15 Mayıs 2008 Perşembe

İnternetten Üniversite...

YÖK, yeni ÖSS modelinin ardından şimdi de internet üzerinden uzaktan eğitim modeline yöneldi. Yeni modelle, dersler internette verilecek...

YÖK, yeni ÖSS modelinin ardından şimdi de internet üzerinden uzaktan eğitim modeline yöneldi. Yeni modelle üniversite kapılarında yığılan 1 milyon 200 bin gence daha fazla olanak sunulacak, dersler internette verilecek.

Yükseköğretim Kurulu (YÖK) üniversitelerin kontenjan sorununu aşmak için uzaktan eğitim modeline yöneldi. Mevcut üniversitelerin kontenjanını artırmak ve daha fazla gence üniversite imkanı hazırlamak üzere geliştirilen formüle göre, büyükşehirlerdeki üniversitelerde İnternetle Uzaktan Eğitim Sistemi başlatılacak. Üniversiteler örgün eğitimin yanısıra, Avrupa ve Amerika'da olduğu gibi internet üzerinden eğitim verecek.
KONTENJANLAR ARTACAK

Yeni sistemle üniversite kontenjanları da artacak. Model en fazla sınırlı kontenjan için ÖSS engelini aşamayan 1 milyon 200 bin öğrenciyi sevindirecek. Avurpa'da da yaygınlaşan model, özellikle ABD'de üniversitelerde uygulanıyor. Newport International University, Massachusetts Üniversitesi bu üniversitelerden. 1987 yılında kurulan Avrupa Uzaktan Eğitim Üniversiteleri Birliği'nin de 20 Avrupa ülkesinde 22 üyesi bulunuyor. YÖK'teki proje henüz taslak aşamasında.

ÖĞRETİM ÜYELERİ İLE CHAT

YÖK'ün düşündüğü modelde ders kitaplarındaki içerik çevrimiçi bir öğrenme portalında yayınlanıyor ve bu derslerin içeriği ile tutarlı alıştırma ve uygulamalarda ortaya çıkan öğrenme eksikleri etkileşimli video derslerle tamamlanıyor. Öğrencilerin diğer öğrenciler, öğretim üyeleri ve danışmanlarla etkileşimi tartışma, elektronik sohbet ve yüz yüze etkileşimlerle sağlanıyor.

Net sistemi İlahiyatlarda uygulanıyor

YÖK'ün üzerinde çalıştığı projenin bir benzeri İlahiyat fakültelerinin lisans tamamlama programında halen başarıyla uygulanıyor. İlk mezunlarını bu yıl veren Ankara Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi (ANKUZEM) 2 yıllık ilahiyat önlisans derecesine sahip kişilere internet üzeriden verilen eğitimle 4 yıllık ilahiyat lisans diploması veriyor. Dijital temelli sistemde webcast, multicast, video on demand, akademik tv, video konferans gibi tekniklerin tümü uygulanıyor. Merkez Türkiye'nin 81 ilinde ve 13 ayrı ülkede 1200 civarında öğrenciye uzaktan eğitim hizmeti veriyor.

Eğitimdeki Yanlış Yöntemler!

Okullarımızda bu çocukların eğitiminde uygulanan yöntemler iki ucu keskin bıçak gibidir. Eğer yanlış yöntem uygulanırsa bir değer yok olacak...

Okullarımızda bu çocukların eğitiminde uygulanan yöntemler iki ucu keskin bıçak gibidir. Eğer yanlış yöntem uygulanırsa bir değer yok olacak, doğru yöntem uygulanırsa topluma bir cevher kazandırılacaktır. Doğru adımlar atıldığı için tarih hiperaktif bireylerin buluşlarına tanık olmuştur.

Hiperaktif çocuklar korkulacak çocuklar mıdır?

Hiperaktif çocukların genel özellikleri ve eğitimdeki durumları şöyledir: Hiperaktif çocuklar aşırı hareketli ve dikkatleri dağınıktır. Kuşkusuz bizim için önemli olan bu çocukların özelliklerinden dolayı eğitimde karşılaştığı güçlükler ve çözüm önerileri olmalıdır.

Öğretmenler teşhis koymaya meraklılar değil mi?

Toplumumuzda bu sorun can yakıcı olmasından kaynaklanan nedenlerle çok yaygınlaşmış ve veliler ya da öğretmenler tarafından en kolay konan 'teşhis' olarak ön plana çıkmaktadır. Çocuğun aşırı yaramazlığından ya da hareketliliğinden dolayı hemen hiperaktif 'teşhisi' konur ya da kuşku duyulur. Ancak gerçekte hiperaktivite çok kolaylıkla konan bir teşhis değildir ve sıradan aşırı hareketliliklerden çok belirgin farklılıklar gösterir.

Bu çocukların eğitimde karşılaştığı zorluklar nedir?

Okullarımızda bu çocukların eğitimlerinde uygulanan yöntemin doğruluğu ya da yanlışlığı adeta iki ucu keskin bıçak gibidir. Eğer yanlış yöntem uygulanırsa adeta bir değer yok olacak, eğer doğru yöntem uygulanırsa topluma ve insanlığa bir cevher kazandırılacaktır. Çünkü doğru adımlar atıldığı için tarih bir çok hiperaktif bireylerin buluşlarına tanık olmuştur. Diğer taraftan da yanlış adımlar atıldığı için birçok hiperaktif çocuğun olası becerileri de daha henüz doğmadan yok edilmiştir.

Sınav kaygınızı kontrol altına alabilirsiniz. Nasıl Mı? İşte uzman psikologların önerdiği bir kaç yöntem:

Aslında sınavlarda hemen herkes kaygılanır. Kaygı ölçülü olduğu takdirde, gizli güç kaynaklarımızı ortaya çıkarır. Kaygı ile birlikte "başaracak potansiyelim var, elimden geleni yapmalıyım" olumlu düşüncesi ile duyulan tatlı bir heyecanla vücutta adrenalin ve seretonin (mutluluk hormonu) salgılanarak motivasyon artar.

Kişi tam tersi kaygıyı yanlış değerlendirir de "bu heyecanla başaramazsam, sınav kaygısından cevapları unutursam veya karıştırırsam, ya kontrolümü kaybeder sınavdan çıkmak zorunda kalırsam" gibi olumsuz düşünceler üretirse paniğe kapılır. Bu da dikkat dağılmasına yol açar ve başarıyı düşürür. Siz de sınava çok az kalan bugünlerde aşağıdaki hususlara dikkat ederek kaygınızı kontrol altına almaya çalışın.

Sağlığınıza önem verin

Uykunuzun düzenli, beslenmenizin çeşitli ve dengeli olmasına dikkat edin. Çay, kahve gibi kafein içeren içecekleri, şeker içeren yiyecekleri de ölçülü tüketin. Daha çok taze veya kuru meyveyi tercih edin. Günde en az 8 bardak su için. Yaşınıza uygun spor yapın. Sporu ölçülü olduğu takdirde (haftada 3-6 saat) vakit kaybı olarak düşünmeyin. Zira spor, biriken toksinleri de atmaya yardımcı olarak stresin vücut biyokimyasında meydana getirdiği olumsuz etkileri azaltır ve zihinsel gücü artırır.

Gevşemeyi öğrenin

Doğru nefesle birlikte gevşemeyi öğrenmek kaygıyı kontrol altına almanızı kolaylaştırır. Alın ve göz kaslarınızdan başlayarak ayak kaslarınıza kadar kademe kademe bütün kas gruplarınızı sıkıp gevşetmeyi öğrenin. Burnunuzdan sakince nefes alıp ağızdan verin. Bunu doğru yapıp yapmadığınızı görmek için bir elinizi midenizin, bir elinizi göğsünüzün üzerine koyun, nefes alırken mideniz şişiyorsa doğru nefes alıyorsunuz demektir. Kaygı belirtilerini yüksek derecede hissettiğinizde gevşeyerek ve nefes aldığınızdan daha çok vererek kaygı seviyenizi düşürün.

Olumsuz düşünceleri kontrol altına alın

Kişide kaygı meydana getiren durumların düşüncesi de aynı derecede kaygı meydana getirir. Sınavda başarısız olacağı ile ilgili senaryo üreten bir kişi, bu senaryoyu zihninde defalarca canlandırdığından stres hormonlarının salgılanması ile birlikte sınavı iyi gitmeyen kişi kadar bedeninde artan kaygı belirtileri ortaya çıkacaktır.

Olumlu düşünceler üretin

Yapabildiklerinizi görün. Olumlu düşünmek kaygıyı düşürür, kişinin motivasyonu ve başarısı yükselir. Olumlu düşünme, gayret ve çalışma ile ilişkili ve gerçekçi olmalıdır.

Doğal güzelliklere vakit ayırın

Hafıza bantlarınızı dolduracak ve güzel düşünceler üretmenize yardımcı olacak kadar doğal ortamlarda bulunun.

Şimdiyi düşünün

Öncelikle önce zihninizi canlı tutmaya önem verin. Zihinsel rahatlık ve bedensel huzur başarınızı artıracak. Geçmişte yapamadıklarınızı ve gelecekte olabilecekleri düşünmek yerine şimdi neler yapabileceğinizi düşünüp içinde bulunduğunuz süreçlere odaklanın. İyi bildiğiniz konuları tekrar hızlı bir şekilde gözden geçirin, siz başarısız olduğunuz konularla rahatsız olsanız da ne kadar çok konuyu öğrenmiş olduğunuzu görün. Hızlı bir tarama, az çalıştığınız konuları da hatırlamanızı kolaylaştırır. Kaygısını kontrol edebilen ve sadece yapabildiklerine odaklanan kişiler sınav günü maksimum seviyede performans göstermektedir. Onlardan biri olacağınızdan emin olun.

*Uzman psikolog

Kaygının belirtileri

Fizyolojik belirtiler: Kan basıncı, kalp atışı, solunum sayısında artma, kan şekeri yükselmesi, mide bağırsak hareketlerinde artış, ağız kuruluğu, göz bebeklerinde genişleme, titreme, dişlerin ve yumrukların sıkılması, terleme, baş ağrısı, baş dönmesi, bulantı, güçsüzlük.

Duygusal belirtiler: Şaşkınlık, korku, panik hali takıntılı düşünceler (sınavda başarılı olamayacağını, hastalanacağını, sınavda paniğe kapılıp sınava devam edemeyeceğini vb. düşünmek). Davranışsal belirtiler: Sınavlara hazırlanamamak veya sınavlara girmemek vb.

YÖK'te Büyük Toplantı!

Eski YÖK Başkanı Erdoğan Teziç ile hükümet arasındaki gerginlik sebebiyle toplanmayan Öğretmen Yetiştirme Milli Komitesi, 5 yıl sonra bir araya geldi.

Eski Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Erdoğan Teziç ile hükümet arasındaki gerginlik sebebiyle toplanmayan Öğretmen Yetiştirme Milli Komitesi, 5 yıl sonra bir araya geldi. Toplantıda eğitim fakültesi kontenjanlarının düşürülmesi veya hoca sayısının artırılarak kontenjan artırımına gidilmesi masaya yatırıldı. Ayrıca mevcut öğretmenlere 1 yılık tezsiz yüksek lisans programı verilmesi, eğitim fakültesi öğrencilerinin son sınıfı okullarda geçirmesi gibi konular gündeme geldi.

YÖK Üyesi ve Denklik Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç başkanlığında toplanan komite, öncelikli olarak eğitim fakültelerinde ve Milli Eğitim Bakanlığı'nın öğretmen istihdamında yaşadığı problemleri ortaya koydu. İlk toplantının gündemsiz yapıldığını ifade eden Saraç, haziran ayında yapılması planlanan ikinci toplantının sorunların çözümüne katkı sağlayacak şekilde gündemli olacağına işaret etti. Komite bundan sonra her ay toplanacak. Ankara, Marmara, Kayseri Erciyes, Karadeniz Teknik ve Eskişehir Osmangazi üniversiteleri eğitim fakültesi dekanları ile bakanlık bürokratlarından oluşan komitenin birinci hedefi nitelikli ve kaliteli öğretmen yetiştirmek olacak. Bu amaçla öğretmenlerin meslek içi eğitim ve lisanüstü eğitim çalışmaları ile niteliklerini artırılarak, istihdam konusunda koordinasyon sağlanacak. Bu arada toplantıya katılan eğitim fakültesi dekanları, öğretim elemanı eksikliği, kontenjanların yüksek oluşu ve eğitim fakültelerinde öğrenim gören öğrencilerin stajları sırasında okullarda yaşadıkları sorunları gündeme getirdi. Öğretmen Yetiştirme ve Eğitimi Genel Müdürü Ömer Balıbey ise, nitelikli öğretmen yetiştirmek için lise öğrencilerine son sınıfta köy okullarında staj uygulaması koyduklarını belirtti.

Ağabey Milli Eğitim Müdürü Oldu...

Hazineden sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Şimşek’in ağabeyi Selahattin Şimşek, Iğdır Milli Eğitim Müdürlüğü görevine asaleten atandı.

Selahattin Şimşek'in asaleten Iğdır Milli Eğitim Müdürlüğü görevine getirilmesine ilişkin karar bugünkü Resmi Gazete'de yayımlandı. 11 Ekim 2007 tarihinde Iğdır Milli Eğitim Müdürlüğü'ne vekaleten atanan Selahattin Şimşek, Batman Milli Eğitim Müdürlüğü Teftiş Kurulu Başkanlığı görevinden istifa etmişti. 22 Temmuz Genel Seçimleri'nde AKP'den aday olmak amacıyla görevinden istifa eden Şimşek, kardeşi Mehmet Şimşek'in adaylık için başvuru yapması nedeniyle milletvekili adaylığından vazgeçmişti. AKP'nin yüzde 47 oy alarak yeniden hükümetin kurmasının ardından ise Şimşek, görevine Milli Eğitim Müdürü olarak geri döndü. Selahattin Şimşek, Hacettepe Üniversitesi Eğitim Yönetimi Bölümü mezunu.

7 Üniversiteye Hukuk Fakultesi...

Bakanlar Kurulu'nun 7 vakıf üniversitesinde hukuk fakültesi kurulmasına ilişkin kararı, Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayımlandı.

Bakanlar Kurulu'nun 7 vakıf üniversitesinde hukuk fakültesi kurulmasına ilişkin kararı, Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayımlandı.


Karara göre, TOBB Ekonomi ve Teknoloji, Fatih, İzmir, Okan, İstanbul Aydın, Doğuş ve Beykent Üniversiteleri bünyesinde hukuk fakültesi kurulacak.

En Gözde Meslekler...

Üniversite adayları dikkat: En yeni ve gözde meslekler hangileri? Hizmet sektöründe kimler kazanacak?

Öğrenci Seçme Sınavı (ÖSS) sonuçları açıklandı. Gençler geleceklerini şekillendirecek tercihlerini yapacak. Ancak hepsinin tercihlerine aynı kriterler yön verecek: Kolay iş bulmak, yüksek bir gelir ve başarılı bir kariyer...

GELECEK HÂLÂ TIPTA VE MÜHENDİSLİKTE YATIYOR
Bilgisayar, elektrik, elektronik mühendislikleri, tıp gibi "geleneksel" bölümler hâlâ güncelliğini koruyor. Son dönemde popüler hale gelen genetik mühendisliği, moleküler biyoloji gibi alanların yanı sıra pek gündeme gelmeyen, ancak uzmanların "geleceğin meslekleri" arasında saydığı; aktüerya, finans matematiği, hidrojeoloji mühendisliği gibi programlar da, istikbal kaygısı taşıyan gençlere yeni alternatifler olarak öne çıkıyor. Avrupa Birliği (AB) süreci üniversitelerde ilgili programların açılmasını sağlarken, küresel ısınma ve su kaynaklarının hızla tükenmesi gibi "çevresel" konularda, bu alanlardaki uzmanların işsiz kalmayacağının bir göstergesi olarak kabul ediliyor...

ABD'nin 2000 yılında yaptığı yatırımlar, mühendisliğin farklı alalarının öne çıkacağının sinyallerini veriyor. Bunlar arasında malzeme sentezi ve üretimi, lojistik, bilişim ve iletişim, bioteknoloji gibi alanlar dikkati çekiyor. Önümüzdeki yıllarda makine, bilgisayar, malzeme, endüstri, çevre, balıkçılık teknolojisi, metalurji ve malzeme gibi mühendislik alanların daha çok ön plana çıkması bekleniyor. Ayrıca işletme, fiyatlandırma uzmanlığı, promosyon analistleri, kalite mühendisleri, marka araştırmacıları aranan mesleklerden olmaya aday. Örneğin Fransa'da yeni açılan iş yerlerinin yüzde 79'u teknoloji tabanlı. Şirketlerin yüzde 61'i teknoloji eğitimi almış elemanları tercih ediyor. ODTÜ Rektörü Prof. Dr. Ural Akbulut, bazı mesleklerin moda olmasının öğrenci tercihlerini etkilediğini söylüyor. Eczacılık ve kimya mühendislerinin modası geçtiğini anlatan Akbulut, hem dünyada hem Türkiye'de elektronik ve elektrik ile bilgisayar mühendisliğinin ilk sırada tercih edilen programlar olduğunu anlatıyor.

'BİLGİSAYAR SEKTÖRÜ CAZİP'
Yazılım ve elektroniğin daha 15 yıl gözde olacağını anlatan Akbulut, ABD Avrupa ve Türkiye'de bu alanlardaki mühendislere yönelik bir "açlık" olduğunu vurguluyor, İngilizce eğitim veren tıp fakültelerine de büyük ilgi olduğunun da altını çiziyor. Prof. Akbulut, gelecekte yıldızı parlayacakların ise özellikle metalurji ve malzeme mühendisliği olduğunu belirtiyor, nano teknoloji ile uzay ve havacılık alanlarının da önemine işaret ediyor. Bu dalların önemli olduğunu bildikleri için yıllar öncesinden bu programları açtıklarını hatırlatan Akbulut'un gençlere tavsiyesi ise şöyle: "Bazıları sadece ODTÜ olsun hangi bölüm olursa olsun diyor. Bence sevdikleri bölümde okusunlar. O bölüm Anadolu üniversitelerinde varsa oraya gidebilirler. Sadece diploma artık işe alınmanıza yetmez."

'HEMŞİRELİK DE ÇOK CAZİP'
Son yıllarda tıp fakülteleri özellikle de İngilizce eğitim verenler yine yükselişe geçti. Marmara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necla Pur Marmara Üniversitesi olarak Tıp Fakültesi'nde de disiplinlerarası çalışmalar yönünde girişimlerde bulunduklarını anlatarak şöyle konuşuyor: "Tıp bence geleceğin mesleği. Biyomedikal mühendisliği yükselecek bir alan. YÖK'e bu programı açmak için başvurduk. Kardiyoloji, kalp nakil ameliyatları, genetik alanındaki çalışmalar, organ nakli, genetik mühendisliği geleceği olan alanlar. Yine tüp bebek konusunda yapılacak çalışmalar da çok önemli olacak." Prof. Pur, Türkiye'nin iyi yetişmiş hemşire ihtiyacının doktordan daha fazla olduğunu da belirterek, "Sağlık özelleştirmeleri nedeni ile yüksekeğitimli hemşirelere ihtiyaç artıyor. Bir profesör maaşı kadar ücret aldıklarını ve iyi yetişmişlerin kapışıldığını söyleyebilirim. Özel sektör iki yıllık değil, 4 yıllık üzerine, yüksek lisans ve doktora yapan hemşireleri istiyor. Ayrıca bizimki ile birlikte Türkiye'deki 4 Sağlık Eğitim Fakültesi Bakanlar Kurulu onayı ile Sağlık Bilimleri Fakültesi oldu" diyor.

Bakanlığın ÖSS Modeli...

YÖK Başkanı'nın üniversiteye giriş için "İngiliz modeli" önerisinin ardından, Milli Eğitim Bakanlığı'nın üzerinde çalıştığı modelin ayrıntıları netleşti.

Önceki gün "Yeni bir model üzerinde çalışıyoruz. Gençleri şok etmeyecek bir uygulamayı hayata geçireceğiz" diyen Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in onayladığı sisteme göre üniversiteye girişte öğrencilerin 10, 11 ve 12'nci sınıflarda gireceği "olgunlaşma sınavlarında" elde ettiği puanlar belirleyici olacak. Başlangıçta üniversiteye girişte olgunlaşma sınavları yüzde 25 ağırlıklı olurken, zamanla, ÖSS de dahil olmak üzere dört sınavın da giriş puanının eşit ağırlıkta olması planlanıyor. Çelik, model içerisinde, ÖSS sonrası tercihleri yüzünden bir yere yerleştirilmeyen lise birincilerinin, "açık kalan kontenjanlardan birine yerleştirilmesinin" de bulunduğunu ifade etti. MEB'in sistemi şöyle:

EN AZ 4 SINAV OLACAK

* Üniversiteye girişte en az dört sınav uygulanacak. Öğrenciler 10, 11 ve 12'inci sınıflarda, dönem sonunda "Olgunlaşma Sınavı" adı verilen sınavlara girecek. ÖSS de her yıl yapılmaya devam edilecek. Sistem oturduktan sonra, zamanla, ÖSS'ye alternatif bir sistem haline getirilecek.

* Başlangıçta üniversiteye giriş puanında olgunlaşma sınavlarının yüzde 25, ÖSS'nin ise yüzde 75 etkisi olacak. Olgunlaşma sınavlarının etkisi zamanla artırılacak ve sonunda dört sınav da eşit oranda etki eder hale gelecek.

* Yeni sistemle tartışmalı katsayı problemi de çözülecek. Buna göre meslek liseleri, kendi alanlarındaki üniversitelerin 4 yıllık bölümlerini katsayı engeli olmadan tercih edebilecek. Kendi alanı dışında tercih yapanlar içinse katsayı uygulaması devam edecek.

* Olgunlaşma sınavı iki güne yayılacak. Soru sayıları, haftalık ders saatinin 6 katı olarak tespit edilecek. Yani haftada 6 saat matematik dersi veriliyorsa, sınavda 36 matematik sorusu olacak.

* Sınavla, ortaöğretim sisteminin performans değerlendirmesi de yapılacak. Bakanlık, hangi sınıflarda, hangi alanlardaki ve hangi derslerde sıkıntı olduğunu görecek. Sınıflar, illere göre de değerlendirilebilecek. Sınav, ÖSS'den önce öğrencilerin başarı durumlarını tespit etmeyi de sağlayacak.