19 Nisan 2010 Pazartesi

Eliniz Cebinizde Üniversiteye Giremezsiniz...

YÖK Başkanı, üniversitelere sınavsız geçişin hiçbir sınava tabi olmadan yükseköğretime geçiş olarak algılanmaması gerektiğini söyledi.


YÖK Başkanı Prof. Dr.Yusuf Ziya Özcan, Türkiye Bilinçli Gençlik Projesi'nin tanıtım toplantısında gazetecilerin gündemdeki konulara ilişkin sorularını yanıtladı. Özcan'a, bazı bölümlere sınavsız geçiş yapılabileceği yönündeki açıklamaları hatırlatılarak, çalışmaların hangi noktaya geldiği soruldu. Söz konusu açıklamayı, "Ünal Yarımağan, bazı bölümlere sınavsız girileceğini söyledi. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?" şeklindeki soru üzerine yaptığını belirten Özcan, "Ben de o zaman şöyle söyledim: Ünal Yarımağan son derece haklıdır. Bu iyi bir sistemdir. Biz de bundan iki sene önce, bu türden hususları kendi aramızda düşünmüştük. Hatta bir iki kez de gazeteci arkadaşlara böyle bir şeyin mümkün olabileceğini söylemiştim. Çok iyi bir sistemdir. Sonunda gidilmesi gereken yol odur." diye konuştu. Bazı kişilerin sınavsız geçişi, 'herkesin elini kolunu sallayarak hiçbir belgesi, dokümanı olmadan belli bölümlere girebilmesi' olarak düşündüğünü söyleyen Prof. Dr. Özcan, şöyle devam etti: "Oysa sistem öyle çalışmıyor. Çok seçici bir şekilde çalışıyor. Dışarıdaki uygulamalarında bunu görürsünüz. Mesela, Almanya'da hukuk fakültesi için bu sistem uygulandı. İsteyenler müracaat ettiler. Birinci sınıfın sonunda onların pek çoğu sınıfta kaldı, okulu bıraktı. İkinci sınıfta elenenler, üçüncü sınıfta elenenler oldu. O bölüme sınavla girilseydi, aynı miktarda belki biraz daha fazla sayıda insan o bölümden mezun oldu." Türkiye'de rağbet gören bölümler olduğu gibi, tercih edilmeyen bölümlerin de bulunduğuna dikkat çeken Özcan, "Zaman zaman, ÖSS'den sonra kontenjanların dolmaması gibi bir zorlukla karşılaşıyoruz. Bizim bunu düşünmemizdeki ilk amaç, böyle dolmayan, çok tercih edilmeyen bölümleri açarsak, belki o bölümlerin dolmasına biraz yardım ederiz, şeklindeydi." ifadelerini kullandı. "ELİNİZ CEBİNİZDE BU OKULLARA GİREMEZSİNİZ" Bunun, hiçbir sınava tabi olmadan üniversiteye giriş olarak düşünülmemesi gerektiğinin altını çizen Özcan, "Sadece üniversite sınavı olmadan giriş diye düşünebilirsiniz. O takdirde, yine de bu bölümlere girmek için sizin lise not ortalamasına ya da hocalardan alınacak referans mektuplarına ya da değerlendirmeye alınacak herhangi bir kritere bakılır. Eliniz cebinizde bu okullara giremezsiniz. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir şey yok. Yine de bir kaç kriter kullanmanız lazım." şeklinde konuştu. Taban puanların biraz aşağıya çekilmesi ile de böyle bir sonuca ulaşılabilineceğini ifade eden Prof. Dr.Yusuf Ziya Özcan, şunları dile getirdi: "Ama nihayetinde, Türkiye'nin gelmesi gereken yer budur. İnsanlar, elindeki belgeler ile hiçbir ÖSS türünde sınava girmeden, mesela eskiden olduğu gibi ülkemizde bir olgunluk sınavı olsaydı, o sınav sonuçları ile istedikleri bölüme müracaat etme; üniversitenin de istediği öğrencileri kabul etme imkânları olabilirdi. Zaten en iyi sistem öğrencinin gideceği üniversiteyi seçmesi, üniversitenin de kabul edeceği öğrenciyi seçmesidir. Bazı bölümlerin ÖSS olmaksızın girilmesini bu yüzden çok arzuluyorum. Sonunda bizi gitmek istediğimiz ana sonuca götürecek diye. Mesele bundan ibarettir." "SINAVI YILDA İKİ KEZ YAPABİLİRİZ" Bazı gazetelerde yorumcuların 'garip yorumlarını' okuduğunu dile getiren Özcan, "Meseleyi hiç anlamadıkları, dışarıdaki uygulamalardan haberdar olmadıkları o kadar ayan beyan ki. İnsan gazeteyi okudukça gülüyor." açıklamasını yaptı. Böyle bir sistemin Türkiye'de uygulanabilmesi için arz ve talebin eşitlenmesi gerektiğini kaydeden Özcan, "Biz henüz o noktaya gelmedik. O noktaya gelebilmek için birkaç yılımız daha var. Üç-dört yıl sonra, bir - iki yıl sonra, ne zaman bilmiyorum, o aşamaya gelirsek, o zaman bu türden tedbirleri, açılımları deneyebiliriz. O zaman deneyebileceğimiz başka şeyler de var. Mesela sınavı yılda iki defa yapabiliriz. Bu sınavda başarısız olan öğrencilerimize bir şans daha veririz. Altı ay sonra tekrar sınava girerler. Bunlar olmayacak şeyler değil. Ama bunların hepsi arz ve talebin eşitlenmesine bağlı olan çözümlerdir." dedi.
"BÖLÜMLER ARASI GEÇİŞ KOLAYLAŞTIRILDI"
YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan, değişen yatay geçiş yönetmeliği ile ilgili bir soru üzerine, öğrencilere üniversiteden önce istedikleri yere gitme imkânı verilmediğine dikkat çekti. Yönlendirme sürecinin Türkiye'de çok iyi işlemediğini kaydeden Özcan, "Bazı insanlar, 'Lisede insanlar çeşitli dallara gidiyor, bu bir yöneltmedir' diyor. Bu bir yöneltme değildir. Biz o seçimleri anne babamızın, etrafımızdaki eş dostun, sevdiklerimizin, referans diye kabul ettiğimiz insanların görüşleri istikametinde yapıyoruz." dedi.
Oğlunun da kendi yönlendirmeleri ile üniversitede bir bölüme gittiğini kaydeden Özcan, "Yoksa oğlumun kabiliyeti ile gerçekten sahip olduğu özelliklerle falan ilgisi olduğundan değil. Bütün veliler de hemen hemen böyle yapıyorlar." diye konuştu.
Danıştay'ın katsayı konusunda yaptığı itirazlarda, yöneltme meselesini sıkça ele aldığını belirten Özcan, "Yöneltme istiyorsanız, Almanya'ya gitmeniz lazım. İlkokuldan başlayarak, çeşitli kademelerde, size verilen testlerle ve derslerde gösterdiğiniz başarı sonuçları ile sizi gerçekten, akademik çalışmalara mı kabiliyetiniz var, oraya yönlendiriyor; mesleki çalışmaya mı kabiliyetiniz var, mesleki çalışmaya yönlendiriyor. Mesleki çalışma içinde hangi türden bir kabiliyetiniz var, hangi mesleği daha iyi yapabilirsiniz diye, bu sefer de meslek içi yöneltmelere başvuruyorlar. Son derece de güzel çalışıyor. " şeklinde konuştu.
"YENİ SINAV SİSTEMİ İLE YÖNLENDİRMEYİ KISMEN YAPIYORUZ"
"Öğrenciler kendi özelliklerine göre yönlendirilmeyince, bizim sonradan da olsa bir şey yapmamız gerekiyordu." diyen Özcan, yeni sınav sistemi ile bunun kısmen gerçekleştirildiğini aktardı.
Üniversiteye giriş sınavında test sayısını 18'e çıkartarak öğrencilerin hiç olmazsa istedikleri mesleğe gitmelerini kolaylaştıracak yönlendirme süreci koyduklarını dile getiren Özcan, "Sınav sisteminin getirdiği yeniliklerden biri de, sınavın içine konulan yönlendirme sistemidir." şeklinde konuştu.
Ancak bunun da, oldukça geç yapılan bir yönlendirme olmasından ötürü yeterli olmadığını vurgulayan Özcan, şöyle devam etti: "Faydalı bir şey ama faydası sonsuz değil. Meseleyi tamamen halletmiyor. O halde ne yapmamız lazım? Başka bir mekanizma daha kullanıp, hiç olmazsa öğrenciler üniversiteye girdikten sonra bu yönlendirmeyi yapalım. Yatay geçiş yönetmeliğimizde değişiklikler yaparak, bu bölümler arasındaki geçişi, üniversiteler arasındaki geçişi kolaylaştıralım. İşte yatay geçiş yönetmeliği ile yapılan budur."
Özcan, yatay geçiş ile ilgili öğrencilerin de şikâyetleri bulunduğuna dikkat çekti. Kanunen zorunlu olmasına karşın, her bölümün yatay geçiş kontenjanını ilan etmediğini ifade eden Özcan, "Bazı üniversiteler beş kişi alması gerekirken, bir- iki kişi alıyorlar. Bazıları, 'bunlar başka bir okuldan geldikleri için aynı mantalitede değiller, onun için başarısız oluyorlar mantığını kullanarak' hiç öğrenci almıyorlardı. Bazıları öğrencilere alıyor, 'bir sene deneme yılı olacak başarılı olursanız sizi kabul ederiz' gibi kanunda olmayan bir hakkı kullanıyorlardı. Bu da öğrencilerin eğitim süresinin uzamasına neden oluyordu. Bu hataları düzeltmek için de yeni bir yatay geçiş yönetmeliği çıkartıldı." dedi.
"KİMSE SINAV İÇİN MARDİN'DEN KIBRIS'A GÖNDERİLMEDİ"
Özcan, YGS'de iki matematik sorusunun hatalı olduğu yönündeki iddiaların hatırlatılması üzerine ise, konuyla ilgili Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) Başkanı Prof. Dr. Ünal Yarımağan ile görüşeceğini söyledi.
Öğrencilerin, istemedikleri şehirlerde sınava girdiği yönünde çıkan haberleri de hatırlatan Özcan, konuyla ilgili bilgi aldığını aktardı. Öğrencilerin sınava girecekleri yer ile ilgili iki tercih yaptığını kaydeden Özcan, adayların sadece 25 bininin birinci tercihlerinde sınava giremediğini ifade etti. Bunlardan 7 bin adayın, ikinci tercihlerine yerleştirildiğini belirten Özcan, "17 bin tanesi için ise, onların girecekleri yer olmuyor. Okullardaki sınıf, sıra kapasitesi buna imkân vermiyor. O zaman yakın iller, mesela Mardin'den bahsediliyor. Mardin'deki öğrenciler Malatya, Kayseri gibi o kuşaktaki illere dağıtılıyor. Ama hiç kimse, Mardin'den Kıbrıs'a yollanmıyor. Hiçbir öğrenci Mardin'den Edirne'ye yollanmıyor. Öyle bir şey yok. Gazetede okuduğum iki örnek bunlardı. İkisi de yok. Bunlar zannediyorum provakatörlerin ortaya attığı sınava gölge düşürmek için söyledikleri sözlerdir." şeklinde konuştu. (Cihan)

Üniversitede Sular Durulmuyor...

Mustafa Kemal Üniversitesi'nde karşıt görüşlü öğrenciler arasında çıkan çatışmaya bir yenisi eklendi. 4 öğrenci daha gözaltında.

Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi'nde sular durulmuyor. Karşıt görüşlü öğrenciler arasında zaman zaman yaşanan tatsızlıklara bugün bir yenisi daha eklendi.
Geçen hafta içinde bir üniversite öğrencisinin silahını çekerek başlattığı olayların ateşi üniversitede halen sönmedi. Alınan bilgiye göre bu gün sabah saatlerinde İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi önünde MKÜ ÖĞDER üyeleri tarafından çıkan olaylara ilişkin yapmak istedikleri basın açıklaması sırasında üniversite güvenliği ve öğrenciler arasında yaşanan arbedeye Jandarma müdahale etti. Olaylarda 4 kişinin gözaltına alındığı belirtilirken, jandarma ekipleri üniversite içerisinde geniş güvenlik önlemleri aldı.

Öğrenciler Sobadan Çıkan Gazdan Zehirlendi...

Ardahan merkeze bağlı Güzçimen Köyü İlköğretim Okulu'nda eğitim gören 5 öğrenci, okulda sobadan sızan gazdan zehirlendi.

Alınan bilgilere göre, Güzçimen köyünde sabah okula giden öğrenciler, sınıfta yakılan sobadan sızan gazdan etkilendi. Öğrencilerin halsizleşmesi üzerine öğretmen duruma müdahale ederek öğrencileri dışarı çıkardı. Öğrencilerden 5'inin durumunun iyi olmaması üzerine olay yerine ambulans çağrıldı. Ardahan Devlet Hastanesi'ne kaldırılan öğrencilerin sobadan sızan karbonmonoksit gazından zehirlendiği belirlendi. Ardahan Milli Eğitim Müdürü Şemsettin Görgülü, hastanede tedavileri süren öğrencilerin sağlık durumlarının iyi olduğunu bildirdi.

Kavga Eden İki Öğretmen Görevden Uzaklaştırıldı...

Bursa'da bir ilköğretim okulunda çalışan iki öğretmen 'sınıf boşaltma' meselesinden veli ve öğrencilerin gözü önünde kavga etti.


Bursa'nın merkez Yıldırım ilçesinde, bir ilköğretim okulunda 'sınıf boşaltma' meselesinden veli ve öğrencilerin gözü önünde kavga eden biri sendika temsilcisi iki öğretmen, kaymakamlık tarafından görevden uzaklaştırıldı. Öğretmenler hakkında hem milli eğitim müdürlüğü hem de Yıldırım Kaymakamlığı tarafından soruşturma açıldı.
Edinilen bilgiye göre, 8 Nisan'da Kazımkarabekir Mahallesi Naz Özdilek İlköğretim Okulu'nda meydana gelen olayda, öğle arasında ant içme töreni sonrası Anadolu Eğitim Sendikası Yıldırım Temsilcisi Beyzade E., sınıf öğretmenliği yaptığı 2/D sınıfı öğrencileriyle sınıfa gitti. Sınıfın boşaltılmadığını gören Beyzade E., okulun Türkçe öğretmeni Hacı Ali I. ile sınıfı boşaltması için konuştu. İki öğretmenin tartışması kısa sürede kavgaya dönüştü. Veli ve öğrencilerin gözü önünde Hacı Ali I., Beyzade E.'ye yumruk atıp yere yatırdı. Okul yönetiminin araya girmesiyle kavga sona erdi.
Olayda burnu ve boğazından yaralanan Beyzade E., konuyu yargıya taşıyacağını söyleyerek okula polis çağırdı. Bursa Emniyet Müdürlüğü ekipleri okula gelerek inceleme yaptı. Hafif şekilde yaralanan Beyzade E. Adli Tıp Kurumu'na giderek rapor aldı, ardından tedavi için hastaneye gitti. Olayın basında yer alması üzerine Yıldırım Kaymakamlığı olaya karışan iki öğretmeni de görevden uzaklaştırdı. Öğretmenler hakkında Milli Eğitim Müdürlüğü de idari soruşturma başlattı. Bu arada, Beyzade E.'nin sınıfı için okul idaresi ücretli bir öğretmen görevlendirdi. Öğrenci velileri ise kaymakamlığa giderek, öğretmenlerinin yeniden göreve dönmesini istedi.

Taciz Suçlaması Okul Müdürünü Yerinden Etti...

Adana Fen Lisesi'nde çalışan iki kadın tarafından cinsel tacizle suçlanan okul müdürüne 3 ayrı ceza verildi.

Adana Fen Lisesi'nde çalışan iki kadın tarafından cinsel tacizle suçlanan okul müdürü S.K.'ye İl Milli Eğitim Müdürlüğü'nce başlatılan soruşturma sonunda "memurluk itibarını zedelediği" gerekçesiyle 3 ayrı ceza verildi. Müfettiş raporuna göre kusurlu bulunan S.K. "kınama" ve "aylıktan kesme" cezalarının yanı sıra Fen Lisesi'nden alınarak İncirlik Lisesi'ne atandı. Savcılığın başlattığı adli soruşturmada ise takipsizlik kararı verildi.