5 Ocak 2009 Pazartesi

Dersane Dönüşü Evi Bulamadı...

Eskişehir'de alevler bir daireyi sardı. 3'ü çocuk 6 kişi son anda kurtarıldı. Olaylardan habersiz kurstan eve dönen Dilara ailesinin öldüğünü düşünüp şoka girdi.

Eskişehir'de 3'ü çocuk 6 kişilik aile, alevler arasından kurtarıldı, facia ucuz atladıldı. Uluönder Mahallesi'ndeki 2 katlı binanın üst katındaki bir evde yangın çıktı. Alevler kısa sürede büyürken, duman tüm binayı sardı.

Evlerinden dışarıya çıkamayan Gülten İçok (61), Aylin Biklen (37), Yıldız İçok (29), N.C.D. (12), A.C.D. (7) ve B.S. (14) kendilerini balkona atıp yardım istedi. İhbar üzerine kısa sürede olay yerine gelen itfaiye ekipleri, mahsur kalanları kurtardı. Dumandan zehirlenen 6 kişi hastaneye kaldırıldı. Olay esnasında kursta olan Dilara, eve geri döndüğünde binanın halini görüp şoka girdi. Ailesinin hastaneye kaldırıldığını ve durumlarının iyi olduğunu öğrenen genç kız rahat bir nefes aldı.

Kaza Yapanların Birçoğu İlkokul Mezunu...

Sayıştay, her yıl yüzbinlerce kişinin yaşamını yitirmesine neden olan trafik kazalarıyla ilgili kapsamlı bir rapor hazırlayarak siyaseti uyardı.

Trafik kazalarının giderek artmasının nedenlerinin anlatıldığı rapora göre, Türkiye'de ulusal düzeyde bir trafik stratejisi için 1996 yılında, 313 milyon 526 bin 247 dolar harcanarak 2001- 2010 yıllarını kapsayan uzun vadeli bir program hazırlandı ancak hayata geçirilemedi. Sayıştay'ın hazırlayarak Meclis'e sunduğu 'Trafik Kazalarını Önleme Faaliyetleri' raporunda şu uyarılar yer aldı:

Ulusal strateji yok: Trafik güvenliği konusunda ülkemizde ulusal düzeyde bir strateji yok.1997 yılında kurulan Karayolu Güvenliği Yüksek Kurulu (KGYK) ve Karayolu Trafik Güvenliği Kurulu (KTGK) bu yönde bir çalışma gerçekleştirmemiş, yılda iki defa toplanması öngörülen KGYK da 1998 yılından bu yana toplanamadı.

Program onaylanmadı: 1996 yılında 'Karayolu İyileştirmesi ve Trafik Güvenliği Projesi' (KİTGİ) yürürlüğe girmiş ve bu proje çerçevesinde toplam 311 milyon 026 bin 247 dolar harcanmıştır. Yabancı bir firmadan 2 milyon 500 bin dolar karşılığında sağlanan danışmanlık hizmeti yoluyla da 2001-2010 yıllarını kapsayan uzun vadeli bir 'Ulusal Trafik Güvenliği Programı' hazırlanmıştır. Ancak program ilgili bakanlıklar ve KGYK?tarafından onaylanmamış ve resmi bir yapıya kavuşturulamamıştır.

Kaza yapanların yüzde 50'si ilkokul mezunu: 2002- 2005 yıllarını kapsayan ölümlü-yaralanmalı trafik kazalarına karışan sürücülerin eğitim düzeylerine bakıldığında, yaklaşık yüzde 50'sinin ilkokul mezunu olduğu görülmektedir.

Sürücü kursları denetlenmiyor: Motorlu taşıt sürücü kurslarında verilen eğitim, kursiyerlerin trafikte güvenli birer sürücü olarak yer almalarına yetmemektedir. Sürücü adaylarının araç kullanma kabiliyetleri direksiyon sınavlarında tam olarak ölçülmemektedir. Sürücü kursları etkin bir şekilde denetlenememektedir.

Polislere verilen eğitim yetersiz: Trafik polislerine verilen eğitim yetersizdir. İl düzeyinde denetimlerin yapılacağı noktalar bilimsel yöntemlere göre belirlenmemekte ve istatistiklerden tam olarak yararlanılmamaktadır. Bu durum denetimlerin, hedef kitle tespitine dayanmayan alışılagelmiş noktalarda sürdürülmesine sebep olmakta, sürücüler üzerinde algılanan yakalanma riskini azaltmakta ve denetimlerin etkinliğini zayıflatmaktadır.

Ölenlerin yüzde 21.7'si yaya: Son 10 yıllık istatistiklere göre trafik kazalarında ölenlerin yüzde 21.7'si yayalar. Sürücüler tarafından 'yaya geçitlerinde ilk geçiş hakkının yayalarda' olduğu kuralına riayet edilmemektedir. Yaya güvenliğini tehdit eden bir diğer husus da, yaya kaldırımlarının araçlarca işgal edilmesi.

İşaretler standartlara uygun değil: Sadece 2006 yılında 11.154 kazanın meydana geldiği yerde yol bakım ve onarım çalışması yapıldığı tespit edilmiştir. Yine aynı yılda 1.172 kazada trafik lambalarının çalışmadığı ve 237'sinde ise aydınlatmanın bozuk olduğu istatistiklere yansımıştır. Ayrıca son yıllarda, işaretleme eksikliği nedeniyle KGM ve belediyelere, özellikle sigorta şirketlerince davalar açılmaktadır.

Hızlı Tren'de Öğrenciye Müjde!

Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Ankara-Eskişehir hızlı treninin yolculu test sürüşlerine, en geç Şubat sonunda başlanacağını bildirdi.

Yıldırım, Swissotel'de düzenlediği basın toplantısında, Ulaştırma Bakanlığının 2008 faaliyetlerini değerlendirdi.

Ankara-Eskişehir hızlı treninin test sürüşlerinin tamamlandığını ifade eden Yıldırım, altyapısı tamamlanan Ankara-Konya hızlı treninin de 2010 yılında hizmete gireceğini söyledi.

Birinci etabının ihalesi gerçekleştirilen Ankara-Sivas hızlı tren hattının yapımına başlandığını hatırlatan Yıldırım, Bakü-Kars-Tiflis Demiryolu Projesi'nin inşaatının sürdüğünü belirtti.

Hızlı tren setlerinin ikisinin geçen yıl Türkiye'ye geldiğini anımsatan Yıldırım, 10 hızlı tren setinin daha bu yıl sonuna kadar teslim alınacağını kaydetti. Yıldırım, demiryolunda yük taşımacılığında yüzde 43, yolcu taşımacılığında ise yüzde 10 artış sağlandığını, geçen yıl 264 hemzemin geçidin kontrollü hale getirildiğini bildirdi.

Yıldırım, ''Bin 400 kilometre yeni demiryolu çalışması yapılıyor. 1923-1946 arasında bir yılda yapılan demiryolu uzunluğu 128 kilometreydi. 1946-2003 yılları arasında bu oran, yılda 11 kilometreye düştü. 2003'ten sonra, şu anda yıl başına düşen demiryolu yapımı 107 kilometreye ulaştı. Hala Atatürk döneminin rakamlarına ulaşamadık'' diye konuştu.

KARDEMİR'de geçen yıl 64 bin ton ray üretildiğini, artık traverslerin de Türkiye'de imal edildiğini hatırlatan Yıldırım, TÜLOMSAŞ-General Electric işbirliğiyle dizel lokomotif üretileceğini, bu üretimde yüzde 51 yerli malzeme kullanılacağını kaydetti. Sakarya ve Eskişehir'in demiryolu araçları üssü haline geldiğini belirten Yıldırım, fabrikalar ve limanları ana demiryolu hatlarına bağlamayı hedeflediklerini anlattı.

Yıldırım, Ankara-Eskişehir hattında hızlı treninin yolculu seferlere ne zaman başlayacağının sorulması üzerine, Avrupa'da hızlı tren hattı inşaatlarının en az 8 yıl sürdüğünü hatırlattı. Ankara-Eskişehir hızlı tren hattının yapımına 2003'te başlandığını belirten Yıldırım, yaşanan gecikmelerin işin zorluğundan ve titizliğinden kaynaklandığını söyledi. Yıldırım, ''Testler ve sertifikasyonlar yapıldı. İki küçük sorun var. AOÇ ve Sincan'daki hemzemin geçitlerin emniyet tedbirleri alınacak. Ankara-Eskişehir hızlı treninin yolculu test sürüşlerine, en geç Şubatın sonunda başlıyoruz'' diye konuştu.

Hızlı tren bilet ücretlerine ilişkin bir soru üzerine de Yıldırım, bilet ücretlerinin maliyetle başabaş olacağını ifade etti. Hızlı trenin kendi kendine dönen bir anlayışla çalışacağını kaydeden Yıldırım, ''Öğrencilere de iyilik yapılması benim de talebim'' dedi.

Ödevler Çocukta Özgüveni Kaybediyor...

İlköğretim öğrencilerine kapasitelerini aşan ödevlerin verilmesi ve ödevlerin veliler tarafından yapılması çocuklarda özgüven kaybına yol açıyor.

İlköğretim öğrencilerinin yaratıcılıklarını geliştirmeleri için kapasitelerini aşan performans ödevleri verilmesinin ödevlerin veliler tarafından yapılmasına, bu durumun da çocuklarda özgüven kaybına yol açtığı bildirildi.

Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekan Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Oğuz Kutlu, 2005-2006 Eğitim-Öğretim yılından itibaren Milli Eğitim Bakanlığı'nın uygulamaya koyduğu "Yeni Müfredat Programı"nın eğitim bilimcileri tarafından hazırlanan iyi bir sistem olduğunu, ancak uygulamada sorunlar yaşandığına işaret etti.

En büyük sorunun performans ödevlerinden kaynaklandığına dikkat çeken Kutlu, ezbere dayalı öğrenimi engellemek için başlatılan "performansa dayalı ödev sistemi"nin öğrencinin kapasitesini aşacak kadar abartıldığını, bazı ödevlerin öğrencilerin gelişim düzeyine ve ilgisine uygun olmadığını savundu.

Kutlu, "Bu durum, öğrencinin ödevini velinin üstlenmesine yol açıyor. Maalesef, performans ödevleri veli merkezli olmaya başladı. Oysa, ödevini velisine yaptıran öğrencinin bırakın yaratıcılığını geliştirmesini, özgüveni kayboluyor. Bunun yanısıra okul motivasyonu da düşüyor" dedi.

Eğitim-öğretim işinin bir ekip çalışması olduğunu, bu ekipte önemli bir rolü olan ailelerin üzerlerine düşen görevin doğru yerine getirilmediğini belirten Kutlu, "Ailelerin görevi, çocuklarının proje ve performans ödevlerini bizzat yapmak değil, onlara rehberlik etmektir. Eğer çocuklarımızın öğreneceklerini uygulayan, günlük sorunlarının çözümüne transfer edebilen, yaratıcı, üretici ve eleştirel düşünebilen bireyler olmalarını istiyorsak kendimizi geliştirmeli, tüm bu zorluklara direnmeli ve daha gelişmiş bir ülke için bilinçli bir şekilde çaba gösterebilmeliyiz" diye konuştu.

Kutlu, ödevlerin belirlenmesi ve hazırlanan projelerin kontrol edilmesinde öğretmenlerin de son derce hassas davranması gerektiğini vurgulayarak şöyle dedi:

"Öğretmenler kutup yıldızı gibi olmalı. Öğrencilerine görevlerin yerine getirilmesinde gerekli rehberliği yaparak, yeteneklerini kullanarak ödev hazırlamalarını sağlamalı. Çocukların kapasitelerini doğru analiz etmeli ve bunlara uygun taleplerde bulunmalı. Ödevleri iyi kontrol etmeli, öğrenciye gerekli geri bildirimi sağlamalı. Ayrıca, velilerle iletişimini kuvvetli tutarak ödevlerin yapılma sürecine ne kadar dahil olacaklarını onlara anlatmalı. Bu sayede yeni sistemde hedeflenen amaca ulaşılabilir."

KPSS Tercih İşlemleri Bu Gece Bitiyor...

15 bine yakın kadronun bulunduğu KPSS tercih işlemlerine başvuru süresi bugün sona eriyor.

Adayların KPSS Tercih Robotundan buldukları kadroları, bu gece yarısına kadar ÖSYM'nin internet sitesinden girmeleri gerekmektedir. KPSS tercih işlemlerinin son başvuru gününe ilişkin olarak kılavuzda yer alan açıklama şu şekildedir:

"3.1 Adaylar tercihlerini 24 Aralık 2008 – 5 Ocak 2009 tarihleri arasında internet yoluyla ÖSYM'ye gönderebileceklerdir. İnternetten tercih gönderme işlemleri 5 Ocak 2009 gecesi, saat 00:00'da sona erecektir."

Türk Öğrenciler ABD'de Yarışıyor...

Çocuklara bilim ve teknolojiyi sevdirmek, zihinsel gelişimlerine yardımcı olmak amacıyla düzenlenen FIRST Lego Ligi Robotik turnuvalarının sekizincisi ABD'de start aldı.

New Hampshire eyaletinin Manchester kentindeki müsabakalarda aralarında Türk öğrencilerin de bulunduğu 42 bin genç ter döküyor.

Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA)'nın teknik desteğini verdiği ve sponsor olduğu yarışmalarda, Türkiye'nin yanı sıra ABD, Brezilya, Kanada, Şili, Almanya, İsrail, Meksika, Hollanda, Filipinler ve İngiltere'den öğrenciler projelerini ortayla koyuyorlar.

1998'den bu yana devam eden ve her yıl belirlenen tema doğrultusunda Lego setlerini kullanarak robotlar tasarlayan çocukların bu yıl ki teması "Delilik". Southern New Hampshire üniversitesindeki yarışmalarda 1686 takım mücadele ediyor ve başarılı olan ekiplere 9 milyon doların üzerinde burs imkanı sağlanıyor.

FIRST kurumu yetkilisi Dean Kamen, NASA'nın 40 yıl önceki Apollo 11 projesiyle nesillerin hayallerine yön verdiğini, robot yarışmalarıyla kendilerinin de bu ileri teknolojiyi kutladıklarını ve kreatif düşüncelere ilham kaynağı olduklarını söyledi.

Bu yılki yarışmalarda oyuncular dizayn ettikleri robotlarla 2 dakika 15 saniye içerisinde 9 büyük topu belirtilen hedeflere rakiplerinden önce taşımaya çalışacak. Takımların motor, batarya, kontrol sistemi ve karışık otomasyon sistemlerini uygun bir şekilde yerleştirerek robotlarını tamamlamaları için 6 haftaları var.

Uluslar arası bir program olan FIRST Lego ligi, ilk olarak 1998 yilinda ABD'de bir pilot uygulama olarak ortaya çıktı. Kurumun faaliyetleri, Türkiye'nin de yer aldığı 36 ülkede uluslararası boyutta gerçekleşiyor. Projeye 70 bin öğrenci katılıyor.

Kendini Çocuğunun Eğitimine Adadı...

İzmirli anne, yürüme engelli 10 yaşındaki kızını kucağında okula götürüyor, teneffüste de kucağında bahçeye çıkarıyor..

İzmir'in Tire ilçesine bağlı Boynuyoğun köyünde yaşayan 36 yaşındaki Ayşe Keçeci, kendini, doğuştan yürüme engeli olan kızının eğitimine adadı. Taşımalı sistemle 5 kilometre mesafede bulunan ilçedeki Şehit Ali İhsan Kalmaz İlköğretim Okulu'nda okuyan 10 yaşındaki kızını 5 yıldır her sabah hazırlayıp yağmur çamur demeden kucağında okula taşıyan fedakâr anne, okulda bekliyor ve teneffüste de kızını yine kucağında bahçeye çıkarıyor. Saat 15.00'te dersler bitince de kızını servisle köye geri götürüyor. Eşi Mehmet Keçeci'nin (41) inşaat işçiliği yaptığını ve zar zor geçindiklerini söyleyen fedakâr anne şunları anlatıyor: "Ameliyat ve tedavi masraflarını eşimin sigortası karşılıyor. Ancak okul masraflarını zorlukla karşılıyoruz. Ben de bütün gün kızımı okulda beklemek zorunda kaldığım için çalışamıyorum. Kızıma akülü bir tekerlekli sandalye alınırsa belki daha rahat eder."

İDEALİ İNGİLİZCE ÖĞRETMENLİĞİ
Başarılı bir öğrenci olan Hatice de, öğretmeni ve arkadaşları tarafından da çok seviliyor. İleride İngilizce öğretmeni olmak istediğini belirten küçük kız, "İki kez ameliyat geçirmeme rağmen şimdilik yürüyemiyorum. Ancak doktor amcalar son bir ameliyat geçirdikten sonra ileride yürüyebileceğimi söylüyorlar. Okuluma tek başıma gidemiyorum. Çünkü hiçbir okul yapılırken engelli öğrenciler düşünülmemiş" diye sitem ediyor.