17 Mart 2008 Pazartesi

Kampanya kapsamında hayırsever Ceyda Aydede’nin desteğiyle yaptırılacak 200 öğrenci kapasiteli yurt binası 90 günde tamamlanacak...

Hayırsever Ceyda Aydede'nin desteğiyle Bartın'da yaptırılacak yurdun temel atma törenine Bartın Valisi İsa Küçük, AKP Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç, Milliyet gazetesi yazarı Nail Güreli, Kampanya sorumlusu Cahit Tekindor, hayırsever işkadını Ceyda Aydede, öğrenciler ve öğretmenler katıldı.
“Nedret Keten Kız Öğrenci Yurdu”nun temel atma töreninde konuşan yazar Nail Güreli, kampanya kapsamında 7 bin kız öğrenciye de burs verildiğini hatırlattı. Güreli, “Kampanyada 24'üncü yurt Bartın'da yapılıyor. Ben inanıyorum ki burada yetişecek öğrenciler ülkelerine hayırlı hizmetler verecekler, Türkiye'nin çağdaş uygarlık düzeyine erişmesinde katkılarda bulunacaklar” dedi.

Teyzesinin vasiyeti
Geçen yıl 80 yaşında vefat eden teyzesi Nedret Keten adına yaptırdığı yurt için 300 bin YTL bağışta bulunan hayırsever Ceyda Aydede ise şöyle konuştu: “Bugün çok heyecanlı ve mutluyum. Bu projenin benim açımdan biraz buruk bir yönü de var aslında. Geçen ağustos ayında kaybettiğim, benim ilkokul öğretmenim de olan eğitimci, kendini milli eğitime adamış teyzemin vasiyeti üzerine burdayım. Onun bana hem vasiyeti hem de bıraktığı parayı burada değerlendiriyorum. Onun adına bu projeyi sizlere emanet ediyorum.”
Vali İsa Küçük ise, Bartın'da kadın nüfusunun yüzde 27'sinin okuma- yazma bilmediğine dikkat çekerek, “İlköğretimi bitiren her 100 kız öğrenciden 48'i liselere devam edemiyordu. Bunun en önemli nedeni de kalacak yerlerinin bulunmamasıydı. Şimdi 264 köyü olan Bartın'da her köyden bir çocuğu kurtararak bu yurda alabileceğiz” diye konuştu.
Vali Küçük, yurdun açılışını da 15 Eylül'de yapacaklarını söyledi.
Konuşmaların ardından 1427 metrekare alana yaptırılan ve toplam 670 bin YTL'ye mal olacak 200 öğrenci kapasiteli 2 katlı yurdun temeli atıldı.

İstanbul Milli Eğitim Müdürü Ata Özer’in "keş arı" projesi, Meclis’te günün konusu oldu. Vekiller projeyi, "Trajikomik, bilim ve akıl dışı" buldular.

Meclis Başkanlığı'na uyuşturu-cuyla mücadele komisyonu kurulması için teklif veren, balıyla ünlü Bitlis'in AKP'li Milletvekili Vahit Kiler projeyi hayvan haklarına da aykırı buldu.

Vekillerin değerlendirmeleri şöyle:

Arılar yerine çocukları eğitsin

Mehmet Ekici (MHP): Böyle bir tespit metodunu duymamıştım. Allah hepimizin akıl sağlığını korusun. Arıları eğiteceğine çocukları eğitsin, daha faydalı olur. Artık arı görünce "Narkotik mi" diye soracağım. Tüm dünyada narkotik vakaların tespiti için kullanılan yöntemler varken arıyı nereden buldu, onu merak ediyorum.

Müdür konuyu magazinleştiriyor

Ahmet Ersin (CHP): İstanbul gibi büyük bir ilimizin milli eğitim müdürünün böyle abuk sabuk projeler yürütmesi üzüntü verici. Uyuşturucuyla mücadele her şeyden önce devlet politikası olarak ele alınmalı. Okulları polis kordonuna alarak, böyle uçuk projeler üreterek uyuşturucuyla mücadele edilmez. Müdür, konuyu magazinleştiriyor. Her okula uyuşturucu bağımlısı arı kovanı koyacaklar, çiçekten bal alır gibi kandan uyuşturucu mu alacak?

Tam bir 'Zihni Sinir projesi'

Mehmet Sağlam (AKP): Öyle şey olmaz çok gülünç. Tam bir Zihni Sinir projesi. Hayatımda böyle bir şey duymadım. Konunun uzmanları var, problemin çözümü için otururlar konuşurlar.

Çocuklar bile dalga geçer

Muharrem İnce (CHP): Tüccar siyaset anlayışının bürokratları. Haberin başlığını okuyup güldüm. Komedi. Olacak iş mi ya? Sözün bittiği yer burası. Çocuklar bile dalga geçerler bununla. O arılar müdüre konarsa ne olacak, tehlike orada.

Müdürün kişisel fikriymiş

İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü'nden yapılan yazılı açıklamada, Ata Özer'in, İstanbul Eğitim Rehberlik ve Kariyer Fuarı'nın sonuçlarını paylaşmak için Kalyon Otel'de önceki gün yaptığı basın toplantısında "yanlış anlamalara meydan veren sonuçlar ortaya çıktığı" belirtildi. Açıklamada, "Özer, uyuşturucuyla mücadele için yaptıkları çalışmalarını anlatırken, sadece fikir bazında olan, hiçbir şekilde uygulamaya konulmayan bir düşünceden bahsetmiştir. Tamamen şahsi düşünceden ibarettir" denildi.

Öğreciler Kazaya Karşı Sigortalanıyor...

Devlet, öğrencileri kazaya karşı sigortalattı Ümraniye Çayırönü İlköğretim Okulu, bin 400 öğrencisine ferdî kaza sigortası yaptırdı. Öğrenciler, istedikleri hastanede ücretsiz tedavi olabilecek.

Eğitim adına birçok yeniliğe adım atan ve geçtiğimiz aylarda İSO 9001:2000 Kalite Yönetim Sistemi belgesini alan Ümraniye Çayırönü İlköğretim Okulu bir ilke daha imza attı. Okul yönetimi, bin 400 öğrencisini ferdi kaza sigortası ile sigortalattı. Kazalara karşı sigortalanan öğrenciler okul içerisinde olabilecek her türlü yaralanmalarda istedikleri hastanede ücretsiz tedavi olabilecek.

Çayırönü İlköğretim Okulu Müdürü Murat Ermiş, amaçlarının öğrencilere güven içinde eğitim verebilmek olduğunu söyledi. Öğrencilerini sigortalatmak fikrinin, başlarına gelen bir olay üzerine geliştiğini belirten Ermiş, şöyle konuştu: "Bir öğrencimiz okulda yaralandı. Özel bir hastaneye götürdük. Bize ilk sordukları şey 'Öğrencinin sosyal güvencesi var mı?' oldu. Bu benim çok zoruma gitti. Araştırdık, sosyal güvencesi yoktu. Öğrencimin sağlığı söz konusuydu ve tedavi ettirdik. Sonra önümüze yüklü bir fatura geldi. Velimiz bunu ödeyemeyeceğini söyledi. Biz bu parayı bir şekilde temin ettik. Ancak bundan sonraki olaylarda aynı durumla karşılaşmamak için okul yönetimi ve okul aile birliği olarak düşünüp bir karar aldık. Tüm öğrencilerimizi ferdi kaza sigortası ile kazalara karşı sigortalattık."

Avrupa'da çok yaygın olarak kullanılan sistemi Türkiye'de ilk kez bir ilköğretim okulunda kendilerinin uyguladığını ifade eden Ermiş, amaçlarının kendilerine emanet edilen öğrencileri okul sınırları içerisinde güvence altına alarak sağlıklı bir eğitim vermek olduğunu belirtti. Murat Ermiş, artık öğrencilerini herhangi bir kaza sonrası hastanelere gönül rahatlığıyla götürdüklerini dile getirerek, "Herhangi bir hastaneye gittiğimizde yöneltilen 'Bu çocuğun sigortası var mı?' sorusuna 'Evet var. Ne gerekiyorsa yapılsın.' cevabını veriyoruz. Bunun masrafları ne okula, ne veliye ne de öğrenciye fatura ediliyor. Hemen sigorta şirketi devreye girerek masrafları ödüyor." dedi. Uygulamanın veliler tarafından olumlu karşılandığını ifade eden Ermiş, öğrencilerden sigorta adı altında herhangi bir ücret talep etmediklerini belirterek sigorta masraflarını okul aile birliği ve sponsorlardan karşıladıklarını kaydetti.

Yunanistan’ın en saygın gazetelerinden Katimerini, tam sayfalık haberinde Türkiye’deki özel üniversitelerden övgüyle bahsetti.

Katimerini “Türk özel üniversitelerinin saygınlığı çok yüksek” başlıklı haberinde, ülke içinde özel üniversiteler kurulmasına karşı çıkan çevrelere de seslenerek “Türkiye'den ders alalım” çağrısında bulundu.
Yunanistan'da anayasa, özel üniversite açılmasını yasaklıyor, gerekli anayasa değişikliği ise sol muhalefet ve üniversite öğrencilerinden büyük tepki görüyor ve sürekli erteleniyor.
Katimerini'nin geniş analizde Türkiye'nin en iyi 4 özel üniversitesi olarak Bilkent, Koç, Sabancı ve Bilgi üniversiteleri tanıtıldı. Haberde şu yorumlar dikkati çekti:
“Bir Yunan profesörün veya öğrencinin özel Türk üniversitelerini ziyareti can sıkıcı kıyaslamalara neden oluyor. Ziyaretçiler, yalnızca Yunan değil, İngiliz üniversitelerinin de kıskanacağı bir altyapıyla karşılaşıyor. Bir zamanlar eğitim, Yunanlıların avantajlı olduğu bir konuydu. Osmanlı İmparatorluğu içinde sayısal azınlık olmasına rağmen, Yunanlılar, eğitim aracılığıyla ekonomik ve sosyal alanlarda, nufüsa oranla çok önemli roller üstlendi. Bugün bu gelişmenin tersine döndüğünü görüyoruz. Yunan üniversitelerinin içinde bulunduğu büyük kriz, özel üniversiteler kurulmasıyla aşılabilir. Türkiye'de özel üniversite deneyiminin başarısı bize ders olmalıdır.”

Konya Selçuk Üniversitesi'nde, Danıştay'ın yürütmeyi durdurma kararının ardından Senato'nun aldığı kararla bu sabahtan itibaren tekrar yasak uygulama.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Anayasa değişikliğini onaylamasının ardından türbanın serbest bırakıldığı Konya Selçuk Üniversitesi'nde, Danıştay'ın yürütmeyi durdurma kararının ardından Senato'nun aldığı kararla bu sabahtan itibaren tekrar yasak uygulanmaya başlandı. Türbanlı öğrencilerin, fakülte ve dersliklere girmesine izin verilmedi. Öğrenciler, fakülte girişlerinde türbanlarını çıkartıktan sonra binalara girdi. Bir grup türbanlı öğrenci de kampus girişinde türban yasağını kalkmasını protesto ederek, imza topladı.

Danıştay'ın yürütmeyi durdurma kararını verdikten sonra geçen hafta sonuna kadar türbanlı öğrencilerin alındığı tek üniversite olarak kalan Selçuk Üniversitesi'de bugünden itibaren türbanlı öğrencilerin fakültelere ve dersliklere alınmasına izin verilmedi. Kampus içinde türbanlı olan öğrenciler, fakülte binalarına girişte güvenlik görevlileri tarafından, türbanlarını çıkartmaları için uyarıldı. Bazı öğrenciler, türbanlarını çıkartıp derslerine girerken, bazıları da fakülte kapısından döndü.

PROTESTO

Yaklaşık 70 kişilik türbanlı bir grup, Selçuk Üniversitesi Alaeddin Keykubat Kampusu önünde türban yasağına tepki göstererek basın açıklaması yaptı. Grubun içinde kara çarşafa benzeyen bir kıyafetle bulunan bir öğrenci dikkat çekti. Basın mensuplarının görüntü aldığını fark eden öğrenci kendisini gizlemeye çalıştı. Yanında bulunan başı açık bir öğrenci de eli ile arkadaşının görünmesini engelemek istedi. Kara çarşafa benzeyen bir kıyafetle grubun içinde yer alan öğrenci, ardından basın mensuplarının yanına gelerek tepki gösterdi. Protesto gösterisine katılan Hukuk Fakültesi öğrencisi oldukları öğrenilen iki öğrenci de basın mensuplarını görüntü almasına tepki gösterdi.

Türbalı öğrenciler adına konuşma yapan Fen Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü öğrencisi Müşerref Poyraz, türbanın tekrar yasak olmasına tepkilerini dile getirerek, Selçuk Üniversitesi Rektörülüğü'ne yeniden uygulanan türban yasağının niçin uygulandığı ve yasağın kalkması için arkadaşları arasında toplayacakları imza dilekçelerini vereceklerini açıkladı.

12 Öğretim Görevlisi Gözaltına alındı...

Polis ve Jandarma birliklerinin ortaklaşa gerçekleştirdikleri Safra Operasyonu kapsamında, 3 ayrı ilde yolsuzluklar nedeniyle 12 öğretim üyesi gözaltına alındı.

Jandarma ve polisin Tokat, Samsun ve Sivas'ta düzenlediği operasyonda, aralarında Gaziosmanpaşa Üniversitesi'nde görevli daire başkanları, öğretim görevlileri ve memurların da bulunduğu 12 kişi, 'ihaleye fesat karıştırma', 'şantaj', 'tehdit' ve 'görevi suistimal' iddiasıyla gözaltına alındı.

AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, Tokat Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yürüttüğü soruşturma kapsamında, Tokat Jandarma Komutanlığı ve Emniyet Müdürlüğü timleri, Tokat, Samsun ve Sivas'ta eş zamanlı operasyon düzenledi.

'Safra' adı verilen operasyonda, GOPÜ'de görevli bazı daire başkanları, öğretim görevlileri ve memurların da aralarında bulunduğu 12 kişi gözaltına alındı.

Zanlılar, Tokat Jandarma Komutanlığı'na götürüldü.

Özdemir İnce: 1973-74 ders yılında Milli Eğitim Temel Kanunu’na yapılan ekleme, cumhuriyetin temel ilkelerine aykırıdır, çünkü şu dersler öğretiliyor.

ÇOCUKLARIN nasıl eğitileceği her toplumda sorun olmuştur. "Ana baba, çocuklarına verilecek eğitim türünü seçmek hakkını öncelikle haizdir" diyen, 10 Aralık 1948 tarihli İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin 26/3 maddesi de geçinmeye gönlü olmayanlara destek çıkıyor gibidir.

Ama değil! Onu da devletin hakları sınırlıyor. Devletin haklarını da bizzat kendisi, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi (4.11.1950) falan sınırlıyor. Ancak, demokrasi gibi Bildirge'nin bu maddesi de keyfe göre yorumlanıyor. Kimileri 26/3 maddesine dayanarak çocuğuna İslami eğitim isteyebileceğini sanıyor. Ama böyle bir şey isteyemiyor. Ben bugün bunları tartışacak değilim.

İÇ DENGELER

Bugün işim devletle! Bütün ilk ve orta öğretimin herhangi bir meslek okulunun pedagojik programına göre biçimlendirildiğini düşünelim. Yani askeri, dini, ticari, polisi, vb. Ne dersiniz, olur mu? Bütün toplumun, bütün yönetim kadrolarının, bütün sivil mesleklerin askeri eğitim ve öğretimden geçmesini ister misiniz? Ben istemem!

Devlet ve toplum da böyle bir şey istemediği için sivil okulları, genel liseleri kurmuş. Türkiye'de eskiden askeri ortaokullar vardı, kaldırıldı.

Devlet ve toplumun kendi iç dengelerini bulacak, sağlığını koruyacak aklı var ve var olmalı.

EKLEME DİNAMİT!

Sözü imam hatip liselerine getirmek istiyorum. Bu okullar daha önce de onlarca kez yazdığım gibi 3 Mart 1924 tarihli özel bir yasa (Tevhid-i Tedrisat Kanunu, Öğretim Birliği Kanunu) ile kurulmuş. Okulun amacı din adamı yetiştirmek. Başka bir amacı yok.

Ancak 1973-74 ders yılında Milli Eğitim Temel Kanunu'nun 32. maddesine yapılan ekleme, devletin ve toplumun temellerine dinamit koymuş.

"Madde 32- İmam hatip liseleri, imamlık, hatiplik ve Kuran kursu öğreticiliği gibi dini hizmetlerin yerine getirilmesi ile görevli elemanları yetiştirmek üzere, Milli Eğitim Bakanlığı'nca açılan ortaöğretim sistemi içinde, hem mesleğe, hem yükseköğrenime hazırlayıcı programlar uygulayan öğretim kurumlarıdır."

DAVA AÇILMALIDIR

Yapılan ekleme ("hem yükseköğrenime") Anayasa'nın 174. maddesiyle korunan özel devrim yasasına aykırı olduğu gibi Anayasa'nın başlangıç bölümüne hem de Anayasa'da belirtilen cumhuriyetin temel ilkelerine aykırıdır. Çünkü, Arapça Hazırlık, Arapça, Kuran-ı Kerim Hazırlık, Temel Dini Bilgiler, Siyer (Hz. Muhammed'in Hayatı), Tefsir, Hitabet ve Mesleki Uygulama, Karşılaştırmalı Dinler Tarihi, İslam Tarihi, Kelam ve Hadis dersleri okuyan bir öğrenci artık özel bir öğrencidir, özel bir meslek için hazırlanmıştır. O artık bir din adamıdır!

Oysa Milli Eğitim Temel Kanunu, öğrencilerin "hür ve bilimsel düşünme gücüne, geniş bir dünya görüşüne sahip" (Madde 2/2) olarak yetiştirilmesini gerektirmektedir.

Madde 13'te ise "Her derece ve türdeki ders programları ve eğitim metotlarıyla ders araç ve gereçleri, bilimsel ve teknolojik esaslara ve yeniliklere, çevre ve ülke ihtiyaçlarına göre sürekli olarak geliştirilir" demektedir.

Milli Eğitim Temel Kanunu'nun 32. maddesine yapılan eklemenin en kısa zamanda iptal edilmesi gerekmektedir. Olanağı varsa Anayasa Mahkemesi'nde ve Danıştay'da iptal davası açılmalıdır.

MEB Öğretmen Yetiştirme Genel Müdürü Ömer Balıbey, 2010 yılına kadar Avrupa standartlarında nitelikli öğretmen yetiştirmek için çalıştıklarını söyledi

Balıbey, bunun için YÖK ve üniversitelerle işbirliği içinde olduklarını kaydetti. MEB'in 3 büyük reform yaptığını anlatan Balıbey, bunlardan birincisiyle Temel Eğitime Destek Projesi'nde müfredatlarda değişiklik yapıldığını, ikinci projeyle e-sistem'de değişikliklere gidilerek; e-okul, e-kayıt ve e-iletişim gibi hızlı iletişim ve internet ortamında bakanlığın her yere ulaştığını aktardı. Üçüncü projeyle ise öğretmenlerin niteliğinin artırılmasının hedeflendiğini belirten Balıbey, bunun da bir aya kadar hayata geçirileceğini dile getirdi.

Ömer Balıbey, 16 branşta ilköğretim öğretmenleri yetiştirme çalışmalarının yanı sıra ortaöğretim öğretmenleri düzeyinde çalışmalarını sürdürdüklerini ifade etti. Türkiye'de tüm eğitim ve öğretim müfredat programının yenilendiğini kaydeden Balıbey, bu yıl 4 bin 800 öğretmen ataması yapılarak genç öğretmenlerin alındığını, Maliye Bakanlığı'ndan kadro aldıkça atamaları sürdüreceklerini vurguladı. Balıbey, çocukların 21. yüzyılda çağdaş eğitim almalarının AB standartlarındaki öğretmen, sistem ve müfredatla mümkün olacağına dikkat çekerek, şunları söyledi: "Yani yeni müfredatı uygulayacak öğretmenin de hizmet içi eğitimi alması gerekiyor. Öğretmenlerimizin daha nitelikli yetişmesi için üniversiteler ve YÖK'le de bir çalışma yapıyoruz. Bakanlık olarak hizmeti biz alacaksak, nasıl bir öğretmen modeli istiyoruz, nasıl bir öğretmen yetişmesi gerekiyorsa müfredatta o yönde değişiklik yapılması için çalışmalar başlatıyoruz."

Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Batu Erman, ''Marie Curie Mükemmeliyet Ödülü''ne değer bulundu.

Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Batu Erman, en iyi araştırmacıları Avrupa araştırma alanına kazandırmak amacıyla verilen ''Marie Curie Mükemmeliyet Ödülü''ne değer bulundu.

AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, Erman, 5 araştırmacı arasına girerek Marie Curie Mükemmeliyet Ödülü'ne layık görülen ilk Türk Araştırmacı ünvanını kazandı. AB Çerçeve Programı Uluslararası Yeniden Entegrasyon Programı kapsamında Türkiye'ye dönen Erman, ''Molecumer Biological Targeting of T Lymphocyte Signal Transduction and Development'' konulu çalışması ile Avrupa'nın bilim elçileri arasına girmeyi başardı.

En iyi araştırmacıları Avrupa Araştırma Alanı'na kazandırmak ve Avrupa Araştırma Alanı'nın görünürlüğünü artırmak amacıyla 2003 yılından bu yana gerçekleştirilen ''Marie Curie Excellence Awards/Marie Curie Mükemmeliyet Ödülü (EXA)'' ilk kez bir Türk Araştırmacı'nın oldu.

Brüksel'de 12 Martta yapılan ödül törenindeki konuşmasında TÜBİTAK bursları ile başlayan girişimlerine Marie-Curie programları ile farklı bir boyut kattığını ifade eden Doç. Dr. Erman, ödülünü Avrupa Komisyonu'nun Bilim ve Araştırmadan Sorumlu Komiseri Janes Potocnik'ten aldı.

YÖK’ün kadro alımı ile ilgili yönetmeliğini Danıştayın iptali sonrası, üniversiteler kadro sıkıntısı yaşıyor.

Üniversitelerin öğretim üyelerinin dağılımı ve öğrenci sayıları.

YÖK'ün üniversitelerde kadro alımlarını durdurması sonrasında rektörler konu ile ilgili kriz yaşandığını belirtirken, son üç yılda öğrenci sayısında 350 bine yakın artış olmasına karşın öğretim görevlisi sayısındaki artış 2 bin 400'ü geçmedi.
YÖK Öğretim Üyeliğine Yükseltilme ve Atama Yönetmeliği'nde Değişiklik yapılmasına Dair Yönetmelik'in Danıştay tarafından iptal edilmesi nedeniyle kadro atamalarını durdururken, rektörler bu durumun üniversiteleri büyük sıkıntıya sokacağı mesajı verdi. Üniversitelerin özellikle kadrolarında yaşanan sıkıntı açığa çıkarken, son üç yılda da öğretim görevlisi sayısındaki artış yüzde 5'de kaldı. Buna karşın öğrenci sayısındaki artış son üç yıl içerisinde yüzde 16.7 oldu.
Üniversitelerde 2004-2005 döneminde 877 bin 424'ü kız öğrenci olmak 2 milyon 73 bin 428 öğrenci öğrenim görürken, bu sayı 2005-2006 eğitim döneminde 987 bin 914'ü kız öğrenci olmak üzere 2 milyon 309 bin 918'e çıktı. 2006-2007 eğitim dönemindeki üniversitelerde öğrenim gören öğrenci sayısı 2 milyon 419 bin 214'e ulaştı. Ayrıca 2007 yılı itibariyle de 17 yeni üniversite daha kuruldu.

-TÜRKİYE DOÇ. DR.'DEN MAHRUM-

Öğretim görevlisi sayısı ise 2004-2005 eğitim döneminde 82 bin 96 iken bu rakam 2005-2006 eğitim döneminde 84 bin 785'e, 2006-2007 eğitim döneminde ise 86 bin 522'ye çıktı. Buna karşın Profesör, Doçent ve Yardımcı Doçent sayısında önemli bir artış yaşanmazken, Öğretim Görevlisi sayısı ise düştü. 2004-2005 eğitim döneminde 11 bin 381 olan profesör sayısı 2006-2007 eğitim döneminde 12 bin 606 olurken, 5 bin 456 olan Doçent sayısı ise 5 bin 898 oldu. 2004-2005 eğitim döneminde 14 bin 461 olan Yardımcı Doçent sayısı ise 2006-2007 eğitim döneminde 15 bin 621 olurken, Öğretim Görevlisi sayısı ise 14 bin 64'den 13 bin 38'e düştü.

-“PROFESÖRDEN ÖĞRENİM GÖRMEK ZOR”-

Üniversitelerde bir öğretim görevlisi başına 28 öğrenci düşerken, bir Profesör başına düşen öğrenci sayısı ise 192'yi buluyor. Bir Doçent başına düşen öğrenci sayısı da 410'u buluyor. Doçent sayısının az olması ise Profesör olmak için sıra bekleyen akademisyen sayısının da ne kadar az olduğunu gösteriyor. Türkiye'de üniversitelerde Yardımcı Doçent başına düşen öğrenci sayısı da 155'i bulurken, bir Araştırma Görevlisi başına ise 79 öğrenci düşüyor. Yeni kurulan 17 üniversiteye de 30 bine yakın bir kadro ayrılırken, bu kadrolar da diğer üniversitelerdeki mevcut kadrolar ile tamamlanmaya çalışıldı. Tabela üniversitesi olarak bilenen bu 17 üniversitenin durumu da tartışma konusu olurken Başbakan Recep Tayyip Erdoğan üniversitesi bulunmayan 9 ile de üniversite kurulacağı “müjdesi” vermişti. Yeni kurulacak tabela üniversitelerine ise akademisyen kadrosunun nereden bulunacağı merak ediliyor.

-ÜNİVERSİTELERDE 55 BİN ATAMA BEKLEYEN KADRO VAR-

Ayrıca Başbakanlık Devlet Personel Başkanlığı verilerine göre de kamu kurumlarında 2 milyon 329 bin 210 kişilik kadronun 80 bin 726'sı bloke olarak bekliyor. Bloke edilmiş kadro arasında ise üniversitelerin 55 bin 590 kişilik kadrosu da bulunuyor. Üniversiteler arasında Gaziantep Üniversitesi'nin 4 bin 676 kişilik kadrosunun bin 914'ü bloklu olarak bekliyor. Süleyman Demirel Üniversitesi'nin de 5 bin 929 kişilik kadrosunun bin 773'üne atama yapılmazken, Celal Bayar Üniversitesi'nin 4 bin 490 kişilik kadrosunun bin 454'üne atama yapılmadı. Üniversiteler arasında sadece İnönü Üniversitesi ve Osmangazi Üniversitesi kadrolarının tamamını kullanıyor.


ÖĞRETİM GÖREVLİ SAYISI



DÖNEM Toplam Prof. Doç. Y.Doç. Öğr.G. Okut. Uzm. Arş.Grv.

2004-2005 82.096 11.381 5.456 14.461 14.064 5.964 2.444 28.271

2005-2006 84.785 11.841 5.796 15.129 14.353 6.302 2.595 28.751

2006-2007 86.522 12.606 5.898 15.621 13.038 6.263 2.575 30.495


ÖĞRENCİ SAYISI

DÖNEM TOPLAM KIZ ERKEK

2004-2005 2.073.428 877.424 1.196.004

2005-2006 2.309.918 987.914 1.322.004

2006-2007 2.419.214 1.040.008 1.379.206



ÜNİVERSİTE SERBEST BLOK TOPLAM KADROAKDENİZ ÜNİV 4.096 879 4.975ANADOLU ÜNİV 5.772 830 6.602ANKARA ÜNİV 11.619 538 12.157ATATÜRK ÜNİV 6.788 413 7.201BOĞAZİÇİ ÜNİ 2.321 430 2.751CUMHURİYET Ü 3.398 129 3.527ÇUKUROVA ÜNİ 5.968 273 6.241DİCLE ÜNİV 4.384 1.339 5.723D.EYLÜL ÜNİV 7.485 1.130 8.615EGE ÜNİV 9.764 148 9.912ERCİYES ÜNİV 4.418 317 4.735FIRAT ÜNİV 3.913 935 4.848GAZİ ÜNİV 10.318 1.723 12.041GAZİANTEP ÜN 2.762 1.914 4.676HACETTEPE ÜN 11.257 5 11.262İNÖNÜ ÜNİV 2.599 0 2.599İSTANBUL ÜNİ 16.399 371 16.770İTÜ 4.876 607 5.483KARADENİZ TÜ 5.935 1.738 7.673MARMARA ÜNİV 5.807 42 5.849MİMAR SİNAN 1.467 577 2.04419 MAYIS ÜNİ 4.886 399 5.285ODTÜ 5.032 628 5.660SELÇUK ÜNİV 6.489 610 7.099TRAKYA ÜNİV 3.478 452 3.930ULUDAĞ ÜNİV 5.692 91 5.783YILDIZ TÜ 3.164 421 3.585100 YIL ÜNİV 3.777 174 3.951HARRAN ÜNİV 2.547 1.203 3.75018 MART ÜNİV 2.317 1.143 3.460S. DEMİREL Ü 4.156 1.773 5.929A.MENDERES Ü 2.863 1.330 4.193KARAELMAS ÜN 3.014 1.183 4.197MERSİN ÜNİV 3.025 1.078 4.103NİĞDE ÜNİV 2.016 790 2.806PAMUKKALE ÜN 3.270 1.256 4.526BATMAN ÜNİV 872 453 1.325BALIKESİR ÜN 2.587 1.091 3.678K.MEHMETBEY 872 453 1.325KOCAELİ ÜNİV 3.932 513 4.445AĞRI DAĞI ÜN 872 453 1.325SİNOP ÜNİV 872 453 1.325SAKARYA ÜNİV 2.228 940 3.168DUMLUPINAR Ü 2.097 527 2.624SİİRT ÜNİV 872 453 1.325C. BAYAR ÜN 3.136 1.454 4.590NEVŞEHİR ÜNİ 872 453 1.325İ. BAYSAL ÜN 2.588 1.182 3.770KARABÜK ÜNİV 872 453 1.325M. KEMAL ÜNİ 2.589 1.177 3.7667 ARALIK ÜNİ 872 453 1.325KARATEKİN ÜN 872 453 1.325KOCATEPE ÜNİ 2.103 561 2.664ÇORUH ÜNİV 872 453 1.325BİLECİK ÜNİV 872 453 1.325KAFKAS ÜNİV 1.489 395 1.884EREN ÜNİV 872 453 1.325G.OSMANPAŞA 1.913 164 2.077KIRKLARELİ Ü 872 453 1.325MUĞLA ÜNİV 2.093 419 2.512KORKUT ATA Ü 872 453 1.325BİNGÖL ÜNİV 872 453 1.325SÜTÇÜ İMAM Ü 2.032 324 2.356ALPARSLAN ÜN 872 453 1.325ARTUKLU ÜNİV 872 453 1.325KIRIKKALE ÜN 1.997 36 2.033OSMANGAZİ ÜN 3.308 0 3.308GALATASARAY 1.012 237 1.249İZMİR YTE 1.284 692 1.976GEBZE YTE 2.207 1.186 3.393AHİ EVRAN ÜN 1.735 803 2.538KASTAMONU ÜN 1.244 592 1.836DÜZCE ÜNİV 1.775 549 2.324M.A. ERSOY Ü 1.224 602 1.826UŞAK ÜNİV 1.104 660 1.764RİZE ÜNİV 1.441 780 2.221N. KEMAL ÜNİ 1.768 823 2.591ERZİNCAN ÜNİ 1.467 574 2.041AKSARAY ÜNİV 1.232 630 1.862GİRESUN ÜNİV 1.431 707 2.138HİTİT ÜNİV 1.717 1.007 2.724BOZOK ÜNİV 1.395 703 2.098ADIYAMAN ÜN 950 453 1.403ORDU ÜNİV 1.358 780 2.138AMASYA ÜNİV 1.078 459 1.537TOPLAM 261.410 55.590 317.000

Folklor yarışması sırasında pantolonu düşen çocuk, oyunu bırakmadı. Oyunu Kilotuyla bitiren öğrencinin fedakarlığı konuşuluyor.

Kırıkkale'de düzenlenen, Amasya, Çankırı, Çorum, Yozgat ve Kayseri'den ekiplerin katıldığı orta öğretim kurumları halk oyunları yarışmasının dünkü bölümünde ilginç bir olay yaşandı. Çankırı Nevzat Ayaz Anadolu Öğretmen Lisesi öğrencileri, Artvin yöresi oyunu oynarken ekipte

yer alan Ö.F.K.'nin pantolonu düştü. Pantolonunu çekemeyen öğrenci, oyuna külotuyla devam etti.

Ö.F.K.'nın bu özverisi Kırıkkale

17 Ağustos Spor Salonu'ndaki izleyiciler tarafından ayakta alkışlandı.

Ancak buna rağmen gözyaşı döken Ö.F.K.'yi öğretmen ve arkadaşları teselli etmeye çalıştı.

Ö.F.K, “Elimde olmayan nedenle bir anda pantolonum düştü. Bu sırada onu çekmem yanlış olurdu. Oyunun sonuna kadar öyle oynamak zorunda kaldım” dedi. İl Milli Eğitim Müdürü Mahmut Zengin, öğrenci Ö.F.K'yi kutlayarak ödül verdi.

Gözene'nin Çalıkuşu...

Hatay’ın 200 haneli Gözene Köyü’nde yaşayan ve tamamı "Dadük" soyadını taşıyan 1500 kişi, 1993’te öğretmen olarak köye atanan Fadime Berk’le bilinçlendi.

Berk, yıllardır ailelerle yaptığı görüşmeler sonunda küçük yaşta evlendirilen kızların kaderini değiştirip, onların okullu olmalarını sağladı.

HATAY'ın Samandağ İlçesi'ne bağlı Gözene Köyü'ndeki Defne Rotary İlköğretim Okulu'na 15 yıl önce öğretmen olarak atanan Fadime Berk, göreve başladığında 2 derslikli olan okula daha sonra müdür oldu. Köye ilk geldiğinde, kızların 13 yaşına gelince evlendirildiğini fark eden Berk, ailelerle görüşmeler yapıp erken yaştaki evlilikleri önledi, daha sonra kızlarını okutmaları için çalışmalar yaptı ve henüz "Haydi kızlar okula" kampanyası gündemde değilken kızları okula kazandırdı. "Gözene'nin Çalıkuşu" denilen Fadime Berk, şu an 7 derslikli okullarındaki 276 öğrenciden 140'ının kız olduğunu belirtti. Köyde kız çocuklarının erken evlendirildiğini görünce bu duruma sessiz kalamadığını belirten Fadime Berk, şunları söyledi:

"Eşimle bu konuda çok mücadele ettik. Akşamları veli ziyaretlerine gittik, onlarla sohbet ettik. Güvenlerini kazandık ve köydeki bütün kızlar okula gelmeye başladı. Öyle çok öğrenci geldi ki, bu kez de iki derslikli okul yetmemeye başladı. Ne yapacağımızı düşünürken okul yaptıracaklarını duyduğum Hatay Defne Rotary Kulübü ile irtibata geçtim, okulumuzu düzenleyip ek derslik kazandırdılar. Bunu başardığımız için çok mutluyuz."

Odası teşekkür belgeleri ve ödüllerle dolu olan Fadime Berk, köye elektrik ve su gelmesine de öncülük ederken, okullarına ana sınıfı da açarak, ilçeye ilk ana sınıfını kazandırmış oldu.

TÖDER Yönetim Kurulu Başkanı Enver Yücel, “Eğitim finansmanında dünya ne yapıyorsa, biz de onu yapmalıyız” dedi.

TÖDER'in düzenlediği “Türkiye'de ve Dünyada Eğitim Finansmanı” panelinin açılışında konuşan EnverYücel, “Hiç iflas eden devlet okulu gördünüz mü? Ama iflas eden özel okul var. Eğitim finansmanında dünya ne yapıyorsa, biz de onu yapalım” dedi. TÖDER Genel Sekreteri İbrahim Taşel ise, mesleki eğitimde özel okulların yok denecek kadar az olduğunu belirterek, “Resmi meslek liselerine 1 milyon 200 bin öğenci giderken, özel meslek liselerinde 100 öğrenci bile yok” dedi. Panele yurtdışından da eğitimciler katıldı.

ABD'de aynı bölgede, beşinci öğretmen-öğrenci aşkı vakası yaşandı.

Florida eyaleti öğretmenler ile öğrenciler arasında yaşanan seks skandalarıyla gündeme gelmeye devam ediyor.

ABD'nin Florida eyaletinin batı kıyılarında bulunan Hillsborough bölgesindeki okullar, öğretmen ve öğrenciler arasındaki seks skandallarıyla anılmaya başlandı.

Bölgede bulunan Davidsen Ortaokulu'nda 14 yaşındaki bir erkek öğrencisiyle geçen yıl 5 ay boyunca cinsel ilişkiye girdiği ortaya çıkan 28 yaşındaki öğretmen Stephanie Ragusa, geçtiğimiz perşembe günü tutuklandı. Aynı bölgedeki Wharton Lisesi öğretmeni Jaymee Wallece da, bir kız öğrenciyle lezbiyen ilişki yaşadı ve 3 yıl hapse çarptırıldı. Geçen ekim ayında ise, Christina Lin Butler isimli (33) bir öğretmen, yine diğer skandalların yaşandığı bölgedeki okulunda, 16 yaşındaki öğrencisiyle ilişkiye girince görevinden atıldı. Hillsborough bölgesi, geçtiğimiz yıllarda, güzelliğiyle çokça konuşulan öğretmen Debra Lafave'nin 14 yaşındaki erkek öğrencisiyle yaşadığı ilişki ile gündeme gelmişti.

Selçuk Üniversitesi Geri Adım Attı...

Selçuk Üniversitesi Danıştay'ın, YÖK tarafından üniversitelere gönderilen yazıyı genelge kabul ederek, yürütmeyi durdurma kararı vermesinin ardından başörtüsünde geri adım attı.
Baskılara dayanamayan Selçuk Üniversitesi (SÜ) Danıştay'ın, Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından üniversitelere gönderilen yazıyı genelge kabul ederek, yürütmeyi durdurma kararı vermesinin ardından başörtüsü özgürlüğünde geri adım attı.

Kamu Personeli Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit Sınavı (KPDS), Mayıs dönemi için başvurular, yarın başlıyor.

Başvurular, 17-26 Mart 2008 tarihleri arasında yapılabilecek.

Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezinden (ÖSYM) yapılan yazılı açıklamaya göre, sınav 4 Mayıs 2008 tarihinde, Adana, Ankara, Antalya, Bursa, Diyarbakır, Erzurum, Eskişehir, İstanbul, İzmir, Konya, Malatya, Samsun, Sivas ve Trabzon ile Lefkoşa'da yapılacak.

Sınava, yabancı dil tazminatından yararlanmak isteyen 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu, 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu, 2914 sayılı Yükseköğretim Personel Kanunu, 3466 sayılı Uzman Jandarma Kanunu'na göre çalışanlarla kadro karşılığı sözleşmeli personel ve 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 3/c maddesine tabi sözleşmeli personel katılabilecek. Ayrıca, personelinin yabancı dil bilgisi seviyesini tespit etmek isteyen diğer kamu kurum ve kuruluşlarında çalışanlar da bu sınava katılabilecek.

Yurt Dışında Görevlendirilecek Memurların Seçim Esaslarına Dair Yönetmelik gereğince, kamu kurum ve kuruluşlarınca yurt dışı teşkilatında sürekli göreve atanacak memurlarla diğer görevlilerin de bu sınava girmesi gerekiyor.

Kamu kurum ve kuruluşlarında mütercim ve tercüman ya da bilgi işlem çözümleyicisi ve programcısı olarak görev yapanlar ile bu görevler için başvuruda bulunan, ayrıca, herhangi bir kurumda çalışmamakla birlikte yabancı dil bilgisi seviyesini tespit ettirmek isteyen fakülte veya yüksekokul mezunları ile üniversitelerce kendilerinden KPDS puanı istenen öğrenciler de bu sınava girebilecekler.

Araştırma görevlisi seçme ve atama işlemlerinde, yabancı dil yeterlik sınavı yerine KPDS sonuçlarının kullanılması olanağı bulunduğundan lisans programlarının son sınıfında veya son sınıftan bir önceki sınıfta okuyan öğrenciler de KPDS'ye katılabilecek.

Sınav, Almanca, Arapça, Bulgarca, Çince, Danimarkaca (Danish Dili), Ermenice, Farsça, Fransızca, Gürcüce, Hollandaca (Dutch dili), İngilizce, İspanyolca, İtalyanca, Japonca, Korece, Lehçe, Macarca, Portekizce, Rumence, Rusça, Sırpça, Ukraynaca ve Yunanca dillerinde yapılacak.

Başvuru evrakı, 17-26 Mart 2008 tarihleri arasında üniversite rektörlüklerinden 2 YTL karşılığında alınabilecek. Başvuru merkezleri, “http://www.osym.gov.tr” internet adresinden öğrenilebilecek. KPDS'ye başvurular elektronik ortamda alınacak.

Eğitim-İş Genel Başkanı Yüksel Adıbelli, öğretmen okullarının kuruluşunun 160. yıldönümünde hala eğitimin en büyük sorununun öğretmen yetiştirmek oldu

Eğitim-İş Genel Başkanı Yüksel Adıbelli, öğretmen okullarının kuruluşunun 160. yıldönümünde hala eğitimin en büyük sorununun öğretmen yetiştirmek olduğunu söyledi. Adıbelli, “Bir buçuk asırlık tarihi gelişim sürecinde öğretmenlik mesleği olumlu yönde ilerlemeler kaydetse de, günümüzde öğretmen ihtiyacının yeterli sayıda ve nitelikte karşılanamadığı ortadadır” dedi.
Eğitim-İş Genel Başkanı Adıbelli, 16 Mart Öğretmen Okullarının Kuruluşunun 160. Yıldönümü nedeniyle yazılı bir açıklama yaptı. Adıbelli, ilk kez bugünkü anlamda çağdaş öğretmen yetiştirmek için 16 Mart 1848' de Darülmuallimin adında bir öğretmen okulu açıldığını hatırlatırken, “Darülmuallimin'in kuruluşunun ardından, 159 yıl geçmiş olmasına karşın, bugün eğitimin en önemli sorunlarından biri öğretmen yetiştirmedir. Bir buçuk asırlık tarihi gelişim sürecinde öğretmenlik mesleği olumlu yönde ilerlemeler kaydetse de, günümüzde öğretmen ihtiyacının yeterli sayıda ve nitelikte karşılanamadığı ortadadır” dedi.

-“ÖĞRETMENLİK EHİL OLMAYAN ELLERE BIRAKILIYOR”-

Öğretmenliğin özel bir eğitimden geçilmesini zorunlu kılacak kadar önemli, uzmanlık gerektiren onurlu bir meslek olduğunu söyleyen Adıbelli, öğretmen yetiştirme politikası eğitim sisteminin en ciddi konusu olmasına rağmen Türkiye'de deneme tahtası haline getirildiğini savundu. Türkiye'de öğretmen yetiştirmenin esas olarak eğitim fakülteleri aracılığıyla yapıldığını kaydeden Adıbelli, eğitim fakültelerinin gereken değeri görmediğinin de altını çizdi. Adıbelli, öğretmenlik eğitimi almayan ve eğitim fakültelerinden mezun olmayanların da öğretmen olarak görevlendirildiğine dikkat çekerken, “Öğretmen olarak yetişmeyen özellikle veteriner, ziraat fakülteleri, su ürünleri v.b. alanlarından mezun olanlar ücretli, sözleşmeli, vekil öğretmen olarak görevlendirilmekte, ülkemizin geleceği olan çocuklarımız ehil olmayan ellere bırakılmaktadır. Öğretmen görevlendirmelerinde görevlendirmelerin mutlaka kadrolu olması ve branşında eğitim görmüş öğretmenlerin atanması eğitimin kalitesinin sağlanması açısından bir zorunluluktur” açıklamasında bulundu.

-“TÜRKİYE'NİN GELECEĞİ NİTELİKLİ ÖĞRETMENLERİN ELİNDE”-

Nitelikli eğitimin ancak nitelikli öğretmenler yetiştirmekle mümkün olduğunu ifade eden Adıbelli, Türkiye'nin geleceğinin de iyi yetişmiş ve mesleğinde söz sahibi öğretmenlere bağlı olduğunu söyledi. Adıbelli, “Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk 'Öğretmenler, sizin başarınız Cumhuriyetin başarısı olacaktır', 'Ulusları kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir' sözleri ile öğretmenlik mesleğinin önemini vurgulamış, öğretmenlerin ağır bir sorumluluğu olduğunu ifade etmiştir” dedi. Son yıllarda yürütülen politika ve uygulamalarla Türkiye'de öğretmenlik mesleğinin saygınlığının her geçen gün biraz daha azaldığını ifade eden Adıbelli, öğretmenlik mesleğin hak ettiği saygınlığa kavuşturulması gerektiğini söyledi.

Türkiye'nin ilk öğrenci sendikası "GENÇSEN" için İstanbul Valiliği'ne kuruluş dilekçesi verildi. Valilik başvuruyu kabul etti.

Bir grup öğrenci, sendikanın kuruluş işlemleri için valiliğe başvuruda bulundu. Valilik, başvuruyu kabul ettikten sonra Sendikalar Kanunu gereği bazı eksik belgelerin tamamlanmasını istedi.

Kurucu öğrencilerden, kanunun "kurucularda aranacak nitelikler" başlığı altında yer alan "Türkçe okur-yazar olma" şartı gereği, bu durumlarını belgelendirmeleri talep edildi.

Sendikanın tüzüğü gereği, üye ve kurucuların tamamı öğrencilerden oluşuyor. Ayrıca, kurucular arasında yabancı dil bilen, yüksek lisans veya doktora öğrencileri bulunuyor.
Kurucular arasında İstanbul, Marmara, İstanbul Teknik, Anadolu, ODTÜ, Ankara Uludağ üniversitelerinden; elektrik elektronik, hukuk, iktisat, endüstri mühendisliği ve eğitim fakültesinin çeşitli bölümlerinden öğrenciler yer alıyor.

Kurucu öğrencilerden, ayrıca "kuruluşta uyulacak usul" başlığı altında "noterden tasdikli mal bildirimi" istendi.
Öğrenci olmaları ve düzenli bir gelirleri bulunmaması nedeniyle "mal birikimi" yapmalarının söz konusu olmadığını ifade eden sendika kurucuları, mal bildirimlerinde "ipod", "walkman", "kütüphane", "çizim masası", "bisiklet" gibi maddelere yer vermeye hazırlanıyor.

GENÇSEN Merkez Yürütme Kurulu Üyesi Kıvanç Eliaçık, sendikanın kuruluş işlemleri için kurucular olarak 13 kişiyle İstanbul Valiliği'ne başvurduklarını bildirdi.
"Mal bildirimi" konusunda, akıllarına öğrencilerin yaşadıkları ekonomik sıkıntılardan başka bir şey gelmediğini ifade eden Eliaçık, şunları kaydetti:
"Mal bildiriminde örneğin bir otomobil gösterilir. Biz mal bildirimimizde ancak akbil, paso, en fazla bisiklet gösterebiliriz. Şahsen benim 10 bin kitaplık bir kütüphanem var, onu göstereceğim.

Öğrencilerin çoğuna, ailelerinin sağladığı gelir bile yetmiyor. Burs alıyorlar ya da okul dışındaki zamanlarında çeşitli işlerde çalışıyorlar. Ulaşım ücretleri nedeniyle okula yürüyerek gidip gelmek zorunda kalan arkadaşlarımız var."

Milli Eğitim Bakanlığı, son bir yılda eğitim ordusuna 600 bin katılım olduğunu açıkladı. İHL'lerde artış ise 9 bin oldu

MEB verilerine göre geçen yıl 19 milyon 380 bin olan öğrenci sayısı, bu yıl 19 milyon 940 bine yükseldi. Mesleki eğitimde beklenenin aksine, sadece 20 bin öğrencilik bir artış sağlanabildi. Mesleki eğitime bu yıl katılan 20 bin öğrenciden 9 binini, imam hatip lisesi öğrencileri oluşturdu.

MEB, 2007-2008 yılı eğitim öğretim istatistiklerini açıkladı. Okullaşma oranında ilköğretimde büyük artış sağlanırken, ortaöğretimde hedef olan yüzde 80 seviyesine ise çok uzak kalındı. Geçtiğimiz yıl ilköğretimde yüzde 90 olan okullaşma oranı yüzdde 97'ye yükselirken, ortaöğretimdeki okullaşma oranı yüzde 56'dan yüzde 58'e yükselebildi. MEB ortaöğretimde okullaşma hedefini yüzde 80 olarak koymuştu.