15 Mart 2008 Cumartesi

Galatasaray Üniversitesi'nden Lösev'e Ödül

Lösemili Çocuklar Vakfı (Lösev), Kuruluşunun 10. Yılında Uluslararası ve Ulusal Alanda Ödül ve Başarılara Doymuyor. Galatasaray Üniversitesi Öğrencileri Tarafından Belirlenen Oylarla 'En 2007' Ödülleri İçinde 'En İyi Sosyal Sorumluluk Projesi 2007' Lösemili Çocuklar Kenti'nin Oldu.


Lösemili Çocuklar Vakfı (LÖSEV), kuruluşunun 10. yılında uluslararası ve ulusal alanda ödül ve başarılara doymuyor. Galatasaray Üniversitesi öğrencileri tarafından belirlenen oylarla 'En 2007' ödülleri içinde 'En İyi Sosyal Sorumluluk Projesi 2007' Lösemili Çocuklar Kenti'nin oldu.
Galatasaray Üniversitesi öğrencilerinin oyları ile 2007 yılı içinde kendi alanlarında en iyilerin belirlendiği gecede LÖSEV'in ödülünü Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Üstün Ezer aldı. Ezer, törende yaptığı konuşmada bu konudaki duyarlılıkları nedeniyle gençlere teşekkür ederek, "Bir sivil toplum kuruluşuna ödül verme düşüncesi bile çok önemlidir. Gençlerden sivil toplum kuruluşlarını izlemelerini ve her zaman desteklemelerini istiyorum" dedi.


1998 yılında 30 çocukla başlattığı mücadeleyi bugün tüm ülke genelinde 4 bin lösemili çocuk ve aileleriyle sürdüren LÖSEV, 10. yılında lösemi hastaları dışında kanser tanısı konmuş diğer hasta çocuklara da yardımlar götürmeye başladı. Vakıf, "Lösemili Çocuklar Kenti' projesiyle lösemi hastalığını tanıtmak, lösemili çocukların ve ailelerinin sıkıntılarını topluma aktarmak, bu vesileyle toplumu bilinçlendirmek, lösemili ve kan hastası çocukların, sağlık ve eğitim başta olmak üzere her türlü ihtiyaçlarının sağlanmasına yardımcı olmak, kalıtsal ve edinsel kan hastalıkları konusunda ulusal düzeyde tedavi, eğitim ve araştırma kurumları kurmak ve işletmeyi amaçlıyor.

Üniversitelerde öğrenci affı için çalışmalarda bulunan www.af2008.org Eğitim Hakkı Platformu'na, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'den tam destek geldi

Üniversitelerde öğrenci affı için çalışmalarda bulunan www.af2008.org Eğitim Hakkı Platformu'na, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'den tam destek geldi.
MHP Lideri Bahçeli, üniversitelerde af için temaslarda bulunan 15 kişilik öğrenci grubunu kabul etti. Yaklaşık 45 dakika süren görüşmenin ardından basın açıklaması yapan www.af2008.org Üniversite Eğitim Hakkı Platformu'nun İl Temsilcileri öğrenci affına yönelik MHP Genel Başkanı'ndan destek istediklerini aktardı. www.af2008.com temsilcileri, Bahçeli'nin kendilerine Meclis kulislerinde en çok konuşulan konulardan birinin öğrenci affı olduğunu ve öğrenci affı konusunun çok kısa sürede Meclis gündemine geleceğini ifade ettiğini anlattılar. www.af2008.com temsilcileri, MHP Genel Başkanı Bahçeli'nin kendilerine "70 milletvekiliyle arkanızda duracağız" dediğini aktardılar.

ÖSS'yi bile kazanamayan oğluna kıyak yapıp üniversiteli yapan Rektör hakkında skandallar dizi dizi... Şimdi de karısıyla ilgili skandal ortaya çıktı.

ÖSS'yi kazanamayan oğlunu üniversiteye yerleştiren Muğla Rektörü'nün şimdi de eşi ile ilgili iddialar ortaya çıktı

ÖSS'yi kazanamayan oğlunu üniversiteye yerleştiren Muğla Rektörü'nün doçent olan eşinin akademik çalışmalarının da intihallerle dolu olduğu, başkalarının çalışmalarını akademik tez yaptığı belirlendi

MUĞLA Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Şener Oktik'in eşi Doç. Dr. Nurgün Oktik'in akademik çalışmalarında intihal yaptığı ortaya çıktı. Doç. Oktik'in, 'Bireysel Bir Şiddet Olarak İntiharın Sosyolojik Açılımı' isimli çalışmasının birçok bölümünü aslında başka kaynaklardan aynen kopyaladığı belirlendi. Doç. Dr. Oktik'in intihallerle dolu çalışması Doğu Batı dergisinin Şiddet konulu 43. sayısında da yer aldı.

OLDUĞU GİBİ ALMIŞ

BÜTÜNÜYLE başka çalışmalardan aktarılan bölümler için hiçbir atıfta bulunulmadığı tespit edildi. Kaynak belirtilerek yapılan alıntıların birçoğunun ise adres saptırmaya yönelik olduğu kaydedildi. Bahsedilen kaynaklarda alıntı yapılan bölümlere rastlanmadığı bildirildi. Örnek olarak Muğla'nın tabiat varlıklarıyla ilgili yapılan bir çalışmada alıntı adı altında kurallara uygun olmayan bir şekilde metnin olduğu gibi aktarıldığı dikkat çekiyor.

OĞLU DA HÜLLE İLE ÜNİVERSİTEDE

ÖTE yandan Muğla Rektörü Prof. Dr. Oktik'in, Öğrenci Seçme Sınavı'nı kazanamayan oğlunun 'hülle' yoluyla Mimarlık Fakültesi'ne kayıt yaptırdığı ortaya çıkmıştı. Üniversiteye giriş sınavında başarılı olamayınca İngiltere'deki bir okula mülakatla kayıt yaptırıp yatay geçişle Yıldız Teknik Üniversitesi'ne (YTÜ) gelen Oktik'in oğlu Orhan Tan'ın yabancı uyruklu öğrenciler için yapılan Yabancı Öğrenci Sınavı'na (YÖS) da girmediği ortaya çıkmıştı. 1996'da İngiliz vatandaşlığına geçen Şener Oktik'in aynı üniversitede görev yapan eşi Doç. Dr. Nurgün Oktik ile oğulları İhsan Can ve Orhan Tan'ın da İngiliz vatandaşı oldukları belirlenmişti.


Atatürkçü kesiliyorlar


İNTİHAL konusunda çok sayıda yazı kaleme alan gazeteci-yazar Murat Bardakçı, İTÜ'deki bir konferansta 'Bir intihal olayını yazdığımızda, o kişinin Atatürkçü mücadelesini önlemek için bunun yapıldığı söylenir. Yani hırsızlıkla Atatürkçülüğün ne alakası var bilmiyorum. 'Ben devrimciyim, yobazların önünü kesmeye çalışıyordum. Onun için bu yazıldı' denir' diye konuştu.


Önlerini Yılmaz kesmiş

EMEKLİ paşaların 'dost ateşine' siviller de karşılık vermeye başladı. İki eski genelkurmay başkanının arasında devam eden tartışmaya sivillerin cephesinden katılan Mesut Yılmaz, TSK'nın tepesinde 2002 yılındaki görev teslimi öncesi yaşananları anlattı. Yılmaz, Hüseyin Kıvrıkoğlu'nun, Hilmi Özkök'ü emekli ettirip, yerine Aytaç Yalman'ı Genelkurmay Başkanı seçtirme operasyonunu kendilerinin engellediğini söyledi. Vatan Gazetesi yazarlarından Aydın Ayaydın'ın sorularını yanıtlayan Yılmaz, o süreci şöyle anlattı:

'KESİNLİKLE TAVİZ VERMEDİM'

'BAŞBAKAN Ecevit, Kıvrıkoğlu'nun görev süresini uzatmak istiyordu. Bunu Kıvrıkoğlu'na da söylemiş. Paşa yanıt olarak, 'Bahçeli ve Milli Savunma Bakanı Sabahattin Çakmakoğlu ile bu konuyu görüştüm sıcak bakıyorlar. Ancak hükümet ortağınız Mesut Yılmaz'a bunu kabul ettiremezsiniz, onun için bu iş olmaz' demiş. Evet birkaç kez beni ikna etmeye çalıştı. Fakat taviz vermedim. Bunun üzerine Kıvrıkoğlu, Hilmi Özkök'ün Genelkurmay Başkanı olmaması için Kara Kuvvetleri Komutanlığı'ndan emekli edilmesini ve yerine Jandarma Genel Komutanı Aytaç Yalman'ın getirilmesini, Başbakan Ecevit'ten talep etti. Bu hamleyle Özkök yerine Yalman Genelkurmay Başkanı olacaktı. Başbakan Ecevit bunun için çok çaba sarfetti. Ancak, bu konuda kesinlikle taviz vermedik. Diğer ortağımız MHP de bu konuda çok fazla istekli değildi. Bu nedenle Kıvrıkoğlu'nun talebi hayata geçirilmedi.

İstanbul Milli Eğitim Müdürü Ata Özer’in "keş arı" projesi, Meclis’te günün konusu oldu. Vekiller projeyi, "Trajikomik, bilim ve akıl dışı" buldular.

Meclis Başkanlığı'na uyuşturu-cuyla mücadele komisyonu kurulması için teklif veren, balıyla ünlü Bitlis'in AKP'li Milletvekili Vahit Kiler projeyi hayvan haklarına da aykırı buldu.

Vekillerin değerlendirmeleri şöyle:

Arılar yerine çocukları eğitsin

Mehmet Ekici (MHP): Böyle bir tespit metodunu duymamıştım. Allah hepimizin akıl sağlığını korusun. Arıları eğiteceğine çocukları eğitsin, daha faydalı olur. Artık arı görünce "Narkotik mi" diye soracağım. Tüm dünyada narkotik vakaların tespiti için kullanılan yöntemler varken arıyı nereden buldu, onu merak ediyorum.

Müdür konuyu magazinleştiriyor

Ahmet Ersin (CHP): İstanbul gibi büyük bir ilimizin milli eğitim müdürünün böyle abuk sabuk projeler yürütmesi üzüntü verici. Uyuşturucuyla mücadele her şeyden önce devlet politikası olarak ele alınmalı. Okulları polis kordonuna alarak, böyle uçuk projeler üreterek uyuşturucuyla mücadele edilmez. Müdür, konuyu magazinleştiriyor. Her okula uyuşturucu bağımlısı arı kovanı koyacaklar, çiçekten bal alır gibi kandan uyuşturucu mu alacak?

Tam bir 'Zihni Sinir projesi'

Mehmet Sağlam (AKP): Öyle şey olmaz çok gülünç. Tam bir Zihni Sinir projesi. Hayatımda böyle bir şey duymadım. Konunun uzmanları var, problemin çözümü için otururlar konuşurlar.

Çocuklar bile dalga geçer

Muharrem İnce (CHP): Tüccar siyaset anlayışının bürokratları. Haberin başlığını okuyup güldüm. Komedi. Olacak iş mi ya? Sözün bittiği yer burası. Çocuklar bile dalga geçerler bununla. O arılar müdüre konarsa ne olacak, tehlike orada.

Müdürün kişisel fikriymiş

İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü'nden yapılan yazılı açıklamada, Ata Özer'in, İstanbul Eğitim Rehberlik ve Kariyer Fuarı'nın sonuçlarını paylaşmak için Kalyon Otel'de önceki gün yaptığı basın toplantısında "yanlış anlamalara meydan veren sonuçlar ortaya çıktığı" belirtildi. Açıklamada, "Özer, uyuşturucuyla mücadele için yaptıkları çalışmalarını anlatırken, sadece fikir bazında olan, hiçbir şekilde uygulamaya konulmayan bir düşünceden bahsetmiştir. Tamamen şahsi düşünceden ibarettir" denildi.

Özdemir İnce: 1973-74 ders yılında Milli Eğitim Temel Kanunu’na yapılan ekleme, cumhuriyetin temel ilkelerine aykırıdır, çünkü şu dersler öğretiliyor.

Eğitim-öğretim işleri


ÇOCUKLARIN nasıl eğitileceği her toplumda sorun olmuştur. "Ana baba, çocuklarına verilecek eğitim türünü seçmek hakkını öncelikle haizdir" diyen, 10 Aralık 1948 tarihli İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin 26/3 maddesi de geçinmeye gönlü olmayanlara destek çıkıyor gibidir.

Ama değil! Onu da devletin hakları sınırlıyor. Devletin haklarını da bizzat kendisi, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi (4.11.1950) falan sınırlıyor. Ancak, demokrasi gibi Bildirge'nin bu maddesi de keyfe göre yorumlanıyor. Kimileri 26/3 maddesine dayanarak çocuğuna İslami eğitim isteyebileceğini sanıyor. Ama böyle bir şey isteyemiyor. Ben bugün bunları tartışacak değilim.

İÇ DENGELER

Bugün işim devletle! Bütün ilk ve orta öğretimin herhangi bir meslek okulunun pedagojik programına göre biçimlendirildiğini düşünelim. Yani askeri, dini, ticari, polisi, vb. Ne dersiniz, olur mu? Bütün toplumun, bütün yönetim kadrolarının, bütün sivil mesleklerin askeri eğitim ve öğretimden geçmesini ister misiniz? Ben istemem!

Devlet ve toplum da böyle bir şey istemediği için sivil okulları, genel liseleri kurmuş. Türkiye'de eskiden askeri ortaokullar vardı, kaldırıldı.

Devlet ve toplumun kendi iç dengelerini bulacak, sağlığını koruyacak aklı var ve var olmalı.

EKLEME DİNAMİT!

Sözü imam hatip liselerine getirmek istiyorum. Bu okullar daha önce de onlarca kez yazdığım gibi 3 Mart 1924 tarihli özel bir yasa (Tevhid-i Tedrisat Kanunu, Öğretim Birliği Kanunu) ile kurulmuş. Okulun amacı din adamı yetiştirmek. Başka bir amacı yok.

Ancak 1973-74 ders yılında Milli Eğitim Temel Kanunu'nun 32. maddesine yapılan ekleme, devletin ve toplumun temellerine dinamit koymuş.

"Madde 32- İmam hatip liseleri, imamlık, hatiplik ve Kuran kursu öğreticiliği gibi dini hizmetlerin yerine getirilmesi ile görevli elemanları yetiştirmek üzere, Milli Eğitim Bakanlığı'nca açılan ortaöğretim sistemi içinde, hem mesleğe, hem yükseköğrenime hazırlayıcı programlar uygulayan öğretim kurumlarıdır."

DAVA AÇILMALIDIR

Yapılan ekleme ("hem yükseköğrenime") Anayasa'nın 174. maddesiyle korunan özel devrim yasasına aykırı olduğu gibi Anayasa'nın başlangıç bölümüne hem de Anayasa'da belirtilen cumhuriyetin temel ilkelerine aykırıdır. Çünkü, Arapça Hazırlık, Arapça, Kuran-ı Kerim Hazırlık, Temel Dini Bilgiler, Siyer (Hz. Muhammed'in Hayatı), Tefsir, Hitabet ve Mesleki Uygulama, Karşılaştırmalı Dinler Tarihi, İslam Tarihi, Kelam ve Hadis dersleri okuyan bir öğrenci artık özel bir öğrencidir, özel bir meslek için hazırlanmıştır. O artık bir din adamıdır!

Oysa Milli Eğitim Temel Kanunu, öğrencilerin "hür ve bilimsel düşünme gücüne, geniş bir dünya görüşüne sahip" (Madde 2/2) olarak yetiştirilmesini gerektirmektedir.

Madde 13'te ise "Her derece ve türdeki ders programları ve eğitim metotlarıyla ders araç ve gereçleri, bilimsel ve teknolojik esaslara ve yeniliklere, çevre ve ülke ihtiyaçlarına göre sürekli olarak geliştirilir" demektedir.

Milli Eğitim Temel Kanunu'nun 32. maddesine yapılan eklemenin en kısa zamanda iptal edilmesi gerekmektedir. Olanağı varsa Anayasa Mahkemesi'nde ve Danıştay'da iptal davası açılmalıdır.

Diyarbakır'da Üzücü Kaza...

Diyarbakır'da çok üzücü bir kaza meydana geldi. Diyarbakır'ın Çermik ilçesinde öğrenci ve öğretmenleri taşıyan iki minibüs çarpıştı. 6 kişi öldü 30 kişi yaralandı...

Alınan bilgiye göre, Çermik-Siverek karayolunun 3 kilometresinde öğretmen servisiyle yolcu minibüsü çarpıştı. Meydana gelen kazada ölenlerin sayısı 6'ya çıkarken sayının daha da artmasından endişe ediliyor. Kazada 30 civarında kişinin de yaralandığı bildirildi. Yaralılardan bir kısmının öğretmen olduğu öğrenildi.

Yaralılar, Çermik, Ergani ve Diyarbakır devlet hastanelerine tedavi altına alındı. Kazada hayatını kaybedenlerin cesetleri, Çermik Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı.

Ne Kadar Ek Derse Girilebilecek?

Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliği yürürlüğe girdi. Yönetmelikle öğretmenlerin ve memurların kaç saate kadar derse girebileceğine dair düzenleme yapıldı.

Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliğinin 41 maddesi ek ders görevini düzenlemiştir. İlgili madde şu şekildedir:

Ek ders görevi

MADDE 41 – (1) Resmî okullarda görevli rehber öğretmen ve aday öğretmenler dışındaki öğretmenlere, ihtiyaç hâlinde asıl görevlerini aksatmamak ve aylık karşılığı okutmakla yükümlü bulundukları haftalık ders saati sayısını doldurmaları kaydı ve çalıştıkları kurumların izni ile sadece okullarda, aylık karşılığı okutmakla yükümlü bulundukları haftalık ders saati sayısının yarısı kadar ücretli ders verilebilir. Bu öğretmenlerin toplam ders saati sayısı haftada 30 saati geçemez.
(2) Eğitim-öğretim hizmetleri sınıfı dışındaki diğer Devlet memurları ile eğitim sektörü dışındaki özel sektörde görev yapanlara özel öğretim kurumlarında haftada 10 saati geçmemek üzere ücretli ders görevi verilebilir.
(3) Özel öğretim kurumlarında görev yapan yönetici ve aday eğitim personeli dışındaki eğitim personeline aylık karşılığı girebileceği ders saati sayısı kadar başka bir özel öğretim kurumunda ders saati ücretli olarak görev verilebilir. Ancak, okullar dışındaki aynı kurucuya ait diğer özel öğretim kurumlarında, rehber öğretmenlere en fazla iki kurumda görev verilebilir.
(4) Eğitim personeli olarak görev yapma nitelik ve şartlarını taşıyan ve herhangi bir kurumda çalışmayanlara yaygın eğitim kurumlarında haftada 40 saati, örgün eğitim kurumlarında haftada 30 saatini geçmemek üzere özel öğretim kurumlarında ders saati ücretli olarak görev verilebilir.
(5) Eğitim personeline, valilikten/kaymakamlıktan geçici olur veya çalışma izni alınmadan kurumlarda ders saati ücretli olarak görev verilmez.


Ek ders görevi için istenebilecek belgeler yönetmeliğin 42. maddesinde sayılmıştır. Bu belgelere bakmak için tıklayınız.

Bu maddedeki hükümlere göre;
1. Resmi okullarda görevli rehber öğretmen ve aday öğretmenlere ek ders görevi verilemez.

2. Görevlendirilecek öğretmenlerin asıl görevlerini aksatmamak ve aylık karşılığı okutmakla yükümlü bulundukları haftalık ders saati sayısını doldurmaları gerekmektedir.

3.Görevlendirilecek öğretmenlerin çalıştıkları kurumların izni gerekmektedir.

4. Görevlendirilecek öğretmenler sadece okullarda, aylık karşılığı okutmakla yükümlü bulundukları haftalık ders saati sayısının yarısı kadar ek derse girebilecektir.

Peki bu ne demektir?

Aylık karşılığı ders görevi saat sayıları Milli Eğitim Bakanlığı Yönetici Ve Öğretmenlerinin Ders Ve Ek Ders Saatlerine İlişkin Karar'ın 5. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre; Örgün ve yaygın eğitim kurumlarının müdür, müdür başyardımcısı ve müdür yardımcıları haftada 6 saat; Okul öncesi ve sınıf öğretmenleri haftada 18 saat; Genel bilgi ve meslek dersleri öğretmenleri haftada 15 saat; Atölye ve laboratuvar öğretmenleri haftada 20 saat; ders okutmakla yükümlüdürler.

Buna göre, örneğin okul öncesi ve sınıf öğretmenleri haftada 9 saat özel okulda derse girebilecektir.

5. Görevlendirilecek öğretmenlerin; resmi görevli olduğu kurum ile Özel Öğretim Kurumlarında alacağı derslerin toplam ders saati haftada 30 saati geçemeyecektir.

6. Öğretmen olan fakat Eğitim-öğretim hizmetleri sınıfı dışında memur veya eğitim sektörü dışındaki özel sektörde görev yapanlara, özel öğretim kurumlarında haftada 10 saati Ek ders görevi verilebilir. Bir memurun öğretmen olarak ders verebilmesi için 119 sayılı Talim ve Terbiye Kurulu Kararı çerçevesinde öğretmen olarak atanabilme şartlarına haiz olması gerekmektedir. Detaylı bilgi için tıklayınız.

7. Özel öğretim kurumlarında görev yapan yönetici ve aday eğitim personeli dışındaki eğitim personeli aylık karşılığı girebileceği ders saati sayısı kadar başka bir özel öğretim kurumunda ekderse girebilir.

8. Eğitim personeli olarak görev yapma nitelik ve şartlarını taşıyanlara yaygın eğitim kurumlarında haftada 40 saat, örgün eğitim kurumlarında haftada 30 saat Ekders görevi verilebilir.

9. Eğitim personeline, valilikten/kaymakamlıktan geçici olur veya çalışma izni alınmadan kurumlarda ders saati ücretli olarak görev verilmez.


10- Madde metni sadece okullarda görev alamaya izin vermiştir. Okul ile dersane tanımı yönetmeliğin dördüncü maddesinde ayrı ayrı yapılmıştır. Buna göre öğretmen veya memurlar dersanelerde değil sadece okullarda görev alabilecektir. Okul tanımı ise şu şekildedir: "Okul öncesi eğitim, ilköğretim, özel eğitim ve ortaöğretim özel okullarını,"