6 Nisan 2009 Pazartesi

Çocuklar Temel Atacak...

Kızılay Genel Başkanı Tekin Küçükali, "Biriktiriyorum Arkadaşlarıma Okul Yaptırıyorum " adlı bir kampanya düzenleyeceklerini bildirdi.

Türkiye genelinde 1,5 milyon öğrenciye dağıtılacak kumbaralarda çocukların biriktireceği parayla, ihtiyacı olan bir bölgeye okul yaptırılacağını açıklayan Küçükali, bu kampanya sayesinde çocukların yardımlaşma duygusunun gelişeceğini belirtti. Kampanyayla yılda bir okul yaptırmayı hedeflediklerini kaydeden Küçükali, "Milli Eğitim Bakanlığı'na başvurarak Türkiye'de nerelerde okul eksiği bulunduğunun listesini alacağız. Kurayla okul yaptıracağımız yerleri belirleyeceğiz. O yıl kaç tane okul yaptırabiliyorsak yaptıracağız ve bu okulların temelini de çocuklarımız atacak. Kampanyadan toplanan parayla "Kızılay Kardeş Kulübü Okulu" adlı bir okul da yaptıracağız" dedi. Küçükali, kampanya hakkında şu bilgileri verdi: "Öğretmenlerimize benim ve Ziraat Bankası Genel Müdürünün imzası bulunan bir mektup gönderiyoruz. Mektupta öğretmenimizin ne yapacağını izah ediyoruz. Şube başkanlarımız kumbaraları okullara götürüp müdürlere teslim edecekler. Müdürlerde sınıf öğretmenleri aracılığıyla öğrencilere birer tane ücretsiz verecek. Kumbarada bir mektup ve çocuğun kimlik kartı da bulunuyor. Bu kimlik kartını alan çocuk bizim Kızılay Kardeş Kulübü üyesi olacak. Kumbaralar dolduktan sonra öğrenci getirip öğretmenine verecek. Öğretmen de şube başkanımıza haber verecek. Başkanımız otobüs tutacak ve çocuklarla birlikte Ziraat Bankası'na gidecekler. Bankada görevli kumbarayı açıp saydıktan sonra parayı 2868 Kumbara Hesabına yatıracak." ÇOCUKLAR OKULUN AÇILIŞINA KATILACAK Kızılay Genel Başkanı Küçükali, kampanyaya katılan öğrenciler arasından kurayla tespit edilen çocukların yapımına katkıda bulundukları okul açılışına götürüleceklerini de söyledi. Ekonomik yönden zayıf bölgelerdeki okullarda kumbara dağıtılmayacağına işaret eden Küçükali, kumbarayı alan çocukların geri getirme zorunluluğunun bulunmadığını da dile getirdi. Kumbaraların üzerinde, "Yaşım küçük kalbim kocaman, Biriktiriyorum arkadaşlarıma okul yaptırıyorum" yazısı yer alıyor.

Teknoloji Üniversiteleri Kuruluyor

YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan, teknoloji üniversitelerinin kurulması için hazırlıkların tamamlandığını ve konuya ilişkin yasa tasarısını meclise gönderildiğini bildirdi.

Özcan, Türkiye ile İngiltere arasında mesleki ve teknik eğitim konusunda yapılacak işbirliği için düzenlenen "Turkey-UK 1 1" seminerinin açılışında yaptığı konuşmada, YÖK olarak mesleki ve teknik eğitimi, üniversite eğitiminden bile daha çok önemsediklerini belirterek, bu alanda iyi yetişmiş, nitelikli elemana ihtiyaç olduğunu vurguladı. Son zamanlarda mesleki ve teknik eğitimi gözden geçirerek, yeniden yapılandırdıklarını anlatan Özcan, 2 yıl 4 sömestr olan meslek yüksek okullarını 6 sömestre çıkardıklarını, 3 sömestr teorik eğitim alan öğrencilerin, 3 sömestr ise işyerlerinde uygulama yaptıklarını ifade etti. Bu alandaki en önemli sorunlardan birinin meslek yüksekokullarından 4 yıllık okullara geçişte yaşandığını dile getiren Özcan, "Biz bu geçişleri de arttırdık" diye konuştu. Uygulamalı eğitimin önünde duran en büyük engellerden birinin öğrencilerin sigorta ve maaş sorunu olduğuna işaret eden Özcan, bu sorunların aşılması için önemli adımlar atıldığını dile getirdi. Özcan, Türkiye'nin mesleki ve teknik eğitim konusunda desteğe ihtiyaç duyduğunu belirterek, bu anlamda İngiltere ile yapılacak işbirliğinin önemine değindi. Uygulanması planlanan "1 1 eğitim modeli" için iyi seviyede İngilizce bilen öğrencilere ihtiyaç duyulduğuna işaret eden Özcan, 1 1 modelinin başına bir yıllık hazırlık eğitimi konulabileceğini de söyledi. İngiltere ile yapılacak mesleki ve teknik eğitim işbirliği kapsamında ilk önce öğretim üyelerinin değişiminin yapılacağını daha sonra öğrenci değişimine geçileceğini kaydeden Özcan, bu projenin bir an önce hayata geçirilmesini istediğini vurguladı.

Sen Misin YÖK'e Şikayet Eden

DPÜ Eğitim Fakültesi'nde ilginç gelişmeler... Dekan Aydın kendisini YÖK'e şikayet eden Dekan Yardımcısı Özel hakkında soruşturma açtı ve baskıya başladı..

Kütahya Dumlupınar Üniversitesi, ilginç gelişmelere sahne oluyor. DPÜ Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Aydın, kendisini YÖK'e şikayet eden Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Ali Özel hakkında soruşturma açtı. Bunun üzerine Ali Özel de Dekan Aydın'ı rektörlüğe şikayet etti ve Aydın hakkında savcılığa suç duyurusunda bulundu. Özel, fakültedeki yanlış uygulamaları ve dekanlık makamını şahsi çıkarları için kullandığını söylediği Aydın'ı Yüksek Öğretim Kurulu Başkanlığı'na şikayet etmişti. Özel'in YÖK'e verdiği şikayet dilekçesinde Aydın'a yönelik çarpıcı suçlamalar vardı. Dekan Ahmet Aydın, kendisini YÖK'e şikayet ettiğini öğrendiği Dekan Yardımcısı Ali Özel hakkında soruşturma açtı. Aydın'ın, kendisini şikayet ettiği için Özel'e baskı uyguladığı ve açtığı soruşturmanın Özel aleyhine sonuçlanması için öğretim görevlilerine baskı yaptığı iddia ediliyor. Ali Özel de Aydın'ı DPÜ Rektörlüğü'ne şikayet etti ve Aydın hakkında savcılığa suç duyurusunda bulundu. Aydın'ı kendisi hakkında açtığı soruşturma konusunda taraflı davranmakla suçlayan Ali Özel, rektörlükten muhakkiki değiştirmesini istedi. Özel ayrıca rektörlükten her iki tarafı da içine alacak şekilde yeni bir soruşturma açılmasını talep etti. Özel, Avukatı İbrahim Taş aracılığıyla Kütahya Sulh Hukuk Mahkemesi'ne de Aydın aleyhine 5 bin TL manevi tazminat davası açtı.
Dekan Aydın Hakkındaki İlginç Suçlamalar:
YÖK'e "Ahmet Aydın" hakkında gelen mektup...

Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Aydın ile ilgili çarpıcı suçlamalar yapıldı. Bir grup öğretim üyesi adına DPÜ Eğitim Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Ali Özel tarafından, Dekan Aydın hakkında Yüksek Öğretim Kurulu Başkanlığı'na şikayet dilekçesi verildi.
YÖK'e verilen şikayet dilekçesinde Aydın'a çarpıcı suçlamalar yöneltiliyor. Suçlamalar arasında yok yok…
Ahmet Aydın'ın dekanlık görevinden başka hemen her işle uğraştığı iddia ediliyor. Aydın, KPSS'yi kazanamayan kızı Özge Aydın'ı ve onun samimi arkadaşları Banu Özkan ile Funda Kamel'i Eğitim Fakültesi'ne araştırma görevlisi olarak almış. Kızının tezini hocalara yaptırmış. İzmir'deki yazlığına üniversitenin çimlerini ektirdiği için rektör yardımcılığı görevinden alınmış. İkinci el telefon ve oto satışıyla uğraşmış ve makamını bu işler için kullanmış. Aydın'ın ilginç icraatları arasında daha neler neler var…
İşte DPÜ Eğitim Fakültesi Dekanı Aydın hakkındaki çarpıcı iddialar…

KIZI VE SAMİMİ ARKADAŞLARINA KIYAK ÜSTÜNE KIYAK YAPTI
Aydın, KPSS'yi kazanamayan kızı Özge Aydın ve onun samimi arkadaşları Banu Özkan ile Funda Kamel'i Eğitim Fakültesi'ne araştırma görevlisi olarak aldı. Daha sonra Funda Kamel'i Gazi Üniversitesi'ne, kızı Özge Aydın'ı Hacettepe Üniversitesi'ne, Banu Özkan'ı ise Marmara Üniversitesi'ne jet hızı ile yüksek lisans ve doktora eğitimi için gönderdi.

Kızı ve iki arkadaşının DPÜ'ye araştırma görevlisi olarak alınmaları ile başka üniversitelere gitmeleri arasında geçen süre sadece 6 ay. Diğer asistanlar ise başka bir üniversiteye gidebilmeleri için kendi fakültelerinde en az 3 yıl görev yapmak zorunda bırakılmışlar. Hatta bu da yeterli olmamış gitme süreçleri engellenmeye çalışılmış. Daha da kötüsü dekanın 'gazabına' uğrayanların bazıları ise hala fakültede araştırma görevliliğine devam etmekte. Kızı ile anlaşamayan asistanları da yüksek lisansa göndermemekle kalmayıp, asistanların yüksek lisans yapmak için girdikleri sınavlara bile müdahale etmeye çalışıp sınavları kazanmamaları için engel koymaya çalışmış.

ODASINI 'DARBE' KARARGAHINA ÇEVİRDİ
Dumlupınar Üniversitesi Rektörü Güner Önce'nin ilk atamasından hemen sonra Eğitim Fakültesi'ne dekan olarak atanan Ahmet Aydın, arkasından rektör yardımcısı görevine de getirildi. Ancak Aydın, kısa zamanda yaptığı icraatlar sonucu, örneğin İzmir'deki yazlığına üniversitenin çimlerini yine üniversitenin aracı ile göndererek ektirmek, bir profesöre yakışmayacak şekilde ikinci el telefon ve oto satışı yapmak ve makamını bu işlere kullanmak gibi ilginç icraatlarından dolayı Rektör Önce tarafından rektör yardımcılığından alındı. Fakat Aydın, YÖK Eski Başkanvekili İsa Eşme'yi araya sokarak dekanlığını korumayı başardı.
Aydın'ın, kendisini rektör yardımcılığı görevinden aldığı için yönetim aleyhine çalışmaya başladığı ve dekanlık odasını muhalefet çalışmaları için adeta karargah şekline getirdiği iddia ediliyor.
Yine Dekan Aydın'ın, DPÜ'deki son rektörlük seçimlerinde Eğitim Fakültesi'nin bütün yardımcı doçentlerini toplayıp kendisini görevden alan Rektör Güner Önce'yi kötüleyerek, herkesin oylarını Prof. Dr. Göktay Ediz'e vermesi gerektiğini söylediği ileri sürülüyor. Aydın'ın bunu yaparken dekanlık makamını kullanarak öğretim üyelerine baskı uyguladığı iddia ediliyor.

İÇTİĞİ ÇAYLARI PERSONELE VE HOCALARA ÖDETTİ

Aydın'a yöneltilen bir başka suçlama da fakültede kantinden içilen çaylar için personel ve öğretim elemanlarından buranın masraflarını karşılamak amacıyla belli miktarda ücret alındığı, fakat Ahmet Aydın'ın kendisi ve Dekan Yardımcısı Aytunga Oğuz'un çay parasını ödemediği; odasına topladığı ve akşama kadar rektörü devirme planları yaptığı arkadaşları ile ekibi için bütün çay paralarını böylece personele ve diğer öğretim elemanlarına ödettiği öne sürülüyor.
Yine makam odasında dekanlık işlerini değil şahsi işlerini takip ettiği, ve fakülteye doğru düzgün uğramadığı öne sürülen Aydın'ın, bir kısmı bölüm başkanı olan bazı hocaların oda sıkıntısı yaşamasına rağmen, hiçbir idari özelliği olmayan bazı hocaların tek oturmasını sağladığı öne sürülüyor.
KIZININ TEZİNİ HOCALARA YAZDIRDI

Ahmet Aydın'ın, kızının tezi ile ilgili anketleri yaptırabilmek için Kütahya İl Milli Eğitim Müdürü ile kavga ettiği belirtiliyor. Aydın'ın, dekanlık makamının gücünü kullanarak DPÜ Eğitim Fakültesi öğretim üyelerine kızının tezinin istatistiklerini yaptırdığı söyleniyor. Aydın'ın bununla da kalmayarak tezi öğretim üyelerine kısmen yazdırdığı, ayrıca kızı istatistikten anlamadığı ve teze vakıf olmadığı için bu tezi yapan hocaları tezi savunmaları amacıyla Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi'ndeki tez jürisinde yer almalarını sağladığı iddia ediliyor. Böylece tez rahat bir şekilde savunularak kızının yüksek lisansını jet hızıyla bitirmesine zemin hazırladığı ileri sürülüyor.

Kızının Tezi İçin Hocayı Askerden Getirmeye Çalıştı

Kızına tez savunması sırasında verilen uzatma kararından sonra Eskişehir Osmangazi Üniversitesi'ndeki hocalarının odasını basan Aydın, kızının istatistiklerine yardım eden öğretim üyesi askere gitmesine rağmen, askerden özel izin kullandırarak getirmeye çalıştı. İzin alamayınca Yrd. Doç. Dr. İrfan Terzi'yi görevlendirdi.

'BENİM İKİ OY HAKKIM VAR' DEYİP İSTEDİĞİ ADAYI SEÇTİ

Aydın, 3 yıl önceki Fakülte Yönetim Kurulu Yardımcı Doçent Temsilci seçiminde yapılan oylamada kurul üyelerine, Yrd. Doç. Dr. Aytunga Oğuz'u seçmeleri konusunda baskı uyguladı. Aytunga Oğuz'un Ali Özel ile eşit oy almasını sağladıktan sonra “benim 2 oy hakkım var” diyerek Aytunga Oğuz'u Fakülte Yönetim Kurulu Üyeliği'ne atadı.

İSTEDİĞİ ADAYI KATUKULLİYLE SEÇTİRDİ
Dekan Aydın, o dönemde Yardımcı Doçent olan Doç. Dr. Ali Özel'i Fakülte Kurulu ve Fakülte Yönetim Kurulu'na seçtirmemek için, 27 Aralık 2008 yılında Fakülte Kurulu Yardımcı Doçent seçimi için yapılacak olan toplantıya, kurul üyelerine toplantı tebliği yapmadan toplantıdan yarım saat önce telefonla çağrı yaptı.
Fakat buna rağmen Ali Özel seçilince bu kez en azından Fakülte Yönetim Kurulu'na seçilmesini engellemek için, aynı gün yapması gereken Yönetim Kurulu seçimini, 20 gün sonra derslerin bitip Ali Özel ve diğer kurul üyelerinin şehir dışına çıktığı güne denk getirip, yine toplantı tebliği yapmadan kendi ayarladığı birkaç kişiye haber verip kendi istediği adayı seçtirdi. Ayrıca o toplantıda da kendi istediği kişiyi seçtirebilmek için toplantıya çağırdığı üyelere 'Oyunuzu Yrd. Doç. Dr. Aytunga Oğuz'a verin' diye telkinde bulundu.
ÖĞRETİM ÜYELERİNDEN ZORLA DİLEKÇE ALDI

Dekan Ahmet Aydın'ın, kendisi ile ilgili açılan bir soruşturmada aleyhine bir sonuç çıkmaması için öğretim elemanları Doç. Dr. Ali Özel, Yrd. Doç. Dr. Nida Bayındır ve Yrd. Doç. Dr. Turgut Karaköse üzerinde baskı kurarak zorla dilekçe aldığı iddia ediliyor.

YÖNETİM KURULUNA KENDİSİNE YAKIN KİŞİLERİ ALDI

Aydın'ın en ilginç işlerinden biri de Eğitim Fakültesi Yönetim Kurulu'na yalnızca bir eğitimciyi ve kendi ekibini yani rektör karşıtlarını seçtirdiği iddia ediliyor. Aydın'ın toplam yedi kişi olan yönetim kurulunu, eğitim fakültesindeki ve diğer fakültelerdeki formasyona sahip olan öğretim üyelerinden değil; eğitimle hiçbir ilgisi ve bilgisi olmayan başka fakültelerden ve kendisine yakın kişilerden, Prof. Dr. Sabri Özyurt –Biolog, Prof. Dr. Hayri Dayıoğlu- Ziraat Mühendisi, Prof. Dr. Hüseyin Ergin- İktisatçı, Doç. Dr. Ali Cımbız – Fizyoterapist, Doç Dr. Ahmet Altuncu – Elektronik Mühendisi, Prof. Dr. Ahmet Yamık – Maden Mühendisi ve Yrd. Doç. Dr. Aytunga Oğuz- Dekan Yardımcısı, oluşturduğu belirtiliyor.
KENDİSİ İÇİN LİSANS VE YÜKSEK LİSANS DERSLERİ AÇTI
Yine Aydın kendisi maden mühendisi olmasına rağmen, Mühendislik Fakültesi'nde çok fazla öğretim üyesi olması ve kendisine fazla ders düşmemesinden dolayı, Eğitim Fakültesi'nde madenle ilgili lisans ve yüksek lisans dersleri açtırdı. Aydın'ın kendisine ders açılmayan bölümlerin programlarını, fakülte yönetim kurulundan geçirtmediği ileri sürülüyor. Çünkü yönetim kurulunda kendisi ne isterse o kararı alacak kişiler bulunduğu belirtiliyor.
GÖREV ALANINA GİRMEYEN İŞLERE BİLE EL ATTI
Ali Özel, Sınıf Öğretmenliği Anabilim Dalı Başkanı olarak ve Bölüm Başkanlığı'na vekâleten baktığı dönemde, sınıf öğretmenliğinin yüksek lisansının açılması için Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'ne dosya hazırlayıp teklif verdi. Fakat bu yüksek lisansın açılmasını istemeyen Ahmet Aydın, enstitüyü arayarak devreye girdi ve onlara baskı uyguladı. Buradan bu geri çekme işini, dekanlığın değil bölümün yapması gerektiği cevabını alınca Ali Özel'i, Sınıf Öğretmenliği Anabilim Dalı Başkanlığı'ndan istifaya zorladı ve diğer anabilim dalı başkanlarından da bu programın geri çekilmesi için zorla dilekçe alarak başvuruyu geri çektirdi.

Teknoloji Meraklıları Olimpiyatlarda...

Çankaya Üniversitesi Yapay Zekâ ve Robotik Topluluğu'nun bu yıl ikincisini düzenlediği 'robot olimpiyatları' başladı.

Türkiye'nin en büyük robot yarışması olmaya aday olimpiyatlarda 'serbest', 'sumo' ve 'mini sumo' dallarında 150'ye yakın robot yarışacak. Robotları 'yorulmaz, kimseyi üzmez, kıskançlık yapmaz' sözleriyle tanımlayan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yahya Kemal Baykal, akıllı makinelerin insan hayatını tehdit eden durumlarda pek çok işlevi yerine getirdiğini ifade etti. Baykal, gelecekte 'doktor, sürücü, futbolcu, sanatçı ve öğretim üyesi' gibi çeşitli mesleklerde de robotların kullanılacağını dile getirdi. Yapay Zekâ ve Robotik Kulübü Başkanı Arınç Köktürk ise etkinlikte, Boğaziçi Üniversitesi Robot Futbolu ekibinin de gösteri sunacağını aktardı. Köktürk, ayrıca Uzay Okulu kurucusu Rıdvan Yılmaz'ın ve çeşitli üniversitelerden öğretim üyelerinin sunum ve seminer yapacaklarını sözlerine ekledi.

Arka Sıra Çocukları Artık Önde

Çocuk Gelişim Uzmanı Şenay Yılmaz, çocuklara nasıl başarılı olacaklarının öğretildiği projeyi anlattı

Okulda 'tembel' diye damgalanan, arka sıralara atılan çocuklar için özel bir proje geliştirildi. Çocuk Gelişim Uzmanı Şenay Yılmaz, çocuklara nasıl başarılı olacaklarının öğretildiği, üç ay içinde ön sıralara geçmelerinin sağlandığı bu projeyi anlattı. Arka sıra çocukları 3 ayda ön sıralara nasıl geçer? Çocuk Gelişim Uzmanı Şenay Yılmaz karnesi zayıflarla dolu, arka sıralarda oturan çocukların kaderini değiştirmek için neler yapılabileceğini anlattı: * Arka sıranın çocukları ön sıralara nasıl geçer? Biz bununla ilgili bir proje geliştirdik. Arka sıralarda oturan zeka düzeyleri, yaşıtlarının çok az gerisindeki çocukları ön sıralara çekip başarılarını artırmaya çalışıyoruz. Dört yıldır İstanbul'un Anadolu yakasında 50'den fazla okulda 200'ün üzerinde çocukla birebir çalıştık ve üç ay içinde başarılarını ciddi şekilde artırdık. Bu çocukların IQ'ları yaşıtlarının çok az altında. En düşük 65 ile 75 IQ'ya sahipler. Ama sınıflarda 80 ile 100 IQ'lu yaşıtlarıyla yarışıyorlar. Bu nedenle okul başarıları düşük, karneleri zayıflarla dolu, geç okuyorlar, geç öğreniyorlar. AİLELER ZOR FARK EDİYOR * Başarısız çocuğun IQ'su mu düşüktür? Çocuğun zekası düşük mü yoksa yüksek mi, arada çok ince bir ayrım vardır. Genelde aileler fark edemez, profesyonel inceleme gerekir. Ancak karnedeki 1'ler, 2'ler çocukların zeka düzeyleri üzerine aslında ciddi ipuçları verir. Yaşıtları dakikada 60 kelime okuyabilirken, onlar 40 kelime okuyabilir. 70 IQ'nun altında bu okuma miktarı düşer. Aileler bunu ölçebilirler. Çocuk bir dakikada 50-60 kelime okuyabiliyorsa karnesinde dörtlerin daha sık olması gerekir. Bir dakikada 30-40 kelime okuyabilen çocuklar, 3'lerle dolu bir karneye sahip olabilir. Bir dakikada 20 kelime okuyan çocuk, 2'lere alışır. Ailelerin çoğu bunu kabullenmek istemiyor. 'Ben de okulda geç okumuştum' diye düşünüyorlar. Bu nedenle çocukların mental sorunları ancak ikinci sınıfın sonunda ya da üçüncü sınıfta fark edilebiliyorlar. Karnesi 1 ya da 2'lerle dolu çocuğa bahane üretmek doğru değildir; incelenmesi gerekir. Bazen kaynaştırma sınıflarına alınması lazım. Bu durumdaki çocuklara rapor verilebiliyor. Aileler bazen çocuklarının rapor almasını istemiyorlar. Oysa özel eğitime tabi tutulması bu çocukları kurtarıyor. Biz 'Arkadakiler' projesini 200 raporlu çocuk üzerinde gerçekleştirdik, 100 tanesinin raporu iki yıl içinde tamamen kalktı. İki, üç yılda bu sorun çözülüyor. NOTLAR YÜKSELİYOR * Eğitim verdiğiniz çocuklardan çok başarılı olanlar oldu mu? OKS'yi kazananlar oldu, Güzel Sanatlar'a giren öğrencilerimiz var. * Notlar birden mi yükseliyor? Kademeli olarak yükseliyor. Her hafta bir puan daha... Bu çocuklara özel yazılı yapılıyor, önce notları biraz yüksek tutuluyor. Çünkü başarıyı öğrenmeleri gerekir. SINIFLARI VEYA OKULLARI DEĞİŞEBİLİYOR Çocuklara başta test yapıyoruz. O sınıfa ve okula uygun mu, araştırıyoruz. Bazen çocukların; sınıfını, öğretmenini ya da okulunu değiştirebiliyoruz. Çocukların nasıl öğrendiğini araştırıyoruz. Bazı çocuklar dokunsal, görsel ya da işitsel öğreniyor. Öğretmenlerine, öğrenim sitilleriyle ilgili bilgi veriyoruz. Yani bu çocuklara nasıl anlatabileceklerini gösteriyoruz. Bir sınıfta en fazla iki çocuk olursa sınıf gerilemiyor, aksine daha iyi öğreniyor. Velilerine evde nasıl destek vereceklerini öğretiyoruz. Okuldaki popülerliklerini artırmak için birlikte sosyal program yapıyoruz. Başarılı arkadaş edinmelerine destek oluyoruz. Projeden önce yalnızca bir-iki arkadaşı olan bu çocuklar, birkaç ay içinde sınıfın en popülerleri arasına girebiliyor.