17 Şubat 2009 Salı

Öğrenciler Dikkat!...

Okul-kreş gibi toplu ortamlarda çocukların hasta olma riski çok fazla artıyor. Özellikle bazı hastalıklar var ki çok dikkat etmek gerekiyor...

Kış aylarında soğuğa bağlı direnç düşmesi sonucu hastalık sayısı özellikle okul- kreş gibi toplu ortamlarda artmaktadır. Virüs ve bakteriler damlacık enfeksiyonu şeklinde çocuktan çocuğa bulaşır. Bu damlacıklar saatlerce havada asılı eşyaların üzerinde aktif olarak kalabilmektedirler ve bu eşyaları ele alan, ağzına götüren çocuk enfeksiyona yakalanır. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Keyhan Fidan, kış aylarında çocuklarda en sık görülen enfeksiyonlar ve tedavi yöntemleri hakkında bilgiler veriyor. Pnomoni ( Zatürre) Akciğerde bulunan hava keseciklerinin iltihabı olduğundan oksijen alışverişi etkilenebilir ve O2 düşer, bu yüzden hastanın genel durumu daha kolay bozulur. Kronik hastalığı olanlar, küçük çocuklar ve yaşlılarda bu hastalık daha ağır seyreder. Virüsler ve bakteriler hastalığa sebep olabilir. Ateş 39 seyreder, öksürük ve balgam en önemli bulgularıdır. Bronşit: Büyük havayollarının iltihabıdır. Akut ve kronik olmak üzere ikiye ayrılır. Akut bronşitte etken sıklıkla virüslerdir. Ayrıca bakteriyel enfeksiyonlar, pasif sigara içiciliği ve mide içeriğinin akciğerlere kaçması denilen reflü de akut bronşite neden olabilir. Esas yakınma öksürük ve balgamlı kusmadır. Tedavide bol sıvı alınması, istirahat ve sigara dumanından uzak durmak gerekir. Bakteriyel enfeksiyonlarda ise antibiyotik başlanabilir. Kronik bronşit yakınmaları 4 haftadan uzun sürmesi halinde düşünülür. Ancak bu durumda mutlaka altta yatan bir hastalık vardır. Bu genellikle astımdır. Ayrıca tüberküloz, kistik fibrozis, yabancı cisim ve bağışıklık yetersizliği gibi başka hastalıklar aramak gerekir. Tanıda bu hastalıklara yönelik tanı testleri kullanılır. Tedavide ise saptanan hastalığa uygun ilaçları kullanmak gerekir. Bronşiyolit: Solunum yollarının en küçük dalları olan bronşiyollerin (bronşçuk) enfeksiyon nedeni ile daralması sonucu oluşur. Akut bronşiyolit; erken yaşamda üst solunum yolu bulguları sonrası gelişen hışıltı ile giden hastalık olarak tanımlanabilir. Bronşiyolit ülkemizde kış aylarında epidemilere yol açar. Daha çok bir yaşın altında olmak üzere kalabalık ortamda yaşayan, sigara dumanına maruz kalan ve anne sütü almayan bebeklerde daha sık görülür. Sıklıkla viral etkenler bazen bakteriyel enfeksiyonlar da bronşiyolite yol açar. İlk bulgular burun akıntısı, öksürük ve hafif ateş gibi üst solunum yolu infeksiyonu şeklindedir. Bir-iki gün içerisinde bunu solunum sayısında artış, göğüste çekilmeler ve hışıltılı solunum izler. Huzursuzluk, beslenme güçlüğü ve kusma gözlenebilir. Fizik muayenede solunum sayısı artmıştır, taşikardi vardır. Vücut ısısı normal olabileceği gibi yüksek ateş de görülebilir. Konjünktivit, otit ve farenjit de bazı hastalarda eşlik edebilir. Morarma ve nefes durması görülebilir. Karaciğer büyüyebilir, bu bulgu akciğerlerdeki aşırı havalanmaya bağlı olabilir. Radyolojik olarak her iki akciğerde havalanma fazlalığı gelişebilir. Klinik ve radyolojik olarak akut bronşiyolit düşünülen hastalarda etkenin gösterilmesi için başka incelemeler yapılması rutinde önerilmez. Gastrointestinal Sistem İnfeksiyonları: - Gastroenterit: Bulantı, kusma, ishal ve karında rahatsızlık oluşur. - İshal-diyare: Sulu ishal ve elektrolit kaybı vardır. - Dizanteri: Karın ağrısı, kramp,kanlı mukuslu ishal olabilir. - Rotavirus: Eylül - Nisan ayları arasında çocuk ve yaşlılarda görülür. Ateş, kusma, bulantı ve sıvı kaybı vardır. Başlama süresi 2 - 4 gün, diyare uzarsa dehidratasyon ile hastaneye yatış olabilir. Rotavirüs çok bulaşıcıdır. Mikrop bulaşmış su veya gıdayla, mikrobu taşıyan eller yoluyla vücuda alınır. Yuva gibi kalabalık ortamlarda, özellikle çocuklar tuvaletten sonra ve yemekten önce ellerini yıkamayı unuttuklarında kolayca yayılır. O kadar bulaşıcıdır ki, genel hijyen koşulları ne kadar iyi de olsa, hemen her çocuk 5 yaşını doldurmadan rotavirüs ishali geçirmiş olmaktadır. Ülkemiz gibi ılıman iklim kuşağındaki ülkelerde, kış aylarında görülür. Özellikle 2 yaş altı küçük çocuklar etkilenir. Erişkinde ise, daha hafif seyreder.

Engelli Öğretmenin İbretlik Hayatı!

Ataması yapılmadığından ilaç firmasında çalışmaya başlayan ve otomobiliyle kaza yapıp engelli olan genç öğretmen, ilköğretim okulu öğrencilerine, trafik kazalarıyla ilgili ders veriyor.

Karabük'te yıllarca okuyan, öğretmen olan, sınava giren, atamaya hak kazanan ancak ataması bir tülü yapılmayan, daha sonra bir ilaç firmasında çalışmaya başlayan ve çalıştığı firmanın verdiği araçla kaza yapıp vücudunun yüzde 90'ı engelli hale gelen gencin dramı yürek burktu. Genç yaşında engelli kalan genç öğretmen, ilköğretim okulu öğrencilerine, trafik kazalarıyla ilgili ders veriyor. Öğretmen olanak ataması yapılmadığı bir ilaç firmasında çalışırken 2006 yılında geçirdiği trafik kazasında omuriliğine aldığı darbe nedeniyle yüzde 90 engelli olan Volkan Güngör (25), “Trafik Sizi de Engellemesin” projesiyle çok sevdiği öğretmenlik mesleğini yapma imkanı buldu. Güngör, İl Emniyet Müdürülüğü ve Türkiye Sakatlar Derneği Karabük Şubesi işbirliği ile hayata geçirilen proje ile Halk Eğitim Merkezi Salonu'nda ilköğretim öğrencilerine yönelik trafik kazaları ve önlemlerine yönelik derslere başlamanın heyecanını yaşadı. Engelli duruma düşmeden önceki hayatından görüntülerin yer aldığı sunum eşliğinde, trafik kazasının ardından hayatının nasıl değiştiğini ve yaşadığı zorlukları anlatan Güngör, genel trafik kuralları hakkında da öğrencilere bilgiler veriyor. Proje sayesinde ilk kez öğrencilerle buluşan genç öğretmen, her ay ilköğretim okullarından karma olarak seçilen öğrencilere bilgiler vererek trafik kazalarına duyarlılığın artmasına katkı sağlamayı hedefliyor. “İLK DERS HEYECANI” Volkan Güngör, yorgun, dalgın ve biraz süratliyken yaşadığı kaza sonucu felç olduğunu, artık “keşke” demek için de çok geç kaldığını söyledi. Sınıf öğretmenliği için ataması gerçekleşmediğinden ilaç firmasında çalışmaya başladığını, trafik kazasını da işi gereği otomobil kullanırken geçirdiğini bildiren Güngör, şunları kaydetti: “Ellerim ve ayaklarım da olmak üzere vücudumun büyük bölümü felçli durumda. Genç yaşta trafik kazası nedeniyle bu hale geldim. Kazalar konusunda insanların, özellikle yeni neslin bilinçlendirilmesi önem taşıyor. Proje bana anlatılınca seve seve kabul ettim. Böylece ilk kez öğretmen olarak öğrencilerle buluşmanın heyecanını yaşadım. Şu anda yaşamımı özel engelli aracıyla sürdürebiliyorum. Projeyle engellerime rağmen öğrencilere ders verebilmenin mutluluğunu yaşıyorum.” Güngör, derslerde çocuklara sağlıklı insan olarak yapabildikleriyle felçli haliyle yaşadığı zorlukları anlattığını ifade ederek, “Giyimimden yemek ihtiyacıma kadar annem karşılıyor. Benim hayatım, trafik kazalarının kötü sonuçlarının en güzel örneğidir. Bu konuda çocuklar, hayat hikayemi dinledikçe ailelerini uyaracak ve bilinçlenmelerine katkı sağlayacaktır” dedi.

Kriz Çocukları da Etkiliyor!

İngiltere'de yapılan bir araştırma, ekonomik krizden çocukların da psikolojik olarak etkilendiğini gösterdi.

''Children's Society'' adlı, çocukların psikolojik ve sosyal refahını sağlamayı hedefleyen sivil toplum örgütü tarafından yapılan araştırmada, çocukların daha çok, ekonomik krizin anne babaları üzerinde yarattığı etkiden etkilendiklerini ortaya koydu. Araştırmaya katılan 11-13 yaş grubundaki çocukların yarıya yakınını, ebeveynlerinin ekonomik gidişat konusunda ''çok kaygılı olduğunu'' söylerken, 17-19 yaş grubundaki gençlerin beşte birinin, ailesinin yükünü hafifletmek için iş aradığını ancak bulamadığını belirtti. Araştırmaya katılan çocuk ve gençlerin yüzde 29'u, harçlıklarının da düşürüldüğünü kaydetti. Araştırmacılar ankete katılan çocuk ve gençlerin şimdilik yüzde 10'un altında kalan bir bölümünün ebeveynlerinin kriz yüzünden işini kaybettiğini söylediğine dikkati çekti. Araştırmacılara göre, bu oran arttıkça, ''ekonomik kriz kaygısı duyan çocuk'' oranı da artacak. Uzmanlar ayrıca, ankete katılan çocukların geçmişte benzer araştırmalara katılan yaşıtlarına göre ekonomik kriz konusunda çok daha bilgili olduklarını belirtti. Çocukların büyük bölümünün kredi krizinin ne anlama geldiğini bildiği üçte birinden fazlasının da televizyon haberlerini kaygıyla izlediği ortaya çıktı. Krizden etkilenmediğini söyleyen çocukların oranı ise yüzde 15'te kaldı. Bu arada Milli Eğitim Bakanlığının Çocuk, Okul ve Aileden sorumlu birimi bir açıklama yaparak, çocukların ekonomik kriz korkusunun mutlaka yenilmesi gerektiğini, bu konuda aile ve okullara önemli görevler düştüğünü bildirdi. Childre's Society Başkanı Bob Reitemeier ise çocukların ekonomik krizle yapılan mücadelenin cephesinde yer aldığını, bu nedenle krizin etkilerinden korunmalarının kolay olmadığını söyledi. Araştırmacılar, krizin çocuklar tarafından çabuk algılanmasının ve çocukların bu mücadelede yer aldıklarını düşünmesinin sebebinin ise çocukların okul gezileri, tatil, oyuncak gibi masraflarının krizin ilk kurbanları arasında bulunması olduğunu belirtti. Ankete katılan çocukların verdikleri yanıtlar da bu tezi doğruladı. Anket sorularını yanıtlayan her beş çocuktan biri bu yıl ailesiyle tatile gitme imkanının olmayacağını söyledi. Ankete katılan çocuklardan biri olan 15 yaşındaki Patricia, ekonomik krizi, aile bütçesinin geldiği noktadan kolaylıkla algılayabildiğini belirtirken, ''Ailece tasarruf yapmaya çalışıyoruz, gereksiz masraflardan kaçınıyoruz. Ailem için endişe duyuyorum. Evi ayakta tutacak kadar paramız olup olmadığını bilemiyorum'' dedi. 14 yaşındaki Peter da annesinin işini kaybetmesinden korktuğunu, genel olarak gidişatın kendisini endişelendirdiğini söyledi. Annesinin işsiz kalması halinde okumaya devam edemeyeceğinden korktuğunu da belirten Peter, ''durumun düzeleceğine dair bir umudu bulunmadığını'' da ifade etti.

Öğretmene Tekme Tokat Dayak...

Lises müdürü, odasında tartıştığı beden eğitimi öğretmeni F.B.’yi dövdü. F.B.’nin şikayetiyle müdür E.A. gözaltına alındı.

İzmir Buca Anadolu Lisesi'nde 19 yıllık beden eğitimi öğretmeni, bir çocuk annesi 45 yaşındaki F.B., öğrencilerden toplanan paraların hesabını konuşmak üzere okul müdürü E.A.'nın odasına gitti. Burada aralarında çıkan tartışma sonucunda, okul müdürü E.A., F.B'ye 'defol' diyerek odasından kovdu. Kendisine bu şekilde davranılmasına sinirlenen F.B. okul müdürünü kibar olması için uyardı. YUMRUK VE TEKME ATTI İddiaya göre sinirlerine hakim olamayan Müdür E.A. yumruk ve tekmeyle F.B'ye saldırdı. Aldığı darbeler sonrası yüzü ve sağ gözü moraran F.B., diğer meslektaşlarının araya girmesiyle kurtuldu. Neye uğradığını şaşıran beden eğitimi öğretmeni F.B. diğer öğretmenler tarafından hastaneye götürüldü. Hastanede tedavisi yapıldıktan sonra taburcu edilen F.B., Buca Merkez Karakolu'na gidip lise müdürü E.A.'dan şikayetçi oldu. Şikayet üzerine polis, müdür E.A.'yı gözaltına alıp karakola götürdü.

'Zekâ' Tartışması Mahkemede Bitti...

İzmir Milli Eğitim Müdürlüğü, Narlıdere'de bulunan okulu Alsancak'taki bir başka okula taşımak istedi. Mahkeme, "Bizim çocuklar geri zekâlı mı?" diyen velileri haklı buldu..

İzmir Milli Eğitim Müdürlüğü, üstün zekâlı çocukların eğitim gördüğü Narlıdere'deki okulu Alsancak'taki bir başka okula taşıma kararı alınca, veliler "Bizim çocuklarımız geri zekâlı mı?" diyerek ayaklandı. Mahkeme velileri haklı buldu ve yürütmeyi durdurdu. Mahkemede biten tartışma şöyle gelişti: İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğü, 7 yıldır Narlıdere'de üstün zekâlı çocuklara hizmet veren Sıdıka Akdemir Bilim ve Sanat Merkezi'ni Alsancak'a taşıma kararı aldı. 2008-2009 eğitim yılı başında kararı uygulamaya koyan müdürlük, Melih Özakat İlköğretim Okulu yetkililerinden ek binanın boşaltılmasını istedi. Talimat üzerine 2 derslikli bina boşaltıldı ve sınıf sıkıntısı yaşayan Melih Özakat İlköğretim Okulu ikili eğitime geçti. Tam gün eğitim gören çocuklarının sabahçı ve öğlenci olarak ikiyi bölünmesine sinirlenen veliler, "Bizim çocuklarımız geri zekâlı mı?" diyerek, soluğu İl Milli Eğitim Müdürlüğü'nde aldı. Ancak itirazlar sonuç vermedi. YER SIKINTISI Bunun üzerine 10 veli, İzmir 2. İdare Mahkemesi'ne dava açtı. Dilekçede, çocuklarının psikolojilerinin bozulduğunu öne süren veliler, kararın iptalini istedi. Mahkeme, 2 hafta önce oybirliğiyle verdiği kararda yürütmeyi durdurdu. Sıdıka Akdemir Bilim ve Sanat Merkezi yetkilileri ise yürütmeyi durdurma kararının ara karar olduğunu ve kesin kararın henüz verilmediğini belirtti. İl Milli Eğitim Müdürlüğü'nün yasal süre içinde mahkemeye itiraz edeceğini söyleyen yetkililer, yer sıkıntısı yaşadıklarını ifade etti.

Okullara Deprem Tatili!

Kütahya'nın Simav ilçesinde 5.0 büyüklüğünde deprem meydana gelmesi sonucu tüm ilde ilk ve orta dereceli okullar tatil edildi.

Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi Deprem Araştırmaları Enstitüsü'nden alınan bilgiye göre, saat 07.28'de, merkez üssü Kütahya'nın Simav ilçesi olan 5.0 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Depremin derinliği, 6,5 kilometre olarak kaydedildi. Sabah saatlerinde meydana gelen deprem sebebiyle paniğe kapılan vatandaşlar evlerinden çıkarken, ölen ya da yaralanan olup olmadığı, herhangi bir hasarın meydana gelip gelmediği henüz bilinmiyor. OKULLAR TATİL EDİLDİ Kütahya'da meydana gelen deprem sonrası alınan ilk bilgilere göre hafif yaralılar var, belediye hoparlörleri depdrem nedeniyle okulların tatil olduğunu anons etti. Sabah saatlerinde meydana gelen sallantıyı hisseden vatandaşlar panik için evlerinden çıkarken, ilk gelen bilgilere göre hafif yaralılar olduğu ve okulların tatil edildiği belirtildi.

İTÜ'de ''Silva Metodu'' Eğitimi...

Beynin sınırsız olanaklarını değerlendirmek için yapılan eğitim yöntemlerinden Silva Metodu konusunda üç günlük seminer düzenlenecek

“Silva Metodu Temel Eğitim Serisi Eğitimi” adıyla 20, 21 ve 22 Şubat günlerinde İstanbul Teknik Üniversitesi Sosyal Tesisleri'nde yapılacak olan seminerin konu başlıkları şöyle: Hedef Belirleme, Stres Kontrolü, Kontrollü Rahatlama - Kişisel İyileşme Gücünü Kullanma, Kısıtlayıcı İnançlardan Kurtulma, Problemlere Çözüm Bulma, Zihni Yönlendirme, Zihinsel Tasarım, Duyum Ötesi Algılama, Sezgileri Anlamlandırma, Yaratıcılık, Yenilikçili