15 Ağustos 2008 Cuma

Okul Başarısızlığı Şizofren İşareti...

Okul başarısızlığının ileride şizofreniye yakalanma konusunda yüksek bir riski de beraberinde getirdiği kaydedildi.

Okul başarısızlığının ileride şizofreniye yakalanma konusunda yüksek bir riske işaret edebileceği kaydedildi.
İngiliz yayın kuruluşu BBC'ye göre, İngiliz ve İsveç'li araştırmacılar 1973 ve 1983 arasında doğan 900 bin çocuğu takip ettikleri çalışmada, okul başarısızlığının ileride şizofreniye yakalanma riskini artırabileceği sonucuna ulaştılar
Ancak, BBC, bir akıl sağlığı yardım derneği yetkilisinin, hastalığın düşükten çok yüksek zekayla bağlantılı olduğu şeklindeki görüşüne yer verdi.


Haberde, şizofreninin insanların sesler duymasına ve paranoid hezeyanlar yaşamasına neden olan bir hastalık olduğu bildirilirken, sıklıkla 10' lu yaşların sonunda veya 20'li yaşların başında ortaya çıktığı bildirildi.

Öğretmen Atama Klavuzu Davalık...

2007 yılında sözleşmeli olarak görevlendirilen ancak göreve hiç başlamayanlar ile başlayıp da ayrılanların kadrolu atanabilmek için başvuru yapamaması yargıya taşındı.

Türk Eğitim-Sen, Milli Eğitim Bakanlığı'nın 2008-2 öğretmen atamalarında 2007 yılında sözleşmeli olarak görevlendirilen ancak göreve hiç başlamayanlar ile başlayıp da ayrılanların kadrolu atanabilmek için başvuru yapamaması durumunu yargıya taşıdı.


On binlerce öğretmen adayının aylardır beklediği “2008-2 Öğretmenlik İçin Başvuru ve Atama Kılavuzu” davalık oldu. Sözleşmeli öğretmenlerin mağdur edildiği gerekçesiyle Danıştay'a başvuran Türk Eğitim-Sen, “Milli Eğitim Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğü'nce yayınlanan 2008–2 Öğretmenlik İçin Başvuru ve Atama Kılavuzu'nun 2. Genel Açıklamalar başlıklı 2.6. Maddesi '… kadrolu ya da …” ibarelerinin öncelikle yürütmesinin durdurulmasını istedi. Türk Eğitim-Sen'in başvurusunda, 2007 yılında yayınlanan kılavuzlarda, atama dönemlerinde aynı durumdaki sözleşmeli öğretmenlerin sadece sözleşmeli öğretmenliğe başvuramayacaklarının belirtildiği kaydedildi.


Danıştay'a yapılan başvuruda, “2008/1 kılavuzunda ise, 'bu atama döneminden itibaren….' denilmek suretiyle, sözleşmeli olarak atanıp da göreve başlamayan veya başladıktan sonra görevi bırakanların bir yıl geçmeden hem sözleşmeli hem kadrolu öğretmenliğe atanmak için başvuramayacaklarının belirtilmiştir. Ancak bu atama dönemi itibariyle mağdur edilenler 2007 yılında sözleşmeli olarak görevlendirilenlerdir. 2008 yılında başlatılan bu uygulamanın 2007 yılında görevlendirilenlere uygulanması kabul edilemez bir hukuki yanlışlık olarak görülmektedir. Üstelik 2007 yılında sözleşmeli olarak atanan ve daha sonra ayrılarak şu an mağdur edilen öğretmen adayları 2008 Şubat atama döneminde kadrolu öğretmenliğe başvurabilmişlerdi. Bu atama döneminde Bakanlığın bu keyfi uygulaması telafisi güç ve imkânsız zararları beraberinde getirmektedir” denildi.

-“KILAVUZ DEĞİŞTİRİLDİ”-

Yapılan başvuruda, Milli Eğitim Bakanlığı'nın internet sitesinde yayınlanan 2008/2 Öğretmenlik İçin Atama ve Başvuru Kılavuzu'nun 05 Ağustos'ta incelendiğinde, 9.2. maddesinde “bir yıl geçmeden yeniden sözleşmeli öğretmenliğe başvuramayacaklardır” denildiği belirtildi. Başvuruda, 06 Ağustos'ta incelenen kılavuzda ise aynı maddenin “bir yıl geçmeden kadrolu ya da sözleşmeli öğretmenliğe başvuruda bulunamayacaklardır” olarak değiştirildiği iddia edildi.

Hap Bağımlısı Nasıl Anlaşılır?

Uzmanlar, hap bağımlısı çocuklardaki değişikliğe dikkat çekerek aileleri uyarıyor. İşte hap kullananlarda görülen belirtiler..

"Sağlıkları sık sık bozulur, çok su içerler, kilo kaybı olur, tahammülsüz ve kavgacı olurlar, okul başarıları düşer."..

Ankara Numune Hastanesi Alkol ve Madde Bağımlılığı Tedavi ve Eğitim Merkezi (AMATEM) Klinik Şefi Doç. Dr. Nesrin Dilbaz, madde bağımlılığında son 5 yılda karşı karşıya kalınan en büyük tehlikenin çoklu kullanım olduğunu belirtiyor. Tedavi için başvuran gençlerin birden fazla maddenin bağımlısı olduğunu vurgulayan Doç. Dilbaz, "Bu maddelerin arasında en çok tercih edilen Ecstasy. Bize başvuran hastaların yüzde 95'i Ecstasy kullanıyor. Bu bize artık bu tür maddelerin daha kolay ulaşılabilir olduğunu ve ucuzladığını gösteriyor" diyor. Ailelerin çocuklarını izlemesi gerektiğini belirten Doç. Dilbaz "Ancak belirtileri dikkatli izleyip iyi değerlendirmek gerek. Burada en büyük yanlış çocuğu itham etmek. Bundan kaçınmak gerek" diye uyarıyor. Doç. Dilbaz, çocukta gelişecek değişiklikler konusunda şunları söylüyor: "Aile çocuklarının yeni arkadaşlarını tanımamaya başlar. Çocukların fiziksel sağlığında bozulmalar ortaya çıkar. Sık sık gribal enfeksiyonlar, ani kilo kayıpları görülür. Çok su içerler. Hızlı konuşma, hızlı düşünme gibi ajitasyon tabloları görülür. Tahammülsüzlük ve kavgacılık oluşabilir. Okul başarısı azalır. Yalnız kalmayı tercih eder, uyku düzenleri bozulur"

DOĞRU İLETİŞİM ÖNEMLİ

Bu belirtileri gören ailelerin "Benim çocuğum uyuşturucu kullanıyor" fikrine kapılmak yerine "Çocuğumda bir gariplik var" diye düşünmeleri gerektiğini söyleyen Dilbaz şöyle devam ediyor: "Öncelikle sabırlı olmalılar. Bu tür maddeleri gençler önce dener, daha sonra sosyal kullanıcı olurlar. Ardından da kötüye kullanma ve bağımlılık gelir. Önemli olan deneme esnasında çocukla doğru iletişimi kurmaktır, neden denemek istediklerini, bu boşluğa neden düştüklerini araştırmak gerekir."

MEB'İN EYLEM PLANI

Milli Eğitim Bakanlığı Psikolojik Danışma ve Rehberlik Hizmetleri Daire Başkanı Namık Sönmez, madde bağımlılığıyla ilgili olarak, ilgili birimlerin 2006-2011 yıllarını kapsayacak bir eylem planı hazırladığını söylüyor. Sönmez, konuyla ilgili olarak düzenlenen raporlarda, son zamanlarda madde kullanımı konusunda meydana gelen artışın, "çekirdek aile yapısındaki değişimin olumsuz etkilerinden kaynaklandığı" tespitinin yapıldığını belirtiyor.

Zayıflamak isteyen kızlara 'hap' tuzağı
Hastalarının büyük çoğunluğunda Ecstasy kullanımı gözlemlediğini söyleyen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, son yıllarda hasta profilinin değiştiğini kaydediyor. Ev kadınlarının bile zayıflatıcı hap denilerek tuzağa düşürüldüğünü belirten Memory Center Nöropsikiyatri Merkezi Başkanı Tarhan şu uyarıları yapıyor: "Kişiler özellikle, değişik haplarla istediği duyguyu yakalayabilecekleri şeklindeki yönlendirmelerle kandırılıyor. Örneğin 'Torbacı' denilen satıcılar ilk önce 'Nasıl bir hap istiyorsun? diye soruyor. 'Muhabbet hapı mı yoksa enerji veren hap mı verelim?' diyorlar. Halbuki muhabbet hapı kokain karıştırılmış hap."

SAĞLIKSIZ SU KAYBI

Tarhan, özellikle genç kızları uyarıyor: "Genç kızları tuzağa düşürmek için en sık kullanılan yöntemlerden biri de zayıflama vaadi. İçerisine floramin katılmış Ecstasy yapıyorlar. Ecstasy'nin yan etkilerinden biri aşırı su kaybı. Dolayısıyla vücut sağlıksız bir biçimde su kaybediyor. Su kaybından dolayı kilosu düşen kullanıcı da, hapın zayıflattığı kanısına kapılıyor."

Eski bir kullanıcı: Meğer çok cahilmişiz
(24 yaşında, öğrenci): "Ailemiz Adana'daydı. Ablamla Beşiktaş'ta kalıyorduk. Annemiz uyuşturucu konusunda bizi çok uyarmıştı. 2 yıl önce, finallere hazırlanırken sürekli uykum geldiği için yeterince ders çalışamıyordum. Arkadaşımın arkadaşı 'bu seni ayakta tutar' diyerek bir hap verdi. 'Sonuçta bu bir hap ne olacak ki' diye düşündüm. Söylenildiği gibi bir etkisi de olmadı. Sınav döneminde birkaç defa daha aldım. O an rahatlama olsa da, ertesi gün kolumu kaldıramayacak haldeydim. Bir tane daha istediğimde 20 lira istedi. Meğer bir tek hap o kadarmış. Bir gün de ablama verdim. Okul bitirme dönemi nedeniyle panik halindeydi. İkimiz de kilo veriyorduk. Sebebini anlamıyorduk ama seviniyorduk. Meğer aşırı su kaybından oluyormuş. Ne kadar cahil olduğumuzu sonradan öğrendik, meğer resmen uyuşturucu kullanıyormuşuz."

Ağızdan ağıza 'hap' transferi

* DJ Soulpower: Yeni kullananlar acayip şekillerde dans eder. Vücuduna hâkim değildir. Maddenin etkilerine alışkın değildir.

* Lackawanna Soul and Blues Band'in vokali Pınar Argın: Kullananı ayırt etmek kolay; gözbebekleri büyüyor, kafası yerinde olmuyor. Kullanmadıklarında ise sinirli ve çökük oluyorlar.

* Adını vermeyen bir işletmeci: Öpüşen erkekler ya da kızlar görüyorduk. Önce eşcinsel ilişki sandım. Elden ele almak riskli olduğu için meğer ağızdan ağıza hap transferi yapıyorlarmış.

'Lens takmaya başladılar'

Sibel Gökçe (Gate Club'ın sahibi): Kullanıcıları çok çabuk fark ediyorum. Kullanan kişinin kaşı gözü oynar, çok terler, sadece su içer ve saçma sapan dans eder. Polis kontrollerinde de gözbebeklerinin büyüklüğüne bakılıyor. Ancak son dönemde belli olmasın diye lens takmaya başladılar.

'Kapıda rezil ediyoruz'

Uğur Enginer (Club Clinic Personel Müdürü): Uyuşturucuyla mücadelemiz kapıda başlıyor. Uyuşturucuyla girmeye çalışan biri yakalanırsa kapının önünde resmen eziyoruz, deşifre ediyoruz... Ki bir daha aynı şeyi yaparken üç kere daha düşünsün.