30 Mart 2010 Salı

'Türkiye’nin de Almanya’da Okulları Olabilir'

Merkel, “Almanya’nın varsa, Türkiye’nin de Almanya’da okulları olabilir. Fakat bu dilimizi öğrenmemek için bir bahane olmamalı” dedi.


Ankara'nın beklenen ziyaretçisi Almanya Başbakanı Angela Merkel, dün Ankara'ya geldi. Egemen Bağış tarafından karşılanan Merkel'in heyetinde Göç ve Uyumdan Sorumlu Devlet Bakanı Maria Böhmer ve çok sayıda iş adamı vardı. İlk olarak Anıtkabir'i ziyaret eden Alman Başbakan, Anıtkabir Özel Defteri'ne şunları yazdı: “Modern Türkiye'nin babası Mustafa Kemal Atatürk'ün eserine saygıyla. Almanya gelecekte de Türkiye'ye yolunda eşlik edecektir.” Tam Üyelikte Sağlam Adımlar Merkel'in Ankara'daki ikinci durağı Başbakanlık'tı. Merkel ile Başbakan Erdoğan'ın baş başa görüşmelerinin ardından ortak basın toplantısı düzenledi. Almanya'da yaşayan Türk vatandaşlarının durumu ile Türkiye'nin AB'ye giriş sürecinin ele alındığını aktaran Erdoğan, “AB'ye tam üyelik konusunda sağlam adımlarla ilerliyoruz. Bu konuda da aynı iradeyi sayın Şansölye'den görmek beni memnun etti” dedi. Türk-Alman Üniversitesi'nin Beykoz'da alt yapısının tamamlandığını ifade eden Erdoğan, “Yarın Türk-Alman üniversitesinin Parlamento'muzdan geçeceğine inanıyorum. Ülkemizde Alman Lisesi, Avusturya Lisesi, İstanbul Erkek Lisesi gibi liselerimiz Almanca eğitim veriyor. Anadolu liselerimizde Almanca öğrenmek mümkün. Aynı statüde adımların, Almanya'da atılabileceğini Bayan Merkel'den duymak beni mutlu etti” diye konuştu. En Büyük Sorun Almanca Bilmemeleri Almanya'da çok sayıda Türk-Alman okulu ve öğretmen bulunduğunu ifade eden Merkel ise,  “Almanya'da Almanca bilmeyen kimsenin yaşaması uygun olmaz. Almanya'da yaşayan insanların toplumsal yaşama katılmalarını istiyoruz. Geleneklerini unutmadan. Almanya'nın yurt dışında okulları varsa, Türkiye'nin de yurt dışında, Almanya'da okulları olabilir ancak Almanca öğrenmek şartıyla.” (Star)

Kayıp Öğretmenin Ailesi Perişan...

Eskişehir'de15 Mart'ta arkadaşlarıyla gittiği piknikten dönerken kaybolan öğretmen Mehmet Ali Örkmez, hala bulunamadı.

Eskişehir'in Mihalgazi ilçesinde, 15 Mart'ta arkadaşlarıyla gittiği pikniğin akabinde eve dönerken kaybolan öğretmen Mehmet Ali Örkmez, hala bulunamadı. Polis, Jandarma ve Akut ekiplerinin 15 gündür yaptığı aramalar bir sonuç vermedi. Aramalardan sonuç çıkmaması ailesini perişan etti. Arama çalışmaları sırasında bölgeden geçen Sakarya Çayı'na bağlı sulama kanalının suları kesildi, toprak kazıldı, öğretmenin kaybolduğu alan ile piknik yaptığı bölge arası arandı. Ancak Mehmet öğretmenle ilgili bir ipucuna bile rastlanmadı. Gün geçtikçe bir bulguya rastlanmayınca Mehmet öğretmenle ilgili arama çalışmaları da hız kaybetmeye başladı. Sabah saat 10.00'da başlayan arama çalışmaları öğleden sonra 15.00 sularında bitiyor. Geçen hafta sonu ise arama yapılmadı. Günlerdir aranan tek yer ise Sakarya Çayı'nın geçtiği alan. Örkmez'in ailesi aramaların yetersizliğinden ve tek bölgede yapılmasından rahatsız. Kardeşi Mustafa Örkmez, aramaların artırılarak geniş bölgelerden yapılmasını istiyor. Alınan bilgiye göre, 6 yıl önce İzmir 9 Eylül Üniversitesi Fen Fakültesi'nden mezun olan 30 yaşındaki Mehmet Ali Örkmez, Mihalgazi İlköğretim Okulu'nda öğretmen olarak göreve başladı. Şanlıurfa Siverekli olan ve 4 yıldır Mihalgazi İlköğretim Okulu'nda görev yapan Örkmez, 15 Mart'ta meslektaşları Ahmet Altay, Mustafa Derin, Abbas Kaplan, Sinan Çektemir ile birlikte Sakarılıca Kaplıcaları'na pikniğe gitti. 26 SL 652 plakalı Ahmet Atlay'ın idaresindeki otomobille piknikten aynı günün akşam saatlerinde ilçe merkezine dönmek için yola çıktı. Ancak, piknik dönüşünde Atlay idaresindeki otomobil yol kenarındaki bir kayaya çarptı. Maddi hasarın meydana geldiği kazadan sonra aynı araçla ilçeye gelen öğretmenlerden Örkmez, ikamet ettiği lojmanlara yakın ve Sakarya Nehri'nin geçtiği bölgede arkadaşlarıyla vedalaşarak araçtan indi. Ardından evlerine giden 3 öğretmen, sabah okula geldiklerinde arkadaşları Örkmez'in derse girmediğini fark etti. Evini ve cep telefonunu arayan arkadaşları Örkmez'den haber alamayınca durumu güvenlik güçlerine bildirdi. Güvenlik güçleri, cep telefonu kapalı olan Örkmez'in kaldığı lojmanı aradıktan sonra yakınlarıyla irtibata geçti. Bunun üzerine bekâr olan Örkmez'in bulunması için çalışma başlatıldı. Akut, polis ve jandarma ekipleri öğretmenin piknik yaptığı alan ile kaybolduğu lojman arasında bir kez köpeklerle arama yaptı. Ardından bölgeden geçen Sakarya çayına bağlı sulama kanalının suları kesildi, toprak kazılarak tabanı arandı. Şu anda arama çalışmaları Sakarya Çayı ile sulama kanalında yapılıyor. Ancak 15 gündür Mehmet öğretmenle ilgili bir ipucuna bile rastlanmadı. Yapılan çalışmalar netice vermeyince Mehmet öğretmenle ilgili arama çalışmaları da hız kaybetmeye başladı. AİLESİ: ARAMALAR YETERSİZ VE TEK YÖNLÜ Örkmez'in ailesi ise aramaların yetersizliğinden ve geniş alanda yapılmamasından rahatsız. Kardeşi Mustafa Örkmez, abisinin bir kez gittikleri piknik alanı ile kaybolduğu bölge arasında arandığını, ondan sonra arazide hiç arama yapılmadığını söyledi. Son bir haftadır aramaların yalnızca suda yapıldığını, ancak abisiyle ilgili bir bulguya rastlayamadıklarını anlatan Mustafa Örkmez, aramaların artırılarak çeşitli bölgelerden yapılmasını istedi. "Aramalar yetersiz. Çok üzülüyoruz" diyen Mustafa Örkmez, şunlarısöyledi: "Aramalar sabah saat 10.00 gibi başlıyor, akşam 15.00 gibi bitiyor. Hafta sonları arama yapılmıyor. İlk hafta önce piknik alanından ağabeyimin evine kadar olan alanda arama yapıldı. Onun dışında başka yerler aranmadı. Şu anda ise sadece suda arama yapılıyor. Aramaların artırılarak geniş bölgelerde de yapılması lazım. Ağabeyimle ilgili su dışında arazide bir yerde bulguya, ipucuna rastlayabiliriz. Belki kendisini arazide bulabiliriz. Tek bir noktada arama yapılması bizleri huzursuz ediyor. Bizlerin anlayışla karşılanması gerekir. Bunları yaşamak zor." "KİMSEYLE BAĞLANTISI YOKTU AMA KAÇIRILMIŞ DA OLABİLİR" Abisinin kaçırılmış da olabileceğini anlatan Mustafa Örkmez, "Ağabeyimle kendi halinde bir insandı. Ne bir örgüt, ne bir cemaat veya toplulukla herhangi bir bağlantısı da yoktu. Tüm arkadaşlarıyla görüştük. Nereye gitmiş, gelmiş olabilir diye. Ama bir netice yok. Kaçırılma ihtimalini görmüyoruz. Ama olmaz diye de bir şey yok. Her şey olabilir. Şu anda her şeyi göz önünde bulundurmak gerekir." ifadesini kullandı. Baba Ramazan Örkmez de, "Sanki yer yarıldı oğlum içine girdi. 15 gündür süren aramalar bir netice vermedi. Ne olur oğlumun yerini bilen gören varsa haber versin. Oğlumdan bir netice almak istiyoruz. Akıbetini bilmemek bizlere daha da acı veriyor." şeklinde konuştu. Aramalara katılan anne Adalet Örkmez de şu ana kadar bir neticeye ulaşılamayınca üzüntüden rahatsızlandı. Oğlundan bir haber alamayan anne Adalet Örkmez, sık sık bayılınca memleketine geri götürülerek, tedavi altına alındı. (Cihan)

Öğretmeniyle Tartıştığı İçin İntihar Etti...

İzmir'de öğretmeniyle tartıştığı gerekçesiyle 10. kattan atladığı öne sürülen lise öğrencisi, hastanede hayatını kaybetti.
Olay, önceki gün Balçova ilçesi Bülbülcü Sokak, 24 numaradaki Berivan Apartmanı'nda meydana geldi. Nevvar Salih İşgören Lisesi 10-H sınıfı öğrencisi Şahin Yutmaz (17), tarih dersi sınavından düşük not alınca iddiaya göre öğretmeniyle tartıştı. Ardından sınıftan çıkan Yutmaz'ın babası Ahmet Yutmaz okula çağrıldı. Oğluyla birlikte giden Yutmaz, öğretmenden özür dileterek durumu yatıştırdı. Liseli genç, daha sonra kendini 10. kattaki evlerinin bir odasına kilitledi. Babası, bunun üzerine kapıyı zorla açarak içeriye girdi. Açık pencereden baktığında, oğlunun kanlar içinde yerde yattığını gördü. Olay yerine çağırılan sağlık ekibinin yaptığı ilk müdahalenin ardından Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi'ne kaldırılan liseli genç, müdahalelere rağmen hayatını kaybetti. Şahin Yutmaz, Yukarı Çarşı Camisi'nde ikindi namazını müteakip kılınan cenaze namazının ardından toprağa verildi. Liseli Yutmaz'ın sosyal paylaşım sitesi Facebook'taki sayfasında, 27 Ocak 2010 tarihinde Karataş semtinde 3. kattan atlayıp intihara teşebbüs eden Ayşegül Aşkın'ın görüntülerinin bulunduğu, altına, "Böyle bir şeyi insan nasıl yapar?" diye, intiharın saçma olduğu hakkında yorum yazdığı öğrenildi. Yutmaz'ın, aynı sitede bulunan, "Ölüm tarihini öğren" adlı programı kullandığı, çıkan sonucun ise 30 Mart 2066 olduğu görüldü. (Cihan)

Tacizci Öğretmen Gözaltına Alındı...

Beden eğitimi öğretmeni kız öğrencilerini taciz ettiği gerekçesiyle gözaltına alındı. Bilgisayarında çok sayıda çocuk pornosu görüntüsüne rastlandı.
Ankara'nın Yenimahalle İlçesi'ne bağlı Batıkent semtindeki bir lisede Beden Eğitimi öğretmenliği yapan 41 yaşındaki Zeki Polat, kız öğrencilerini taciz ettiği gerekçesiyle gözaltına alındı. 12 yıl önce liseli öğrencisiyle evlenip, 2 yıl önce de boşandıktan sonra yalnız yaşayan öğretmen Polat'ın bilgisayarında çok sayıda çocuk ve hayvan pornosu görüntüleriyle öğrencilerine ait fotoğraflar ele geçirildi. Batıkent Celal Yardımcı Lisesi'nde Beden Eğitimi öğretmenliği yapan 41 yaşındaki Zeki Polat, öğrencilerini taciz ettiği gerekçesiyle veliler tarafından hakkında şikayette bulunuldu. Hemen harekete geçen polis ekipleri, öğretmen Polat'ın evine baskın yaptı. Bilişim Suçları ile Mücadale ekiplerince Polat'ın evindeki bilgisayarında çok sayıda çocuk ve hayvan pornosu görüntüleriyle kız öğrencilerine ait fotoğraflar ele geçirildi. Ayrıca Polat'ın evinde yapılan aramada çok sayıda pornografık içerikli CD'lere de el konuldu. Beden Eğitimi öğretmeni olan Polat, polis ekipleri tarafından göz altına alınarak Ankara Emniyet Müdürlüğü'ne getirildi. Polat hakkında bir kız öğrencisini tacizden, 2 öğrencisini ise bilgisayarında fotoğrafları bulunması nedeniyle aileleri tarafından davacı oldukları öğrenildi. Öğrencisiyle Evlenmiş
Beden Eğitimi öğretmeni Zeki Polat'ın 12 yıl önce lisede öğretmenlik yaparken öğrencisiyle evlendiği belirtildi. Bu evlilikten 11 yaşında kız çocuğu olan Polat'ın eşinden 2 yıl önce boşandığı ve şu anda yalnız yaşadığı öğrenildi. Polat, emniyetteki sorgulamanın ardından Adliyeye sevkedildi.(dha)

Gel de Bırakma!

Çocuklar anne babaları için, "Beni Seviyorsan Lütfen Sigarayı Bırak" kampanyası başlattı.

Denizli Belediyesi Çocuk Meclisi, anne ve babaların sigarayı bırakması için "Beni Seviyorsan Lütfen Sigarayı Bırak" adlı bir kampanya başlattı. Çocuk Meclisi, 7. olağan toplantısını Çatalçeşme Oda Tiyatrosu'nda yaptı. Toplantıya Belediye Başkan Yardımcısı ve Kent Konseyi Başkanı Şamil Çınar, öğretmenler ve çok sayıda meclis üyesi ilköğretim öğrencisi katıldı. Gündem maddelerinden en ilgi çekeni, velilerin sigarayı bırakmasına yönelik kampanya düzenlenmesi teklifi oldu. Çocuklar, anne ve babalarına sigarayı nasıl bıraktıracaklarına yönelik görüşlerini aktardı. Evdeki kardeşleri ve kendilerinin istemesi durumunda, ebeveynlerinin sigarayı bırakabileceğine, bunun için çeşitli eylem planları hazırlanmasına karar verdiler. Çocuklar, evdeki sigara paketlerine, "Sigarayı bırak", "Sigara içersen ben de yemek yemem", "Beni babasız bırakma", "Gelecekte üzülmememizi istiyorsan şimdi bırak" gibi yazılar yazacak. Anne ve babaların dikkatini konuya çekmeyi hedefleyen çocuklar, geniş katılımlı bir "Sigaraya Hayır" yürüyüşü de düzenleyip okullarda, sigaradan ayağı ya da kolu kesilmiş kişilerin katılımıyla toplantılar düzenleyecek. Sigarayı bırakan anne ve babalar da çeşitli hediyelerle ödüllendirilecek. Başkan Yardımcısı Çınar, 18 yıl öncesine kadar sigara içtiğini, çocuklarının sayesinde bıraktığını söyledi. Bırakmak için o dönemde çeşitli yollar denediğini ancak başarılı olamadığını anlatan Çınar, "Çocuklarım o zaman küçüktü. Televizyonda sigaradan zarar gören insanları görünce, benim için çok üzülüyorlardı. 'Baba senin de kolunun kesilmesini istemiyoruz. Sigara içen çocuklar babasız kalıyormuş.' diyerek, bırakmam için yoğun bir şekilde ikna etmeye çalıştılar. Çocuklarım bile benim için üzülüyordu ama kendim için bir şey yapmıyordum. Bir gün bu düşünceyi sorguladım ve sigarayı bıraktım. Önceden hafif işlerde bile çok çabuk yorulurken bıraktıktan sonra yorulmaz oldum. İki yıl paketi yanımda taşıdım ama hiç içmedim." dedi. Milli Eğitim Koruma Derneği İlköğretim Okulu Müdür Yardımcısı Ali Duran (52) ise 22 yıl önce 4 yaşındaki kızının sayesinde sigarayı bıraktığını söyledi. Çocukların bu konuda son derece etkili olacağına inandığını ifade eden Duran, "Kızım, sigara paketlerini yırtıp yırtıp çöpe attı. O zaman da öğretmendim. Sigaranın zararlı olduğunu, 4 yaşındaki kızım bana söylüyordu. Ben mi eğitmendim, kızım mı bilmiyorum. Bu beni çok etkiledi. Bir gün kızıma, sigarayı bırakacağıma dair söz verdim, 22 yıldır da tutuyorum." şeklinde konuştu. (Cihan)

MEB Projesine Destek Verdi...

Sanatçı Gülben Ergen, MEB'in 'Çocuklar Gülsün Diye' projesine destek verdi.

Sanatçı Gülben Ergen, 'Çocuklar Gülsün Diye' adlı projeye destek verdi. Okul Öncesi Eğitim Genel Müdürlüğü ile sanatçı Gülben Ergen arasında işbirliği projesi imzalandı. Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu'nun da hazır bulunduğu imza törenine katılan Ergen, böyle bir projeye katkıda bulunacağından ötürü mutluluğunu ifade etti. Gülben Ergen'in Mardin Bilge köyü çocuklarından etkilenerek böyle bir projeye imza attığı öğrenilirken, işbirliği protokolüne göre 6 ilde okul öncesi eğitim yuvaları açılacak ve Ergen de bunlara destek verecek. Toplantıda konuşan Bakan Çubukçu sanatçıların böyle bir çalışmaya destekte bulunmasının kendilerini sevindirdiğini söyledi. (Cihan)

Aile Bölüm Başkanı Çınar'ı Suçluyor...

Otomobilini 250 metrelik uçurumdan denize sürerek intihar eden Ebru Taş'ın ölümünü MSN kayıtları aydınlatacak.

Zonguldak Karaelmas üniversitesi (ZKÜ) Tıp Fakültesi Uygulama ve Araştırma Hastanesi Kuluk Burun Boğaz (KBB) Bölümü'nde görev yapan Yrd. Doç. Dr. Ebru Taş'ın cenazesi, toprağa verilmek üzere Antalya'ya gönderildi. Cenazenin hastane morgundan alınması sırasında Ebru Taş'ın annesi İlhan Taş, "O Fikret Çınar'ı getirin. Allahından bulsun. Kızımı yediler" diye feryat etti. Deniz Köşker de, yeğeni Ebru Taş'ın Amerika'da bir klinikte ihtisas sınavını kazandığını, ancak köstek olunduğunu, gitmesinin engellendiğini söyledi. İntiharla ilgili soruşturma başlatan savcılığın, Ebru Taş'ın msn görüşmelerini incemek için laptopuna el koyduğu, ayrıca telefon görüşmelerinin de dökümünün inceleneceği belirtildi. Fikret çınar ve bölümde görev yapan diğer çalışanların soruşturma sürecinde ifadelerine başvurulacağı belirtildi. Yrd.Doç.Dr. Ebru Taş, dün saat 11.20 sıralarında 34 BV 4456 plakalı otomobilini, Zonguldak-İstanbul Karayolu'nun Ilıksu Mevkii'nde 250 metrelik uçuruma sürdü. Ebru Taş'ın cesedi, denize gömülen otomobilden yaklaşık 3 saat sonra çıkarıldı. 1 gün önce de sabaha karşı çok sayıda sinir ilacı aldıktan sonra bindiği otomobiliyle tünel içinde maddi hasarlı kaza yapan ve ehliyetine el konulan Taş'ın cesedi, çalıştığı ZKü Tıp Fakültesi Uygulama ve Araştırma Hastanesi'nin morguna kaldırıldı. Anne ve Baba Savcıya İfade Verdi Kızlarının ölümünden, ZKÜ Tıp Fakültesi KBB Bölüm Başkanı Doç.Dr. Fikret Çınar'ı sorumlu tutan Muammer ve İlhan Taş çifti, bugün sabah saatlerinde intiharla ilgili soruşturma başlatan Cumhuriyet Savcısı'na ifade verdi. Adliyeden çıkarken güçlükle ayakta durdukları gözlenen Muammer ve İlhan Taş, kızlarının intiharıyla ilgili savcıya ifade verdiklerini söyledi. Kızının intihara sürüklenmesiyle ilgili bildiklerini anlattığını ifade eden Muammer Taş, "Fikret çınar'dan şikayetçi olmadım. Onu devlete ve Allah'a havale ediyorum. Savcılık gerekli soruşturmayı yapacak" dedi. 'Baskı Altındaydı Tayin İstedi' Kızının, Doç.Dr. Fikret Çınar tarafından baskı altında tutulduğunu öne süren İlhan Taş ise, "Kızım, geçen yıl Haziran ayında Amerika'da bir klinikte burs kazandı. Bunun için sabahlara kadar ders çalıştı. çok baskı altındaydı. Hastanede bölüm başkanı Fikret çınar ile anlaşamayınca İstanbul'da başka bir hastaneye tayinini istedi. Büyük olasıkla gerçekleşecekti. Hatta bugün belkide İstanbul'a tayini çıktı" diye konuştu. Muammer Taş'ın avukatı Deniz Dilver, soruşturma sürecinde ortaya çıkacak bilgi ve bulguların ardından ailenin şikayetçi olacağını söyledi. Morgda Kızının Cesedine Baktı, Feryat Etti Muammer ve İlhan Taş çifti, adliyeden ayrıldıktan sonra diğer yakınlarıyla birlikte kızlarının cesedini almak için hastaneye geldi. Araçtan inerken gözyaşlarına boğulan Taş çiftini, hastane personeli ve diğer yakınları teselli etmeye çalıştı. İlhan Taş, morga girerek kızının cesedini görmek istedi. Hastane yönetimi ise buna izin vermek istemedi. Bunun üzerine hastane yönetimi ile yakınları arasında tartışma yaşandı. Israrları üzerine İlhan Taş ve bazı yakınlarının cesedi görmesini izin verildi. Morgda, İlhan Taş ve yakınlarının feryatları yükselirken, dışarıda bekleyen Taş'ın mesai arkadaşları da gözyaşlarına boğuldu. Gözyaşları içinde morgdan çıkan İlhan Taş, "O Fikret çınar'ı gidin getirin. Allahından bulsun. Allah buna sebep olanın çoluğunun çocuğunun belasını versin. Ebru, yediler seni. Sığamadın buraya kızım. Fikret çınar, Allahından bul. Şerefsiz" diyerek feryat etti. Bu sırada güvenlik görevlileri gazetecilerin görüntü almasını engellemeye çalıştı. Güçlükle sakinleştirilen İlhan Taş, otomobile bindirildi. Tıp Sektöründen Bir Yıldız Kaydı Yeğeninin ölümünden Fikret Çınar'ı sorumlu tutan Deniz Köşker de, "Acımız çok büyük. Bu kız başarısız bir insan olsaydı, Amerika'da ihtisas kazanmazdı. Buna da köstek tutanlar burası. Gitmesini engellediler. Başarısız bir insan olsa Amerika'da ihtisasını kazanmazdı. Sınavını da kazandı, her şeyini kazandı. Tıp sektöründen bir yıldız kaydı. Bunu da ZKü becerdi. Daha doğrusu buranın, KBB'nin doçent doktoru becerdi. Yönetimin de bilgisi vardı bunlardan" diye konuştu. Ebru Taş'ın amcası olduğunu söyleyen bir kişi de, "Kızımızı kara toprağa gönderme başarısını gösteren kişiyi, 2010 Nobel ödülüne aday olarak göstereceğiz" dedi. Dua edilmesinin ardından Ebru Taş'ın cesedi morgdan çıkarılarak cenaze aracına konuldu. Dua sırasında da Taş'ın mesai arkadaşları ağladı. Taş'ın cenazesi, toprağa verilmek üzere karayoluyla Antalya'ya gönderildi. Fikret Çınar: "Mahkeme Sürecinde Konuşacağım" Cenazenin hastaneden alınması sırasında yapılan duaya katılmayan Doç.Dr. Fikret Çınar ise, babasının hasta olduğunu ve onun durumuyla ilgilendiğini belirterek, "Mahkeme sürecinde zaten konuşacağız. Şu anda konuşmak istemiyorum" dedi. Msn ve Telefon Dökümleri İstenecek İntiharla ilgili soruşturma başlatan savcılığın, msn görüşmelerini incelemek için Ebru Taş'ın laptopuna el koyduğu, denize düştüğünde kaybolan cep telefonu ile yaptığı görüşmelerin geriye dönük dökümlerinin GSM şirketinden isteneceği bildirildi. Savcılığın, ortaya çıkacak bilgiler ışığında Fikret çınar ve aynı bölümdeki diğer çalışanların ifadesine başvuracağı belirtildi. (dha)

Mardinli Din Adamları İsrail'e Sert Çıktı

Barış Diyarı Mardin sempozyuma katılan din adamları, İsrail Başbakanı Netenyahu’nun ABD’de Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan etmesine sert tepki gösterdi.

Mardin Artuklu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Serdar Bedii Omay, “Çok ibret almamız gereken bir hadisedir. Bundan sonra sanırım başka Selahaddin Eyyübi'lerin çıkmaması gibi bir sebep yoktur. İsrail'in bu kararını kınıyorum” dedi. Müslüman Kürt lider Selahaddin Eyyübi, 1187'de Haçlıları Kudüs'ten çıkartacak 88 yıllık Hıristiyan Kudüs Krallığı'na son vermişti. Irak'lı Dr. Ali Karadağli, İsrail'in almış olduğu kararın hiçbir şeyi ifade etmeyeceğini söyledi. Karadağli, “Ben müslümanların bu konuda cihadlarını sürdürmesi konusunda görüş belirtiyorum.” Konferansın sonuç bildirgesinde ise, ''Ünlü Mardin fetvası, El Kaide gibi sayısız şiddet yanlısı aşırıcı grup tarafından, İslam adına işlenen cinayetleri ve terörizmi haklı çıkarmak için kullanılmıştır. İslamiyet, terörizmi ve ayrım gözetmeksizin cinayet işlenmesini kınamaktadır” denildi.

25 Mart 2010 Perşembe

Deli Raporu Olan Öğretmen 1 Yıldır Görevde...

Akıl sağlığı yerinde olmadığı halde 1 yıldır öğretmenlik yapan Y.B.'nin, delilik raporu ortaya çıkınca görevine son verildi.

Muğla'nın Fethiye ilçesinde akıl sağlığı yerinde olmadığı halde 1 yıl boyunca öğretmenlik yapan Y.B.(28), "akıl sağlığı yerinde değil" raporunun ortaya çıkmasının ardından görevinden alındı. Fethiye'nin Üzümlü Beldesi İMKB Çok Programlı Lisesi'nde görev yapan bilgisayar öğretmeni Y.B. hakkında açılan cinsel taciz davası sonrasında Manisa Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi'nden rapor aldı. İlgili raporda Y.B.'nin Manisa Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nde düzenlenen 25 Eylül 2009 tarihli sağlık raporuna göre akıl hastası olduğu ve mevcut hastalığının 5237 sayılı TCK'nın 32/1 maddesi kapsamında bulunduğu belirtildi. Cezai ehliyetini ortadan kaldırmak amacıyla 'akıl sağlığı yerinde değildir' raporu alan Y.B., rapora rağmen 1 yıldır öğretmenlik görevini ise sürdürdü.
Konunun basında yer almasının ardından harekete geçen Fethiye İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, Y.B. hakkında inceleme başlattı. Dosyasında yapılan incelemede kendi beyanıyla hiçbir sağlık sorunu olmadığını belirten Y.B.'nin sabıka kaydının bulunmadığı görüldü. Bahse konu "Konut dokunulmazlığının ihlali ve cinsel taciz" davasıyla ilgili de savunması istenen Y.B., İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü yetkililerine Manisa Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nden aldığı raporu verdi. Raporun doğruluğunu tespit eden İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Y.B.'nin ücretli öğretmenliğinin iptaline karar verdi.
Dosyasında Bu Rapordan BahsedilmiyorFethiye İlçe Milli Eğitim Müdürü Yüksel Gültekin, basında çıkan haberler üzerine öğretmenle ilgili inceleme başlattıklarını söyledi. Y.B.'nin kendisi ile de görüştüklerini ve bilgisine başvurduklarını belirten Gültekin, inceleme sonrasında öğretmenin aldığı raporu doğrulattıklarını açıkladı. Gültekin, "Göreve başladığı dönemde bize kendi beyanıyla, verdiği belgelerde öğretmenliğe engel bir hali yoktu. Ücretli öğretmen olarak görev yaptığı süre içinde göreve başlarken bize verdiği belgelerde kendi beyanı esas alınır. Sonuç olarak yaptığımız incelemede iddia edilen raporun var olduğunu gördük ve öğretmenin görevlendirmesini iptal ettik." dedi. (Cihan)

Suça Karşı Uyarmak Polisin Görevi...

İçişleri Bakanı Beşir Atalay, polisin üniversite öğrencilerine bildiri dağıtabileceğini ifade etti.

İçişleri Bakanı Beşir Atalay, İstanbul Üniversitesi'nin kapısında bildiri dağıtan polisin, kanunların kendisine verdiği yükümlülükler çerçevesinde gerçekleştirdiği projeyle başta üniversite gençliği ve aileleri olmak üzere kamuoyunun bilgilendirilmesinin amaçlandığını belirtti.
Bakan Atalay, DSP İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız'ın, İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nün İstanbul Üniversitesi'nin kapısında dağıttığı ve “derneklere üye olmayın, davet edildiğiniz konserlere gitmeyin, sosyal etkinliklere ve protesto eylemlerine katılmayın, siyasî faaliyetlerden kaçının, bildiri dağıtmayın, afiş asmayın, yürüyüş yapmayın” şeklinde uyarıların yer aldığı iddia edilen bildirilere ilişkin soru önergesini yanıtladı. Yağız'ın uygulamanın demokratik olup olmadığı, polisin böyle bir uyarıda bulunmasının, “yetki aşımı ve görevini kötüye kullanma” olup olmadığı yönündeki sorularına Bakan Atalay şöyle cevap verdi: “Polisin kanunların kendisine verdiği yükümlülükler çerçevesinde gerçekleştirdiği önergeye konu edilen projeyle başta üniversite gençliği ve aileleri olmak üzere kamuoyunun bilgilendirilmesinin amaçlandığı, üniversite öğrencilerine dağıtılan broşürlerde terör örgütlerinin eleman kazanma yöntemlerinin anlatıldığı, insan haklarını, bireysel temel hak ve özgürlükleri kısıtlayan, yasaklayan bir tutum ve davranış içerisine girilmediği gibi terörün ancak demokratik bir ortamda sonlandırılabileceği, insan hakları ve hukukunun korunması ve pekiştirilmesinin zorunluluğunun ifade edildiği, ayrıca önergeye konu edilen yasaklayıcı beyanların söz konusu olmadığı İstanbul Valiliği'nin yazısından anlaşılmıştır.”
(ANKA)

Kızıyla Birlikte Yeniden Okula Başladı

Eskişehir'de 33 yaşındaki anne Ayşe Yaşar ile 13 yaşındaki kızı İlknur Yaşar, ilköğretim okulu 7. sınıfında öğrenim görüyor.


Eskişehir'de 33 yaşındaki anne Ayşe Yaşar ile 13 yaşındaki kızı İlknur Yaşar, ilköğretim okulu 7. sınıfında öğrenim görüyor. Anne Yaşar, Açık Öğretim Lisesi 7. sınıf, kızı ise Meserret İnel İlköğretim Okulu 7. sınıfında eğitim görmenin mutluğunu yaşıyor.
Çeşitli sebeplerden dolayı ilköğretim okulunu bitiremeyen anne Yaşar, evlendikten sonra bu hayalini gerçekleştirmek için Açık İlköğretim Okulu sınavlarına girdi. Sınavları kazanan anne Yaşar, şu anda Açık Öğretim Lisesi 7. sınıfında eğitim görüyor. Kızı Yaşar ise Meserret İnel İlköğretim Okulunun 7. sınıfına gidiyor. Kendisinin yıllar önce çeşitli sebeplerden dolayı 7. sınıftan ayrılmak zorunda kaldığını belirte anne Ayşe Yaşar, kızının ısrarı üzerine okuluna kaldığı yerden devam etmeye başladığını söyledi. Okumanın yaşının olmadığını dile getiren anne Yaşar, "Liseyi bitireceğim. Öğrenim görmenin yaşı yoktur. Kızımla ders çalışmak çok hoşuma gidiyor." dedi. Annesine derslerinde yardımcı olduğunu dile getiren İlknur Yaşar da, "Annemin biraz matematiği zayıf. Kendisine matematik çalıştırdım. Dersleri beraber çalışıyoruz. Ancak kendisine ödev vermiyorum. Annemim başarısız olmasını istemiyorum." ifadesini kullandı. (Cihan)

Sigara İçen Öğrenciye Para Cezası...

Okulda sigara içerken yakalanan 15 yaşın üstündeki öğrenciler hem disiplin, hem de para cezasına çarptırılacak.

Okulda sigara içerken yakalanan 15 yaşın üstündeki öğrenciler hem disiplin, hem de para cezasına çarptırılacak. Ancak, bu öğrencilerden reşit olmayanların para cezaları üçte bir oranında indirilerek ailesine ödetilecek. Yasanın kapsadığı kapalı alanlarda sigara içenlere 69 TL para cezası veriliyor. Bu cezanın üçte bir oranında indirilmesi halinde, ceza 46 TL olarak uygulanacak.Sağlık Bakanlığı, kapalı alanlardaki sigara yasağını öğrenim gördükleri okullarda ihlal eden öğrencilere uygulanacak para cezası ile ilgili belirsizliğin giderilmesi amacıyla Milli Eğitim Bakanlığından görüş istedi. Milli Eğitim Bakanlığı Hukuk Müşavirliğinin konuya açıklık getiren yazısı da, Milli Eğitim Bakanlığı Sağlık İşleri Dairesi Başkanlığı kanalıyla Sağlık Bakanlığına iletildi. Milli Eğitim Bakanlığı Hukuk Müşavirliğinin, 4207 sayılı Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanun Kapsamı'nda yaptığı incelemeye ilişkin yazısında, ceza ehliyetinin (sorumluluğunun), ceza hukuku açısından bir kişinin suçlu sayılabilmesi için gerekli olan nitelikleri içerdiği, bu niteliklerden en temelinin de yaş sınırı olduğu bildirildi. Yaş sınırının ülkeden ülkeye farklılık gösterdiği, bunun alt ve üst sınırlarının 7-21 yaşları arasında değiştiği vurgulanan yazıda, Türk Ceza Kanunu'nun ikinci bölümünde ceza sorumluluğunu ortadan kaldıran veya azaltan nedenlerle ilgili hükümlerin yer aldığı, 31. maddede yaş küçüklüğünün bu nedenler arasında sayıldığı belirtildi. ''Yaş küçüklüğü'' başlıklı 31. maddede, ''Fiili işlediği sırada 12 yaşını doldurmamış olan çocukların ceza sorumluluğu bulunmadığı, bu kişiler hakkında, ceza kovuşturması yapılamayacağı, ancak, çocuklara özgü güvenlik tedbirleri uygulanabileceği''nin öngörüldüğü belirtilen yazıda, aynı hükme göre, ''fiili işlediği sırada 12 yaşını doldurmuş olup da 15 yaşını doldurmamış olanların işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamaması veya davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişmemiş olması halinde ceza sorumluluğu olmadığı''na dikkat çekildi. TCK'nın 31. maddesi uyarınca cezai ehliyet yaşının 12 olduğu, 12-15 ve 15-18 yaş arasındaki kişiler hakkında ise yine indirimli cezalara hükmedildiği, ayrıca bu kişilerin 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu kapsamında çocuk mahkemelerinde yargılandığı kaydedildi. 2253 sayılı Çocuk Mahkemelerinin Kuruluşu, Görev ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanuna göre, fiili işlediği zaman 11 yaşını bitirmemiş olanlar hakkında kovuşturma yapılamayacağı ve ceza verilemeyeceği, 11 yaşını bitirmiş olup da 15 yaşını doldurmamış olanlarda farik-i mümeyyizlik (İşlediği suçun anlam ve sonuçlarını kavrayabilme yeteneği) araştırıldığı, 15 yaşını bitirmiş, 18 yaşını bitirmemiş olanlarda ise dürtü kontrolünün yetersiz olması nedeniyle verilecek cezanın üçte bir oranında indirilerek verildiği bildirildi. Türk Ceza Kanununun 6. maddesine göre, ''çocuk'' sözcüğünden ''henüz 18 yaşını doldurmamış'', Çocuk Mahkemelerinin Kuruluşu, Görev ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanunun 41. maddesine göre ise ''küçük'' sözcüğünden ''suçu işlediği tarihte henüz 15 yaşını bitirmemiş'' kişilerin anlaşıldığı belirtildi. Ülkede ceza ehliyetinin üst yaş sınırının 18 olduğu, 15-18 yaş arasındaki çocukların ceza sorumluluğu açısından özel bir rejime tabi tutulduğuna işaret edilen yazıda, 4207 sayılı Kanun kapsamında 15-18 yaş arasındaki çocukların cezai ehliyeti değerlendirilirken dikkate alınması gereken hususlara işaret edildi. Yazıda, 15-18 yaş arası çocukların yasa hükümlerine muhalefet etmeleri halinde sorumluluklarının bulunduğuna dikkat çekilerek, ''Ancak Ceza Kanunumuzdan hareketle, bu yaş aralığındaki çocukların dürtü kontrollerinin yetersiz olması nedeniyle Kabahatler Kanununun 39. ve 41. maddelerinde yer alan müeyyidelerin üçte bir oranında indirime tabi tutulmasının uygun olacağı değerlendirilmektedir. 15-18 yaş arası (bitirmemiş) öğrencilerin reşit yaşta olmamaları nedeniyle verilecek cezanın velayeti altında bulundukları kişilere yöneltileceği ise tabiidir'' denildi. Milli Eğitim Bakanlığı Sağlık İşleri Dairesi Başkanlığının Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetlerine gönderdiği yazıda ise, ortaöğretim kurumlarında öğrenim gören öğrencilerle ilgili olarak, MEB Ortaöğretim Kurumları Ödül ve Disiplin Yönetmeliğinde ''Tütün ve tütün mamullerini bulundurmak veya içmek'' fiilleri disiplin cezasını gerektiren davranışlar olarak nitelendirildiği için okul yönetimlerinin bu kapsamda disiplin hükümlerini uyguladıkları bildirildi. Yazıda, okulda sigara içen öğrencilerden 15 yaşını doldurmayanlarla 15-18 yaş arasındakilerin durumlarının ayrı ayrı değerlendirildiği belirtildi. Buna göre, 15-18 yaş arasındakilerin kapalı alanlarda sigara yasağını düzenleyen yasaya aykırı hareket etmeleri halinde para cezasının üçte bir oranında indirim uygulanarak verilmesi, bu öğrenciler reşit olmadıkları için de cezanın velayeti altında bulundukları kişilere yöneltilmesi istendi. 15 yaşını doldurmayanlara ise ilgili yasanın ''Fiili işlediği sırada 15 yaşını doldurmamış çocuk hakkında idari para cezası uygulanmaz'' hükmü gereği, para cezası uygulanamayacağı bildirildi. (Akşam)

Ödevinde Yazdığı Gibi Bir Kazada Öldü...

Antalya Kemer’de, ilköğretim okulu öğrencisi 8 yaşındaki Süleyman Cengiz Yavuz, bisikletiyle gezerken bir otomobil altında kalarak can verdi.
Antalya Kemer'de, ilköğretim okulu öğrencisi 8 yaşındaki Süleyman Cengiz Yavuz, bisikletiyle gezerken bir otomobil altında kalarak can verdi. Küçük çocuğun ölümü ailesini yasa boğarken, okuldaki arkadaşları, dün sırasına çiçekler ve çok sevdiği eşyalarını koyarak Cengiz'i andı. Küçük çocuğun, 1 hafta önce Hayat Bilgisi dersinde hazırladığı serbest ödevde 'arabalar' başlığı altında bir trafik kazasını anlattığı ortaya çıktı. Talihsiz çocuğun ödevinde, ''Bir adam arabasını çok hızlı kullanıyormuş. Öbür taraftan gelen arabaya çarpmış, ambulans gelip onları hastaneye götürmüş. Doktorlar, onları muayene etmiş. Sonra doktor yakınlarına 'Durumları şimdilik iyi' demiş. Onlar bir mutluluk yaşamışlar'' diye yazması yürekleri sızlattı. (aa)

SBS'ye Başvurular Yarın Sona Eriyor...

İlköğretim 6, 7 ve 8'inci sınıf öğrencilerinin girdiği Seviye Belirleme Sınavı'na başvurular 26 Mart Cuma günü sona erecek.

İlköğretim 6, 7 ve 8'inci sınıf öğrencilerinin girdiği Seviye Belirleme Sınavı'na (SBS) başvurular 26 Mart Cuma günü sona erecek. Parasız Yatılılık ve Bursluluk Sınavı'na (PBYS) başvuru işlemleri ise 2 Nisana kadar yapılabilecek. Kılavuzda belirtilen kurallar doğrultusunda yapılacak başvuru için 10 TL sınav ücretinin e-başvuru kılavuzunda belirtilen bankalardan birisine öğrencinin T.C. Kimlik numarası ile yatırılmış olması yeterli olacak. İlköğretim 6, 7 ve 8'inci sınıf öğrencileri PYBS'ye başvurmaları halinde ayrıca bir sınava girmeyecek, SBS sonuçlarına göre PYBS puanı hesaplanacak. PYBS için başvuru yapacak öğrencilerin başvurularını, okul müdürlüğü elektronik ortamda onaylayarak başvuru belgesinin aslını okulda saklayacak, bir örneğini öğrencinin velisine imza karşılığı verecek. Sınavlarla ilgili ayrıntılı bilgilere, 'http://www.meb.gov.tr' ve 'http://oges.meb.gov.tr' adreslerinde yayımlanacak 'e-Başvuru Kılavuzlarında' yer verilecek. Polis Kolejine Başvurular Polis Koleji için başvuru şartlarını taşıyan öğrenciler ise 26 Marta kadar 'http://www.meb.gov.tr', 'http://oges.meb.gov.tr' ile 'https://e-okul.meb.gov.tr' adreslerinde açılacak olan başvuru ekranından öğrenim gördüğü okul müdürlükleri tarafından başvuruda bulunacak. Bu öğrenciler SBS'ye girmek zorunda oldukları için SBS başvuru döneminde sınav ücretini yatıracak, bunun dışında bir ücret ödemeyecek. Polis Koleji başvuruları okul müdürlüğü tarafından elektronik ortamda onaylanacak. Yatılı İlköğretim Bölge Okullarının (YİBO) 8'inci sınıfında yatılı öğrenci olarak öğrenim gören ve YİBO kontenjanından yararlanarak sınavsız ve parasız olarak ortaöğrenimlerine pansiyonlu okullarda devam etmek isteyen öğrencilerin başvuruları, 2 Nisana kadar 'http://www.meb.gov.tr' adresinden okul müdürlüğünce yapılacak. Yurt Dışındaki Öğrencilerin Başvurusu Yurt dışında e-Okul sistemine kayıtlı olmayan okullarda eğitim gören öğrencilerden başvuru yapmak isteyenler ise 'http://www.meb.gov.tr' ile 'http://oges.meb.gov.tr' adreslerinde yayımlanan e-başvuru kılavuzunda yer alan 'EK-1 formu' ile başvuruda bulunacak. Bu form, büyükelçilik veya konsolosluk yetkililerince onaylanacak ve başvuru süresi içinde, Ziraat Bankası Beşevler şubesindeki hesaba 10 TL sınav ücretinin yatırıldığını gösteren dekont ve bir adet öğrencinin vesikalık fotoğrafı ile EĞİTEK Genel Müdürlüğüne APS veya dengi posta yoluyla gönderilecek. Faksla gelen formların aslı gelmediği sürece başvuru yapılmış sayılmayacak. İlköğretimin 6'ıncı, 7'nci ve 8'inci sınıflarının tamamını veya bir kısmını yurt dışında MEB'e bağlı olmayan eğitim kurumlarında gören öğrenciler, öğrenim belgesiyle başvurarak SBS'ye katılabilecek. Bir ya da iki sınıfın SBS'sine katılmayan öğrenciler, bir sonraki yılın SBS ile birlikte katılmadıkları sınıf veya sınıfların SBS'sine katılabilecek. Sınavlarda özel hizmet alması gereken özürlü öğrenci varsa okul müdürlükleri bu öğrencilerin bağlı bulunduğu Rehberlik ve Araştırma Merkezi Müdürlüğüne yönlendirerek özür bilgilerinin sisteme işlenmesini sağlayacak. Özürlü öğrencilerin beyan ettiği rapor ya da belgenin bir örneği Rehberlik ve Araştırma Merkezi Müdürlüğünde saklanacak. Bu öğrencilere ait özür durumlarını gösteren belgeler EĞİTEK Genel Müdürlüğüne gönderilmeyecek. Sınav Giriş BelgesiFotoğraflı sınav giriş belgesi, SBS için 24 Mayıs, PYBS 5,9,10 ve 11'inci sınıflar için 20 Nisan tarihlerinde, 'http://www.meb.gov.tr' veya 'http://oges.meb.gov.tr' adreslerinden okul müdürlükleri tarafından kesinlikle renkli alınacak, mühürlenerek onaylandıktan sonra öğrenciye teslim edilecek. Adaylar, başvuru ve tercih dönemlerinde okul müdürlüğüne, kırtasiye, internet bağlantısı, fotokopi, kılavuzların çıktıları gibi giderler için 5 TL ödeyecek. İnternet bağlantısı olmayan veya başvuru süresince teknik bir sebeple internet bağlantısı çalışmayan okullar, en yakın ADSL bağlantısı olan bir başka okuldan veya bağlantı sorunu olmayan ilçe veya il milli eğitim müdürlüğünden başvuru onaylama işlemlerini yapacak. Tüm başvuru işlemlerinin yapılmasından adayın velisi, doğruluğundan okul müdürlüğü sorumlu tutulacak. 2010 yılı PYBS 5, 9, 10 ve 11'inci sınıflar için 2 Mayıs Pazar günü, SBS ve PYBS 8'inci sınıflar için 5 Haziran Cumartesi günü, 7'nci sınıflar için 6 Haziran Pazar günü, 6'ncı sınıflar için ise 12 Haziran Cumartesi günü yapılacak. Sınavlar, yurt içi ve yurt dışı sınav yerlerinde Türkiye saatiyle 10.00'da merkezi sistemle aynı anda gerçekleştirilecek.(aa)

Gençler İnterneti Chat Yapmak İçin Kullanıyor...

Lise öğrencileri arasında yapılan bir araştırmaya göre gençler, bilgisayarı yüzde 53 oranında Facebook ve MSN'ye girmek için kullanıyor.
Antalya'da iki lise öğrencisi, gençler arasında iletişim teknolojilerinin kullanımına ilişkin bir araştırma yaptı. 15-18 yaş aralığındaki öğrencilerle yapılan anket sonucuna göre gençler bilgisayarı en çok Facebook ve MSN'ye girmek için kullanıyor. Gençlerin bilgisayarı yüzde 53 Facebook ve MSN, yüzde 32 eğlence ve oyun için kullanıyor. Ödev ve araştırma yapmak için bilgisayar kullanımı ise yüzde 13'te kullanıyor.
Antalya Anadolu Lisesi'nde okuyan Oylum Özdemir ve Elvan Kama isimli iki öğrenci TÜBİTAK'ın düzenlediği Ortaöğretim Öğrencileri Arası Proje Yarışması için bir proje hazırladı. Sosyoloji dalında bölge elemelerine kalan proje gençlerin iletişim teknolojilerine olan düşkünlüğünü gözler önüne serdi. Lisede okuyan 598 öğrenciye anket uygulayan iki öğrenci, arkadaşlarının bilgisayar, cep telefonu, televizyon, müzik çalar, fotoğraf makinesi gibi teknolojik ürünleri aşırı ve gereksiz kullandığını ortaya çıkardı.
Ankete katılan 15-18 yaş arasındaki gençlerin cevaplarına göre öğrencilerin yüzde 26'sı ilk cep telefonuna ilköğretimde, yüzde 61,5'i ortaokul öğrencisiyken sahip oluyor. Gençlerin sadece yüzde 2'si henüz bir cep telefonuna sahip değil.
Anket sonuçlarına göre öğrencilerin yüzde 24'ü ikinci, yüzde 26'sı üçüncü, yüzde 19'u dördüncü telefonunu kullanırken, 5 ve üstü cep telefonu değiştirenlerin oranı yüzde 8. Öğrencilerin yüzde 32'si cep telefonunu gün içinde 2 saatten fazla kullanıyor. Cep telefonu yüzde 69 mesajlaşmak, ve müzik dinlemek için kullanıyor. Telefonu arama yapmak için kullanan gençlerin oranı yüzde 26'da kalıyor.
Gençlerin bilgisayar kullanımıyla ilgili sorulara verdiği cevaplar da ilginç sonuçlar ortaya koydu. Buna göre gençlerin yüzde 27'si her gün düzenli olarak, yüzde 19'u her gün sınırsız bilgisayar kullanıyor. Gençler arasında bilgisayar yüzde 53 Facebook ve MSN'ye girmek, yüzde 32 oyun ve eğlence amaçlı kullanılıyor. Ödev ve araştırma için kullananların oranı ise yüzde 13'te kalıyor. Gençlerin yüzde 87'si internet olmasaydı bilgisayarı bugünkü sıklıkta kullanmayacağını söylüyor.
Anket sonucuna göre ortaokul ve lise gençliği televizyonda en çok film ve dizi izliyor. Gençler arasında film yüzde 40, dizi yüzde 38 oranında izleyici buluyor. Haber (yüzde 11) ve belgesel (yüzde 9) izleyenlerin oranı ise sadece yüzde 20'de kalıyor.
Gençlerin gün içinde en sık kullandığı teknolojik ürünler ise şu şekilde sıralanıyor: Yüzde 37 cep telefonu, yüzde 23 müzik çalar, yüzde 13 bilgisayar, yüzde 13 televizyon, yüzde 10 fotoğraf makinesi. Ankete katılanların yüzde 4'ü ise en çok hangisini kullandığına karar veremediğini söylüyor.
Projeyi hazırlayan öğrenciler arkadaşlarına bilgisayar, cep telefonu ve müzik çalar üçlüsünden hangisini hayatlarından çıkarabilecekleri de sordu. Öğrencilerin yüzde 47'si 'hiçbiri' derken, yüzde 13'ü 'hepsi' cevabını verdi. Öte yandan ankete katılanların yüzde 62'si iletişim teknolojilerini ihtiyacından fazla kullandığını düşünmüyor.
Oylum Özdemir ve Elvan Kama projelerini anketin dışında deneye ve gözleme dayalı olarak da yaptı. Deney için 6 öğrenci kullanılırken, 497 öğrenci üzerinde gözlem yapıldı. Öğrenciler üzerinde hafta içi yapılan gözlemde, gençlerin teknoloik ürünleri en fazla cuma günü kullandığı görüldü. Öğrenciler sonuçları pedagog Halil Dönmez ile Ömer Mavi'ye yorumlattı. (Cihan)

Otomotiv Lisesi İş Garantili Eğitim Verecek...

Otomotiv endüstrisinde nitelikli insan kaynağını karşılamayı amacıyla kurulan Otomotiv Teknik Lisesi 2010-2011 eğitim-öğretim yılında hizmete giriyor.


Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği (OİB)'den yapılan açıklamaya göre, temeli atılan ve büyük bir bölümü tamamlanan OİB Otomotiv Anadolu Teknik Lisesi için geri sayım başladı. 2010-2011 eğitim ve öğrenim yılında hizmete girecek teknik lise, iş garantili eğitim verecek. Eğitim 5 Yıl Olacak OİB Otomotiv Anadolu Teknik Lisesi'nde orta öğretim programlarında öğrenim görecek öğrencilerin masrafları OİB tarafından karşılanacak. Eğitim İngilizce hazırlık sınıfıyla birlikte 5 yıl olacak. "Bilişim Teknolojileri", "Elektrik-Elektronik Teknolojisi", "Endüstriyel Otomasyon Teknolojileri", "Makine Teknolojisi", "Metal Teknolojisi" ve "Motorlu Araçlar Teknolojisi'" olmak üzere 6 programda eğitim verilecek. Okulun bu denli kapsamlı olması, Türkiye'de ilk ve tek özelliğini kazandırıyor. 720 Öğrenci Eğitim Görecek
Bursa Valiliği, Nilüfer Kaymakamlığı, Bursa İl Milli Eğitim Müdürlüğü'nün destekleriyle ve Görükle Belediyesi'nce sağlanan 21 bin 760 metrekarelik araziye yapılan okulda 720 öğrenci eğitim görecek. 24 milyon TL maliyetle, 24 dersliğin yanı sıra fizik, kimya ve biyoloji laboratuarları, 6 adet atölye, 300 öğrenci kapasiteli pansiyon binası, 720 kişilik spor salonu, 560 kişilik çok amaçlı salonu ve 4 daireli lojmandan oluşan okul, bir eğitim kompleksi olarak tasarlandı. OİB Otomotiv Anadolu Teknik Lisesi, önümüzdeki eğitim ve öğretim döneminde hizmete girmeye hazırlanırken, öğrenciler burada meslekî bilgi ve beceriler kazanarak iş hayatına adım atacaklar. Okulda eğitim alacak öğrenciler ayrıca ilgi, yetenek ve başarılarına göre yüksek öğretim programlarına hazırlanabilecekler. Yabancı dili dünyadaki bilimsel ve teknolojik gelişmeleri izleyebilecek düzeyde öğrenebilecekleri ve otomotiv endüstrisinin ihtiyaç duyduğu nitelikli elemanlar olarak yetiştirilecekler. "Nitelikli Kadroya İhtiyacımız Çok Fazla"
OİB Başkanı Ferit Süneli, "Otomotiv ana ve yan sanayinin kalbi niteliğindeki Bursa'da ve Türkiye genelinde nitelikli insan kaynağımızı bu okulumuzdan sağlayacağız" dedi. Otomotiv endüstrisinin 2008 yılında 5 milyar dolar, 2009'da ise krize rağmen 3 milyar doların üzerinde dış ticaret fazlası vererek ekonomiye katkı sağladığını vurgulayan Sünneli, Avrupa ülkeleri arasında genelde 5. büyük otomotiv sanayi haline gelindiğini, otobüste birinci, hafif ve ağır ticari araçta ise ikinci sırada bulunulduğunu hatırlattı. Sünneli, şöyle devam etti: "Bizim nitelikli kadroya artık daha fazla ihtiyacımız var. Bizim bazı özel amaçlarımız var. İstiyoruz ki öğrencilerimiz en az bir yabancı dili çok iyi öğrensinler. Biz nitelikli tekniker istiyor olsak da bazı öğrencilerimiz yüksek okullara da gidecekler. Biz okulun eğitiminde, işletmesinde her aşamasında olacağız. Bu aynı zamanda bir sosyal sorumluluk projesidir. Bunda da rol model olmamız önemlidir." (Milliyet)

Çocukları Korumak İçin Anneler Bilgilendirilecek...

Çocukları bilgisayarın zararlarından korumak için kadınlara ücretsiz bilgisayar kursu verilecek
Afyonkarahisar Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü, kadınlara yönelik ücretsiz bilgisayar ve internet kursu düzenleyecek. Kursa katılan kadınlar, gelişme çağındaki çocuklarını, bilgisayarın zararlı içerikleri ile oyunlardan koruma ve faydalı uğraşlara sevk etme konularında bilgilendirilecek. Afyonkarahisar Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü'nden yapılan açıklamaya göre, Kültür ve Turizm Bakanlığı Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğü 'Kadın Dostu Kütüphaneler Projesi' başlatı. Bu kapsamında, Gedik Ahmet Paşa İl Halk Kütüphanesi Müdürlüğü internet salonunda kadınlara ücretsiz bilgisayar ve internet kursu düzenlenecek. Kurs, 15 Nisan'dan itibaren haftada 2 gün, birer saat olmak üzere 1 ay sürecek. Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü, bunun yanında, anneler ve çocuklar için etkinlik saatleri, kadın hak ve ödevlerinin yanı sıra sağlık ile ilgili seminerler, şiir saatleri, kadın, çocuk, ergen psikolojisi konferansları, kadın mahkumlar, kadın hastalar, huzur evindeki kadınlara yönelik çalışmalar da yapacak. Bilgisayarların çocukların eğitiminde önemli bir etkiye sahip olduğu belirtilen açıklamada şu bilgiye yer verildi: "Ancak özellikle chat dediğimiz sohbetler, kişilerin boş yere zaman harcamalarına sebep olmakta bu da özellikle öğrenciler açısından telafisi mümkün olmayan kayıplara sebep oluyor. Çocuklarımızı zararlı içerik ve oyunlardan koruma ve faydalı uğraşlara sevk etme zorunluluğu doğuyor. Bu sebeple, ailede çocuk eğitiminde önemli rol üstlenen annelere büyük sorumluluk düşüyor." Ayrıca, İl Halk Kütüphanesi'nde kadınlardan ve kütüphane temsilcisinden oluşacak ve kütüphanede yapılacak etkinliklerin planlanması, duyurulması, uygulanması ve değerlendirilmesi süreçlerinde aktif rol oynayacak bir 'Kadın Kulübü' oluşturulacak. Kulübe üye olmak isteyen kadınların Gedik Ahmet Paşa İl Halk Kütüphanesi'ne başvurmaları gerekiyor. (Cihan)

Bu Sorun Karmaşık ve Çözümlenmesi Zor...

Bakan Çubukçu, 'Türkiye'de anayasal hakları olan her kesimin eğitim hakkından yararlanmasını sağlamak görevimiz' dedi.

Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, Türkiye'de bulunması yasal açıdan sorunlu olmayanların çocuklarının azınlık okullarına devam edebilmelerine yönelik bir çalışma yapıldığını, ancak çalışmanın henüz tamamlanmadığını bildirdi. Çubukçu, Aile Eğitimi'ne ilişkin düzenlenen kampanyanın tanıtımı amacıyla Rixos Otel'de gerçekleştirilen toplantıda, gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bir gazetecinin, ''Türkiye'deki ''kaçak'' Ermenilerin çocuklarının azınlık okullarına devam edebilmelerine yönelik basına yansıyan haberleri anımsatarak, hükümetin bu konuya bakışını ve Milli Eğitim Bakanlığı'nın çalışma başlatıp başlatmadığını'' sorması üzerine Bakan Çubukçu, şunları söyledi: ''Haberde o konu, kaçak Ermenilerin çocuklarının Türkiye'deki Ermeni azınlık okullarına devam edebilmesine ilişkin çerçevede ele alınmış. Oysa ki Sayın Başbakan Yardımcımız Bülent Arınç'ın bu konuda verdiği cevap, bu konuya ilişkin açıklaması, herhangi bir nedenle Türkiye'de bulunan işadamı veya başka nedenlerle Türkiye'ye gelmiş yabancı ülke vatandaşlarının da istedikleri takdirde bu okullara çocuklarını gönderebilmelerine ilişkin bir düzenleme yapılıp yapılmayacağına ilişkin bir değerlendirmesi var. Bu konuda bir çalışma yapıldığını veya talep üzerine bir değerlendirme yapıldığını vurguluyor Sayın Arınç.
Oysa ki haberde konu edilen husus, kaçak Ermenilerin çocuklarının bu okullara devamıyla ilgili. Hepimizin de bildiği gibi ülkemizde bulunan her kesimin uluslararası ve anayasal hakları olan eğitim hakkından yararlanmasını sağlamak en önemli görevlerimizden birisi. Türkiye'de bulunanların bir yasal statüsünün olması lazım.'' Milli Eğitim Bakanı Çubukçu, Türkiye'de hangi nedenle bulunduğu konusunda hukuki sorun olan kişilerin eğitimle ilgili hususlarının çözümlenmesi konusunda da sorunun olduğunu kaydederek, bu sorunun karmaşık ve çözümlenmesi zor bir nitelik taşıdığını ifade etti. Türkiye'de bulunanların azınlık okullarına devam edebilmelerinin Lozan Antlaşması kapsamında değerlendirildiğini anlatan Çubukçu, bu çerçevede yapılan yasal düzenlemelere göre azınlık okullarına devam edecek çocuklarda, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ve o azınlığa mensup olma koşulunun arandığını belirtti. Bakan Çubukçu, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Dolayısıyla bu koşulun aranıp aranmayacağı konusunda bir tartışma var. Ben, Sayın Arınç ve bakanlarımızın hemen hemen tamamı özellikle ülkemizde yaşayan her grupla, her meseleyle Milli Birlik ve Beraberlik Projesi kapsamında görüşüyoruz. Ve dini azınlıkların ülkemizde yaşadıkları problemlerin çözümüne yönelik de çaba içerisindeyiz. Dolayısıyla onların bize ilettikleri taleplerin içerisinde bunlar da var. Bu konunun çözümlenmesi ve bu konuda çalışma yapılması konusunda Sayın Başbakan'ın bir talimatı var. Haber bu anlamıyla doğru ama içerik olarak, bir kez daha söylüyorum, Türkiye'de bulunan, bulunması yasal açıdan sorunlu olmayan çalışma izni nedeniyle, eğitim amacıyla ya da bir şekilde gelenlerin çocuklarının bu okullara devam edip edemeyeceğiyle ilgili bir problem. Henüz değerlendirme aşamasında olan bir konu. Nihai karar verilmiş değil. Üzerinde bir çalışma ve değerlendirme yapıldığını söylemekle yetineyim.'' (aa)

23 Mart 2010 Salı

Projede Dereceye Girenler ÖSS Puanını Arttırıyor...

TÜBİTAK tarafından düzenlenen proje yarışmasında dereceye girenlere ÖSS'de ek katsayı uygulanacak.

Adana'da bölge illerinden gelen liseliler, 88 projeyle dereceye girmek için ter döküyor. Finali Ankara'da yapılacak yarışmada dereceye girenler ÖSS'de ek katsayı uygulamasından yararlanacak. Ayrıca 3 bin TL ve Cumhuriyet altınıyla da ödüllendirilecek."
Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Sakıp Sabancı Spor ve Sergi Sarayı'nda "TÜBİTAK Ortaöğretim Öğrencileri Arası Araştırma Projeleri Yarışması" açılış töreni yapıldı. 23-26 Mart tarihleri arasında tanıtılacak projeler sonrası ödül töreni yapılacak.
Etkinlikte konuşan ÇÜ Rektörü Prof. Dr. Alper Akınoğlu, bölge illerinin katıldığı proje yarışmasını TÜBİTAK ile birlikte düzenlemekten mutlu olduklarını söyledi. Akınoğlu, " Ülkemizin geleceği Atatürk'ün dediği gibi ilimde ve fendedir. Gençleri bilime yönlendirmek teşvik etmek bizim en asli görevimizdir. Bu yıl ki proje başvuru sayısı geçen yıldan daha çok olması öğrencilerimiz ve danışman öğretmenlerimize yarışmanın yararlılığının iyi anlattığımızı gösteriyor. Türkiye'de 12 bölgeden 12 finalist öğrenciyle en yüksek sayıda finalist öğrenciyi Ankara'ya gönderecek olmamız bizi ayrıca gururlandırıyor." dedi.
TÜBİTAK Adana Bölge Koordinatörü Prof. Dr. Tuncay Yılmaz ise geçmişte proje yarışmalarının Ankara'da yapıldığını hatırlatarak, "İlk defa 2005 yılında Türkiye'de 8 bölgede eleme yarışmaları düzenlenmeye başladı.
Bölgemizde toplam 432 proje ile öğrencilerimiz müracaatta bulundu. Bunlardan 88 tanesi burada sergilenmesi uygun görüldü. 88 projeden 21 tanesi jüri tarafından belirlenecek. Bu projeler ise 29 Nisah 4 Mayıs 2010 tarihinde Anakara'da yapılacak final yarışmasına katılacak." şeklinde konuştu.
Coğrafya dalının ilk defa yarışmaya dahil edildiğine dikkat çeken Yılmaz, proje değerlendirmesinde 24 öğretim üysenin görev aldığını kaydetti. Prof. Dr. Tuncay Yılmaz, begenilen 21 projenin TÜBİTAK tarafından 500'er TL ile ödüllendirileceğini vurgulayarak, "Ankara'da yapılacak proje yarışması sonrası dereceye giren öğrenci ve danışman öğretmenlere, birinciye 3 bin TL, ikinciye 2 bin 500 TL ve üçüncüye de 2 bin TL verilecek. Teşvik ödülü alanlara da bin 500 TL takdim edilecek. Proje yarışmasında derece yapan öğrencilere de ÖSS'ye girdikleri yıl bir defaya mahsus olmak üzere yarışmada aldıkları dereceye orantılı ek katsayı uygulamasından yararlanacak. " ifadesini kullandı. (Cihan)

PTT'den YGS'ye Gireceklere Uyarı...

Giriş belgesi kendilerine ulaşmayan adayların nüfuz cüzdanlarıyla birlikte en yakın PTT merkezine müracat etmesi gerekiyor.

PTT Genel Müdürlüğü, ÖSYM tarafından Türkiye genelinde yapılacak sınavlara ilişkin posta gönderilerini alıcılarına ulaştıracak. Yapılan açıklamada, YGS, ÜDS, TUS, KPDS, KPSS, TODİE, LYS, ALES vb. kapsayan mektupların sınav giriş ve sonuç belgelerinin, her zaman olduğu gibi bu yıl da alıcılarına PTT tarafından ulaştırılacağı ve teslim edilemeyenlerin dağıtım birimlerinde bir süre iade edilmeden muhafaza edileceği belirtildi. Açıklamada, sınava giren öğrencilerden adres yetersizliği, adres değişikliği, yanlış yazım gibi nedenlerle sınava giriş belgesi eline geçmeyenlerin, büyük şehirlerde posta işleme merkezlerine, diğer illerde ise en yakın posta işleme merkezlerine kimlik belgesiyle birlikte müracat etmeleri halinde kendilerine yardımcı olunacağı ifade edildi. (Cihan)

Hoca Kopya Çekerken Yakalandı...

Yrd. Doç. Dr., doçentlik ünvanı için girdiği üniversite dil sınavında kopya çekerken yakalandı.

Amasya Üniversitesi Eğitim Fakültesi Spor Öğretmenliği Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Dursun Güler, doçentlik unvanı için girdiği üniversite dil sınavında bluetooth (kablosuz) kulaklıkla kopya çekerken yakalandı. Güler hakkında idari soruşturma başlatıldı. Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) tarafından Türkiye'nin değişik illerinde pazar günü üniversite dil sınavı yapıldı. Bu sınava Amasya Üniversitesi'nden öğretim üyesi Yrd.Doç.Dr. Dursun Güler de girdi. Eğitim Fakültesi Spor Öğretmenliği Bölümü'nde öğretim üyesi olan Yrd.Doç.Dr. Dursun Güler'i kulak içerisine yerleştirdiği bluetooth kulaklığı ile kopya çekerken sınav görevlileri tarafından yakalandı. Doçentlik unvanı için girdiği dil sınavında kopya çekerken yakalanan Yrd.Doç.Dr. Güler, hakkında önce sınav görevlileri tarafından tutanak tutuldu. Tutanakla birlikte adli makamlara sevk edilen Güler, hakkında Samsun Cumhuriyet Savcılığı tarafından takipsizlik kararı verildi. Yrd.Doç.Dr. Güler'in kablosuz kulaklığı başını sardığı sargı bezinin altına gizlediği, soranlara travma geçirdiğini söylediği öne sürüldü. Amasya Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Zafer Eren, Yrd.Doç.Dr. Dursun Güler'in dil sınavında kopya çekerken yakalandığını doğrulayarak, “Bu olaya söyleyecek bir laf bulamıyorum. Toleransı söz konusu değil. Sınavda tutulan tutanak ÖSYM'ye gönderildi. ÖSYM'nin üniversitemize göndereceği rapor doğrultusunda konuyla ilgili yasalar boyutunda ne gerekiyorsa gereken yapılacaktır. ÖSYM'nin raporunun elimize ulaşmasını bekliyoruz” dedi.

Öğrencisi Yok Ama Dekanı Var...

İki yıl önce kurulması kararlaştırılan ama bir türlü açılamayan Tıp Fakültesi'nin dekanı ve 9 öğretim üyesi iki yıldır iş başında.

Bakanlar Kurulu kararıyla iki yıl önce kurulan Muğla Üniversitesi (MÜ) Tıp Fakültesi'nin dekanı ve 9 öğretim üyesi işbaşı yaptı; ama ortada ne fakülte ne de öğrencileri var. AK Parti milletvekilleri Yüksel Özden ve Mehmet Nil Hıdır ile belediye ve üniversite, fakülte hastanesinin yeri konusunda anlaşmazlığa düşünce binanın temeli atılamadı. Tayin edilen dekan ve öğretim üyeleri iki yıldır maaş alıyor. Geçen yıl 15 öğrenci alacağını duyuran fakülte, anlaşmazlık sebebiyle 2009-2010 öğretim döneminde bunu da yapamadı. MÜ Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Nurettin Demir, kurulmuş bir fakültenin öğrenci alıp faaliyete geçirilememesinin, Muğla'ya yapılmış en büyük ihanet olduğunu söyledi. (Cihan)

ODTÜ Sanat Festivali 26 Mart'ta Başlıyor...

“İki Dil Bir Bavul” filmi ve Genco Erkal’ın yönetip oynadığı tiyatro oyunu “Marx’ın Dönüşü” gibi önemli eserlerin yer alacağı festival 25 Nisan'a kadar sürecek.

'11. ODTÜ Sanat Festivali' 26 Mart'ta başlıyor. Çeşitli sanat dallarında gerçekleştirilecek festivalde TSK Armoni Mızıkası, caz üçlüsü “Kerem Görsev Trio”, “İki Dil Bir Bavul” filmi ve Howard Zinn'in yazdığı ve Genco Erkal'ın yönetip oynadığı tiyatro oyunu “Marx'ın Dönüşü” gibi bazı önemli eserler yer alacak. Festival, ODTÜ Kültür ve Kongre Merkezi'de sahnelenerek 25 Nisan'a kadar sürecek. Festival açılışı, Fatih Yazıcı ve Emre Gürdamar'ın tango dörtlüsü “Tango +”, klasik gitar konseriyle gerçekleşecek. Anadolu türkülerini şan tekniğiyle yorumlayan opera sanatçıları Hülya Kazan ve Tuncer Tercan, TSK Armoni Mızıkası, caz üçlüsü “Kerem Görsev Trio”, piyanist İdil Biret, gitar sanatçısı ve besteci Doğan Canku, Rönesans ve Barok dönemi müziklerini yorumlayan "Anthion Ensemble", keman virtüözü Suna Kan, klasik gitar sanatçısı Ahmet Kanneci, ve ünlü rock şarkılarını yorumlayan "Emrehan Halıcı & Ankara Müzisyenleri" festival kapsamında yer alıyor. Festivalde, gösterime çıkacak oyunlar şunlar: Dostlar Tiyatrosu oyunlarından, Howard Zinn'in yazdığı ve Genco Erkal'ın yönetip oynadığı “Marx'ın Dönüşü” bir diğer oyun, Tiyatro Kedi'nin sahnelediği komedi “Pazar Günkü Cinayet”in başrollerinde ise Haldun Dormen, Deniz Gökçer ve Deniz Türkali yer alıyor. Festival kapsamında ayrıca karma plastik sanatlar sergisinde 60'dan fazla sanatçının eseri festival boyunca sergilenecek. Ressam ve akademisyen Hasan Pekmezci ile bir atölye çalışması yapılacak. Festivalde, “İki Dil Bir Bavul” filmi gösterilecek ve filmin yönetmenleri Orhan Eskiköy ve Özgür Doğan ile bir söyleşi düzenlenecek. Festival konser ve tiyatro bilet fiyatları 13 ila 39 TL arasında değişiyor.(Anka)

'Öğrenciler Okullarına Geri Alınsın'

Tekelciler için yaptıkları eylem nedeniyle okullarından atılan öğrencilere KESK'ten destek geldi.

Çekmeköy Mehmetçik Lisesi'nde öğrenim gören ve TEKEL işçilerine destek eylemine katıldıkları için okuldan atılan öğrencilere, KESK Şubeler Platformu destek verdi. İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde eylem yapan sendika üyeleri, okuldan atılan öğrencilerin derhal geri alınmasını istedi. TEKEL işçilerine destek amacıyla okullarında eylem yaptıkları gerekçesiyle okuldan uzaklaştırılan Çekmek Mehmetçik Lisesi öğrencilerine bir destek de sendikalardan geldi. KESK Şubeler Platformu ve Eğitim Sen Şubeleri, İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde okuldan atılmaları protesto için eylem yaptı. "Tekel işçilerine destek verdikleri için okuldan atılan öğrenciler yalnız değildir" yazılı dövizler taşıyan ve "Atılan öğrenciler geri alınsın, Eğitim hakkı engellenemez" şeklinde sloganlar atan sendika üyeleri adına Eğitim Sen 3 No'lu Şube Başkanı Nebahat Bükrek bir basın açıklaması yaptı. Öğrencilerin TEKEL işçilerine destek verdikleri için okuldan atıldıklarını ve bunun da bir suç olmadığını savunan Bükrek, "Bu ceza aynı zamanda hakkını arayan ve adaletsizliğe boyun eğmeyen gençliğe bir gözdağıdır. Eğitim Sen olarak bu saçma ceza uygulamasının derhal kaldırılmasını istiyoruz. Bu çocuklar yüz kızartıcı bir suç işlememişlerdir. Öğrencilerimiz okullarına geri dönene kadar bu sorunun takipçisi olacağız." diye konuştu. Sendika üyeleri açıklamanın ardından sloganlarla milli eğitim müdürlüğü önünden ayrıldı. Çekmeköy Mehmetçik Lisesi öğrencilerinden oluşan 100 kişilik grup 25 Şubat 2010 tarihinde kendi okullarında TEKEL işçilerine destek amacıyla bir eylem yapmış ve bu öğrencilerden 24'ü okul yöneticilerinin uyarılarına rağmen eylemi sürdürmüştü. Çekmeköy İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü 16 Mart tarihinde aldığı bir kararla 24 öğrenciye tasdikname vermişti.(Cihan)

Model Okul Seçildi...

Ülke genelindeki Anadolu öğretmen liseleri arasında yapılan değerlendirmede model okul seçildi.

Ülke genelindeki Anadolu öğretmen liseleri arasında yapılan değerlendirmede, Niğde Anadolu Öğretmen Lisesi, model okul flaması ve beratı almaya hak kazandı. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından 2 Temmuz 2009 tarihinde uygulamaya geçen, Anadolu öğretmen liseleri arasında model okul seçmelerinde, okul duvarlarının ve tuvaletlerinin temizliğinden, öğrenci başına yılda okunan kitap sayısına, okulun ÖSS'deki başarı durumundan, sınıfta kalan veya disiplin cezası alan öğrenci sayısına kadar birçok kriter yer alıyor. Geçtiğimiz yıl Öğretmen Yetiştirme ve Eğitimi Genel Müdürlüğü'nce başlatılan 'Model Okul' Projesi çerçevesinde seçilen 21 okuldan biri olan Niğde Anadolu Öğretmen Lisesi'nin Müdürü Muharrem Çifcibaşı, model okul olarak seçilmenin sevincini ve gururunu yaşadıklarını söyledi. Bu projenin Türkiye'de bulunan tüm Anadolu Öğretmen Liseleri arasında uygulamaya konulduğunu vurgulayan Okul Müdürü Çifcibaşı, "Projeye müracaat eden okullar Öğretmen Yetiştirme ve Eğitimi Genel Müdürlüğü üst düzey yöneticileri tarafından saha denetimine tabi tutuldu. Genel müdür Yardımcısı Dr. Muammer Gürbüz de geçtiğimiz yıl Niğde Anadolu Öğretmen Lisesi'nin belirlenen kriterlere uygunluğunu denetlemişti. Saha denetimlerinden sonra veriler Öğretmen Yetiştirme ve Eğitimi Genel Müdürlüğü 'Merkez Değerlendirme Komisyonu' tarafından belirlenen 112 kritere uyan okullar tespit edildi. Genel Müdürlükçe yapılan değerlendirme sonucu ülke genelinde 21 Anadolu Öğretmen Lisesi "Model Okul" olarak uygun bulundu. Bu okullardan birisi de Niğde Anadolu Öğretmen Lisesi oldu" şeklinde konuştu. Bu okulların müdürlerine bizzat Milli Eğitim Bakanı tarafından 'Model Okul Berat ve Flamaları' 16 Mart öğretmen okullarının kuruluşunun 162. yıl merkez kutlama etkinlerinde Ankara'da verildiğini belirten Çifcibaşı, model okul berat ve flamasını Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu'nun elinden aldığını söyledi. Uygulamaları ve başarıları ile diğer okullara örnek teşkil eden Anadolu Öğretmen Liselerine verilen 'Model Okul' beratının 5 yıl süre ile geçerli olacağını vurgulayan Okul Müdürü Muharrem Çifcibaşı, "Ülkemizde halen eğitime devam eden 217 Anadolu Öğretmen Lisesi arasından "Model Okul" seçilen Niğde Anadolu Öğretmen Lisesi ailesine teşekkür eder, haklı gururumuzu veli, öğretmen ve öğrencilerimizle paylaşıyoruz" şeklinde konuştu. (CİHAN)

Erik Kanser Oluşumunu %80 Önlüyor...

Lise öğrencileri yaptıkları laboratuar deneylerinde 'tamas' eriğinin kanseri yüzde 80 oranında engellediğini ortaya çıkardı.

Erzurum Özel Aziziye Lisesi öğrencileri, laboratuvar ortamında yaptıkları deneyle eriğin, vücuttaki kanser yapıcı hasarlı hücre oluşumunu engellediğini tespit etti. Öğrenciler, yaptıkları araştırma ile Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) tarafından düzenlenen proje yarışmasına katıldı.
TÜBİTAK tarafından organize edilen yarışma, Türkiye'nin 12 farklı ilinde yapılıyor. Etkinliğin Erzurum ayağına Ardahan, Artvin, Erzincan, Bayburt, Kars, Rize, Trabzon, Gümüşhane, Iğdır illerindeki değişik okullardan başvuru yapıldı. Bilgisayar, biyoloji, coğrafya, fizik, kimya, matematik, sosyoloji ve tarih branşlarında 77 proje sunuldu. Jüriden kabul gören projelerden 36'sı yarışmaya katılma hakkı kazandı. Bu projeler, Atatürk Üniversitesi Fen Fakültesi'nde sergileniyor.
Erzurum Özel Aziziye Lisesi 11. sınıf öğrencisi Hamza Ekmel Nazlı ile 10. sınıf öğrencisi Seyit Adem Aslan'ın 'Kanserle Mücadelenin Bitkisel Adı: Tamas Eriği' isimli çalışmaları dikkat çeken projeler arasında yer alıyor. Tamas eriğinin kanseri yüzde 80 oranında engellediğini laboratuar ortamında tespit ettiklerini kaydeden öğrencilerden Hamza Ekmel Nazlı, ulaştıkları sonucu şöyle anlattı: "Sigara içmeyen, alkol almayan ve kimyasal etkiye maruz kalmamış sağlıklı 2 kişiden kan alındı. Laboratuar ortamında bu kanların yaşayabileceği ortam oluşturuldu ve kanlar tüplerin içerisine konuldu. Kanlardan birine çeşitlik miktarda kanser yapıcı AfB1 madde ve erik suyu konulurken diğer kana sadece AfB1 maddesi konuldu. Bir süre sonra sadece kanser yapıcı madde AfB1 eklediğimiz kanda 14 tane hasarlı hücre tespit ederken erik suyu ve AfB1'i birlikte eklediğimiz kanda 8 tane hasarlı hücre tespit ettik. Elde ettiğimiz sonuçlarda eriğin sulu ekstresinin insanda hasarlı hücre sayısını ve bununla beraber kanser oluşumu yüzde 80 oranında engellediğini saptadık."
Öğrencilerin danışman öğretmeni Hacı Ali Karayiğitoğlu, hoşaf ve kompostonun kanser vakalarının oluşumunu önlemede kullanılıp kullanılmayacağını tespit etmek amacıyla çalışma yaptıklarını ve önemli bir sonuca ulaştıklarını söyledi.
Programın açılışında konuşan Rektör Prof. Dr. Hikmet Koçak ise TÜBİTAK'ın gerek ortaöğretim gerekse üniversite düzeyinde proje yarışması yapılmasında üzerine düşeni yaptığını belirtti. Yarışmaya katılan proje sayısını az bulduğunu kaydeden Koçak, projelerin artmasını temenni etti.
Vali Yardımcısı Ahmet Karatepe ise bilgi ve bilimsel ilerlemenin çağın en önemli iki unsuru olduğunu belirterek, yapılan ve hazırlanan projeleri önemsediğini açıkladı.
TÜBİTAK Bölge Koordinatörü Prof. Dr. Ekrem Kadıoğlu da bilimsel çalışmalara daha fazla önem verilmesi gerektiğini söyledi. 26 Mart'ta sona erecek etkinlikte dereceye giren 4 proje Ankara'ya gönderilecek. Yarışmadaki bazı projeler şöyle: Trabzon Özel Alparslan Anadolu Lisesi 'Dikdörtgenlerki Kare Teoremi ve Dikdörtgenler Prizmasındaki Küp Teoremi', Rize Özel Kopuzlar Lisesi 'Yarım Açı Bağlantılarının Materyalle Anlatımı', Erzincan Milliyet Anadolu Öğretmen Lisesi 'Web ile Kişisel Gelişim', Erzurum Nurettin Topçu Sosyal Bilimler Lisesi 'Erzurum İl Merkezinde Bulunan 15-18 yaşlarındaki Kızlarla Anneleri Arasındaki İlişkilerin Ergenlik Sorunları Açısından İncelenmesi' (Cihan)

8 İlkokul Öğrencisi Bıçaklanarak Öldürüldü

Çin'in doğusunda bir ilkokula giren saldırgan 13 öğrenciyi bıçakladı. Eski bir doktor olan kişinin 8 öğrenciyi öldürdüğü, 5'ini ise yaraladığı bildirildi. Resmi Şinhua ajansının haberine göre, daha önce kamu kliniğinde doktorluk yapan Wu soyadlı saldırgan, Nanping kentinde yer alan Deneysel İlkokulu'ndaki 8 öğrenciyi bıçaklayarak öldürdü. 6 öğrenci olay yerinde, 2 öğrenci ise hastanede hayatını kaybetti. 41 ya da 42 yaşında olduğu belirtilen Wu, saldırının ardından tutuklandı. Saldırıyı neden gerçekleştirdiğine dair bilgi vermeyen Wu'nun akli dengesinin yerinde olmadığı açıklandı. Çin'de geçtiğimiz yıllarda da okul saldırılarına rastlanmıştı. Olayların bir kısmı kişisel nedenlerden, bir kısmı da saldırganların akıl sağlıkları yerinde olmadığı için gerçekleşmişti. (Cihan)

1 Kişiye 34 Kitap Düşüyor...

Nevşehir'in Ürgüp İlçesine bağlı Taşkınpaşa köylüleri kitap okumayı çok seviyor.
Nevşehir'in Ürgüp ilçesine bağlı Taşkınpaşa köyündeki medrese içerisinde oluşturulan halk kütüphanesinde 1 kişiye 34 kitap düşüyor. Hasta veya yatalak olmayan 7 yaş üstü köylüler mutlaka kütüphaneye gidip kitap okuma alışkanlığına sahip. Taşkınpaşa köy Muhtarı Mehmet Aydın, yaptığı açıklamada, Karamanoğulları Beyliği döneminde Bizanslıların yoğunlukla yaşadığı bu bölgeye gelen 4. Rüknettin Kılıçarslan'ın komutanlarından Taşhun Paşa'nın bölgenin Müslümanlaşması ve Türkleşmesinde önemli çalışmalar yaptığını söyledi. Aydın, bu kapsamda Taşhun Paşa'nın bölge insanlarının bilimsel alanlarda daha da ileri gitmeleri adına köyde kendi adını taşıyan medreseyi yaptırdığını belirtti. Taşhun Paşa'nın, kendi adını alan bir de camiyi köylerine kazandırdığını anlatan Mehmet Aydın, giriş kapısındaki işlemeleri özelliği ile büyük beğeni toplayan medresenin 1994 yılında başlayan restorasyon çalışmalarının ardından 1995 yılında köylülerin yararlanabileceği halk kütüphanesine dönüştürüldüğünü ifade etti. Gerek Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın, gerekse Taşkınpaşalı köylülerin de desteği ile kütüphanedeki kitap sayısının 16 bini aştığını kaydeden Aydın, son nüfus sayımına göre toplam 645 kişinin yaşadığı Taşkınpaşa'da hasta veya yatalak konumda bulunan ve 7 yaş altı çocukların dışında kalan 480'e yakın kişinin yararlandığı kütüphanenin hemen hemen hiçbir gün boş kalmadığına işaret etti. Aydın, kadınların da ev işlerinden arta kalan süreçte evlerde kitap okumayı tercih ettiklerini aktardı. Aydın, kütüphanede bulunan 16 bini aşkın kitap ele alındığında bir kişiye 34 kitabın düştüğünü, bunun da sevindirici olduğunun altını çizdi. Köylü İnternet İstiyor Bu arada Taşkınpaşa köylüleri kütüphanede internetten yararlanmak istediklerini belirterek, Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkililerinden bu konuda destek beklediklerini ifade etti. Taşkınpaşa köyünde köylülerin kendi aralarında oluşturdukları karşılıklı hoşgörü ve anlayış nedeniyle asayiş noktasında ciddi bir olay yaşanmıyor. (Cihan)

22 Mart 2010 Pazartesi

Her Öğrenciye Bir Fidan...

Ürgüp İlçesi Mustafapaşa belediyesi, kasabalarını yeşillendirmek için tüm alanlarda fidan dikimi başlattı.

Mustafapaşa Belediye Başkanı Levent Ak tarafından oluşturulan projeyle, Kapadokya Meslek Yüksekokulu'na eğitim için gelen öğrenciler, belirlenen alanlara birer ağaç dikecek. Böylece hem yeşil alanların artması, hem de öğrenciler ile Mustafapaşa arasında özel bir bağ kurulması sağlanmış olacak. Projeyi 2010 turizm sezonu içinde hayata geçirmeyi planladıklarını aktaran Ak, "Bununla bakımsız ve kuruyan ağaçların zarar gören ormanlık alanların yeniden yeşillendirilmesini sağlamayı amaçlıyoruz. Kapadokya Meslek Yüksekokulu'nun destekleriyle çalışmaya başlanan bölgelere öğrencilerin ağaç dikmesini sağladık. Proje sayesinde Mustafapaşa ve çevresinin daha yeşil bir görünüme kavuşacağını ümit ediyorum." dedi. Başkan Levent Ak, imar planında yeşil alan olarak tahsis edilen tüm alanlarda fidan dikim çalışması yapılacağını belirterek, "3 aşamalı olarak uygulayacağımız projeye Kapadokya Meslek Yüksekokulu öğrencilerinin diktiği fidanlarla başladık. İkinci aşamada ilk ve orta öğretim öğrencileri, üçüncü aşamada ise özürlü kardeşlerimize fidan diktirecek ve dikecekleri her ağaca isimlerini vereceğiz." diye konuştu. Ak, arazinin yamaç olduğu yerlerde eğimli taraça çalışması yaptıklarını ve bu alanlarda damlama sulama sistemi ile ağaçların sulanacağını, fidan dikim çalışmaları ile bin çam fidanının toprakla buluşturulacağını sözlerine ekledi. (Cihan)

5 Binden Fazla Kitap Toplandı...

Türkiye Kütüphaneciler Derneği ve Pizza Pizza'nın ortaklaşa yürüttükleri kampanyayla eski kitabını getiren müşteriye aldığı pizzada indirim yapılıyor.

Pizza Pizza Genel Müdürü Tolga Türker, 45 ilde 160 satış noktasında yürüttükleri kampanya uyarınca, okunabilir ve iyi durumda bir kitap getiren müşterilere indirim yaptıklarını, bu çerçevede 5 binden fazla kitaba ulaştıklarını, ay sonuna kadar 10 bin kitabı hedeflediklerini söyledi. Toplanan kitapların, ihtiyaç olan illere gönderilmek üzere Kütüphaneciler Derneğine teslim edileceğini ifade eden Türker, ''Müşteri kitlemizin büyük bölümü çocuklar ve gençler. Onları okumaya ve sanata yönlendiren tüm projelere sonuna kadar açığız'' diye konuştu. Eğitim ve sanatın önemini kavrayamayan toplumların gelişmesine olanak bulunmadığını söyleyen Türker, İstanbul Modern'in ardından, İzmir'de yeni açılan Oyuncak Müzesi'nin de sponsorluğunu üstlendiklerini, eğitim, sanat ve gençliği buluşturan tüm projelere katkı koymaya çalıştıklarını belirterek, ''Dünyada örneği var mı bilmiyorum ama bir fast food zincirinin kitap okumayı teşvik ettiği bu kampanya Türkiye'de bir ilk'' dedi. Türker, tesislerinin ve çağrı merkezlerinin bulunduğu İzmir'in Torbalı ilçesindeki tüm lise ve üniversite öğrencilerine yarım gün iş olanağı da sağladıklarını ifade etti ve şunları kaydetti: ''Kitap kampanyasının ardından, önümüzdeki aylarda da kimsesiz çocuklara verilmek üzere oyuncak getirenlerin indirim kazanacağı kampanya başlatacağız. Toplayacağımız oyuncakları, sponsorluğunu da üstlendiğimiz Oyuncak Müzesi'ne teslim edeceğiz. Bu oyuncaklar, tasnif ve tamir işlerinin ardından kimsesiz çocuklara dağıtılacak. Bu kampanyamızın da kitap kampanyası kadar başarılı geçmesini umut ediyoruz.'' Restoran zincirine bağlı Çankaya Şubesinin işletmecisi Reşat Değirmencioğlu da kampanyaya özellikle üniversite öğrencileriyle üniversiteye hazırlanan gençlerin ilgi gösterdiğini ifade ederek ''Hem bu büyük işletme ailesinin bir ferdi olarak, hem de bir baba olarak açıkçası bu etkinliğin parçası olmaktan mutluluk duyuyorum'' diye konuştu. (Star)

Dershane Açmak Zorlaşacak...

Milli Eğitim Bakanlığınca yapılan düzenlemeyle, dershane ve özel okullar için yeni standartlar belirlendi.

Edinilen bilgiye göre, MEB, Özel Öğretim Kurumları Standartları Yönergesini günümüz şartlarına göre, değişen, gelişen yöntem ve tekniklere uygunluk sağlaması için yeniden düzenledi.
Bu yönergenin yürürlüğe girmesiyle, 17 Kasım 2004 tarihli Özel Öğretim Kurumlarına Ait Standartlar Yönergesi'' yürürlükten kaldırıldı. Yetkililer, yeni yönergenin teknolojiye ve günümüz şartlarına uygun olmasının amaçlandığını kaydetti.
Buna göre yönergede, özel öğretim kurumlarının yerleşim planı, derslik sayıları, dersliklerde öğrencinin kullanım alanı, kurumlarda bulunması gereken bölümler ile ilgili hususlar yer alıyor.
Özel okullardaki dersliklerin pencere alanları, dersliklerde öğrenci için kullanım alanları, merdivenler ile ilgili yeni düzenlemeler yapıldı. Özel okullarda bedensel özürlü bireyler için okulun bahçe ve bina girişi ile zemin katının merdiven bulunan bölümlerinde rampa bulunacak. Özel öğretim kurumları, mevcut tuvalet ve lavabolarının birini 1 yıl içerisinde bedensel özürlü bireylerin kullanımına uygun hale getirecek. EN FAZLA 30 ÖĞRENCİYE BİR DERSLİKOkulların seviyesine göre en az öğretim süresi kadar derslik bulunacak. Derslikler, okul öncesi eğitim kurumlarında en çok 20 öğrenciye, fen liseleri ve sosyal bilimler liselerinde en fazla 24 öğrenciye, diğer sınıflarda en fazla 30 öğrenciye bir derslik olacak şekilde hesaplanacak.
Okullarda bedensel özürlü bireylerin kullanımına uygun şekilde düzenlenmiş tuvalet ve lavabo bulunacak.
İlköğretim okullarında ayrıca teknoloji ve tasarım dersliği de bulunması gerekecek.
Yönergede, laboratuvar konusunda da bir düzenleme yapıldı. Buna göre, aynı bina veya kampüs içinde birden fazla program uygulayan ortaöğretim kurumlarında her program için ayrı laboratuvar istenmeyecek. Bundan sonra aynı kampüs içindeki kurumlar ortak laboratuvar kullanabilecek. Özel okullarının büro hizmetleri, rehberlik ölçme ve değerlendirme odalarında, öğretmenler odasında ve yemekhanede Atatürk resmine ek olarak İstiklal Marşı ve Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi'nin de bulunması gerekecek.
Özel ilköğretim ve ortaöğretim kurumlarında sağlık odası bölümü bulunması zorunluluğu kaldırıldı. ÖZÜRLÜLER İÇİN RAMPABedensel özürlü bireylere ait öğretim programı uygulayan özel eğitim rehabilitasyon merkezlerinin merdivenlerinin her iki tarafında da özürlülerle ilgili Türk Standartları Enstitüsü standartlarına uygun korkuluk ve küpeşte yapılacak.
Özel eğitim okullarının merdivenleri için gerekli standartlarda rampa olacak. Bedensel özürlü bireyler için asansör bulunacak. ''DERSHANE AÇMAK ZORLAŞACAK''Özel dershanelerle ilgili hükümlerin de yer aldığı yönergeye göre, dershanelerin dersliklerinde en az 6 derslik olacak. En az 20'şer metre kare olacak dersliklerde en çok 30 öğrenci bulunabilecek.
Yetkililer yapılan değişiklikle dershane açmanı zorlaştırıldığını, dershanelerin eskiden 3 derslikle açılabilirken, şimdi en az 6 derslikle açılabileceğini belirtti. Özel dershanelerin nerelerde açılabileceğinin düzenlendiği yönergede, özel dershanelerin bütün birimleri aynı binanın birbirine bitişik daire veya bitişik alt ve üst katlarda; bitişik binaların birbirine bağlantılı aynı katlarında ve aynı bahçe içerisinde tamamı kuruma ait binalarda olacak.
Dershanelerin kurucu, müdür ve müdür yardımcısı odalarında, rehberlik servisi odasında, öğretmenler odasında, laboratuvarlarda Atatürk resminin yanı sıra İstiklal Marşı ve Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi yer alacak.
Yönergede, hizmet içi eğitim merkezleri ve uzaktan öğretim ve Özel Motorlu Taşıt sürücü kurslarıyla ilgili de düzenlemelere yer verildi.
UZAKTAN ÖĞRETİM YAPAN KURSLARYönergede, hizmet içi eğitim merkezleri ve uzaktan öğretim yapan kurslar ile ilgili düzenlemelere de yer verildi.Hizmet içi eğitim verilecek derslikler en az 20 metre kare olacak ve bir dersliğe 30 kursiyerden fazla kontenjan verilmeyecek. Hizmet içi eğitim faaliyeti, katılımcının çalıştığı binada veya sözleşme yaparak ve milli eğitim müdürlüğünce uygun görülen mekanlarda yapılacaksa bu şart aranmayacak.Uzaktan öğretim kurslarında, uzaktan öğretimin yapılacağı araç gereç ve donanımı için yeterli büyüklükte yayın odası, yüzyüze eğitim uygulama dersliği olacak.SÜRÜCÜ KURSLARIYönergede, Özel Motorlu Taşıt Sürücüleri Kursları ile ilgili de düzenlemelere yer verildi.Özel motorlu taşıt sürücü kurslarının, bütün birimleri aynı binanın birbirine bitişik daire ve katlarında; bitişik binaların birbirine bağlantılı aynı katlarında ve aynı bahçe içerisinde tamamı kuruma ait binalarda olacak.Yönergeye konulan geçici maddeye göre ise, direksiyon eğitim alanını 4 kurum tarafından kullanan özel motorlu taşıt sürücüleri kursları, 2 yıl içinde yönergede belirtilen direksiyon eğitim alanında bulunması gereken şartları yerine getirecek. Şartları yerine getirmeyen kurumlar ise kapatılacak.

Maraş'lı Öğrenciler Maraş Otu Bağımlısı Çıktı...

Maraş otunun lise öğrencileri arasında kullanma alışkanlığı ile ilgili yapılan araştırma korkunç bir gerçeği ortaya çıkardı.

Buna göre, araştırmaya katılan 496 öğrenciden 127'sinin Maraş otunu sigaradan daha tehlikeli görmemesi dikkat çekti. Araştırmaya katılan ve Maraş otunu daha önce deneyen 155 öğrenciden 100'ünün halen kullanıcı olması da göze çarpan bir diğer sonuç oldu.

Kahramanmaraş Türkoğlu İmam Hatip Lisesi öğrencileri Adem Sarıkaya ve Ö. Faruk Ceyhan, öğretmenleri İlbey Dölek'in danışmanlığında, lise öğrencilerinin Maraş otu kullanım alışkanlığını araştırdı. Araştırma, TÜBİTAK Ortaöğretim Öğrencileri Arası Proje Yarışması sonucunda da sergilenmeye değer görüldü. Maraş otunun kullanımına ilişkin çarpıcı sonuçlar ortaya koyan araştırmaya 496 öğrenci katıldı. 100'ü halen Maraş otu kullanıcısı olan öğrencilerin 58'inin her gün, 22'sinin bazen, 20'sinin de sigara olmadığında ot kullandığı tespit edildi. Araştırmaya katılan öğrencilerin 373'ünün arkadaşları arasında ot kullanıcısı olduğu öğrenilirken, 138'inin de ailesinde kullanıcı olduğu belirlendi. Araştırmaya göre, Maraş otunu sigaradan daha tehlikeli görmeyen öğrencilerin sayısının 127 olması da dikkat çekti. Maraş otunu deneyen 155 öğrenciden 100'ünün kullanmaya devam etmesi de dikkat çeken bir diğer sonuç oldu. Maraş otunun insan sağlığı açısından tehlike arz ettiğini söyleyen Danışman Öğretmen İlbey Dölek, "Maraş otu liseli gençlerde özellikle erkekler arasında yaygınlık kazanıyor. Bu gençlere, hatta ilköğretim öğrencilerine, bunun olumsuz etkileri sağlık çalışanları ile eğitimciler tarafından konferans ve seminerlerle anlatılmalıdır." dedi. Yaptıkları araştırmanın sonuçlarının bir kitapçık haline getirilerek, öğrencilerin ve öğretmenlerin dikkatinin bu konuya çekilmesi gerektiğinin altını çizen Dölek, "Okullara, hastanelere ve şehrin değişik yerlerine 'Maraş otu sağlığa zararlıdır.' uyarılarını içeren yazılar ve afişler asılarak öğrenciler ve halk bu konuda bilinçlendirilmeli. Otun paketlerinde de sağlığa zararlı olduğu uyarısı yapılmalı. Otun kullanımı okullarda ve kapalı diğer alanlarda yasaklanmalı." diye konuştu. Dükkân camları ve seyyar satıcılardaki 'iyi ot', 'keskin ot' ve 'fil deviren ot' gibi gençlerin dikkatini çeken ve merak uyandıran yazıların kaldırılması gerektiğine de vurgu yapan Dölek, satış fiyatlarının artırılıp, 18 yaşından küçüklere de satışın yasaklanmasının doğru olacağını belirtti. Maraş Otu Nedir? Güneydoğu Anadolu bölgesinde 'Maraş otu' adı verilen tütün yaprağından elde edilen bir toz, sigara yerine bazen de sigara ile birlikte yaygın olarak kullanılıyor. Bu toz Nicotiana Rustica Linn isimli, bir çeşit tütün olan ve halk arasında 'deli tütün' olarak bilinen bitkinin yapraklarından elde ediliyor.
Maraş Otunun Zararları
'Meşe külü' ve 'deli tütün' olarak tabir edilen yabani özel cins tütünün su ile karıştırılmasından elde edilen ve birçok yere Kahramanmaraş'tan satın alınarak götürülen Maraş otunun, özellikle Gaziantep, Adıyaman, Hatay, Adana, Mersin gibi illerde de tiryakileri bulunuyor. Bu arada, başta İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük şehirlerde ise; uyuşturucu bağımlıları esrar ve eroin gibi maddeleri bulamadıkları zaman çok daha ucuza satın alınabilen Maraş ağız otunu kullanarak uyuşmaya çalışıyorlar. Sade veya sigara kağıdına sarılarak alt ön dudak ve dişler arasında yerleştirilerek kullanılan ve 10 ila 25 dakika arasında bekletilince çeneyi uyuşturan otun sigara gibi tiryakiliği olduğu gözlerden kaçmıyor. (Cihan)

Veliler Öğrenci Olursa...

İnegöl'de 4 yıldır devam eden bir proje: "Yerimde olsaydın."
Öğrencilerin yerini velilerin aldığı bir günlük empati programı. Veliler bu etkinlikte, sabahın erken saatlerinde bahçede aynı öğrenciler gibi sıra oluyor sınıflara geçip sıralara oturuyor ve 5 derslik de olsa bir eğitime tabi tutuluyor. Bu veliler okul sıralarında sizce ne yapıyor? Biz hemen söyleyelim, gördüğünüz bu anne babalar 1 günlüğüne çocuklarının yerine geçip öğrenci olmanın güçlüklerini ya da kolaylıkları yaşıyor. "Yerimde Olsaydın" adıyla 4 yıldır İnegöl Anadolu Lisesi'nde devam ettirilen bu empati projesi veliler tarafından ilgiyle takip ediliyor. Sabah 08.30'da bahçede sıra oluşturan veliler daha sonra sınıflardaki sıralara oturuyor ve 5 derslik eğitimle çocuklarının günlük ders programını takip ediyor. 1 günlüğüne de olsa öğrenci olan veliler, öğrenci olmanın zor olmadığından ve projenin faydalarından bahsediyor. Empati uygulama projesinin sonunda Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından katılımcı velilere günün anısına belge dağıtıldı.

Minikler Suyun Önemini Anlattı...

Bursa'nın Kültürlü öğrencileri, Su Sempozyumu'nda oynadıkları skeçle suyun önemini anlattı.
Dünya Su Günü kapsamında Bursa Büyükşehir Belediyesi, BUSKİ ve Su Vakfı tarafından birlikte organize edilen 2. Bursa Su Sempozyumu başladı. Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi'nde yapılan sempozyumun açılışına Bursa Valisi Şahabettin Harput, Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar, Yıldırım Belediye Başkanı Özgen Keskin, devlet protokolü ve çok sayıda vatandaşın katıldı. 2. Bursa Su Sempozyumu'nun açılışında, BUSKİ tarafından gerçekleştirilen 'Su' temalı yarışmayı kazananlara plaketleri verildi. Protokol konuşmalarının ardından, Şiir, Skeç ve Resim dalında yarışmayı kazananlarının isimleri açıklandı. İlk üçe girenlerin ödüllendirildiği tören öncesinde eserlerini bir kez daha katılımcılar ile paylaşan öğrenciler, su ve su kullanımında yapılan yanlışlıklara dikkati çekti. Kültürlü Miniklerin Skeci Ayakta Alkışladı BUSKİ'nin önceki ay başlattığı 'Su' temalı yarışmanın skeç ayağında birinciliği, hazırladığı 'Damlaya Damlaya' oyunu ile kazanan Kültür Okulları öğrencileri, sempozyum öncesinde bir kez daha oyunlarını sergiledi. Suyun kültürümüzdeki önemini vurgulayan çarpıcı bir oyun hazırlayan Kültürlü öğrenciler, sergiledikleri sahne performansıyla da izleyicilerden tam not aldı. Oyunun bitiminde katılımcılardan büyük alkış alan Kültürlü öğrenciler, birincilik ödüllerini de Bursa Valisi Şahabettin Harput'un elinden aldı. Su Sempozyumu'na Özel Stand Öte yandan, Özel Bursa Kültür Okulları, 2.'si düzenlenen Su Sempozyumu'ndaki standlar arasındaki yerini aldı. Sınırlı sayıda firmanın ve kurumun stand açabildiği sempozyumda bulunan Kültür Okulları, hazırladıkları çevreci broşür ve bilgilendirme notları ile katılımcılara doğayı koruyalım mesajı veriyor. Sempozyum sonuna kadar açık olan standın gönüllü tanıtım elçiliğini ise minik kültürlüler yapıyor. (Cihan)

Pazer Yerinde Okuma Günü Düzenlendi...

Kırıkkale'de bir ilköğretim okulu okumayı sevdirmek için pazar yerinde okuma günü düzenledi.
Kırıkkale Akşemsettin İlköğretim Okulu öğretmenlerinden Yüksel Aydın ve kütüphanecilik kulübü öğrencileri okumayı sevdirmek ve teşvik etmek amacıyla pazar yerinde satıcılarla kitap okudu. Esnafa tek tek kitap dağıtan minikler, gördükleri ilgi karşısında mutlu oldu. Öğrenciler 'Okumayı çok seviyorum' diye bağırarak pazar yerinden ayrıldı. Sebze ve meyve satmak yerine kitap okumaya başlayan esnaflar, hayatlarında ilk defa pazar yerinde kitap okuduklarını söyledi. Esnaflar, kendilerine kitap hediye eden öğrencilere teşekkür etti. 'Okumayı Seviyorum Projesi' kapsamında yola çıktıklarını açıklayan Kırıkkale Akşemsettin İlköğretim Okulu öğretmenlerinden Yüksel Aydın, ilk olarak okulun bahçesinde okuma saati etkinliği düzenlediklerini, şimdi ise pazarcı esnafıyla bir araya geldiklerini ifade etti. Aydın, 30 Mart Salı günü, 15.00 ile 16.00 saatleri arasında Cumhuriyet Meydanı'nda yapılacak 'Okuma saati ve kitap dağıtım etkinliğine' tüm Kırıkkale halkını davet etti. (Cihan)

Balık Avlayan Üniversiteli Boğuldu...

Çanakkale'nin Ayvacık ilçesinde, zıpkınla balık avlamak için denize daldıktan sonra kaybolan üniversite öğrencisinin cesedi bulundu.
Hafta sonunda bir arkadaşıyla balık avalamak için gittiği Behramkale köyü Burunucu mevkisinde kaybolan Balıkesir Üniversitesi Altınoluk Meslek Yüksekokulu Bilgisayar Programcılığı 1. sınıf öğrencisi Ali Can Kara'yı (20) arama çalışmaları son buldu. Balıkesir Valiliği İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü'nün su altı ve su üstü ekipleri, Kara'nın cesedini 18 metre derinlikte buldu. Ceset, Ayvacık Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı. Olayla igili soruşturma devam ediyor.(Cihan)

Mustafa Ceceli Kadir Has Ünv.'de...

Başarıları ve albümüyle son günlerde adından sıkça söz ettiren Mustafa Ceceli Kadir Has Üniversitesi’nde.

Başarıları ve müthiş albümüyle son günlerde adından sıkça söz ettiren Mustafa Ceceli Kadir Has Üniversitesi'nde. Mustafa Ceceli keyifli şarkıları, sıcak ve samimi sohbetiyle piyanosunun başında Kadir Has Üniversitesi öğrencileriyle 23 Mart Salı günü saat 13.00'da Kadir Has Üniversitesi Cibali Kampüsü'nde buluşuyor.

Üniversite İçin İlk Viraj 11 Nİsan'da...

Üniversiteye giriş için ilk basamak olan YGS 11 Nisan'da yapılacak. Uzmanlar sınava girecek öğrencilere önemli tavsiyelerde bulunuyor.
Üniversiteye giriş için değiştirilen yeni sınav sistemi bu yıl ilk kez uygulanacak. Buna göre üniversiteli olmak isteyenlerin ilk adımı olan Yüksek öğretime Geçiş Sınavı (YGS) 11 Nisan Pazar günü yapılacak. Lisans Yerleştirme Sınavları (LYS) ise haziran ayında 5 ayrı kategoride gerçekleştirilecek. YGS yaklaştıkça, sınava girecek adayların kaygıları da artıyor. Meslek liseleri için katsayı adaletsizliğinin giderilememiş olması öğrencilerin motivasyonunu düşürüyor.
YGS öncesi öğrencilere taktik veren rehberlik uzmanları, stratejik çalışmalarla kalan zamanı iyi değerlendirmenin rakiplere fark attıracağını belirtiyor. Derslerine iyi çalışan öğrenciler başarılarını ispatlayamama endişesi yaşıyor. Buna mukabil, Fem Dershaneleri rehberlik uzmanı Faruk Ardıç, sınavın bir zekâ ölçme testi değil, yükseköğretim görmek isteyenler arasında yapılan bir sıralama sınavı olduğunu hatırlattı. Ardıç, sınava az kala öğrencilerde görülen şiddetli huzursuzluk, ders çalışırken dikkati toplayamama, kalp atışlarının hızlanması, diğer arkadaşlarının sınava daha iyi hazırlandığı, kendisinin az hazırlandığı düşüncesi ve panikleme hallerinin doğal olduğuna dikkat çekti. Ardıç "Kaygının giderilmesinin en etkili yolu, hedeflere ulaşabilmek için gerekli planlamayı yapmak ve bu planları uygulamaya koymaktır." dedi.
Yeni sınav sistemine göre YGS'de alınacak puanların LYS'ye etkisi yüzde 40 oranında olacak. Faruk Ardıç, YGS'ye az bir zaman kala yapılacak çalışmaların şu ana kadar yapılan çalışmalardan daha etkili olduğunu belirtti. Ardıç, sınava hazırlanan öğrencilerin alanlarına yönelik tavsiyelerde bulundu. Buna göre, sayısal endeksli çalışma yapan bir öğrenci, matematik ve fen alanlarında konuları tekrarlamalı ve istenilen düzeye geldiğinde soru odaklı bir çalışma yapmalı. Eşit ağırlık bölümünden sınava hazırlanan öğrenci, matematik ve Türkçe ağırlıklı çalışmanın yanında sosyal bilimler ve fen bilimlerinden de yapabileceği konulara yönelmeli. Sözel alandan hazırlanan adaylar ise, Türkçe ve sosyal bilimler haricinde matematik ve fen bilimlerinden de birkaç soru çözmenin önemli olabileceğini unutmamalı.
Aile destek olmalı
Üniversite sınavına hazırlanmak öğrencinin sorumluluğu, ama ailelerin desteği de çok önemli. Ancak ebeveynlerin öğrencinin sorumluluklarına müdahale etmemesi gerekiyor. Rehberlik uzmanı Ardıç, "Öğrencinin eksik olduğu konuları, kapatması gereken açıkları, hangi derslere ne kadar çalışacağını belirlemek gencin sorumluluğundadır. Aile, bunları üstlendiğinde gencin motivasyonu düşecektir." diye konuştu. Ailenin çocuğuyla kuracağı etkin iletişim biçiminin 'dinleme' olacağını aktaran Ardıç'a göre, 'sana güveniyorum, sen en iyi bölümlere layıksın, senin kazanamaman gibi bir ihtimali düşünemiyorum' şeklindeki ifadeler öğrenciyi olumsuz etkiler ve taşıyabileceğinden fazla yük yükler. "Kazanamazsam aileme ne diyeceğim?" şeklinde kaygılara kapılabilir. Doğru olan ise, "Kazanamasan da seni seiyoruz. Sınav senden, hayatından, sağlığından önemli değil" yaklaşımıdır. Denemeleri ihmal etmeyin Rehberlik uzmanı Faruk Ardıç'ın son günlerde deneme çözmeye yönelik tavsiyeleri şu şekilde: Deneme sınavlarına düzenli katılın. Unutmayın, deneme sınavları temelde sizin çalışma düzeyinizi, derslere ve konulara göre bilgi düzeyinizi ölçmek ve varsa eksiklerinizi görmek için yapılıyor. Deneme sınavları sonunda eksikliklerinizi belirleme, sınavın yapısı, kapsamı, süresi, soru tipleri, hangi konudan kaç soru geldiği gibi değerli bilgileri uygulayarak öğrenme imkânınız olacak. Zamanı kullanma becerisi ancak deneme sınavlarıyla kazanılabilir. Öğrencilerin girecekleri ilk YGS, tüm öğrenciler için 160 dakikadır. Tavsiye olunan süre ise her bölüm için 40 dakika. Bunu bilerek lüzumsuz yere sınava ara vermeden, gerçek sınavdaymış gibi deneme çözün. (Zaman)

YGS'de Topuklu Ayakkabı Yasağı...

Yüksek Öğretime Geçiş (YGS) sınavı tarihi yaklaşırken sınava hazırlıklar da başladı.

Akdeniz Üniversitesi Manavgat Meslek Yüksekokulu (MYO) Müdürü ve Yükseköğretim Kurulu Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖYSM) Temsilcisi Prof. Dr. Ali Erdoğan, 11 Nisan 2010 tarihinde yapılacak olan YGS sınavına ilçede 242 salonda 4 bin 352 öğrencinin gireceğini söyledi. YGS ile ilgili yazılı açıklama yapan Prof. Dr. Erdoğan, 14 okul, 242 salon yapılacak olan sınavda 547 öğretmen ve 104 hizmetli olmak üzere toplam 651 kişinin görev yapacağını bildirdi. Erdoğan, sınav öncesi ve sınav sırasında alınacak tedbirlerle ilgili Manavgat Kaymakamı Hacı İbrahim Türkoğlu, Belediye Başkanı Şükrü Sözen, İlçe Milli Eğitim Müdürü Abdullah Bilge, İlçe Emniyet Müdürü Alper Tunga Gündoğmuş, İlçe Gençlik ve Spor Müdürü Ahmet Başoğlu, Sağlık Grup Başkanı Dr. Aşur Eker ve Manavgat MYO Müdür Yardımcısı Levent Sözen'in katılımıyla birlikte toplantı yaptıklarını ifade etti. Sınav öncesi İlçe Gençlik ve Spor Müdürlüğü'nün Cumhuriyet Meydanı ve Manavgat Kapalı Spor Salonu yanında danışma ofisleri kuracağını belirten Erdoğan, Manavgat Belediyesi ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü sınava girecek öğrencilere barınma konularında yardımcı olacağını ifade etti. Erdoğan, "Sınavda görevli kişilerin öğrencilerin dikkatini dağıtacak harekette bulunmasını istemiyoruz. Bu nedenle sınavda görevli kişilerin 11 Nisan'da ses çıkartacak topuklu ayakkabı giymemelerini ve okumak için kitap ve gazete getirmemelerini istiyoruz. Sınav günü, saat 07.30'dan itibaren ilçede ek otobüs seferleri yapılacak. Sınav günü okul çevrelerinde gürültü kirliliği yapacak inşaat, yol yapımı ve onarım çalışmalarına izin verilmeyecek. Aynı zamanda sınav süresince düğün konvoyu geçişlerine geçit verilmeyecek." diye konuştu.

19 Mart 2010 Cuma

Cennet'in Sırlı İntiharı...

Lise öğrencisi Cennet Yükselici (15) Haliç köprüsünden atlayarak intihar etti.

İstanbul Bağcılar'daki Alaattin Nilüfer Kadayıfçıoğlu Kız Teknik ve Meslek Lisesi öğrencisi Cennet Yükselici, Haliç Köprüsü'nden atlayarak intihar etti. Geçen Cumartesi doğum gününü kutlayan Cennet Yükselici, facebook sayfasında son olarak "Gün gelir gidersin elbet, zaten alıştı gönlüm uzaktan sevmeye, sen de git şimdi ardına bile bakmadan, eğer dönersen bil ki ben orda olmam. Çünkü yoruldum artık" diye yazdı. Turizm Sektörü Gıda Alanı Yiyecek ve İçecek Hizmetleri Otel İşletmeciliği Bölümü öğrencisi Cennet Yükselici bu sabah okula gitmek yerine Haliç Köprüsü'nün Eyüp ayağına geldi. Okul çantasını köprünün üzerine bırakan Cennet Yükselici, daha sonra, Haliç Köprüsü'nden geçenlerin gözleri önünde kendisini boşluğa bıraktı. Cennet Yükselici'nin atladığını gören bir kişi hemen suya girdi. Ancak suyun bulanık ve çamurlu olması yardım çabasına boşa çıkardı. Görgü tanıkları polise haber verdi.Olay yerine 112 Acil Servis'ten sağlık ekipleri ve deniz polisi sevk edildi. Deniz polisinden gelen iki ekip, önce su üzerinde tarama yaptı. Taramadan sonuç alınamayınca görgü tanıklarının verdiği bilgiler doğrultusunda suya giren iki dalgıç yaklaşık bir saat boyunca suda arama yaptı. Deniz polisinin çalışması yetersiz kalınca olay yerine Sahil Güvenlik Komutanlığı'na bağlı Kıyı Suları Arama Kurtarma Birliği'nden gelen bir ekip, dalgıç polislerle arama çalışmasına katıldı. Dalgıçların sudaki 2 saat süren çalışmasından da bir sonuç alınamadı.Cennet Yükselici, Facebook sayfasına yazdıkları arasında "Elden düşme sevgiler değil benim istediğim, ya kalbinin sahibi olayım ya da hiç bir şeyin. Kalbin benim değilse zaten anlamı yok hiç bir şeyin" de vardı.

Saldırganlar Adliyede...

Iğdır'da bayan öğretmenin kesici aletle yüzünü parçalayıp burnunu kıran saldırganlar adliyeye çıkarıldı.

Iğdır'da geçtiğimiz günlerde Atatürk Caddesi'nde ilköğretim öğretmeni P.O.'yu darp ederek yaralayan iki kişi güvenlik güçleri tarafından gözaltına alındı. Gözaltına alınan iki kişi Emniyet'teki sorgularının ardından güvenlik önlemleri altında Adliye'ye çıkartıldı. Zanlılar tarafından darp edilen öğretmen P.O. da aynı araçla adliyeye geldi. Zanlıların sorguları devam ediyor. Önceki gün Iğdır'da ilköğretim okulu öğretmeni P.O. sokak ortasında kimliği belirsiz iki kişinin saldırısına uğramış, bayan öğretmenin 'muşta' tabir edilen kesici alet ile önce yüzü parçalanmış, sonra da burnu kırılmıştı.

Rektör Kendini Asarak İntihar Etti...

Erzincan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erdoğan Büyükkasap, kendini asarak yaşamına son verdi.

Büyükkasap'ın Eğitim Fakültesi Sosyal Tesisleri'ndeki lojmanındaki cesedi makam şoförü tarafından bulundu. Rektör'ün geçtiğimiz günlerde üniversitenin Yapı İşleri Daire Başkanlığı'na düzenlenen 100 milyon liralık ihale yolsuzluğu operasyonunu onur meselesi yapıp canına kıydığı ileri sürülüyor. Büyükkasap'ın intihar etmeden önce eşi, tıp okuyan oğlu ile lise öğrencisi kızına hitaben bir veda mektubu yazdığı anlaşıldı. Üniversitede yapılan ihale operasyonunu kast ederek, "Ben bunu hak etmedim. Siz de benim yüzümden bu yükün altında daha fazla kalmayın. Erzurum'daki evi Ankara'ya taşıyın, oraya yerleşin." notunu bıraktığı belirlendi. Evli ve iki çocuk babası olan profesörün evde yalnız olduğu, eşinin, Erzurum Bilkent Lisesi'nde okuyan oğluyla bu kentte ikamet ettiği öğrenildi. İntihar notunun ardından Büyükkasap'ın elektrik kablosu ile kendisini oturma odasının kapı koluna astığı belirtildi. Üniversitede bir süre önce yapılan yolsuzluk operasyonunda iki müteahhit ile Erzincan Üniversitesi Yapı İşleri Daire Başkanı, 'ihaleye fesat karıştırmak' iddiasıyla tutuklanmıştı. 7 şüpheli ise tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmıştı. Büyükkasap'ın bu olaydan kendini sorumlu tuttuğu ve vicdan azabı çektiği ileri sürülüyor. Rektör'ün Kastamonu'nun Tosya ilçesindeki yakınları olayın şokunu yaşıyor. Kayınpederi İbrahim Kasım, damadının kendisine yansıyan bir sıkıntısının olmadığını söyledi. Amca Sadık Kebelioğlu ise yeğeninin ekonomik sıkıntısı veya borcunun olmadığının altını çizerek, "Üzerine iftira atılmışsa ona dayanamayıp intihar etmiş olabilir. Yeğenim lekeye dayanamaz." dedi. Erzincan Valisi Abdulkadir Demir, intiharda üniversiteye yapılan ihale usulsüzlüğü operasyonunun etkisinin olup olmadığı konusunda Cumhuriyet Başsavcılığı'nca gerekli açıklamanın yapılacağını bildirdi. YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan ise ellerinde Prof. Dr. Büyükkasap ile ilgili herhangi bir disiplin soruşturması bulunmadığını açıkladı. Cenazesi otopsi için Trabzon Adli Tıp Kurumu'na gönderilen Büyükkasap'ın Tosya'da defnedileceği açıklandı.

Yeni Katsayı Oranları...

Yükseköğretim Kurulu (YÖK), Danıştay'ın iki kez yürürlüğünü durdurduğu katsayılarla ilgili yeni bir karar aldı.

Dün toplanan YÖK Genel Kurulu, 10 puanlık katsayı farkını 15 puana çıkardı. Lisedeki alanına göre bir fakülte tercih eden öğrencinin Ağırlıklı Ortaöğretim Başarı Puanı 0,15 ile, alanı dışında tercih yapan öğrencinin puanı ise 0,12 ile çarpılacak. Böylece, bir meslek lisesi öğrencisi ile genel lise öğrencisi arasında 8 ile 15 puan arasında fark olacak. Bu fark sınavda 10-12 soru ile aşılabilecek. 10 yıldır öğrencileri mağdur eden eski katsayılar (0,3-0,8) 50 puana kadar fark oluşturuyordu.
Bir önceki katsayı oranı alan içinde 0,15, alan dışında 0,13 idi. Bu katsayı öğrenciler arasında 10 puanlık (7-8 soruluk) bir fark oluşturuyordu. YÖK'ten yapılan açıklamada, "Sonuçta alan dışı tercihlerde aynı soruları cevaplayan adayların yerleştirme puanlarında 3 ila 15 puanlık bir fark değil, asıl öğrenci kitlesinin yoğunlaştığı aralıkta aşılması oldukça zor olan 8 ila 15 puanlık fark ortaya çıkacaktır." denildi. 'Yargı kararlarının gerekçeleri esas alınarak' karar verildiği belirtilirken, sınavda bir puanlık farkın bile binlerce öğrencinin sıralamasını değiştirdiği hatırlatıldı. "Bölüm kontenjanlarının ortalama 40-100 arasında olduğu düşünüldüğünde, yerleştirme puanında meydana gelen 15 puanlık bir fark çok ciddi bir farklılık doğurmaktadır." denilen açıklamada, 15 puanlık farkın 2009 yılı için yerleştirme sırasını SAY-2 puan türünde 17 bin 381 ile 70 bin 694 arasında değiştirdiği ifade edildi. 15 puan, SÖZ-2 puan türünde 4 bin 994 ile 85 bin 64 arasında, EA-2 puan türünde ise 15 bin 907 ile 122 bin 241 arasında sıralamayı değiştiriyor. İstanbul Barosu'nun açtığı davalar üzerine Danıştay önce YÖK'ün 'eşit katsayı'sını, daha sonra 2-10 puanlık fark getiren 0,13-0,15'lik katsayıları durdurmuştu. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, YÖK'ün itirazını 14'e karşı 15 oyla reddetmişti. 10 puanlık katsayı farkını 'sembolik' bulan Kurul, farkın açılmasını istemişti. İstanbul Barosu Başkanlığı, ilk önce Yükseköğretim Genel Kurulu'nun yükseköğretime girişte farklı katsayı puanı uygulamasını kaldıran 21 Temmuz 2009 tarihli kararının iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle dava açmıştı. Danıştay 8. Dairesi, YÖK'ün eşit katsayı kararının yürütmesini oy birliğiyle durdurmuştu. Bunun üzerine YÖK, 17 Aralık 2009'da 'farklı katsayı' uygulanması kararı almış ve puanlar hesaplanırken adayların kendi alanıyla ilgili program tercihinde Ağırlıklı Ortaöğretim Başarı Puanları'nın 0,15, alan dışı tercihte 0,13 ile çarpılmasını kararlaştırmıştı. YÖK'ün üniversiteye girişte öğrenciler arasındaki katsayı adaletsizliğini gideren kararı aleyhine dava açan İstanbul Barosu, yeni katsayı düzenlemesini de şikayet etmişti.
29 Aralık'ta herhangi bir açıklama yapmadan dava dilekçesini mahkemeye ulaştıran Baro, YÖK kararını yeterli bulmayarak iptalini istemişti. Danıştay 8. Dairesi, 8 Şubat 2010'da YÖK'ün üniversiteye girişte farklı katsayı uygulanmasına ilişkin 17 Aralık tarihli kararının yürütmesini de oy birliğiyle durdurmuştu. Daire, yürütmeyi durdurma kararına ilişkin gerekçesinde, "alan içi tercihlerde 0,8, alan dışı tercihlerde 0,3 katsayısının esas alınacağına ilişkin düzenlemenin değiştirilerek alan içi 0,15, alan dışı 0,13 katsayı farkına dönüştürülmesine ilişkin dava konusu kararın hukuken geçerli bir sebebe dayanmadığı sonucuna ulaşıldığını" belirtmişti.
Liseyi yurtdışında tamamlayan öğrencileri sevindiren karar geri çekildi Liseyi yurtdışında okuyan Türk öğrencilerin üniversiteye daha kolay bir prosedürle giriş hakkı kalktı. Yükseköğretim Kurulu (YÖK), lisenin tamamını dışarda okuyan Türk öğrencilerin, yabancılar gibi Türkiye'deki üniversitelere girebilmesine yönelik kararından geri adım attı. YÖK, kaldırdıkları düzenlemenin doğru olduğuna dikkat çekerken, 'kamuoyunda konunun 'sınavsız üniversite' şeklinde yanlış anlaşılmalara neden olduğu ve yapılan bazı açıklamaların Türkiye'de ortaöğretimini tamamlayan adaylar üzerinde olumsuz etki yaparak motivasyonlarını bozabileceği' gerekçesiyle uygulamadan vazgeçtiklerini açıkladı. Kurul'un 'geri adımı' sonrasında mesela liseyi yurtdışında okuyan bir büyükelçi çocuğu, hiç görmediği müfredatın detaylı sorularına muhatap olarak üniversite sınavlarında başarılı olmaya çalışacak. Türk öğrenciler eskiden olduğu gibi kontenjanı son derece sınırlı ve talep edilmeyen bölümlerden oluşan Yurtdışında Çalışanların Çocukları İçin Yükseköğretime Giriş Sınavı ile üniversiteye girme şansı arayacak. Kaldırılan sistemde liseyi yurtdışında okuyan Türk öğrenciler yabancı öğrenciler gibi; uluslararası sınavlar, kendi ülkelerinin sınavları, Türk üniversitelerinin yapacağı sınavlar veya Türk üniversitelerinin belirleyip YÖK'ün uygun bulacağı kurallara göre ve üniversitelerin belirleyeceği kontenjanlar dahilinde Türk üniversitelerine alınacaktı. Yani iddiaların aksine 'sınavsız üniversite' söz konusu değildi.

En Büyük Fark Eşit Ağırlıkta

YÖK’ün yeni katsayı oranlarıyla ortaya çıkan 9 soruluk fark, sıralamalarda 122 bin öğrenciyi etkileyecek.

Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Danıştay'ın iki kez belirlenen katsayı oranlarını iptal etmesinin ardından, yeni katsayıları açıkladı. 0.12- 0.15 olarak belirlenen yeni katsayılara göre, alan içi ile alan dışı tercih yapan adaylar arasında 15 puanlık fark oluştu. Adaylar bu farkı Fen, Matematik, Türkçe-Sosyal alanlarına göre 9-12 soru fazla yaparak kapatılabilecek. En Büyük Fark Eşit Ağırlıkta Ancak bu 15 puana denk gelen katsayı farkı, 1.5 milyon öğrencinin girdiği sınavda 2009 yılı yerleştirme sırasına göre SAY-2 puan türünde 17 bin 381 ile 70 bin 694 arasında, SÖZ-2'de 4 bin 994 ile 85 bin 64 arasında, EA-2'de ise 15 bin 907 ile 122 bin 241 kişi arasında değişiklik yaratacak. 'Hukuku Arkadan Dolaşıyorlar' Yeni katsayı farkını açıklamasının ardından gözler, YÖK'ün aldığı kararların hepsine itiraz eden İstanbul Barosu'na çevrildi. İstanbul Barosu Başkanı Muammer Aydın, YÖK'ü yeniden hukuku arkadan dolanmaya çalışmakla suçlarken, kararda hukuka aykırılık olduğunu tespit ederlerse yine itiraz edeceklerini belirtti. Aydın, “Bu yeni katsayı oranı da Danıştay'ın bir önceki yürütmeyi durdurma kararı ile çatışmakta. Yani YÖK, 'Dediğim dedik, çaldığım düdük' ile kararlar almaya devam ediyor. Bunu yaparken de, 'öğrenciyi mağdur eder miyim' endişesini hiç yaşamıyor. Biz şu an YÖK'ün 0.12 - 0.15'lik katsayı kararını inceliyoruz. Eğer oranın hukuka aykırılığını tespit edersek, Danıştay'a itiraz edeceğiz” dedi. Eskiden imkansızdı şimdi çalışan yapar YGS'ye günler kala meslek lisesi öğrencileri, bir yandan eskiden yaklaşık 35 soru çözmelerine neden olan farkın, 9 soruya inmesinden mutlu olurken, bir yandan da tam eşitlik sağlanamamasından rahatsız. Halkalı İMKB Kız Teknik ve Meslek Lisesi 4. sınıf öğrencisi Burcu Güldağı, “Fazladan çözmemiz gereken 9 soruyu yapabilmem mümkün değil. Çünkü sürekli değişen sistem nedeniyle sınava olması iyi hazırlanamadım. Ama sistemli bir biçimde bu sınava çalışan arakadaşlarımın 9 soruluk farkı yapabileceklerine inanıyorum. Eskiden başarılması mümkün olmayan bir fark varken, en azından artık çok iyi çalışanların başarabileceği bir fark var” dedi. Başaracağım ama gelecek belirsiz... Tuncay Azaphan Anadolu İletişim Meslek Lisesi son sınıf öğrencisi Büşra Yılmaz “YÖK'ün öne sürdüğü katsayı makasına göre alanlar için değişen 9-12 soruluk fark benim gibi düzenli çalışan bir öğrencinin aşamayacağı bir fark değil. Geçen sene ki 35 soruluk farkla karşılaştırıldığında sevindirici bir durum. Ama yine de önümüzü göremiyoruz. Bu karar da Danıştay'dan döner mi, bilmiyoruz. Ama bu değişiklikler motivasyonumuzu çok düşürüyor” diye konuştu. YGS İçin Endişe Etmeyin! Eğitim ve hukuk uzmanları öğrencilerin 11 Nisan'da yapılacak Yükseköğretime Geçiş Sınavı (YGS) sınavı için endişe etmemeleri gerektiğini vurguladı. Eğitimciler, en kötüsünü düşünüp, YÖK'ün aldığı bu kararın Danıştay tarafından iptal edildiğini varsaysak bile katsayı oranlarının hesaplamada etkili olduğunu belirttiler. Bu nedenle uzmanlar öğrencilerin aynı motivasyonla sınava çalışmaya devam etmeleri gerektiğini söylediler.(Star)