9 Ekim 2009 Cuma

'Mobil Otobüs'te Anaokulu Dönemi

Dezavantajlı çocukların okul öncesi eğitim almaları için bakanlık tarafından "mobil" okullar oluşturulacağını bildirdi.

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Okul Öncesi Eğitim Genel Müdür Yardımcısı Osman Çolak, MEB tarafından hazırlanan "Okul Öncesi Eğitimin Güçlendirilmesi Projesi"ne yönelik çalışmalar kapsamında Adana'da düzenlenen toplantıda yaptığı konuşmada, proje kapsamındaki bileşenlerden biri olan hibe programı kapsamında 81 ilde eğitim kurumları, belediyeler, sivil toplum kuruluşları ve özel sektör kuruluşlarının ortaklıklar kurarak teklif çağrısı yoluyla önerecekleri pilot projelerle okul öncesi eğitim hizmetlerinin kapasitesinin artırılmasının hedeflendiğini ifade etti. Çolak, bu projeyle ilgili olarak belirlenen takvim çerçevesinde çeşitli illerde birer günlük bilgilendirme toplantıları düzenlendiğini belirterek, "Bakanlığımız Avrupa Birliği Genel Sekreterliği, Merkezi Finans ve İhale Birimi ile Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu'ndan konunun uzmanı olan yaklaşık 10 personel, bilgilendirme toplantılarına iştirak edecek" dedi. Çolak bakanlığın özellikle dezavantajlı bölgelerde bu eğitimi alamayan çocukların okul öncesi eğitim alabilmesi için mobil sınıflar oluşturulduğuna dikat çekerek şunları kaydetti: "Eski fakat hala kullanılabilen otobüsler ana sınıfına dönüştürülerek bu bölgelerdeki öğrencilerimizin okul öncesi eğitim görmeleri sağlanacak. Özellikle bu projeyle ilgili olarak belediyelerle iş birliği içinde olmak gerekir. Önümüzdeki yıllarda okul öncesi eğitimde de e-kayıt uygulaması başlayacak. Bu konuda çalışmalar devam etmektedir." Çolak, Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu'nun okul öncesi eğitime çok önem verdiğini ve eğitimin önümüzdeki yıllarda kesintisiz 9 yıla çıkacağını, bu sebeple okul öncesi eğitimin çocuklara mutlaka verilmesi gerektiğini kaydetti. Bir ülkede öğrencilerin başarısı ya da başarısızlığıyla okul öncesi eğitimin doğru orantılı olduğunu vurgulayan Çolak, Türkiye'de okul öncesinin mutlaka yüzde 100'lere çıkartılması gerektiğini, hedeflerinin 10 yıl içerisinde yüzde 100'e uluşmak olduğunu sözlerine ekledi.

Türkiye Neden En iyi 100'de Yok?

Prof.Dr. Yusuf Ziya Özcan, dünyanın en iyi 100 üniversitesi arasında Türk üniversitesi bulunmamasını değerlendirdi

Dün Trabzon'da YÖK Genel Kurul toplantısı yapan, geceyi de kentte geçiren Başkan Özcan ve yönetim kurulu üyeleri, bu sabah Rize'ye geçti. Rize Üniversitesi Turgut Kıran Denizcilik Meslek Yüksek Okulu'na giden YÖK heyetini burada Rize Valisi Seyfullah Hacımüftüoğlu ve Rektör Prof.Dr. N. Turan Okumuşoğlu karşıladı. Burada kahvaltı yaptıktan sonra bir gazetecinin, dün açıklanan dünyanın en iyi 100 üniversitesi arasında bir Türk üniversitesi bulunmamasını değerlendirmesini istemesi üzerine konuşan Prof.Dr. Özcan, şurları söyledi: "Dünyada 100 üniversite arasına girmek zor bir iştir ama o listeler değişik şekillerde hazırlanıyor. Belki değişik parametreler kullanılsaydı biz de de girecek üniversiteler olabilirdi. Biz de de bir sürü güzel ve büyük üniversite var. İstanbul, İstanbul Teknik, Boğaziçi, Bilkent, Sabancı, Koç üniversiteleri olabilir. Niye olmasın? Hepsi iyi durumda." Daha sonra Rize Üniversitesi Rektörlüğü ile Rize Valiliğini ziyaret eden Prof.Dr. Özcan, valiliği ziyareti sırasında yaptığı konuşmada, Rize Üniversitesi'nin yeni kurulan bir üniversite olduğunu belirterek, "Buradaki arkadaşlarımızın ne kadar hırslı olduklarını da şimdi öğreniyorum. YÖK olarak bu hırs neyi gerektiriyorsa, ne yapılıyorsa ona aynı şekilde cevap vermeyi isteriz. Onlardan gelecek talepleri en kısa zamanda değerlendirmek ve yapılacak ne varsa yapmak isteriz" dedi.

Yıldız Okulunun Kurbanı Oldu...

Gözde üniversitelere girebilecekken açıkta kalan Yıldız'ın itirazını ÖSS de kabul etmedi.

Bu yıl son kez yapılan Öğrenci Seçme Sınavı'nda (ÖSS) yaşanan bir olay öğrencilerin ne kadar dikkatli olması gerektiğini ortaya koydu. 2009 ÖSS'ye bir yıl boyunca hazırlanan Cumhuriyet Lisesi mezunu Seda Yıldız, ÖSS sonuçları açıklandığında oldukça sevindi. İyi bir puan alan Yıldız, Hacettepe, Ankara ve Gazi gibi önde gelen üniversitelerin matematik, istatistik, biyoloji gibi bölümlerini tercih listesine yazdı. 17 tercih yapan Yıldız'ın bir bölüme gireceğinden hiç şüphesi yoktu. Ancak sonuçlar açıklandığında Yıldız tam anlamıyla bir şok yaşadı. Genç kız hiçbir bölüme kayıt hakkı kazanamamıştı. Yıldız, dershane öğretmenleriyle görüşünce acı gerçek ortaya çıktı. Sayısal alan mezunu Seda Yıldız, okulunun yaptığı hata sonucu sisteme 'eşit ağırlık' öğrencisi olarak girmişti. ÖSYM'ye başvuran öğrenci herhangi bir şey yapılamayacağı yanıtıyla yıkıldı. Milli Eğitim Bakanlığı okul hakkında soruşturma başlattı. İYİ KONTROL ETMELİYDİNİZ İdare Mahkemesi'ne dava da açan Yıldız'ın yürütmeyi durdurma talebi 8'inci İdare Mahkemesi tarafından reddedildi. Yıldız bu karara da önceki gün itiraz etti. ÖSYM, İdare Mahkemesi'ne gönderdiği savunmada ÖSS kılavuzunda her türlü hatanın sorumluluğunun öğrencide olduğunu ifade ederek, öğrencilerin kontrollerini iyi yapıp varsa bunları 12 Haziran'a kadar kendilerine bildirilmesi gerektiğini hatırlattı. Hatasını kabul eden Yıldız, 'Kontrol etmem gerekiyormuş. Ancak okulumun yanlış yapacağını düşünmemiştim. Bizim okuldan birkaç arkadaşım da benzeri durumda. Ancak onlar zaten düşük puan alıp yerleşemedikleri için sorun da oluşturmadı' dedi. Hukukta 'ceza' yerine 'onarma' olması gerektiğini ifade eden Yıldız, mahkeme kararına da itiraz ettiğini vurguladı. ÖSYM'den sorunu çözmelerini beklediğini anlattı. YAPACAK BİR ŞEY YOK ÖSYM yetkilileri de düzeltmelerin 12 Haziran'da bitmesine karşın bir sorumlulukları olmadan 3 Ağustos tarihine kadar bu düzeltmeleri il milli eğitim müdürlükleri aracılığıyla aldıklarını belirterek, 'Biz yeterince inisiyatif kullandık ve süreleri uzattık. Öğrencileri de uyardık' dedi.