8 Şubat 2008 Cuma

Türban serbestisine destek verenler ve karşı olanlar

Üniversitelerde türbanı serbest bırakan Anayasa değişikliği teklifine destek veren akademisyenlerin imza sayısı 8 günde 3 bin 500'ü geçerken, teklife karşı çıkanların 3 gün önce başlattığı kampanyaya 2 bine yakın akademisyen imza verdi.

Prof. Dr. Eser Karakaş, Prof. Dr. Ali Nesin, Prof. Dr. Mümtaz'er Türköne, Prof. Dr. Atilla Yayla'nın da imzaladığı, "universitedeozgurluk.blogspot.com" adlı web sayfasında 30 Ocak 2008'de yayımlanmaya başlanan bildiriye dün saat 17.00 itibariyle imza atan akademisyenlerin sayısı 3 bin 512'ye ulaştı. Ancak siteden yapılan açıklamada "üniversitede özgürlük" bildirisine destek imzalarının 7 Şubat (dün) saat 24.00 itibariyle sona ereceği duyuruldu. Sitenin kurucularından Selçuk Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Şaban Çalış, "Biz başlamadan önce süre için bir haftayı öngörmüştük. Amacımız kamuoyuna duyurmaktı. Amacımıza ulaştık" dedi.

Üniversitede özgürlük grubunun yayımladığı bildiride şöyle denilmişti:

"Öğretim üyeleri olarak bizler kılık-kıyafet konusunda yıllardır uygulanan politikaları ve son günlerde yapılan tartışmaları yakından ve kaygıyla takip ediyoruz. Üniversitelerin düşünce, ifade, din ve inanç özgürlükleri ile eğitim ve öğretim gibi en temel insan hakları karşısında yasakçı değil özgürlükçü bir tavır alması gereken kurumlar olduğunu düşünüyoruz. Üniversitelerimizin çağdaş uygar toplumlara yaraşır biçimde, özgürlüklerle ve bilim üretimiyle anılmasını istiyoruz. İstisnasız her demokratik ülkede olduğu gibi üniversitelerimizde de kılık-kıyafet serbestliğinin; hiçbir din, inanç, düşünce, ırk, grup ve cinsiyet ayrımı yapılmaksızın bütün öğrencilere tanınması gereğine inanıyor; aksi yöndeki tüm düzenleme ve uygulamalara bir an önce son verilmesini talep ediyoruz."

"Altyapı yetersiz, imza kabul edemiyoruz"

Üniversite Konseyleri Derneği tarafından 4 Şubat 2008'de başlatılan "Üniversiteden Türbana Hayır" imza kampanyasına da dün saat 17.00 itibariyle çeşitli üniversitelerden 1973 öğretim üyesi destek verdi. Ancak akşam saatlerinde yapılan açıklamada imzaların kabul edildiği www.universitekonseyleri.org adlı sitenin altyapısı yeterli olmadığı için daha fazla imza kabul edilemeyeceği belirtildi. Sitedeki imzaya sunulan türban karşıtı bildiride ise şöyle denildi:

"Türbanın neyi örttüğünü görmemekte ısrar eden, türbanı özgürlükler zemininde ele almakta direnenlere aydınlanmacı, kamucu ve yurtsever akademisyenler olarak sesleniyoruz: Türban bugünün Türkiyesinde 'bireysel özgürlük' konusu değildir. Üniversitede türbana izin vermeyeceğiz. Biliyoruz ki türban, aklın ve kadının esaretidir. Gericiliğin hakim kılındığı yerde bilim yapılamaz. Ülkemizi ve üniversitemizi gericiliğe teslim etmeyeceğimizi ilan ediyoruz."

İsa Eşme Neden İstifa Etti?

Yeni üyelerle yapılan ilk toplantıda, kurulun ikinci ismi Prof. Dr. İsa Eşme başkanvekilliği görevinden istifa etti.

Özcan'ın göreve geldiği gün yetkilerini askıya aldığı Eşme, başkanvekilliğine devam etmesi konusunda, kurulun çoğunluğundan destek görmedi. Eşme, Üniversitelerarası Kurul'dan (ÜAK) seçilerek geldiği YÖK üyeliğinden ise ayrılmadı. Eşme, açıklamasında "Kompozisyonu son atamalarla değişen genel kurulun çoğunluğunun, bundan sonraki icraatımda yeterli desteği vermeyeceği ve başkanın yeni başkan vekilleriyle daha uyumlu çalışacağı görüşünün ağırlık kazandığı izlenimini edindim. YÖK Başkan Vekilliği'nin faaliyetleri genel kurul kararıyla hayata geçirilebildiğinden, mevcut koşullarda görevimi daha fazla sürdürme imkanı bulunmamaktadır" dedi. Eşme'nin de ayrılmasıyla, YÖK'ün iki başkanvekilliği de boş kaldı.

YÖK Başkanı Özcan ve beraberindeki 14 üye, dün Anıtkabir'i ziyaret etti. Bu ziyarete, Genel Kurul'a katılmalarına karşın YÖK üyeleri Prof. Dr. Yekta Saraç, Prof. Dr. İzzet Özgenç ve Prof. Dr. Atilla Eriş gelmedi. Saraç ve Özgenç'in Anıtkabir'e gelmemesine neden gösterilmedi. ÜAK kontenjanından gelen Eriş'in ise eşi rahatsızlandığı için toplantının sabahki bölümünden biraz erken ayrılarak, hastaneye gittiği öğrenildi. Londra'da bulunduğu için genel kurul toplantısına hiç katılamayan Prof. Dr. Engin Ataç ile hava muhalefeti nedeniyle toplantının ilk bölümüne yetişemeyen Necmi Yüzbaşıoğlu da Anıtkabir'e gelemedi.

Özcan, Anıtkabir Özel Defteri'ne özetle, şunları yazdı: "Çalışmalarımızda göstermiş olduğunuz, çağdaş uygarlık hedeflerine doğru ilerlemede kararlıyız. YÖK Genel Kurulu ve üniversiteler olarak; laik, demokratik ve sosyal hukuk devleti ilkelerine bağlı olarak, eğitim ve öğretim faaliyetlerine özenle devam edeceğimizi huzurlarınızda tekrarlıyoruz. Amacımız, akademik özgürlük ve üniversite özerkliğinin, bütün boyutları ile mevcut olduğu, hesap verilebilirlik, saydamlık ve kalite güvencesini benimsemiş üniversite sistemini gerçekleştirmektir."

Gaziantep Üniversitesi'nde Yolsuzluk

Sayıştay Başkanlığının GAZÜ'nün 2006 yılı harcamalarına ilişkin hazırladığı raporda, ''Öğrenci Kafeteryası'' adı altında saunalı, kapalı yüzme havuzlu, buhar odalı, şok duşlu, aletli jimnastik salonlu, şömineli lokantası bulunan araç parklı lüks bir sosyal tesis yapıldığı, bunun ise kanunlara ve Başbakanlık genelgesine aykırı olduğu, kamu zararına neden olunduğu belirtilerek, bunun açıklanması istendi.

Sayıştay raporunda, Gaziantep Üniversitesi Sağlık Kültür ve Spor Dairesi Başkanlığı tarafından ''öğrenci kafeteryası'' inşaatının ihalesinin kanunlara ve Başbakanlık genelgesine uygun yapılmadığı belirtildi.

Raporda, ''Öğrenci kafeteryası yapım işinin açık ihale usulü ile 1 milyon 287 bin YTL teklif veren Atmaz İnşaat'a verildiğinin tespit edildiği, proje için 848 bin YTL'si de Öğrenci Sosyal Hizmetler bütçesinden karşılanmak üzere toplam 1 milyon 598 bin YTL yatırım ödeneği konulduğu'' bilgilerine yer verildi.

-LÜKS SOSYAL TESİS-

Sayıştay raporunda, 1 milyon 598 bin YTL yatırım ödeneğinin 1 milyon 287 bin YTL'sinin kafeterya binası inşaatına ayrıldığına dikkat çekildi.

GAZÜ Rektörü Prof. Dr. Erhan Ekinci'nin 11.04.2007 tarih ve 148 sayılı yazısı ile 2006 yılında tamamlanan projeler arasında ''öğrenci kafeteryası''nı da tamamlanan projeler arasında gösterdiği bildirilen Sayıştay raporunda, şöyle denildi:

''Öğrenci kafeteryası olarak gösterilen mahalle ilgili olarak, teknik oda, havuz esanjör dairesi, mutfak, aletli jimnastik salonu, kapalı yüzme havuzu, oyun salonu, bay-bayan soyunma, buhar odası, sauna, şok duş, mutfak, zemin kat salonda şömine ve teras kata ilişkin detaylara yer verilmiştir. Sözleşme ekleri arasında yer alan projelerin, mahal listeleri, birim fiyat tarifleri ve imalat teknik şartnameleri incelendiğinde, yapılan inşaatın bir kafeterya değil, kapalı yüzme havuzlu, buhar odalı, saunalı, şok duşlu, aletli jimnastik salonlu ve şömineli lokantası bulunan araç parklı lüks bir sosyal tesis olduğu anlaşılmaktadır.''

Başbakanlık genelgesiyle ''Kamu kurum ve kuruluşları tarafından yurt içinde ve yurt dışında hiçbir surette hizmet binası, lojman, her ne adla olursa olsun memur evi, kamp, kreş, eğitim, dinlenme, sosyal tesis (ve bunlarla ilgili arsa ve arazi) satın alınmayacak, kamulaştırılmayacak, kiralanmayacak ve yeni inşaat yapılmayacaktır'' talimatı verildiği vurgulanan raporda, şunlar kaydedildi:

''Kamu Mali yönetimi ve kontrol kanunun ve Başbakanlık genelgesi hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, üst yöneticiler kendilerine bütçe kanunları ile tahsis edilen kıt kaynakları israf etmeden, etkili, ekonomik ve verilmiş şekilde kullanmaları gerekmekte ve yapılan harcamaların da bütçe esaslarına, kanun, tüzük ve yönetmelikler ile diğer mevzuata uygun olması gerekmektedir.

DPT'nin projesinde belirtilen merkezi derslik, laboratuvar ve idari bina projesi kapsamında alınan ödeneğin, sağlık Kültür ve Spor dairesi Başkanlığı bütçesinden 'öğrenci kafeteryası' adı altında, Üniversite personeline yönelik olarak kapalı yüzme havuzlu, saunalı, buhar odalı, şok duşlu, aletli jimnastik salonlu, bay-bayan soyunma odalı, şömineli lokantası olan bir sosyal tesis olarak inşa edilmesi yer alan mevzuat hükümleri uyarınca mümkün bulunmamaktadır.

Bu nedenle kamu kaynaklarının etkili, ekonomik, verimli ve hukuka uygun olarak kullanılmaması ve Başbakanlık Genelgesine aykırı olarak öğrenci kafeteryası adı altında sosyal tesis yapılması nedeniyle toplam 1 milyon 667 bin 941 YTL kamu zararına neden olunmasının açıklanması.''

KPSS Tarihleri Belli Oldu

Devlet Bakanı Murat Başesgioğlu, yaptığı yazılı açıklamada, 2004 ve 2006 yılında yapılan KPSS'nin geçerlilik süresinin dolması nedeniyle 2008 yılında KPSS yapılacağını bildirdi.

“Kamu Görevlerine İlk Defa Atanacaklar İçin Yapılacak Sınavlar Hakkında Genel Yönetmelikte” yapılan değişiklikle, 2006-KPSS sonuçlarının geçerli olacağı sürede 2004-KPSS sonuçlarının da geçerli olacağının hükme bağlandığı anımsatılan açıklamada, bu dönemde yapılan sınavların geçerlilik sürelerinin, lisans düzeyinde KPSS'ye girmiş adaylar için 30 Haziran 2008, ortaöğretim ve önlisans düzeyindekiler için de 16 Eylül 2008'de sona ereceği ifade edildi. Açıklamada, şunlar kaydedildi:

“2006'dan bu yana yeni mezun olan ya da öğrenim durumlarında değişiklik olan adaylar ile KPSS'nin her iki yılda bir düzenli olarak yapıldığı ve buna göre adayların şahsen ya da kurslara gitmek suretiyle KPSS'ye hazırlandıkları hususları dikkate alınarak, ortaöğretim, önlisans ve lisans düzeyinden devlet memuru olmak isteyen tüm adayların başvurmasına imkan sağlayacak şekilde yapılan detaylı çalışmalar neticesinde 2008 yılında lisans düzeyindeki adaylar için 28-29 Haziran 2008, önlisans ve ortaöğretim düzeyindeki adaylar için 21 Eylül 2008 tarihlerinde KPSS gerçekleştirilecektir.”

Millî Eğitim Vakfı (MEV) Özel İzmir Fen Lisesi 3-B sınıfı öğrencilerinin tavuk deneyi

Millî Eğitim Vakfı (MEV) Özel İzmir Fen Lisesi 3-B sınıfı öğrencileri Tuğba Arslan ve Hatice Özel, gürültülü ortamlarda bulunan, özellikle kulaklıkla yüksek sesli müzik dinleyen öğrencilerin sağlık ve öğrenme durumlarını civcivler üzerinde yaptıkları deneyle inceledi.

Biyoloji öğretmenleri Sevim Utlu'nun danışmanlığında başladıkları projede iki denek grubu kuran öğrenciler, okullarında kuluçka makinesinin de bulunduğu bir ortam hazırladı.

Öğrenciler, birinci denek grubunda kuluçka makinesine yerleştirdikleri 40 yumurtaya ikinci günden itibaren yüksek sesli hard rock türü müzik dinletti. 21 günde tamamlanması gereken kuluçka süresinin 27 güne kadar uzadığını gözleyen öğrenciler, 40 yumurtadan ancak 10 civciv çıktığını, bunların altısının bir gün sonra öldüğünü, kalan dördünün ise çok sağlıksız göründüğünü tespit etti. Aynı kuluçka makinesine yerleştirilen ikinci denek grubundaki 40 yumurta gürültüsüz bir ortamda tutuldu. 21 günlük kuluçka süresini tamamlayan 40 yumurtadan 35 sağlıklı, yürüyebilen ve beslenebilen civciv çıktı.

Bu sonucu, hazırladıkları bir posterle diğer arkadaşlarıyla paylaşmayı hedefleyen öğrenciler, "Birçok arkadaşımızın özellikle kulaklıkla yüksek sesli müzik dinlediğini görüyoruz. Gürültünün insanların öğrenme yetilerini, dolayısıyla sağlığını olumsuz etkilediğine dikkat çekmeye çalıştık. Önümüzdeki aylarda aynı deneyi bir de klasik Türk müziği kullanarak yapmayı planlıyoruz." dedi.

YÖK Genel Kurulu Üyeleri Anıtkabir'de

YÖK Genel Kurul üyeleri, YÖK binasında gerçekleştirilen toplantıda verilen öğle yemeği arasının ardından Prof. Dr. Özcan başkanlığında Anıtkabir'e geldiler.

Ulu Önder Atatürk'ün kabrine çelenk koyarak, saygı duruşunda bulunan YÖK Başkanı Özcan ve üyeler, Misak-ı Milli kulesine geçmeden önce hatıra fotoğrafı çektirdiler. Daha sonra Anıtkabir Özel Defteri'ni imzalayan Özcan, deftere şunları yazdı:

"Cumhuriyetimizin kurucusu büyük Atatürk...

Yüksek öğretim Genel Kurulu üyeleri olarak huzurlarınızdayız. Çalışmalarımızda, göstermiş olduğunuz çağdaş uygarlık hedeflerine doğru ilerlemede kararlıyız. YÖK Genel Kurulu ve üniversiteler olarak laik, demokratik ve sosyal hukuk devleti ilkelerine bağlı olarak eğitim ve öğretim faaliyetlerine özenle devam edeceğimizi huzurlarınızda tekrarlıyoruz. Amacımız, akademik özgürlük ve üniversite özerkliğinin bütün boyutları ile mevcut olduğu, hesap verilebilirlik, saydamlık ve kalite güvencesini benimsemiş üniversite sistemini gerçekleştirmektir."

Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) Başkanvekili İsa Eşme görevinden istifa etti

YÖK Başkanvekili Prof. Dr. İsa Eşme, YÖK Başkanvekilliği görevinden bugün itibarıyla ayrıldığını açıkladı.

Eşme, AA muhabirine yaptığı açıklamada, YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan'ın Başkanvekilliği yetkilerini kullanmaması isteği nedeniyle 28 Aralık 2007'den başlamak üzere bugün kadar olan süreyi izinli olarak geçirdiğini anımsattı.

İsa Eşme, bugün yapılan ve izninin tamamlanmasıyla katıldığı YÖK Genel Kurulu toplantısında, "kompozisyonu son atamalarla değişen" genel kurul üyelerinin çoğunluğunun bundan sonraki icraatında yeterli desteği vermeyeceği ve Başkan Özcan'ın yeni başkanvekilleriyle daha uyumlu çalışacağı görüşünün ağırlık kazandığı izlenimi edindiğini belirtti. Eşme, açıklamasında şunları kaydetti:

"YÖK Başkanvekilliği bir icra makamı olup, faaliyetleri genel kurul kararıyla hayatı geçirebildiğinden, mevcut koşullarda görevimi daha fazla sürdürme imkanı bulunmamaktadır. Bu nedenle 15 Ağustos 2005 tarihinden bu yana yürüttüğüm Başkanvekilliği görevinden 7 Şubat 2008 tarihi itibarıyla ayrılmış bulunmaktayım.

Görev dönemimde eğitim fakülteleri, teknik eğitim fakülteleri ve meslek yüksekokullarını iyileştirmeye yönelik çalışmalar başlatılmış olup bunların bir bölümü tamamlanmış, bir bölümünde son aşamaya gelinmiştir.

Henüz tamamlanmamış proje ve çalışmalara bundan böyle genel kurul üyesi olarak katkıda bulunmaya çalışacağım."

ÖSS Katsayısı YÖK'te Görüşülecek

Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, başörtüsünün yüksek öğretimde serbest bırakılmasını düzenleyen Anayasa değişikliği için, "Dün TBMM'de 12-13 saat boyunca bu konuda söylenmesi gereken ne varsa, gerek muhalefet gerek iktidar tarafından söylendi. Bu mesele, 40 yıldır konuşulan bir meseledir. Bu konuda fazla bir şey söylemeye gerek yok" dedi.

Çelik, Başkent Öğretmenevi'nde, Van Genç İşadamları Derneği tarafından Avrupa Birliği'ne sunulan proje çerçevesinde, Van ve Hakkari'deki genç kızların el dokumasıyla yaptıkları kilim sergisinin açılışını yaptı.

100. Yıl Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Recai Karahan'dan kilimlerin yapılışı ve maliyeti hakkında bilgi alan Çelik, emeği geçen herkese teşekkür etti. Sergiyi gezdikten sonra gazetecilerin sorularını yanıtlayan Çelik, bir gazetecinin, "ÖSS'de uygulanan kat sayılarda bir değişiklik olup olmayacağı" yönündeki sorusunu, "ÖSS'de uygulanan katsayı YÖK tarafından görüşülecek. Bugün konu onların gündeminde midir, değil midir bilmiyorum" diye yanıtladı. Çelik, "Bu konuda Milli Eğitim Bakanlığının bir önerisi olacak mı?" sorusu üzerine de "YÖK, bu hazırlığı yaparken bizim görüşümüzü de soruyor, kendileriyle görüşüyoruz. Paylaşılmıştır, paylaşılacaktır" dedi.

"7 BİN ÖĞRETMEN ATAMASI YAPILACAK"
Öğretmen atamalarına ilişkin sorular üzerine de şunları söyledi:
"Atamaların mart ayına sarkması söz konusu değil. Nedense bu haberleri birileri ortaya atıyor. Bu, benden ve Maliye Bakanlığından kaynaklı bir haber değil. Bunun kaynağını da merak ediyorum. Yok böyle bir şey.
Bugün gazetelerde, hangi branşta kaç kişi alacağımız bile belli, hangi tarihte atama yapacağımız belli. 25 Şubat Pazartesi günü bu atamaları yapacağız. Bu tarihte yaklaşık 7 bin öğretmenin ataması yapılacak. 4 bin 800 civarında kadrolu öğretmenin ataması yapılacak. Onun dışında kalanlar da sözleşmeli öğretmen olacak."

BAŞÖRTÜSÜ
Başörtüsünün yüksek öğretimde serbest bırakılmasını düzenleyen Anayasa değişikliği hakkında da gazetecilerin sorularını yanıtlayan Çelik, "Dün TBMM'de 12-13 saat boyunca bu konuda söylenmesi gereken ne varsa, gerek muhalefet gerek iktidar tarafından söylendi. Bu mesele, 40 yıldır konuşulan bir meseledir. Bu konuda fazla bir şey söylemeye gerek yok" dedi.

Tulum giyene ayda 10 milyar brüt maaş vereceğim

Aziz Üstel'in konuğu olan Erdoğan Demirören, 10 bin YTL brüt maaşla çalışacak 25 mühendis aradığını belirterek tek şartını şöyle açıkladı: 'Tulum giyerek çalışacak. İşinin hamallığını yapacak.'

Aziz Üstel'in 24'te yayınlanacak Patron Katı programının bu akşamki konuğu Erdoğan Demirören. Beşiktaş Jimnastik Kulübü Başkanı Yıldırım Demirören'in babası olan sanayici Erdoğan Demirören, Üstel'in sanayiden Beşiktaş'a, ithalattan spora kadar sorularına içtenlikle yanıt verdi. İşsizlik konusunda çarpıcı açıklamalar yapan Demirören, 'Şimdi üniversite talebesi o kadar çok ki ama tekniker yok. Bana şu anda 25 tane akıllı mühendis lazım. Ayda 10 milyar brüt maaş vereceğim. Yeterki tulum giyip çalışacak. İşinin hamallığını yapacak' dedi.

50 YILLIK PRENSİPLER

Demirören 50 yıllık iş hayatında prensiplerini şöyle özetliyor: 'Öncelikle ülkesini seven insanın, ülkesinin herhangi bir kötü hareketinden çekinmemesi lazım. Bu ülke bizim. İkincisi, ülkesini seven insan buraya yatırım yapar. Bazen yurtdışına seyahate gidenlere bile kızıyorum, darılmasınlar. Ülkesini tanımayan insanın Roma'da, Milano'da, şurda burda işi yok. Fransızlar bizim için kötü laf söylüyor, bir bakıyorum herkes Fransa'ya gidiyor. Üçüncüsü biz herşeyi hükümetlerden bekleyemeyiz, bize düşen görevler var. Bana bakanlar sen ithalat yapma diyemez. Biz devlet olmayı öğrendiğimiz zaman, diyebilmeliyiz ki bu mal Türkiye'de var, Türkiye'den almalıyım. Bizim karpuzumuz, elmamız varken neden ithalini getiriyoruz? Ondan sonra 35 milyar dolar açığımız var diyorlar. Biz bu kafada olursak, olur tabi.'

İş hayatına babasının yedek parça dükkanında kasada oturarak başladığını belirten Demirören, '1969'da piston fabrikası açtık. Ben o zaman 29 yaşındaydım. Yedek parçacılıktan otomobil piston fabrikası sahipliğine... Türk toplumunun genlerinde patron olma hastalığı vardır. Ama bu genler Türkiye'yi bu noktaya getirdi. Dünya ekonomik krizler geçirirken, bizdeki küçük atölyelerin verdiği katkı bizi hep ayakta tuttu. Ve işsizliği önleyen de o küçük işletmelerdir' dedi. Demirören, 'Türkiye'de liberal ekonomi var ve her istediğimizi yaparız. Ama biz bir hata yapıyoruz. Türkiye bu kadar döviz açığı veriyorsa bu bizim kabahatimiz. İthalattan vazgeçelim de yerli yan sanayiyi canlandıralım, KOBİ'leri canlandıralım' dedi.

Yurtdışında Burslu Eğitim Fırsatı

Uluslararası Öğrenci Değişim Programı (ISE) tarafından organize edilen ve çeşitli ülkelerdeki özel liselerde burslu eğitim fırsatı sunan seçmeler, 16-17 Şubat tarihlerinde yapılacak. Yapılan açıklamada, ABD, Kanada, İngiltere, İsviçre, Malta, İrlanda, Almanya, Fransa ve Avustralya'daki özel liselerde burslu eğitim için 16-17 Şubat tarihlerinde İstanbul Ramada Hotel'de seçme yapılacağı bildirildi. ISE danışmanları ve okul temsilcilerinin katılımıyla ücretsiz bilgilendirici seminer ve bursluluk mülakatlarının yapılacağı ifade edilen açıklamada, bu mülakatlar sonucunda çeşitli ülkelerdeki okulların, gelecek yıl burslu olarak kabul edecekleri Türk öğrencilerini seçecekleri belirtildi. Açıklamada, başvurular için “0 212 343 20 57'' numaralı telefondan detaylı bilgi alınabileceği söylendi.

Sistemin farkına hem veliler hem de eğitimciler ancak birkaç sene sonra varacaklar

Türkiye genelinde dershaneleri ve yayınları ile 50 bine yakın öğrenciyi ÖSS ve OKS'ye hazırladıklarını belirten Birey Eğitim Kurumları Yönetim Kurulu Başkanı İshak Yıldız, “İlköğretim ve lise eğitiminde çok köklü değişiklikler oldu. Şimdi uygulanan sistemde ise, öğrencilerin bilgiyi dolaylı yollardan kendilerinin bulması amaçlanıyor. Örneğin, eskiden 12 rakamı yazılıp, yanına düzine deniyordu. Şimdi ise düzine ifadesi etkinliklerle, yani şekiller ve resimlerle öğretiliyor.”

Milli Eğitim Bakanlığı'nın yaptığı değişiklikleri, eğitim seviyesini yükseltecek ve geleceği kucaklayacak nitelikte gördüğünü ifade eden Yıldız, “Sistemin farkına hem veliler hem de eğitimciler ancak birkaç sene sonra varacaklar. Çünkü çok köklü değişiklikler oldu” şeklinde konuştu.

Bu seneden sonra artık OKS'nin yapılmayacağını, okulda verilecek eğitimin ağırlık kazanacağını ifade eden İshak Yıldız, ama sınavlı dönemin de bitmeyeceğini söyledi. Yeni sistemin tek dezavantajının eğitim yarışını daha erkene alacağını kaydeden Yıldız şöyle konuştu:

TAKVİYE EĞİTİMİ ALDIRIYORLAR

“Yine bir yarış olacak. Hem de ilköğretim 5.sınıftan itibaren başlayacak. Tüm okulları standart hale getirmediğiniz, aynı düzeyde yapmadığınız sürece sınav olur. Öğretmenler bile çocuklarına takviye eğitim aldırıyor, dershaneye gönderiyor. Geçmişte olduğu gibi, bugün de bazı üst düzey eğitim bürokratlarının dershanelere gerek kalmayacağını öne sürmesi, çelişkiden başka bir şey değildir. Gerçekçi bir yaklaşım da olamaz. Dershaneler eğitimi tamamlayan unsurlardır.”

VELİLERE ZOR GÖREV

Eğitim sürecinde okul, aile ve özel sektörün 3 önemli ayağı oluşturduğunu ifade eden Birey Eğitim Kurumları Yönetim Kurulu Başkanı İshak Yıldız şunları söyledi:

“Eğitimde ciddi bir dengesizlik var. ÖSS'ye 2 milyona yakın genç katılıyor, ancak 300 bini üniversitelere girebiliyor. Bu ciddi bir rekabet anlamına gelir. Rekabetin olduğu yerde de doğal olarak yarış olacaktır. Mesela, Milli Eğitim Bakanlığı OKS'yi kaldırdı, sınavlı süreç bitti mi? Bitmedi. 3 yıla yayılmış olsa da yine sınav var. Velilere düşen görev zor. Her zaman için geçerli bir kural ama, bundan böyle çocuklarının eğitimi ve öğretimi ile çok daha yakından ilgilenmeliler. Çocukları ister devlet okullarında olsun, isterse de özel sektör kurumlarında olsun, çocuklarının eğitimine ciddi zaman ayırmalılar.

Kendilerini "Ankara Öğrenci Kolektifi" diye nitelendiren bir grup, "başörtüsünün gündeme getirilmesini ve paralı eğitimi" protesto etti

YÖK Genel Kurulu toplantısının yapıldığı bina önüne gelen yaklaşık 20 kişilik grup, bazı dövizler açtı ve "Paralı eğitime hayır", "Müşteri değil öğrenciyiz" şeklinde ve hükümet aleyhine sloganlar attı.

Grup adına yapılan basın açıklamasında, türbanın gündemde tutulmaya çalışıldığı ve kadınların konunun dışında bırakıldığı öne sürülerek, "türban tartışmalarının, insanların insanca yaşam haklarını ellerinden alan uygulamaların üstünü örttüğü" iddia edildi.

Açıklamada, "özgürlükleri türbana indirgemenin üniversitelerdeki özgürlük sorununun üstünü örtmekten başka bir şey olmadığı" ileri sürüldü.

Başörtüsüyle üniversiteye girilmesini isteyenlerin de istemeyenlerin de "birilerini" sokağa çağırdığı iddia edilen açıklamada, bu iki tarafa karşı üniversitelilerin gerçek özgürlüğü, eşitliği, bilimselliği, kadın haklarını savunmak için harekete geçmesi gerektiği ifade edildi.

Açıklama sonrasında slogan atmaya devam eden öğrenciler, bu sırada YÖK binasından araçlarıyla ayrılan kurul üyelerine tepki gösterdiler.

Hiçbir güvenlik önleminin alınmadığının görüldüğü eylemin ardından grup olaysız dağıldı.

Durmuş, “Cebinde parası olan herkes çocuğunu özel okulda okutmalı. Böylece sosyal adaleti sağlarız

Durumu iyi olanlarla, varlıklı velilerin artık özel okullara yönelmesi gerektiğini belirten Kavram Dershaneleri sahibi ve Kavram Meslek Yüksekokulu Mütevelli Heyeti Başkanı Bahattin Durmuş, “Cebinde parası olan herkes çocuğunu özel okulda okutmalı. Böylece sosyal adaleti sağlarız. Hem devlet okulu öğrencisi okulunda daha rahat oturacak yer bulur hem de özel okullar daha verimli çalışır. Böylelikle eğitimin kalitesi devlet okullarında da artmış olur” dedi.

Özel okulların geçmiş yıllara kıyasla toplumda büyük ölçüde benimsendiğini de ifade eden Durmuş, “Eskiden böyle değildi. Özel okullar için şu anlayış hakimdi: Öğrencisini şımartan, zengin çocuklarının gittiği, disipline edilemeyen ve diploma verilen yerler. Bu anlayış hakimdi. 1970'li yıllarda böyle okulları yaşadık. 'Denize nazır, diploma hazır' gibi bir yargı, özel okulların gelişmesini engelledi. Şimdi bu durum yok. Onun için de özel okulların geleceğini ben çok parlak görüyorum” dedi.

SOSYAL ETKİNLİK

Aynı zamanda Tüm Özel Öğretim Kurumları Derneği (TÖDER) Üst Danışma Kurulu Başkanlığı görevini de yürüten Durmuş, özel okul sınavlarının ayrı olmamasını ise bir dezavantaj olarak görmediğini söyledi. “Bakanlık tarafından hazırlanacak sınav kılavuzunun içerisinde özel okullar listesi de olacağı için, özel okulları Türkiye'nin tamamı tanıyacak. Özel okullarda burslu okuyacak öğrenciler, daha geniş bir kitleden gelecekler. Bu az bir avantaj değil” şeklinde konuştu.

“Özel okullar sunacakları rehberlik hizmetleri ile, sosyal etkinliklerle de kendilerini ön plana çıkarabilirlerî diyen Bahattin Durmuş, “Özel okullar yeni dönemde, daha başka maharetleri ile gündeme gelmeliler. Biz daha iyi, daha kaliteli, daha çağdaş, dünyayı doğru algılayan, daha sosyal, sorgulayan, bilgiyi kullanabilen, bilgi üretebilen, dünya ile yarışabilen nesiller yetiştiriyoruz demiyor muyuz. Bu iddiadan hareketle, özel okullar kendilerini ortaya koymalılar. Bu noktalarda çok iddialı olmalılar.

Veliler bu önemli hedeflerden mutlaka etkilenirler. Çünkü velilerin hedefi de, çok donanımlı evlatlar yetiştirmekten yanadır”dedi.

Özel okulların sadece lise ve üniversiteye öğrenci yetiştiren kurumlar olmadığını, “olmazsa olmaz” değerleri verdiğini söyleyen Durmuş, şöyle konuştu:

“Devlet okulları, öğrenci sayılarının aşırı olması, öğretmenlerin eksik ve de yetersiz olması nedeniyle olmazsa olmaz değerleri veremiyor. Çünkü ülke olarak öğretmen yetiştirmeyi ihmal ettik. Ben düz lisede okurdum. Öğretmen okulunda okuyan arkadaşlarımı kıskanırdım. En az 2 enstrüman çalar, resim yapar, sporla ilgilenirlerdi. Şimdi bunlar yok. Kaç tane çocuğumuz enstrüman çalıyor. Veya sanatın hangi dalına ilgisi var. Eline bir kalem alıp bir şeyler karalıyor mu? Biz özel okullarda bunları yapmalıyız. Öyle bir genç insan yetiştirelim ki, estetik ve sanat anlayışı da olsun.”

DERSHANELER BİTMEZ

Devlet okullarındaki fiziki sorunlar ortadan kalkmış olsa da, öğretmen eksikliği ve yetersizliği yaşanmasa da, özel dershanelere ihtiyacın sona ermeyeceğini belirten Bahattin Durmuş, “Ben daha iyi olacağım diyenler olduğu müddetçe, dershaneler de olur” dedi. “Kaldı ki, devlet okullarında yığınla yetersizlikler var diyen” Durmuş, “Okul bana yetmiyor diyecek öğrenciler mutlaka olacaktır. Bu noktada da doğal olarak dershaneler devreye girecektir. Dershaneler bitmez” şeklinde konuştu.

Ortaöğretim Sisteminde Arayışlar

Türkiye Özel Okullar Birliği, ''Ortaöğretim Sisteminde Arayışlar'' konulu sempozyum düzenleyecek. Özel Okullar Birliği Derneği'nden alınan bilgiye göre, Antalya'da 8-9 Şubat günlerindeki sempozyumunun açılışına TBMM Başkanı Köksal Toptan ve TBMM Milli Eğitim, Kültür, Gençlik, ve Spor Komisyonu Başkanı Mehmet Sağlam, sempozyumun ikinci gününe ise ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ünal Yarımağan katılacak.

Milli Eğitim Bakanlığı bürokratları ve çeşitli üniversitelerden akademisyenlerin de konuşmacı olarak katılacağı sempozyumda, ortaöğretim sistemi tartışılacak. ''Ortaöğretim Gerçeği: Sorunlar ve Çözümler'', ''Yeni Ortaöğretime Geçiş Sistemi ve Özel Okullar'', ''Ortaöğretim Sonrası Yükseköğretime Geçiş'', ''Dünyada ve Türkiye'de Ortaöğretim Sistemi'' konu başlıklarının ele alınacağı sempozyum, 2 gün sürecek.

Eğitim-Sen Genel Başkanı Alaaddin Dinçer, " 7 bin değil en az 50 bin öğret atanmalı"

Eğitim-Sen Genel Başkanı Alaaddin Dinçer, Mart ayına kalan atamalarda, 7 bin öğretmen ataması yapılacağı iddiaları üzerine, eğitimde öğretmen açığının 60 bin olduğunu belirterek, en az 50 bin kadrolu öğretmen atamasının yapılması gerektiğini söyledi. Dinçer, 2008 yılı öğretmen atamalarına ilişkin olarak Milli Eğitim Bakanlığı'nca şubat ayında yapılması gereken öğretmen atamalarının, Maliye Bakanlığı'nın kadroları serbest bırakmaması nedeniyle mart ayına kalabileceğini hatırlattı. Dinçer, “Diplomalı işsiz öğretmen sayısı 170 bindir. Her yıl 37 bini eğitim fakültelerinden 57 bini diğer fakültelerden mezun olmak üzere yaklaşık 90 bin kişi öğretmenlik için hazırlanmaktadır. 2012 yılında öğretmen adayı sayısı 400 bine ulaşacaktır” dedi.

Wall Street İnstitute’a Sertifika

Ünlü İngiliz üniversitesi Cambridge, ikinci dil olarak İngilizce sınavları desteğiyle gerçekleştirilen araştırma sonucuna göre, Wall Street Institute'ü, tüm dünyaca tanınan Genel Avrupa Dil Standartları İngilizce yeterlilik ölçütlerine uygun ilk ve tek eğitim kurumu olarak açıkladı. Wall Street İnstitute Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO'su Tim Daniels konuyla ilgili olarak, “Bu araştırma İngilizce öğretiminde bir dönüm noktasıdır. İngilizce öğrenmek isteyen insanlar, geçerli ve kanıtlanmış öğretim teknikleri ve değerlendirme metodları olan bir kurumda çalıştıklarından emin olma ihtiyacı duyarlar”dedi.

Otoyolun Kenarında Yüzlerce Sınav Kimliği

Her yıl yüz binlerce kişinin ter döktüğü ÖSS ve Üniversitelerarası Kurul Yabancı Dil Sınavı (ÜDS) kayıt kartları, Polatlı yolu kenarında bulundu. Bu sınavlara giren öğrenci ve öğretim görevlilerinin fotoğraf, kimlik ve adres bilgilerinin yer aldığı kartlardın yol kenarına atılması, güvenlik endişesini de beraberinde getirdi. Emniyet yetkilileri, kartlar üzerindeki kimlik bilgileri ile kolayca kimlik belgesi çıkartılabileceği uyarısında bulunarak, bu bilgiler ile her türlü dolandırıcılığın yapılabileceği uyarısında bulundu. ÖSS ve ÜDS'ye katılan öğrenci ve öğretim görevlilerinin kimlik ve adres bilgilerinin yer aldığı kartlar, Ankara - Eskişehir yolunun 25'inci kilometresindeki üst geçidin bağlantı yolu kenarında bulundu. Bu kartların büyük bölümünün rüzgarla etrafa dağıldığı görüldü.

KİMLİK BİLGİLERİ SORUN OLABİLİR

Kartlar konusunda uyarıda bulunan Emniyet yetkilileri de kimlik ve adres bilgilerinin açık olarak yazdığı kartların kötü niyetli kişilerin eline geçmesi halinde büyük problemlerin yaşanabileceğine dikkat çekti. Emniyet yetkilileri, son dönemde sahte kimlik bildirimiyle bankalardan kredi kartı talebi ve şirket kurarak kredi çekme olaylarının arttığını kaydederek, “Bu kartlarla her türlü dolandırıcılık yapılabilir” dedi.

2003 YILI KARTLARI

ÖSYM Başkanı Prof. Ünal Yarımağan AKŞAM'a “Maalesef böyle bir olay olmuş. Araştırıyoruz” dedi. İmhası gereken kartlar içinde 2003 yılındaki sınavlara ait olanların da bulunması dikkati çekti.