20 Ağustos 2008 Çarşamba

"Kışın Okur, Yazın Tarlada Çalışırdı"

Hakkâri'de rektör adaylığını koyan Oxfordlu Prof. İbrahim Belenli'yi, çifçilik yapan anne ve babası traktörünü satarak okutmuş.

Doktorasını İngiltere'nin köklü üniversitesi Oxford'da tamamlayan mezunu Prof. Dr. İbrahim Belenli'nin, hayatında hiç görmediği Hakkâri'de rektörlüğe talip olması ailesini duygulandırdı. Belenli'nin İzmir'in Ödemiş ilçesi Gölcük beldesi Boğaz köyünde oturan çiftçi anne Tevrize Belenli, oğlunun Hakkâri'de kurulacak üniversiteye birinci sıradan rektör adayı olmasından duyduğu heyecanı dile getirdi.

Üç oğlunun en büyüğü İbrahim Belenli'nin uçak mühendisi, ortanca oğlu Tahir Belenli'nin bilgisayar mühendisi, küçük oğlu Necati Belenli'nin bilgisayar programcısı olduğunu anlatan anne Belenli, "İlkokulda öğretmenleri, ileride büyük adam olacağını söylerdi. Üç aylık tatilde, babasına tarlada yardım ederdi" dedi.

'KARAR HİZMET AZMİMİ ETKİLEMEZ'

Anne Tevrize Belenli ekonomik olarak zorlandıklarında eşinin "Oğullarımı ne pahasına olursa olsun okutacağım" diyerek, traktörünü ve bahçesini sattığını da anlatarak, "Hepsi bugün iş sahibi. Diğer iki oğlum İstanbul'da kendilerine iş kurdu. Bundan büyük mutluluk yok" diye konuştu.

Dört çocuk babası Prof. Dr. İbrahim Belenli'nin ise adaylığı için yorumu, "Cumhurbaşkanlığı makamının vereceği karar ne olursa olsun saygılıyım. Kararın sonucu fikrimi değiştirmez. Ben ülkeme hizmet etmeye devam edeceğim" şeklinde oldu.

Devlet De Vakıf Üniversitesi Kuracak...

Vakıflar Genel Müdürlüğü, Türkiye’de bir ilke imza atarak, devletin ilk vakıf üniversitesini kuruyor. Erdoğan’ın talimatlarıyla başlatılan proje bir ilk

Vakıflar Genel Müdürlüğü, Türkiye'de bir ilke imza atarak, devletin ilk vakıf üniversitesini kuruyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatlarıyla başlatılan proje ile İstanbul Eyüp'te TEM Otoyolu kenarındaki bir arsaya üniversite kampusu inşa edilecek. Diğer devlet üniversitelerinden farklı olarak vakıf üniversitesi statüsündeki eğitim kurumunda, tarih, edebiyat gibi bölümlerdeki öğrencilere asgari memur maaşından düşük olmamak üzere burs verilecek. Öğrenciler, stüdyo tipi dairelerde 5 yıldızlı otel konforundaki yurtlarda kalacak. AKŞAM'a üniversite projesi ve görevdeki 5 yılını değerlendiren Vakıflar Genel Müdürü Yusuf Beyazıt'ın açıklamaları şöyle:


BAŞBAKAN TALİMAT VERDİ: Vakıflar Kanunu'nda, 'Genel müdürlük her türlü eğitim kurumunu kurar' diye bir madde var. Çünkü bazı vakıfların vakfiyelerinde okul kurma ile ilgili düzenlemeler var. Bu konuyla ilgili sayın Başbakanımız bize talimat verdi. Biz de çalışmaya başladık. İmar planında bir değişiklikle yerini ayarladık. Kampus yerimiz hazır. Yakında Vakıflar Meclisi'nde konuyu tartışacağız. Görüşüldükten sonra düğmeye basacağız.


TIP FAKÜLTEMİZ HAZIR: İstanbul'da Vakıf Gureba Eğitim Hastanemiz var. O yüzden tıp fakültemiz hazır. Güzel Sanatlar Fakültesi ve ilgili diğer bölümler olacak. Üniversitenin yeri, Eyüp'te TEM yolu üzerinde. Mimarlık, mühendislik gibi bölümleri Güzel Sanatlar Fakültesi içerisinde düşünüyoruz. Çünkü bizden çıkacak mimarlar, eski eser onarımını yapacak. Hem yeni teknolojiyi hem de geleneksel sanatları bilecekler. Elbette tarih, sanat tarihi, edebiyat bölümleri olacak.


BU COĞRAFYADA YETİŞMELİ: Tarih ve edebiyat fakültesinde okuyacak olan öğrencilere çok yüksek burslar vereceğiz. Yüksek puan alan öğrenciler, bizim okulumuzu tercih etsin istiyoruz. Yurtdışından teknoloji alabilirsiniz, mühendis getirebilirsiniz. Ama tarihçi getiremezsiniz, kendiniz yetiştirmelisiniz. En iyi beyinlerin de tarihçi olması lazım. Bu bölümlerde okuyan öğrencilere, asgari bir memurun aldığı maaştan fazla burslar vereceğiz. Çok iyi yurtlarda bunları muhafaza edeceğiz. Her birinin stüdyo dairesi olacak. İçerisinde çalışma odasına kadar, 5 yıldızlı otellerin oda konforunda olacak.

ODTÜ: Yabancı Öğretim Üyesi De Olmalı...

ODTÜ’nün yeni rektörü Prof. Dr. Ahmet Acar, yabancı uyruklu araştırma görevlilerinin üniversitede istihdam edilebilmesi için YÖK ve Maliye Bakanlığı ile görüşmelerde bulunacağını bildirdi

ODTÜ'nün yeni rektörü Prof. Dr. Ahmet Acar, yabancı uyruklu araştırma görevlilerinin üniversitede istihdam edilebilmesi için YÖK ve Maliye Bakanlığı ile görüşmelerde bulunacağını bildirdi. Rektörlük görevine bu ay başında başlayan Acar, ODTÜ'nün son yıllarda “araştırma ağırlıklı” bir üniversite olma yolunda ilerlediğini belirtti. Acar, yayın sayılarında ve araştırma projelerinde ciddi artışlar sağlandığını anlattı. Üniversitede araştırma alanında bir komisyon oluşturulacağını ve bu komisyonun proje teklifinin hazırlanmasından proje sonuçlarının ürüne dönüştürülmesi aşamasına kadar bütün sürecin incelenmesi ve gerekli disiplinin sağlanması için öneriler geliştireceğini söyledi.

FIRSAT KAÇIRIYORUZ

ODTÜ'nün, “Öğretim Üyesi Yetiştirme Projesi” yürüttüğünü anımsatan Acar, şu anda 600'e yakın araştırma görevlisinin diğer üniversiteler için öğretim üyesi olarak yetiştirildiğini kaydetti. Bu şekilde öğretim üyesi yetiştirmenin maliyetinin düşük olduğunu ifade eden Acar, bu öğrencilere yurt dışında araştırma yapma imkanı da tanındığını belirtti. Rektör Acar, üniversitelerin yabancı araştırma görevlisi istihdam etmesi konusunda yasal engel bulunduğunu ifade ederek, “Çok iyi öğrencileri araştırma görevlisi olarak istihdam edemiyoruz” dedi.

Üniversite (sınavı) Sorunu...

Bir üniversite hocasının kaleminden, üniversite, üniversiteye giriş aşaması ve sonrası.... Hasan Bülent Kahraman'ın kaleminden...

Hem üniversite hocası olup, hem üniversite griş sınavlarını ve yerleştirme sürecini izleyip hem de bir şeyler söyleyip yazmamak olanaksız. Öncelikle bu aşamaları geçmiş ve bir programa yerleşmiş, özellikle de istedikleri üniversite ve bölümleri elde etmiş olan öğrencileri kutlarım. Büyük bir iş başardıklarını bilmeleri gerekir. Bununla birlikte bu özelliği taşıyan, yani istediğini elde etmiş öğrencilerin sınava giren tüm öğrenciler içinde küçük mü küçük bir bölüm oluşturduğunu belirtip konuyu buradan irdelemeye başlayalım.

Kazananlar kazandı mı?
Abbas Güçlü'nün 16 Ağustos 2008 tarihli Milliyet'te çıkan yazısı bu konuda çok hayati saydığım bilgileri bazı somut rakamlar vererek irdeliyor. Güçlü'nün aktardığı rakamlara göre 833 bin kişi üniversiteyi kazanmış ama 'gerçekte 4 yıllık lisans bölümlerine girenler sadece 265 bin kişi. Onların da yarısı muhtemelen gelecek yıl sınava girip fakülte değiştirecek. Kazananlardan 164 bin öğrenci halen üniversite öğrencisi, 28 bini üniversite mezunu.' Bu genel saptamanın benim açımdan bam telini Güçlü'nün belirttiği şu husus meydana getiriyor: ' İlk beş tercihine yani en çok istediği fakültelere girip de gelecek yıl yeniden sınava girmeyi düşünmeyenlerin oranı sadece ve sadece yüzde 3.'
Bana göre bu korkunç durumun özetini Güçlü 'sınavın kazananı yok' diye yapıyor. Sonra devam ediyor ve ' onca çile ve harcama sadece yüzde 3'ü mutlu etmek için' diyor.

Yüzde 3 için...
Evet, üniversite sınavlarının en çarpıcı yanını bana göre bu rakamların tablosu meydana getiriyor. Milyonlarca öğrencinin girdiği sınavda sadece yüzde 3 istediği ilk beş tercihten birisini elde ediyor. Buradan hareket edip herkes dilediği sonucu çıkarabilir ama ben ortada artık çok hantallaşmış, çok havale kazanmış, kımıldayamayan ve kımıldatılamayan bir sorunla karşı karşıya bulunduğumuz kanısındayım. O yüzde 3'e giremeyen öğrenciler arasında da çok iyi öğrenciler olduğundan kuşku duymadığımı söyleyecek olursam, hele hele bütün kazananların içinde 4 yıllık lisans programlarına kayıt yaptıranların da sadece 265 bin kişi olduğunu yeniden hatırlarsak ortada duran problemin vahametini varın siz düşünün. Bu ürkütücüden öte Türkiye'nin bütün geleceğini ipotek altına alan bir sonuç.

Mühendisler ve doktorlar...
Beni ilgilendiren ikinci nokta ilk 50 öğrencinin yönelimi. Bu öğrencilerin 28'i mühendislik, 22'si tıp fakültelerini tercih etti. Bu 28 mühendislik öğrencisinin 20'si devlet üniversitelerine yöneldi. Bu saptamanın da getirdiği bazı sonuçlar var. Öncelikle Türkiye hala mühendisliktıp eğitimini ülkenin en iyi öğrencilerine veriyor. Buna itiraz etmek kolay değil. Belki dünyanın her yerinde böyle. Fakat bu öğrencilerin kapasitelerini üniversiter bir eğitimle ne kadar kullanıyoruz, sorulması gereken sorudur. Yani gelecekte bu öğrencilerin bilime yönelmesini bekliyor insan. Ne kadar başardığımıza ayrıca bakmak gerek. İkincisi sosyal bilimlerin genel durumu. O da başlı başına bir araştırma konusu olmak gerekir.Üçüncüsü, devlet üniversitesi-özel üniversite ayrımı. O konuda yazılabilecek çok şey var. Fakat geriye kalan 8 öğrencinin özel üniversitelere yönelmesi ( 7 Bilkent, 1 Sabancı) herhalde yabana atılmayacak bir durumdur.
Nihayet şu: bunca kıyametin koptuğu ve yerleştirmelerin bunca çileye mal olduğu bir ortamda hala 24 bin boş kontenjan var. Bunun belki çok teknik nedenleri bulunmaktadır. Onları irdelemeye gerek yok. Önemli olan bütün bu göstergelerin çok kapsamlı bir soruna işaret ettiği. Hele Türkiye'nin yeni bir demografik döneme girdiği ve eğitimin neredeyse tek silahı olduğunu hatırlarsak üniversite meselesinin trajik boyutlarını da değerlendirebiliriz.
Yoksa, 'keten helva' yandı gitti demektir!

Terör Mağduru ÖSS'de Tıbbı Kazandı...

Diyarbakır'daki bombalı saldırıda ağır yaralananlardan Görkem Emre Öz, koltuk değneğiyle girdiği ÖSS sınavında 9 Eylül Üniversitesi (DEÜ) Tıp Fakültesini kazandı.

Patlamada yaralanan ilköğretim 8. sınıf öğrencisi Vedat Bora da Diyarbakır Cumhuriyet Fen Lisesini, Ferhat Kaya ise Diyarbakır Anadolu Teknik Lisesini kazandı.
Diyarbakır'da 3 Ocak 2008'de askeri servis aracının geçişi sırasında PKK'lı teröristin bir otomobile yerleştirilmiş bombayı patlatması sonucu ağır yaralanan ve uzun süre Dicle Üniversitesi (DÜ) Tıp Fakültesi Hastanesinde tedavi gören Görkem Emre Öz, geçirdiği travmaya rağmen yaşamdan kopmayarak dershane öğretmenlerinin de desteğiyle, ÖSS sınavında DEÜ Tıp Fakültesini kazanma başarısını gösterdi.

Patlamada 2 ayağının kırıldığını, kaldırıldığı DÜ Tıp Fakültesinde 1 ay tedavi gördüğünü bu sırada dalağının da alındığını ifade eden Öz, "Bir ay hastanede kaldım. 5 ay dershaneye gidemedim. ÖSS'ye 1 ay kala kendimi toparlayabildim. Evde 2 dershane hocamın da desteğiyle kaldığım yerden yeniden derslerime sarıldım. Tabii istediğim gibi çalışamadım ama pes etmedim. Sınav sırasında ayaklarım alçıda olduğu için koltuk deneğiyle sınava girdim ve 338 sayısal puanla ikinci tercihim olan DEÜ Tıp Fakültesini kazandım. Çok mutluyum. Şimdi kas erimesinden dolayı hafif aksıyorum ama o da düzelecek" dedi.

Patlamada yaralanan ilköğretim 8. sınıf öğrencisi Vedat Bora da Diyarbakır Cumhuriyet Fen Lisesini, Ferhat Kaya ise Diyarbakır Anadolu Teknik Lisesini kazandı.

Üç Vakıf Üniversitesi Kuruldu...

Kayseri’de Melikşah Üniversitesi’nin, İzmir’de Gediz Üniversitesi’nin, Gaziantep’te ise Gazikent Üniversitesi’nin kurulmasına ilişkin karar Resmi Gazete’de yayımlandı.

Burç Eğitim, Kültür ve Sağlık Vakfı'nın Kayseri'de açacağı Melikşah Üniversitesi, Sipahi Eğitim, Sağlık ve Spor Vakfı'nın İzmir'de açacağı Gediz Üniversitesi, Gaziantep Eğitim ve Hizmet Vakfı'nın Gaziantep'te açacağı Gazikent Üniversitesi'nin kurulmasına ilişkin karar Resmi Gazete'de yayımlandı.
5799 ve 5796 Sayılı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayımlandı. Kayseri'de Burç Eğitim, Kültür ve Sağlık Vakfı tarafından Melikşah Üniversitesi adıyla yeni bir vakıf üniversitesi kuruldu. Karara göre üniversite Fen-Edebiyat, İktisadi ve İdari Bilimler, Mühendislik-Mimarlık, Hukuk Fakülteleri ile Sosyal Bilimler ve Fen Bilimleri Enstitüsünden oluşacak.
İzmir'de ise Sipahi Eğitim, Sağlık ve Spor Vakfı tarafından Gediz Üniversitesi adıyla bir vakıf üniversitesi kuruldu. Üniversite Hukuk, İktisadi ve İdari Bilimler, Mühendislik Fakültelerinin yanı sıra Sosyal Bilimler ve Fen Bilimleri Enstitüsünden oluşacak.
Gaziantep'te Gaziantep Eğitim ve Hizmet Vakfı Gazikent Üniversitesi adıyla da başka vakıf bir üniversitesi kuruldu. Bu üniversite, Eğitim, İktisadi ve İdari Bilimler, Hukuk Mühendislik-Mimarlık Fakültelerinin yanı sıra Yabancı Diller, Sağlık Bilimleri, Turizm ve Otelcilik Yüksekokullarından ve Rektörlüğe bağlı Sosyal Bilimler Enstitüsü ile Fen Bilimleri Enstitüsünden oluşacak.

Barajlar İndi Üniversiteler Rahatladı...

YÖK'ün puan barajlarını düşürmesi boş kalma endişesi taşıyan Vakıf ve Kıbrıs üniversiteleri için kurtarıcı oldu.

YÖK'ün doğru kararı Vakıf ve Kıbrıs üniversitelerini doldurdu

(Sait Gürsoy / Sabah)

YÖK tarafından devlet üniversitelerinde yaklaşık 154 bin kontenjan artırılmasıyla, Vakıf ve Kıbrıs üniversitelerimiz "kontenjanlarımız boş kalabilir" endişesini yaşadı. 18 Haziran' da gazetem SABAH'tan "ÖSS'de 185 puan barajını düşürün" başlığıyla YÖK'ü uyardım. 20 Haziran'da da YÖK Genel Kurulu doğru bir karar alarak, 4 yıllık lisans programları için 185 puan barajını 165'e, 2 yıllık ön lisans programları için 160 puan barajını 145'e düşürdü. Bunun sonucunda 4 yıllık lisans programları için geçen yıla nazaran başvurularda yaklaşık yüzde 50, 2 yıllık ön lisans programların da ise yüzde 25 artış oldu. Yerleştirme sonuçlarına baktığımızda Vakıf ve Kıbrıs üniversitelerimizin yaklaşık yüzde 80 dolduğunu gördük. Doğru karar alarak üniversitelerimizin dolmasını sağlayan YÖK'ün değerli yöneticilerini bir kez daha kutluyorum. Ayrıca üniversite adayları, ÖSYM Başkanımız Prof. Dr. Ünal Yarımağan' ın da bu konudaki gayretlerini sakın göz ardı etmeyin ve O'na kalpten teşekkür edin.

Kayıt işlemleri eylülde
Tercih yapan 1 milyon 179 bin adaydan, 505 bini üniversiteli oldu. Açıköğretim fakültesini kazananlarla birlikte bu sayı 833 bine yükseldi. Tercih yapan 1 milyon 179 bin adayın 265 bin 230'u 4 yıllık bir fakülteye yerleşti. İki yıllık fakültelere yerleşen aday sayısı 239 bin 853 oldu. Farklı katsayı uygulaması nedeniyle üniversiteye girişleri zorlaştırılan meslek liselerinden 4 yıllık bir fakülteyi kazanan aday sayısı 17 bin 836 oldu. 60 bin imam hatipliden yaklaşık 3 bin 500'ü 4 yıllık bir fakülteye yerleşti. Okul birincilerinin 2 bin 897'si 4 yıllık bir fakülteye yerleştirildi. 521 okul birincisi iki yıllık okullara yerleştirilirken toplam yerleşen okul birincisi sayısı 3 bin 541 oldu. 719 okul birincisi açıkta kaldı.
ÖSYS'de bir programı kazanan adayların kayıt işlemleri 1-8 Eylül arasında yapılacak. Kayıt için aday, diploma aslı, nüfus cüzdanının onaylı örneği, ikametgahı ile ilgili beyanı, erkek, 1986 ve öncesi doğumluysa askerlik kâğıdı, 12 vesikalık fotoğraf, katkı payıyla ilgili belge, üniversitenin istediği diğer belgelerle bizzat başvuracak. Posta ile kayıt yapılamıyor. Onaysız belgeler ve fotokopi kabul edilmeyecek. Adayların, kayıt için o yüksek öğretim programının şartlarına uyması gerekiyor. Sağlık muayenesi, bedensel yetersizlik, mülakat sınavını kazanamama gibi nedenlerden yerleşemeyen adaylar ÖSYM'nin öngördüğü bir alt tercihine yerleştirilecek.

Ek yerleştirme ekimde
Öğrenci Seçme Sınavı (ÖSS) sonuçlarına göre üniversiteye yerleşenler için kesin kayıt dönemi 8 Eylül' de sona erecek. Kayıtların tamamlanmasının ardından üniversiteler boş kontenjanlarını YÖK'e bildirecek. Yerleştirme sonucunda, yarısından fazlası Vakıf ve KKTC'deki üniversitelerde olmak üzere toplam 24 bin 361 boş kontenjan kaldı. Lisans programlarında 7 bin 354, ön lisans programlarında 17 bin 7 kişilik boşluk var. Tahminime göre bu rakam kayıt yaptırmayanlarla yaklaşık 35 bine çıkacak. Burada kazanıp da kayıt yaptırmayanlara çok kızıyorum. Hem bölümlerin suni olarak taban puanlarını oluşturuyorlar, hem de birçok öğrencinin hakkını gasp ediyorlar. Bu tür öğrencilere yalnızca puan düşürülmesi değil, daha başka engeller de getirilmeli.
Bu kontenjanlar ek yerleştirme ile doldurulacak. Merkezi yerleştirmede boş kalan, yerleştirilen adayların kayıt yaptırmaması nedeni ile boşalan ve Tercih Kılavuzu yayınlandıktan sonra açılan bölümlere ÖSYS sonuçlarına göre ek yerleştirme yapılacak. ÖSYM'den aldığım bilgiye göre adaylar ekimin ilk haftasında ek yerleştirmeye başvurabilecek. 2008 ek yerleştirmede adayların yükseköğretim programları arasından tercih yapabilmeleri için, 2008 genel yerleştirme sırasında açıköğretim kontenjansız programları hariç, herhangi bir yükseköğretim programına yerleştirilmemiş olmaları gerekiyor. Özel yetenek sınavı ile bir bölüme kesin kayıt yaptıran adaylar da ek yerleştirme için tercih yapabilecek. Adayların yükseköğretim programlarını tercihleri arasında gösterebilmeleri için bu programların koşullarını karşılamaları gerekecek..

Üniversite Öğrencilerine Müjde!

Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, öğrenci affına ilişkin tasarı taslağı hazırladıklarını açıkladı. Çelik, öğrenci affı yasa tasarısının Meclis’te olacağı tarihi de söyledi.

Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, öğrenci affına ilişkin tasarı taslağı hazırladıklarını açıkladı. Çelik, öğrenci affı yasa tasarısının Ekim ayında Meclis'te olacağını söyledi.
Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, Başkent Öğretmenevi'nde “Öğretmenevleri Tanıtım Sergisi”nin açılışına katıldı. Çelik, burada gazetecilerin sorularını yanıtlarken, öğrenci affına ilişkin olarak, YÖK'ten beklenen raporun geldiği ve bu yönde öğrenci taslağının hazırlandığı yanıtını verdi. Çelik, “Biz tasarı taslağını hazırladık, ancak paylaşımcı konumunda olan diğer kuruluşlarla paylaşıyoruz. Son şeklini veriyoruz. Hangi tarihten itibaren af çıkarılması gerekiyor, kimleri kapsaması gerekiyor, bunları tartışıyoruz. Yani vazgeçme söz konusu değil. Temelde aflara çok sıcak bakmıyorum. Kaç kişinin af beklediği, hangi gerekçelerden dolayı af beklediği ile ilgili gerekli dokümanlar geldikten sonra, ben de böyle bir affın ama kapsamı, zamanı, şekli tartışıldıktan sonra çıkarılması gerektiğini düşündüğüm için bu tasarıyı hazırladık” dedi. Çelik, tasarı taslağının Eylül ayında Bakanlar Kurulu'na gönderileceğini belirterek, “Ekim ayında da açılır açılmaz af Meclis'in gündeminde olacak” dedi.