5 Şubat 2009 Perşembe

5 Kadından Biri Okuma Yazma Bilmiyor...

Türkiye'de okuryazar olmayanların yüzde 75,5'ini kadınlar oluşturuyor. Hala 5 kadından biri, yani yaklaşık 5 milyon 732 bin kadın, okuma yazma bilmiyor.

Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü'nün (KSGM) hazırladığı "Türkiye'de Kadının Durumu" raporuna göre,Türk kadınının eğitim seviyesi son 10 yılda artış göstererek, yüzde 76,9 olan okuryazarlık oranı yüzde 80,4'e ulaştı. Ancak, Türkiye'de okuryazar olmayanların yüzde 75,5'ini kadınlar oluşturuyor. Hala 5 kadından biri, yani yaklaşık 5 milyon 732 bin kadın, okuma yazma bilmiyor. Bunun yanında, kadınların yüzde 21,5'i okur yazar ama herhangi bir eğitim kurumundan mezun değil, yüzde 37,2'si ilkokul, yüzde 7,4'ü ortaokul ve dengi okul, yüzde 10,6'sı lise ve dengi okul ve sadece yüzde 3,9'u yüksek okul ve fakülte mezunu. Okullaşma oranı yüzde 100'e ulaşmayan kız çocukları, okullarını da erkeklere göre daha yüksek oranda terk ediyor. Eğitimli kadınların karar alma mekanizmalarında yeterince yer almadığı gözlenirken, kadınlar bazı durumlarda eşlerinin kendilerine şiddet uygulamasını da haklı buluyor. Genellikle sosyal güvenceden yoksun çalışan kadınlar, ev ve iş yaşamını uzlaştıramadıkları için çalışma yaşamlarını kısa sürede bitiriyor. Eğitim düzeyine göre iş gücüne katılım oranı, yüksek öğretim mezunu kadınlarda yüzde 70, lise altı eğitimlilerde ise yüzde 22 olarak gerçekleşiyor. Türkiye'deki öğretim elemanlarının yüzde 39'unu, profesörlerin, doktor ve operatörlerin yüzde 29'unu, mimarların yüzde 37'sini, avukatların ise yüzde 33'ünü kadınlar oluşturuyor. İlköğretimde çalışan kadın öğretmenlerin oranı yüzde 49, orta öğretimdeki kadın öğretmenlerin oranı yüzde 41 iken, okul müdürlerinin sadece yüzde 8,8'i, müdür yardımcılarının ise yüzde 11 kadın. Bu oran kırsal kesimde daha da düşük. Karar alma mekanizmalarında kadın yönetici oranı Türkiye'de yüzde 6 iken, bu oran ABD'de yüzde 46, Rusya'da yüzde 39, Almanya'da yüzde 36, İngiltere'de yüzde 33, İtalya'da yüzde 29, Yunanistan'da yüzde 26. Parlamentoya katılım oranı ise Türkiye'de yüzde 9, İsveç'te yüzde 47, İspanya'da yüzde 36, Almanya'da yüzde 32, İngiltere'de yüzde 20, ABD'de yüzde 16, Yunanistan'da yüzde 14. Aile mahremiyetinin bir unsuru olarak görülerek gizlenen, bu sebeple de mücadele edilmesi ve önlenmesi güç bir olgu olarak ortaya çıkan aile içi şiddete, daha çok genç kadınlar maruz kalıyor. Şiddete uğrayan kadınların yüzde 15.2'si 12-16, yüzde 11.4'ü 17-20, yüzde 3.9'u 21-30, yüzde 5.2'si 31-40, yüzde 2.5'i 41-50, yüzde 1.3'ü ise 51-60 yaş arasında. Aile içi şiddet, çekirdek ailelerde daha sıklıkla görülüyor. Kadınlara yönelik şiddet eylemlerinde daha çok ateşli silahlar ve kesici aletler kullanılırken, bu tür olaylar daha çok gece gerçekleşiyor. Kadınlara yönelik şiddet eylemlerinin en belirgin nedeni, toplumda kabul gören genel ahlak ve namus anlayışı. Bu anlayışa uymadığı iddia edilen kadınlar, şiddetle cezalandırılıyor. Yaralama ve öldürme gibi ağır şiddet eylemleri toplumsallaştırılıyor, geleneksel ahlak ve namus anlayışıyla meşrulaştırılıyor. Kadınların yüzde 39'u "yemeği yakma", "kocasına karşılık verme", "parayı lüzumsuz yere harcama", "çocukların bakımını ihmal etme" ve "cinsel münasebette bulunmayı reddetme"yi erkeklerin kadınları dövmesi için haklı bir neden olarak görüyor. Şiddeti kabullenme durumu kadının eğitimine göre büyük farklılıklar gösteriyor. Eğitimi olmayan ya da ilkokul bitirmemiş kadınların yüzde 62'si, lise ve üzeri eğitim almış kadınların ise yüzde 8,8'i fiziksel şiddet için belirtilen nedenlerden birini haklı buluyor.

Öğrenci Pasoları Her İlde Geçerli Olacak...

Milli Eğitim Bakanlığı, yükseköğrenim pasolarının Türkiye genelinde geçerli olması için çalışma başlattı. Çalışmanın kısa sürede tamamlanması planlanıyor.

Böylece yüz binlerce öğrencinin pasoları sadece üniversitelerinin bulunduğu ilde değil tüm şehirlerde geçerli olacak. Öğrencinin eğitimi boyunca kendisine sağlanan haklardan yararlanması gerektiğini belirten projenin mimarı Milletvekili Coşkun, "Uygulama ile yüz binlerce öğrenci pasonun sağladığı imkânlardan her ilde istifade edebilecek. Bu sistem sayesinde ülke genelindeki paso ücretlerinde de bir standart yakalanmış olacak." dedi. İstanbul'a gittiğinde araçlardaki toplu taşıma indiriminden yararlanamadığını dile getiren Yozgat Bozok Üniversitesi Kimya bölümü öğrencisi Mustafa Erol şunları söylüyor: "Ben İstanbulluyum. Ailemin yanına gittiğimde pasom işe yaramıyor. Yıllardır çözülemeyen bir mesele bu. Paso sorununun çözüleceğini duymak bile beni mutlu etmeye yetti." Projenin bir an önce uygulamaya geçirilmesinin önemine dikkat çeken Eğitim Bir-Sen Konya Şube Başkanı Latif Selvi de, "Artık her ilde bir üniversite var. Bu öğrencilerin yüzde 75'i başka ilden geliyor. İndirim imkanı sağlayan bu pasolardan yararlanmaları onlar için çok önemli." diye konuşuyor.

Doktoralı İşsizler Ordusu Geliyor...

YÖK’ün yeni atama yönetmeliğine göre, üniversitede doktoralarını tamamlayan binlerce araştırma görevlisi, kadroya geçmek yerine kapı önüne konulacak.

Üniversitelerde asistan olarak görev yapan binlerce kişi, YÖK'ün öğretim elemanlarının atanmasına yönelik yönetmeliği ve kurul kararı nedeniyle, işsiz kalma tehlikesiyle karşı karşıya. Bundan böyle doktoralarını tamamlayan araştırma görevlilerinin üniversiteyle ilişiği kesilecek. Asistanlar yönetmeliğe ve karara tepkili: “En az dokuz senemizi üniversiteye verdik, doktoradan sonra kapı önüne konuluyoruz.” Yükseköğretim Kanunu'na göre üniversitelerde araştırma görevlileri iki şekilde istihdam ediliyor. Birinci yöntemde 33/a maddesine göre araştırma görevlileri rektör tarafından bu kadrolara üç yıllığına atanıyor. İkinci yöntemdeyse araştırma görevlileri, burslu öğrenci statüsüne indirgenerek bir yıllığına görevlendiriliyor. Bugüne kadar pek çok üniversite 50/d kadrosundaki araştırma görevlilerini doktoraları bittiğinde daha güvenli kadro imkânı sağlanan 33. maddeye geçirerek istihdam ediyordu. Ancak bu geçişlerin önü kesildi. YÖK'ün 31 Temmuz 2008'de çıkardığı 'Öğretim Üyesi Dışındaki Öğretim Elemanı Kadrolarına Naklen veya Açıktan Yapılacak Atamalarda Uygulanacak Merkezi Sınav ile Giriş Sınavlarına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik'le öğretim elemanı kadrolarına naklen ve açıktan yapılan tüm atamalar için Akademik Personel ve Lisansütü Eğitime Giriş Sınavı (ALES), Kamu Personeli Dil Sınavı (KPDS) veya Üniversitelerarası Kurul Yabancı Dil Sınavı (ÜDS) şartı getirildi. Ayrıca YÖK Yürütme Kurulu'nun 26 Kasım 2008 tarihli kararıyla da 50/d'ye göre istihdam edilenlerin, 33. maddeye göre kadroya geçirilmemesi istendi. Eğitim Sen uygulamayı “Hukuka aykırı” diyerek dava etti. Türkiye genelinde 50/d'ye göre istihdam edilen tüm asistanlar aynı durumla karşı karşıya. Sadece İstanbul'da İstanbul ve Yıldız Teknik Üniversitesi'nde işssiz kalacak asistan sayısı yaklaşık 1000. 'Hayatımızla oynandı' İstanbul Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü araştırma görevlisi Erhan Keleşoğlu üniversitelerde istihdam rejimi değişikliği yaşandığını belirterek, hayatlarıyla oynandığını söylüyor: “Bir araştırma görevlisi yaklaşık dokuz seneyi üniversitede geçiriyor. Doktorası bittikten sonra işten atılırsa tazminat dahi alamıyor. Bize işe girerken, 'Doktorayı bitirdikten sonra okulda kalacaksınız' denildi. Ortadoğu uzmanıyım. Doktora tezimi daha yeni bitirdim, ilişiğim kesilmek üzere. Bölümüm bana dedi ki, 'Ortadoğu uzmanı olacaksan Arapça öğren'. Ben de bölgede kaldım bir süre, Arapça öğrendim. Bütün geleceğimi buna göre planladım. Şimdi doktora bittikten sonra burada hoca olamayacaksın diyorlar. Bizi üzen hayatımızla böyle rahatça oynanabilmesi.” Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık'ta dokuz yıldır araştırma görevlisi olan Zehra Zengin ise diplomasını aldığına sevinememiş: “Emek vererek geldiğimiz bir yer. Lisanstan sonra yüksek lisans için Lisansüstü Eğitim Sınavı'na (LES) girmişim, yabancı dil sınavlarına, mülakatlara girmişim. Doktoraya başvurmak için LES'e girmişim. Doktora bitiyor, doktor oluyorsunuz, uzman oluyorsunuz. Ayrıca doktorayı bitirmek için yeterlilik gibi ciddi bir sınav var. Bütün bunları aşıyorsunuz. Seni tekrar sil başkan ALES'e alıyorlar, yeterli misin değil misin? Yeni yönetmeliğe göre 33/a'ya göre istihdam edecekler diyelim. Hemen kadro çıkmıyor ki, bazen yıllarca kadro bekleniyor. Beklerken araştırma görevlisi olarak devam etmene izin vermiyorlar. Evde mi oturacağız? Eskiden doktora bittiğinde 33/a'ya geçiriyorlardı, kadro da olmasa, beklerken araştırma görevlisi olarak çalışıyordun, maaş da devam ediyordu.” 'Fakültem istiyor ama...' Ege Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nde araştırma görevlisi olan Açelya Temel de yeni uygulamayı eleştiriyor: “50/d'li olduğum için ben de zorunlu işsiz olacağım. Bu karar çıkmasaydı fakültem beni 33/a'ya geçirecekti. Şimdi ihtiyacı olmasına rağmen fakültede tutamıyor. Kazanılmış bir hakkım var ama yeniden akademik yaşama dönmek için sınava girmem gerekiyor. Böylece bilimsel çalışma deneyimi değil, ALES'ten yüksek alanların araştırma görevlisi olmasının önü açılıyor.”

Öğrenciler P.tesi Ders Başı Yapacak...

İlköğretim ve ortaöğretim okullarında 2008-2009 eğitim-öğretim yılının ikinci yarısı 9 Şubat Pazartesi günü başlayacak.

İlköğretim ve ortaöğretim okullarındaki yaklaşık 15 milyon öğrenci ile 600 bine yakın öğretmen, 2 haftalık yarıyıl tatilinin ardından ders başı yapacak. Eğitim-öğretim yılının ikinci dönemi sınavlar nedeniyle öğrenciler için yoğun geçecek. Seviye Belirleme Sınavı, ilköğretim 6. sınıflar için 13 Haziran 2009, 7. sınıflar için 7 Haziran 2009 ve 8. sınıflar için ise 6 Haziran 2009 tarihlerinde yapılacak. İlköğretim 5. sınıf ile liselerin 9, 10 ve 11. sınıflarında okuyan öğrencilerin katıldığı Devlet Parasız Yatılılık ve Bursluluk Sınavı (DPY) 3 Mayıs 2009 tarihinde gerçekleştirilecek. İlköğretim 8.sınıf için DPY sınavı 6 Haziran 2009, ilköğretim 7. sınıf için 7 Haziran 2009, ilköğretim 6. sınıf için ise 13 Haziran 2009 tarihlerinde düzenlenecek. Üniversiteye giriş sınavı ÖSS, 14 Haziran 2009 tarihinde yapılacak. 2008-2009 eğitim-öğretim yılı 12 Haziran Cuma günü sona erecek. Okullar gelecek eğitim-öğretim yılında daha geç açılacak. 2009-2010 eğitim öğretim yılı 24 Eylül 2009 Perşembe günü başlayacak.

YÖK Denklik Yasağını Kaldırdı...

Yükseköğretim Kurulu'ndan (YÖK) yurt dışındaki uzaktan eğitim veren okullara devam eden öğrencilere sevindirici haber geldi.

YÖK, uzaktan eğitimdeki denklik yasağını kaldırdı YÖK yurtdışında bulunan ve uzaktan eğitim veren okullara getirilen denklik yasağını kaldırdı. Özcan, Akşam'a yaptığı açıklamada 'Harvard'da bile uzaktan eğitim alanı kabul etmiyorsunuz. Böyle şey olmaz' dedi YÖK, geçtiğimiz aylarda yaptığı yönetmelik değişikliği ile yurtdışındaki üniversitelerde uzaktan eğitim alan öğrencilere 'uygun şartları sağlamaları' halinde denklik verecek. Başta ABD, İngiltere olmak üzere aralarında Malezya'nın da bulunduğu çeşitli ülkelerdeki üniversitelerde uzaktan lisans ve yüksek lisans eğitimi alan öğrenciler, Türkiye'de denklik alamıyordu. Yurtdışındaki üniversiteler, türbanlı öğrenciler tarafından yoğun talep görüyordu. YÖK, uzaktan eğitim kurumlarının faaliyet gösterdiği ülkedeki yetkili kuruluşlar ve YÖK tarafından tanınan bir akreditasyon kuruluşu tarafından akredite edilmesi şartını da getirdi. 'BU DEĞİŞİKLİK BİR DEVRİMDİR' Konuyla ilgili bilgi veren YÖK Başkanı Prof. Yusuf Ziya Özcan, internet üzerinden yurt- dışındaki ciddi üniversitelerden diploma alındığını ancak bunların bugüne kadar tanınmadığını ifade ederek, 'İngiltere'deki, ABD'deki çok iyi üniversitelerden mezun olanlar var. Harvard'da bile uzaktan eğitim alanı kabul etmiyorsunuz, bu çağda böyle şey olmaz' dedi. Özcan, 'ABD'de öğrencilerin yüzde 35'i uzaktan eğitim alıyor. Bu önemli bir sektör haline geldi. Bizim bu yaptığımız değişiklik bir devrimdir. Yıllardır 'biz bunlara güvenmiyoruz' deniliyordu. Teknoloji çağında, internetin bu kadar yaygın olduğu günümüzde böyle bir şey deme imkanımız yok. Çağdaş tutumlar benimsemeliyiz. Şimdi denetlemek de kolay' diye konuştu. DERS TAMAMLAMA İMKANI Karar sayesinde Türk üniversitelerinde okuyan ancak bazı dersleri eksik kalan öğrenciler de bu dersleri uzaktan eğitim ile tamamlayabilecek. Üniversitelerin uzaktan eğitim kurumları ile yapacakları anlaşmalar ile daha kısa sürede ders tamamlama imkanı doğacak. Uzaktan eğitim kurumlarında bölümlerine göre 2 bin dolar ila 15 bin dolar arasında değişen ücretlerle okumak mümkün.