4 Mayıs 2009 Pazartesi

Üniversite Öğrencilerinin Kolbastı Merakı

Son dönemlerde popüler hale gelen kolbastı oyununu öğrenmek isteyenler için Selçuk Üniversitesi bünyesinde açılan kursa öğrenciler yoğun ilgi gösteriyor.

Selçuk Üniversitesi (SÜ) Halk Oyunları Topluluğu Sorumlusu Kadir Ersan Bilgin, yaptığı açıklamada, ülke genelinde kolbastı oyununun popüler hale gelmesiyle bu oyunu öğrenmek isteyen yüzlerce üniversitelinin kendilerine başvurduğunu söyledi. Gelen talepler doğrultusunda, kolbastı oyunu için bir kurs açmaya karar verdiklerini belirten Bilgin, "Nisan ayında kursa kayıtlarımız başladı. Bir aylık sürecin ardından üniversitenin farklı fakültelerinden 800 kişi kolbastı oyununu öğrenmek için bize başvurdu" dedi. Öğrencilerin hepsine yardımcı olmaya çalıştıklarını anlatan Bilgin, şunları kaydetti: "Kursları ücretsiz olarak sadece üniversitemizin öğrencilerine yönelik düzenledik. Kursumuz yaklaşık 1 ay önce başlamasına karşın hergün onlarca öğrencimiz kursa katılmak için bize başvuruyor. Ancak bu süreçte artık sadece kolbastı oyununda bir alt yapısı olanları kursumuza dahil edebiliyoruz. Kurslara katılan 800 öğrenci 10 grup halinde haftanın belirli gün ve saatlerinde eğitim alıyor. Öğrencilerimiz sabah 09.00 itibariyle başlayıp, saat 16.00'a kadar belirli süre eğitim görüyor. Bazı öğretim üyeleri ve Konyalı vatandaşlar da bizden eğitim almak istedi. Ancak bizim öncelikli hedefimiz, öğrenciler. Öğrenciler arasında kabiliyetlerine göre 150 kişi seçilecek. Bunlar özel günlerde gösteri yapacak." TÜRKİYE'NİN EN KALABALIK HALK OYUNLARI TOPLULUĞU Türkiye'de en fazla öğrenciyle çalışan halk oyunları topluluğu olma özelliğini taşıdıklarını ifade eden Bilgin, en son 2008 yılında Polonya'da 26 ülkenin katılımıyla düzenlenen halk oyunları yarışmasında Türkiye'yi temsil ederek "dünya birincisi" olduklarını söyledi. Kolbastının dışında ulusal ve uluslar arası yarışmalarda Türkiye'nin çeşitli yörelerinden oyunlar sergilediklerini, bu anlamda büyük başarılara imza attıklarını dile getiren Bilgin, şöyle devam etti: "Artık Türkiye'de değil, dünyada tanınıyoruz. Bu başarıları gören 8 ülke, bizi gösteri yapmamız için davet etti. SÜ Halk Oyunları Topluluğu'nun başarısı üniversiteyi tercih sebebi oluyor. Ortaokul ve lisede halk oyunlarıyla ilgilenen öğrenciler, üniversitemizi tercih ediyor. Bu durum bizi çok sevindiriyor. Türkiye'nin en kalabalık çalışmasını yapan üniversiteyiz. Tabii ki sistemli çalışma ve alınan başarılar bunun en büyük nedeni." Bilgin, aldıkları her başarının kendilerini daha da hırslandırdığını, başarılarının artarak devam edeceğini sözlerine ekledi.

Edebiyat İçin Yoldalar

Türk ve Avrupa Edebiyatı'nı karşılıklı tura çıkaracak uluslararası proje başlıyor. Etkinliğin odağında 'Gezici Kütüphane' olarak hazırlanan bir otobüs bulunuyor..

Goethe Enstitüsü, Avrupa Komisyonu ve T.C. Dışişleri Bakanlığı'nın birlikte yürüttüğü 'Kültür Köprüleri' programı çerçevesinde oluşturulan Avrupa Edebiyatı Türkiye'de-Türk Edebiyatı Avrupa'da adlı kültür projesi, dün Almanya Federal Cumhuriyeti'nin Tarabya'daki yazlık Rezidansı'nda özel bir davet eşliğinde yapılan resmi duyuru ile start aldı. Proje nedeniyle Almanya Büyükelçisi Dr. Eckart Cuntz, Alman Federal Meclis Başkanı Prof. Dr. Norbert Lammert, Macaristan Ulusal Meclis Başkanı Dr. Katalin Szili ve TBMM Başkanı Köksal Toptan da bir aradaydı. Rezidanstaki davette açılış konuşmasını Büyükelçi Dr. Eckart Cuntz yaparken, Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu Daire Başkanı Michael Vögele, Goethe Enstitüsü İstanbul Müdürü Claudia Hahn Raabe ve Anadolu Kültür Yönetim Kurulu Başkanı Osman Kavala da kısa birer sunum yaptı. Etkinlikte ayrıca, Mevlana Alchemist Senfonik Şiir konseri de yer aldı. 24 KENTİ TURLAYACAK Proje çerçevesinde, Mercedes Benz Türk'ün sağladığı 'gezici kütüphane' de yolculuğun ilk durağı olan Diyarbakır'a uğurlandı. Gezici programın ilk ayında ayrıca Malatya, Gaziantep, Urfa ve Van ziyaret edilecek. Projenin Türkiye ayağında 24 şehire yayılacak etkinlikler arasında, edebiyat okumaları, çeşitli sergiler, kısa filmler, tiyatro ve fotoğraf çalışmaları da olacak. Otobüs her şehirde bir hafta kalacak, katılımcı 8 Avrupa ülkesinden eserleri Türkçeye çevrilmiş ya da çevrilmekte olan toplam 48 yazardan iki tanesi de etkinliklere katılacak. Her şehirde iki konser verilecek, sergiler açılacak. Etkinliğin Türkiye programı 13 Nisan 2010'daki gala ile İstanbul'da bitecek. İstanbul'un Avrupa Kültür Başkenti olacağı 2010 yılının etkinliklerine, bu gala da dahil olacak.

Kaymakamdan 650 Öğrenciye Dershane...

Kaymakam Murat Kahraman, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı'ndan ayrılan parayla 650 ilköğretim okulu öğrencisine dershane eğitimi sağladı.

Konya'nın Ahırlı ilçesinde 2 yıldır görev yapan Kaymakam Murat Kahraman, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı'ndan ayrılan parayla 650 ilköğretim okulu öğrencisine dershane eğitimi sağladı. Seviye Belirleme Sınavı'nda da Ahırlı'nın öğrencileri birinci sıraya oturdu. Konya'ya 110 kilometre uzaklıktaki Ahırlı ilçesinde eğitim gören öğrencilerin hayalini ilçe kaymakamı Murat Kahraman gerçekleştirdi. Devletin her yıl Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı'na gönderdiği paranın bir kısmı ile 650 fakir ilköğretim okulu öğrenicisi için dershane eğitimi verilmesini sağladı. 'İLK ECZANEYİ BEN AÇACAĞIM' Öğrencilere başarının yolunu açan Kaymakam Kahraman "Ulaşım ve imkânsızlıklar nedeniyle öğrencilerimizin çoğunluğu gelecekleri için emin adımlar atamıyorlar. Biz de elimizden geleni yaptık. Öğrencilerimize 7 ay boyunca öğretmenlerimizle ders verdik. Faydalı olduğumuzu düşünüyoruz" dedi. Diğer kardeşlerinin maddi imkânsızlıklar nedeniyle okuyamadığını kendisinin de daha önce dershaneye gidemediği için geleceğe umutsuz baktığını anlatan İlköğretim 7'nci sınıf öğrencisi 14 yaşındaki Şeyma Akça da, "Şimdi Kaymakamımız sayesinde hayallerimizin önü açıldı. İlçemizde eczane olmadığı için tek hayalim okuyarak ilçemizde olmayan eczaneyi açmak olacak" dedi.

Oxfordlu'nun Gözünden Hakkari

Hep taş atan ya da coplanan çocukları izliyorsunuz ama bir de Hakkari Üniversitesi'nin yeni Oxford doktoralı rektörü Prof. Belenli'nin gözünden dinleyin...

Hakkâri Üniversitesi'nin Oxford doktoralı rektörü Prof. Belenli, gösterilerde taş atan çocuklara sevgiyle yaklaşarak, onlarla top oynadığını anlatıyor.. Gerilimli sokak eylemleriyle gündeme gelen Hakkâri, Oxford doktoralı rektörleri Prof. Dr. İbrahim Belenli'yi sahiplendi. Belenli, taş atan çocuklarla futbol maçı yapıyor. Sokaklarda kurulan barikatlar Belenli'nin aracı görününce hemen açılıyor. Belenli işin sırrını, "sevme bariyerini aşmış olmakla" açıklıyor. "Zoru başarmanın zevki için" Hakkâri'ye rektör olmak istediğini söyleyen Prof. Dr. Belenli Üniversitelerarası Kurul toplantısı için geldiği Ankara'da bir grup gazeteciyle görevde geçirdiği 8 ayı konuştu. Söze "Zevkini çıkarıyorum" diye başlayan Belenli, öncelikle her kesimden büyük ilgi gördüklerini belirterek, "Ne zaman telefonu kaldırsak hemen her yerden destek olunuyor. Hakkâri'nin zayıflığı güçlü tarafı oluyor. Hakkâri bir yerde Türkiye'nin birçok probleminin çözümünün anahtarı. O açıdan önemli" dedi. Hakkâri'de bir değişim için henüz erken olduğunu, ama kendisini sahiplendiklerini belirten Belenli, yerel yöneticilerle hiçbir sorun yaşamadığını da anlattı. Rektör Belenli, "Önemli olan insanları sevmek. İnsanları sevme bariyerini aştığınızda gerisi kendiliğinden geliyor. Belediye başkanı da her türlü desteği veriyor. Bu insanları anlamak lazım. İletişim eksikliği her zaman problem oluyor" dedi. Belenli, "Yabancı üniversitelerle de işbirliği yapacak mısınız? Örneğin Oxford'la" sorusuna gülümseyerek, "İşbirliği yapacağımız günleri özlüyoruz" sözleriyle yanıt verdi. SPORCU GENÇLER Hakkâri Üniversitesi çocukların topluma kazandırılması için de proje geliştiriyor. Belenli, "Sporcu tarama merkezi düşünüyoruz. Ankara Üniversitesi yardım edecek. Ama mekan problemi var. Ankara'dan hocalar gelecek, çocukları tarayacak. O çocukların hangi spor dallarına uygun olduğu tespit edilecek. Arkasından da o çocuklar arasından yetenekleri üstün olanlar yönlendirilecek" dedi. Projeye MEB, Gençlik ve Spor Müdürlüğü de destek verecek. Gelecek yıl uygulamaya geçilecek.

ÖSS 3'üncüsü Yürüyebilecek Mi?

Sınavın ertesi günü geçirdikleri kazada babası ve kardeşini kaybeden Fulya, ÖSS Erzincan 3'üncüsü oldu. "Yaşaması mucize" denilen Fulya'nın ayağa kalkması bekleniyor..

Geçen yıl ÖSS sınavına giren 19 yaşındaki Fulya Yalvaç'ın sınavının kötü geçtiğini düşünen babası Selahattin Yalvaç (42), ertesi gün eşi Hülya (38) ve oğlu Samet'i de (16) alarak ailesini gezintiye çıkardı. Ancak Yalvaç ailesinin hayatı, dönüş yolunda geçirdikleri kazayla alt üst oldu. Erzincan- Sivas karayolunun 7. kilometresinde şarampole yuvarlanan araçta Fulya, hem babasını hem de kardeşini kaybetti. Anne Yalvaç ise kazayı hafif sıyrıklarla atlattı. Feci kazada, omurgası ve bacakları kırılan Fulya için doktorlar "Yaşaması mucize, yüzde 1 ihtimal var. Eğer tepki verirse gözlerini açması aylarca sürebilir. Her şeye hazırlıklı olunmalı" demişti. Ancak kazadan 84 gün sonra gözlerini açan Fulya, ÖSS'de Erzincan 3'üncüsü olduğunu ve öğretmenlerinin onun yerine Erzincan Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne kaydını yaptırdığını öğrenince mutluluktan havalara uçtu. GATA SAHİP ÇIKTI Fulya, Erzincan ve Trabzon'daki tedavilerinin ardından soluk borusundaki daralma nedeniyle apar topar Ankara Atatürk Göğüs Hastalıkları Hastanesi'ne getirildi. Soluk borusunun sürekli daralması nedeniyle nefes alıp vermekte zorlanan genç kız burada birçok ameliyat geçirdi. Hızla iyileşen Fulya Yalvaç'ın en büyük hayali yürüyebilmek. Çünkü kazada kırılan iki bacağı da tutmuyor. "Yürümek istiyorum. Bana yardım edin" diyen Fulya, GATA'ya bağlı TSK Rehabilitasyon ve Bakım Merkezi'nde tedavi altına alındı. Doktorlar, GATA'da çok kapsamlı tedavi gören Fulya'nın yürüyüp, yürüyemeyeceği konusunda kesin bir şey söylemenin erken olduğunu düşünüyor. Tedavinin başlangıç aşamasında olduğunu belirten doktorlar "Zaman bize her şeyi gösterecek. Fulya, yoğun bir tedavi sürecinden geçiyor. Umutla biz de tedaviye tepki vermesini bekliyoruz" dedi. OKUYUP SAVCI OLMAK İSTİYOR Babası ve kardeşini kaybettiğini hâlâ bilmeyen Fulya'nın annesi Hülya Yalvaç, kızının başından bir dakika olsun ayrılmıyor. Aylardır kızıyla birlikte hastane hastane dolaşan acılı anne, "Allah'ım Fulya'yı bana bağışladı. O yeter ki iyileşsin, başka bir şey istemiyorum" dedi. Fulya ise en büyük hayalini "İyileştikten sonra üniversiteye gideceğim ve savcı olacağım" sözleriyle anlattı.

Grip, Okulları Erken Tatile Sokabilir

Dünya Sağlık Örgütü'nü (WHO) 5. derecede alarma geçiren öldürücü grip salgınına Türkiye'de hazırlıklar hızla devam ediyor. Grip Türkiye'de görülürse okullar erken tatil olabilir.

Alınan tedbirler konusunda bilgi vermek üzere dün basınla bir araya gelen Sağlık Bakanı Recep Akdağ henüz Türkiye'de domuz gribi ile ilgili herhangi bir vakanın tespit edilmediğini söyledi, ancak hemen ardından ekledi: "Ancak bu, yarın ülkemizde görülmeyeceği anlamına gelmiyor. Virüs artık Avrupa'da." Aslında bakanlık yetkililerinin verdiği bilgilere göre hastalığa domuz gribi adı vermek yanlış. Yeni virüs insan gribi, kuş gribi ve son olarak domuz gribinin karışımı. Bu yüzden yeni hastalığa "Meksika Gribi" demek birçok yanlış bilginin de engellenmesini sağlayacak. Özellikle Türkiye'de hastalığın domuzlardan insanlara geçtiğine, domuzla temasın düşük olması nedeniyle de salgının olmayacağına yönelik yanlış bir inanış var. Hastalığın domuzdan insana geçme evresini çoktan tamamladığına dikkat çeken Recep Akdağ, "Virüs artık insandan insana geçiyor. Bu yüzden Türkiye de ciddi tehdit altında" diye konuştu. Akdağ, pandemi için çok ciddi tedbirler aldıklarını söyleyerek, "İnşallah virüs Türkiye'ye hiç girmez. Ancak virüsün Türkiye'ye girişinin geciktirilmesi için de elimizden gelen her şeyi yapıyoruz" dedi. Akdağ, seyahatin ve ülkeler arası trafiğin çok yoğun olduğu dünyada virüsün bir ülkeden başka bir ülkeye geçişinin çok kolay olduğunu hatırlatarak özellikle virüsün görüldüğü ülkelerden Türkiye'ye gelen kişilere yönelik olarak uçaklarda ve havaalanlarında gerekli tedbirlerin alındığını söyledi. Akdağ, vatandaşlara "Virüsün görüldüğü ülkelere gitmeyin" tavsiyesinde bulunarak "Eğer zorunlu değilse ertelesinler. Zorunlu ise gittikleri ülkelerde gerekli tedbirleri almalarını öneriyoruz" dedi. Virüs gelirse okullar tatil olabilir Sağlık Bakanı Akdağ, şu ana kadar virüsün Türkiye'ye girmemiş olmasının gerekli hazırlıkların yapılması ve vatandaşın farkındalığının sağlanması açısından önemli fırsat yarattığını belirtti. Virüsün Türkiye'ye girmesi halinde çok seri bir şekilde tedbirlerin alınacağını bildiren Bakan Akdağ, "Şu anda gündemde değil ama bu seri tedbirler içinde okulların tatil edilmesi gibi kararlar da olabilir" dedi. Sağlık Bakanı Recep Akdağ şunları söyledi: "Eğer virüs Türkiye'de görülürse bu virüsü alan kişilerin evde kalmaları ve toplumla temas kurmamaları gerekiyor. Çünkü bu aynı zamanda toplumsal bir görevdir. İkinci konu da vatandaşların kalabalık ortamlardan kaçınmaları olacaktır." Alınan tedbirlere de değinen Bakan Akdağ, kamuoyunun virüse ilişkin olarak basın yoluyla sözlü ve yazılı olmak üzere her gün bilgilendirileceğini kaydederek "Gerekirse günde birden fazla da bilgilendirme yapabiliriz" dedi. Bakan Akdağ, Meksika gribiyle ilgili olarak bakanlıkta 24 saat bilgi akışını sağlayacak özel bir büronun kurulduğunu da açıkladı. Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Meksika gribi aşısıyla ilgili olarak henüz dünyada bir üretim sürecinin başlamadığını belirterek "Bu aşının geliştirilmesi ve üretilmesi 6-7 aylık bir süre gerektiriyor. Eğer böyle bir aşı üretilirse Türkiye, bu aşı için para ayıracak ve satın alma konusunda cömert davranacak az sayıda ülkeden biridir. Bedeli ne olursa olsun bu aşıyı satın alma konusunda sıraya girecek ülkeler içindeyiz" dedi. Meksika gribiyle ilgili gelişmeleri ve hazırlıkları kamuoyuna açıklamak üzere İstanbul'da bir basın toplantısı düzenleyen Akdağ, gazetecilerin sorularını da yanıtladı. Akdağ, virüsün şekil değiştirme ihtimali nedeniyle henüz aşı üretimine yönelik dünyada bir çalışma olmadığını söyledi. Akdağ Meksika gribinin görüldüğü birkaç ülkede virüsün beşinci evrede bulunduğunu hatırlatarak "Şu anda herhangi bir firmanın üretim aşamasına geldik diye bir beyanı olmadı. Çünkü virüs daha yeni yeni tanımlanıyor. Biz yine de aşı için her türlü gelişmeyi yakından takip ediyoruz ve her türlü kaynağı ayıracak durumdayız" diye konuştu. 4 yeni termal kamera ekleniyor Bakan Akdağ, virüsle mücadelede kişisel korumanın birinci sırada geldiğini vurgularken cerrahi maske kullanımı gibi bir durumun bu aşamada söz konusu olmadığını söyledi. Akdağ, havaalanlarına yerleştirilen termal kamera sayısının da artırılacağını belirterek "Havaalanlarında bulunan mevcut termal kameralara şimdi 4 yeni termal kamera daha ekleyeceğiz. Bunlardan ikisi Antalya Havalimanı'nda, biri Dalaman'da, diğeri de İzmir'de bulunacak" dedi. Neden domuz gribi değil de Meksika gribi Toplantıda virüsle ilgili bilgi veren İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Haluk Eraksoy da hastalığın yapısıyla ilgili şu değerlendirmeyi yaptı: "Bu gribe artık domuz gribi demek belki doğru olmayacak. Çünkü domuz kaynaklı bu grip artık gelişimini tamamladı. Genetik yapısında hem domuz gribi virüsü hem insan gribi virüsü, hem de kuş gribi virüsünü taşıyan öğeler var. Yani melez bir virüsten söz ediyoruz. Bu virüse artık domuz virüsü muamelesi yapmamak gerekiyor. Çünkü konu artık insandan insana geçen bir virüse karşı mücadele konusudur. Meksika kaynaklı bu virüse Meksika gribi demek daha doğru. Artık Avrupa'ya geçmiş bulunuyor. İnsandan insana bulaşarak yayılan virüsün Türkiye'ye gelmemesi için elimizden geleni yapmalıyız." Domuz çiftlikleri kapanıyor Toplantıda basın mensuplarının "Türkiye'de domuz çiftliği var mı" şeklindeki sorusuna ise bakanlık yetkilileri, resmi ruhsatlı domuz çiftliği bulunmadığını belirtirken, ruhsatsız olarak faaliyet gösteren birkaç çiftlik bulunduğunu, bunların da kapatılması için Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı ile görüşme yapıldığını kaydettiler. Bakan Recep Akdağ da "Türkiye'de domuz çiftliği yok, dolayısıyla virüsün Türkiye'de ortaya çıkması gibi bir ihtimal de yok gibi bir düşünceye kapılmak kesinlikle yanlıştır. Çünkü artık tehlike virüsün insandan insana geçmesi" diye konuştu. ÖNEMLİ NOKTALAR * Meksika gribini normal grip ile ayırt etmek çok güç. Bu ancak yapılacak testler sonrasında anlaşılabiliyor. * Soğuk algınlığı dışında gerçekten insan gribine yakalananlarda yüksek ateş, boğaz ağrısı, halsizlik ve kas ağrısı oluyor. * Her gribe yakalananın test olması gerekmiyor. Sadece hastalık hikâyesinde Meksika gribi vakası olan ülke ya da insanlarla temas olup olmadığı önemli. * Meksika gribi akciğerlerde hasara neden oluyor ve zatürreeye dönüşerek ölüme neden oluyor. * ABD'de şüpheli vakaların yüzde 1'i Meksika'da ise yüzde 3'ü öldü. * Grip virüsleri sıcakta daha az etkili oluyor, bu yüzden yaklaşan yaz mevsimi Türkiye için şans. * Tedavi tam olarak bilinmiyor. Ancak antiviral ilaçlar hastalık üzerinde etkili. * Sağlık Bakanlığı'nın elinde 1.2 milyon kişiye yetecek 1.2 milyon kutu antiviral ilaç var. Bu rakama ilaç şirketi ve eczanelerin elindeki ilaçlar dahil değil. * Özellikle bu dönemde bebekler dahil insanların birbirini öpmemesi ve tokalaşmaması çok büyük önem taşıyor. Çünkü hastalık solunum yoluyla insandan insana taşınıyor.