24 Şubat 2010 Çarşamba

MEB SBS'ye El Attı...

Milli Eğitim Bakanı Çubukçu, velilerden alınan şikayetler üzerine SBS konusunda araştırma yaptırıldığını bildirdi.

Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, iki yıldır uygulanan Seviye Belirleme Sınavları ile ilgili velilerden bazı şikayetler aldıklarını belirterek, bu nedenle SBS konusunda bağımsız akademisyenlere araştırma yaptırıldığını bildirdi. Bu araştırmanın sonucunu beklediklerini belirten Çubukçu, aksayan yönler tespit edilirse bunların üzerinde duracaklarını söyledi. Çubukçu, Anadolu Ajansı'na, SBS ile ilgili yürütülen çalışmaya ilişkin açıklama yaptı. SBS'nin 2 yıl önce Ortaöğretim Kurumları Sınavı'nın (OKS) yerine getirildiğini anımsatan Çubukçu, bir sınav sistemi değişikliğine gidildiğinde veya ölçme-değerlendirme ile alanlarla müfredatla ilgili değişiklikler yapıldığında, bu değişikliklerin sonuçlarını kısa vadede görmenin mümkün olmadığına işaret etti. Çubukçu, ''Bazen bir sonucu test edebilmek için doğru mu yanlış mı diye, çok uzun yıllar geçmesi gerekiyor. Oysa ki eğitim sistemi artık daha hızlı ve rekabete açık, değişimin de artık daha hızlı gerçekleştirilmesi gereken dönemlerdeyiz'' diye konuştu. ''BEKLENTİ OLUŞTU'' SBS sistemi getirildiğinde birtakım beklentiler oluştuğunu belirten Çubukçu, çocukların dershaneye yönelmelerinin önleneceğinin söylendiğini kaydetti. Yeni sisteme geçilmeden önce yaşanan tartışmalara değinen Çubukçu, OKS'ye yönelik itirazları ve eleştirileri anımsattı. Öğrencinin tek bir sınavla değerlendirildiği, sınavın tam ergenlik dönemine denk geldiği, ölçme-değerlendirmenin sağlıksız olduğu, sadece sınav sonuçlarının değil okul başarılarının da etkili olması gerektiği yönünde birtakım tartışmalar yapıldığını anlatan Çubukçu, şöyle devam etti: ''Bakanlık da bu manada çok kapsamlı bir çalışma yürüterek, tüm tarafları biraraya getirdi. Büyük bir yenilik olarak sunuldu ve beklenti oluştu. Bu itirazlar ve bu beklentilerle birlikte oluşturulan yeni sistem yürümeye başladı ve henüz iki yıllık bir süreçte bu kez itirazlar başladı. İki yıllık uygulama sonucunda velilerden şu tür şikayetler alıyoruz; 'çocuğum neredeyse sürekli ders çalışıyor, sosyal aktivitelerini ve hobilerini tamamen kaybetti. Daha doğrusu bir hobiye ayıracak zamanı yok. Zamanının büyük bölümünü dershanelerde veya ders alarak geçiriyor. Bu sınav sistemi öyle bir hale getirdi ki bizi, çocuğum çok daha erken yaşlarda ve daha yoğun bir çalışmayla karşı karşıya kaldı ve bu sorumluluk çok ağır.' Biz bakanlık olarak bütün bu itirazları dinlemek durumundayız. Kulağımızı açmak durumundayız. Yaptığımız her şeyi 'hiç tartışılmaz, en doğrusu bu' diye ilerleyemeyiz. Aslında Türkiye'de her uygulama çalışmasını veya bu tür çalışmaları, her yeni sistemi, beklenen amaca hizmet edip etmediğini, bütün bu ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığını ve uygulamadaki aksaklıkları görmek için mutlaka araştırmalara konu etmek lazım.'' Çubukçu, bu nedenle SBS'nin incelenmesi için çalışma başlatıldığını bildirdi. Çubukçu, ''Biz de SBS sisteminin her yönüyle incelenmesi için, öğrenci üzerindeki etkisi, okul başarısı ve öğrenme yöntemleri üzerindeki etkisiyle ilgili kapsamlı bir araştırma yapalım, dedik. Sonuçlarına göre aksayan yönler varsa bunların üzerinde duralım'' diye konuştu. SBS'nin kaldırılacağı yönündeki söylentilerle ilgili de Çubukçu, ''İki yıl önce belirlenmiş, bu kadar geniş mutabakatla. 'Tekrar OKS'ye dönelim...' Demek ki onun da sayısız sakıncaları ve sıkıntıları vardı. Böyle bir şey yok'' dedi. ''RAPOR BEKLEYECEĞİZ'' SBS ile ilgili araştırmanın bakanlık dışından uzmanlara yaptırılacağını ifade eden Çubukçu, bunun için ihaleye çıkıldığını anlattı. Çubukçu, ''Konu başlıklarına göre bir grup akademisyen ihaleyi aldı. Bağımsız bir akademisyen grubu araştırma yapıyor. Yani Bakanlık içinde yaptırmıyoruz. Onların raporlarını bekleyeceğiz'' diye konuştu.

Sözleşmeli Öğretmenler Dertli...

Eğitim-Bir-Sen'in sözleşmeli öğretmenlerin performansı ile ilgili yaptığı araştırmadan çarpıcı sonuçlar çıktı...

Eğitim-Bir-Sen'in araştırmasına göre, sözleşmeli öğretmenlerin yüzde 84.4'ünün performansı, kadroya geçişlerindeki belirsizlikten dolayı olumsuz etkileniyor.
Eğitim-Bir-Sen'den yapılan yazılı açıklamada, sendikanın Stratejik Araştırmalar Merkezi tarafından uzun bir süredir kadroya geçirilmeyi bekleyen sözleşmeli öğretmenlerin kadro sorununa bakış açılarını, tutumlarını ve çözüm önerilerini belirlemek amacıyla 81 ilde 2 bin 500 sözleşmeli öğretmene anket uygulandığı belirtildi. Araştırmaya göre, sözleşmeli öğretmenlerin yüzde 17.4'ü sözleşmelilikte birinci, yüzde 22.4'ü ikinci, yüzde 29.4'ü üçüncü, yüzde 30.8'i ise dördüncü yılında bulunuyor. Araştırmaya katılan sözleşmeli öğretmenlerin yüzde 82.3'ü statülerinden dolayı çalıştıkları okulda kadrolu öğretmenlere karşı psikolojik eziklik duygusu yaşıyor. Sözleşmeli öğretmenlikte geçen süre arttıkça, sözleşmeli öğretmenlerin statülerinden dolayı çalıştıkları okulda kadrolu öğretmenlere karşı psikolojik olarak eziklik hissetme oranının arttığı, dördüncü yılında olan sözleşmeli öğretmenlerin diğer sözleşmeli öğretmenlere nazaran psikolojik olarak kendilerini daha fazla ezik hissettiği bildirildi. Sözleşmeli öğretmenlerin yüzde 84.4'ü, kadroya geçişlerindeki belirsizlikten dolayı girdikleri derslerde veya görevlerinde performanslarının olumsuz etkilendiğini, yüzde 10'u kısmen olumsuz etkilendiğini, yüzde 5.6'sı ise olumsuz etkilenmediğini ifade ediyor. Ankete katılanların yüzde 10.4'ü kadrolu olarak atanacağına kesinlikle inandığını belirtirken yüzde 20.5'i atanacağına inandığını, yüzde 29.2'si atanacağına kısmen inandığını, yüzde 11.2'si atanacağına inanmadığını ve yüzde 28.8'i atanacağına kesinlikle inanmadığını belirtiyor. Buna göre, her 3 sözleşmeli öğretmenden 1'i kadrolu olarak atanacağına kesinlikle inanmıyor, öğretmenlerin yüzde 40'ı ise kadrolu olarak atanamayacağını ve kesinlikle atanamayacağını düşünüyor. Sözleşmeli geçen süre arttıkça kadrolu atanamama düşüncesi de artıyor. Sözleşmelilikte dördüncü yılında olan her 2 öğretmenden birinin kadrolu olarak atanamayacağına inanıyor. MEB'in kadroya geçişleriyle ilgili açıklamalarını inandırıcı bulan sözleşmeli öğretmenlerin oranı yüzde 17 iken inandırıcı bulmayanların oranı 65.6'ye ulaşıyor. Sözleşmeli öğretmenlerin yüzde 67.9'u ''MEB'in kendilerine yönelik tutumundan dolayı sözleşmelileri şartsız olarak kadroya geçireceğine inanmadığını'' belirtirken, yüzde 16.3'ü inandığını ifade ediyor. Sözleşmeli öğretmenlerin yüzde 43.8'i kendilerinin kadroya geçirilememelerinin hükümetin tavrından kaynakladığını, yüzde 43.8'i MEB'in tavrından kaynaklandığını, yüzde 12.4'ü ise Maliye Bakanlığının tavrından kaynaklandığını düşünüyor. MEB'in kendilerini kadroya geçirme esnasında uygulamasını istedikleri şartlar sıralandığında, öğretmenlerin yüzde 44.1'i tüm sözleşmeli öğretmenlerin kademeli olarak kadroya geçirilmelerini, yüzde 24.8'i hizmet süresini, yüzde 14.9'u hizmet puanı ve hizmet süresini, yüzde 7.2'si hizmet puanını, yüzde 6.1'i görevlendirilmedeki KPSS puanını ve yüzde 2.9'u KPSS puanlarından en yüksek olanını dikkate alması gerektiğini ifade ediyor. ''58 ALANDA 70 BİN SÖZLEŞMELİ ÖĞRETMEN GÖREV YAPIYOR'' Eğitim-Bir-Sen Genel Sekreteri Halil Etyemez, 58 alanda 70 bin sözleşmeli öğretmenin görev yaptığını belirterek, sözleşmeli öğretmenlerle kadrolu öğretmenler arasındaki yapılanma farkının çalışma barışını bozduğunu, ikinci sınıf istihdam biçiminden dolayı sözleşmeli öğretmenin kendini kötü hissettiğini ifade etti. Öğretmenliğin, aidiyet duygusunun en fazla hissedildiği meslek olduğuna dikkati çeken Etyemez, ''Onun için öğretmenlikte sözleşmelilik olmamalıdır. Dolayısıyla sözleşmeli öğretmenlerin kadroya geçirilmesine yönelik çalışma biran önce tamamlanmalıdır. Bundan sonra da herhangi bir şekilde sözleşmeli öğretmen alımı yapılmamalıdır. Eğitimimiz ve eğitimcilerimiz ikinci sınıf istihdam biçiminden kurtarılmalıdır'' değerlendirmesinde bulundu. Sözleşmeli öğretmenlerin kadroya geçirilmesi konusunda şimdiye kadar birçok etkinlik gerçekleştirdiklerini belirten Etyemez, MEB ile imzaladıkları Kurum İdari Kurulu Ekim 2009 Çalışma Raporu'na, ''Sözleşmeli öğretmenlerin kadroya geçirilmesine ilişkin çalışmaların sonuçlandırılması'' şeklinde bir madde koyduklarını ve ''70 Bin Sözleşmeli Öğretmenden 70 Bin Dilekçe'' kampanyası başlattıklarını hatırlattı.

İTÜ Çalışıyor

İTÜ'nün OTAM ve TÜMOSAN iş birliği ile, Türkiye'de ilk kez TÜBİTAK destekli ürettiği motor ezber bozacak.
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Otomotiv Teknolojileri Araştırma Geliştirme Merkezi (OTAM) ve Türk Motor Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi (TÜMOSAN) iş birliğiyle, Türkiye'de ilk kez TÜBİTAK destekli çevre dostu yeşil LPG'li dizel motor üretildi.
İTÜ'den yapılan yazılı açıklamada, AR-GE çalışması yapabilmek, teknolojik buluşlara imza atabilmek, bilgi birikimini üretime dönüştürmek ve sanayinin sorunlarına çözüm bulabilmek amacıyla, üniversite ve sanayi gibi iki önemli gelişim aktörünün bir arada rol oynaması gerekliliğine inanan İTÜ'nün, bu kapsamda yaptığı çalışmalarla öncülük etmeye devam ettiği belirtildi. Bu çalışmalardan biri olan ve AB standartlarına uygun olarak tasarlanan ve üretilen LPG'li dizel motorun yüzde 33 daha düşük maliyeti, yüzde 15 daha yüksek motor verimiyle dikkat çektiği ifade edilen açıklamada, yeni teknoloji dizel motorun 26 Şubat günü üniversitenin Ayazağa Yerleşkesi'nde düzenlenecek toplantıda tanıtılacağı bildirildi. Toplantıda, İTÜ Rektörü Prof. Dr. Muhammed Şahin, TÜMOSAN Genel Koordinatörü Kurtuluş Öğün ve OTAM Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Ali Göktan'ın LPG'li dizel motor ile ilgili bilgi vereceği ve ardından teknik gezi yapılacağı kaydedildi.