28 Nisan 2008 Pazartesi

İlköğretim Okulu öğrencileri MHP'li Belediye Başkanı Kadir Daş’a mektup yazarak, isteklerini bildirdiler.

Alaşehir'in Yeniköy İlçesi'nde Zuhal ve Selahattin Barutçuoğlu İlköğretim Okulu 3-A sınıfı öğrencileri MHP'li Belediye Başkanı Kadir Daş'a mektup yazarak, okullarının çevre düzenlemesinin yapılmasını, bahçenin oyuncaklarla donatılmasını istedi.

28 mektup belediyeye gitti, üzerinden bir ay geçmesine karşın yanıt gelmedi. Öğrenciler, 28 bireysel mektup daha yazdı. Bunun üzerine Daş, pes etmeyen çocuklarla tanışmak, okulda inceleme yapmak üzere köye geldi. Hem söz, hem de hediye verdi.

Şırnak'ta bir mezrada ilköğretim okulu'na atanan Canan Polat, merakını gidermek için gittiği köyde öğrencileri görünce okulda kalmaya karar verdi.

Şırnak'ın Güçlükonak ilçesine bağlı Koçtepe köyü Koçyurdu Mezrası İlköğretim Okulu'na atanan Canan Polat, merakını gidermek için gittiği köyde öğrencilerin masum bakışlarına tutularak okulda kalmaya karar verdi.
Okulun ilk bayan öğretmeni olan Polat, "Göreve başlamasaydım ömür boyu vicdan azabı çekerdim." dedi. Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Sınıf Öğretmenliği Bölümü'nü bitiren Polat, sözleşmeli öğretmen olarak 3 ay önce Koçyurdu Mezrası İlköğretim Okulu'na atandığını duyunca önce çok ağlamış. Daha sonra okulu görmek için ailesiyle birlikte ilçeye giden genç öğretmen, anne-babasının 'Seni burada bırakmayız' sözü üzerine okulu görmeden yaşadığı Niğde'ye geri dönmüş. Evine döndüğünde birkaç gün gözlerine uyku girmediğini ve içinden sürekli, "Ben gitmezsem, başkaları gitmezse oradaki çocuklar nasıl eğitim görecek?" gibi düşünceler geçtiğini anlatan Polat, bir hafta geçmeden okulu görmeye gitmiş. Okuldaki öğrenciler onu görür görmez eline sarılmış. Bu sıcak karşılamadan çok etkilenen Canan öğretmen, orada kalmaya karar vermiş. "Çocukların masum bakışları, içimdeki tüm tereddütleri giderdi." diyen Polat, öğretmenleri Doğu'da görev yapmaya çağırdı.

Çocuğa arkadaşça yaklaşmakla arkadaş olmak aynı şeyler değildir. Aşırı otoriter bir anne-baba olmamak yeterlidir.

Hayatın çeşitli alanlarında bireylerin üstlendiği çeşitli sosyal roller ve kimlikler bulunabiliyor. İşyerinde işçi ya da patron olsanız da evde "evin damadı/gelini" ya da "ana kuzusu" olabiliyorsunuz.

İnsan hayatının en önemli dönüm noktalarından biri olan evliliğin ilk aşamasında erkek ve bayan karı-koca kimliğini üstlenirlerken bir çocuğun dünyaya gelmesi ile bu kimliğe anne ve baba kimliği de eklenir. Dolayısıyla bu kimlikler ile, kişinin statüsüne bağlı olarak beklenen davranışları ve sorumlulukları da değişebiliyor.

Çocuk sahibi olmakla anne ve baba kimliğinden beklenen davranışların başında çocuğunun karnını doyurma, giysilerini temin etme, çocuğunu uyutma, okula gönderme vb. fizikî ihtiyaçlarının karşılanması ilk akla gelenler olsa da en önemli psikolojik ihtiyaçlardan olan "onun dünyasını tanıma"ya çalışmak da anne ve baba tarafından ihmal edilmemelidir. Anne ve babanın çocuğunun dünyasını anlamaya çalışmasından anlaşılması gereken; çocuğun sevinçlerini, hüzünlerini, heyecanlarını, korkularını, kaygılarını bilme ve çocuğun dünyasına girebilme olmalıdır.

Günümüzde bazı ailelerin, "çağdaş aileyiz" tanımlaması ile yaptıkları yanlışlardan biri de anne ve baba kimliğinden sıyrılıp çocukları ile arkadaş olma eğilimine girmektir. Çocuk, arkadaşlığı yaşıtları ile yaşamalı, aile içi roller birbirine karıştırılmamalıdır. Aile içi her birey kendi üzerine düşen rolleri yerine getirmeli; çünkü rollerdeki karmaşıklık aile içi iletişime zarar verecektir. Çocuğa sevgi dolu ve arkadaşça yaklaşımlarda bulunulabilir. Ancak, çocuğun annesi ve babası olduğunuzu, yalnızca bir problem olduğunda değil her zaman hissettirin.

Ebeveynlerin, anne ve baba rolünden değil, otoriter anne baba rolünden sıyrılarak çocuk ne yaşıyor olursa olsun çocuğu dinleyen, sorgulamayan, daha sıcak ve yakın yaklaşım olan arkadaşça yaklaşımı seçmesi, çocuğun kendini ifade etmesini kolaylaştıracaktır. Anne ve baba bu yaklaşımla çocuğun dünyasını anlayacak ve neler yaşadığını öğrenecektir. Böylelikle anne ve babanın, çocuğuna karşı tavır ve davranışları da daha olumlu hale gelecektir.

Mezunlar Okullarını Hatırlıyor Mu?

İnsan hayatının en önemli yıllarıdır lise yılları. Sonrasında yıllarca devam eder lise arkadaşlıkları. Yıllarca hatıralar, anılar anlatılır. O yıllara ’lafta’ çok dönülür, ama liseyi çoğu zaman unuturuz. O sıralar için, o okul için bir şey yapmayı aklımız

Deniz Gürel/Hürriyet

Özel okullar için gerekli olmasa da çoğu okulumuzun büyük eksiklikleri var. Binlerce insanın sıralarından geçtiği o okullar 'geri dönülmediği' için imkansızlıklar barındırır içinde. O okul sıralarından zamanında geçenler arasında büyük işadamları, mühendisler, doktorlar vardır oysa.

'Eski günlerin hatırına' biraraya gelinse, şimdilerde o sıralarda oturan öğrenciler kuşkusuz daha iyi imkanlarda okurlar. O öğrenciler de ağabeylerinden gördükleri bu geri dönüşü devam ettirirler.

Maalesef 'okula geri dönenlerin' sayısı epey az. Kabataş Lisesi, İstabul Erkek Lisesi, Galatasaray Lisesi sayılabilir. Bizde de Ankara Atatürk Lisesi, namı değer 'Taş Mektep'

Özel okullardan eksiği olmayan, fazlası olan Ankara Atatürk Lisesi'nin kaderi 1985'te mezunların 'okula dönme' kararıyla değişmiş.

Atatürk Lisesi Eğitim Vakfı'nı kuran okulun eski mezunları, durumu iyi olmayan okulu kapalı spor salonu, basketbol sahaları, halı sahası, labaratuarları, atölyeleri olan bir eğitim yuvası haline getirmişler. Hikayeyi ALEV'in kurucu başkanı Erol Üçer'in ağzından dinleyelim:

"Okulumuzun tarihi çok eski. 1886 Ankara İdadisi olarak kurulan okula biz 1940 yılında Ankara Atatürk Lisesi ismini aldığında ilk giren şanslılardanız. Böyle bir okulda okumak, Milli Mücadele'nin en heyecanlı yıllarını yaşamış bu okulun sıralarında geçmek bizlere ayrı bir gurur veriyor. 1985 yılında 92 arkadaş ALEV'i kurduk. O dönemde okulun ihtiyaçları vardı. Fiziki durumu bir hayli kötüydü. Öncelikle fiziki eksiklikleri giderdik. Bunu birbirimize bağlılıkla başardık. 50-60 kişilik sınıflarda eğitim verilirken, bu sayı 30'a indi. ODTÜ'ye en çok öğrenci veren okuluz. Türkiye'de hazırlık sınıfı olan ender kurumlardan biriyiz. Okulun başarısı, çocukların rahat imkanlarda olması bizlere huzur veriyor. Bu tabloda bizim de payımızın olduğu hissetmek çok güzel. Ders dışında sosyal aktivitelerde de öğrencilerin imkansızlıklarını ortadan kaldırdık.

ALEV olmasaydı okul şu anda bir takım sıkıntılar içinde olabilirdi. Bunun diğer okulllara da yayılması gerekli. Herkes biliyor ki devletin imkanları kısıtlı. Vakıflar birliktelikle bu kısıtlamaları aşabiliyor. Mezunlar okullarına dönmeli ve okullarına olan borçlarını ödemeli"

Üçer'in dediği çok önemli. "Mezunlar okullarına dönmeli ve okullarına olan borçlarını ödemeli."

Resimlerin Geliri Cocukların...

Meltem Karabeyoğlu Güzey, 1996 - 2003 arasında ticari ilişkiler nedeniyle Bağdat’ta yaşadı. Satın Aldığı ünlü ressamların tablolarını çocuklar yararına satıyor.

Zonakara Lojistik Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Meltem Karabeyoğlu Güzey, 1996 - 2003 arasında ticari ilişkiler nedeniyle Irak'ın başkenti Bağdat'ta yaşadı.

Güzey, bu dönemde Saddam Sanat Galerisi'nden Walid Sheed, Madjid Shailar, Serwan Baran, Shavkat Al-Alusi, Ali Haydar Abbas, Loud Schaft, Ragıp Mansuri, Jassim Saced ve Al-Jumaliy'in de aralarında bulunduğu ünlü Iraklı ressamların 36 tablosunu satın aldı. Güzey, 29 tabloyu The Marmara Otel Sanat Galerisi'nde sergiledi. 30 Nisan'a kadar açık kalacak sergi sonrası tablolar açık artırmayla satılacak, geliri, köy çocuklarına resim eğitimi verilecek, Ender Güzey Müzesi Programı'na bağışlanacak.

ÜNLÜ RESSAMLAR

Güzey, ABD'nin Irak'a müdahalesinin ardından Saddam Sanat Galerisi'nin yağmalanıp, bir çok eserin çalındığını belirterek, şunları söyledi:

"Eserleri aldığım yıllarda arkalarına yurt dışına çıkarılması için gerekli izinlerin verildiği mühür ve resmi işlemleri yaptırmıştım. 2003 yılından bu yana, eserlerin sahibi olan ressamların birçoğu Irak'ı terketmek zorunda kaldı. Irak'tan çeşitli yaşam kesitlerinin yansıtıldığı resimleri Bodrum'da müzayede ile satarak köy ilköğretim okullarında eğitim gören çocuklarımızın ressam eşimin Bodrum'daki müzesinde eğitilmeleri amacıyla hazırlanan programa destek olmayı amaçladım."