1 Haziran 2010 Salı

Her Cuma Cezaevindeler...

Sabancı Üniversitesi'nden 10 öğrenci 'toplumsal sorumluluk projesi' kapsamında iki yıldır her cuma gününü Maltepe Çocuk Cezaevi'nde geçiriyor.
Yüzlerce çocuk onlar sayesinde ilk kez satranç oynadı, edebiyatla tanışıp şiir yazdı, hayallerinde dünya şehirlerini dolaştı
Demir parmaklıklı pencerenin ardından, cılız ve mahçup bir ses yükseliyor; “Ben sana mecburum bilemezsin, adını mıh gibi aklımda tutuyorum”... Bir diğer pencerenin ardında gençler, dört duvar arasındaki dünyalarını bir süreliğine terk edip hiç bilmedikleri ve görmedikleri şehirleri ülkeleri öğreniyorlar. Satranç odası yazan kapının ardında ise taşlar hareket ederken bir yandan cezaevinden sonrası için hayaller kuruluyor...
Maltepe Çocuk ve Gençlik Ceza İnfaz Kurumu'nda kalan 12- 18 yaş arasındaki çocuklar iki yıldır Sabancı Üniversitesi öğrencileriyle 'Edebiyat', 'Satranç' ve 'Gezelim -Görelim' atölyelerinde vakit geçiriyor, öğreniyor, üretiyor. Tutuklu ve hükümlü çocukları yazdığı şiirler de yakında bir kitapta toplanacak. Artık proje olmaktan çıktı
Her şey Sabancı Üniversitesi öğrencilerinin almaları zorunlu 'toplumsal sorumluluk projeleri' dersiyle başladı. Bu derste proje üretmek zorunda olan gençlerin hayata geçirdiği çalışmalardan biri de Maltepe Çocuk ve Gençlik Ceza İnfaz Kurumu'ndaki 350 tutuklu ve hükümlü çocuklarla ilgiliydi. İki yıldır 10 üniversiteli her cuma günü Maltepe'de. Proje onlar için çoktan ders olmaktan çıkmış durumda. Artık cezaevi personeli de, mahkum gençler de onları yakından tanıyor. Üniversiteliler gelince koğuşların kapısı açılıyor, tutuklu ve hükümlülerin yüzleri gülüyor. Öğrencilerin amacı sosyal ortamdan uzak tutuklu çocukları sosyalleştirmek, kendilerini geliştirmeleri için bir kapı aralamak. Proje kapsamında üç atölye çalışması yapılıyor; 'Edebiyat', 'Satranç', 'Gezelim- Görelim'. Ürettikçe özgürleşiyorlar
Edebiyat atölyesinde toplanan gençlerin geçen haftaki konusu Can Yücel ve Atilla İlhan'dı. İki üniversitelinin etrafına toplanan tutuklular, Yücel ve İlhan'ın hayat hikayelerini dinlediler, ardından onların şiirlerini okudular. Şiirler hakkında yorumlar yapıldı. Edebiyat atölyesi sayesinde gençler üretmeye de başladı. Şimdiye kadar tutukluların yazdığı 49 şiir küçük bir kitapta bir araya getirilecek. Edebiyat atölyesi onlar için çok önemli çünkü ürettikçe özgürleştiklerini hissediyorlar.
18 yaşındaki Ö.O, şiir yazan gençlerden. Basılacak kitapta onun da şiirleri olacak. Heyecanlı olduğunu söyleyen Ö.O etkinliğin kendisine kattıklarını şöyle anlatıyor:
“Çok güzel zaman geçiriyoruz. Bilmediğimiz yazarları öğrendik, çok kitap okuduk. Okudukça hevesimiz artıyor. Cezaevinden ortaokulu, liseyi okudum. Çoğu şeyi burada öğrendim. Meslek kursuna katıldım. Sanatçı olmak istiyorum. Kimse benim gibi yanlışlara düşmesin. Kimse bizi hor görmesin.” Öğrendiği şehirleri resmetti
İki katlı koğuşlardan birinin alt katında ise 11 kişi can kulağıyla üniversiteli arkadaşlarını dinliyor. Üniversitelilerden biri St. Petersburg'u anlatıyor. Bir diğeri Martin Luther King'in eşitsizliklere karşı verdiği mücadeleyi. Duvarların ardındaki yerleri gözleri uzakları dalarak dinliyorlar. Kimi zaman hayal gücünün ürünü manzara resimleri, öğrenilen ülkeler şehirlerle eşleştiriliyor ya da yeni resimlere ilham kaynağı oluyor. Tıpkı 18 yaşındaki S.S'nin yaptığı gibi. Cezaevinde resim kursuna giden ve bu konuda yeteneği olduğunu keşfeden S.S üniversiteli arkadaşlarıyla sohbet etmenin çok hoşuna gittiğini, koğuştaki arkadaşlarıyla böyle sohbet edemediklerini anlatıyor: “Bir sürü şehir ve ülke anlattılar. Bilmediğim şeyleri öğrendim. Çıktıktan sonra da halk eğitim merkezerinde resim öğretmek istiyorum. Resim yaptığımda çizdiğim yer Türkiye'ye benzemiyorsa öğrendiğim yabancı ülkelerin adını koyuyorum. Anlatılan şehirlerden en çok Venedik ilgimi çekti. Sular sürekli yükseliyormuş ama hiç sular altında kalmıyormuş şehir. Sonra Gandi diye bir adamdan bahsettiler. Ondan çok etkilendim. Şiddet kullanmadan ülkesini kurtarmış.”
17 yaşındaki C.K Rize anlatıldığında çok etkilendiğini, fotoğraflarını çok beğendiğini anlatıyor. 'Koğuşta da oynuyoruz'
Satranç atölyesinde ise bilenler aralarında satranç oynuyor, bilmeyenler öğreniyor. Gençlere göre vakit geçirmenin en güzel yollarından biri satranç oynamak. İçlerinde çıktıktan sonra satranç turnuvalarına katılmak isteyenler de var. 13 yaşındaki Ö.F.M bir haftada öğrendikleriyle, karşısındaki üniversiteli ağabeyini mat ediyor. 16 yaşındaki Y.S satranç sayesinde zekâsının geliştiğini söylüyor: “Akşamları da koğuştaki arkadaşlarla oynuyoruz. Vakit geçiyor. Dışarı çıkınca bilmeyen arkadaşlarıma da öğreteceğim.” İletişim dersi gibi oldu
Cezaevindeki gençler kadar üniversiteliler de projeden çok yararlanmış. Önce cezaevindeki gençlerle nasıl iletişim kurmaları gerektiğini öğrenmişler. Projenin süpervizörü Üretim Sistemleri Mühendisliği 2 sınıf öğrencisi Reşit Melik, tutuklu gençlerin etkinlikler sonrasında kendilerine güvenlerinin geldiğini ve motivasyonlarının arttığını, bunun onları da çok mutlu ettiğini anlatıyor: “Cezaevine girmiş aydınlardan da bahsediyoruz. Öyle mutlu oluyorlar ki, kendilerinin de bir şeyler yapabileceğini düşünüyorlar. Her hafta şiir getiren oluyor.” Albert Çiprut, farklı olduğu için bu projeye katıldığını belirterek, “Kimi çocuklar memleketini bile tanımıyordu. Hakkında birçok şey öğrenince mutlu oldular” diyor. (Radikal)

İlköğretim Okullarına Kayıtlar Bugün Başladı...

İlköğretim okullarına kayıtlar, bugünden itibaren e-okul sistemi tarafından yapılacak.
İlköğretime yeni kayıt olacak çocuklar okullara, Ulusal Adres Veri Tabanı'ndaki adres bilgileri ve Türkiye Cumhuriyeti kimlik numaralarının il/ilçe milli eğitim müdürlüklerinde kurulan öğrenci yerleştirme komisyonlarının okul adres eşleştirmeleri sonucunda sistem tarafından otomatik olarak yerleştirilecek. E-okul sistemi tarafından tüm öğrencilerin, adreslerinin bulunduğu en yakın ilköğretim okuluna kayıtları yapılacak. 2010-2011 eğitim-öğretim yılında ilköğretim okulları birinci sınıflarına 2004 doğumlu çocukların kayıtları alınacak. Öğrenci, okullar açıldığında, adres bilgileri doğrultusunda isminin çıktığı okula giderek ders başı yapacak. Öğrencinin isminin çıkması aynı zamanda kayıt belgesi anlamına gelecek. Bunun dışında, herhangi bir işlem yapmasına gerek bulunmayacak. Kayıt ve nakillerde ''herhangi bir karışıklık çıkması durumunda'' Ulusal Adres Veri Tabanı'ndaki adres bilgileri esas alınacak. ''Velilere kolaylık sağlanması ve adresin doğruluğunun tespiti açısından'' okul yönetimleri elektrik, su, telefon, doğalgaz abonelik sözleşmesi, kira sözleşmesi veya tapu kaydı gibi belgeler isteyebilecekler. Sistemde okula yerleştirilen şehit ve muharip gazi çocukları ile özel eğitime ihtiyacı olan bireylerin velilerinin talep etmesi halinde istedikleri okula kayıtları daha sonra nakil yoluyla yapılacak. Veliler kayıt için gerek internetten form doldurulması, gerek okula başvurulması, ön kayıt yaptırılması, kayıt parası yatırılması gibi herhangi bir işlem yapmayacak. Veliler, çocuklarının hangi okula kaydedildiğini Milli Eğitim Bakanlığı'nın internet sitesinden çocuklarının kimlik numarasını girerek veya evlerine en yakın ilköğretim okulundan sorarak öğrenebilecekler. Kayıtlarda ''Yerleşim Yeri Adresinin'' esas alınmasına rağmen, yurt dışında ikamet edenlerle yetiştirme yurdu, cezaevi, çocuk ıslah evi, öğrenci yurdu ve yatılı okullarda kalan çocukların ''Diğer Adres'' adlı ikinci adresleri yerleşim yeri adresi olarak değerlendirilecek.

45 Metrelik Ebru'yla Guinness'e Girdi...

Trabzon'da, bir resim öğretmeni ile 110 öğrencisi, "dünyanın en büyük ebrusu" rekor denemesini Guinness Dünya Rekorları temsilcileri önünde başarıyla tamamladı.

Kanuni Anadolu Lisesi resim öğretmeni Ali Şentürk ile 110 öğrencisi, Trabzon Forum Alıveriş ve Yaşam Merkezi'nin giriş katında kendilerine ayrılan bölümde, dünyanın en büyük ebrusunu yapıp Guinness Rekorlar Kitabı'na girmek için gayret gösterdi. Şentürk ve öğrencilerinin çalışmasına, alışveriş merkezine gelen çok sayıda vatandaş da zaman zaman alkışlarla destek verdi. Yaklaşık 1.5 saat süren çalışmanın ardından Şentürk ve ekibi, 30 metre uzunluğunda 1.5 metre genişliğinde, beş renk kullanılarak yapılan 45 metrekarelik ebruyu tamamladı. Şentürk, rekor denemesinin ardından yaptığı açıklamada, bir hayalini gerçekleştirdiğini ifade etti. Geçen yıl 24.6 metrekarelik bir ebru yaptığını belirten Şentürk, Guinness Dünya Rekorları temsilcilerine haber vermediği için bu çalışmasının tescil edilmediğini söyledi. Bu kez yaptığı çalışmanın tescili için Guinness Dünya Rekorları temsilcileri önünde daha büyük bir ebru çalışması yaptıklarını ifade eden Şentürk, "Rekor denemesi için öğrencilerimle üç ay çalıştık. Sadece ebrunun yapılacağı alanı oluşturmak için üç gün uğraştık ama sonunda istediğimiz büyüklükte ebruyu yaptık. Bu benim bir hayalimdi, hayalimi gerçekleştirdiğim için çok mutluyum" dedi. Ebrunun yapımında beş renk kullandıklarını dile getiren Şentürk, "Yaptığımız ebruyu, dünyanın en büyüğü olduğu tescil edildikten sonra bir süre sergilemeyi düşünüyoruz. Daha sonra ise ebruyu okula gelir elde etmek için satmayı planlıyoruz" diye konuştu. Rekor denemesinin sonucunun yetkililer tarafından önümüzdeki günlerde açıklanacağı bildirildi.

Başvurular 2 Temmuz'a Kadar Yapılabilecek...

Ortaöğretim ve önlisans mezunları ile bu öğrenim düzeylerinden mezun olabilecekler için düzenlenecek KPSS’ye başvurular, 2 Temmuz 2010 tarihine kadar yapılabilecek.

2010-KPSS Ortaöğretim/Önlisans'a başvurma işlemleri, ÖSYM Sınav Merkezi Yöneticiliklerinin ve belirli ortaöğretim kurumlarının açacakları başvuru merkezlerince yürütülecek . Başvuru merkezleri ÖSYM'nin "http://www.osym.gov.tr" internet adresinde yayınlanacak. Sınava katılmak isteyen adaylar, kılavuz ile aday bilgi formuna, başvurma süresi için de ÖSYM'nin "http://www.osym.gov.tr" internet adresinden ulaşabilecek. Ayrıca kılavuz dağıtımı ve satışı yapılmayacak. "2010-KPSS Ortaöğretim/Önlisans Kılavuzu"nda başvurma, sınav, değerlendirme ve yer leştirme ile ilgili ayrıntılı bilgiler yer alıyor. Sınav, 26 Eylül 2010 tarihinde yapılacak.