10 Mart 2010 Çarşamba

Okullara F Klavyeler Geliyor...

AK Parti, Türkçe yazmaya daha uygun olan F klavyenin yaygınlaştırılması için kolları sıvadı.
AK Parti, Türkçe yazmaya daha uygun olan F klavyenin yaygınlaştırılması için kolları sıvadı. İlk etapta okullardaki bilgisayarlar, F klavyeli hale getirilecek. Türkiye'de satış yapmak isteyen dizüstü bilgisayar firmalarına da F klavyeli imalat şartı konacak Bilgisayarlarda Türkçe yazmaya daha uygun olan F klavyenin yaygınlaştırılması için kolları sıvayan AK Parti yönetimi, işe “üretim noktası”ndan başladı. Vestel Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Zorlu, Türk Dil Kurumu Başkanı Şükrü Haluk Akalın ve Vestel Genel Müdürü Timur Tuncer ile bir araya gelen AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Dil ve Edebiyat Derneği Başkanı Ekrem Erdem F klavye için görüş alışverişinde bulundu. Ardından Vestel, Türk Dil Kurumu'nun desteğiyle tuşlardaki ifadelerin de Türkçe yazılı olduğu dizüstü bilgisayarlar için prototip F klavye yaptı. Konuya ilişkin çalışmaları hakkında bilgi veren Erdem, “Bu işin peşini bırakmayacağım. Q klavye Türkçe'ye ters, Q klavye ile yazmak daha zor. Çünkü Türkçe'de çok kullanılan harflerin yeri kıyıda köşede kalmış. Ancak, F klavye tam tersi; Türkçe'de çok kullanılan harfler hemen parmaklarımızın altında. F klavye ile yazı akıp gidiyor” diye konuştu. HEDEF KİTLE ÇOCUKLAR “Q klavye ile yazma alışkanlığını değiştirmek biraz zor” diyen Erdem bu zorluğu bilgisayarla yeni tanışan çocuklar üzerine yoğunlaşarak aşacaklarını anlattı. “Okullardaki bilgisayar sınıflarındaki klavyelerin F klavyeye çevrilmesi için Milli Eğitim Bakanlığı'mızla görüşeceğiz. Ardından bunu kamu kurumlarımıza yaygınlaştırmak için gayret göstereceğiz” dedi. 'İSPANYA'DA İSPANYOLCA' TÜRKİYE'de satış yapmak isteyen bilgisayar firmalarına, “Müşteriye sunacağınız seçenekler arasında mutlaka F klavyeli bilgisayar olmalı” şartı getirilmesi gerektiğini söyleyen Erdem, “Arap ülkelerinde klavyeler Arapça, İspanya'da İspanyolca, Türkiye'de de Türkçe olmalı” açıklaması yaptı. F klavye mi Q klavye mi? F klavye mi Q klavye mi tartışması yeniden alevlendi. Türk Dili'ne uygun klavye standardını belirlemek için İhsan Sıtkı Yener'in çabalarıyla yapılan bilimsel araştırmalar neticesinde 1955'te "Standart Türk Klavyesi" olarak onaylanan F klavyenin geleceği yine gündemde. Hükümet F klavyeyi yaygınlaştırmak için girişimlere başladı. Artık burada üretilen veya ithal edilen bilgisayarların F klavyeli alternatifi de satışa sunulmak zorunda olacak. Ayrıca Milli Eğitim Bakanlığı, yeni neslin F klavyeye alışkın olarak yetişmesini sağlamak için projeler geliştirecek. Biz de uzmanlara sorduk... Hükümetin çabasını nasıl değerlendirmeliyiz? Gelecek nesil açısından teknoloji kullanımında rahatlık, kolaylık sağlar mı? Q klavyeye alışkın bireylerin hayatında bir değişiklik olur mu? Melih Bayram Dede / Yeni Şafak Teknoloji Editörü "F klavyeye geçiş için önceki Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik döneminde önemi bir adım atılmıştı, ancak siyasi irade bunun arkasında duramadı/durmadı. Bakan Çelik'in yayınladığı bir genelgeyle, bakanlığa bağlı tüm birimlerde, Standart Türk Klavyesi (F klavye) kullanılacağı ifade edilmişti. Bu uygulanabilseydi, tüm eğitim kurumlarında F klavyeli eğitime geçilecekti. Bunun uygulanmadığı yetmezmiş gibi, öğretmenler için düzenlenen bilgisayar kampanyasında da F klavye tercihinin arkasında durulamadı. Aradan yıllar geçti ve bu konu çözümsüzlüğe doğru gitti. Şu andan sonra, HaberTürk.com'un duyurduğu bu F klavye hamlesi de bir süre konuşulur ve yine unutulur diye düşünüyorum. Q klavyeli bilgisayar ithal eden ve F klavyeli bilgisayar talebin için emek harcamaktan yana olmayan ve sadece çok kar etmeye odaklanmış bir bilgisayar sektörümüz varken, bunun hayata geçmesini, uygulanabilir görmüyorum. En iyi ihtimalle sadece okullarda kullanılan ve okul dışında geçerliliği olmayan bir klavye çeşidi olarak kalabilir F klavye. Umalım ben yanılayım." Yurtsan Atakan / Akşam Gazetesi Teknoloji Editörü Geç kalınmış olmasına rağmen çok yerinde ve doğru bir karar. Eğer somutlaşırsa AKP'nin sigara yasaklarıyla birlikte en doğru icraatlerinden biri olacak bu uygulama. Bir Türk standardı olan F klavyenin, uyduruk Türkçe Q klavyeye teslim edilmesinin nedeni bu konuda bir zorunlu standart konulmamasıydı. Yıllardır yazılarımda, TBMM'de Meclis Araştırma Komisyonu'nda savunduğumm bir şey bu. Katıldığım Meclis Araştırma Komisyonu çalışmalarından sonra bu yönde bir karar alınmıştı zaten, uyugulamaya geçmesi zaman aldı ama bu yolda nihayet somut bir adım atılmış olması çok sevindirici. Hep savunduğum gibi Türkçe F klavye aslında bir sembol. Önem verilmediği, korunulmadığı takdirde kendi standartlarımızı, kendi değerlerimizi ne kolay kaybedeceğimizin bir simgesi. Çünkü F klavye bir Türk araştırmacısı İhsan Yener'in araştırma geliştirme çalışmalarının ürünü olarak çıkmış ve bilgisayarların hayatımıza girmeye başladığı yıllara kadar yaygın kullanım alanı bulmuş bir standart. Ne zaman ki bilgisayar ithalatı başlamış, bilgisayar ithalatçıları daha fazla kâr etmek için klavye maliyetlerini artırmayacak uyduruk bir klavye dizilişi olan Q Türkçe klavyeyi icat etmişler ve Sanayi Bakanlığı'nın da göz yummasıyla millete bu uyduruk klavyeli bilgisayarları pompalamaya başlamışlar. Uyduruk Q klavye böylece yaygınlaşmış ve zamanla Türkçe yazmaya en uygun harf dizilişine sahip F klavyenin yerini almış. Şu anda aynı tehlike bizi cep telefonlarında ve taşınabilir diğer komünikasyon araçlarında bekliyor. F klavyeyi sadece bilgisayarda zorunlu hale getirmek yetmez, klavyesini dokunmatik ekranında taşıyan cihazlar dahil tüm klavyeli elektronik aletlerde F klavye zorunlu standart haline getirilmeli. Şu anda Türkiye'de satılan bu tip cihazların klavyesi uyduruk Q Türkçe klavyeden de daha uyduruk. Türkçe karakterleri yazmak çeşitli cambazlıklar gerektiriyor. Böyle olunca da kullanıcılar mesaj yazarken Türkçe karakterleri kullanmaktan kaçıp, "ğ, İ, ı, ü, ş" gibi harfler yerine aksak karşılıkları olan "g, I, i, u, s" harflerini kullanıyorlar. Eğer Türkçe F klavye standardı zorunlu kılınmazsa yakın bir gelecekte Türkçe alfabemiz de tarih olacak, Türkçe harfler kullanılmaz olacak. Dünyanın çoğu ülkesinde Q klavye kullanılıyor yaygın olarak, F klavyeyi bırakıp Q kullanalım savunması da saçma. Aynı mantıkla bakacak olursak dünyanın çoğu ülkesinde de İngilizce konuşuluyor yaygın olarak, Türkçeyi bırakıp İngilizce konuşalım demekten farkı yok bu savununun. Necla Dalan / Vatan Gazetesi Teknoloji Editörü "Ben 20 senedir mesleğin içinde biri olarak zaten F klavye kullanıyorum. Yeni nesille karşılaştırıldığında farklı karşılanabilir ama ben F kalvye kullanılmasından yanayım. Yıllarca okullarda bize böyle öğretildi. Üniversitede de biz F klavye gördük. Ben laptop aldığım zaman sticker yapıştırmak zorunda kalıyorum. Çünkü Q klavyeye alışamadım bir türlü çünkü aldığım eğitim de onu gerektiriyor. Bence doğru bir karar. Milli Eğitim Bakanlığı'nın okullarda F klavyeyi yaygınlaştırması da bence çok mantıklı ve doğru bir karar. Belki Q ile başlamış olsam ben de Q'yu daah rahat kullanacağım ama ben 1989 yılı üniversite girişli olduğum için, o dönemde İstanbul Üniversitesi Basın Yayın Yüksekokulu'nda F klavye ile daktilo dersleri veriliyordu. İlk başladığım gazetede de daktilo vardı ve yine F klavyeydi. Gazeteler yavai yavaş otomasyona geçtikleri zaman da yine biz eskiden gelen gazeteciler olarak, ben hala gazetede F klavye kullanıyorum, F klavye kullandık. Çalıştığım bütün gazetelerde F klavye kullandım. Süreç ister istemez bizi F klavyeye yönlendirdi. Bakmadan F klavye kullanabilirim ama Q klavyede ise harflerin, noktalama işaretlerinin yeri hatta bazı durumlarda rakamların yerinin bile değişik olması işimi zorlaştırıyor. Kullanabilirim ama aynı şekilde hızlı ve verimli çalışma imkanı vermez bana. Yurtdışına çıktığın zaman zor oluyor ama yurtdışında her yerde Q klavye aynı değil. Ülkelere göre Q klavyedeki tuşlar da yer değiştiriyor. En son Barselona'da GSM Kongresi'ne gittim. 200 tane bilgisayarın olduğu basın odası vardı. Q klavye görünüyor ama Macaristan'ın, Polonya'nın klavyeleri ayrı. Hepsi Q olarak görünüyor ama ülke ülke değişiklikler var. Brüksel'de basın odasında da Q görünüyor ama ülke ülke işaret koyuyorlar. Bu açıdan bana göre çok büyük bir handikap değil. Gelecek nesil açısından objektif olmak gerekirse bir kolaylık sağlamaz. Dünyaya entegrasyona göre bakıyorsanız olaya, şimdiki çocuklar baştan Q klavyeyi öğrendikleri için onların Q ile devam etmesi çok daha mantıklı. Ama şirketler F klavyeyi kullanan insanları da düşünmeli. Ben sticker yapıştırmak zorunda kalmamalıyım. Yeni neslin ise gelecejk açısından bakarsanız Q klavyede kalmasını daha mantıklı buluyorum. Gelen cep telefonları Q klavyeye göre organize ediliyor. Şirketleri ikna etmeniz de çok zor, BlackBerry ve iPhone'a Türkçe'ye F klavye ile yap diyemezsin. Çojk büyük sayılar vermen lazım, garantisini vermediğin sürece bilgisayar üreticisine bunu çok yaptıramazsınız. Gelecek nesli düşünürsek Q klavye çocuklar için daha makul. F klavyeye alıştırcaklarsa da sonuşta onun teknik altyapısını oluşturmaları lazım. İthalatta sınırlama getirmeleri lazım, firmaları F klavye yapmaya ikna etmeleri lazım. Yurtdışı konusu önümüze geldiğinde de "Kaç Türk yurtdışında uzun vadeli kalabiliyor?" mantığını geliştirebilirler. Aslında zor bir durum. Benim açımdan F klavyeli laptop almak iyi ama yeni nesil F klavye gördüğü zaman benim Q klavye gördüğüm zaman olduğu gibi kala kalıyor, nasıl kullanacağım diye zorlanıyorlar." Sevan Nişanyan / Gazeteci - Yazar "Cahil insanların boş hayalidir. Başarılı olması ihtimali çok zayıftır. Dünyadan haberi yok bunların. O yüzden böyle şeylerle oyalanıyorlar. Q klavye o kadar yerleşmiştir ki, uluslararası standartların o kadar getirdiği birşey ki, o kadar alışılmıştır ki, böyle birşeyin altından kalkamazlar. Kendilerini Microsoft'tan daha güçlü zannediyorlar. Hayal kuruyorlar. Olumlu bir gelişme olarak görmüyorum ama gerçekleşme ihtimali olmadığı için boş işlerle oyalanıyorlar. (Haberturk)

Suriyeli Öğrenciler Türkiye'yi Gezdi...

Şanlıurfa’nın kardeş şehri Rakka’dan lise öğrencileri, Şanlıurfa'ya gezi düzenledi.
Şanlıurfa ile Suriye'nin Rakka arasındaki ilişkiler Şanlıurfa Valiliğinin öncülüğünde gelişerek devam ediyor. Gelişen ilişkiler kapsamında Şanlıurfa'nın kardeş şehri Rakka'dan lise düzeyinde 30 öğrenci ve 3 öğretmen Şanlıurfa'ya gezi düzenledi. Şanlıurfa Valiliğinin koordinesinde mihmandar ailelerin evinde misafir edilen öğrenci ve öğretmenler Şanlıurfa'yı tanıma ve kendi memleketlerinde tanıtma imkânı buldu. Öğrencilerin yaptığı 3 günlük gezi ile kardeş şehirleri Şanlıurfa'nın tarihi turistik yerlerini gezip, kültürünü öğrenirken, iki ülke arasındaki ilişkileri pekişmesini sağladı.Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın programına da katılan öğrenciler, Başbakan Erdoğan'a Rakka'yı tanıtan hediye verirken, Devlet Başkanları Beşar Esad'ın da selamlarını ilettiler. Karşısında Suriyeli öğrencileri gören Başbakan Erdoğan, bir süre Suriyeli öğrencilerle sohbet ederken, öğrencileri karşısında görmenin mutluluğunu yaşadığı gözlendi.

Sabancı'da Teknoloji Şöleni...

"Teknoloji Günleri", çeşitli üniversitelerden öğrencileri ve özellikle mezun adaylarını iş dünyasının liderleriyle buluşturacak.

Sabancı Üniversitesi Robot Kulübü, Kariyer Geliştirme Ofisi ve SU-ASME (American Society of Mechanical Engineering) Öğrenci Kolu, tarafından bu yıl ikincisi düzenlenecek olan Teknoloji Günleri'10, 16-17-18 Mart tarihlerinde gerçekleşecek. Sabancı Üniversitesi'nin Tuzla'daki kampüsünde gerçekleşecek etkinliğe üniversitelerden öğrenciler ile iş dünyasının lider teknoloji firmaları katılacak. Çeşitli üniversitelerden öğrencileri ve özellikle mezun adaylarını iş hayatına hazırlamayı hedefleyen "Teknoloji Günleri"nde; öğrenciler ile iş dünyasının lider firmaları buluşacak. 3 gün sürecek olan Teknoloji Günleri'10 ile öğrenciler sektörün dünü, bugünü ve yarını hakkında bilgi sahibi olacak. Teknoloji Günleri ayrıca, teknoloji sektörü için daha kaliteli ve bilinçli bireylerin yetişmesini de amaçlamaktadır. Teknoloji Günlerine katılacak firmalar; alanlarında teknolojinin gelmiş olduğu noktaları öğrencilerle paylaşıp kendi geliştirdikleri son teknolojiler ve eğilimler üzerine seminerler verme fırsatı yakalayacaklar. Seminer süresince öğrenciler; ilgi duydukları şirketleri tanıyıp, üniversite derslerindeki teorik eğitimi üst düzey şirket yöneticilerinin önderliği ve gözetmenliğinde pratiğe dönüştürme ortamını elde edecekler. Katılımcı öğrenciler şirketlere yapılabilecek teknik geziler ile ilgili bilgi sahibi olma, eğitim materyallerine ulaşma, iş ve staj fırsatlarını öğrenme, ücretsiz ürünlere sahip olma gibi farklı fırsatları yakalayacaklar. Sektörün lider firmalarının CEO'ları ve yöneticileri ile buluşma fırsatı sağlayacak ve katılımın ücretsiz olacağı Teknoloji Günleri'10 seminer dizisi, sertifikalı bir aktivite olup, ulaşım Taksim ve Kadıköy'den ücretsiz gerçekleştirilecek.

YÖK'ten Üniversitelere Deprem Yazısı...

Elazığ'daki deprem sonrasında harekete geçen YÖK, tüm üniversiteleri alarma geçirecek.
YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan'a gazeteciler depremin ardından Elazığ'daki Fırat Üniversitesi binasında hasar olup olmadığını sordu. Özcan bu konuda üniversite rektörü ile görüşmediğini ancak tüm üniversitelere yazı gönderileceğini açıkladı. Yazıda üniversite binalarının olası depreme dayanıklı olup olmadığının kontrol edilmesi istenecek, "dayanıklı değilse önlem alınsın " denecek. Üstelik üniversitelerin bulundukları illerdeki vatandaşları da deprem konusunda bilgilendirmesi istenecek.

SBS İçin Start Verildi...

"SBS için başvurular başladı. İlk söz olarak başvuruları sona bırakmamayı öneririm..."
Cihat Şener/ Star

Beklenen açıklama tam zamanında yapıldı. Bu yıl yapılacak SBS için başvurular önceki gün yani 8 Mart 2010 tarihinde başladı. Son başvuru tarihi ise 26 Mart 2010 olarak açıklandı. Ortaöğretimde okuyan yaklaşık 3.5 milyon öğrenci bu sınavlara girecek. Bu o kadar sayıda ailenin, anne-babanın yaşayacakları heyecan demektir. İlk söz olarak başvuruları sona bırakmamayı öneririm. Biliyorsunuz bu sınavların başvuruları okullara yapılıyor. Ve bunun sorumlusu veliler. İkinci sorumlular ise okul yönetimleri. Önce bir randevu alınıyor ve o gün ve saatte devam etmekte olduğumuz okulumuzdan başvurumuzu yapıyoruz. Okuldaki bilgisayar ortamında yapılacak olan başvuru için gerekli bilgileri okul yönetimlerinden ve www.meb.gov.tr adresinden alabilirsiniz. Okuldaki başvurudan önce 10 TL sınav ücretini belirlenen bankalardan birine yatırmayı unutmamak gerekiyor. Bizler severiz işlerimizi son dakikaya bırakmayı. Belki de bu bizim toplumda genetik bir özelliğimiz. Ama iş bu kez çok önemli. Hepimiz aynı şeyi yapar ve başvurularımızı sona bırakırsak işlerin aksamasına neden olabiliriz. Çocuklarımızın kaygılarının artmasına bile sebep olabilir bu. O nedenle ilk günlerde halletmek en hayırlısıdır. Bu sınav için en önemli iki iş var. Biri başvuruları eksiksiz ve zamanında yapmak. Bu velilere düşüyor. İkincisi sınavda soruları dikkatle, doğru olarak ve sakin bir şekilde çözmek. Bu ise çocuklarımıza düşüyor. Bir tür iş bölümü. Ama unutmayalım yükün büyük kısmı çocuklarımızda. Sınava girecek çocuklarımızın yaklaşık 1.1 milyonunun 8. sınıfta olduğunu biliyoruz. Başvurulardan sonra sınava kaç öğrencimizin gireceği net olarak öğrenebileceğiz. Bu sınavlardan amaç Fen Lisesi veya Anadolu Lisesi gibi daha nitelikli eğitim veren okullara gidebilmek. 2009 yılında Fen Lisesi kazanıp kaydolan öğrenci sayısı 7 bin 272 olarak açıklandı. 2009'da Anadolu Lisesi kazanan ve kaydolan öğrenci sayısı ise 122 bin 860 Bu iki sayıyı toplarsak 130 bin 132 kişilik bir kontenjan hesaplayabiliriz. Buna diğer meslek liselerini ve özel okulları da eklersek bu sınavlarla girilen okulların toplam kontenjanı 278 bin 263 olarak çıkar karşımıza. Bu sayı azımsanacak bir sayı değildir. Parasız Yatılılık ve Bursluluk sınavları için ise başvurular ayrıca alınacak. Başvurular 22 Mart ile 2 Nisan arasında yine okullara yapılacak. SBS ye girecek öğrencilerin ayrıca bir sınava girmelerine gerek olmayacak. Sadece 5, 9, 10 ve 11. sınıftaki öğrenciler 2 Mayıs 2010 tarihinde PYBS 'ye girecekler. 6,7 ve 8 deki öğrencilerin puanları ise girecekleri SBS de hesaplanacak. İlgilenenler için, Polis Koleji'ne başvurular ise 15-26 Mart arasında yine okullarda alınacak. Bu okullara başvuracak öğrencilerin tümünü SBS ye girmesi zorunlu. İlk bakışta bu işlemler karışık görünebilir ama okullardaki yöneticiler, başvurular döneminde velilere yardımcı olacaklar ve onları yönlendireceklerdir. MEB, yukarıda aktarmaya çalıştığım ayrıntıları kapsayan bir genelge yayınladı. Bu genelgeye ve ayrıntılara yine yukarıda yazdığım internet adresinden ulaşabilirsiniz. Ben genelgenin son cümlesine dikkatinizi önemle çekmek istiyorum; “Tüm başvuru işlemlerinin yapılmasından adayın velisi, doğruluğundan okul müdürlüğü sorumlu tutulacaktır.” Kısacası bu sınav hepimizin sınavı. Sınava girecek öğrencilere, velilere ve okul müdürlerine kolay gelsin.

Hakkarili Öğrenci Öğretmen İstiyor...

Hakkari'de ilköğretim okulu öğrencileri, dersleri boş geçtiği için Valiliğe yürüdü.

Hakkari'de, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) İlköğretim Okulu öğrencileri, Fen Bilgisi öğretmenleri olmadığı için dersleri boş geçtiği gerekçesiyle Valiliğe yürüyerek, öğretmen açığının kapatılmasını istedi. Biçer Mahallesi'nde bulunan TOBB İlköğretim Okulu 6, 7. ve 8. sınıf öğrencilerinden oluşan 50 kişilik grup, ellerinde taşıdıkları "öğretmen istiyoruz", "boş geçen her ders kayıptır" pankartıyla Valiliğe kadar yürüdü. İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Kemal Tanyürek, Valilik önünde bekleyen öğrencilerle görüşerek, sorunun kısa sürede giderileceğini söyledi. Öğrencileri ikna eden Tanyürek, daha sonra görevlendirdiği bir minibüsle öğrencileri okullarına gönderdi. Öğrencilerden Halide Erdi, TOBB İlköğretim Okulu'nda öğrenim gördüğünü, öğretmenleri olmadığı için derslerinin boş geçtiğini belirtti. Seviye Belirleme Sınavı'na (SBS) 3 ay kaldığını, bu sınavda diğer illerle yarışacaklarını belirten Erdi, "Ancak bizim öğretmenlerimiz yok. Derslerimizden geri kalıyoruz. Derslerimizin boş geçmesini istemiyoruz. Boş geçen diğer derslerimize Türkçe, Matematik ve benzeri branşlardaki öğretmenler giriyor. Ancak Fen Bilgisi dersimize kimse girmiyor. Fen bilgisi öğretmenimiz olmadığı için dersimiz boş geçiyor" dedi. Milli Eğitim Müdürlüğü yetkilileri de sorunun kısa sürede giderileceğini ifade etti.