21 Mayıs 2010 Cuma

Koç Üniversitesi'ne Uluslararası Ödül...

Koç Üniversitesi Üretim ve Otomasyon Araştırma Merkezi, Uluslararası "Machine Tool Technology Research Foundation (MTTRF) 2010" ödülüne layık görüldü.

Yapılan açıklamaya göre, Koç Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. İsmail Lazoğlu'nun direktörlüğünü yaptığı Üretim ve Otomasyon Araştırma Merkezi, yürüttüğü üst düzeydeki araştırma projelerinin uluslararası bilimsel katkılarının değerlendirilmesi sonucu ödüle değer bulundu. Dünyanın önde gelen yaklaşık 12 üniversitesine ve araştırma merkezine verilen ödülü, bu yıl ilk kez Türkiye'den bir üniversite aldı. Ödül töreni, Temmuzda San Francisco'da yapılacak. Bu ödül çerçevesinde, üretim alanında Japonya'nın önde gelen Mori Seiki firması tarafından yeni üretilen yüksek hassasiyetli ve dünyadaki en hızlı 5 eksen bilgisayar kontrollü CNC isleme merkezlerinden biri, araştırmalara destek vermek amacıyla Koç Üniversitesi Üretim ve Otomasyon Araştırma Merkezine gönderilecek. Yeni 5 eksen CNC İşleme Merkezinin, Koç Üniversitesi Otomasyon Araştırma Merkezinde yürütülen özellikle otomotiv, uçak, uzay, havacılık, otomasyon, mekatronik ve biyomedikal sektörlerine yönelik araştırmalara önemli katkı sağlayacağı bildirildi.

Okulda Kıyafet Serbestliğine Tepki...

Öğrencilerin kot pantolon hariç istedikleri kıyafetlerle okula gelmesine olanak sağlayan çalışmayı şimdiden tepkilere neden oldu.
MEB'in internetten düzenlediği öğrenci kıyafetlerinin serbest olup olmamasına yönelik ankette istediği desteği bulan Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, konuyu önümüzdeki günlerde Bakanlar Kurulu gündemine getireceğini söyledi. OKULLAR PODYUMA DÖNER Karara en yüksek sesli tepki okul kıyafeti üreticilerinden geldi. Sektörden 3 milyon insanın ekmek yediğini belirten Levra Giyim Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Özcan, “Öğretmenler ders mi verecek yoksa çocuklarının kıyafetlerini mi denetleyecek. Bakanlığın sektörden bizim durumumuzdan haberi yok” diye konuştu. Altılar Giyim Genel Müdürü Adem Altan, kararın uygulanmaya geçmesiyle işsizler ordusuna yenilerinin katılacağını söyledi. Altan “Ülke ekonomisine katkı sunan yaklaşık 5 milyar dolarlık bir piyasa iflas eder. Öğrenci maddi durumu iyi değilse her gün aynı kıyafetle okula gidecektir. Sınıflar podyuma döner” dedi. TEK TİP DAYATMASI Eğitim sendikaları ise serbest kıyafet uygulamasını destekliyor. Eğitim-Bir-Sen Genel Sekreteri Halil Etyemez, “Tek bir standarda ve renge endekslenmiş kılık kıyafet uygulamasından vazgeçilmesi yönündeki çalışmaları olumlu buluyoruz” açıklamasını yaptı. Demokrat Eğitimciler Sendikası Genel Başkanı Gürkan Avcı ise, “Tek tip öğrenci ve tek tip öğretmen profili eğitim psikolojisiyle bağdaşmaz” dedi. Psikologlor ne diyor? FORMA EZiCi FARKI ÖRTÜYOR Psikolog Sevgin Esemenli, okul üniformasının sosyo-ekonomik farkı kapattığını belirtti. Esemenli şunları söyledi: “Bir çocuk okula çok iyi marka kıyafetle gelirken diğeri daha farklı giysiyle gelecek. Çocuklar kendini bu durumda ezik hissedecektir. Bakanlık bu noktada durumu iyi olmayan ailelere giyim yardımı yapabilir.” KIYAFETi OLMAYAN NE YAPACAK? Prof. Dr. Arif Verimli ise kıyafeti olmayan çocukların “Neden benim bundan yok” fikrine kapılacaklarını belirtiyor. Verimli, “Çocuklar birbirlerinin kıyafetlerini inceler. Eğer kendisinde yoksa bu çocukta isyana neden olur. Kıskançlıklar artar. Bu durumda kalıcı psikolojik sorunlara yol açar” dedi. Prof. Verimli Türkiye'de evinde ekmek bulamayan kişilerin olduğuna dikkat çekerek karara karşı çıktığını belirtti. YOKSUL ÖĞRENCi DAHA ÇOK ÇALIŞIR Okullarda önlüğün kaldırılmasının yoksul ve zenginlik açısından gerginliğe neden olabileceğini söyleyen Prof. Dr. Nevzat Tarhan konuyu şu şekilde yorumladı: “Yoksul öğrencilerin kendilerini kötü hissetmesi olası bir risktir. Bu risk, varlıklı öğrencilerin onları anlama ve yardımına neden olabileceği, yoksul öğrenciyi daha çok çalışmaya itip motive edebileceği gibi bir olumlu etkiyi doğurması da mümkündür.” ESKİŞEHiR'DE DENENDi Eskişehir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Harun Karacan, üç yıl önce Eskişehir'deki okullarda haftada bir kez serbest kıyafet uygulamasının yapıldığını ve disiplinsiz davranışların artış gösterdiğini vurguladı. VELİLER KARŞI ÇIKIYOR Öğrenci velisi Ayşe Özdemir, anaokulunda bile çocukların birbirlerine 'Sen her gün aynı kıyafetle okula geliyorsun' dediklerini belirtti. Özdemir, “Çocuklar arasında marka rekabeti başlayacak, durumu iyi olmayan çocukları eziklik hissedecek” dedi. ÇUBUKÇU AÇIKLAYACAK Milli Eğitim Bakanlığı yetkilileri, serbest kıyafet uygulamasına bu ay içinde son şeklinin verileceğini bildirdi. Anketle ilgili sonuçları da Bakan Nimet Çubukçu'nun açıklayacağı kaydedildi.

Öğretmenleri Katledilen Minikler Okula Döndü...

Öğretmenlerinin boğazının kesilmesine tanık olan 22 minik okula döndü.
Öğretmenlerinin derste katledilmesine tanık olan 6 yaş grubu anaokulu öğrencileri için 7 uzman psikolog, “Aynı sınıfta, farklı eşyalarla eğitime devam” yönünde rapor verdi. Bu şekilde cinayetle yüzleşip, travmayı atlatmaları öngörülen minik öğrenciler 1'inci sınıftan itibaren farklı şubelere dağıtılacak. İstanbul Bağcılar'da 2.5 ay önce 6 yaş grubu anaokulu öğrencilerinin gözü önünde öğretmenlerinin katledildiği sınıf, uzmanların raporları doğrultusunda farklı eşyalarla donatılarak yeniden aynı öğrencilerle eğitime açıldı. Çocukların önümüzdeki yıl başlayacak ilköğretim 1'inci sınıftan itibaren farklı sınıflara dağıtılması kararı alındı. Bilindiği gibi, İstanbul Ticaret Odası İlköğretim Okulu'nda, Müdür Yardımcısı Ekrem Şavran (33) tarafından aşkına karşılık vermediği gerekçesiyle öğretmen Derya Çakır (25), ders sırasında önce kurşunlanıp sonra bıçaklanarak öldürülmüştü. Olay sonrası mahkeme süreci Şavran için “Ömür boyu hapis” istemiyle devam ederken, sınıfta bulunan 22 çocukla ilgili 7 uzman psikoloğun yürüttüğü “Travma Sonrası Psikoloji Çalışma Raporu” da tamamlandı. Psikologlar, öğrencilerin cinayetin işlendiği sınıftan uzak tutulması yerine rengi, oyuncakları ve eşyaları değiştirilerek aynı sınıfta ders yapmasının daha iyi olacağına karar verdi. EVLERDE TAKİP EDİLDİ Bunun üzerine sınıf yeniden eğitime açıldı. Cinayeti kaydeden kamera görüntüleri de internete düşmemesi için emniyet tarafından alındıktan sonra bilgisayarın harddiski tamamen silindi. Savcıya teslim edilen görüntüleri, yalnızca mahkeme heyeti izleyebilecek. Cinayetin ardından İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Dr. Muammer Yıldız, olaya tanık olan öğrencilerin travmayı atlatabilmeleri için 7 psikologdan oluşan uzman bir ekip oluşturdu ve öğrenciler haftalarca evinde takip edildi. Uzman psikologların, “Kesinlikle sınıfı eğitime kapatmayın. Öğrencilerin travmayı atlatması için yüzleşmesi şart” uyarısı üzerine İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü de bu sınıfı derslik olarak kullanmama kararından vazgeçti. Raporda, cinayet travmasına maruz kalan öğrencilerin 1. sınıfa geçişte farklı şubelere dağıtılması konusu ise özellikle tavsiye edildi. Yüzleşme için, duvar rengi değiştirilmesi tavsiye edilen sınıf yeniden boyandı. Oyuncaklar değiştirildi ve 22 minik yeniden ders başı yaptı. EN ÇOK MÜDÜR ETKİLENMİŞ Okulda yaşanan bu olaydan en çok, cinayet silahı ve bıçağını saldırgan yardımcısı Ekrem Şarvan'ın elinden alan Okul Müdürü Mehmet Ulugöl'ün etkilendiği saptandı. Psikologların öğrencilerin yanı sıra, okuldaki 4 idareci, 45 öğretmen, 8 personel ve 28 veliye psikolojik destek verdiği kaydedildi. Uzmanlar: Artık tepkiler normal Raporu hazırlayan psikolojik danışmanlar Emine Küle, Yılmaz Gülsoy, Zeynep Yılmaz, Hasan Demir, Serpil Öz, Kamuran Yıldırım ve Bünyamin Can, İTO İlköğretim Okulu'nda Psikoeğitim Programı'nın planlandığı gibi gerçekleştirildiğini bildirdiler. Uzmanlar raporun sonuç bölümünde şu görüşlere yer verdi: “Çalışma sonunda çocukların aşamalı bir şekilde travma sonrası stres tepkileri normalleşmiş ve okula uyumları yeniden sağlanmıştır. Yeni anasınıfı öğretmeninin de öğrenci ve veli oturumlarına katılması sağlanarak, çocukların yeni öğretmene adaptasyon süreci hızlandırılmıştır. Anasınıfı öğrenci ve velileri okula devam konusunda uyum sağlıyor. Okul personelinin travmaya karşı stres tepkileri azalıyor.” (Habertürk)

Okuldan Atılan 24 Öğrenci Geri Alındı...

Eylem yaptıkları gerekçesiyle tasdikname verilerek okuldan uzaklaştırılan 24 öğrenci okullarına geri dönebilecek.

İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Muammer Yıldız, Çekmeköy Mehmetçik Lisesinde ''eylem yaptıkları'' gerekçesiyle ilçe disiplin kurulu tarafından tasdikname verilerek okuldan uzaklaştırılan 24 öğrenciye, il disiplin kurulunun 5 günlük kısa süreli okuldan uzaklaştırma cezası verdiğini belirterek, bu öğrencilerin aynı lisede eğitimlerine devam edebileceğini söyledi. Tekel işçilerinin eylem yaptığı dönemde, Çekmeköy Mehmetçik Lisesinden yaklaşık 150 öğrencinin okulun bahçesinde işçilere destek amacıyla eylem yaptıklarını hatırlatarak, ''İdareciler ve öğretmenler ikaz etmiş. Yaptıkları eylemin yasal olmadığını, dersleri boykot sayılacağını, haklarında disiplin işlemi yapılabileceğini söyleyince çocuklar alanı terk etmiş. Geriye 24 öğrencimiz kalmış. Onlar da oturma eylemini devam ettirmiş'' dedi. Bunun üzerine idari soruşturma başlatıldığını, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü disiplin komisyonunun öğrencileri tasdikname ile okuldan uzaklaştırdığını anımsatan Yıldız, tasdiknamesini alan 4 öğrencinin başka bir liseye kayıt yaptırdığını, 20 öğrencinin ise bir haftalık yasal itiraz süresinde ilçe disiplin kurulunun tasdiknameyle okuldan uzaklaştırılma cezasına İl Milli Eğitim Müdürlüğüne başvurarak itiraz ettiklerini söyledi. İl Disiplin Kurulunun toplanarak öğrenciler hakkında değerlendirme yaptığını ifade eden Yıldız, şunları kaydetti: ''Teknik eksikliklerden dolayı dosya okula iade edildi. Eksiklikler tamamlandı. İlçe Disiplin Kurulu tekrar toplanarak aynı cezayı öngördü. Çocukları, tekrar tasdikname ile başka bir okula gönderme cezasıyla cezalandırdı. Yönetmelik, konuyla ilgili karar konusunda İl Disiplin Kuruluna yetki veriyor. İl Disiplin Kurulu toplandı, gerekçelerine bakıldı, 24 öğrencinin de dosyaları incelendi. İl Disiplin Kurulu, öğrencilerin tamamına 5 günlük kısa süreli okuldan uzaklaştırma cezası verdi. 24 öğrenci, Mehmetçik Lisesinde eğitimlerine devam edebilecek. Okula resmi yazıyı gönderiyoruz.'' İl Disiplin Kurulunun dikkatli ve titiz bir çalışma yaptığını, eğitim ve öğretim sürecinin tüm yönleriyle dikkate alındığını ifade eden Yıldız, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Eğitim ve öğretim sürecinde bu çocuklar bizim çocuklarımız. Umuyoruz ki bu saatten sonra yönetimin, idarenin, milli eğitimimizin çocuklarımıza yönelik bu bakış açısı kendileri tarafından da iyi değerlendirilir. Kendilerine verilen bu imkanı, okullarında hem akademik başarılarında hem de hocalarıyla ilişkilerinde artık yeni bir dönem başlatıldığının somut bir ifadesi olarak iyi niyetle bundan sonraki çalışmaları sürdürürler.'' Eyleme katılan çocukların ailelerinde Tekel işçisi bulunmadığını belirten Yıldız, ''Etkileme de olabilir, arkasında kötü niyetli unsurlar da olabilir. Onları bertaraf etmek yine eğitim camiası olarak, okul idaresi olarak arkadaşlarımıza düşüyor'' dedi. EĞİTİMDE DİSİPLİN CEZALARI ''İl Milli Eğitim Müdürü olarak, çocukların eğitim sürecinde tutulmaları, onların cezayı gerektiren herhangi bir davranışının karşılığını vermek, mevzuat, yönetmelik icabı bile olsa, insan olarak daha toleranslı olmamız gerektiğini düşünüyorum'' görüşünü dile getiren Yıldız, şöyle konuştu: ''Gençleri anlamamız gerekiyor. Onların dönemsel davranışlarını, empati duygusuyla yaklaşarak anlamaya çalışmamız gerekiyor. Bir yanlışı varsa, bunları da kendilerine sabırlı bir şekilde anlatmak gerekir diye düşünüyorum. Benim için insan unsuru, öğrenci, bireyin mutluluğu, kazanımları önemli. Eğitimin birinci görevi, çocuğu eğitim sistemi içinde tutmak ve onu olabildiğince tolore etmek. 2,5 milyon öğrenciyi yönetirken, benimle görev yapan arkadaşlarımızın bu empati duygusunu yaşatmaları lazım. Kendi çocuklarımıza nasıl davranıyorsak, onlara da o şekilde davranmamız gerekiyor. Çocuklar büyüklerden farklı dönemde yaşıyor ve farklı düşünüyorlar. Dolayısıyla biz belki doğru düşünüyor olabiliriz ama onların da farklı düşüncelerini anlamamız gerekiyor.'' Yıldız, geçmiş yıllara nazaran İstanbul'da büyük çapta disiplin olaylarının olmadığını vurguladı. 2009-2010 eğitim ve öğretim döneminin sonuna gelindiğini hatırlatan Yıldız, ''Çocuklarımızın, bireysel başarılarının yanı sıra İstanbul'un kitlesel başarıları için önümüzdeki kısa süreyi iyi değerlendirmeleri gerektiğini düşünüyorum. Öğretmenlerimize ve idarecilerimize de sevgi odaklı yönetim sergilemelerini tavsiye ediyorum. Çocuklara geleceğin büyükleri nazarıyla bakıp onlara bir değer atfetmeyelim. Onların kendileri zaten kıymetli ve değerli. Bunu onlara hissettirmemiz gerekiyor'' dedi.

Öğretmenlere 100 TL Müjdesi...

Milli Eğitim Bakanlığı, ek ders ücretlerinin vergiden muaf tutulması önerisini değerlendirmeye aldı.

Milli Eğitim Bakanlığı, sendikanın, öğretmen maaşlarına 100 lira ek zam sağlayacak ek ders ücretlerinin vergiden muaf tutulması önerisini değerlendirmeye aldı. Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) öğretmen maaşlarına fazladan 100 TL zam sağlayacak formülü gündemine aldı. MEB Kurum İdare Kurulu toplantısında öğretmenlerin aylık gelirlerine ekstra artış getirecek önemli bir öneri gündeme getirildi. Yetkili sendika Eğitim-Bir-Sen’in MEB Müsteşar Yardımcısı Salih Çelik’e sunduğu öneriyle, öğretmenlere ödenen ek ders ücretlerinin vergiden muaf tutularak, vergi matrahına dahil edilmemesi isteniyor. Bakanlığın değerlendirmeye aldığı öneri uygun görülür ve ek ders vergiden muaf tutulursa, öğretmen maaşına yaklaşık 100 TL zam gelmesi söz konusu olacak.
DİĞER BAKANLIKLAR ÖRNEK
Eğitim-Bir-Sen Genel Sekreteri Halil Etyemez sundukları öneriyi şöyle anlattı: “Milli Eğitim Bakanlığı’na getirdiğimiz öneriyi daha önce Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’e de ilettik. İlk kez böyle bir öneri geldiği için incelemeye alındı. Diğer bakanlıklardaki ek tazminatlarda vergi muafiyeti var. Örneğin bir Maliye Bakanlığı çalışanına, SGK çalışanına ödenen Maliye tazminatı gelir vergisinden muaf tutuluyor. Öğretmenlere, şeflere, okul müdürlerine, müdür yardımcılarına ödenen ek ders ücretleri ise bu vergiye tabi tutuluyor. Biz bu verginin kesilmeyip, öğretmene ödenmesini istedik. Burada dengesizlik ve mağduriyetin giderilmesi yoluyla eğitim çalışanlarının maaşları ortalama 100 TL artabilir.”

ÖSYM'nin Sistemi İflas Etti...

Başvuruların yoğunluğundan ÖSYM'nin sistemi kilitlendi. Öğrenciler, memur adayları, ÖSYM ve bankaların önünde uzun kuyruklarda saatlerce bekledi.
Lisans Yerleştirme Sınavı (LYS), Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS) ve Dikey Geçiş Sınavı (DGS) başvurularının aynı günlere denk gelmesi ÖSYM'nin sistemini kilitledi. Çok sayıda kişinin aday olduğu KPSS ve DGS için başvuru süreleri uzatıldı. LYS'ye başvurular ise dün sona erdi. Ancak ÖSYM, LYS için daha önce 17.00'de sona ereceğini duyurduğu başvuruları, saat 23:59'a kadar kabul etti. Öğrenciler tüm gün ÖSYM ve bankalar önünde kuyruklar oluşturdu. KPSS ve DGS başvuruları ise 25 Mayıs'ta sona erecek. LYS, KPSS ve DGS'ye olan başvuruların süreleri dün akşam saatlerinde yeniden uzatıldı. Bankalara ÖSYM'nin sistemi tıkandığı için ödeme yapamayan öğrenciler, ÖSYM'nin telefonlarını da kilitledi. ÖSYM'de kurum içi telefonlar ve bilgisayarlar da bir süre devre dışı kaldı. ÖSYM bilgi işlem servisi tüm gün olağanüstü çalışmayla sistemi hızlandırmaya çalışsa da yoğun talep nedeniyle sistem hızlandırılamadı. ÖSYM'ye gelenlerin birçoğu ise iki saati aşkın bir süre beklemelerine rağmen kayıtlarını yaptıramadı. Başvuruların çok olması, nedeniyle bekleyen öğrencilerin mağdur olmasına neden oldu. ÖSYM'den yapılan yazılı açıklamada da, LYS, KPSS ve DGS'ye girecek olan adayların bilgisayar sistemlerindeki tıkanıklık sebebiyle sınav ücreti yatırma ve başvuru işlemlerinde bazı zorluklarla karşılaşıldığı belirtildi. Bu nedenle, KPSS ve DGS sınavları için başvuruların ve banka işlemlerinin bugün saat 10:00'a kadar durdurulduğu ve bu saatten sonra yeniden başlanacağı ve 25 Mayıs'a kadar süreceği açıklandı. (Akşam)

Kontenjan 300 Bin Başvuru 850 Bin...

YGS sonucunda, LYS'ye katılmaya hak kazanan 1 milyon 233 bin 580 üniversite adayından yaklaşık 850 bini LYS'ye başvuru yaptı.

LYS'ye katılmaya hak kazanan 1 milyon 233 bin 580 üniversite adayından yaklaşık 850 bini LYS'ye başvuru yaptı. ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ünal Yarımağan, YGS'de 180 puanı çok az farkla geçen adayların LYS'ye girmekten vazgeçmiş olabileceğini ya da YGS puanıyla açıköğretim veya meslek yüksekokullarını tercih etmeyi uygun bulduklarını söyledi.

SAYI TAHMİNDEN DÜŞÜK
Yarımağan, şöyle konuştu 'İkinci sınava 1 milyon dolayında başvuru olacağını tahmin ettik ama rakam tahminimizin altında kaldı. Bu durum, 'sorun var' anlamına gelmiyor. İlk yıl olduğu için demek ki sağlıklı bir tahmin yapamadık. Aday sayısı az olursa şanslar yükselir. Biraz fazla tahminde bulunduk.'
Geçen sene 'Sayısal-2', 'Sözel-2', 'Eşit Ağırlıklı-2' ve 'Dil' puanıyla öğrenci alan 4 yıllık lisans programları toplamının 275 bin olduğunu belirten Yarımağan, 'Yani bu sene LYS'ye girmesi gereken, sınav sonucuyla öğrenci alacak programların kontenjanlarının toplamı 275 bin. Bu sene biraz artarsa 300 bin dolayında alacak. Yani bu kitle 300 bin kişilik kontenjan için yarışan kitle. Başvuru sayısı da 300 binlik kontenjan için uygun bir
sayı. Anormallik yok' dedi.

TOPLAM 900 BİNE ÇIKABİLİR
Üniversite kontenjanlarının kesinleşmediğini, konuyla ilgili YÖK'ün çalışmasının sürdüğünü kaydeden Yarımağan, şöyle devam etti: 'Son iki yılda kontenjanlarda ciddi artış olmuştu. Birçok program için aslında fiziksel imkanları zorlayan artışlar oldu. Dolayısıyla bu yıl son iki yıldaki oranda artış beklememek lazım. Yine de yeni kurulan üniversiteler var. Bazı programların kontenjanları da üst sınıra dayanmadığı için artırılabilir, yani bir miktar artış olabilir ama bu artış çok fazla olmaz. Örgün öğretim programlarının kontenjanı 650 bin dolayında gerçekleşebilir. Açıköğretime son yıllarda en az 250-300 bin aday yerleşiyor. Bu da merkezi yerleştirme sonunda 900 bin dolayında yerleştirme olacağını ortaya çıkarıyor.'


SINAV ZOR DEĞİL
Matematik sınavına 580 bin, fen sınavına 270 bin, edebiyat sınavında 610 bin, sosyal bilimler sınavına 310-320 bin dolayında başvuru olduğunu açıklayan Yarımağan, 'Sosyal bilimcilerde beklenenin altında başvuru olduğu ortaya çıktı' diye konuştu. LYS'nin lise müfredatına dayalı ve bilgi ağırlıklı olduğunu belirten Yarımağan, soruların zorluk derecelerinin ise 'geçen yıllarda yapılan testlerdeki zorluk derecesiyle aynı' olacağını vurguladı.

LYS'de süre ikinci kez uzatıldı
BİLGİSAYAR sistemindeki tıkanıklık nedeniyle Lisans Yerleştirme Sınavları (LYS) başvuru süresi bir kez daha uzatıldı. ÖSYM'den yapılan açıklamada, dün saat 17.00'de sona erecek 2010 LYS'ye başvuru süresinin, bilgisayar sistemlerindeki tıkanıklık nedeni ile 20 Mayıs 2010 Perşembe günü saat 17.00'ye kadar uzatıldığı duyuruldu. ÖSYM, daha önce 14 Mayıs 2010 olarak açıkladığı başvuru süresini, 18 Mayıs Salı saat 17.00'ye kadar uzatmıştı.