18 Mart 2008 Salı

ÖSS'ye hazırlık sürecinde netlerinizin artmasını istiyorsanız, aşağıdaki püf noktalarına dikkat etmelisiniz:

Öncelikle hedefinizi belirleyin. Ve hedefinizdeki bölümü kazanmak için ÖSS'de yaklaşık kaç net yapmanız gerektiğini öğrenin. Böylece çalışmalarınız "sonuca yönelik" olacaktır.

Sayısalcılar öncelikle Mat-1 ve Fen-1 konularına çalışmalı, sonra Mat-2 ve Fen-2 konularına geçmeli. TM'ciler Mat-1 ve Ed-Sos konularını halletmeden Fen-1 ve Mat-2'ye aşırı yüklenmemeli. Sözelciler ise sözel dersleri halletmeden Fen-1 ve Mat-1'de yoğunlaşmamalı.

Konulara yarım yamalak çalışmamalısınız. Örneğin, 6 konuya yarım yamalak çalışmaktansa 3 konuya derinlemesine çalışmanız daha mantıklıdır. Bir konuya ilişkin çıkan soruların yaklaşık yüzde 70-80'ini doğru çözebiliyorsanız, o konuyu kavramışsınız demektir.

Özellikle zor olan konulara çalışırken, tıkandığınız noktada "kendim halledeceğim" diye ısrar etmeyin ve öğretmenlerinizden yardım alın. Öğretmenlerinizin göstereceği bazı püf noktaları size bir ufuk kazandıracaktır. Aksi takdirde ciddi manada zaman ve motivasyon kaybınız olabilir.

Herhangi bir derse veya konuya karşı önyargılı olmayın. "Bu zor bir konu. Çalışsam da yapamam" demeyin.

Farklı kaynaklardan bol soru çözmelisiniz. Yanlış cevapladığınız soruları da mutlaka öğretmenlerinize sormalısınız.

Belirli aralıklarla ÖSS deneme sınavları çözmelisiniz. Fakat "deneme kolik" olmamaya özen göstermelisiniz. Zira konu eksiğiniz çok olduğu halde sürekli deneme sınavı çözmeniz, size ciddi bir katkı sağlamayacaktır.

Mayıs ayının sonuna kadar konularınızı bitirmeyi hedeflemelisiniz. Unutmayın ki "her bitiremediğiniz konu", ÖSS'de sizin için stres sebebi olacaktır.

ÖSS'nin Favorileri Konuştu...

Gençler üniversite sınavı için tempoyu yükseltti. 120 bin öğrencinin katıldığı deneme sınavında Kardelen Ergunel, Başak Karadeniz ve Semih Öztürk 300 tam puan almayı başardı..

ÖSS sınav tarihi yaklaşırken favoriler de birbiri ardına ortaya çıkmaya başladı. Deneme sınavlarında ilk sırayı alan Kardelen Ergunel, Başak Karadeniz ve Semih Öztürk'ün, 15 Haziran'da yapılacak gerçek sınavda da ilk sıraları almalarına kesin gözüyle bakılıyor.

BAŞARININ SIRRI DİSİPLİN
Bir dershanenin 120 bin öğrencinin katıldığı deneme sınavlarında, Beşiktaş Atatürk Lisesi'nden Kardelen Ergunel sözel, Sabancı Anadolu Lisesi'nden Başak Karadeniz eşit ağırlık, İstanbul Erkek Lisesi'nden Semih Öztürk de sayısal birincisi oldu. Üçü de 300 tam puan almayı başardı. Sınavlara iki yıldan beri hazırlandığını belirten Kardelen Ergünel, başarısını disipline bağlıyor: "Çok erken saatlerde kalkıyorum. Mutlaka kahvaltı yapıyorum. Okul derslerim dışında günde en az birinci yıl 4 saat, ikinci yıl sekiz saat ÖSS'ye hazırlanıyorum." Başak Karadeniz ise, "Birinci tercihime girmeyi başarırsam, bunu şampiyonluk sayarım" diyor. Semih Öztürk de, İstanbul Erkek Lisesi'nin başarılı bir okul olduğunu belirterek, "Ben sistemli bir öğrenciyim. Derslerimi aksatmadan tekrarlarım. Ama ÖSS başka. Başarımı düşürmemek için her türlü sosyal hayatımı unuttum" diye konuşuyor. Diğer bir dershanenin 80 bin öğrencinin katıldığı deneme sınavında ise Galatasaray Lisesi'nden Canan Aktaş ve Robert Koleji'nden Taylan Onat sayısal, İstanbul Erkek Lisesi'nden Tuncay Çelik ile Galatasaray Lisesi'nden Serdar Taş eşit ağırlık, Beşiktaş Atatürk Lisesi'nden Nilüfer Çelimli ise sözel birincisi oldu. Liseler dört yıla çıkarıldığı için yalnızca özel okullar sınava girebilecek. Çünkü onlar hazırlıkla birlikte dört yıl okudular.

Taksim'in göbeğinde, liseli iki kız grubunun 'dedikodu' yüzünden yaptıkları kavga kanlı bitti.

Şişli Sağlık Meslek Lisesi'nde okuyan ve aralarında 'dedikodu' yüzünden husumet bulunan kız öğrenciler, Taksim Meydanı'nda kavgaya tutuştu. Kavgada kızlardan birinin falçatalı saldırısı sonucu iki kız öğrenci yaralandı. Yaralılar staj yaptıkları Taksim İlkyardım Hastanesi'nde tedavi altına alınırken, saldırgan öğrenci gözaltına alındı.

İNTERNETTE KÜFÜRLEŞME
İddiaya göre Şişli Sağlık Meslek Lisesi öğrencisi P.S.K. (17), hakkında dedikodu çıkardığı gerekçesiyle 4 gün önce A.Ö. ile kavga etti. Kavganın ardından A.Ö.'nün arkadaşları ile P.S.K. arasında husumet başladı.

Öğrenciler arasındaki husumet internet ortamına taşındı. İnternette yaşanan küfürleşmenin ardından Taksim İlkyardım Hastanesi'nde staj yapan P.S.K. ile arkadaşı M.Ç. evlerine gitmek üzere Taksim Meydanı'na geldiklerinde tartıştıkları kız grubu önlerini kesti. Yaklaşık 10 kişi oldukları belirtilen kızlar ile kavgaya tutuşan P.S.K., üzerinde bulunan falçatayı çıkararak daha önce kavga ettiği A.Ö.'yü sol bacağından yaraladı. Falçatanın yanlışlıkla isabet etmesi sonucu P.S.K.'nın yanındaki arkadaşı M.Ç. de kolundan yaralandı. Polisin hemen müdahale ettiği kavga sonrasında, yaralılar Taksim İlkyardım Hastanesi'ne kaldırılırken, P.S.K. gözaltına alındı. Olaya şahit olan kızların arkadaşları da hastaneye koştu. Hastane içinde yaralı A.Ö.'nün annesi Mihrican Ö. ile sağlık kontrolü için hastaneye getirilen P.S.K. ve ailesi arasında tartışma yaşandı. Mihrican Ö. kızını yaralayan P.S.K'ya saldırmak istedi. Polis tarafından engellenen kadın güçlükle sakinleştirildi.

"KIZIMI DÖVMÜŞLER"

P.S.K.'nın babası Kamber K. ise, "Kızımla arkadaşları bir dedikodu yüzünden kavga etmişler. Kızımı dövmüşler, sonra da internette küfürleşip Taksim Meydanı'nda kavga etmişler. Kızımda falçata yoktu. Herhalde yere düşen falçatayı alıp arkadaşını yaralamış"dedi.

Ocak 2008 sonu itibarıyla Türkiye’de Vakıf Üniversiteleri Birliği kuruldu. Birlik gelecekle ilgili hedeflerini belirledi.

İlk hedefleri YÖK Genel kurulu üyeliği Vakıf Üniversiteleri Birliği'nin hedefleri

Ocak 2008 sonu itibarıyla Türkiye'de Vakıf Üniversiteleri Birliği kuruldu. Başkanlığına eski Halk ve Ziraat Bankası Genel Müdürü ve eski Maltepe Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Ali Doğan Ünlü geldi. Ülkemizde 2007-2008 akademik yılı itibarıyla 25 olan vakıf üniversiteleri sayısı 2008-2009'da 30'a, 2009-2010 yılı itibarıyla da Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in ifadesi ile 40'a çıkacak. Yani Türkiye'de her 3 üniversiteden birisi vakıf statüsünde olacak.

İşin ilginç yanı, en üst organ olan YÖK Yönetim Kurulu'nda vakıf üniversiteleri adına bir temsilci bulunmuyor... Vakıf Üniversiteleri Birliği, tabii ki öncelikli olarak kendi sorunlarına eğilerek işlerliğini kazanmak isteyecektir. Çok kısa sürede aşağı yukarı her üniversiteden mütevelli heyet üyesi, başkan yardımcısı veya başkanı olan kişi-lerce temsil edilecektir.

Birliğin öncelikli görevi, mevcut 2547 sayılı kanun çerçevesinde nelerin değiştirilmesi gerektiğini, bugüne kadar şikâyet edilen, YÖK'ün vakıf üniversitelerine üvey evlat muamelesinin nasıl giderilebileciğini gerekli kademelere iletmek olacak. Birliğin ön gördüğü değişikliklere bakacak olursak:

* YÖK başkanlığında vakıf üniversiteleri mütevelli heyet başkanlarından oluşan bir koordinasyon kurulu oluşturulması.

* YÖK Genel Kurulu'na birkaç üye verilmesi.

* Yasada vakıf üniversitelerinde ita amirinin Mütevelli Heyet Başkanı olduğu belirtiliyor. Bu görev tarifinin daha belirgin hale getirilmesi.

* Rektörlerin görev süresinin 3 yıl olarak tanımlanıp, sınırsız kez görev yapabilmesini sağlanması ve rektörler için profesör unva-nı aranmaması.

* Rektörün görevlerinin daha iyi tanımlanması.

* Vakıf üniversitelerinde yabancı uyruklu üyelerin her kademede idari görev yapabilmesinin sağlanması.

* Mesleki ve ortaöğrenim kurumlarından mezun olanlara, kendi mesleklerinin devamı olan yükseköğretim programlarına giriş-te öncelik tanınması.

* ÖSYM'nin yüzde 100 oranında yerleşim yapabilmesi için çalışılması. (Zira her yıl 40 binin üzerinde öğrenci sistem kurbanı olarak hak ettikleri halde yerleşemiyor ve bundan en çok vakıf üniversiteleri etkileniyor.)

* Gerekli düzenlemeler yapılarak, devlet ve özel kredi kurumlarının vakıf öğrencilerine cazip koşullarda, mezun olduktan sonra uzun dönemde ödeyecekleri kredi sağlaması için çalışılması.

* Vakıf üniversitelerinde çalışanların hangi kanun çerçevesinde istihdam edildiklerinin daha belirgin hale getirilmesi.

* Vakfın zorda olduğu durumda devlete devredilmesinden ziyade başka bir vakfa devredilmesine olanak sağlanması.

* Bursların öğrencilere başarı kriteri yanısıra ihtiyaç kriteri de gözönüne alınarak verilmesi.

* Bölüm açılmasına YÖK yerine üniversitenin karar vermesi, kontenjanı YÖK'ün onaylaması. Fakülte açılmasına ise Meclis yerine YÖK Genel Kurulu'nun karar vermesi.

* Talebi rahatlatacak bir yol olarak, vakıf üniversitelerinin bulundukları il dışında da fakülteler açabileceği bir sisteme gidilmesi.


***

İşte Vakıf Üniversiteleri

Birliği'nin yapmak istediklerinden bazıları bunlar. Birliğin yakın gelecekte Türkiye'de yükseköğrenime yön veren ve gündemi oluşturan vizyon sahibi olan bir kurum ola-cağı kesin gibi görünüyor.

Gürüz İle Kondu Özcan'la Kalkmadı...

Üniversitelerde başörtüsü yasağı, Kemal Gürüz imzasıyla çıkarılan bir yazı ile uygulamaya konuldu. Yasağın kalkması için yeni YÖK başkanının imzalı yazısı yeterli olmadı.Üniversitelerde başörtüsü sorunu uzun yıllar yükseköğretimde tartışma konusu olurken AK Parti hükümeti MHP ile anlaşarak bu konuda anayasa değişikliği yapmıştı. Partiyi kapatma davasına götüren anayasa değişikliği YÖK'ün yazısının Danıştay tarafından durdurulması üzerine uygulamaya konulamazken, yasağı başlatan YÖK Başkanı Kemal Gürüz'ün yazısı halen yürürlükte. 15 Eylül 2000 tarihli 'hizmete özel' olarak rektörlere gönderilen yazı sadece dönemin YÖK Başkanı Gürüz'ün imzasını taşıyor. Gürüz, 15 Eylül 2000 tarihli "3699/20644" sayılı yazısında "kılık kıyafetle ilgili mevzuata aykırı davrananlarla ilgili konunun titizlikle izlenmesini ve gereken işlemlerin yapılmasını" istiyor. Gürüz, yazısında, "Türbanlı olarak üniversiteye gelmek, üniversitenin huzur ve sükunetini bozan siyasi ve ideolojik bir eylem ve yükseköğretim kurumundan çıkarılmayı gerektiren bir fiil olarak kabul edilmektedir." diyor. Gürüz, üniversiteye başörtülü gelecek öğrencilere kılık kıyafetle ilgisi olmayan Öğrenci Disiplin Yönetmeliği'nin 10/b maddesinin uygulanması talimatı veriyor. Gürüz, ayrıca, 'lojmanlarda sürekli ikamet edenlerin de bu konuda uyarılmaları, aykırı tutumlarını sürdürmekte ısrar edenler hakkında da gerekli işlemlerin yapılması' talimatı veriyor. Öğrencilerin üniversiteden çıkarılmasını öngören, 8 yıldır uygulanan ve kılık kıyafetle ilgisi olmayan yönetmeliğin 10/b maddesi şöyle: "Yükseköğretim kurumlarının ideolojik ve siyasi amaçlarla huzur, sükun ve çalışma düzenini bozmak veya boykot, işgal, engelleme, personelin işini yavaşlatma gibi eylemlere katılmak, bu amaçlara yönelik eylemleri tahrik etmek."

Gürüz yetkili; ama Özcan değil

Geçen hafta Danıştay 8'inci Dairesi, YÖK Başkanı'nın bu konuda tek başına düzenleme yapma yetkisinin bulunmadığına karar vermişti. Danıştay, YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan'ın rektörlere gönderdiği, "Anayasa düzenlemesi yeterli, başörtülü öğrenciyi üniversiteye alın" yazısının yürütmesini durdurmuştu. 8. Daire üyelerinin oybirliğiyle verdiği kararda, "YÖK Genel Kurulu'nun yetkisinde olan bir alanda YÖK Başkanı'nın tek başına düzenleme yapma yetkisinin bulunmadığı açıkça anlaşılmaktadır. Rektörlüklere yapılan bir bildirim olan genelgede yetki unsuru yönünden yasaya uyarlık bulunmamaktadır. Açıkça yasaya aykırı olan işlemin, yürütülmesinin durdurulmasına oybirliğiyle karar verildi." denilmişti.

Üniversitelerdeki skandallar birbirini izlerken böylesi ilk kez görüldü. Sahte belgeyle doçentliğe tayin yapıldı. Şartname bile kitabına uydurulmuş.

Ondokuz Mayıs Üniversitesi'nde (OMÜ) 2006 yılında açılan doçentlik kadrosuna bir akademisyenin sahte belgeyle atandığı iddiası üzerine Yükseköğretim Kurumu (YÖK) ön inceleme başlattı.

YÖK Başkanlığı'na 14 Ocak 2008'de intikâl ettirilen bir ihbarda, OMÜ Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları Ana Bilim Dalı'nda 2006 yılında doçentlik kadrosu ilânı asıldığı, bu ilâna özel amaçlı ve maksatlı olarak "Lazer Cerrahisi'nde Deneyimli Olma" şartı konulduğu ileri sürüldü. İlân sırasında kadrosu Yrd. Doç. olan M.B.Ç.'nin kadroya müracaat ettiği, sahte belgeyle atamasının yapıldığı iddia edildi. YÖK, rektör, dekan ve ilgili birimde görevli profesörlerin iştirakleri ile yasadışı atama yapıldığı iddia edilen ihbarla
ilgili ön inceleme başlatılmasını istedi.

Üniversite yönetimi de soruşturma başlattı.
Alınan bilgilere göre, 2006 yılında OMÜ Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı'nda bir doçentlik kadrosu ilanı verildi. İlan nedeniyle birçok kadın ve doğum uzmanı Yrd. Doç., başvurmayı düşündü, ancak 'lazer cerrahisinde deneyimli olma' şartı, önlerini kesti. Bu alanda Türkiye'de sayılı uzman bulunduğu öğrenilirken, Yrd. Doç. Dr. M.B.Ç., hazırladığı belgelerle başvurusunu yaptı. Belgeler içine, 'laparoskopik lazer cerrahi eğitimi almış olmak' şartına uyan, Belçika'da Brüksel Centre
Hospitalier İnterregional Edith Cavell Hastanesi'nde 04 Eylül 2006-1 Kasım 2006 tarihleri arasında çalışıp, iki ay süreyle ameliyatlara katılarak almaya hak kazandığına ilişkin Fransızca yazılmış bir (daha sonra tanıklık anlaşılan) belge de konuldu.

Bunun üzerine aynı bölümde görev yapan Prof. Dr. A.K., Prof. Dr. E.M.'nin ve başka bir üniversitede görevli Prof. Dr. R.M.'nın mütalaaları, Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ş.S.'nin onayıyla dosya OMÜ Rektörü Prof. Dr. Ferit Bernay'a ulaştı, akademik
gereklilikleri de kontrol edilerek doçentlik kadrosuna atanmasında bir sakınca görülmedi. Gerekli prosedürün işletilmesinin ardından M.B.Ç. doçentlik kadrosuna atandı. Ancak, bölümde üstü kapalı olarak duran ve uzun zaman kullanılmayan lazer cihazından uzak durduğu şüphe uyandıran M.B.Ç.'nin, lazer belgesiyle ilgili iddiaları gündeme geldi. İncelemede doçentin, belgede yazan tarihlerde kurs gördüğü ve deneyim kazandığı iki aylık dönemde Samsun'da olduğu ve yaklaşık 46 ameliyata katılıp, hastanede yaklaşık

72 muayene yaptığı anlaşıldı. Maaşını ve döner sermaye payını da düzenli olarak aldığını içerir bilgilerin yer aldığı belgeler, isimsiz ihbar mektubuyla YÖK'e ulaştırıldı. Doçentlik kadrosuna etken olan lazer cihazı ise bir odada üzeri örtülü halde atıl vaziyetti durduğu belirtildi. Bu arada, doçente belgenin verildiği sıralarda yurt dışına hiç çıkmadığı da anlaşıldı. Ayrıca belgenin Türkiye'de az bilinen Fransızca lisanında tertip edilmesine de dikkat çekildi.


Belgeyi veren ve şu anda İstanbul'da bir hastanede görevli olan Doç. Dr. Y.K., soruşturmanın kendisine ulaştığını, sertifika vermediğini, belgenin 'tanıklık' olduğunu, bu belgenin kişinin kendi isteği üzerine ameliyat veya tedavi uygulamalara katılması halinde tanıklık olarak verildiğini söyledi. Kendisinin verdiği 4 Eylül 2006-1 Kasım 2006 tarihli tanıklık belgesinin tarihinde hata olduğunu belirten Doç. Dr. Y.K., "Asıl tarih 05 Ağustos 2002-11 Ağustos 2002 olması gerekli. 26 Şubat 2008 tarihinde yeni
bir belge hazırlayarak ilgili yerlere gönderdim. Tarih hatası bizden kaynaklı. Bu belge kişinin isteği üzerine verilir. O dönemde benimle birlikte 6 gün ameliyatlara katıldı. Ben de bir belgeyle katıldığına dair tanıklık yaptım. 6 günde cihazın kullanımı ameliyat yapılacak düzeyde öğrenilemez. Uzmanlık doktorun ameliyat becerisine, alacağı eğitime göre değişir. 6 günde ciddi ameliyatlar yapılamaz. Benim verdiğim belgeyle doçentlik alınamaz. Bunun hukuki şartları yasada bellidir ve yerine getirilmesi
gereklidir" dedi.

Rektör Prof. Dr. Ferit Bernay ise olayla ilgili şikayet üzerine üniversite olarak soruşturma başlattıklarını, bilgi ve belgelerin toplanmasının devam ettiğini söyledi. Olay soruşturma kapsamında olduğu için net bir şey söylemenin doğru olmayacağını ifade eden Bernay, bir suç varsa gerekenin yapılacağını, hukuk sürecinin başlatılacağını kaydetti. Sahte belgeyle doçentlik kadrosuna atandığı iddia edilen M.B.Ç. ve ilgili profesörler konuyla ilgili açıklamada bulunmadı.

Okullarda Yeşil Bayrak Projesi...

Ankara uzun yıllar Mamak Çöplüğü sorununu yaşadı. İngilizler de her yıl 110 bin ton atığın sadece 14 bin tonunun ayrıştırılmış olmasının sorunlara daveteyi çıkardığı görüşündeler.
Midland halkının bir kısmı atıklarını geri dönüşüme gönderiyor. Her ne kadar halk zaman içinde bilinçlense de atıkların plastik, kağıt ve teneke olarak gruplandırılmasında istenilen düzeye gelinemiyor.

Midland'de son dönemde yerel basına yansıyan haberlere göre, yetkililer zaman zaman çöplüklerde meydana gelen patlamalar ve yangınların da yanlış ayrıştırma yapılması nedeniyle yaşandığını açıklıyorlar.

Worcestershire Belediyesi'nin yaptığı açıklamaya göre, yıllık 110 bin ton atığın sadece 14 bin tonu ayrıştırılmış vaziyette atılıyor. Bu da bu tür problemlere davetiye çıkarıyor.

Belediye Meclisi Sözcüsü Chris Crean 1997 yılından beri her evden en az 100 kutu geri dönüşüm olsaydı patlamalarda yüzde 30 azalma olacağını açıkladı.

Okullarda yeşil bayrak projesi

İNGİLTERE'de bazı okullarda öğrenciler tarafından 'yeşil bayrak' projesi başlatıldı.

Stillington'da bazı okullar bu uygulamaya geçtiler. Okullarda çevreye duyarlı öğrenciler tarafından Çevre Koruma Derneği kuruldu. Bu dernek insanları bilinçlendirmeyi, çevreye karşı daha duyarlı insanlar kazanmayı amaçlıyor.

Okulda hem öğretmen hem de proje başkanı olan Emma Robertson "Sınıf sınıf gezip projemizi anlatıyor ve insanların dikkatini projeye çekecek işler yapıyoruz. Çalışmalarımızın meyvelerini almaya başladık bu çok mutluluk verici" dedi. Proje kapsamında kampanyaya katılan öğrencilere sertifika verdiklerini söyleyen Robertson "Projeye katılan snıflar arası yarışma düzenliyoruz. Ufak ödüllerimiz oluyor. Böylece küçük yaştan öğrencilerimiz hem bilinçleniyor hem de çevreye duyarlılıkları artıyor" diye konuştu.

Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, bakanlıktan ve mülki amirliklerden izin alınmadan okullarda yarışma ve araştırma yapılmayacağını bildirdi.

Çelik, yayımladığı genelgede, Milli Eğitim Bakanlığına (MEB) bağlı okul ve kurumlarda, çeşitli kuruluşlarca sosyal etkinlikler kapsamında yarışmalar düzenlendiğini ve eğitim-öğretimle ilgili çeşitli araştırmalar için veri toplamak amacıyla anketler uygulandığını kaydetti.

Bu kapsamda, mevzuata göre yurt genelinde düzenlenen yarışmalar için MEB'den, il/ilçe düzeyinde düzenlenen yarışmalar için ise mülki amirlerden izin alınması gerektiğini ifade Çelik, birden fazla ili kapsayan okul ve kurumlarda gerçekleştirilecek araştırmalar için izin başvurularının MEB Eğitimi Araştırma ve Geliştirme Dairesi Başkanlığına, bir ili kapsayan izin başvurularının il milli eğitim müdürlüğüne üniversite/enstitü/kurum tarafından yapılması gerektiğini belirtti.

Çelik, genelgede şunları kaydetti:
“Ancak, bazı kurum, kişi ve kuruluşlarca bakanlığımızın izni ve bilgisi dışında okul ve kurumlarımızda çeşitli yarışmalar ve araştırmalar düzenlendiği bakanlığımıza intikal eden bilgilerden anlaşılmaktadır. Bu sebeple ulusal ve uluslararası yarışmaların düzenlenmesinde, düzenlenen yarışmalara katılım sağlanmasında, araştırmalara izin verilmesinde yukarıda açıklanan mevzuat kapsamında işlem yapılması, bakanlığımızın ve mülki amirlerin yetkisinde olan izinler olmadan okul ve kurumlarımızda yarışma ve araştırma yapılmasına izin verilmemesi gerekmektedir.”

Öğrenciler törendeyken, sınıftaki çantalarından paraları ve kırtasiye malzemeleri çalındı.

Sivas'ın Hafik İlçesi'ndeki Cumhuriyet İlköğretim Okulu'nda, 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Zaferi'nin 93'üncü yıldönümü dolayısıyla bahçede düzenlenen törene katılan öğrencilerden bazılarının, sınıftaki çantalarından paraları ve kırtasiye malzemeleri çalındı.

İlçe merkezindeki Cumhuriyet İlköğretim Okulu'nda bu sabah düzenlenen tören için tüm öğrenciler sınıflarından çıkarak okul bahçesine indi. Bahçedeki tören programının tamamlanmasından sonra sınıflarına dönen öğrencilerden bazıları çantalarındaki paraların, bazıları ise defter ve flütlerinin çalındığını farketti. Durumun okul idaresine bildirilmesinden sonra polise haber verildi. Yapılan incelemede okul öğrencilerinden Merve Güven'in 10, Sefa Güven'in ise 30 YTL'sinin çalındığı, bazı öğrencilerin ise defter ve flütlerinin alındığı belirlendi. Polis, hırsızlıkla ilgili araştırma başlattı. Parası çalınan öğrencilerden Merve Güven, “Okulda sık sık bu tür hırsızlıklar oluyor. Daha önce de param çalındı” diye konuştu.

Türkiye’nin ilk öğrenci sendikası “GENÇSEN” için İstanbul Valiliği’ne kuruluş dilekçesi verildi...

Valilik, başvuruyu kabul ettikten sonra Sendikalar Kanunu gereği bazı eksik belgelerin tamamlanmasını istedi. Sendikanın tüzüğüne göre, üye ve kurucuların tamamı öğrencilerden oluşuyor. Kurucular arasında İstanbul, Marmara, İstanbul Teknik, Anadolu, ODTÜ, Ankara Uludağ üniversitelerinden, elektrik elektronik, hukuk, iktisat, endüstri mühendisliği ve eğitim fakültesinin çeşitli bölümlerinden öğrenciler yer alıyor.

'Hepimiz okumuş çocuklarız'
Başvurunun ardından kendilerinden “okur-yazarlık belgesi” ve “noterden tasdikli mal bildirimi” istendiğini anlatan GENÇSEN Merkez Yürütme Kurulu Üyesi Kıvanç Eliaçık, “Okur-yazar belgemiz olmadığı için valiliğe bunu sunamayacağız ama hepimiz okumuş çocuklarız” dedi.
Öğrenci olmaları ve düzenli bir gelirleri bulunmaması nedeniyle mal birikimi yapmalarının söz konusu olmadığını ifade eden sendika kurucuları, mal bildirimlerinde “ipod”, “walkman”, “kütüphane”, “çizim masası”, “bisiklet” gibi maddelere yer vermeye hazırlanıyor.
Eliaçık, “10 bin kitaplık bir kütüphanem var, onu göstereceğim. Bir arkadaşımızın çizim masası var, o da bunu gösterecek” dedi.

Hacettepe Microsoft'un Önüne Geçti...

İnternet tamamen değişiyor, xaml internette büyük bir etki oluşturacak .Dünyanın ilk xaml icon görüntüleyicisi ve xaml dictionary oluşturucusu ücretsiz yayınlandı.

Program xaml kaynaklarını görüntülüyor ve xaml lerden yeni kaynak kütüphaneleri (resource dictionary) oluşturmanızı sağlıyor.
Programı kullanmak isteyen İnternet ve Program uzmanları aşağıdaki linkten programı indirerek
xaml geliştirmede yardımcı araç olarak kullanmaya başlayabilirler.
#http://www.grafile.com/download/XamlIconViewerSetup.msi
Üstelik Xaml icon Viewer programı ücretsiz.
Programda bulunan yakınlaştırma desteği ile xaml leri büyüterek görebiliyorsunuz.
Programda yeni bir arama teknolojisi geliştirildi. Bir kelime aranırken birbaşka kelimeyi
hatta birçok kelimeyi aynı anda aratıp sonuçlarını sürekli güncellenir şekilde görebiliyorsunuz.

Program önceki medya ( jpg,gif,png) görüntüleyicilerden farklı olarak milyarlarca dosyayı
TeraByte tipinde medyayı gösterebilecek şekilde tasarlandı.
Program sayesinde Program geliştiricilerin kaynak kullanım hızları artacak ve çok daha hızlı internet siteleri
ve programları geliştirip kaynakları çok hızlı kullanabilecekler.
Programın amacı kaynakların görüntülenmesi ve web sitesi ile program geliştiricilerin kendilerine özel yeni
kaynakların oluşturmasına imkan sağlamak.

Programı geliştiren Horizon Yazılım Limited Şirketi xaml kaynaklarını grafile.com dan ücretli ve ücretsiz olarak
dağıtmakta, örnek proje olarak epiri live sözlük sistemi de epiri.com adresinde kısa bir süre sonra xbap olarak yayına başlayacak.
epiri.com adresinde yeni nesil sözlük ve kaynak sistemi olarak devreye girecek
yeni nesil kaynak projesi Hacettepe Üniversitesi Teknokent te geliştiriliyor.
Uluslararası alandan da Horizon Yazılıma destek geliyor. Microsoft 'tan Horizon' a destek .

Programı ilk olarak kullanan Microsoft User Experince Designer takımından Pam Scott
daha önce internette benzer bir programı çok aradığını fakat benzer bir program bulamadığını,
bunun gördüğü dünyadaki ilk xaml icon görüntüleyici olduğunu belirtti.
Programı çok faydalı , gerekli bir program olduğunu belirten Pam Scott,
programı çok sevdiğini ve hayatını kolaylaştırdığını söyledi.
Programın kullanımını çok kolay bulduğunu söyleyen Pam Scott,
program yardıma ihtiyaç duymadan kullanılabilir dedi.
Programın birçok özelliğini beğendiğini ve xaml ile ilgilenenlerin programdan
çok fayda sağlayacağını söyledi.

Xaml ile 3 boyutlu vektör 2 boyutlu vektör internette ve programlarda
önemli bir şekilde yer alacak ve yepyeni bir internet ve bilgisayar programları
kullanıcılara sunulacak.
Çok daha temiz kaliteli görüntü ile daha zevkli zengin içerikli programlar ve
internet gelecek.
Yeni teknolojilerin geliştirilmesine de Horizon Yazılım katkıda bulunacak.

Alternatif başlıklar.

1-Hacettepe Teknokentte Dünya yazılım devlerine yazılım üretiliyor.
2-Dünyada yapılamayanları Hacettepe Teknokentte girişimciler yapıyor.
3-Hacettepe Teknokentte Yazılım Firmaları Microsoft a Yazılım üretiyor.
4-Hacettepe Teknokent Dünyanın en büyük teknokenti olmak için kolları sıvadı.
5-Başarı kaçınılmazdı, Hacettepe Teknokent dünya devi oluyor.
6-Hacettepe Teknokent firmaları dünyayı sarsacak
7-Hacettepe Teknokent dünyayı değiştirecek.
8-Dünyanın en gelişmiş Yazılım Teknolojileri Haccettepe Teknokentte üretiliyor.
9-Hacettepe Teknokentte tek hedef Dünya devi firmalar oluşturmak
10-Çalışmalar meyve veriyor, Dünyaya Yazılım ihraç ediyoruz , Alıcılar Microsoft, US Air Force, General Electric..
11-Teknolojide alıcı değiliz. Dünyanın en iyi ürünlerini üretiyoruz.
12-Microsoft tan önce Hacettepe Teknokent bu teknolojiyi geliştirdi.
13-Dünyada benzerini yapabilen henüz yok.
14-Küçük dev adımlar, Hacettepe teknokent dünyayı değiştirecek.
15-Hacettepe Teknokentte süper teknoloji ürettiler bundan iyisini yapmak çok zor.

Programla ilgili sorularınızda bizimle mail ve telefonla irtibata geçerek sorularınızı sorabilirsiniz.

İnternetten küfürleşen liseli kızlar, Taksim meydanında düelloya tutuştu.

İnternette 'Chat' yaparken henüz öğrenilemeyen nedenle tartışan Şişli Sağlık Meslek Lisesi 3'üncü sınıf öğrencisi P.S.K (17) ile A.Ö.(17) Taksim Meydanı'nda buluşmak için anlaştı.

Buluşma noktasına arkadaşlarıyla gelen P.S.K. (17) ile A.Ö.(17) arasındaki tartışma bir süre sonra kavgaya dönüştü.

BIÇAKLAR ÇEKİLDİ

İki kız öğrenci saç saça kavga ederken diğer kızlar da kavgaya karıştı. İki grup arasındaki kavgada bıçaklar da konuştu

P.S.K çantasından çıkardığı maket bıçağını karşı gruptaki A.Ö.'nün bacağına doğru salladı. Bu sırada P.S.K.'nın darbelerinden birisi de kendi arkadaşı M.Ç.'ye(18) isabet etti. Kanlar içinde kalan iki kız yere yığıldı.

Acılar içerisinde kıvranan iki öğrenci polis ekiplerince bir taksiye bindirilerek Taksim İlkyardım Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırıldı. P.S.K. ve beraberindeki bir başka arkadaşı ise polis tarafından gözaltına alınarak ekip aracına bindirildi.

ANNEYİ POLİSLER ENGELLEDİ
Hastane önünde bekleyen yaralı A.Ö.'nün annesi, P.S.K.'ye saldırmak istedi. Öfkeli anneyi polis engelledi.

P.S.K.'nın babası kamber k.,"Kızımla diğerleri internetten küfürleşiyordu. Engel olmaya çalıştım. Dinlemediler. Bugün buluşmuşlar. Nedenini ben de bilmiyorum" diye konuştu.

Yaralanan öğrencilerin durumunun iyi polis, olayla ilgili geniş soruşturma başlattı.

Karabük’te, öğretmen okullarının kuruluşunun 160’ncı yılı nedeniyle düzenlenen törene, lise öğrencisi 2 genç kızın türbanla katılması dikkati çekti.

Törende konuşma yapan Karabük Valisi Can Direkçi, biraz çarprazında oturan türbanlı 2 öğrenciyi farketmediğini, “Bu konu ile ilgili İl Milli Eğitim Müdürü'nden bilgi alacağım. Bunlar öğrenci miydi, yoksa normal vatandaş mıydı bilmiyorum. Konuyu araştıracağım, gereken yapılacak” dedi.

Karabük Vali Nafiz Kayalı Gençlik Merkezi'nde düzenlenen törene, Karabük Valisi Can Direkçi, Karabük Milli Eğitim Müdürü Mehmet Beşler, Karabük Anadolu Öğretmen Lisesi öğretmen ve öğrencileri katıldı. Karabük Anadolu Öğretmen Lisesi'nden 2 kız öğrencinin türbanları ile törene katılmaları dikkat çekti. Öğretmen okullarıyla ilgili slayt gösterisinin ardından, Karabük Anadolu Öğretmen Lisesi Müdürü Ahmet Muammer Ertekin, öğretmen okullarının tarihi ve okulu hakkında bilgiler verdi.

Vali Can Direkçi de öğretmen okullarının önemi konusunda konuşma yaparken, hemen önündeki sıralarda oturan türbanlı öğrenciler Vali'yi dikkatle dinlediler.
Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesi öğretim üyesi Yrd. Doç.Dr. Mehmet Gültekin ise “Öğretmen nitelikleri ve öğretmen yetiştirme” konulu bir konferans verdi.
Tören 'Öğretmenim' konulu komposizyon yarışmasında dereceye giren öğrencilere ödüllerinin verilmesi ile son buldu.

VALİ: KONUYU ARAŞTIRACAĞIM

Törenden sonra öğrenciler arasında 2 genç kızın salonda türbanıyla oturduğunun sorulması üzerine Vali Can Direkçi, bu öğrencileri görmediğini söyledi. Vali Can Direkçi, “Biraz bugün rahatsızdım. Bu öğrencileri görmedim, zaten arka taraf da karanlıktı. Konuşmamı yaptıktan sonra ben çıktım. Bu konu ile ilgili İl Milli Eğitim Müdürü'nden ayrıca bilgi alacağım. Bunlar öğrenci miydi, yoksa normal vatandaş mıydı bilmiyorum. Konuyu araştıracağım, gereken yapılacak” diye açıklamada bulundu.

Ağrı Milli Eğitim Müdürü Yine görevden alındı.

Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik tarafından iki kez merkeze çekilmek üzere bir kez de Diyarbakır'a müfettiş olarak atanması amacıyla görevden alınmasına karşın mahkeme kararı ile görevine geri dönen Ağrı Milli Eğitim Müdürü Turgut Koçak, yine görevden alındı.
Milli Eğitim Bakanlığı'na ait atama kararları bugünkü Resmi Gazete'de yayımlandı. Ağrı Milli Eğitim Müdürü Turgut Koçak başka bir görevde görevlendirilmek üzere görevden alındı. Ağrı İl Milli Müdürü Koçak iki kez merkeze, bir kez de Diyarbakır'a müfettiş olarak atanmasına karşın İdare mahkemesine yaptığı başvuruda haklı bulunmuş ve yürütmeyi durdurma kararları almıştı. Bakanlık tarafından yapılan itirazlar ise mahkeme tarafından reddedilmişti.

-TTK'DA BİRÇOK BAYAN PERSONEL İLE BERABER ÖZBAL DA GÖREVDEN ALINMIŞTI

Kız Teknik Öğretim Genel Müdür Yardımcılığı görevini vekaleten yürüten Esmihal Özbal'ın da bu göreve asaleten atanmasına ilişkin karar da Resmi Gazete'de yayımlandı. Necdet Tekin'in Milli Eğitim Bakanlığı döneminde Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı'nda Program Dairesi Başkan Yardımcılığı görevini yapan daha sonra Kız Teknik Öğretim Genel Müdür Yardımcılığı görevine vekaleten atanan Esmihal Özbal bu görevden alınmıştı. Özbal'ın yanı sıra TTKB'de görevli bir çok bayan personel de başka görevlere atanmışlardı.

- İSTİFAYA ZORLANMIŞTI-

Din Öğretimi Genel Müdür Yardımcısı Osman Nuri Ulus da Yurt Dışı Eğitim Öğretim Genel Müdür Yardımcılığı görevine getirildi. Ulus, daha önce Personel Genel Müdür Yardımcılığı görevinde de bulunmuş daha sonra görevinden alınması üzerine bakanlık aleyhine dava açmıştı. Bakanlık ise Ulus'u istifaya zorlamak amacıyla eğitimiyle hiç ilgisi olmayan model uçak, gemi yapımı konusunda program hazırlama görevi verilmişti.

stiklal Marşı'nı en iyi okuma yarışmasında, dereceye giren çocuklara verilen kitap "erotik" çıktı, aileler şokta.

İstiklal Marşı'nı en güzel okuyan ilkokullu kız, ödül olarak kitap hediye edilince çok sevindi. Ancak satırlar arasında seksi tasvirlerini görünce şaşkına döndü.

Tokat Eğitim Bir-Sen Şube Başkanlığı, 9 Mart'ta Tokat İmam Hatip Lisesi Konferans Salonu'nda İstiklal Marşı'nı en güzel okuma yarışması düzenledi. Tokat İl Milli Eğitim Müdürlüğü kanalıyla tüm öğrencilere duyurulan yarışmaya katılan miniklere, kitap hediye edildi.

'AYIP BUNLAR'

26 Haziran İlköğretim Okulu'nu temsil eden C.R.'ye de Akis Yayınevi'nden çıkan Oğuz Gözen'in "Sahipsiz Kalpler" adlı kitabı verildi. Kitabı okuyan 10 yaşındaki C.R., hayatının şokunu yaşadı. Küçük kız "Bunda ayıp şeyler yazıyor" diyerek kitabı babasına gösterdiğinde, baba K.R. de gözlerine inanamadı. Çünkü kitapta, "Muhabbet tellalından kadın aldım. Emsalsiz bacakları, tüm güzelliğiyle ortaya çıkmıştı. İri göğüsleri, bluzunu parçalayıp dışarıya fırçalayacaktı" gibi ifadeler geçiyordu.

SUÇ SPONSORDA MI?
Baba K.R. bu kitabı çocuğuna hediye edenleri mahkemeye vereceğini söylerken, Eğitim-Bir-Sen Tokat Başkanı Cemil Çağlar ise kitapları sponsor yayınevinin dağıttığını, kendilerinin bilgisinin olmadığını belirtti.