8 Ocak 2008 Salı

Fenerbahçe Üniversitesi

Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım Antalya'da Fenerbahçe üniversitesi kuracak.

Antalya Fenerbahçeliler Derneği'nin lokali, kulüp başkanı Aziz Yıldırım ve yönetim kurulu üyelerinin tam kadro katıldığı görkemli bir törenle açıldı. Antalya Fenerbahçeliler Derneği Başkanı Alican Demirci, "Başkanımız Aziz Yıldırım bana 20-30 bin dönüm yer bulmamı istedi. Burada başta F.Bahçe Üniversitesi olmak üzere, her türlü ihtiyacın karşılanabileceği dev bir tesis kurmak istiyor" dedi.

MEB Ticaret ve Turizm Öğretimi Genel Müdürlüğü ile British Council arasında öğretmenlerinin eğitimine ilişkin protokol imzalandı

Protokol İmza Töreni öncesinde düzenlenen törende konuşan Millî Eğitim Bakanı Doç. Dr. Hüseyin Çelik, İngiltere'nin, Türkiye'nin AB'ye üyeliğini "samimi bir şekilde" desteklediğini kaydederek, "İngiltere her zaman Türkiye'nin yanında olmuştur. Bundan dolayı teşekkür etmek istiyorum" dedi. British Council'in, İngiltere'nin dünyaya açılan kapısı olduğunu ifade eden Bakan Çelik, bu kurum ile birçok konuda işbirliği yaptıklarını, bundan sonra da yapmaya devam edeceklerini söyledi.

Bakan Çelik, bakanlığı döneminde 36 yeni turizm ve otelcilik lisesi açıldığını, Türkiye genelinde şu anda 95 otelcilik ve turizm lisesi bulunduğunu hatırlatarak, şöyle konuştu: "Türkiye'deki İngilizce eğitimi maalesef belli bir standart tutturmuş ve özellikle gramer ağırlıklı. Bu da her tür okulun ve herkesin aynı eğitimi alması demek. Bu yaklaşım doğru bir yaklaşım değil. Anadolu Turizm ve Otelcilik liselerindeki gençler Steinbeck'in, Dickens'ın romanlarına edebi analizler yapmak için İngilizce öğrenmiyorlar. Mesleki İngilizce dediğimiz kavramı aslında her tür meslekte yerleştirmek lazım, ona göre ders kitaplarını, ders müfredatlarını hazırlamak lazım. Bu konuda bugüne kadarki yaklaşımı değiştirmek lazım."

İmzalanacak protokolün, özellikle Anadolu Turizm ve Otelcilik Meslek Liselerindeki bütün İngilizce öğretmenlerinin mesleki yeterliliklerini artırmaya yönelik olduğunu kaydeden Bakan Çelik, bu kapsamda aynı zamanda ders materyalleri de hazırlanacağını söyledi. Bakan Çelik, "Mesleki İngilizce bu alanda nasıl öğretilir, nasıl verilmelidir sorusuna cevap aranacak" dedi.

Bakan Çelik, gelecek hafta pazartesi günü kalabalık bir heyetle Londra'ya gideceğini, burada başta mesleki eğitim ve yükseköğretim alanları başta olmak üzere çalışmalar yapacaklarını kaydetti. Bakan Çelik, eğitim ve yükseköğretimden sorumlu bakanlarla görüşmelerde bulunacağını anlattı.

Bakan Çelik, turizm sektörünün ileri gelenlerinin 20 Ocak'ta Antalya'da bir araya geleceğini, bu toplantıya Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da katılacağını bildirdi. Turizmin Türkiye için "hayati sektörlerden biri olduğunu" vurgulayan Bakan Çelik, bu toplantıda sektörle ilgili önemli değerlendirmeler yapılacağını söyledi.

İngiltere'nin Ankara Büyükelçisi Nick Baird de İngilizce öğretmenlerine eğitim verilmesine ilişkin projenin, Türkiye ile İngiltere arasında eğitim işbirliği açısından önemli olduğunu ifade etti.
Projenin esas amacının turizm ve otelcilik okulları için eğitim materyalleri hazırlanması olduğunu belirten Baird, 3 adet ders kitabının Mart 2009 itibarıyla hazırlanmasının planlandığını bildirdi.
Baird, bu materyallerin 100'e yakın okulda kullanılacağını söyledi.

Proje ile turizm ve otelcilik alanındaki işgücünün İngilizce pratik becerisinin artırılmasının hedeflendiğini ifade eden Baird, bu ve benzer projelerin iki ülke arasındaki ilişkileri ileriye götüreceğini kaydetti. Bair, "Hükümetin önemli eğitim reformlarına imza attığına, bundan sonra da atmaya devam edeceğine inandığını" belirtti.

Ticaret ve Turizm Öğretimi Genel Müdürü Sadettin Sabaz da protokol ile ilgili bilgi verirken, turizm ve otelcilik öğrencilerinin dil konusunda zayıf olmaları nedeniyle böyle bir proje hazırlandığını bildirdi.

Genel Müdür Sabaz, birkaç hafta önce İngiltere'den gelen dil uzmanlarının 9 okulda incelemeler yaparak bir rapor hazırladıklarını söyledi. İngiltere'den gelen heyetin "acı bir gerçeği de dile getirdiklerini" belirten Sabaz, heyettekilerin İngilizce öğretmenleriyle tercüman aracılığıyla konuştuklarını ifade ettiklerini vurguladı.

Sabaz, proje kapsamında anadolu turizm meslek liselerinde görevli İngilizce öğretmenlerinin eğitim alacaklarını ve bu öğretmenlerin, "uluslararası ingilizce öğretmenlerinin seviyelerini belirleme sınavı"na tabi tutulacağını söyledi. British Council'in desteğiyle bu öğretmenlere 6 haftalık "mesleki İngilizce materyal hazırlama eğitimi" verileceğini belirten Sabaz, bu çalışmaya İngilizce öğretmenlerinin yanı sıra meslek öğretmenlerinin de katılacağını kaydetti. Sabaz, bu çalışma sonucunda otelcilik ve turizm meslek liselerinde uygulanan yiyecek-içecek, konaklama ve eğlence alanlarında ders materyalleri hazırlanarak Talim ve Terbiye Kurulu'nun onayına sunulacağını ifade etti.

Konuşmaların ardından Sabaz ile British Council Türkiye temsilcisi Cris Brown protokole imza attı.

Askerlik yoklama kaçağı olduğu ortaya çıkan öğretmenine ceza verildi

Erzurum'da özel bir dersanede edebiyat öğretmeni olarak çalışan 27 yaşındaki Erdoğan Bayaz, 'askerlik yoklaması kaçağı' olduğu gerekçesiyle 3 ay 10 gün hapse mahkum edildi.


TCK'daki 'kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımlar' maddesini dikkate alan mahkeme, Erdoğan Bayaz'ın bu cezasını belediyede çalışarak çekmesine hükmetti. Bu süreçte öğretmenlik yapamayacak olan Erdoğan Bayaz, “Cezaevine girmektense, burada çalışmak daha iyi” dedi.

Evli, 2 çocuk babası öğretmen Erdoğan Bayaz, 2005- 2006 yıllarında askerlik şubesinden gönderilen celp kağıtlarına yanıt vermedi. Bayaz'ı 'yoklama kaçağı' olarak yargılayan Erzurum'daki askeri mahkeme, 'görevsizlik' kararı vererek dosyayı Erzurum 1'inci Sulh Ceza Mahkemesi'ne gönderdi.

Hakkında 1 yıla kadar hapis cezası istenen Erdoğan Bayaz, 2007 yılı Nisan ayında kısa dönem askerlik için Kütahya'daki Hava Meydan Komutanlığı'na teslim oldu. Geçen kasım ayında tezkere alarak Erzurum'a dönen öğretmen Erdoğan Bayaz, bu arada devam eden 'yoklama kaçağı' davasından 1'inci Sulh Ceza Mahkemesi tarafından Askeri Ceza Kanunu'nun 63/1'inci maddesi uyarınca 3 ay 10 gün hapis cezasına çarptırıldı. Mahkeme heyeti, Erdoğan Bayaz'ın hapis cezasını, TCK'nın 50'nci maddesi (Kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımlar) uyarınca Erzurum Büyükşehir Belediyesi Ayniyat ve İkmal Şube Müdürlüğü'nde aynı süre boyunca çalışarak çekmesini uygun buldu. Geçen aralık ayında cezasını çekmeye başlayan Bayaz, şunları söyledi:
“Adresime gönderilen celp kağıtları elime geçmediği için böyle bir cezayla karşılaştım. Kütahya'da 5 ay kısa dönem askerlik yaptıktan sonra memleketime döndüğümde mahkeme kararıyla karşılaştım. Adaletin verdiği karara saygı duyuyorum. Cezaevine girmektense kamu hizmeti yapmak daha iyi” diye konuştu.

YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, üniversitelerin mali bağımsızlığı için paralı hale gelmesi gerektiğini söyledi.

YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, "Üniversitelerin mali bağımsızlığı için paralı hale gelmesi gerekiyor. Devlet üniversitelere vereceği parayı öğrencilere vermeli" dedi. Özcan, dün Gaziantep'te şu açıklamayı yaptı: "Üniversitelerin her türlü bağımsızlığa kavuşması için bu gereklidir. Özellikle mali bağımsızlığa kavuşması için gereklidir. Devlet parayı üniversiteye veriyor. Üniversitenin bütçesini zenginleştiriyor. Üniversitelere verilen para burs olarak öğrencilere verilse, ihtiyacı olan her öğrenci bu burstan yararlansa, parası olan öğrenci okul parasını kendisi karşılasa, olmayan ise devletten burs alsa bu daha iyi olur. Böylece üniversite kendi hesabını bilir, bölüm, fakülte açarken çok dikkatli davranır. Eğer o bölüme yeteri kadar öğrenci çekemezse atıl kalır. Bu nedenlerden bana çok pratik geliyor. Devlet zaten burs veriyor. Üniversitelere verilen para da öğrencilere verilir. İhtiyacı olan herkese burs verilsin. Burada sıkıntı olmaz."

REKTÖRLER TEPKİLİ

Prof. Özcan'ın "Devlet üniversiteleri paralı olsun" önerisine rektörlerden ve eğitim sendikalarından ise tepki geldi. Bazı görüşler şöyle:

Prof.Dr. Mustafa Akaydın (Üniversitelerarası Kurul Başkanı ve Akdeniz Üniversitesi Rektörü): Bu Türkiye'de hayata geçerse toplumsal tepki yaratır. Türk halkı bu parayı ödeyemez. Yükseköğretim kaynaksız olmaz. Ancak, devletin kredilendirdiği ve öğrencilerin hayata atıldığı zaman ödemeye geçecekleri gerçekçi bir sistem olmalı.

Prof. Dr. Ural Akbulut (ODTÜ Rektörü): Türkiye'de kolay geçilecek bir sistem değil. Türkiye'nin ekonomisi ve ailelerin durumu çocukları paralı okutacak düzeyde değil. Ayrıca Özcan'ın aksine herkesin üniversite okumasından yanayım.

Prof. Dr. Fazıl Tekin (Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Rektörü): Eğitim öğretim hizmeti kamusal hizmettir ve kısıtlanamaz. Üniversitelerin mali bir sorunu var. Ancak bu üniversiteleri paralı yapalım anlamına gelmez. Herkes okuyabilmeli.

Şuayip Özcan (Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı): Türkiye'de eğitim paralı hale getirilemez. Üniversiteler ticarethane gibi işletilemez.

Alaattin Dinçer (Eğitim-Sen Genel Başkanı): Bu ifadeler, kimsenin eğitim hakkından mahrum bırakılamayacağı anlayışı ile temelden çelişmektedir.

Milli Eğitim Bakanlığı Danıştay tarafından geçen yıl iptal edilen yönetici vasıflarını belirleyen yönetmeliği yeniden düzenliyor

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından geçen yıl uygulamaya konmasına karşın Danıştay tarafından iptal edilen "MEB Eğitim Kurumları Yönetilicileri Yönetmeliği" bir kez daha hazırlanıyor. Yönetmelik taslağına göre, yönetici atamalarında en belirleyici faktör; alınan ödül ve takdir belgeleri olacak.
MEB, Danıştay'ın iptal ettiği “MEB Eğitim Kurumları Yönetilicileri Yönetmeliği"ni tekrar gündemine aldı. Taslak halindeki yönetmeliğin, şimdiki haliyle yürürlüğe girmesi durumunda, “kadrolaşma" iddialarının artabileceği konuşuluyor.

Atamaların değerlendirilmesinde kullanılacak 'Yönetici Değerlendirme Formu'nda adaylara, görmüş olduğu her yüksek öğrenimin her yılı için varsa lisansüstü eğitimi için puan verilecek. Adaylar, özellikle aldığı ödüllere, cezalara ve sicile göre değerlendirilecek. Adayın kariyeri de değerlendirmeye alınırken, adayının vekaleten veya görevlendirme suretiyle eğitim kurumu yöneticiliği yapmış olması durumunda da yöneticilikte bulunduğu sene bazından puan alacak.

KADROLAŞMAYA AÇIK KAPI
Yönetici adayları, yükseköğrenim gördüğü her yıl için bir puan alırken, yöneticilik alanında yüksek lisans yapması durumunda toplam 5 puan alıyor. Yönetici alanında doktora yapması halinde 8 puan alan adaylar alan dışında yüksek lisans yaparsa 3, doktora yaparsa 6 puan alıyor. Buna karşın sicilinde puanı 90 ve üzeri olan adaylar 10 puan alabiliyor. Hatta ödül alan adaylar, her bir ödül için 10 puan alabilirken, her takdir belgesi için 5, teşekkür belgeleri için de 3'er puan veriliyor. Tasarının söz konusu bu haliyle “kadrolaşma" iddialarına da açık kapı bırakıyor.

Ayrıca taslağa göre mevcut asıl yöneticilere, müdürlere, müdür baş yardımcılarına ve müdür yardımcılarına; öğretmenlikte geçen süreye her hangi bir puan istenmiyor. Yani, her türlü yöneticiye, kurucu müdürlere, geçici veya vekaletle görev yapanlara puan istenmesine karşın asaleten görev yapanlarda puan aranmıyor. Vekaleten atamalarına devam eden MEB, taslakta şu maddeye de yer veriyor:

“Bu yönetmeliğin yürürlülüğe girdiği tarihte eğitim kurumlarında yönetici olarak görev yapanlar, bu Yönetmelik ile belirlenen esaslara uygun olup olmadığına bakılmaksızın görevlerine devam ederler."

Özel okullardan bazıları 2007 yılındaki Öğrenci Seçme Sınavı'nda hiçbir öğrencisini üniversiteye sokamadı

Velilerin 'iyi eğitim' adına her yıl binlerce YTL ödeyerek çocuklarını gönderdikleri özel okullardan bazıları devlet okullarını aratmıyor. Eğitim ücreti yılda 7 bin 500 ile 10 bin YTL arasında değişen bu okullardan bazıları 2007'deki Öğrenci Seçme Sınavı'nda (ÖSS) 4 yıllık lisans programlarına tek bir öğrenci dahi sokamadı.

ÖSYM'nin hazırladığı 'Ortaöğretim Kurumlarına Göre 2007 Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sistemi' kitapçığına göre, İstanbul'da bulunan Özel Altınay Lisesi'nden sınava 24 öğrenci girdi. Yıllık ücreti 7 bin YTL olan okuldan 4 yıllık lisans programlarına sadece bir öğrenci yerleşti.
İstanbul Özel Eşref Aydın Lisesi'nin eğitim öğretim ücreti yıllık 7 bin 500 YTL. 2007 ÖSS'ye 25 öğrencisi giren okul, 4 yıllık lisans programlarına hiç öğrenci sokamadı. 10 bin 850 YTL'lik ücretine karşın İstanbul Özel Cihangir Koleji de, sınava giren 14 öğrencisinden hiçbirini üniversiteli yapamadı.

'Eğitim bilinci yok'

Başarının düşük olmasının nedenini, bazı okul yöneticileri, okulların bulunduğu semtlere, bazıları da ara sınıflardan alınan öğrencilerin başarısızlığına bağladı.
Özel Altınay Lisesi Müdürü Ceyhan Ünal, okulun Sultanbeyli'de bulunduğunu belirterek, "Bu bölgeden gelen öğrencilerimiz de aileleri de üniversite eğitiminin bilincinde değiller. Ailelerin gelir durumu iyi, ancak eğitimli değiller. Öğrenci de üniversite öğrenimi almak değil, diploma sahibi olmak peşinde. Ayrıca önceki yıllarda okulda ÖSS'ye yönelik özel çalışma yapılmamış" dedi. Ünal aileleri ve öğrencileri bilinçlendirme çalışmalarına başladıklarını söyledi.
Özel Kıraç Lisesi Müdürü Pınar Kaya da, 2007 ÖSS'ye giren öğrencilerin okulun birinci sınıftan itibaren yetiştirilenler değil, ara sınıflardan alınan öğrenciler olduğunu söyledi. Kaya, "Ara sınıftan gelen öğrencilerle temele geri dönüyoruz. Okul henüz 4 yıllık. Kendi mezunlarımızı verdiğimizde başarı yüksek olacaktır" dedi.

'Kalite düşüyor'

Tercüman Koleji Müdür Yardımcısı Güven Keskin ise, geçen yıl az mezun verdiklerini belirterek, "Okulumuz Güngören bölgesinde ve bulunmuş olduğumuz çevrede okul sayısı oldukça fazla. Her okulun pasta dilimi azalıyor. Böyle olunca da öğrenci kalitesi düşmeye başladı. Artık özel okullar rant oldu. Asıl başarısızlığın sebebi öğrenci kalitesinin düşmesinden kaynaklanıyor" diye konuştu.

İşte sıfır çeken okullar:

  • Özel Eşref Aydın Lisesi
  • Özel Balkan Lisesi
  • Özel Cihangir Lisesi