileri ikna etmeye çalıştı.

Fakülteye alınmayan öğrencilerden Antropoloji Bölümü 1. sınıf öğrencisi Hakan Göl, �Kavgayı ayırmak için gittim. Darp edilen de ben oldum. Hakkımda soruşturma açılmış. Dekan soruşturmanın selameti açısından okula alınmamamız gerektiğini söyledi. Yasak, soruşturma sonuçlanana kadar devam edecekmiş. Soruşturma 5 ay da sürebilir� dedi

Eğitim-Sen: YÖK Kaldırılsın

Eğitim-Sen: YÖK Kaldırılsın

Eğitim-Sen Genel Başkanı Zübeyde Kılıç, YÖK'ün kaldırılmasını, yerine Üniversiteler Arası Kurul türü eşgüdüm işlevini yerine getirecek yeni bir örgütlenmeye gidilmesini talep etti.
Eğitim-Sen Genel Merkezi bünyesinde kurulan �Üniversite Temsilciler Kurulu�nun hazırladığı sonuç bildirgesi Genel Başkan Kılıç tarafından düzenlenen basın toplantısı ile açıklandı.

12 Eylül 1980 askeri darbesinin ardından üniversiteler üzerinde bir baskı aracı olarak YÖK'ün kurulduğunu ileri süren Kılıç, kurulun bu özelliğini 29 yıldır aralıksız sürdürdüğünü savundu.

YÖK'ün beraberinde birçok sorunu da getirdiğini iddia eden Kılıç, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün katıldığı her üniversite açılışında YÖK'ün kaldırılmasını değil, yeniden düzenlenmesi konusunda vurgu yaptığını söyledi.

YÖK'ün üniversitelerin özgür, demokratik bir çalışma ortamına katılması için mutlaka kaldırılmasının gerektiğini vurgulayan Kılıç, şunları söyledi:

�Üniversitelerin çoğunda terfiler ve yükselme kriterlerine uyulmamakta, görevde yükselme sınavları yapılmamaktadır. Bu da yoğun hak kayıplarına neden olmaktadır. Eğitim-Sen olarak YÖK'ün kaldırılarak Üniversiteler Arasa Kurul türü eşgüdüm işlevini yerine getirecek yeni bir örgütlenme gerçekleşmesini istiyoruz. Bu kurul ve organları üniversite birleşenlerinin demokratik katılımı ile oluşturulması, dışsal değerlendirme yerine içsel katılımı ve denetimi savunmalıdır. Bunun yolu bilimsel, özgür, demokratik üniversite ve parasız eğitimdir.�

Kılıç, üniversitelerde başörtüsü sorunun çözümü konusunda da siyasal iktidarın muktedir ve güçlü olmasına rağmen konuyu sürüncemede bırakarak mağdur rolü oynadığını savundu.

�Yüksek öğretimde türban konusu yasakçı bir zihniyete teslim olmadan eğitim hakkı ve üniversitedeki diğer özgürlük sorunları ile bütünlük içinde çözülmelidir� diyen Kılıç, aksi takdirde yaşanan kutuplaşmaların öğrenci ve öğretim üyeleri arasında büyük sorunları yaşanmasına neden olacağını iddia etti.

Bu arada Kılıç, YÖK'ün kuruluş yıl dönümünde Türkiye'nin değişik yerlerinde birçok etkinlik yapacaklarını belirterek, Dicle Üniversitesinde yapmayı planladıkları konferansa rektörlüğün izin vermediğini de ileri sürdü.

Kılıç, bir gazetecinin 18. Milli Eğitim Şurası'na katılmamalarına ilişkin sorusu üzerine, şuranın birinci günü şuraya yönelik tutum ve tavırlarını ortaya koyarak şuradan çekildiklerini söyledi.

Sendikalara gerekli söz hakkının verilmemesini de eleştiren Kılıç, şurada alınacak kararların takipçisi olacaklarını da söyledi.

YGS LYS ve KPSS Tarihleri Belli Oldu

YGS LYS ve KPSS Tarihleri Belli Oldu

ÖSYM, 2011'de yapacağı sınavların tarihlerini belirledi. İşte 2011 sınav takvimi...
ÖSYM'den yapılan açıklamada, 2011 sınav takviminin belirlenmesinde önceliğin YGS ve Lisans Yerleştirme Sınavlarında (LYS) olduğunu belirtilerek, ''2010-2011 eğitim-öğretim yılında ortaöğretimde derslerin bitiş tarihi esas alınarak, adayların YGS stresinden uzaklaşıp LYS'ye daha iyi hazırlanabilmelerini sağlamak amacıyla YGS öne alınmıştır'' denildi.

Açıklamada, sınav takviminde belirtilen başvuru tarihlerinin 2011 yılında, mücbir sebepler dışında, uzatılmayacağından adayların başvuru tarihlerini dikkatli takip etmelerinin önemli olduğu vurgulandı.

Üniversiteye girişte ikinci aşama sınavı olan LYS'lere başvurular ise 18-27 Nisan 2011 tarihleri arasında yapılacak.

LYS-1 ve LYS-5 18 Haziran 2011'de, LYS-4 19 Haziran 2011'de, LYS-3 25 Haziran 2011'de, LYS-2 ise 26 Haziran 2011'de düzenlenecek.

A grubu ve öğretmenlik kadroları için düzenlenen KPSS'nin de tarihi belirlendi. Buna göre, KPSS'ye başvurular, 9-25 Mayıs 2011 tarihleri arasında alınacak. KPSS, 9-10 Temmuz 2011 tarihlerinde yapılacak.

Tıpta Uzmanlık Eğitimi Giriş Sınavı (TUS) İlkbahar Dönemine başvurular, 28 Mart-6 Nisan 2011 tarihleri arasında alınacak ve sınav 14-15 Mayıs 2011'de gerçekleştirilecek.

Üniversitelerarası Kurul Yabancı Dil Sınavı (ÜDS) İlkbaahar Dönemine başvurular, 31 Ocak-9 Şubat 2011'de alınacak, sınav 20 Mart 2011'de olacak.

Kamu Personeli Yabancı Dil Bilgisi Sınavı (KPDS) İlkbahar DÖnemine ise başvurular 28 Mart-6 Nisan 2011 tarihleri arasında yapılacak ve bu sınav 22 Mayıs 2011'de yapılacak.