13 Mart 2008 Perşembe

ABD'de, yine küçük yaştaki erkek öğrencisiyle aşk yaşayan kadın öğretmen vakası...


ABD'nin Mississipi Eyaleti'nde öğretmenlik yapan Rebecca Dawn Bogard'ın (27) "küçük seks arkadaşım" adını taktığı 15 yaşındaki öğrencisiyle yaşadığı ilişki, cep telefonundan geçtiği mesajların, öğrencinin annesi tarafından bulunmasıyla ortaya çıktı.

Öğretmenin, işyerinden izin alan öğrencisiyle otomobilinde birlikte olduğu anlaşıldı. 'Reşit olmayan öğrencisiyle cinsel ilişki yaşamak, görevini kötüye kullanmak' suçlamalarıyla tutuklanan öğretmen 50 bin dolar kefaletle serbest bırakıldı. Bogard'ın 30 yıla kadar hapsi isteniyor.

İlköğretim Öğrencisi Liseliyi Bıçakladı...



Karabük'te, ilköğretim okulu 8'nci sınıf öğrencisi 15 yaşındaki Y.B., lise 1'inci sınıf öğrencisi 16 yaşındaki Barış Babucçu'yu bıçakla yaraladı. Babucçu hastaneye kaldırılırken, Y.B. gözaltına alındı.
Olay, bugün saat 14.30 sıralarında Esentepe Anayasa İlköğretim Okulu'nun önünde meydana geldi. Kapullu İlköğretim Okulu 8'inci sınıf öğrencisi Y.B., daha önce de kavga ettiği Ticaret Lisesi 1'inci sınıf öğrencisi Barış Babucçu ile karşılaştı. Tartışmaya başlayan 2 öğrenci kavgaya tutuştu. Cebindeki bıçağı çıkaran Y.B., Barış Babucçu'yu karın bölgesinden bıçakladı. Kanlar içinde kalan Babucçu, arkadaşlarının haber vermesi üzerine gelen sağlık ekipleri tarafından Karabük Şirinevler Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Y.B. ise Karabük Emniyet Müdürlüğü Çocuk Şubesi ekipleri tarafından gözaltına alındı. Hastanede tedavi altına alınan Barış Babucçu'nun hayati tehlikesinin bulunmadığı bildirildi.

Niğde’de lise öğrencisi 17 yaşındaki Oğuzhan Ungan, kalp krizi sonucu yaşamını yitirdi.


Atatürk Lisesi 11'nci sınıf öğrencisi Oğuzhan Ungan, dün akşam Dere Mahallesi Yeşilburç Caddesi'ndeki evlerinde aniden fenalaştı. Ailesi tarafından Niğde Devlet Hastanesi'ne götürülen Ungan, yapılan müdahaleye karşın öldü. Kalp krizi sonucunda öldüğü anlaşılan lisesi gencin cenazesi, yakınları ve arkadaşlarının gözyaşları arasında Derbent Mezarlığı'nda toprağa verildi.

Mersin'de iki grup arasında çıkan kavgada 2 öğrenci yaralandı.


Salim Yılmaz Lisesinin önünde, 2 grup arasında, yaklaşık bir hafta önce henüz belirlenemeyen nedenle çıkan kavganın ardından bugün yeniden tartışma yaşandı.

Öğrenci olmayan kişilerin de karıştığı tartışmanın kavgaya dönüşmesi sonucu, kardeş olan 10. sınıf öğrencisi Mehmet Ö. (17) ve Mahmut Ö. (16), sandalyeyle vücutlarının çeşitli yerlerine vurularak yaralandı.

Yaralılar, Toros Devlet Hastanesinde tedavi altına alındı.

Kavgaya karışan 2 öğrencinin, ifadeleri alınmak üzere karakola götürüldüğü bildirildi.

Ünlü tarihçi Murat Bardakçı, "Yobazların önünü kesmeye çalışıyorum" diye sert açıklama yapan akademisyenlerle ilgili tartışılacak bir tez öne sürdü.


İstanbul Teknik Üniversitesi'nin (İTÜ) düzenlediği 'Bilim ve Etik' panelinde konuşan gazeteci-yazar Murat Bardakçı, intihal yapan yazar ve akademisyenlerin 'Ben devrimciyim, Atatürkçüyüm. Yobazların önünü kesmeye çalışıyorum' yalanına sarıldıklarını söyledi.

Bardakçı, bu tür 'hırsızlıkları' ortaya çıkardığı için kendisinin 'Atatürkçülüğe, laikliğe ve devrimlere set çekmekle' suçlandığını anlattı.

İTÜ Elektrik Elektronik Fakültesi'nde gerçekleştirilen 'Bilim ve Etik' panelinde, akademik yolsuzluklar, akademide teknolojinin kötüye kullanımı ve bilişim suçları ile ilgili sunumlar yapıldı. Akademisyenler ve araştırmacılar, üniversitelerde intihal olaylarının yoğun bir şekilde devam ettiğini örneklerle ortaya koydu. İntihal konusunda çok sayıda yazı kaleme alan gazeteci-yazar Murat Bardakçı, üniversite yönetimlerinin bu suçu işleyen akademisyenleri koruduğunu öne sürdü. Bardakçı, intihal yapan kişilerin kendilerini savunma yöntemlerini şöyle anlattı: "Bir intihal olayını yazdığımızda ilk olarak bir telefon gelir, 'Çok haklısınız ama ben dipnot yazmıştım, giderken yolda düşmüş' derler. 60-70 sayfayı makaslamıştır. Bu kadar sayfaya dipnot konulmayacağının, bunun bir alıntı olamayacağının bilincinde ya değildir ya da sahtekârlık yapmaktadır. İkincisi mantıksız açıklamalardır. Yazının çıktığından haberdar olmadıklarını iddia ederler. Bir de intihali ortaya çıkaranı suçlarlar. Bu kişinin hırsız, intihalci, makasçı olduğu ile ilgili yapılan yayının, Atatürkçülüğe, laikliğe ve devrimlere set çekmek için, o kişinin Atatürkçü mücadelesini önlemek için yapılmış bir mesele olduğudur. Yani hırsızlıkla Atatürkçülüğün ne alakası var bilmiyorum. 'Ben devrimciyim, yobazların önünü kesmeye çalışıyordum. Onun için bu yazıldı' denir. Ama 'iftira' diyemiyor."

Murat Bardakçı ayrıca, intihal konusunda 15 senedir çok sayıda yayın yaptığına; fakat hiçbir sonuç alamadığına dikkat çekti. "Rektörler, hırsızlara her zaman sahip çıktı." diyen Bardakçı, "Rektörler beni arayıp, 'ilgileniyoruz' dedi. Ama hiçbir şey çıkmadı. Hatta bazı olaylarda ben suçlu ilan edildim." şeklinde konuştu.

Hacettepe Üniversitesi'nden Prof. Dr. Nurettin Bilici ise bilim hırsızlığı yapan birçok akademisyenin görevine devam ettiğini, hatta üniversitede yükseldiğini belirtti. İntihallerin yeterince yargıya taşınmadığını vurgulayan Bilici, bazı akademisyenlerin üniversitede kolay yükselme arzusunda olduğunu, bunun için de yazması uzun sürecek makaleleri makasladığını ve seri üretim yaptığını kaydetti. İntihal yapanları gündeme getirdiği için sekiz kez yargılandığını anlatan Dokuz Eylül Üniversitesi'nden Prof. Dr. İzge Ünal, YÖK ve Üniversitelerarası Kurul'un intihal yapanlara karşı daha etkili bir şekilde mücadele etmesi gerektiğini ifade etti.

Sosyal Güvenlik Ülke Gerçeklerine Zıt...


Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, sosyal güvenlik yasa tasarısının ülke gerçekleriyle zıtlık oluşturduğunu söyledi.

Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, sosyal güvenlik yasa tasarısının ülke gerçekleriyle zıtlık oluşturduğunu söyledi. Koncuk, “Türk Eğitim-Sen; Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasa Tasarısı'nın geri çekilmesi amacıyla 14 Mart Günü Emek Platformunun eylemine destek verecek ve Türk Eğitim-Sen'e üye eğitim çalışanları tüm yurt genelinde iş bırakacaktır” dedi.
Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye'de sosyal refah seviyesinin günden güne yükselmesi ve alım gücünün artması gerekirken, çalışanların ve emeklilerin her geçen gün hak kaybı yaşadığını söyledi. Yoksullaşma oranının büyük bir hızla arttığını ifade eden Koncuk, “Ülkemiz işsiz cennetine dönmektedir” dedi. Koncuk, devlet rakamları ile halk ekonomisinin birbirini tutmadığını kaydeden Koncuk, “Hayali verilerle insanlar kandırılmaya çalışılmaktadır. Tüm bunların üstüne hükümet Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasa Tasarısı hazırlayarak, çalışanın, emeklinin kazandığı hakları elinden almaya çabalamaktadır” dedi.

-“HÜKÜMET MUHALEFET İSTEMİYOR”-

Koncuk, tasarıya gelen tepkiler üzerine hükümetin geri adım atması gerektiğini, buna karşın Başbakan'ın sendikaları yalancılıkla itham ettiğine değinirken, Başbakan'ın sendikaların protestosuna bile katlanamadığının altını çizdi. Koncuk, ülkeyi yönetenlere göre Türkiye'de kimsenin muhalefet etmemesinin istendiğini belirtirken, hükümetin muhalefetten demokratik haklarını kullanmamasını ve iktidarın her icraatına alkış tutmasını istediğini savundu.

-TÜRK EĞİTİM-SEN 150 BİNE YAKIN ÜYESİ İLE İŞ BIRAKACAK-

Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Koncuk, ağır hak kaybı yaşayan halkın sıkıntısını dile getirmesinin iktidarı çileden çıkardığını söyledi. Koncuk sözlerini şöyle sürdürdü:
“Oysa bu tasarı, sosyal devlet ilkesiyle ders düşmekte ve ülke gerçekleriyle taban tabana zıtlık oluşturmaktadır. Bu nedenledir ki Türk Eğitim-Sen; Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasa Tasarısı'nın geri çekilmesi amacıyla 14 Mart Günü Emek Platformunun eylemine destek verecek ve Türk Eğitim-Sen'e üye eğitim çalışanları tüm yurt genelinde iş bırakacaktır. 150 bin'e yakın Türk Eğitim-Sen üyesi eğitim çalışanı, Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı tüm kurumlarda ve okullarda iş bırakacaktır. 14 Mart Cuma günü okullar idarecisiz, sınıflar öğretmensiz kalacak ve eğitim çalışanları bu tasarıya karşı demokratik tepkisini ortaya koyacaktır.”

'İsteyene İslam Din dersi Konmalı'


Alman İçişleri Bakanı Schaüble, Stern dergisine verdiği demeçte “Alman okullarında İslam din dersinden yana" bir tavır sergiledi.

Alman İçişleri Bakanı Wolfgang Schaüble, “Alman okullarında İslam din dersinden yana" bir tavır sergiledi. Schaüble, "Eğer Müslümanlar çıkıp da 'Biz de tıpkı Katolikler ve Protestanlar ya da Yahudiler gibi bir din dersi istiyoruz' derse, o zaman İçişleri Bakanı olarak Anasaya'nın, beni tarafsız hareket etmekle yükümlü kıldığını hatırlatırım. Bu ülkede inanç özgürlüğü vardır” dedi.
Stern dergisine demeç veren Schaüble, Alman okullarında İslam din dersi konusunu değerlendirirken bu yöndeki taleplerine sıcak bakacağını ortaya koydu. Schaüble şunları söyledi:
"Eğer Müslümanlar çıkıp da 'Biz de tıpkı Katolikler ve Protestanlar ya da Yahudiler gibi bir din dersi istiyoruz' derse, o zaman İçişleri Bakanı olarak Anasaya'nın beni tarafsız hareket etmekle yükümlü kıldığını hatırlatırım. Bu ülkede inanç özgürlüğü vardır. Yani farklı inanç gruplarından olan insanlara eşit muamele etmek zorundayız. Bu bakımdan bir İslam din dersi de müfredata eklenebilir. Ancak Müslümanlar, bir dinî cemaat olarak kabul görmelerini sağlayacak altyapıyı kendileri hazırlamalıdır. Ayrıca bu ders mutlaka Almanca olarak verilmelidir."

SPOR VE CİNSEL BİLGİLER DERSLERİNİ İSTEMEYENLER GİDER

Bu arada, Deutsche Welle tarafından yansıtılan demeçte Schäuble, Müslüman ailelerin, kızları spor ve cinsel bilgiler derslerine göndermemelerine ise anlayış gösteremeyeceğini vurgularken, "Kızının bu şartlar altında yetişmesini istemeyenler, hatta bu tür koşulları 'katlanılmaz' olarak nitelendirenler bir karar vermeli ve kızlarının kendi istedikleri şekilde yetişebileceği bir yere gitmelidir” şeklinde konuştu.

Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu’nun zorunlu din dersi eğitime ilişkin yaptığı “matematiksel” değerlendirme Alevilerin tepkisine neden oldu.


Alevi Bektaşi Federasyonu genel Başkanı Turan Eser, Bardakoğlu'nu “Aleviler'i yok saymakla” suçlarken, “sivil” rakamlara göre, Türkiye'nin yüzde 33'ünün Alevi Bektaşi olduğunu bildirdi.

Danıştay'ın, zorunlu din derslerini “hukuka aykırı” bulan kararının ardından başlayan din eğitimi tartışmaları sürüyor. Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu'nun din derslerinin zorunlu olması gerektiği yönündeki açıklamaları, ve “matematiksel” değerlendirmeleri Alevilerce tepkiyle karşılandı.

Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Turan Eser, Bardakoğlu'nun söz konusu değerlendirmeleriyle ilgili olarak açıklamalarda bulundu. Bardakoğlu'nun zorunlu din eğitiminin “Sünni İslam” anlayışı doğrultusunda yapılması gerektiğini savunduğunu ifade eden Eser, bu durumun kabul edilemez olduğunu belirtti.

Bardakoğlu'nun “Eşitlik diyorlar, matematiksel bir eşitlik mümkün değil” ifadelerine dikkat çeken Eser, şunları ifade etti:

“Diyanet İşleri Başkanı Türkiye'nin 'resmi ezberi' ile konuştuğu için, resmi matematik hesabındaki nüfusun 'yüzde 99'u Müslüman'dır' diye başlayan kalıp ve klişe cümlelere sığınıyor. Oysa sivil rakamlara göre, bu ülkenin yüzde 33'ü Alevi-Bektaşi'dir. Bu ülkede Gayri Müslimler vardır. Bu ülkede inanmayan insanlar vardır. Bardakoğlu'nun resmi matematik ezberi ile sivil hayatın matematik verileri taban tabana zıttır. Bu nedenle Anayasa'nın eşitlik ilkesini ihlal eden bir zihniyetin matematik hesabı doğru olsaydı, bu ülkede din, vicdan ve inanç özgürlüğü konusunda sorun olmazdı.”

DİYANET LAİKLİĞİ İHLAL EDİYOR

Turan Eser, eşitliğin sadece zorunlu din dersi konusunda ihlal edilmediğin söyledi. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın “eşitliği ve laikliği” ihlal eden bir kurum olduğunu ileri süren Eser'in değerlendirmeleri şöyle:

“Çünkü farklı inanç sahibi ya da inançsız olan insanlardan topladıkları zorunlu vergilerle sadece Sünni -Hanefilik anlayışı doğrultusunda hizmet vermektedir.

Diyanet İşleri Başkanı, 'Cumhuriyeti ve laikliği önemsiyoruz' diye mesaj veriyor. Oysa cumhuriyet ve laiklik ilkesini önemsemenin ve bu değerlere sadık kalmanın yolu, bu kavramların içeriğine uygun hareket etmekle mümkündür. Önemsemek, ancak uygulanmakta olan laiklik anlayışını tüm dinler ve inançlar karşısından eşit durmasını sağlamaktır. Sünnilik anlayışı doğrultusunda din hizmetlerinin siyasallaştırılması ve kurumsallaştırması değildir. Nüfusun üçte birini oluşturan Alevileri, Gayri Müslimleri ve inanmama hakkı özgürlüğünü kullanan yurttaşları hakkını korumayan bir yaklaşımın, 'Cumhuriyeti ve laikliği önemsemesi' mümkün değildir.'

İMAM FETVA VEREMEZ

Zorunlu din derslerinin kaldırılması konusuyla evrensel hukuk ve laiklik ilkesi gereği Milli Eğitim Bakanlığı'nın ve Hükümetin doğrudan muhatap olduğunu hatırlatan Eser, bu konuda “657 sayılı devlet memuru kanununa göre istihdam edilmiş bir imamın, demokratik, laik ve hukuk devletinde eğitim ve hukuksal kararlar konusunda” fetva veremeyeceğini söyledi. Eser kendilerinin bu eleştirilerine Bardakoğlu'nun, “Biz, İslam Cumhuriyeti'nin uleması ya da Osmanlı'nın şeyhülislamı değiliz” şeklinde yanıt verdiğini ancak, buna rağmen uygulamaların bu açıklamanın tam tersi olduğunu ileri sürdü.

Öğretmen Atamaları Meclis'e Taşındı...


Muhsin Yazıcıoğlu, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in yazılı olarak yanıtlaması istemiyle öğretmen fazlalığı varken neden eğitim fakülteleri açılıyor dedi?

Yazıcıoğlu, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in yazılı olarak yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığına verdiği önergesinde, Türkiye'de binlerce atama bekleyen öğretmen olduğunu ifade ederek, “Niçin yeni Eğitim fakülteleri açılmaktadır” diye sordu.
Yazıcıoğlu, önergesinde şu sorulara yer verdi:
“Son 5 yılda, fizik, kimya, biyoloji, matematik, felsefe, coğrafya ve sosyal bilgiler branşında yapılan öğretmen atamaları kaç tanedir?
Bu branşlarda yapılan atamalar öğretmen açığını karşılamakta mıdır?
Eğer yapılan atamalar açığı kapatmaya yetmiyorsa neden yeterince atama yapılmamaktadır?
Önümüzdeki 5 yıl içinde branşlar itibariyle ne kadar öğretmen ataması düşünüyorsunuz veya öğretmen atama planlaması hazırlığınız var mıdır?
Kadrolu öğretmen ataması yapmak yerine neden sözleşmeli öğretmen ataması yapılmaktadır?

İlköğretim okullarında kız öğrencilerin okullaşma oranı bu yıl itibariyle yüzde 96.14 olurken, ortaöğretimde yüzde 55.81 oldu...

Son yıllarda kız öğrencilerin okula gitmesi için yapılan kampanyaların da etkisi ile son 5 yılda kız öğrencileri okullaşma oranı yaklaşık yüzde 7 oranında artış yakaladı.

Milli Eğitim Bakanlığı verilerine göre ilk ve ortaöğretim okullarında kız öğrencilerin okullaşma oranı son 5 yılda önemli artış sağladı. İlköğretim okullarında okullaşma oranı yüzde 97.37 olurken, bu oran erkek öğrencilerde yüzde 98.53, kız öğrenicilerde ise yüzde 96.14'ü buldu. Ortaöğretim okullarında ise bu oranlar biraz daha düşük kaldı. Ortaöğretim okullarında okullaşma oranı yüzde 58.56 olurken, bu oran erkek öğrencilerde yüzde 61.17, kız öğrencilerde ise yüzde 55.81 oldu.

2003-2004 eğitim döneminde ilköğretimde okullaşma oranı yüzde 90.21'ken bu oran erkek öğrencilerde yüzde 93.41, kız öğrencilerde yüzde 86.63'dü. Aynı dönem ortaöğretimde ise okullaşma oranı kız öğrencilerde yüzde 48.43 olurken, erkek öğrencilerde yüzde 58.08, toplamda ise yüzde 53.37 oldu.

BİR YILDA KIZ ÖĞRENCİLERİN OKULLAŞMA ORANI YÜZDE 9 ARTTI

Buna karşın ilköğretimde özellikle kız öğrencilerin okullaşma oranı 2002-2003 eğitim dönemi ile 2006-2007 eğitim dönemi arasında önemli bir artış göstermezken, son bir yıllık dönemde yaklaşık yüzde 9 oranında artış sağladığı gözlemlendi.

2006-2007 eğitim döneminde ilköğretimde kız öğrencilerin okullaşma oranı yüzde 87.93 iken, 2007-2008 döneminde bu oran yüzde 96.14'ü buldu. MEB istatistiklerine göre bu artışın sebebi ise 2006-2007 dönemine kadar bulunan istatistiklerin 2000 yılı nüfusu sayımına göre düzenlenirken, 2007-2008 eğitim dönemi istatistiklerinin 2007 nüfus sayımı sonuçlarına göre düzenlenmesinden kaynaklandığı ortaya çıkıyor.

Ortaöğretim kurumlarında ise kız öğrencilerdeki okullaşma oranı 2006-2007 eğitim döneminde yüzde 52.16 olurken, 2007-2008 eğitim döneminde bu oran yüzde 55.81 oldu.

DÖNEM İLKÖĞRETİM ORTAÖĞRETİM

KIZ ERKEK TOPLAM KIZ ERKEK TOPLAM

2003-2004 86.89 93.41 90.21 48.43 58.08 53.37
2004-2005 86.63 92.58 89.66 50.51 59.05 54.87

2005-2006 87.16 92.29 89.77 51.95 61.13 56.63

2006-2007 87.93 92.25 90.13 52.16 60.71 56.51

2007-2008 96.14 98.53 97.37 55.81 61.17 58.56