22 Haziran 2010 Salı

Askeri Okul Tazminatı Yüzde 70 Düştü...

Meclis Genel Kurulu'nda kabul edilen kanunla askeri okuldan atılanların ödemek zorunda kaldığı astronomik tazminat düşürüldü.

Bugün'ün haberine göre, uzman çavuşlara emekli olma hakkı tanındı. Subaylar askeri mahkeme üyesi olmaktan çıkarıldı. Anayasa Mahkemesi, askeri mahkemelerdeki subay üyelerin yargının bağımsızlığı ilkesine aykırı bularak iptal etmişti. Yeni düzenleme ile asker mahkemelerin sadece askeri hakimlerden oluşması kararlaştırıldı. CEP TELEFONU CEZASI AZALTILDI Meclis Genel Kurulu'nda tasarıya eklenen madde ile kışlalarda cep telefonu, fotoğraf makinesi ve bilgisayar kullanmanın cezası azaltıldı. Yeni düzenleme göre bu suçun cezası 1 aya kadar oda veya göz hapsi oldu. Meclis'te kabul edilen kanunla askeri okuldan atılan öğrencilere de müjdeli haber geldi. Askeri okuldan atılan öğrencilere öğrenim giderleri olarak 100 Bin TL'ye kadar tazminat cezası veriliyordu. Meclis'te kabul edilen kanunla tazminat cezaları yüzde 70 oranında azaltıldı. AİHM, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'ndeki davalarda gizli belgelerin başvuru sahiplerine incelettirilmemesinin, silahların eşitliği ilkesine aykırı olduğu gerekçesiyle Türkiye'yi tazminat ödemeye mahkum etmişti. Yeni kanun sayesinde YAŞ kararıyla TSK'dan atılanlar Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'ne dava açtıkları durumlarda haklarındaki gizli belgeleri inceleyebilecek. UZMAN ÇAVUŞLARA EMEKLİLİK 45 yaşına gelmeleri halinde TSK ile ilişiği kesilen uzman çavuşlar, Genelkurmay Başkanlığı veya Milli Savunma Bakanlığı'nın uygun gördüğü yerlerde sivil memur olarak istihdama edilecek. Uzman çavuşlar 52 yaşına gelmeleri halinde emekli olma hakları elde edecek. 17 BİN UZMAN ÇAVUŞ YARARLANACAK Uzman çavuşların emeklilik sorununun çözümü ile ilgili düzenlemeden 17 bin uzman çavuş yararlanacak. Emekli Uzmanlar Derneği Genel Başkan Yardımcısı Birol Doğan, “60 Bin uzman çavuş orduda görev yapıyor. Biz mağdur oluyorduk. Bu düzenlemeden 17 bin uzman çavuş yararlanarak emekli olma hakkı elde edecekî dedi.

Paran Yoksa Karne de Yok...

Bakanlık açıklama yaptı ancak değişen birşey yok! Rize'de para vermeyen öğrenciye karne verilmediği iddia edildi.
Rize'deki bir lisede, okul masrafları için belirlenen parayı vermeyen öğrencilere karnelerinin verilmediği iddia edildi. Alınan bilgiye göre, Ali Metin Kazancı Rize Lisesi Okul Aile Birliği yönetimi, eğitim öğretim yılının başında okulun güvenlik , temizlik ve diğer ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla öğrencilerden aylık 10'ar lira taksitler halinde 8 ayda 80 lira toplanmasını kararlaştırdı. Yıl içinde velilerden tahsil edilen bu parayı bazı veliler ödeyemedi. Okulda çocuğu öğrenim gören bazı veliler, Okul Aile Birliği yönetiminin bu parayı ödemeyen ailelere geçen hafta sonu yapılan karne dağıtım töreninde karnelerinin verilmeyeceğini duyurduğunu, bu nedenle belirtilen miktardaki parayı ödeyemeyen 50 civarında öğrenciye karnesinin verilmediğini iddia etti. Okul Müdürü Ali Kuleci, gazetecilere yaptığı açıklamada, Okul Aile Birliği yönetiminin güvenlik ve temizlik gibi giderlerinin karşılanması amacıyla velilerden öğrenci başına ayda 10 lira topladığını belirterek, "Yılda toplam 80 lira toplanıyor. Ancak parayı ödeyecek durumu olmadığını söyleyen velilere parayı ödemelerinin zorunlu olduğunu söylemedik. Parayı vermeyenlere karnenin verilmediği iddiası doğru değil. Herkese karnesini veriyoruz" dedi. İl Milli Eğitim Müdürü Rasim Çelik ise kendilerine çocukların karnelerini alamadığı şeklinde bir şikayet gelmediğini ifade ederek, "Ancak konu ile ilgili inceleme başlatacağız. Çocuklara karnelerinin verilmemesi diye bir şey olamaz. Bütün çocuklar karnesini alacaktır. Böyle bir şey varsa gereğini yaparız" diye konuştu.

Harçlıklarını Biriktirip Eğitim Desteği Sağladılar...

Aynı sınıftan 32 öğrenci, her ay verdikleri 3'er TL'yle Doğu'daki yirmi iki öğrencinin eğitim giderlerini karşıladı.

İstanbul'da Şair Nedim İlköğretim Okulu'nun 5-D sınıfının 32 öğrencisi, 2009-2010 eğitim öğretim yılı süresince her ay bağışladıkları 3'er lira ile Güneydoğu'daki 22 öğrenciye eğitim desteği sağladı. Sınıf öğretmeni 14 yıllık eğitimci Seval Bozkurtgil, öğrencilerinin bilinçli birer birey olmalarını önemsediği böyle bir sosyal sorumluluk projesi geliştirdiklerini anlatarak şöyle konuştu: "Bu çalışma için sınıfta öğrencilerden bir komisyon oluşturduk. Sınıftaki öğrenciler komisyon başkanına her ay 3 lira verdi. Eksik olan miktarın üzerini de ben tamamladım ve parayı sınıf annesine teslim ettik. Bir öğrencimizin annesi olup bu görevi üstlenen 'sınıf annesi' parayı her ay okumamış kız çocuğu kalmaması için Güneydoğu'da yapılan projenin hesabına yatırdı. Böylece öğrencilerim 22 öğrencinin bir yıllık eğitimlerini karşılamış oldu." 'BİZE TOST PARASI'
Öğrencilerden Ceren Balcı, "Kendimi bildim bileli her şeyim var. Benim kadar şanslı olmayan çocuklara destek olmaktan mutluyum" derken, Derya Çetin ise anne babasından su parası olarak aldığı 50 kuruşlardan biriktirdiği para ile bağış yapmaktan çok mutlu olduğunu ifade etti. Cem Emir Şenyurt da "Bilim insanı olmak istiyorum, imkanları olmayan çocukların da büyük hayalleri var. Biz onlara bir tost para sı olan 3 lirayla destek olabilmişsek ne mutlu" diye konuştu.

Parmak Çocuk Mine Liseden Mezun Oldu...

İzmir'de 18 yıl önce 6 aylıkken 635 gram ağırlığında, 32 santim boyunda doğan 'parmak bebek' Mine Alşan büyüdü, liseden mezun oldu.

Ege Üniversitesi Hastanesi'nin kayıtlarına 'Yaşatılan en küçük bebek' olarak geçen Mine, mezuniyet töreninde büyük sürpriz yaşadı. Mine'ye diplomasını veren, yaşama tutunmasının en önemli faktörlerinden Prof. Dr. Nilgün Kültürsay, “Mine'yi 18 yıl öncesinin koşullarında yaşatabildik, bir mucizeydi. Onun büyüdüğünü görmekten, diplomasını vermekten büyük mutluluk duyuyorum” dedi. Ev hanımı Yasemin Alşan ile ışık, ses teknisyeni Ümit Alşan'ın tek çocuğu olan Mine, 29 Mart 1992 tarihinde Ege Üniveristesi Hastanesi'nde dünyaya geldi. Normal gününden üç ay önce, 635 gram ağırlığında 'el kadar' doğan Mine, 'yaşaması imkansız' denilmesine karşın Prof. Dr. Nilgün Kültürsay'ın sorumluluğundaki Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi'ne yatırıldı. Doktorların 'gördüğümüz en küçük bebek' dedikleri 32 santimlik Mine kuvöze konuldu. Başta Kültürsay olmak üzere Yenidoğan ekibi doktoru, hemşiresiyle Mine'yi yaşatmak için seferber oldu. Tam iki ay boyunca Mine'yi 'kaybetmemek' için mücadele verildi. 18 yıl önceki tıbbi koşullarda özveriyle, titizlikle bakılan, tedavisi yapılan Mine, bu çabalara karşılık verdi ve yaşama asıldı. Anne Yasemin Alşan, yenidoğan yoğun bakım ünitesinin yanındaki odada sütünü sağıp, ancak 12'inci gün görebildiği kızının yaşaması için dua ederken, sağlık ekibi de gelişmelerden daha fazla umutlanır oldu. Nitekim Yasemin- Ümit Alşan çifti iki ayın sonunda Mine'yi alıp evlerine dönerken, avuçlarındaki 'mucize'ye inanamaz haldeydi. Minik ağzına uyan biberon, emzik bile bulunamayan Mine, doktorlarının bir dediğini iki etmeyen anne babasının titiz bakımıyla büyüdü, yaşıtlarıyla birlikte okula başladı. OKULU BAŞARIYLA BİTİRDİ
İlköğretimden sonra Bornova Kız Meslek Lisesi Gıda Teknolojileri ve Analiz Bölümü'nde okumaya başlayan Mine, başarıyla okulundan mezun oldu. Alşan çifti de kızlarının mezuniyetiyle büyük heyecan, gurur yaşadı. Bu yıl doğrudan geçiş hakkı olması nedeniyle Ege Üniversitesi Meslek Yüksekokulu'nun aynı bölümünde okumaya hak kazanan Mine, Bornova Parkı'ndaki Ayfer Feray Açık Hava Tiyatrosu'nda düzenlenen törenle diplomasına kavuştu. Mine diplomasını, yaşamasında önemli payı olan Prof. Dr. Nilgün Kültürsay'ın elinden alarak unutulmaz bir an yaşadı. 'O DÖNEM YAŞAMA ŞANSI YOKTU'
Okul Müdürü Gönül Karaman tarafından sahneye 'özel öğrenci' olarak çağrılan Mine'ye doğumundan bugüne gelişimini takip eden Prof. Dr. Kültürsay, sürpriz yaptı. Mine'yi yıllar öncesinin tıbbi olanaklarıyla, çok zor koşullarda ancak özveriyle bakıp tedavi ettiklerini ve yaşattıklarını belirten Prof. Dr. Kültürsay şunları söyledi: “Mine gibi bebeklerin bundan 20 yıl önce yaşama şansı hiç yoktu, ölüyorlardı. Ama Mine yaşama tutundu, demek ki biz de görevimizi iyi yaptık, onu yaşatabildik. Mine bir mucize, çok iyi bir ilk örnek oldu, bu alanda çalışan herkese ümit verdi. Bu kadar erken ve küçük doğan bebeklerin yaşatılması kadar, sakat kalmadan yaşatılması da önemli. Mine bu anlamda da çok iyi örnek. Bugün lise diplomasını aldı, üniversiteye başlıyor. Bu bebeklere yapılan yatırımların ne kadar doğru olduğunu ortaya koydu. Bizim görevimiz daha çok bebeğin yaşama bağlanmasını sağlamak. Tıp çok ilerledi, eskiden mucize olanlar artık mucize saıylmıyor ama bu bebekler için çok daha fazla yatırım yapmamız, seferberlik ilan etmemiz gerekiyor.” (dha)