19 Şubat 2009 Perşembe

ORTA DERECELİ OKULLARIN KİTAPLARINI HAZIRLAYAN KOMİSYON ÜYELERİNE ÖDÜL

Orta Öğretimde Okutulan Kitaplardan Bir Kısmını Hazırlayan Komisyon Üyeleri, Başarılı Çalışmaları Nedeniyle Ödüllendirildi. Samsun İl Milli Eğitim Müdür Vekili Tahsin Nas, "90 Yıl Önce Cumhuriyet'in Temellerinin Atıldığı Bu Şehirde, Bugün Kitapların Yazılması Onur Vesilesidir." Dedi.
Orta öğretimde okutulan kitaplardan bir kısmını hazırlayan komisyon üyeleri, başarılı çalışmaları nedeniyle ödüllendirildi. Samsun İl Milli Eğitim Müdür Vekili Tahsin Nas, "90 yıl önce Cumhuriyet'in temellerinin atıldığı bu şehirde, bugün kitapların yazılması onur vesilesidir." dedi.
Orta dereceli okullarda okutulan kitaplardan bir bölümünü hazırlayan Samsun'daki komisyon üyeleri, Öğretmenevi'nde ödüllendirildi. Ortaöğretim ders kitapları hazırlama projesi kapsamında 2006 yılında Samsun'da hazırlanan ve tüm Türkiye'de okutulan kitapların; Lise 1 Tarih, Lise 2 Tarih, Lise 3 T.C İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük ders kitapları olduğu belirtildi.

2007-2008 Eğitim Öğretim yılında ise 9. sınıf tarih ders kitabı, Sosyal Bilimler Lisesi 12. sınıf Diksiyon ve Hitabet Öğretmene Kılavuz Kitabı, Sosyal Bilimler Lisesi Sosyoloji Öğrenme Alanı 10. sınıf Ders Kitabı, Sosyal Bilimler Lisesi Sosyal Bilim Çalışmaları 10. sınıf Öğretmen Kılavuz Kitabı, 2008-2009 Eğitim Öğretim yılında ise 10.sınıf Tarih Ders Kitabı, 12.sınıf Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi, Sosyal Bilimler Lisesi Sosyoloji Öğrenme alanı 11. sınıf Ders Kitabı Sosyal Bilimler Lisesi Sosyal Bilim Çalışmaları 11. sınıf ders kitapları Samsun'da basıldı.
Kitap Hazırlama Komisyonu Sorumlusu Yakup Keskin, Samsun İl Milli Eğitim Müdürlüğü'nün öncülüğünde Türkiye'deki okullarda okutulan kitapları 40'a yakın yazar arkadaşları ile hazırladıklarını söyledi.
İl Milli Eğitim Müdür Vekili Tahsin Nas ise kitap yazma için 19 Mayıs şehri Samsun'un çok isabetli bir tercih olduğunu, Atatürk'ün Cumhuriyetin temellerini attığı bu şehirde 90 yıl önce başlayan serüvenin bugün de Samsun'da kitaplarının yazıldığını söyledi. Atatürk'ün Türkiye'nin tarihine ve geleceğine Samsun'dan yön verdiğini hatırlatan Nas, bu bilinç ve şuur içinde çalışmalarını titizlikle sürdüren komisyon üyelerini tebrik etti.
Konuşmaların ardından Nas, Kitap Hazırlama Komisyonu üyelerine çanta, flash bellek, ajanda gibi malzemelerden oluşan çeşitli hediyeler verdi.

YAKLAŞIK 1000 ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİSİ, DEPREM KORKUSUYLA KENTİ TERK ETTİ

Dumlupınar Üniversitesi (Dpü) Simav Teknik Eğitim Fakültesi ve Simav Meslek Yüksek Okulunda Öğrenim Gören Yaklaşık 1000 Öğrencinin, 17 Şubatta Meydana Gelen ve Bazı Binalarda Hasarlara Neden Olan 5 Büyüklüğündeki Depremin Ardından Kenti Terk Ettiği Bildirildi.
Dumlupınar Üniversitesi (DPÜ) Simav Teknik Eğitim Fakültesi ve Simav Meslek Yüksek Okulunda öğrenim gören yaklaşık 1000 öğrencinin, 17 Şubatta meydana gelen ve bazı binalarda hasarlara neden olan 5 büyüklüğündeki depremin ardından kenti terk ettiği bildirildi. DPÜ Simav Teknik Eğitim Fakültesi Dekan Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Rüştü Güntürkün, gazetecilere yaptığı açıklamada, Bayındırlık ve İskan İl Müdürlüğü ile DPÜ Yapı ve Teknik İşleri Daire Başkanlığından gelen teknik heyetin, Muradınlar Mahallesi'ndeki yerleşkede depremden hasar gören binalarda inceleme yaptığını söyledi.
Heyetin kendilerine verdiği raporda, bazı duvarlarda görülen çatlakların bu binalarda öğretimin sürdürülmesinde herhangi bir sorun oluşturmadığının belirtildiğine işaret eden Yrd. Doç. Dr. Güntürkün, DPÜ Rektörlüğünce depremin meydana geldiği gün Fakülte ve Meslek Yüksek Okulunda öğretime ara verildiğini anımsattı.
İlçede 10 gün içinde yeniden deprem olacağına ilişkin bilimsellikten uzak asılsız söylentiler yayıldığını bildiren Yrd. Doç. Dr. Güntürkün, yaklaşık 1000 üniversite öğrencisinin deprem korkusuyla kenti terk ettiğini ifade etti.
Yrd. Doç. Dr. Güntürkün, bu öğrencilerin anne ve babalarından, öğrenimlerinin aksamaması için çocuklarını Simav'a göndermelerini istedi.
DPÜ Simav Meslek Yüksek Okulu Müdürü Mehmet Korkmaz da artçı sarsıntıların giderek azaldığına dikkati çekerek, öğrenciler açısından korkulacak bir durumun kalmadığını savundu.

ÜNLÜLERİN OKULUNDA ARTIK TENEFFÜS VE DERS ZİLİ ÇALMIYOR

Milli Eğitim Bakanlığı'nın Bir Yıl Önce Okullarda Gürültü Kirliğinin Önüne Geçmek İçin Zillerin 5 Saniyeden Fazla Çalmaması Genelgesi, Hatay'ın İskenderun İlçesindeki Bir Okulda Hayata Geçirildi. Milli Eğitim Bakanlığı'nın bir yıl önce okullarda gürültü kirliğinin önüne geçmek için zillerin 5 saniyeden fazla çalmaması genelgesi, Hatay'ın İskenderun ilçesindeki bir okulda hayata geçirildi. Bakanlık, okulların bulunduğu mahalle sakinlerinin zil sesinden rahatsız olması nedeniyle hazırladığı gürültü kirliliği genelgesinde zil sesinin 5 saniyeden fazla çalınmamasını istemişti. Buradan hareketle İskenderun'daki 70 yıllık tarihi geçmişi bulunan ve roman ve hikâye yazarı edebiyatçı Ayla Kutlu'nun da mezun olduğu Namık Kemal İlköğretim Okulu'nda teneffüs ve ders zili çalmıyor artık. window.google_render_ad();Çukurova Üniversitesi'nde bir dekanın da mezun olduğu Namık Kemal İlköğretim Okulu'nda öğrenciler teneffüslere çıkışlarda ve derslere girişler de zil sesinin iptal edilmesiyle okul ve sınıf başkanlarının uyarıları ile zil saatlerine uyuyor. Öğretmenler biraz bu uygulamadan rahatsız olurken öğrenciler ise kantin önlerinde teneffüslerinde gecikmelerden dert yanıyor. Yaklaşık 2 bin öğrencisi bulunan İskenderun Namık Kemal İlköğretim Okulu'nda 10 gündür ziller hiç çalmıyor. Okul Müdürü Turgay Çelikezen, zil sesinin susturulması konusunu 2008-2009 yılı eğitim öğretim sezonun başında öğretmenler toplantısında gündeme getirmiş. Ancak öğretmenler bu uygulamaya karşı çıkmış. İkinci dönem başlayınca yeniden gündeme alan Okul Müdürü Çelikezen, 10 gün önce öğrencilerine sorumluluk bilincini aşılamak için teneffüslerde ve derslere girişlerinde okul zilinin çalınmaması kararını hayata geçirdi. İlk etapta yine öğretmenlerinden tepki aldı. Ancak her geçen uygulamaya öğrencilerin ve öğretmenlerin uyması Çelikezen'i mutlu etti. TENEFFÜS VE DERSLERE GİRİŞ SAATİNE EN ÇOK KIZLAR UYUYOR 8 yıldır Namık Kemal İlköğretim Okulu Müdürü olan Çelikezen, "Şimdi derslere geç kalan öğretmenleri de öğrencilerimiz uyarıyor. Tenefüs saati gelince de her sınıfın başkanı öğretmenine hatırlatıyor. Bu, öğrencilerimizin zamanı kullanma ve sorumluluk bilincini de artırdı. Velilerde uygulamadan memnun. Bazen kantin sırasında geç kalan öğrenciler oluyor ama her geçen gün uyumları artıyor. Uygulamada en titiz davranan kız öğrenciler oluyor.Bizim hayata geçirdiğimiz bu uygulamanın Türkiye'nin başka bir ilinde var mı bilmiyorum. Ama hiç duymadım karşılaşmadım." dedi.

19 Çocuğun Rahatsızlığında Gıda Zehirlenmesi Çıkmadı...

Gaziantep'te Bir İlköğretim Okulunda Eğitim Gören 19 Öğrenciden Bazılarının Rahatsızlığının 3 Gün Önce Başladığı Ortaya Çıktı.

Gaziantep'te bir ilköğretim okulunda eğitim gören 19 öğrenciden bazılarının rahatsızlığının 3 gün önce başladığı ortaya çıktı.
8 Şubat Mahallesi'nde bulunan bir ilköğretim okulunda eğitim gören 19 öğrenci, karın ağrısı ve mide bulantısı şikayetleri ile Gaziantep Şehitkamil Devlet Hastanesi'nde tedavi altına alınmıştı. 19 çocuk, muayenelerinin ardından taburcu edildi.
Gaziantep Milli Eğitim Müdürü Süleyman Şişman, çocukların tedavileri sonucunda gıda zehirlenmesinin olmadığının ortaya çıktığını ifade etti.
Şişman, "19 çocuk hastaneye kaldırıldı ancak gıda zehirlenmesi yönünde bir teşhis konulmadı." dedi.
Gaziantep Şehitkamil Devlet Hastanesi Başhekim Yardımcısı Uzman Doktor Bekir Akar, rahatsızlıklarının netleşmediğini belirterek, "Bazı çocukların şikayetleri 3 gün önceye dayanıyor. Çocukların aynı yiyeceği yemedikleri anlaşıldı." diye konuştu.

Çocuklar Gördüğünü Yapıyor!...

Prof. Dr. Binnur Yeşilyaprak, insanların söyleneni değil yapılanı yaptığını ifade ederek, çocuklarda bunun daha fazla olduğunu söyledi.

Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Binnur Yeşilyaprak, insanların söyleneni değil yapılanı yaptığını ifade ederek, çocuklarda bunun daha fazla olduğunu söyledi. Prof. Dr. Yeşilyaprak, çocuklar ve gençlerin bir yanlışlık içerisinde olduğunun anlaşılması durumunda otoriter olmak yerine arkadaş gibi problemin dinlenmesinin de önemine dikkat çekti. Ordu'nun Ünye İlçesi Cumhuriyet Başsavcılığı Koruma Kurulu, 'Eğitim Yoluyla Şiddetin Azaltılması ve Suçun Önlenmesi için Anne-Baba Eğitimi Seferberliği' projesi kapsamında 'Eğiticinin Eğitimi' konulu konferans düzenledi. Cumhuriyet Başsavcılığı, Ünye Belediyesi ve Milli Eğitim Müdürlüğü işbirliğiyle Ünye Ticaret Odası'nda düzenlenen konferansın açılış konuşmasını Cumhuriyet Başsavcısı Cem Sağdıç yaptı. Konferansa konuşmacı olarak katılan Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Binnur Yeşilyaprak, insanların söyleneni değil yapılanı yaptığını ifade ederek, çocuklarda bunun daha fazla olduğunu vurguladı. Prof. Dr. Yeşilyaprak, çocuklar ve gençlerin herhangi bir yanlışlık içerisinde olduğunun anlaşılması durumunda otoriter olmak yerine arkadaş gibi problemin dinlenmesi, sözlü ve örnekli bir biçimde ikna yolu kullanılmasını istedi. Türkiye'de her üç aileden biri şiddete maruz kalırken, her iki aileden birinin ise sözel ya da fiziksel şiddetle karşı karşıya olduğunu ifade eden Prof. Dr. Binnur Yeşilyaprak "Anne ve babalar aile içinde ya da dışında başta kendi davranışlarına dikkat etmeleri gerekir. Çünkü özenti, taklit yapma duygusu en fazla çocuklarda mevcuttur. Gerek konuşma gerekse fiili davranışlarda; bir fotoğraf makinesi misali çocuklar gördüklerinin adeta fotoğrafını çeker ve beyninde onu muhafaza eder. Bir gün aynı olayla kendisi karşılaştığında, anne babadan veya çevreden aldığı o fotoğrafı kes-yapıştır uygulamasını kullanarak karşı karşıya olduğu duruma montajlar. Bu olumsuz davranışın önüne geçmek için kişi tedbiri baştan elinde tutmalıdır. Yoksa insan kafasına düşen bir saksı misali, insanın başına düştükten sonra iş işten geçmiş olur. Problem için çözüm çok zor hatta çözümsüz olur." dedi. Prof. Dr. Binnur Yeşilyaprak, yine ortaokul ve lise çağındaki çocukların bireylerin özentilerinden dolayı kendi aralarında doğruluğunu araştırmadan risk alma, örneğin; çete kurma yoluna gitmeleri, yine doğruluğunu araştırmadan adrenalinli riskli olaylara karışarak macera yaşama adı altında insanda zıt etki yapabilecek yollar kullandıklarına vurgu yaparak, "İşte bunların önüne geçmek için ne güzel söylemişler; 'Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim.' Çocuklar takıldığı ortamlara kadar her şeyi ile gözetimimiz, takibimiz altında olmalıdır." diye konuştu.

Üniversitelere Eşit Muamele...

Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, üniversitelerdeki sorunların çözümünde devlet üniversite ile vakıf üniversitesi ayrım yapmadıklarını söyledi.

TBMM Genel Kurulunda, TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesinin oluşturacağı eğitim bilimleri enstitüsü bünyesinde, fen lisesi statüsünde özel ilk ve orta öğretim kurumları açılması, ''Zirve'' ve ''Yeni Yüzyıl'' adıyla 2 vakıf üniversitesi kurulmasına ilişkin kanun tasarısının tümü üzerindeki görüşmelerde, AK Parti grubu adına söz alan Adıyaman Milletvekili Mehmet Erdoğan, görüşülen tasarının, ülkede yüksek öğretime önemli katkı sağlayacağını söyledi. Eğitim ve teknolojiye yatırım yapan ülkelerin geliştiğini belirten Erdoğan, bu konuda Güney Kore'nin en iyi örneklerden biri olduğunu ifade etti. Daha sonra Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik soruları yanıtladı. Çelik, öğretmenleri yüksek lisans, doktora yapmaları konusunda teşvik ettiklerini, bunun bir eksi değil, artı olacağını söyledi. Bakan Çelik, ''TOBB Başkanı'nın AK Parti'ye yaptığı hizmetlerin mükafatı olarak bu tasarının getirildiği'' yönündeki iddiaya karşılık şunları söyledi: ''Bu iddia, TOBB gibi saygın kuruma yapılan haksızlıktır. (Eğer bize muhalefet etseymiş, yine getirir miymişiz?) şeklinde soru var. İster vakıf, ister başka bir kurum, makul, meşru, mantıklı olması kaydıyla öneri kimden gelirse gelsin biz bunun gereğini yaparız. Eğerlerle meğerlerle siyaset yapılmaz. Eğer ile meğeri evlendirmişler, nur topu gibi (keşke) adlı çocukları olmuş...'' Çelik, uyuşturucu kullanımıyla ilgili istatistiki çalışmaya izin vermediği yönündeki bir soruya da ''AB ülkelerinde uygulanan bir form soru var. Buradaki sorular bizim aile yapımıza, gelenek göreneklerimize aykırı. Okullarda çocuklara versek çok ciddi şekilde eleştirilir. Gayri ahlaki diyebileceğimiz sorular var. (Bu soruları ayırın) dedim. AB'nin her formatını kabul etmek zorunda değiliz'' şeklinde yanıt verdi. Bakan Çelik, üniversitelerin sorunlarının çözümünde devlet üniversitesi ile vakıf üniversitesi ayrımı yapmadıklarını sözlerine ekledi. Genel kurulda, tasarının maddeleri üzerinde görüşülmesine geçildi.

4 Kız Öğrencisini Taciz Etti İddiası!

Bingöl'de ilköğretim okulu öğretmeni, 4. sınıfta okuyan 4 kız öğrenciyi elle taciz ettiği iddiasıyla tutuklandı.

İddiaya göre göre, Kiğı İlçesi Yatılı İlköğretim Bölge Okulu'nda (YİBO) görevli 23 yaşındaki sınıf öğretmeni M.N.K., 4. sınıfta okuyan kız öğrenciler D.G. (10), G.Ö. (11), G.P. (10) ve A.P.'yi (10) ders sırasında elle taciz etti. Eğitim-öğretim yılının ilk döneminde öğretmenlerinin tacizine uğradıkları öne sürülen öğrenciler, olay ikinci dönemde de devam edince durumu ailelerine bildirdi. Olayı duyunca şok yaşayan veliler, Kiğı İlçe Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulundu. Savcılığın talimatı üzerine sınıf öğretmeni M.N.K., polis tarafından gözaltına alındı. İfadesi alınan öğretmen, sevk edildiği mahkemede tutuklanarak cezaevine konuldu. Olayla ilgili Milli Eğitim Müdürlüğü ve İlçe Emniyet Müdürlüğü de geniş çapta soruşturma başlattı. Tacize uğradıklarını öne süren öğrencilerin psikolojilerinin bozulduğu belirtildi.

Liseli Gençler Birbirine Girdi!

Niğde'de, lise öğrencisi bir genç, kavga ettiği sınıf arkadaşını bıçaklayarak ağır yaraladı.

11. sınıf öğrencileri A.E. ve Ö.K, okulda bilinmeyen bir nedenle tartıştı. Okul çıkışında konuşmak için tren garına giden iki gencin buradaki tartışması kavgaya dönüştü. A.E, kavga sırasında yanında taşıdığı bıçak ile Ö.K'yi göğsünden yaraladı. Ağır yaralanan Ö.K, Niğde Devlet Hastanesinde tedavi altına alındı. Yetkililer, A.E'nin yakalandığını, olayla ilgili soruşturmanın sürdürüldüğünü belirtti.

Üniversite Hayali Kuranlar Dikkat...

ÖSS'ye girecekler, üniversite hayali kuranlar, anneler ve babalar, kısacası üniversite ile yakında uzaktan ilgisi olanlar... Bu haberi mutlaka OKUYUN...

Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) Başkanı Prof. Dr. Ünal Yarımağan, 2010 yılından itibaren uygulamaya konulacak iki aşamalı üniversiteye giriş sınavının birinci basamağının mevcut sistemdeki ilk dört testin soru sayısının biraz daha artmış, ikinci basamağının da eskiden uygulanan iki basamaklı sistemin gelişmiş hali olduğunu belirtti. Yarımağan, YÖK'ün kararıyla gelecek yıldan itibaren uygulanmaya başlayacak yeni sisteminin ana hatlarını AA muhabirine anlattı. Yeni sistemin iki aşamadan oluştuğunu, ikinci aşamada yabancı dil dahil toplam beş ayrı sınav uygulanacağını ifade eden Yarımağan, birinci aşamanın Nisan başlarında, ikinci aşamanın da Haziran sonlarında iki hafta sonu cumartesi-pazar günleri gerçekleştirilmesinin planlandığını bildirdi. Yarımağan, ''Yeni sistem, eskiden uygulanan iki basamaklı sınava dönüş değil ama eskinin tam gelişmiş hali denilebilir'' dedi. Üniversiteye girişte 1999'da geçilen sistemin olumsuz etkileri olduğunu belirten Yarımağan, ÖSS'de ortak derslerin okutulduğu 9. sınıftan sonra soru yöneltilmediği için öğrencilerin bu sınıftan sonraki sınıfların derslerine ilgi göstermediğini belirtti. Dolayısıyla öğrencilerin üniversiteye ''yetersiz'' geldiklerini kaydeden Yarımağan, şöyle konuştu: ''Mesela Matematik'ten, Fizik'ten, Kimya'dan 9. sınıf sonrasından hiç soru sormuyorduk. Sormadığımız için de öğrenci o konuları sınıfını geçecek kadar çalışıyordu, çok fazla kendini vermiyordu. Hatta şöyle olumsuz durumlarla ilgili bize bilgi geliyordu: Bazı öğretmenler öğrenciye destek olmak için 11. sınıf programındaki dersi anlatmıyor, (nasıl olsa bu konu üniversite sınavında sorulmuyor) diye 9. sınıf ve ilköğretimdeki konuları tekrar ediyor. Amaç, daha çok sayıda öğrenci üniversite sınavını kazansın, hem öğrenci avantajlı çıksın hem de okul daha çok öğrenciyi üniversiteye soktuğu için avantajlı çıksın. Bu, çok olumsuz bir durumdu. Bu nedenle 2006'da biz bu olumsuz durumu kısmen düzeltmek için sistemi değiştirerek, mümkün olduğunca lise müfredatını kapsayan sorular sormaya başladık. Tabii bunu yaparken seçmeli derslerden değil, zorunlu derslerden sorular soruyoruz. Yalnız bu değişikliği yaparken 1999 öncesine, yani iki basamaklı sınava olduğu gibi dönmedik. Tek oturumda bunu gerçekleştiren bir model oluşturduk. Tek oturumda, yani şu anda uygulanan sistemde hem ortak müfredata dayalı sorular hem de lisenin son yıllarında okutulan zorunlu alan derslerine dayalı sorular soruyoruz. Bu değişiklik, sistemin getirdiği eski olumsuzlukların bir kısmını düzeltti. Öğrenci artık 9 ve 10. sınıftaki Matematik, Fizik, Kimya, Sosyoloji, Psikoloji gibi derslere önem veriyor.'' Yarımağan, mevcut sistemin de bazı olumsuzlukları bulunduğunu vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Tek oturumda, 195 dakika süre vererek, bu süre içinde öğrenciden çok şey istiyoruz. Bu süre içinde 10-15 dersteki bilgisini bize aktarmasını bekliyoruz. Bu, ölçme açısından çok sağlıklı bir ortam değil. Öğrenci örneğin 15 dakika Coğrafya, 20 dakika Tarih, 10 dakika Sosyoloji, 10 dakika Kimya sorusu cevaplayacak. Birbiriyle çok da ilişkili olmayan sorulara cevap verecek. Üstelik bazı derslerden öğrencinin bilgisini tam ölçmek de mümkün olmuyor. Mesela Sosyoloji'den 3, Coğrafya'dan 8-10 soru soruyoruz. 3-5 ya da 8-10 soruyla öğrencinin belirli derslerdeki bilgilerini ölçmek çok da sağlıklı olmuyor. Mevcut sistemin olumsuzlukları, kısa sürede birbiriyle çok da ilgili olmayan derslerden ölçme yapılması, ders düzeyindeki soru sayıları çok az olduğu için ders düzeyinde ölçümlerin çok sağlıklı olmaması, puanlar hesaplanırken ders düzeyinde değil ders grubu düzeyinde hesaplama yapılması... Mesela biz şu anda Fen puanı hesaplıyoruz. Fen puanının içinde Fizik, Kimya, Biyoloji ayrımı yapmıyoruz. Oysa yerleştirme sırasında üniversitelerdeki bazı programlar için belki Fizik, Kimya, Biyoloji, Tarih, Coğrafya'yı ayrı ayrı ölçmekte yarar var. Ayrıca mevcut sistemde tüm sorular çoktan seçmeli. Tüm soruların çoktan seçmeli olmasının eğitim üzerinde olumsuz etkisi var. Öğrencinin belli yetenekleri gelişmiyor. Bütün bunları dikkate alarak yeni bir model geliştirdik.'' -''ÖLÇME-DEĞERLENDİRME AÇISINDAN DAHA SAĞLIKLI BİR SİSTEM''- Yarımağan, yeni sistemde ''soru türlerinin değiştirilmediğini, tüm soruların yine çoktan seçmeli test şeklinde olmaya devam edeceğini ancak ders düzeyinde ve o dersten daha çok soru yöneltilerek bir ölçme yapılacağını'' vurguladı. Yarımağan, ''Öğrenciler bir sınavda birbiriyle ilgisiz konulardan değil, birbiriyle ilgili birkaç dersten sorulara cevap verecek. Ölçmeyi eşit sürelerde yaparak, ders puanlarının karşılaştırılabilir puanlar olmasını sağlayacağız. Yani, ölçme değerlendirme açısından daha sağlıklı bir sistem oluşturuyoruz. İleriye dönük olarak da çoktan seçmeli test soruları dışındaki soru türlerinin sorulabileceği bir ortam yaratmaya, bunun altyapısını oluşturmaya çalışıyoruz'' diye konuştu. 2010'da uygulanacak iki aşamalı sınavın ilk aşamasının ''mevcut sistemdeki ilk dört testin soru sayılarının biraz artmış hali'' olduğunu belirten Yarımağan, soru sayısının ne kadar artacağına ilişkin kararın henüz verilmediğini ifade etti. Yarımağan, ''Şu anda uygulanan ÖSS'de ilk testlerde 30'ardan toplam 120 soru soruyoruz. 120 sorunun üstüne ikinci testler soruluyor ve öğrenci toplam 180 soru yanıtlıyor, 195 dakika da süre veriliyor. Yeni sistemde soru sayısı 160-180 dolaylarına çıkabilir. Verilen süre artmayacak, muhtemelen 3 saat olacak'' dedi. Yarımağan, birinci aşamanın sonunda adaylar için sözel, sayısal ve eşit ağırlıklı olmak üzere üç puan türü hesaplanacağını ancak bu puanların aralıklarının ne olacağının henüz belirlenmediğini bildirdi. Birinci aşamadaki puanlarla meslek yüksekokulları ve açıköğretime girilebileceğini ifade eden Yarımağan, ayrıca bazı lisans programlarına da bu puanlarla girilebilmesine yönelik düşünceleri olduğunu söyledi. -İKİNCİ AŞAMA NASIL YAPILACAK?- Birinci aşamada başarılı adayların ikinci aşamaya başvurma hakkı kazanacağını kaydeden Yarımağan, ikinci aşamada dört ana alanda sınav yapılacağını, yabancı dil sınavının da ayrıca gerçekleştirileceğini ifade etti. Yarımağan, ikinci aşamadaki dört sınavın nasıl yapılacağını şöyle anlattı: ''Aslında bu sınavlar, bugünkü mevcut sistemde iki numaralı testlere karşılık geliyor. Matematik-Geometri, Fen Bilimleri (Fizik-Kimya-Biyoloji), Edebiyat-Coğrafya ve Sosyal Bilimler (Tarih-Coğrafya ve Felsefe grubu) sınavları var. Aday, bu dört sınavdan hangilerine gireceğini bize başvurarak, bildirecek. Normal koşullarda adaylar bu sınavlardan ikisine girecekler. Ortaöğretimde bitirdikleri alana ve gitmek istedikleri bölüme bağlı olarak, bu sınavlardan ikisine girmeleri yeterli olacak. Örneğin Fen-Mühendislik alanındaki programlara gitmek isteyen adaylar, örneğin Matematik ve Fizik-Kimya-Biyoloji sınavına girecek. Buna karşılık İktisat-İşletme grubundaki programlara gitmek isteyenler ikinci aşamada Matematik-Geometri sınavıyla Edebiyat-Coğrafya sınavına girecek. Sosyal Bilimler alanındaki programlara gitmek isteyen adaylar ikinci aşamada Edebiyat-Coğrafya sınavı ile Sosyal Bilimler sınavına girecek. Yani adayların çok büyük çoğunluğu iki sınava katılacak. Yabancı dil puanıyla öğrenci alan programlara gitmek isteyen adaylar ise sadece yabancı dil sınavına girecek. Yabancı dil sınavına gireceklerin diğer dört sınavın hiçbirine girmelerine gerek yok. Ama aday birden çok gruptaki programlara gitmek, mesela hem Fen-Mühendislik programlarından hem de İşletme-İktisattan tercih yapmak istiyorsa o zaman dört sınavın üçüne girecek. Bir aday isterse bu beş sınavın beşine de girebilir. Ama bu çok istisnai bir durum olur. Bence adayların yüzde 99'u iki sınava, küçük bir kısmı üç sınava girecek. Dört ve beş sınava giren sayısı istisna olur.'' -ÖLÇME NASIL YAPILACAK?- Yarımağan, yeni sistemde ''ölçme-değerlendirmenin'' bugünkü sistemden farklı yapılacağını bildirdi. Öğrencinin başarısının ''ders düzeyinde'' ölçüleceğini ifade eden Yarımağan, yeni sistemin en önemli özelliklerinden birinin bu olduğunu bildirerek, şunları kaydetti: ''İkinci aşamadaki sınavlarda mesela bir Fen puanı, Sayısal, Sözel ya da Eşit Ağırlıklı puan olmayacak. Aday hangi sınava girmişse o sınavdaki tüm derslerin puanı hesaplanacak. Mesela bir Fizik, bir Kimya, bir Biyoloji puanı olacak. Düşündüğümüz başka bir şey, soru kitapçıklarını da derslere göre ayırmak ve süreleri buna göre sınırlamak. Yani öğrenciye 'Al sana 180 dakika, Fizik, Kimya, Biyoloji sorularını bu sürede cevapla' demeyeceğiz. Sınavda adaylara Fizik sorularını vereceğiz belli bir süre sonra alıp, Kimya sorularını, ardından diğer dersin sorularını vereceğiz. Bu durumda bütün adaylar mesela Fizik sorularını aynı sürede cevaplayacak. Dolayısıyla Fizik notları, eşit sürelerde cevaplanacağı için birbiriyle karşılaştırılabilir notlar olacak. Şimdi mevcut sistemde öğrencinin Fizik notlarını hatta Fen puanlarını birbiriyle karşılaştırdığımızda, bazı şüpheler var. Çünkü mevcut sistemde Fen sorularını cevaplamak için bir aday yarım saat harcıyor, diğer bir aday bir saat harcıyor. Yarım saat ve bir saat gibi farklı sürelerde cevaplanan soruların sonuçlarını birbiriyle karşılaştırdığınızda bu eşitsizlik oluşturuyor. Yeni sistemde ölçmenin daha sağlıklı olmasını sağlayacağız. Zaten gerek lisede, gerekse üniversitedeki tüm sınavlarda bu şekilde yapılıyor. Öğrenci hiçbir zaman lisede Fizik ve Kimya sınavına birlikte girmiyor. Üniversitede de böyle.'' -HESAPLAMA- Adayların yerleştirme puanları hesaplanırken hem ilk aşamadaki sınavda hem de ikinci aşamada katıldığı sınavlardaki başarıların dikkate alınacağını vurgulayan Yarımağan, birinci aşamadaki sınavın etkisinin ne kadar olacağının henüz belirlenmediğini bildirdi. Yarımağan, hesaplamada izlenecek yolu şöyle aktardı: ''Örneğin Fen-Mühendislik programlarına girerken kullanılacak olan puanlar için birinci aşama artı ikinci aşamadaki Matematik-Geometri ve Fizik-Kimya-Biyoloji sınavı... Dolayısıyla aday toplam üç sınava girmiş olacak. Bu üç sınavın sonuçları hesaplama yapılırken birbirine yakın oranlarda kullanılacak. Üç sınavın içinde tabii alt testler var. Mesela birinci sınavda Türkçe, Fen testleri vardı, ikincisinde Matematik, Geometri, Fizik, Kimya, Biyoloji. Bunların hepsini kullanarak çok sayıda puanlar oluşturacağız. Örneğin sayısal grup için bir tek puan olmayacak. Bugünkü sistemde sayısal için tek bir puan var ve bu puan hem tıp fakültesi hem hemşirelik hem eczacılık hem fizik mühendisliği hem bilgisayar mühendisliği hem astronomi hem makina mühendisliği, hem ziraat mühendisliği gibi birbiriyle benzer olmayan programların hepsi için kullanılıyor. Yeni sistemde farklı puan türleri oluşturarak her puan türü için o puan türünün gerektirdiği bilgilerden oluşturulmuş bir sistem geliştireceğiz. Mesela tıp fakültesi için eğer Kimya ve Biyoloji bilgisi daha önemliyse tıp fakülteleri için bu derslerin ağırlığını biraz arttıracağız, tıp fakülteleri öğrenci alırken bu derslerin ağırlıklı olarak hesaplandığı puan türünü kullanacak. Makina mühendisliğine girerken Matematik ve Fizik'in ağırlığının daha çok hesaplandığı puan türleri kullanılacak. Bir tane sayısal puan yerine belki adı sayısal da olmayan örneğin 5-6 veya 8-10 tane çeşitlendirilmiş puan türü olacak. Yani ana puan türleri kendi içlerinde çeşitlendirilecek.'' Yarımağan, üniversitelerdeki hangi programların, hangi derslerin ağırlıklı olduğu puan türlerini kullanacaklarının fakültelerin de görüşü alınarak belirleneceğini ifade etti. *** ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ünal Yarımağan, 2010'da uygulanmaya başlanacak yeni üniversiteye giriş sisteminde farklı derslerin söz konusu olmadığını belirterek, ''Adaylar bugünkü sistemde hangi derslerden ne tür sorulara cevap veriyorlarsa yeni sistemde de aynı derslerden aynı tür sorulara cevap verecekler. Tek farkı şu olacak, bir sınavda bu cevapları vermek yerine örneğin üç sınavda verecekler. Öğrenciler tedirgin olmasınlar, rahat olsunlar'' dedi. Yarımağan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yeni sınav sisteminde ''adaylar açısından hiçbir şeyin değişmediğini'' belirtti. Adayların aynı şekilde çalışmalarını sürdürmelerini isteyen Yarımağan, şöyle konuştu: ''Varsayalım öğrenci ortaöğretimden fen alanından mezun. Bu öğrenci tıp, mühendislik ve fen fakültelerinden tercihler yapmak istiyor. Bu öğrenci birinci sınava girecek, belli bir başarı gösterecek. İkinci aşamada matematik-geometri ve fizik-kimya-biyoloji sınavlarına girecek. Bunların sonucunda aday için örneğin 10 tane puan türü varsa 10 tane puan hesaplanacak. Sonra aday tercihlerini yapacak ve birine yerleşecek.'' ''Yeni sistemde en büyük zorluğu ÖSYM'nin yaşayacağını'' ifade eden Yarımağan, özellikle soru hazırlayan öğretim üyesi sayısının artırılacağını kaydetti. Yarımağan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Adaylara büyük bir zorluk gelmiyor çünkü aynı derslerden aynı tür sorular gelecek. Tek farkı şu olacak, bir sınavda bu cevapları vermek yerine örneğin üç sınavda verecekler ve sınav stresini biraz daha yaymış olacaklar, bilgilerini daha rahat ortaya koyabilecekler. Öğrencilerin farklı derslere çalışması söz konusu değil. Bugünkü sistemde hangi derslerden ne tür sorulara cevap veriyorlarsa yeni sistemde de aynı derslerden aynı tür sorulara cevap verecekler. Bugünkü sistemde biyolojiden sadece 10 tane soruya cevap veriyorlarsa yeni sistemde biyolojiden, sayısını bilemiyorum, belki 25-30 soruyu cevaplayacaklar, bilgilerini daha ayrıntılarıyla ortaya koyma fırsatı bulacaklar. Hazırlık açısından da 3 soru yerine 5 soru yapacakları için daha çok çalışmalarına gerek yok. Aynı konulara aynı derslere çalışacaklar. Öğrenciler tedirgin olmasınlar, rahat olsunlar.'' Yarımağan, ikinci aşamadaki sınav sürelerinin ve soru sayılarının da henüz belirlenmediğini anlatarak, ''Kişisel fikrimi söylüyorum, ikinci aşamadaki sınavların süreleri daha kısa, örneğin 2.5 saat olabilir. Örneğin matematik-geometri sınavı belki 2.5 saatlik bir sınav, soru sayısı 100-120 olabilir. Soru sayısı 100 ise örneğin 80'i matematik, 20'si geometri olabilir. Belki fizik, kimya, biyoloji soruları eşit sayıda olabilir. Soru sayıları haftalık ders saatleri, o derslerin ağırlıkları dikkate alınarak belirlenecek'' diye konuştu. -SINAVDA ''YAZILI'' DÖNEMİ- Yarımağan, iki aşamalı sınav sisteminde ilerde adaylara ''açık uçlu soru'' yöneltmeyi planladıklarını bildirdi. Bu yöntemin aday sayısının azalması durumunda uygulamaya konulabileceğini belirten Yarımağan, şunları kaydetti: ''Sınava girecek öğrenci sayısının bu yıl 1.5 milyonun altında olacağını, önümüzdeki birkaç yıl içinde de her yıl 50 bin, 100 bin azalarak 1 milyona yaklaşacağını tahmin ediyorum. Bu durumda örneğin 3-5 yıl sonra sınava başvuran aday sayısı 1 milyon 200 bin dolayındaysa, ikinci aşamaya başvuran aday sayıları 200-500 bin dolayında olacak. Mesela fen bilimleri sınavına başvuran sayısı 200-250 bin, matematik-geometri sınavına başvuran sayısı 500-600 bin olabilir. Bu sayılarda başvuru gelirse sınavda açık uçlu sorular yöneltilebilir. Sınavda test usulünün getirdikleri ve götürdükleri var. Test usulünde sınavı çok objektif yapıyorsunuz, değerlendirmesi çok hızlı ama buna karşılık öğrencinin düşünme sistemini sınırlıyor. Yeni sistemde ise açık uçlu sorular olabilir ama tabii proje soruları gibi çok uzun sorular soracak değiliz. Yine cevabı kısa olan sorular sorulacak. Bu tür bir sınavda çok farklı cevapların verilebileceği tartışmalı sorular sorulmaz. Cevabı net, kesin olan sorular sorulur. Açık uçlu sorularda farklı soru türleri vardır. Örneğin 10 tane farklı cevabı olabilecek bir soru sorulabilir. Aday bunlardan kaç tanesini cevapladıysa ona göre puan alabilir.'' ''Matematik sınavında açık uçlu soru nasıl olacak?'' sorusu üzerine Yarımağan, ''Aday nihai sonucu nasıl elde ettiğini gösterecek. Bu değerlendirilecek'' dedi. Yarımağan, açık uçlu soru yönteminin başta İngiltere olmak üzere birçok ülkede kullanıldığını belirterek, ''Komşumuz Yunanistan'da da uygulanıyor'' diye konuştu. -ORTAÖĞRETİM BAŞARI PUANI- Yarımağan, yeni sistemde de yerleştirme puanları hesaplanırken ortaöğretim başarı puanının ekleneceğini ifade etti. Ortaöğretim başarı puanının sınav puanına eklenmesi kuralının yasada yer aldığına işaret eden Yarımağan, ''Üniversiteye girişte öğrencinin ortaöğretim başarı puanını YÖK'ün belirleyeceği biçimde eklenecek. Ancak nasıl alınacağı konusunda henüz kesinlik yok. YÖK bunu ayrıca kararlaştıracak'' dedi. Yarımağan, ağırlıklı ortaöğretim başarı puanı uygulamasının bir ihtiyaçtan doğduğunu belirterek, bunun da devam etmesinden yana olduğunu söyledi.

Heyelan Tehlikesi Okul Kapattırdı...

Mersin’in Mezitli İlçesi’ne bağlı, kent merkezine 55 kilometre uzaklıktaki Tepe Köyü İlköğretim Okulu, heyelan tehlikesi nedeniyle kapatıldı.

Bunun üzerine çocukları taşımalı sistemle başka bir okula götürülen aileler, karlı havada kaza tehlikesi nedeniyle uygulamaya karşı çıkıp, köylerinde kullanılmayan Kuran Kursu veya Sağlık Ocağı binalarının okul olarak değerlendirilmesini istedi. Toros dağlarının zirvesinde 1350 metre rakımda bulunan, şeftalisi ile ünlü, 2 bin 500 nüfuslu köyde, 230 mevcutlu Tepe Köyü İlköğretim Okulu'nun istinat duvarı geçen ekim ayında yaşanan heyelan nedeniyle çöktü. Meydana gelen hasar onarılmadı. Son günlerde aşırı yağmur ve kar yağışı yüzünden meydana gelen heyelanla çökme fazlalaşınca, aileler can güvenliği endişesiyle çocuklarını okula göndermemeye başladı. 10 gündür çocukların okula gitmemesi üzerine harekete geçen Kaymakamlık, heyelan tehlikesini de göz önüne alarak okulu kapattı. Öğrenciler de taşımalı sistemle 14 kilometre uzaklıktaki 10 derslikli Fındıkpınarı İlköğretim Okulu'na götürülerek eğitimlerini sürdürmeleri sağlandı. Daha önce tekli sisteme göre eğitim veren Fındıkpınarı İlköğretim Okulu'nda çiftli sisteme geçildi. Sabah okulun kendi öğrencileri, öğleden sonra da Tepe Köyü İlköğretim Okulu öğrencileri eğitim- öğretim görmeye başladı. KURAN KURSU VE SAĞLIK OCAĞI BOŞ Tepe Köyü sakinleri, uygulamaya tepki gösterdi. Çocuklarının kendi köylerinde okutulmasını isteyen ve uygulamaya karşı çıkarak imza kampanyası başlatan köylülerden Kurtuluş Demir şöyle dedi: “5 aydır yıkılan duvarı yaptıramadık. Tehlike ortaya çıkınca çocuklarımız başka okula kaydırılarak geçici önlem alındı. Oysa, köyümüzde şu an kullanılmayan iki katlı Kuran kursu binası okul olarak değerlendirilebilirdi. Bunun yanı sıra sağlık ocağı binası bombaş duruyor. Bu binaları değerlendirmek var iken, çocuklarımız, ağır kış şartlarında servislerle okula gönderiliyor. Bu kez, sürekli buzlanma nedeniyle kayma tehlikesi bulunan yolda kaza meydana gelmesinden korkuyoruz.” KAYMAKAM: YENİ OKUL YAPILACAK Mezitli Kaymakamı Kamil Kıcıroğlu da, kısa bir süre önce uzman ekibin okulda inceleme yaptığını belirterek, şu bilgiyi verdi: “Yapılan incelemeye göre arka duvarlarında ve okulun tabanında çökme tehlikesi var. Uzmanlar eğitim ve öğretim yapılmasının sakıncalı, can güvenliği açısından riskli olduğu yönünde rapor verdi. Bu nedenle okula kilit vurup, eğitime kapattık. Köye yeni bir okul yapılması yönünde önceden başlayan çalışmalar var. Bu çalışmaları tamamlayarak önümüzdeki eğitim ve öğretime yetişecek düzeyde yeni bir okul yapılacak. Bu süre içinde de çocuklarımız, Fındıkpınarı İlköğretim Okulu'nda eğitimlerini sürdürecekler.”

PARKTA KIZ KAVGASI, BİR ÖLÜ

Maçka Demokrasi Parkı'nda Bir Grup Gencin Kız Kavgası Ölümle Sonuçlandı. Şehvaz Akan'ın Hayatını Kaybettiği Kavgada, İki Kişi de Yaralandı.

Maçka Demokrasi Parkı’nda bir grup gencin kız kavgası ölümle sonuçlandı. Şehvaz Akan’ın hayatını kaybettiği kavgada, iki kişi de yaralandı.
ŞİŞLİ’de, Şehvaz Akan (18), eski kız arkadaşı Buse K.’yla çıkan Emrah İ. (16) ile internette yazışırken, "Sen benim arkadaşım ile nasıl çıkarsın?" tartışmasına girdi. Yanında destek için arkadaşlarını getiren ve bıçaklı olan Şehvaz Akan ile Emrah İ., önceki gün saat 19.30’da Maçka Demokrasi Parkı’nda buluşarak sağ kalanın Buse K. ile arkadaşlık etmesi için anlaştı. Bıçaklı düelloda, liseden terk Emrah İ. bıçağını Kasımpaşa Lisesi’nden ayrılan ve bir muhallebicide komi olarak çalışan Şehvaz Akan’ı göğüs ve sırtına yaralayıp boğazını kesti. Daha sonra iki gencin arkadaşları birbirlerine saldırdı. Şehvaz Akan kaldırıldığı Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde hayatını kaybetti. Bacağından yaralanan Emrah İ. de aynı hastanede tedaviye alındı. Askerden izinli olarak gelen Akan’ın akrabası Mesut Ç. de Gümüşsuyu Askeri Hastanesi’ne kaldırıldı. Soruşturma başlatan polis, gençlerin bilgisayarlarını incelemeye aldı. Emrah İ. ile 4 arkadaşı gözaltına alındı. Polis, lise öğrencisi Buse K.’nın da ifadesine başvurdu. Kavgada kullanılan iki bıçak ele geçirildi. Şehvaz Akan’ın Adli Tıp Kurumu’ndan dün sabah alınan cenaze, Dolapdere’deki Hacı Ahmet Parkı’na getirildi. Cenaze Mardin’in Dargeçit İlçesi’ne götürüldü. Akan, İnönü Stadı’nda oynanan Beşiktaş-Rizespor maçında çıkan kavgada bıçaklanarak öldürülen dayısının oğlu Cihat Aktaş’ın yanında toprağa verilecek.

EĞİTİM GÖNÜLLÜSÜ AHMET HACET VEFAT ETTİ...

Bursa'nın Emekli Merkez Vaizlerinden İlahiyatçı Mustafa Hacet'in Babası Eğitim Gönüllüsü Ahmet Hacet, Evinde Geçirdiği Kalp Krizi Sonucu Hayatını Kaybetti. Hacet, Ömrünün Büyük Bölümünü Gençlerin Eğitimine Adamıştı. Bursa'nın emekli merkez vaizlerinden ilahiyatçı Mustafa Hacet'in babası eğitim gönüllüsü Ahmet Hacet, evinde geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybetti. Hacet, ömrünün büyük bölümünü gençlerin eğitimine adamıştı. Abdullah, Abdurrahman ve Mustafa Hacet'in babası 81 yaşındaki Ahmet Hacet'in dün akşam saatlerinde tansiyonu düşünce, yakınları tarafından hastaneye kaldırıldı. Hastanede yapılan tedavinin ardından evine götürülen Hacet, sabaha karşı geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybetti. Hacet'in yakınları ve sevenleri taziye için eve akın etti, dua ve hatimlerle ailesini yalnız bırakmadı. Ahmet Hacet, geçtiğimiz yıl, kendi adını taşıyan bir eğitim merkezi açmıştı. Yavuzselim Mahallesi'ndeki Ahmet Hacet Eğitim Merkezi'nin ihtiyaçlarıyla yakından ilgilenen Hacet, dün akşam saatlerine kadar dar gelirli zeki çocukların eğitim gördüğü merkezin işleriyle meşgul oluyordu. İhtiyaç sahibi öğrencilerin eğitimlerine devam edebilmesi için esnafın desteğiyle yaptırılan Ahmet Hacet Eğitim Merkezi'nde yaklaşık 200 öğrenci gönüllü öğretmenler tarafından ücretsiz kurs görüyor. Gerektiğinde 300 öğrenciye kadar kapasitesi artırılabilen eğitim merkezinden, maddi imkânları yetersiz olan başarılı öğrenciler faydalanıyor. Merkezde 4 sınıf, bir okuma salonu ve aktivite odaları bulunuyor. İlerlemiş yaşına rağmen son nefesine kadar çocukların eğitimi için koşturan Ahmet Hacet, yarın Emir Sultan Camii'nde cuma namazına müteakip kılınacak cenaze namazının ardından Pınarbaşı Mezarlığı'nda defnedilecek.

BOZÜYÜK'TE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI YÖNETİCİLERİNE YÖNELİK EĞİTİM KURSU AÇILDI...


Bilecik'in Bozüyük İlçesinde "Dernekler Mevzuatı ve Sivil Toplum Bilincini Kazanma" Adı Altında Sivil Toplum Kuruluşlarının Dernek Üye ve Başkanlarının Eğitimini Sağlamak Amacıyla Kurs Açıldı.
Bilecik'in Bozüyük ilçesinde "Dernekler Mevzuatı ve Sivil Toplum Bilincini Kazanma" adı altında sivil toplum kuruluşlarının dernek üye ve başkanlarının eğitimini sağlamak amacıyla kurs açıldı.
Türkiye'de ilk defa Bozüyük'te yapılacak ve modülasyon çalışmaları İlçe Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü ve İlçe Dernekler Büro Şefliği tarafından yapılan kursta, dernek üye ve başkanlarına 5 grup halinde eğitim verilecek. Kurs, toplamda 4 hafta ve 48 saat sürecek. Kurs, haftada 3 gün ve günde 4 ders şeklinde verilecek.


Bozüyük Halk Eğitim Merkezi Konferans Salonu'nda düzenlenen bilgilendirme toplantısında ilk konferansı İçişleri Bakanlığı Dernekler Denetçisi Mahmut Esat Gürses verdi. Gürses, devletin dernekler konusunda yeni bir anlayışı benimsediğini hatırlatarak, "Daha önce Bozüyük'te olduğu şekilde sertifikaya yönelik bir kurs duymamıştım. İlçenizin bu konudaki isteğine ve özverisine teşekkür ediyorum. Derneklerimizin hepsinin bir misyonu ve vizyonu olması gerekiyor. Bunlar olmazsa kâğıt üstündeki derneklerden bir farkınız olmaz." dedi.
Bilgilendirme toplantısında kurs hakkında kısa bir konuşma yapan Bozüyük Kaymakamı Ahmet Katırcı, "Bozüyük'te sivil toplum kuruluşları çok aktif durumdalar. Bozüyük'e geldiğimde ilk ziyaretime sivil toplum kuruluşları geldiler. Sivil toplum kuruluşları Bozüyük'te artık 4. kuvvet olmuş durumdalar. Bizlerin kaymakamlık olarak göremediğimiz, yetişemediğimiz alanlarda açığımızı kapatıyorlar, fakat mevzuattan yüzde 60-70 oranında haberdar değiller. Bunda kötü niyet yok, ama bizim amacımız düzenlediğimiz bu kurs vasıtası ile eksikliklerimizi tamamlamaktır. Bu çalışmanın Bozüyük'teki tüm sivil toplum kuruluşlarının üye ve yöneticilerine faydalı olacağını düşünüyor ve tüm Türkiye'ye de örnek olacağı kanaatini taşıyorum" şeklinde konuştu.
Bilgilendirme toplantısında yapılan sunumda kursun amacı; hak, görev ve sorumlulukların farkında, demokrasinin vazgeçilmez bir parçası olarak, bilinçli ve bilgili, çevresini aydınlatan, yaptığının ve yapılanların farkına varabilen ve dernekler mevzuatında da temel bilgilere sahip bir sivil toplum oluşturmak olduğu açıklandı.
Her bir ders değişik eğitimciler tarafından sunum şeklinde verilecek olan kursta, 2860 sayılı yardım toplama kanunu ve yönetmeliği; 3335 sayılı uluslar arası teşekküllerin kurulmasına dair kanun; 5072 sayılı dernek ve vakıfların kamu kurum ve kuruluşları ile ilişkilerine dair kanun; 3628 sayılı mal bildirimi; rüşvet ve yolsuzlukla mücadele kanunu; 2847 sayılı Türkiye emekli subay, gaziler ve şehit aileleri hakkındaki kanun; 1606 sayılı bazı dernek ve kuruluşların vergiden muaf tutulmasına dair kanun; 5237 sayılı Türk ceza kanununun derneklerle ilgili olan maddeler; 5326 sayılı kabahatler kanununun ilgili maddeleri; sivil toplum bilinci ve kazanımı; cami derneklerinin cami ve müştemilatındaki hizmetleri ile Diyanet İşleri Başkanlığı mevzuatı konuları işlenecek. Kurs sonunda yapılacak olan sınav neticesinde kazanan dernek üye ve yöneticilerine sertifika verilecek.
Kursun bilgilendirme toplantısına Bozüyük Kaymakamı Ahmet Katırcı, Belediye Başkanı Ahmet Berberoğlu, Eskişehir İl Dernekler Müdürü Adem Kahraman, Bilecik İl Dernekler Müdür Vekili Yaşar Okumuş, daire amirleri, dernek başkanları ve üyeleri katıldı.