1 Şubat 2010 Pazartesi

İlk Kadın Öğretmene Son Veda...

Cumhuriyetin ilk kadın öğretmenlerinden Fatma Refet Angın için tören düzenlendi.
Tedavi gördüğü hastanede önceki gün 95 yaşında hayatını kaybeden cumhuriyetin ilk kadın öğretmenlerinden Fatma Refet Angın için tören düzenlendi. Angın, Milli Eğitim Bakanlığı'nda danışmanlık da yapıyordu. Latin harfleriyle eğitim veren ilk öğretmen ve cumhuriyetin ilk kadın öğretmenlerinden Refet Angın için tören düzenlendi. Türk Böbrek Vakfı'nda düzenlenen törene Angın'ın yeğeni Sibel Günsur ve onun kızı Zeynep Günsur Yüecil'in yanı sıra İstanbul Valisi Muammer Güler, Türk Böbrek Vakfı Genel Başkanı Timur Erk, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Müsteşar Yardımcısı Saadettin Sabaz, MEB Öğretmen Eğitimi Genel Müdürü Ömer Balıbey'in ve çok sayıda eğitimci katıldı. Saygı duruşu ile başlayan törene Angın'ın Türk Bayrağı'na sarılı cenazesi de getirildi. Törene katılanlar Angın'ın naşının alana girmesini alkışla karşıladı. Törende konuşan İstanbul Valisi Muammer Güler, Angın'ın cumhuriyet nesline cumhuriyet ideallerini aşılayan ve hayatını buna adamış ender insanlardan birisi olduğunu söyledi. Angın'ın bütün hayatını eğitime vakfettiğini vurgulayan Vali Güler, Türk kadınının neler yapabileceği konusunda da büyük bir örnek olduğunu aktardı. Türk Böbrek Vakfı Genel Başkanı Timur Erk de, Refet Angın ile anne-oğul gibi olduklarını söyledi. Angın'ın ağırlaştığı son 1,5 yıl öncesine kadar hasta odasında tüm gazeteleri okuduğunu anlatan Erk, "Yanına gittiğimde 'Timur bak neler olmuş. Neden gereğini yapmıyorsunuz' diye bana fırça atar. Çağdaş, laik, demokratik, hukuk devleti ekseninde yönlendirmeler yapardı." şeklinde konuştu. Angın'ın son aylarda artık kendisini bile tanıyamaz hale geldiğini anlatan Erk sözlerini "Allah rahmet eylesin, nur içinde yatsın!" diyerek tamamladı. YEĞENİ ÇOCUĞUNA REFET ANGIN'IN SOYADINI VERDİ Refet Angın'ın yeğeni Sibel Günsür, İstanbul'da hep beraber yaşadıklarını ve onunla birlikte büyüdüklerini söyledi. Angın'ın her zaman dimdik görevinin başında olduğunu belirten Günsür, "Onun en büyük hedefi Atatürk ilkeleri ve cumhuriyeti öğrencilerine anlatmak. Onda da başarılı oldu. Hakikaten Atatürk'e ideallerine aşıktı ve en önemlisi mesleğine aşıktı. Onun kadar mesleğini seven hiçbir maddi şey gözetmeksizin mesleğini seven sadece manevi değerlere emek veren çok az insan vardır." Angın'ın küçük yeğeni Zeynep Günsür Yüceil de kendi çocuğu Yaz'a hiç evlenmediği için çocuğu olmayan Refet Angın'ın soyadını vermiş. Yurt dışında eğitimde olduğu için cenaze törenine katılamayan Refet Angın'ın manevi çocuğu Yaz Angın'a vefat haberi de henüz verilmedi. Refet Angın'ın kendisini büyüten insan olduğunu belirten küçük yeğeni Zeynep Günsür Yüceil, "Çok iradeli bir insandı. Benim rol modelimdi. En önemli öğrencilerinden bir tanesi Uğur Mumcu'dur. Bu ülke için çok şeyler yapmış bir insan. Böyle bir insanla beraber yaşamaktan gurur duyuyoruz." Konuşmaların ardından dualar edildi ve helallik istendi. Refet Angın'ın cenazesi ikindi namazına müteakip Teşvikiye Camii'nde kılınacak cenaze namazının ardından Ortaköy Mezarlığı'na defnedilecek.

Eğitim Sen'den Muhalefet Partilerine Çağrı...

Türk Eğitim Sen'den öğretmen atamaları için muhalefet partilerine çağrı.
Türk Eğitim Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, CHP ve MHP'den, 2010 yılı merkezi yönetim bütçe kanunda yer alan yüzde 50 sınırının iptali için Anayasa Mahkemesine başvurmasını istedi. Koncuk, muhalefet partilerine yazı yazarak, 2010 Bütçe Kanununun “Kadroların kullanımına ilişkin esaslar” başlığı altında “kamu idare, kurum ve kuruluşları, serbest memur kadrolarına 2009 yılında emeklilik, ölüm, istifa veya nakil sonucu ayrılan memur sayısının yüzde 50´sini geçmeyecek şekilde açıktan veya diğer kamu idare, kurum ve kuruluşlarından nakil suretiyle atama yapabilir. Bu sınırlar içinde memur ihtiyacını karşılayamayacak söz konusu idare, kurum ve kuruluşlardan yükseköğretim kurumları için ilave 4.000 adet, diğerleri için ilave 21.000 adet atama izni verilebilir” hükmü ile öğretmen alım sayısının, öğretmen açığının yüzde 50'si ile sınırlandırıldığını belirtti. Koncuk, bu sınırlandırma nedeniyle de, 2010 yılındaki öğretmen alımının istenilen düzeyde gerçekleşemeyeceğini ifade ederek, şöyle devam etti: “Bugün ülkemizde atama bekleyen 310 bin civarında öğretmen adayı bulunmaktadır. Bu sayı Haziran 2010 tarihinde 350 bini geçecektir. Ülkemizde ilk defa Ataması Yapılmayan Öğretmenler (AYÖP) bir platform oluşturarak örgütlenmişlerdir. Böylelikle atanamayan öğretmenlerin durumu artık toplumsal bir sorun haline gelmiştir. Milli Eğitim Bakanı Sayın Nimet Çubukçu, sözleşmeli öğretmen alımını 'öğrenciyi öğretmensiz bırakmamak' şeklinde açıkladığı bir temel nedene dayandırmaktadır. 24 Kasım 2009'da TBMM Genel Kurulundaki konuşmasında ise '76 bin 721 öğretmen açığımız var' diyerek öğretmen açığını düşük göstermekle birlikte, açık bulunduğunu kabul etmektedir.” Koncuk, Milli Eğitim Bakanlığı Personel Genel Müdürü Necmettin Yalçın imzası ile 14 Kasım 2008'de 81 il valiliğine ve il Milli Eğitim Müdürlüklerine “Öğretmen Açığı” başlıklı yazı gönderildiğine de değinerek, “Valiliklere ve il milli eğitim müdürlüklerine resmen 'öğretmen açığını gizleyin. Öğretmen ihtiyacını belirten resmi belgeleri ise sitenizden kaldırın' emri verildiği için öğretmen açığı konusunda yapılan tespitler eksik kalmaktadır” dedi. Koncuk, muhalefet partilerinden Bütçe Kanununda yer alan “yüzde 50´sini geçmeyecek şekilde..” ibaresinin yürütmesinin durdurulması ve iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi'ne başvuruda bulunmalarını talep ettiklerini bildirdi.

Fakülteye Tonguç'un Adı Verildi...

İsmail Hakkı Tonguç'un adı Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün onayıyla bundan böyle SDÜ Eğitim Fatültesi'nde yaşayacak.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, köy enstitülerinin fikir babası olan öğretmen İsmail Hakkı Tonguç'un adının Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) Eğitim Fakültesi'ne verilmesini onayladı. Tonguç, İnönü tarafından görevden alındıktan sonra meslek hayatını 'sürgün öğretmen' olarak tamamlamıştı. Süleyman Demirel Üniversitesi Eğitim Fakültesi 1992'de kuruldu. Ancak daha sonra Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi kurulunca SDÜ'nün Burdur Eğitim Fakültesi, M. Akif Ersoy Üniversitesi'ne devredildi. Bu nedenle yeni bir eğitim fakültesine ihtiyaç duyuldu. Bunun üzerine köy enstitüleri sevdalısı olarak bilinen SDÜ Rektörü Prof. Dr. Metin Lütfi Baydar, enstitülerin fikir babası olan İsmail Hakkı Tonguç'un adının yeni kurulacak eğitim fakültesine verilmesini önerdi. GÜL ONAYLADI Yapılan araştırmalardan sonra, Milli Eğitim Bakanlığı'nda üst düzey görevlerde bulunan ancak yaşamının sonlarına doğru Türkiye Cumhuriyeti'nin dört bir köşesine 'sürgün öğretmen' olarak gönderilen İsmail Hakkı Tonguç'un adı, SDÜ Eğitim Fakültesi'ne verildi. İsmail Hakkı Tonguç Eğitim Fakültesi'nin kuruluşu, Bakanlar Kurulu kararı ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün de onayıyla 29 Ocak 2010 tarihli ve 27477 sayılı Resmi Gazete'de yayımlandı. EĞİTİME ADANMIŞ YAŞAM İsmail Hakkı Tonguç, ömrünü eğitime adamıştı. 11 Mart 1926'da Maarif Vekaleti Levazım ve Alatı Dersiye Müzesi Müdürlüğü'ne atanan Tonguç, ilköğretim müfettişleri ve ilkokul öğretmenleri için Ankara'da açılan "İş İlkesine Dayalı Öğretim Kursu"nda, yabancı öğretim üyeleri ile birlikte çalışarak, daha sonra köy enstitülerinin temel ilkesi durumuna gelecek "iş için iş içinde işle eğitim" anlayışını geliştirdi. Ardından köy enstitülerinin temelini attı. Genç Cumhuriyet döneminde, aydın nesiller yetiştirmek için mücadele etti. İNÖNÜ GÖREVDEN ALDI Tonguç, 1938 yılında Hasan Ali Yücel Milli Eğitim Bakanı olduktan sonra, vekaleten yürüttüğü İlköğretim Genel Müdürlüğü görevine asaleten atandı. Ailesine bile ayırmadığı zamanı, enstitülerdeki araştırmalarına ayırdı. 1946'da görevden alınışına kadar, enstitüler için canla başla çalıştı. 2'nci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü kendisini önce takdir etti, sonra görevinden alarak, Talim Terbiye Kurulu üyeliğine getirdi. Tonguç Türkiye'nin değişik yerlerinde sürgün olarak öğretmenlik yaptı. 1954'te kendi isteğiyle emekli oldu. 24 Haziran 1960'ta yaşama gözlerini yumdu. "ÜNİVERSİTE DAHA DA GÜÇLENECEK" Eğitim Fakültesi'nde Arapça, İngilizce, Rusça, Müzik, Resim-İş, Heykel, Okul Öncesi, Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık, Zihinsel Engelliler Eğitimi, Yetişkin ve Yaşam Boyu Eğitimi, Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri öğretmenliği bölümleri olacak. Fakülteye ilk 5 yıl içinde 2 bin 750, orta vadede 5 bin, uzun vadede ise 10 bin öğrenci alınması hedefleniyor. AK Parti Isparta Milletvekili Mehmet Sait Dilek de, fakültenin açılmasıyla, yeni öğrenciler ve yeni öğretim elemanı kadroları ile üniversitenin güçleneceğini belirtti.

Kütüphanesiz Köy Okulu Kalmasın...

''Kütüphanesiz Köy Okulu Kalmayacak'' kampanyası ile 25 okula kütüphane kuruldu.

Adana'da, sağlık alanında bölgesel yayın yapan bir derginin sahibinin, gittiği bir köy okulunda kütüphane olmadığını görmesi üzerine başlattığı ''Kütüphanesiz Köy Okulu Kalmayacak'' kampanyası ile 25 okula kütüphane kuruldu. Kampanyayı başlatan Yasin Dilmen, Pozantı ilçesi Dağdibi köyüne gittiğinde, köy okulun kütüphanesinin bulunmadığını gördüğünü belirtti. Köydeki çocukların da kentteki yaşıtları gibi istedikleri kitaplara rahatlıkla ulaşabilmesini arzu ettiğini kaydeden Dilmen, bu düşüncesini yerine getirebilmek için yaklaşık 6 ay önce söz konusu kampanyayı başlattığını söyledi. Kampanyanın ilk duyurularını, yayınladığı ''Nobel Magazin'' isimli dergide yaptığını anlatan Dilmen, şöyle devam etti: ''Dergide ilk duyuruları yapınca bazı okurlardan 'Köy okullarına kitap göndermek istiyorduk ama nasıl yapacağımızı bilmiyorduk'' diyenler oldu. Biz de bu kişilere bir bakıma aracılık yaparak, 8 hayırseverin yardımlarıyla kampanyaya ilham kaynağı olan Dağdibi köyü de dahil olmak üzere, Pozantı, Karataş ve Aladağ ilçelerindeki 25 köyün okuluna kütüphane kazandırdık.'' HEDEF TÜM KÖY OKULLARI Dilmen, başlattıkları kampanyaya Adana Valisi İlhan Atış'ın da büyük destek verdiğini belirterek, hayırseverlerin katkısı ile kampanyanın daha da büyüyeceğini ifade etti. Bir kütüphane kurmak için ortalama bin TL'ye ihtiyaç duyulduğunu anlatan Dilmen, ''Bağışlar ile yeni kitaplar alarak, kütüphane kuruyoruz. Kampanya, Adana'daki tüm köy okullarına kütüphane kurulana kadar devam edecek. Köy okullarında eğitim gören tüm çocukların kitap okuma alışkanlığı kazanmasını amaçlıyoruz.''