5 Ekim 2009 Pazartesi

Bir Zamanlar Onlar da Öğrenciydi...

Bugün Türkiye'ye yönetici olan Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Bakanların öğrencilik yılları nasıldı?

Türkiye genelinde milyonlarca çocuk okula ilk adımını atarken, yine milyonlarcası yeni sınıflarına, yeni okullarına başlarken, bugün Türkiye'yi yöneten, ülkenin kaderinde söz sahibi olan yöneticiler de ülkenin değişik yerlerinde bugünden oldukça farklı koşullarda ama şimdiki çocukların heyecanıyla okul sıralarına oturmuştu. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ilk ve ortaöğrenimini Kayseri'de tamamladı. Gül, o dönem ki isimleriyle 1962'de Gazipaşa İlkokulu, 1965'te Nazmi Toker Ortaokulu ve 1968 yılında Kayseri Lisesinden mezun oldu. Cumhurbaşkanı Gül, ''pekiyi'' not ortalamasıyla mezun olduğu ilkokulda, Türkçe, tarih, coğrafya, din bilgisi, tabiat bilgisi ve resim derslerinden ''pekiyi'', matematik, aile bilgisi, yazı, jimnastik ve müzik derslerinden ise ''iyi'' not aldı. İlkokulu bitirdikten sonra eski Kayseri Valisi ve Milletvekili Nazmi Toker tarafından yaptırılan Nazmi Toker Ortaokuluna kayıt yaptıran Abdullah Gül, bu okulu 1965'te ''iyi'' dereceyle bitirdi. Abdullah Gül, Türkçe'den 7, tarihten 8, coğrafyadan 7, yurt bilgisinden 8, matematikten 6, fizikten 8, kimyadan 6, tabiat bilgisinden 7, iş bilgisinden 7, İngilizce'den 5, beden eğitiminden 9, resimden 6 ve müzikten 7 notuyla diplomasını aldı. -CUMHURBAŞKANI GÜL, KAYSERİ LİSESİNİN İKİNCİ KEZ GURURU OLDU- Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 116 yıllık tarihi Kayseri Lisesinin, 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'dan sonra ikinci kez gururu oldu. Turgut Özal'ın 1945'te mezun olduğu tarihi liseyi, 2777 numaralı Abdullah Gül, 3537 diploma numarasıyla 1968'de tamamladı. Gül'ün 10'luk not sistemine göre son sınıftaki notları şöyle: ''Edebiyat 5, matematik 8, kompozisyon 6, felsefe 6, tarih 5, coğrafya 5, astronomi 5, jeoloji 5, fizik 5, kimya 10, İngilizce 5, beden eğitimi 10, resim 7 ve milli güvenlik 6.'' Turgut Özal ve Abdullah Gül'ün başbakanlık da yapmış olmaları, Kayseri Lisesine 2 cumhurbaşkanı ve 2 başbakan yetiştiren lise olma unvanı da kazandırdı. Tarihi Kayseri Lisesi, siyaset, sanat ve iş dünyasından çok sayıda ünlü ismi de mezun etti. Eski bakanlar Mehmet Yazar, Mehmet Saadettin Bilgiç, Korkut Özal, Mehmet Bahattin Yücel, Turhan Feyzioğlu, Naci Kınacıoğlu, Hilmi İşgüzar ile sanatçılar Emel Sayın ve Göksel Arsoy da Kayseri Lisesinden mezun oldu. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün fotoğraflarıyla hazırlanan özel panolar, her 3 okulun da duvarlarında sergileniyor. Ayrıca Kayseri Lisesi bünyesinde oluşturulan müzede Cumhurbaşkanı Gül'ün okul sırası, fotoğrafı, yıllığı da yer alıyor. -BAŞBAKAN ERDOĞAN- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 1965 yılında ''iyi'' dereceyle mezun olduğu Beyoğlu'ndaki Piyalepaşa İlköğretim Okulundaki karnesi ''pekiyi'' ve ''iyi'' notlarından oluşuyor. Alınan bilgiye göre, 1960 yılında ''1901'' numarası ile Piyalepaşa İlköğretim Okulu'na kaydı yapılan Erdoğan, 1965 yılında ''iyi'' derecede mezun oldu. Mezun olduğu yıl Erdoğan'ın karnesinde, ''Türkçe'', ''Yazı'', ''Beden eğitimi'' ile ''Hal ve gidiş'' derslerinin ''Pekiyi'', ''Tarih-Coğrafya Yurttaşlık Bilgisi'', ''Tabiat Bilgisi'', ''Matematik'', Aile Bilgisi'', ''Resim-İş'', ''Din Bilgisi'' ve ''Müzik'' derslerinin de ''iyi'' derecede olduğu görülüyor. Erdoğan'ın mezun olduğu Piyalepaşa İlköğretim Okulunun 13 yıldır müdürlüğünü yapan Hasan Yıldız, okullarının kurulu olduğu alanda daha önceleri bahriye paşalarından Rahmi Paşa tarafından yaptırılan bir köşkün bulunduğunu belirterek, 1913 yılında köşkün ''İnas Numune Mektebi'' adı ile öğretime açıldığını anlattı. Yıldız, civarın kız çocuklarına eğitim veren okulun, Cumhuriyet'in ilanından sonra ''Beyoğlu 4. İlkokulu'', 1949 yılından itibaren de ''Piyale İlkokulu'' adını aldığını kaydetti. Binanın durumu öğretime elverişli olmadığı için öğrencilerin Kadımehmet İlkokulu'na nakledildiğini ifade eden Yıldız, okulun 1960 yılında yeniden inşa edilerek, eğitim faaliyetine kaldığı yerden devam ettiğini bildirdi. Hasan Yıldız, okulun adının 1968 yılında ''Piyalepaşa İlkokulu'' olarak değiştirildiğini, 1997-1998 eğitim ve öğretim yılında da 8 yıllık eğitime geçtiğini anlattı. Beyoğlu Belediye Başkanlığı tarafından okullarına ek derslik ve her kata tuvalet ilavesi yapıldığını söyleyen Yıldız, ikili eğitim veren okulda 24 derslik bulunduğunu, ancak depreme karşı güçlendirme çalışmaları nedeniyle okul binasının şu dönemde kapalı olduğunu ifade etti. Okulun 1125 öğrencisinin Dilnihat Özyeğin Lisesi'nde eğitim gördüğünü belirten Yıldız, çalışmaların 6 ay içinde tamamlanmasını ve öğrencilerin yeniden okuldaki yerlerini almasını beklediklerini kaydetti. -ÖĞRETMENLERİ O'NU ANLATIYOR- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a 3 yıl boyunca sanat tarihi dersi veren Semra Acar, Erdoğan'ın kendisinin mümessili olduğuna işaret ederek, çok aktif ve lider ruhlu oluşundan dolayı öğrencisini mümessil olarak seçtiğini söyledi. Acar, ''Ahde vefa duygusuna sahip bir insan, aradan 38 yıl geçmesine rağmen hala hocalarıyla ilgileniyor. Çok ağır bir ameliyat geçirdim; beni aradı, sordu'' dedi. Erdoğan'ın Esma Sultan Yalısı'nda düzenlediği akşam yemeğinde tüm öğretmenlerini ve arkadaşlarını bir araya getirdiğini vurgulayan Acar, ''Çok hoş bir gece oldu, eski günler anıldı, espriler yapıldı. İki yıl evvel kendisini Şam Emevi Camii'ni ziyaret ederken televizyonda izlediğimi, o camiyi gezerken sanat tarihi hocasının kulaklarını çınlatıp çınlatmadığını sordum. O da 'çınlatmaz olur muyum hocam' hep sizi andım diye karşılık verdi'' diye konuştu. Öğrencisinin ''her bakımdan ayrıcalıklı olduğunu'' anlatan Acar, Erdoğan'ın lider olarak doğduğunu ve hep öyle kalacağını söyledi. Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nin ilk mezunlarından olan Hayati Ülkü de Başbakan Erdoğan'ın İstanbul İmam Hatip Lisesi'nde hitabet hocası olduğunu belirtti. Hayati Ülkü, ''Edebiyat öğretmenimiz vardı. Sami Uslu münazara ekibini o seçti ve Tayyip Beyi başkan yaptı. Yeşilay'ın yaptığı münazaralara okulun ekibini götürüp getirirdim. Edoğan'ın hitabeti çok kuvvetliydi. Kağıda bakmadan kendi aklına geldiği gibi düzgün konuşurdu. Şu anda kendisini zevkle dinliyorum'' diye konuştu. Erdoğan'ın diplomasını kendi elinden aldığını anlatan Ülkü, öğrencisinin edebiyat dersine özel ilgi gösterdiğini, çok okuduğunu, okuduğu kadar da futbol oynadığını söyledi. Ülkü, Erdoğan'ın saygılı bir öğrenci olduğunu ifade ederek, ''Çok terbiyeli ve edepli bir öğrenci idi, bizi gördüğünde saygıda kusur etmez, nerede görse ceketini ilikler, hal hatır sorardı. Öğretmenleri de sevgiyle onun başını okşardı'' dedi. Erdoğan'ın çok konuşmadığını, konuştuğu zaman da düzgün konuştuğunu anlatan Ülkü, öğrencisinin özellikle o dönemde çıkan dini eserleri çok yakından takip ettiğini belirtti. Hayati Ülkü, kendisinde öğrencisinin telefonunun bulunduğunu, ancak rahatsız etmemek için aramadığını ifade ederek, ''Kendisiyle zaman zaman yemeklerde karşılaşıyorum. 2007 yılında Nisan ayında Esma Sultan Yalısı'nda, akşam yemeğinde bir araya geldik. Bütün öğretmenler ve arkadaşları. Güzel bir anma gecesi oldu. Çok vefalı bir öğrenci olduğunu söyleyebilirim'' değerlendirmesinde bulundu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın aynı okuldan meslek dersleri hocası olan Yaşar Fersahoğlu, öğrencisinin edebiyat derslerinde başarılı olduğunu, çok güzel konuştuğu için münazara takımına başkan seçildiğini dile getirerek, ''Sporla çok ilgilenirdi, her ara tatilinde futbol oynarken görürdüm'' dedi. Arkadaşları ile çok iyi bir diyaloğu olduğunu anlatan Fersahoğlu, ''Siyasetteki başarısında takım oyunu oynamasının etkili olduğunu düşünüyorum. Bilindiği gibi futbol da bir takım oyunudur. Küçük yaştan itibaren O'nu siyasete meyilli görürdüm'' diye konuştu. -ARKADAŞLARININ GÖZÜYLE ERDOĞAN- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 1965-1972 yılları arası İstanbul İmam Hatip Lisesi'nde hem ortaokul, hem de liseden arkadaşı olan AK Parti İstanbul Milletvekili Fuat Bol, sınıf arkadaşının o zamanlarda da iyi bir hatip olduğunu, okulun münazara takımında yer aldığını söyledi. Erdoğan sayesinde okullarının her yıl münazara yarışmalarında Türkiye ve İstanbul şampiyonluğunu kimseye kaptırmadığını, Erdoğan'ın aynı zamanda sporcu bir kişiliğe de sahip olduğunu anlatan Bol, ''Okulun futbol takımında oynardı ve aynı zamanda takım kaptanıydı. 9 numaralı formayı giyerdi. Bu sporcu kişiliğini Kasımpaşaspor'da sonra da İETT sporda devam ettirdi ve profesyonel bir sporcu oldu'' şeklinde konuştu. Erdoğan'ın bir Karadenizli olarak hazır cevap ve esprili bir kişiliği olduğunu ifade eden Bol, ''Kişiliğindeki liderlik yapısının ön plana çıkması nedeniyle kendisine mahallede 'reis' denirdi'' dedi. Bol, Erdoğan'ın ortaokul ve lisede çok sayıda kitap okuduğunu vurgulayarak, münazaralarda çok kitap okuduğu için başarılı olduğunu, dünya edebiyatındaki bütün klasikleri o yıllarda okuduğunu kaydetti. Okul arkadaşının edebiyat, hitabet ve kompozisyon derslerinde özellikle başarılı olduğunu anlatan Bol, İmam Hatip Lisesi'nin kendine özgü bir kardeşlik ruhu olduğunu, bunu da tüm arkadaşları birbirine bağladığını anlattı. Başbakan Erdoğan ile tartıştıklarını hiç hatırlamadığını, Erdoğan'ın Rizeli olmanın verdiği tüm karakteristik özellikleri taşıdığını ifade eden Bol, ''Aniden sinirlense de hemen söner, asla kin tutmaz. Özellikle çok vefalı bir arkadaşlık anlayışı vardır. Arkadaşlarına sahip çıkar, iyi ve kötü günlerinde birliktedir. Öğretmenlerine karşı da çok vefalıydı hatta geçen sene İstanbul İmam Hatip'teki hocalarımızı buldurdu ve yemekte bir araya getirdi'' şeklinde konuştu. -''MÜNAZARA TAKIMINDA YER ALIRDI''- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 1967-1968 ders yılında İstanbul İmam Hatip Lisesi'nin ortaokul bölümünden sınıf arkadaşı olan gazeteci-yazar Abdurrahman Şen de Erdoğan'ın sosyal faaliyetlerde aktif lider bir öğrenci olduğunu belirterek, ''Tayyip okulun münazara, voleybol, futbol, atletizm ve tiyatro takımlarında vardı. O zamanlarda da iyi bir hitabet yeteneği olduğu için münazara takımında yer alırdı ve bizim okul liseler arası münazaralarda birinci olurdu'' dedi. Şen, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'la bir yıl boyunca aynı sınıfta okuduğunu, ancak kendisi sınıfta kalınca sınıflarının ayrıldığını, okulun sosyal etkinliklerinde daima birlikte olduklarını belirtti. Erdoğan'ın okuldaki dersleri açısından vasatın üstünde bir öğrenci olduğunu, ama okuldaki sosyal faaliyetlerde çok aktif olduğunu anlatan Şen, şöyle devam etti: ''O yıllarda okullarda sosyal faaliyetler çok yoğundu. Özellikle Spor Sergi Sarayı'nda münazara, futbol, güreş, voleybol ve tiyatro gibi dallarda okullar arası yarışmalar yapılırdı. Biz İstanbul İmam Hatip Lisesi olarak bu faaliyetlerde hep ilk üçe girerdik. Özellikle lisede Tayyip okulun münazara, voleybol, futbol, atletizm ve tiyatro takımlarında vardı. O zamanlarda da iyi bir hitabet yeteneği olduğu için münazara takımında yer alırdı ve bizim okul, liseler arası münazaralarda birinci olurdu. Artık son yıllarda bazı okullar hep biz kazanıyoruz diye katılmamaya başlamıştı.'' Erdoğan'ın lider ruhlu bir kişiliği olduğunu ifade eden Şen, kendisinin bu liderliği siyasette de devam ettirdiğini ve en üst noktaya geldiğini söyledi. Sosyal yönü güçlü bir öğrenci olduğu için Erdoğan'ın öğretmenleriyle de iyi bir ilişkisi ve diyaloğu olduğunu anlatan Abdurrahman Şen, okuldaki aktivitelerde gösterdiği üstün başarılarının öğretmenler tarafından takdir edildiğini kaydederek, ''Sosyalleşmemizde 1968 yılında üye olduğumuz Milli Türk Talebe Birliği (MTTB) çok etkili oldu. Orta öğretim komitesinde rahmetli Yücel Çakmaklı sayesinde kurulan çok başarılı bir tiyatro kolu vardı. Orada kitaplar okunur, değerlendirmeler yapılırdı. Folklor kolu vardı. İmam hatipliler olarak folklor ekibi kurmuştuk. Tayyip o dönemde de şiirler okurdu ve çok başarılıydı. MTTB'nin liseler arası şiir okuma yarışmasında her yıl bizim okul birinci olurdu. Tayyip de o şiir okuyan ekibin içindeydi. O zamanlar ağırlıklı olarak Mehmet Akif'ten okumayı sever, özellikle 'zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem' bölümünü her yerde okumayı ayrıcalık sayardı'' dedi. Şen, ortaokul sınıf arkadaşının okumayı çok sevdiğini, bu nedenle Erdoğan'ın okulun kitaplık kolunda yer aldığını, özellikle Türkçe ve kompozisyon derslerinde daha başarılı olduğunu anlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Tayyip'le kitaplık kolundaydık. O yıl uzun zamandır el sürülmeyen okulun kitaplığını bir kaç gün kitaplığa kapanıp düzenledik. Bir gün Tayyip'ten bir kitap aldım. Baktım kitabın ilk sayfasında bir kaşe vurulmuş, Erdoğan kitaplığı, numara var. Bunu niye böyle yaptın dedim. 'Aldığım kitaplara numara veriyorum böylece aldığım kitapların sırası belli oluyor' dedi. Ben de ondan sonra bir kaşe yaptırdım ve uzun bir süre bu şekilde kitaplarımı numaralandırdım. Ta o zamandan bir farklılığı vardı.'' -''BAŞBAKANLA BÖYLE KONUŞULUR MU?'' Bugün de ilişkilerinin sürdüğünü ifade eden Şen, ''Çok fazla sosyal aktivitede birlikte olduğumuz için sıradan bir sınıf arkadaşlığının ötesinde bir yakınlığımız vardı. Herhangi bir yerde karşılaştığımızda yine samimi olarak selamlaşırız. Hatta bir keresinde karşılaştığımızda o bana 'naber Apo' demiştir. Ben de ona 'iyi Tayyip' demişimdir ve korumalar beni uyarmıştır. Başbakanla böyle konuşulur mu diye...'' şeklinde konuştu. Arkadaşının, yakın çevresiyle baş başa kaldığında, aslında çok esprili olduğunu ifade eden Şen, ''bugün Erdoğan'ın sinirli, sert bir üslubu var şeklinde eleştirilmesine bir anlam veremediğini'' kaydetti. Bu zamana kadar Milli Gazete, Bulvar, Zaman ve Yeni Asya gibi gazetelerde çalışan ve köşe yazarlığı da yapan Şen, her yıl okullarının yemekhanesinde kahvaltı toplantıları düzenlediklerini, Erdoğan'ın bu kahvaltılara Belediye Başbakanı iken düzenli olarak katıldığını, ancak Başbakan olduktan sonra bu kahvaltılara katılma imkanı bulamadığını söyledi. Gazeteci Abdurrahman Şen, o dönemde okullarındaki sosyal faaliyetlerin kendilerini daha dışa dönük kıldığını anlatarak, sözlerini şöyle tamamladı: ''O dönemde okullar cumartesi günleri öğlene kadar açıktı. Cumartesi günleri okulda 'Biz bize geceleri' düzenlerdik. Biz Bize Geceleri Kur'an-ı Kerim okunarak açılır, arkasından şiirler okunurdu. Bazen Nevzat Yalçıntaş gibi hocalar, Ahmet Kabaklı gibi gazeteciler gelir yarım saatlik konferanslar verirlerdi. O konferansın arkasından da yarım saatlik tiyatro gösterisi yapılırdı. Biz hayatımızda hiç tiyatro görmeden, hiç tiyatroya gitmeden tiyatro yaptık. Yıllar sonra bunu Nejat Uygur'a anlattığımızda 'zaten tiyatro bu' demişti ve bizi çok onurlandırmıştı. Bu tiyatro oyunlarında Tayyip de vardı.'' Türkiye genelinde milyonlarca çocuk okula ilk adımını atarken, yine milyonlarcası yeni sınıflarına, yeni okullarına başladı. Bugün Türkiye'yi yöneten, ülkenin kaderinde söz sahibi olan yöneticiler de ülkenin değişik yerlerinde bugünden oldukça farklı koşullarda ama şimdiki çocukların heyecanıyla okul sıralarına oturmuştu. Yozgat'ın Boğazlıyan ilçesinde 1962 yılında doğan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, başarılı bir öğrencilik dönemi geçirdi. Astsubay babasının görevi nedeniyle gittiği Balıkesir'de ilkokulu okuyan Yıldız, daha sonra taşındıkları Kayseri'de Aydınlıkevler Ortaokulu ve Kayseri Lisesi'nden mezun oldu. Ortaokul ve lisede derslerinde başarılı bir öğrenci olan Yıldız, ortaokuldan 8.66 (Pekiyi) ile mezun oldu. Yıldız'ın ortaokuldaki sınıf öğretmeni Mustafa Şimşek, mezun olurken öğrencisi hakkında, ''Çok zeki, çok çalışkan, çok terbiyeli olup ödevlerini hiç aksatmadan yapan bir öğrencidir'' notunu düşerek Yıldız'ın başarısından övgüyle söz etti. Aydınlıkevler Ortaokulu Müdürü Ahmet Arslan ise okuldaki başarısı ve örnek davranışlarıyla takdirname taltifiyle ödüllendirdikleri öğrencisi hakkında ailesine yazdığı teşekkür mektubunda şu ifadelere yer verdi: ''Öğrencimin gelecek Türkyurdu ve onun aziz insanı için hizmet etme idealine sahip, iyi insan, iyi yurttaş olmasını arzuluyorum. Kapasite bakımından böylesine dolu bir çocuğa sahip olan muhterem anne ve babayı tebrik ediyor, Taner Yıldız'ın başarılarının devamını gönülden diliyorum.'' -BAKAN YILDIZ, 2 CUMHURBAŞKANI YETİŞTİREN LİSEDEN MEZUN- Ortaokulu başarıyla tamamlayan Taner Yıldız, eğitimine 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal ile 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün mezun olduğu Kayseri Lisesi'nde devam etti. Liseye 1976'da kayıt yaptıran Yıldız'ın sosyal ağırlıklı derslerde daha başarılı olduğu göze çarpıyor. Ahlak, beden eğitimi ve din derslerindeki notu 10 olan Yıldız'ın en düşük not aldığı dersler ise tarih ve fizik. Yıldız'ın iyi dereceyle mezun olduğu 116 yıllık tarihi Kayseri Lisesi, yetiştirdiği ünlü simalarla tanınıyor. 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal ile 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ü mezun eden Kayseri Lisesi, Özal ve Gül'ün başbakanlık da yapmaları nedeniyle 2 cumhurbaşkanı ve 2 başbakan yetiştiren lise unvanını taşıyor. -DEVLET BAKANI AYDIN'IN DERS NOTLARI YÜKSEK- Elazığ merkeze bağlı Göl köyünde doğan Devlet Bakanı Mehmet Aydın, ilkokulu burada okudu. Bakan Aydın, buradan mezun olmasının ardından 1955 yılında o dönem ilk ve orta eğitimin birlikte verildiği Elazığ İmam Hatip Lisesi orta kısmına 54 okul numarasıyla kaydoldu. O dönem 4 yıl süren ortaokuldan 1958-1959 eğitim öğretim yılında mezun olan Aydın'ın ders notları, o yıl Kur'an-ı Kerim, Arapça, tefsir, akaid, kelam, fıkıh, hadis, tarih, coğrafya, kanun bilgisi, fizik, sağlık bilgisi, Türk İslam sanat tarihi ve İngilizce'de 10, siyer, Türkçe, psikoloji, matematik ve müzikte 9 oldu. Bakan Aydın, ortaokul ve lise eğitimi sırasında beden eğitimi dersinden raporlu olarak eğitimini sürdürdü. -BAKAN AYDIN, ARKADAŞLARIYLA BİRLİKTE TASDİKNAME ALMIŞ- Mehmet Aydın, 1960-1961 eğitim öğretim yılında lise ikinci sınıfta çıkardıkları duvar gazetesinde yazılan makale üzerine bir arkadaşlarının tasdikname almasını protesto edince, sınıf arkadaşlarıyla birlikte lise ikinci sınıftan tasdikname aldı. Bakan Aydın ile sınıf ve mahalle arkadaşı olan iş adamı Ali Yücel Uygur, yaptığı açıklamada, Aydın'ın Göl köyündeki eğitimin ardından Sürsürü Mahallesi'nde ablası ve eniştesiyle kaldığını, aynı mahallede oturdukları için okula her zaman birlikte gidip geldiklerini anlattı. Okulda o güne kadar hiç gazete çıkmadığını, sınıfta Edebiyat Kolu Başkanı olan Aydın'ın da katkılarıyla ilk kez duvar gazetesi çıkardıklarını belirten Uygur, gazetenin ikinci sayısında yazılan bir makalenin okul yönetimi tarafından tepki gördüğünü, gazetenin asıldığı camekandan indirilmek istenmesi üzerine sınıf olarak okul müdürüyle tartıştıklarını, ardından da tasdikname aldıklarını kaydetti. Daha sonra öğretmenleri olan Zeki Canan'ın müdürlük yaptığı Diyarbakır İmam Hatip Lisesi'ne gittiklerini anlatan Uygur, ''Aydın ile aynı yıl doğumluyduk ama ilkokuldan sonra o, köyde bir süre camide Kuran kursu aldığı için bizden büyük görünürdü. Saçlarının yarısı ağarmıştı. Bu nedenle ona 'Baba' derdik'' diye konuştu. -SAĞLIK BAKANI AKDAĞ, ÖRNEK KİŞİLİĞİYLE ÖN PLANDA- Erzurum'da dünyaya gelen Sağlık Bakanı Recep Akdağ, eğitimine dönemin en iyi okullarından Yeğenağa Mahallesi'ndeki Dumlupınar İlkokulu'nda başladı. İlkokulu ''pekiyi'' ile tamamlayan Akdağ, o dönemlerde elde ettiği başarıları, azmi ve örnek kişiliğiyle dikkati çekiyor. Bakan Akdağ'ın sınıf arkadaşlarından, halen Anadolu Kız Meslek Lisesi'nde görevli biyoloji öğretmeni Veysel Köşebent, ilkokul döneminde Bakan Akdağ'ın çalışkanlığı, yardımseverliği ve girişkenliğiyle her zaman önde olduğunu söyledi. Akdağ ile unutulmaz bir dostlukları olduğunu anlatan Köşebent, şunları kaydetti: ''İlkokul öncesinden başlayan arkadaşlığımız var. Mehmet Ali Bingöl diye bir arkadaşımız daha vardı. Bize 'üç silahşörler' derlerdi.'' Köşebent, ortaokulu da Bakan Akdağ ile Gazi Ahmet Muhtar Paşa Ortaokulu'nda okuduklarını, ancak Akdağ'ın 2. sınıftan sonra ailesiyle Ankara'ya gittiğini bildirdi. -BAKAN AKDAĞ, YARIŞMALARIN FAVORİSİ- Bakan Akdağ'ın bilgi yarışmalarının favorisi olduğunu kaydeden Köşebent, şunları kaydetti: ''Tercüman Gazetesi'nin ilkokullar arasında düzenlediği Türkiye geneli bilgi yarışması vardı. Okulumuzda yapılan seçmelerde Bakan Bey temsil etme hakkını aldı. Sadece okulda değil Doğu Anadolu Bölgesi'nde birincilik kazanmıştı. Yarışmaların favorisiydi. Recep Akdağ, bizim çalışkan grubumuzun içinde olmasına rağmen her zaman bizden bir adım önde olurdu.'' Bakan Akdağ ile ilkokulda Türk Halk Müziği Korusu'nda da yer aldıklarını bildiren Köşebent, ''Akdağ'ın sesi de iyiydi. Koro halinde türküler söylerdik. Bir keresinde radyo yayınlarına da çıkarılmıştık'' diye konuştu. -KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI GÜNAY'IN MÜZİK NOTU 10- İlk, orta ve lise öğrenimini Ordu'da tamamlayan Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, 1954'te başladığı öğrencilik hayatının ilk yıllarını Aziziye Mahallesi'ndeki Cumhuriyet İlkokulu'nda tamamladı. Orta öğrenimi yine aynı mahallede bulunan ve o dönemde ortaokul olarak hizmet veren İsmetpaşa İlköğretim Okulu'nda tamamlayan Günay, lise öğrenimi Bahçelievler Mahallesi'ndeki Ordu Lisesi'nde yaptı. 1964-1965 eğitim öğretim yılında liseyi tamamlayan Bakan Günay, eşi Gülten Günay ile aynı liseden mezun oldu. Ordu Lisesi'nde o dönemde Fen Bölümü olarak adlandırılan bölümde eğitim gören Günay'ın okul kayıtlarına göre, başarılı olduğu dersler askerlik ve müzik olarak görünüyor. Günay'ın her iki ders notu 10. Günay'ın matematik ve fizik ile Türk dili edebiyatı ders notları ise 6 olarak kayıtlara geçmiş. -BAKAN GÜNAY, TİYATRO OYUNLARINDA SAHNE ALMIŞ- Bakan Günay'ın sınıf arkadaşı gazeteci Tuncer Engin, Ertuğrul Günay'ın şu an olduğu gibi öğrencilik yıllarında da çok hareketli ve çalışkan olduğunu söyledi. Günay'ın daha orta okul dönemlerinde duvar gazetesi çıkardığını ifade eden Engin, aynı zamanda Ordu Belediyesi Karadeniz Tiyatrosu'nda bazı küçük oyunlarda da sahne aldığını ifade etti. Bakan Günay'ın, eski Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler ile aynı okulda eğitim gördüğünü anlatan Engin, Bakan Günay'ın okul hayatı boyunca çalışkanlığıyla öğretmenlerinden övgü aldığını sözlerine ekledi. Bakan Günay'ın ortaokul ve lise olmak üzere 6 yıl İngilizce öğretmenliğini yapan Sevinç Özel ise bu sürede Günay'ın herhangi bir öğretmenine olumsuz tavır takındığına şahit olmadığını söyledi. -İÇİŞLERİ BAKANI ATALAY, İLKOKULU ''PEKİYİ'' İLE BİTİRDİ- Kırıkkale'nin Keskin ilçesine bağlı Armutlu köyünde 1947'de dünyaya gelen Beşir Atalay, ilkokula 1953'te köyündeki okulda başladı. 1, 2 ve 3'üncü sınıfa kadar burada öğrenim gören Atalay, 4 sınıfı Kefenli köyünde tamamladı. Daha sonra Keskin'deki Cumhuriyet İlkokulu'na kaydı yaptırılan Atalay, burada bir akrabasının yanında kalmaya başladı. Okulun, 465 numaralı öğrencisi olan Atalay, 1959'da ''pekiyi'' dereceli diplomasıyla okuldan mezun oldu. Kırıkkale Orta Okulu'ndan da başarıyla mezun olan Atalay, mezunları arasında Danıştay Başkanı Mustafa Birden, sinema sanatçısı Cihan Ünal ve milletvekili Vahit Erdem'in de bulunduğu Kırıkkale Lisesi'ne kayıt yaptırdı. Başarılı bir öğrencilik sürecinin ardından Atalay, bu okuldan 1965 yılında mezun oldu. Bakan Atalay'ın lise dönemlerinde hem mahalle hem de sınıf arkadaşı olan Numan Şahindoğan, Atalay'ın okulda sessiz içine kapanık ama çalışkan bir öğrenci olduğunu söyledi. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde üniversite hayatına başlayan Atalay'ın o dönem ev arkadaşı Mevlüt Ünlü ise fırsat buldukça beraber tiyatroya gittiklerini aktardı. -ULAŞTIRMA BAKANI YILDIRIM- Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, ilkokulu doğum yeri Erzincan'ın Refahiye ilçesine bağlı Kayı köyünde okundu. Kayı köyünde 1955 yılında dünyaya gelen Bakan Yıldırım, 1962 yılında Kayı Köyü İlkokulu'nda eğitimine başladı. İlkokuldan, 1967 yılında ''iyi'' dereceyle mezun olan Yıldırım, daha sonra ortaokulu ve lise eğitimini İstanbul'da tamamladı. Bakan Yıldırım'ın mezun olduğu Kayıköyü İlkokulu ise köyde yeterli öğrenci bulunmaması nedeniyle 10 yıldır eğitime kapalı bulunuyor. Milli Eğitim Müdürlüğü yetkilileri, Kayı köyünün göç veren bir köy olduğunu ve köyde daha çok yaşlı nüfusun yaşadığını, bu nedenle yeterli öğrenci bulunmadığını bildirdi. Bakanlar Kurulu üyeleri, öğrencilik yıllarındaki çalışkanlıkları, başarıları ve faaliyetleriyle dikkati çekiyor. Bingöl'de dünyaya gelen Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz, Karaelmas İlkokulunun ardından Bingöl Lisesinden mezun oldu. Bingöl Lisesinin orta bölümünü ''iyi'' dereceyle tamamlayan Yılmaz, liseyi de 1983 yılında ''pekiyi'' derecesiyle bitirdi. Lisede edebiyat öğretmeni olan Azize Elçi, yaptığı açıklamada, Cevdet Yılmaz'ı kitaplara düşkünlüğüyle hatırladığını söyledi. Yılmaz'ın o dönemde özellikle edebiyata ilgisinin çok fazla olduğunu anlatan Elçi, şunları kaydetti: ''Cevdet Bey'in lise 1-2 edebiyat derslerine giriyordum. Lise son sınıfta ise bir dönem derslerine girdim. Mükemmel bir öğrenciydi. Yaşından daha olgun gösteriyordu. Cevdet Yılmaz, kitap okumayı çok severdi. Bana Ahmet Arif'in şiirlerini okurdu. Ses tonu, duruşu kendini diğer öğrenciler arasında fark ettiriyordu. Yanıma gelip benden kitap önermemi isterdi. O zamanlar bile Türkiye'nin meseleleriyle ilgilenirdi.'' -BAKAN YILMAZ, ÜNİVERSİTE SINAVINDA BİNGÖL BİRİNCİSİ- Ortaokul ve liseden sınıf arkadaşı avukat Sabri Erik de Cevdet Yılmaz'ı okulun en başarılı öğrencisi olarak anımsadığını ve üniversite sınavını da Bingöl birincisi olarak kazandığını belirtti. Bakan Yılmaz'ın lise arkadaşlarından Bingöl Belediyesi Danışmanı Abdullah Tunç da ''Cevdet Bey ile hem ortaokulu hem de liseyi aynı sınıfta okuduk. Çalışkan öğrencilerin olduğu sınıftaydık. Cevdet Bey sınıf birincisiydi. Dürüst ve sakin olarak hatırlıyorum'' dedi. -ÇEVRE VE ORMAN BAKANI EROĞLU, SAKİN VE DİSİPLİNLİ- Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, Afyonkarahisar'ın Şuhut ilçesi Zaferyolu İlkokulundan 1959-1960 eğitim öğretim yılında mezun oldu. Bakan Eroğlu'nun ders notlarından yurttaşlık bilgisi, tarih ve coğrafya, matematik ile hal ve gidişi ''pekiyi'' olurken, diğer derslerinden ''iyi'' derecesi aldı. İlkokuldan mezun olduğunda diplomasını ''Veysel'' imzasıyla kendisi alan Bakan Eroğlu'nun okul arkadaşı Hidayet Şartepe, Eroğlu'nun okul sıralarında arkadaşları ve öğretmenleriyle hiçbir sorunu bulunmadığını belirtti. Düğün dönüşü okula geç kalmalarını küçük bir yalan söyleyerek atlatmaya çalıştıklarını, ancak öğretmenlerinin ceplerini karıştırmasıyla durumun ortaya çıktığını anlatan Şartepe, şunları söyledi: ''O yıllarda perşembe günleri ilçemizde gelin çıkarma günleri olurdu. O günlerden birinde, düğünde atılan paraları kapmak için okula geç kaldık. Derse geç kaldığımızda öğretmenimiz 'Nerede kaldınız?' diye sordu. Biz de banyo yaptığımız için geç kaldığımızı söyledik. Bize inanmadılar. Öğretmenimiz ceplerimizi karıştırdı. Cebimizde düğünden kaptığımız bozuk paralar çıktığında, istemeyerek söylediğimiz yalanımız ortaya çıktı. Yalanımız karşısında terledik ve mahcup olduk.'' -BAKAN EROĞLU'NUN KÜÇÜK YAŞLARDA SUYA İLGİSİ- Bakan Eroğlu ile okul dışında dere kenarlarında suyla çalışan değirmen ve pervaneler yaparak oynadıklarını belirten Şarpete, ''Eroğlu, tarlayı sularken, dere kenarlarında oynadığımız oyunlarda, değirmenleri çalıştıran çarkların nasıl çalışacağı yönünde fikirler söylerdi. Küçüklüğünden beri suya ayrı ilgi duyardı'' dedi. Şuhut'ta esnaflık yapan Bekir Yaylalı ise Bakan Eroğlu'nun öğrencilik yıllardan beri sakin ve disiplinli olduğunu ifade ederek, ''Eroğlu'nun küçük yaştan gösterdiği başarılardan dolayı bugünkü görevine geleceğini tahmin etmek hiç de zor değildi'' diye konuştu. Bakan Eroğlu'nun okul arkadaşı Mehmet Sarıtepe de Eroğlu'nun dürüst ve samimi bir arkadaş olduğunu kaydetti. -BAŞBAKAN YARDIMCISI ARINÇ, MANİSA LİSESİ MEZUNU- Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Manisa Lisesinden mezun oldu. Lise Müdürü Kazım Germiyanoğlu, Arınç'ın okulda başarıyla dolu öğrencilik dönemi geçirdiğinin görüldüğünü söyleyerek, şöyle devam etti: ''Sayın Bülent Arınç okulumuza 828 numarayla 6 Haziran 1959 tarihinde Manisa Alaybey Şehitler İlkokulundan aldığı diplomayla kaydolmuş. 18 Eylül 1962'de orta okulu bitirerek aynı yıl okulumuzun lise bölümüne kaydı yapılmış. Sayın Arınç, fen kolunda okuyarak 11 Eylül 1965'te okulumuzdan mezun olmuş. Aynı yıl Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesini kazanarak eğitimine devam etmiş. Öğrencileri Sağlık Sosyal Ruhsal Durumlarını İnceleme ve Kayıt Dosyası'ndan gördüğümüz kadarıyla, Sayın Bakanımız okulumuzda başarılı bir öğrencilik dönemi geçirmiş. Öğrencilik yıllarında herhangi olumsuz davranışı görülmemiş. Başarılarla dolu bir dosyaya sahip.'' Okuldan mezun çok sayıda siyaset adamı bulunduğunu anlatan Germiyanoğlu, Arınç'ın yanı sıra 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren, eski bakanlar Ekrem Pakdemirli ve Nahit Menteşe'nin ilk akla gelen isimler olduğunu belirtti. İskender Doğan, Burhan Şeşen, Osman Gidişoğlu ile bir süre önce yaşamını yitiren Aykut Oral gibi sanatçıların da Manisa Lisesi mezunları arasında bulunduğunu anlatan Germiyanoğlu, ''Mezun ettiğimiz devlet büyüklerimizi, sanatçılarımızı, öğrencilerimize örnek gösteriyoruz'' dedi. Manisa Milli Eğitim Müdür Vekili Aziz Ersoy da Bülent Arınç'ın Manisa'nın yetiştirdiği çok değerli siyaset ve devlet adamı olduğunu söyledi. -SANAYİ VE TİCARET BAKANI ERGÜN'ÜN OKULDAKİ BAŞARISI- Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, Kocaeli'nin Derince ilçesi Çınarlı Köyü İlkokulundan ''iyi'' olan fen ve tabiat bilgileri dersi dışında tüm derslerden ''pekiyi'' derecesi alarak 1972-1973 eğitim öğretim yılında mezun oldu. İnkılap Ortaokulunu da 1975-1976 eğitim öğretim yılında başarıyla tamamlayan Ergün, Kocaeli Anadolu Teknik, Teknik ve Endüstri Meslek Lisesinde fen kolu dengi eğitim ve öğretim yapan Teknik Lisede Makine bölümüne devam etti. Ergün'ün öğrenciliği yıllarında görev yapan emekli öğretmen Mustafa Yaşar, Ergün'ün okulun Torna Tesviye Atölyesi şefi olduğunu belirtti. Ergün'ün öğretmenlerince sevilen, çalışkan bir öğrenci olduğunu ifade eden Yaşar, ''Çok iyi bir öğrenciydi, kendisini çok severdim. Dersleri gayet iyi ve bana karşı saygılıydı. Onunla her zaman iftihar ederdim. Böyle bir makama gelebileceğini zaten tahmin ediyordum. Çalışkan, saygılı bir öğrenciydi, onunla gurur duyuyorum'' dedi. Ergün, lise eğitiminin ardından Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesine devam etti. -DEVLET BAKANI ÖZAK, ÇOK YÖNLÜ VE PRATİK ZEKAYA SAHİP- Devlet Bakanı Faruk Nafiz Özak, Trabzon Lisesinden 'iyi' dereceyle mezun oldu. Trabzon Lisesine 238 numarayla 1960 yılında kayıt yaptıran Bakan Özak, okulu yüksek not ortalamasıyla 1962-1963 yılında bitirdi. Okul yıllarında çalışkanlığı ve derslerindeki başarısıyla dikkati çeken Özak, aynı zamanda bu başarısını futbolda da sürdürdü. Trabzon Lisesi Müdürü Ömer Eyüpoğlu, Bakan Özak'ın okullarından başarıyla mezun olduğunu vurgulayarak, ''Bakan Özak ile 1970'li yılların başlarında Rizespor'da futbol oynadık. Faruk Özak, çok yönlü ve pratik bir zekaya sahip bir öğrenciydi. Tarihe çok önem verirdi. Çok doğru yorumlar yapardı'' diye konuştu. -DEVLET BAKANI KAVAF, SOSYAL BİR ÖĞRENCİYDİ- Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf, Denizli Vali Vefki Ertür Kız Meslek Lisesinden mezun. Kavaf ile 1976 yılında lisenin 1. sınıfında birlikte okuyan İngilizce öğretmeni Emine Yalçın, o dönemde okulda 18-20 kişilik sınıflarda sosyal ve kültürel aktiviteleri yoğun olan bir eğitim dönemi geçirdiklerini söyledi. Yalçın, o dönemlerde kız çocuklarının, Kız Meslek Lisesine ''iyi bir anne, iyi bir eş, kültürlü ev hanımı yetiştirmek'' için gönderildiğini, ancak birçok arkadaşının üniversiteye girme başarısı gösterdiğini ifade etti. Bakan Kavaf'ın o yıllarda da başarılı bir öğrenci olduğunu belirten Yalçın, şunları kaydetti: ''Sınıflarımız 18-20 kişilikti. Lise birinci sınıfta, Selma Hanım ile 5-6 kişilik arkadaş grubundaydık. Meslek derslerinde, hep bu arkadaş grubuyla hareket ederdik. Çok sosyaldik, konserleri kaçırmazdık. Sergilere giderdik. Dünya çapında filmler Denizli'ye ilk geldiğinde mutlaka seyrederdik.'' Bakan Kavaf, lisenin ardından Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Türkoloji Bölümü'nden mezun oldu. -ADALET BAKANI ERGİN, SÜREKLİ TEŞEKKÜR VE TAKDİR ALMIŞ- Antakya'da doğan Adalet Bakanı Sadullah Ergin, ilköğretim ve lise eğitimini kentte tamamladı. Daha sonra Uludağ Üniversitesi İktisadi ve Sosyal Bilgiler Fakültesini kazanan Ergin, burada bir yıl okuduktan sonra yeniden sınava girerek Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesine kaydını yaptırdı ve mezun oldu. Antakya'da yaşayan babası İsmet Ergin, Antakya Vali Ürgen İlköğretim Okulu ve İmam Hatip Ortaokulunda eğitim öğretim gören oğlunun lise 1 ve 2. sınıfı şimdiki adı Hüseyin Özbuğday olan Merkez Lisesinde okuduğunu söyledi. Oğlunun lise son sınıfta İmam Hatip Lisesine geçiş yaptığını ifade eden baba Ergin, ''Sadullah, çok başarılı bir öğrenciydi. Sürekli teşekkür ve takdir alırdı. Okul içi ve okullararası münazaralarda birinci olurdu. Oğlum ile gurur duyuyorum'' dedi. Vali Ürgen İlköğretim Okulundan sınıf arkadaşı Mustafa Mutlu da Ergin'in başarılı bir öğrenci olduğunu ve öğretmenleri tarafından çok sevildiğini kaydetti. Sadullah Ergin'in öğretmenleri çok iyi dinlediğini belirten Mutlu, ''Sürekli ders çalışırdı. Sınıfımızın örnek öğrencilerinden olan Ergin, arkadaşlarıyla da çok iyi anlaşırdı'' dedi. -DEVLET BAKANI YAZICI, OKULA 4 KİLOMETRE YÜRÜYORDU- Devlet Bakanı Hayati Yazıcı, ilkokulu 1955-1960 yılları arasında Rize'nin Çayeli ilçesi Buzlupınar Köyü İlköğretim Okulunda okudu. Yazıcı, ortaokul ve lise eğitimini Erzurum İmam Hatip Lisesinde tamamladı. İlçede 1970 yılından önce herhangi kayıt olmamasından dolayı Yazıcı'nın notlarına dair bilgi bulunamıyor. Bakan Yazıcı'nın köydeki ilkokul öğretmeni Mahmut Hilmi Baltacı (83), Yazıcı'nın okula köyünden yaya olarak gelip gittiğini belirtti. Hayati Yazıcı'nın okula, amcası Mehmet Yazıcı tarafından yazdırıldığını ifade eden Baltacı, ''Amcası bana 'Al sana bir çocuk getirdim' dedi. Eskiden geçerli olan 'Eti senin kemiği benim' tabiriyle öğretime başladık'' dedi. Yazıcı'nın öğrenciliği boyunca akıllı ve sakin bir öğrenci olduğunu kaydeden Baltacı, ''Derslere katılımı orta seviyedeydi. Sessiz şekilde durur ve dersleri iyi takip ederdi. Arkadaşlarıyla oldukça iyi geçinirdi. Yazıcı gibi bir öğrenci yetiştirmekten gurur duyuyorum'' diye konuştu. Bakan Yazıcı ile okula gidip gelen amcasının oğlu Bulut Yazıcı (64) ise okula 4 kilometrelik patika yoldan yaya olarak gidip geldiklerini belirterek, ''Okuldan geldikten sonra biraz dinlenir daha sonra derslerine çalışırdı'' dedi. Bakan Yazıcı'nın diğer amcasının oğlu Necati Yazıcı (60) da Yazıcı'nın sessiz ve sakin bir kişiliği olduğunu ifade ederek, ''Okula birlikte başladık. Derslerinde oldukça başarılıydı. Derslerini günü gününe çalışırdı. Genelde pekiyi alırdı'' diye konuştu. -DEVLET BAKANI ÇELİK, ARKADAŞLIKLARINA KARŞI VEFAKARDI- Artvin'in Yusufeli ilçesinde dünyaya gelen Devlet Bakanı Faruk Çelik, ilkokulu Kabak İlköğretim Okulunda tamamladıktan sonra ailesiyle geldiği Bursa'da Yıldırım İmam Hatip Lisesinden mezun oldu. Okulun 1158 numaralı öğrencisi Faruk Çelik'in, 1972-1976 yıllarında aynı sırayı paylaştığı arkadaşı İdris Kurt, Çelik'in lise yıllarında başarılı bir öğrenci olduğunu söyledi. Çelik'in arkadaşları arasında çok sevildiğini, kimseye karşı ters hareketinin olmadığını belirten Kurt, ''Arkadaşlıklarına karşı vefakardı, sözünde dururdu, kimseyi hakir görmezdi. Şimdi de öyle. Faruk Çelik'in bugünlere geleceği öğrencilik yıllarından belliydi'' dedi. -BAKAN ÇELİK, BOĞULMA TEHLİKESİ GEÇİRMİŞ- Kurt, Bakan Çelik ile unutamadıkları bir anısını şöyle anlattı: ''Faruk Çelik ile en büyük anımızı son sınıfta yaşadık. Yüzmek için Gemlik ilçesine bağlı Kumla'ya gitmiştik. Trabzonlu olduğum için yüzmeyi iyi bilirdim. Ama Faruk Bey o dönemlerde pek fazla yüzmeyi bilmiyordu. İskeleden atlayıp kıyıya yüzerek çıkıyorduk. Faruk Çelik, atladığında boğulma tehlikesi geçirdi. Ben de arkasından ayaklarına alttan destek yaparak kendisini kıyıya çıkardım. Kendisine 'Bugünkü durumunu bana borçlusun' diye takılıyorum.'' -MALİYE BAKANI ŞİMŞEK, GERCÜŞLÜ ÖĞRENCİLERE ÖRNEK OLUYOR- Batman'ın Gercüş ilçesine bağlı Arıca köyünde doğan Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, 1977'de Siirt Ziya Gökalp İlköğretim Okulu, 1980'de Batman İmam Hatip Ortaokulu ve 1984 yılında ise Gercüş Lisesinden mezun oldu. Bakan Şimşek'in lise arkadaşı, memur emeklisi Ziver Oduncu, bazen ilçeyi ziyarete gelen Bakan Şimşek ile görüştüğünü anlattı. Okul yıllarında başarılı olan Şimşek'in şu anda öğrencilere örnek gösterildiğini belirten Oduncu, ''Bakan Şimşek, okulun seçkin öğrencilerindendi. Arkadaşlarıyla uyumlu ve derslerine çok düşkündü. Onu çocuklarımıza örnek gösteriyoruz. Gercüş'ten bir bakanın çıkmasıyla gururlanıyoruz'' dedi. Gercüş Lisesi Müdürü Hüseyin Oduncu da Bakan Şimşek'in lisede okuduğu dönemde kendisinin de ortaokul öğrencisi olduğunu söyledi. Okulun arşivlerine bakıldığında Şimşek'in ne kadar başarılı bir öğrenci olduğunu görmenin mümkün olabileceğini ifade eden Oduncu, şöyle konuştu: ''O dönem okulun başarılı öğrencilerinden biriydi. Kısıtlı imkanlarla okuyup şu anda Türkiye Cumhuriyeti'nin Maliye Bakanı olan birini, öğrencilerin büyük kısmı örnek alıyor. Öğretmenlerimiz, öğrencileri 'Bakın bu ilçeden biri okuyunca bakan bile olabiliyor. Şartlar ne olursa olsun başarı insanın elindedir' diyerek motive ediyor.'' Okul Müdürü Oduncu, Gercüş Lisesinin ÖSS'deki başarısının diğer yıllara oranla yüzde 92 arttığını ve sınava katılan 49 öğrenciden 45'inin başarılı olduğunu sözlerine ekledi. -TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI EKER, 1 YIL OKULA GİTMEMİŞ- Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker, eğitime Diyarbakır'ın Bismil ilçesine bağlı Tepe beldesinde 2 derslikli okulda başladığını, 2 ile 3, 4 ve 5. sınıfların birarada olduğunu belirtti. İkinci sınıflar ders yaparken 3. sınıfların sustuğunu anlatan Bakan Eker, şöyle konuştu: ''Benim okuduğum dönemde orada bazen 2 bazen 3 öğretmen olurdu. Biri de müdür olurdu. İki sınıf okuturdu. Asker öğretmenler vardı. Biz de iyi eğitim görüyorduk öyle düşünüyorum. Ancak öğrenciler, şimdikiler kadar belki rahat değildi, fiziki ve maddi şartlar olarak. Ama çok büyük istekle, bilgiye susamış olarak bu şekilde çok şey öğrenirdik.'' Ortaokulu Ali Emiri Ortaokulu, liseyi Ziya Gökalp Lisesinde okuduğunu belirten Eker, şunları kaydetti: ''İlkokul arkadaşlarımı geçen hafta Tepe beldesinde ziyaret ettim. Ayrıca Çanakkale'nin Lapseki ilçesi Kemiklialan köyünde oturan ilkokul öğretmenimi de görüyorum, bazen görüşüyoruz. Ben 1963'te ilkokula girdim, 68'de bitirdim. 68-69'da Tepe beldesinde ortaokul olmadığı ve başka kalacak yerim olmadığı için 1 yıl okula gidemedim. Çok üzüldüm tabi. Ama sonra Diyarbakır'da kalacak bir yer buldum, üstelik sınavla. Ondan sonra da Diyarbakır'da ortaokul ve liseyi okudum. Daha sonra üniversite için Ankara'ya gittim.'' Bismil ilçesinde 1966-1968 yıllarında er öğretmen olarak görev yapan Sabri Aktuğ (65) ise Tepe Beldesi İlköğretim Okulunda Bakan Eker'in öğretmeni olduğunu söyledi. Aktuğ, şunları kaydetti: ''Mehdi, çok çalışkan ve başarılı bir öğrenciydi. Ben sınıfta olmasam da ders anlatabilecek kapasiteye sahipti. Evlerimiz birbirine çok yakın olduğundan ders dışı zamanlarını da birlikte geçirirdik. Büyük oğlumun yakın arkadaşıydı. Kendisiyle son olarak 2 yıl önce Çanakkale gezisi sırasında görüştük. Yıllar sonra bir öğrencimi bakan olarak görmek bana gurur verdi.''