7 Ocak 2008 Pazartesi

Bakırköy Belediyesi ücretsiz ÖSS kursu

‘Geleceğe Yatırım Yapıyoruz’ sloganı ile yola çıkan Bakırköy Belediyesi, eğitime verdiği önemi destekleyen pek çok projeye bir yenisini daha ekliyor.

Bakırköy Belediyesi, üniversiteye hazırlanan tüm gençlere ücretsiz eğitim hizmeti sunuyor.'Geleceğe Yatırım Yapıyoruz' sloganı ile yola çıkan Bakırköy Belediyesi, eğitime verdiği önemi destekleyen pek çok projeye bir yenisini daha ekliyor. İnteraktif olarak gençleri ÖSS'ye hazırlayan, toplam 60 bin soru ile Türkiye'nin en büyük soru bankası olma özelliğini taşıyan www.kazaniriz.biz üniversite hazırlık portalı ile ortak başlatılan projede, “Bakkart” sahibi tüm Bakırköy'lü gençler ÖSS'ye ücretsiz olarak hazırlanıyor.

Bakırköy'de yaşayan ve ikametgah belgeleri ile belediyeye başvuran tüm gençlerin “Bakkart” sahibi olduğu projede, kazaniriz.biz üniversite hazırlık portalı, yenilikçi anlayışıyla, ÖSS'yi kazanmayı hedefleyen öğrencilerin bilgisayar üzerinden eğitim almalarını da sağlıyor.

Hürriyet Gazetesi'nin, eğitim alanında “Altın Örümcek Web Ödülleri” dalında büyük ödülün sahibi olan kazaniriz.biz'in, geçen yıl öğrenci başarı oranı yüzde 83 olarak gerçekleşti.

“Bakırköy Belediyesi İle Kazanırız Biz” adı altında, ÖSS'ye hazırlanan pek çok gence, zaman ve mekân bağımsızlığı sağlayan bu portal aynı zamanda 230 sorudan oluşan kişilik testi ile gençlere rehberlik hizmeti de veriyor. Öğrencilerin ÖSS'ye hazırlanmasını kolaylaştırmak ve eğlenceli hale getirmek için geliştirilmiş portalda, ÖSS deneme sınavlarından konu testlerine, rakip tanımadan üniversite seçimine kadar pek çok faydalı bölüm yer alıyor.

Gerçekleştirdiği pek çok başarılı projenin yanı sıra gençlere ve eğitime verdiği değeri ortak çalışmalarla destekleyen Bakırköy Belediyesi, öğrencilerin ÖSS yükünü azaltmayı amaçlıyor.

Eyüboğlu Koleji son sınıfında burslu okuyan 16 yaşındaki Elif Yıldırımcan, dünyanın saygın üniversiteleri arasında olan Oxford'a kabul edildi.

Lise son sınıfta okuyan Yıldırımcan, bir okula kütüphane açılmasına olan katkısını, insanlığın sorunlarına yönelik çözüm makalelerini bir dosya halinde gönderdiği Oxford'a kabul edildi

Elif'e Oxford Üniversitesi'nin kapısı, sadece ders notları değil, sosyal sorumluluk projelerindeki aktifliği nedeniyle de açıldı.
Türkiye'deki üniversitelerde istediği bölümü bulamayan Elif, şansını yurtdışında denemeye karar verdi. Okul hayatı boyunca yaptıklarını dosyalar halinde Oxford'a gönderen Elif'e mutlu haber geçen günlerde geldi.
Eyüboğlu Koleji'nde lise eğitimi boyunca başarı bursu ile eğitim gören Elif, yaklaşık iki yıldır Model Birleşmiş Milletler Kulübü üyesi.
Uluslararası konferanslara katılarak, dünyadaki sorunlarla ilgili çözüm önerileri hazırlayan Elif, Uluslararası Bakalorya (IB) programına da katılarak, hem Milli Eğitim Bakanlığı hem de uluslararası diploma sahibi olmayı hak etti.
Ümraniye'deki bir ilköğretim okuluna kütüphane yapılmasında da etkin bir şekilde katkı veren Elif, ayrıca beş yıl boyunca okul korosunda görev aldı.
Ekim ayında Oxford'a bir dosya göndererek başvuru yapan Elif, "Notlarım çok önemliydi. Bunun yanında öğretmenlerimin referans mektupları, yaptığım aktiviteler, kişisel makale ve okumak istediğim bölümle ilgili bir makale de dosyada yer alıyordu. Aralık ayının başında, benimle yarım saat telefonda mülakat yaptılar. Bayramın birinci günü de kabul edildiğimi öğrendim. Benim için çifte bayram oldu" diye konuştu.


Sayılarla değil insanlarla
Oxford Üniversitesi'nde İnsan Bilimleri bölümünü tercih eden Elif, Oxford'un burs vermediğini, ailesinin desteği ile eğitim alacağını söyledi.
İleride, Birleşmiş Milletler'de Türkiye'yi temsil etmek istediğini söyleyen Elif, "Matematiği çok seviyorum, ama, sayılarla uğraşmak yerine insanlarla bir arada olabileceğim ve onlara yardım edebileceğim bir iş yapmak istiyorum" dedi.

Matematik öğreten şarkılar Tübitak destekli proje oldu

İzmir'de ana sınıfı öğretmeni Mustafa Duran'ın şarkı sözlerinden toplamayı çıkarmayı öğreten 'Şarkılarla matematik' yöntemini benimseyen Milli Eğitim Bakanlığı, bunu TÜBİTAK destekli proje olarak, İzmir'de pilot okullarda uygulamaya koydu. Sınıf öğretmeni Mustafa Duran, birkaç yıl önce görev yaptığı okulunda öğrencilerine şarkılarla matematik öğretmek için besteler yapmaya başladı.
Uygulanan, denenen tüm yöntemlere karşın sevilmeyen, sevdirilemeyen hatta korkulan, bu yüzden de öğretilemediği gibi başarının da yükseltilemediği matematik dersini kabus olmaktan çıkaracak 'Müzikle matematik öğreniyorum' projesi geliştirildi. Sınıf öğretmenliğinin yanı sıra müziğe büyük ilgisi olan Mustafa Duran, birkaç yıl önce görev yaptığı okulunda öğrencilerine şarkılarla matematik öğretmek için besteler yapmaya başladı. Mustafa öğretmenin şarkılarla matematik yöntemini öğrencileri benimsedi. Öğrenciler matematik korkusu yaşamadı, aksine bu dersi sevdi. Meslektaşı olan eşiyle ünitelere uygun söz yazıp besteler yapmaya başlayan Mustafa Duran, bu yöntemin geliştirilip yaygınlaştırılabileceği düşüncesiyle İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğü'ne de başvurdu.
Yöntemi ilgiyle karşıladıklarını ve matematik öğretimi için bir çıkış olabileceği düşüncesiyle Milli Eğitim Bakanlığı'na götürmeye karar verdiklerini belirten İl Milli Eğitim Müdürlüğü Ar- Ge Eğitim, Uluslararası İlişkiler ve AB Projeler Bölümü'nden sorumlu Şube Müdürü Zahide Mutlukan, şunları söyledi:
“Bakanlığımız da olumlu karşıladı. Proje hazırlandı ve TÜBİTAK destek verdi. 550 bin YTL bütçesi olan 'Müzikle matematik öğreniyorum' projesi TÜBİTAK'ın Milli Eğitim Bakanlığı ile kamu araştırmaları kapsamında işbirliğine gittiği ilk proje olması açısından da önemli ve örnek. Yürütücülüğünü Dokuz Eylül Üniversitesi'nin yaptığı, 36 ay süreli bu proje matematiğin öğretiminde kullanılacak olan müziksel etkinliklerin geliştirilmesi, geliştirilen etkinliklerin uygulanması ve Ege Bölgesi'ne yaygınlaştırılmasını kapsıyor. Pilot uygulama Buca'da Şerif Tikveşli, Atatürk, Gazi, Akıncılar, Çakabey, Recep Ersayın, 30 Ağustos ve Cengiz Topel ilköğretim okullarında yapılıyor. Projenin pilot çalışmalarındaki matematik derslerinde kavramlar müziksel ve ritmik melodilerle öğretilmeye çalışılıyor ve öğrencilerin bu kavramları öğrenip öğrenmediği test ediliyor. Üç yılın sonunda öğrencilerin matematik derslerine karşı olumsuz tutumlarının değişip değişmediği, matematik derslerindeki başarının artıp artmadığı saptanacak. Alınacak sonuçlarla belki de üç yıl sonra ülke geneline yaygınlaştırılıp müzikle matematik öğretimi başlayacak. 15 Eylül 2007'de start verdiğimiz projeden bugüne kadar alınan geri bildirimler başarılı, öğrenciler matematik dersini sevdiklerini, öğrendiklerini söylüyor.''

FLÜT EŞLİĞİNDE MATEMATİK
Öte yandan projenin fikir babası Duran, evinde yaptığı matematik bestelerini pilot okullardan Buca Şerif Tikveşli İlköğretim Okulu 3- B sınıfındaki öğrencilerine flüt eşliğinde öğretiyor. Öğrenciler tempo tutarak şarkıları söylüyor, şarkı sözlerinde gizli komutlarla hangi işlemi nasıl yapacağını öğreniyor. Bugüne kadar eşiyle birlikte 70 matematik bestesi yaptığını belirten Duran, “Şarkının melodisi öğrencilerin seveceği türden. Öğrencilerim gerçekten bu yöntemle matematiği sevdi, eğlenerek öğreniyorlar. Neşe içinde ders işliyoruz. Öğrencim tahtada ya da sınavda soruyu görünce şarkıyı içinden söylüyor, ne yapacağını hatırlıyor ve işlemini yapıyor. Bu projenin hedefine ulaşıp Türkiye genelinde uygulanması en büyük dileğim'' dedi.
Öğretmenlerine alkışlarla teşekkür eden Buca Şerif Tikveşli İlköğretim okulu 3- B sınıfı öğrencileri, “Kim korkar matematikten. Şarkılarla öğreniyor, eğleniyoruz'' diyor.

Çarpma işlemi şarkısı
Süt içmeyi severim Hem de günde üç bardak Acaba bilir miyim?
Beşinci gün kaç bardak Bir litre süt kaç bardak?
Bana düşen ölçmektir Sonucunu söyleyip Kana kana içmektir.

Toplama şarkısı
Sayının kendisini Çok sayıda yazarak Neşeyle sonucunu Bulursun, toplayarak.
Aynı işi çarparak Yorulmadan bulursun Yaptığın bu işlemle Başarılı olursun

Alfabeden iki harfi okuyamayan 7 yaşındaki Ayşegül A.'yı tokatlayıp süt dişinin kırılmasına neden olan öğretmen hakkında soruşturma başladı.

Nevşehir Cumhuriyet İlköğretim Okulu'nda, alfabeden iki harfi okuyamayan birinci sınıf öğrencisi 7 yaşındaki Ayşegül A.'yı tokatlayıp süt dişinin kırılmasına neden olduğu iddiasıyla hakkında adli ve idari soruşturma başlatılan öğretmen Mükremin B., çalışma arkadaşlarına 30 yıllık öğretmenlik hayatı boyunca ilk defa böyle birşey yaşadığını, olayın bir anda geliştiğini söyledi.

İKİ HARF OKUYAMADIN TOKADI

Geçen pazartesi günü meydana gelen olayda, öğretmen Mükremin B., ders sırasında öğrencilerinden Ayşegül A.'ya alfabeden 4 harfin okunuşunu sordu. A ve Y harflerini okuyan Ayşegül A. sorulan diğer iki harfi okuyamayınca iddiaya göre öğretmeni Mükremin B. tarafından tokatlandı. Olay sırasında süt dişi kırılan Ayşegül A., okuldan eve döndüğünde olayı ailesine anlattı.

Ayşegül A.'nın ailesi, çocuklarını Nevşehir Kadın ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi'ne götürerek, adli rapor aldıktan sonra Şehit İsmail Arslan Merkez Polis Karakol Amirliği'ne gidip öğretmen Mükremin B.'den şikayetçi oldu. Ürgüp ilçe merkezindeki Mehmet Dinler İlköğretim Okulu'ndan iki ay önce Cumhuriyet İlköğretim Okulu'na atanan öğretmen Mükremin B.'nin polis tarafından ifadesinin henüz alınmadığı belirtildi. Mükremin B., çalışma arkadaşlarına, Ayşegül B.'nin başarılı bir öğrenci olduğunu, 30 yıllık meslek hayatı boyunca öğrencilerini dövmediğini ancak, son olayın bir anda geliştiğini söyledi.

Öğrencinin annesi Leyla A., çocuğunun okul dönüşünde, üzgün olduğunu, nedenini sorduklarında da da öğretmeninin harfleri okuyamadığı için tokat attığını ve dişinin kırıldığını söylediğini anlattı. Baba Demirhan A. ise çocuğunun eve geldikten sonra hastaneye tedavi ettirmek için götürdüğünü, dövüldüğüne ilişkin gerekli raporu aldıktan sonra da şikayetçi olduğunu kaydetti. Demirhan A., her türlü şiddete karşı olduğunu da sözlerine ekledi.

Marmara Üniversitesi Hastanesi inşaatı yılan hikayesine döndü

Marmara Üniversitesi'nin Maltepe'de 1991'de temeli atılan 600 yataklı hastanesi ödenek sıkıntısından bir türlü bitirilemiyor. 7.4 milyon dolar bağışlayan Kadir Has da hastanenin açıldığını göremedi...

Rektör Pur'un da 'bitmeyen senfoni' dediği hastanenin bu yılki ödenekle yüzde 70'i tamamlanacak. İnşaat için 60 milyon YTL, hastanenin içine ise 100 milyon dolar gerekiyor...

Maltepe Başıbüyük'te 1991 yılında temeli atılan 600 yataklı Marmara Üniversitesi Hastanesi inşaatı yılan hikayesine döndü. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından, hastane için üniversiteye tahsis edilen 187 bin metrekarelik arazideki inşaat, 7 Ekim 1991'de dönemin Başbakanı Süleyman Demirel tarafından atılan temelle başladı.

İki yılda bitirilecekti...

Hesaplamalara göre inşaatın 70 milyon dolara mal olması ve iki yılda bitirilmesi hedefleniyordu. Açılacak modern bina sayesinde, üniversite hastanesi 1985'ten beri kiracısı olduğu İstanbul Huzur Hastanesi ve Dinlenme Evleri Vakfı'na ait eski binasından kurtulacaktı. 113 bin metrekare kapalı alana sahip, 600 yatak kapasiteli, 24 ameliyathanesi, 15 röntgen salonu bulunan yeni binasına taşınacak, tıp fakültesinin tüm birimleri de burada toplanacaktı.

Ödenek yetersizliği

Ancak Türkiye'deki birçok projenin başına gelenler, bu proje için de gerçek oldu ve inşaat, ödenek yetersizliği nedeniyle temel atıldıktan kısa bir süre sonra durdu. Üniversite yönetimi, projenin sürmesi için başta dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel olmak üzere pek çok kişinin kapısını çaldı.

Kadir Has bağış yaptı

Demirel'in girişimleri ile hayırsever işadamı merhum Kadir Has, hastane inşaatına 1994-1996 yılları arasında 7.4 milyon dolarlık bağış yaptı. Has'ın bağışları sayesinde, inşaat 1997 yılına kadar ağır aksak ilerledi. Ama devletten yeterli ödenek gelmeyince, 1997 yılında hastane inşaatı yine yarım kaldı.

17 yılda yüzde 70'i tamamlanabildi

Kadir Has ölmeden önce bitişini görmek istiyordu, ancak 17 yılda bina inşaatının sadece yüzde 70'i tamamlanabildi. 2008 için ayrılan ödenek ise sadece 20 milyon YTL. Sadece bina inşaatının tamamlanabilmesi için en az 60 milyon YTL'ye daha ihtiyaç var. İnşaatın başladığı tarihten bu yana üniversitenin altıncı rektörü olan Prof. Dr. Necla Pur'un ilk işi, göreve gelir gelmez kendisinden önceki diğer beş rektör gibi bu inşaatı bitirmek için kolları sıvamak olmuş.

Başbakan'dan bitirme sözü

Hastane inşaatını “bitmeyen senfoni” olarak nitelendiren Rektör Pur, inşaat bittikten sonra hastanenin iç donanımı için 100 milyon dolarlık daha yatırıma ihtiyaç duyulduğunu belirterek, “Bu hastane aynı zamanda Anadolu yakasının deprem hastanesi olarak hizmet verecek. Başbakan Erdoğan'dan inşaatın bitirilmesi için söz aldık” dedi.

Tahliye davası

“Kiracı statüsüne sahip tek üniversite hastanesi biziz. 1999 depreminde büyük hasar gören bina yeni bir depremde yıkılabilir. Kiracısı olduğumuz bu binanın sahibi olan vakıfla da davalık durumdayız. Çeşitli gerekçelerle sürekli dava açılıyor” diyen Pur, “İnşaat tamamlanınca tüm birimler bir araya gelecek. Hem hastalara hem de öğrencilere daha iyi hizmet vereceğiz” diye konuştu.

İlklerin hastanesi

İstanbul'un Anadolu yakasındaki tek üniversite hastanesi olan 300 yatak kapasiteli Marmara Üniversitesi Hastanesi'nde, yılda 350-400 bin hastaya bakılıyor. Kadın hastalıkları, riskli gebelikler, üroloji ve beyin cerrahisi konularında son teknolojileri kullanan hastane, Türkiye'deki ilklere de imza atmış. Beyin cerrahisi alanında ilk kez 'gamma bıçağı' yöntemiyle tedavi bunlardan sadece biri. Hastane kadın hastalıkları konusunda da Türkiye'de ilk 'kromozomal anomali tarama programını' gerçekleştiriyor.

Kastamonu'nun İnebolu ilçesinde 2006 yılında inşaatı tamamlanarak açılışı yapılan Su Ürünleri Fakültesi, "susuzluk" gerekçesiyle kapatıldı.

İnebolu'ya 5 kilometre mesafedeki Erkekarpa köyüne dönemin başbakanı Tansu Çiller tarafından temeli atılan fakülte inşaatına yaklaşık 10 yıl boyunca tek bir çivi çakılmadı. Yıllarca hayal kırıklığı yaşayan İnebolulular, Gazi Üniversitesi rektörlüğüne hemşehrileri Prof. Dr. Kadri Yamaç'ın atanmasıyla umutlandı. Prof. Dr. Yamaç, üniversite bütçesinden sağladığı ödeneklerle inşaatın 2 yıl içinde tamamlanmasını sağladı. Bu arada yeni kurulan Kastamonu Üniversitesinin kurucu rektörlüğüne de atanan Prof. Dr. Yamaç, Atatürk'ün İnebolu'ya gelişinin yıldönümü olan 25 Ağustos 2006'da görkemli bir törenle Su Ürünleri Fakültesi'nin açılışını yaparak dekan ve 3 öğretim görevlisi atadı.


Açılış suya düştü!
Ancak YÖK, 2006-2007 öğretim yılında fakültenin açılışına vize vermedi. Yeni akademik yıl için öğrenci kontenjanını 60'dan 30'a düşüren YÖK, daha sonra bu sayıyı 15'e düşürdü. Üniversitenin akademik eğitime başlaması beklenirken, Kastamonu Üniversitesi Rektörlüğü'ne atanan Prof. Dr. Bahri Gökçebay, fakültenin kapatılmasına karar verdi. Gökçebay, "Bir kere binanın suyu yok. Susuz su fakültesi mi olur? Ayrıca köyde fakülte mi olur?" dedi.

Yatırımcılar için cazibe merkezi olan Türkiye, yabancı ortaklı üniversitelere ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor.

Fransa'nın Galatasaray Üniversitesi projesinin ardından Almanya, İtalya ve İngiltere üniversite kurmak için girişim başlattı. Bakan Çelik, kalitenin yükseleceği görüşünde.



Türkiye, 2005 yılından itibaren yabancı sermayenin ilgi odağı haline geldi. Turizmden sanayiye milyarlarca dolarlık doğrudan sermaye girişi sağlandı. Gelecek potansiyelini fark eden yabancılar, eğitim sektörüne de yoğunlaşma eğiliminde. Anayasa müsait olmadığı için üniversiteler aracısız yatırım yapamıyor. Ancak imzalanan devletler arası protokoller sonucu Fransa'nın ardından Almanya, İtalya ve İngiltere ortak üniversite kurmaya yönelik resmî girişimleri başlattı. Ayrıca 16 ülkede 23 üniversitenin bağlı olduğu ABD merkezli 'Laureate International Universities' adlı üniversiteler ağının yöneticileri görüşmelerde bulunmak üzere ocak ayı içinde Türkiye'ye geliyor. Japonya'nın da üniversite kurma isteğinde olduğu öğrenildi. Şu anda Galatasaray Üniversitesi, Fransa'yla eğitim işbirliği içinde. Türk-Alman, Türk-İtalyan ve Türk-İngiliz üniversiteleri ise bu yıldan itibaren kurulmaya başlanacak. Yeni üniversitelerin, bu ülkeler ile tarihî ve kültürel bağları güçlendirmesi ve yükseköğrenim sistemini zenginleştirmesi bekleniyor. Birkaç yıl içinde faaliyete geçmesi umulan okullarda eğitim bu ülkelerin dili ile olacak ve öğrenciler, eğitimlerinin bir kısmını da bu ülkelerde yapabilecek. Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, eğitim alanına yapılan yatırımın ekonomisinden ziyade bir tecrübe paylaşımı anlamı olduğuna dikkat çekerek, bu sayede Türk eğitim sisteminin daha kaliteli hale geleceğini kaydediyor. Yabancı bir üniversitenin doğrudan özel üniversite kurması konusunda anayasal engel olduğunu hatırlatan Bakan Çelik, mevzuat müsait olduğunda devletler yerine üniversitelerin gelip okul açabileceğini belirtiyor.

Yabancı ülkelerin Türkiye'de üniversite kurmak istemesini 'sağlanan siyasi ve ekonomik istikrara' bağlayan Çelik, "Durup dururken istikrarsız ve kargaşa içindeki bir ülkeye kimse yatırım yapmak istemez. Türkiye'nin turizm ve ekonomik yatırımlarla birlikte eğitim yatırımlarının da adresi olması gurur verici bir şey." ifadesini kullanıyor. İtalya, İngiltere ve Almanya'nın yükseköğretim konusunda çok ciddi birikimleri olduğunu dile getiren Hüseyin Çelik, şunları kaydediyor: "Şu anda da öğrenci programları çerçevesinde dış ülkelerle öğrenci mobilizasyonu sağlıyoruz. Ama başka bir ülkenin Türkiye'ye gelip üniversite kurarak elini taşın altına koyması ve işin içine ekonomik değer katması da önemli." Yabancı herhangi bir üniversitenin doğrudan Türkiye'de özel üniversite kurması konusunda anayasal engel olduğunu hatırlatan Bakan Çelik, bu konudaki mevzuat müsait olduğunda devletler yerine üniversitelerin gelip Türkiye'de üniversite kurabileceğini belirtiyor.

Türk-Alman Üniversitesi 2009'da eğitime başlıyor

Türk-Alman Üniversitesi'nin hayata geçirilmesi için birkaç yıldır süren çalışmalar 6 Aralık 2007'de imzalanan anlaşma ile kesinlik kazandı. Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Büyükelçi Ertuğrul Apakan ile Almanya'nın Ankara Büyükelçisi Eckart Cuntz, 'Türkiye Cumhuriyeti hükümeti ile Almanya Federal Cumhuriyeti hükümeti arasında Türkiye'de bir Türk-Alman üniversitesinin kurulmasına dair anlaşmayı imzaladı. Almanya'nın ünlü Münster Üniversitesi işbirliği ile kurulacak üniversite için geçen sene Almanya'dan heyetler Türkiye'ye gelip Cumhurbaşkanlığı, Milli Eğitim ve Dışişleri bakanlıkları ile YÖK yetkilileriyle görüşmüştü. Almanya'da faaliyet gösteren Türkiye Araştırmalar Merkezi'nin direktörü Faruk Şen, Almanca eğitim verecek üniversitenin Ekim 2009'da eğitim-öğretime başlayacağı bilgisini veriyor. Üniversitenin 2007-2008 eğitim-öğretim yılında faaliyete geçmesini istediklerini; ancak yetiştiremediklerini anlatan Şen, 'her iki ülkeye de fayda sağlayacak böyle bir üniversiteye çok ihtiyaç olduğunu' vurguluyor. Şen, kurulacak üniversitenin 2 milyon 700 bin Türk'ün yaşadığı ve 37 bin Türk üniversite öğrencisinin bulunduğu Almanya ile Türkiye arasında bilimsel bir köprü olacağını kaydediyor.

Türk-İngiliz üniversitesi ise Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 23 Ekim 2007'deki İngiltere seyahatinde gündeme geldi. Erdoğan ile İngiltere Başbakanı Gordon Brown arasında imzalanan 'Türkiye-İngiltere Stratejik Ortaklık Belgesi'nde 'Türkiye'de bir İngiliz üniversitesi kurulması' maddesine de yer verildi. Belgede İngiliz ve Türk üniversiteleri arasında başka ortaklık yollarının da aranması öngörülüyor. Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in bu hafta gerçekleştireceği İngiltere çalışma ziyaretinde kurulacak üniversiteyle ilgili konular da ele alınacak.

Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi

Hükümet Ağrı Dağı Üniversitesi'nin isminin 'Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi' olarak değiştirilmesiyle ilgili YÖK Kanunu'nda değişiklik öngören yasa tasarısını TBMM'ye gönderdi.

Tasarının gerekçesinde Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu'nda ve Yükseköğretim Kurumları Öğretim Elemanlarının Kadroları Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye Ekli Cetvellerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'la kurulan Ağrı Dağı Üniversitesi'nin kampus alanında yer alması gereken akademik, idari ve sosyal tesis binalarının IC İbrahim Çeçen Yatırım Holding A.Ş. grup şirketleri tarafından bağış suretiyle yapılarak üniversite rektörlüğüne devredilmesi konusunda Milli Eğitim Bakanlığı ile IC İbrahim Çeçen Yatırım Holding A.Ş. arasında 2 Temmuz 2007 tarihinde protokol imzalandığı belirtilerek şöyle denildi:

"Hayırsever iş adamlarımızın bağışlarının yükseköğrenim alanına çekilmesi ve bu tür sosyal sorumluluk faaliyetlerinin onore edilmek suretiyle özendirilmesinin, yükseköğrenim yapma talebi ile üniversite kapılarını zorlayan gençlerimizin bu taleplerinin karşılanmasına katkı ve yatırımların daha hızlı bir şekilde gerçekleşmesini sağlayacağı düşünülmektedir. Bu nedenle üniversitenin adının 'Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi' olarak değiştirilmesi amacıyla bu tasarı hazırlanmıştır."

Afyon Kocatepe Üniversitesi 2006 yılı mali hesaplarını denetleyen Sayıştay müfettişleri neredeyse milyon YTL’ye varan bir yolsuzluğu ortaya çıkardı.

Afyon Kocatepe Üniversitesi'nde öğrencilerden çeşitli hizmetler için alınan 932 bin 160 YTL'nin üniversite hesabı yerine Eğitim Sağlık ve Bilimsel Araştırmalar Vakfı'na aktarıldığı ortaya çıktı Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) 2006 yılı mali hesaplarını denetleyen Sayıştay müfettişleri neredeyse milyon YTL'ye varan bir yolsuzluğu ortaya çıkardı.


Müfettiş incelemesinde öğrencilere verilen çeşitli hizmetler karşılığı üniversite hesaplarına yatırılması gereken paraların Afyon Eğitim Sağlık ve Bilimsel Araştırmalar Vakfı hesaplarına aktarıldığı belirlendi. Vakıf hesaplarına usulsüz bir şekilde aktarılan paranın 932 bin 160 YTL olduğu anlaşıldı. Üniversite yönetimi, yaz okuluna katılan, diploma almak isteyen ve dönem başlarında kayıt yaptıran tüm öğrencilerin ödediği harçları, üniversitenin banka hesabı yerine vakfa ait hesaplara yönlendirdiler. Sayıştay'ın denetim raporunda, kayıt yaptıran ve yenileten 25 bin 909 öğrenciden 777 bin 270 YTL, diplomalarını almak isteyen 5 bin 515 öğrenciden 137 bin 875 YTL, yaz okuluna gitmek isteyen 3 bin 403 öğrenciden 17 bin 15 YTL tutarından alınan paraların, üniversite yerine Eğitim Sağlık ve Bilimsel Araştırmalar Vakfı'nın hesaplarına gitti.

KAMUDAN VAKIFA PARA AKTARMAK YASAK

Sayıştay, 2547 Sayılı Yükseköğretim Kanunu'na göre söz konusu paraların üniversite hesaplarına yatırılması gerektiğini vurgulayarak soruşturma başlattı. Ayrıca dernekler ve vakıflarla ilgili düzenlemelerin yer aldığı 5072 sayılı kanunda, kamu kurumlarından vakıflara her hangi bir şekilde para aktarılmasının yasaklandığına da dikkat çekti.

5 YÖNETİCİ ZAN ALTINDA

Sayıştay, olayın sorumlusu olarak gördüğü AKÜ eski Rektörü Halim Sözbilir, İİBF Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Hasan Hüseyin Bayraklı, İİBF Dekanı Prof. Dr. Kemalettin Conkar, AKÜ Genel Sekreteri Mehmet Tabak ve Afyon Meslek Yüksekokulu Öğretim Görevlisi Tekin Yenigün hakkında soruşturmayı sürdürüyor.

İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından, üniversite öğrencilerine burs

İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından, üniversite öğrencilerine verilen Ahmet Piriştina Eğitim Yardım Sandığı Bursu'ndan yararlanmak üzere belgelerini teslim etmeye hak kazananlar belli oldu.

Sonuçlar için: http://burs.izmir.bel.tr/

İzmir Büyükşehir Belediyesinden yapılan yazılı açıklamaya göre, Ahmet Piriştina Eğitim Yardım Sandığı Bursu için 2007-2008 dönemi başvuruları değerlendirildi. Evrak teslim etmeye hak kazanan 20 bin öğrencinin ismi belirlendi.

Sonuçların internet ortamında www.izmir.bel.tr adresinde açıklanacağı, burs bürosunda 7 Ocakta başlayacak randevulu evrak kabulünün 7 Martta sona ereceği belirtildi.

2004-2005 öğretim döneminden itibaren eski Büyükşehir Belediye Başkanı merhum Ahmet Piriştina adına verilmeye başlanan aylık 100 YTL eğitim bursu için 40 bin kişinin başvuruda bulunduğu ve işlemlerin bu yıl ilk kez tamamen internet üzerinden gerçekleştirildiği belirtildi.

MODERN BURS BÜROSU

Geçen yıllarda beklenenin üzerinde başvuru olması nedeniyle Büyükşehir Belediyesi, burs kayıt sistemini tamamen yeniledi. Milli Kütüphane Caddesi No:10/1-A Konak adresinde oluşturulan büroda 11 personel, sadece evrak kayıt işleriyle ilgilenecek.

Randevu sistemine geçilmesine karşın, günlük düzenlemeyi sağlamak için büroya elektronik sıralama cihazı da yerleştirildi. Buradan sıra alan öğrencilerin dışarıda beklemelerini önlemek amacıyla bekleme salonu oluşturuldu.

Başbakan Tayyip Erdoğan, okullarda müzik ve resim derslerinin kaldırıldığı iddiasını yanıtlayarak eleştirilere sert tepki gösterdi.

Başbakan Tayyip Erdoğan, okullarda müzik ve resim derslerinin kaldırıldığı iddiasını gündeme getiren piyanist Fazıl Say'ı isim vermeden eleştirerek, "Son zamanlarda bir yalandır aldı başını gidiyor. Efendim, 'Okullarda resim ve müzik dersleri kaldırılıyor' Elinize dizinize dursun. Ne müzik dersleri ne de resim dersleri kalkıyor. Bunların hepsi var. Bunları kaldırmak mümkün değil" dedi.

Kağıthane Kadın Kolları Kongresi'nde konuşan Erdoğan "Bugün AKP bir Türkiye markası olmayı aşmış, bir dünya markası olmuştur" dedi. Amerika ve bazı batı ülkelerinde olduğu gibi Türkiye'de de "Kampus Şehirler" kurmayı hedeflediklerini belirten, bu konuda YÖK'le de çalışma yaptıklarını anlatan Tayyip Erdoğan, "Türkiye'de birkaç şehir bu hale getirilebilir. Örneğin 100 bin nüfuslu şehirler bu hale getirilebilir. Bu proje YÖK'le ortaklaşa yapılabilir. Bunları yapacağız. Bunlar önümüzdeki dönemin projeleri" diye konuştu.

Şırnak'ta bir ilköğretim okulunun öğrenci ve öğretmenleri, topladıkları gıda ve giyim malzemelerini yardıma muhtaç 32 aileye dağıttı.

Tümgeneral Ömer Keçecigil İlköğretim Okulu öğretmenlerinden Recep Tokgöz, gazetecilere yaptığı açıklamada, kampanyayı, öğrencilerinin yardıma muhtaç ailelere imkanları ölçüsünde destek vermek için kampanya düzenlemek istediklerini söylemeleri üzerine başlattıklarını belirtti.
Kampanyaya öğretmenler ile velilerin de destek verdiğini ifade eden Tokgöz, şunları söyledi:
“Çocuklar, kendi imkanlarıyla giyim, gıda, oyuncak ve kırtasiye gibi malzemeleri temin ettiler. Çocukların bu davranışı bizi çok mutlu. Biz de elimizden geldiğince destekledik. Birlikte paketlediğimiz yardım malzemelerini Gündoğdu Mahallesi'nde önceden belirlediğimiz 32 aileyi ziyaret ederek öğrencilerimizle birlikte ulaştırdık.”

Dershaneye Gerek Yok

MEB Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı Prof. Dr. İrfan Erdoğan, ortaöğretime geçiş için öğrencilerin dershaneye gitmesine gerek kalmayacağını söyledi.

Erdoğan, "İddia ediyorum, yakında eğitimin merkezi okul olacak. Veliler, dershaneye gerek olmadığını bu yıl tam anlamıyla görecek" dedi.

Anadolu liseleri, fen liseleri başta olmak üzere sınavla öğrenci alınacak ortaöğretim kurumlarına girişte, öğrencinin okuldaki başarısının büyük etkisi olacağını söyleyen Prof. Erdoğan, "Şimdiye kadar yapılan sınavlarda, veliler çocuklarının okulun dışında başka becerileri, başka teknikleri kazanma konusunda bir telaşı vardı. Öğrenci fen bilgisi, matematikle ilgilendiği kadar sınav tekniğiyle de ilgileniyordu. Çok kısa sürede birtakım teknikleri kavrayıp, soruyu doğru cevaplama, hızlı soru çözme gibi okul dışında kazanılan tekniklere yöneliyordu. Öğrenciler bunun için dershaneye gidiyordu. Yeni sistemde ise öğrenci sadece okulunda aldığı derslerle bu açığı kapatacak" dedi.

YABANCI DİLE İLGİ

Prof. Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: "Okullarda yapılacak olan ortak sınavlar ve değerlendirmenin yüzlük puan sistemi üzerinden yapılması, her bir sınavda sorulacak soruların dengeli bir şekilde dağılımına imkán sağlayacak. Aralık ayında yapılan deneme sınavındaki makul soruların öğrenciye güven vereceği konusundaki öngörülerimiz bu pilot uygulamayla ortaya çıkacak. Ayrıca şimdiye kadar yabancı dilden OKS sınavlarında soru olmadığı için yabancı dil ihmal edilirdi. Ancak bu yeni sistemle birlikte yabancı dile olan ilgi de artacak."

Mardin'e Öğretmen Ataması

Milli Eğitim Bakanlığı 31 alanda toplam 10 bin 40 öğretmen ataması yaparken, en çok öğretmen açığı bulunan Mardin'e 559 sözleşmeli öğretmen atandı.

Türkiye genelinde en fazla öğretmen ihtiyacının yaşandığı Mardin'e 559 öğretmenin atanması, vatandaşları sevindirdi. İldeki eğitim kalitesinin artırılması için çalışmalarının devam ettiğini belirten İl Milli Eğitim Müdürü Abdulmenaf Bilgin ise, köylerde öğretmen sıkıntısı yaşadıklarını ve bu sıkıntıyı da vekil öğretmenlerle kapatmaya çalıştıklarını söyledi.

Mardin'e ataması yapılan öğretmenlerde heyecanlı bir bekleyiş olduğunu belirten Bilgin, "Ataması yapılan bütün öğretmenlerimiz genç ve bir an önce göreve başlama heyecanı içerisinde. Bu atamalarla birlikte merkez ve ilçelerdeki öğretmen eksiğimiz giderilmiş oldu. Gelen öğretmenlerin özellikle bölgenin dışarıda anlatıldığı gibi kötü olmadığını ve insanların cana yakın olduğunu söylemesi sevindirici. Bu atama dönemi bizleri çok rahatlattı. Atanan öğretmenlerin hepsi sınıf ve branş öğretmeni" dedi.

Liseler Mezun Vermeyecek

Bu yıl yapılan yeni düzenlemelerle liseler mezun vermeyecek. İlköğretim öğrencilerine MEB tarafından seviye belirleme sınavı yapılacak.

Yeni düzenlemelerle başlayan 2007-2008 eğitim-öğretim yılında ilk dönem 25 Ocak'ta sona eriyor. Liselerin üçüncü sınıfında okuyan öğrenciler karne alacaklar ama, liseler 4 yıla çıkarıldığı için sene sonunda diploma alamayacaklar. 2007-2008 eğitim yılında ikinci dönem 11 Şubat 2008'de başlayacak.

Milli Eğitim Bakanlığı'nın eğitim-öğretimin kalitesini artırma çalışmaları neticesinde yaptığı yeni düzenlemeler ile başlayan 2007-2008 eğitim öğretim yılında birçok değişiklik yapıldı. Yeni dönemde en önemli değişikliklerden biri OKS sisteminde yaşandı. İlköğretim 6 ve 7. sınıflar için ilk kez Haziran 2008'de yapılacak olan SBS'nin denemesi 27 Aralık 2007 tarihinde yapıldı. Bu eğitim yılı başında yapılan düzenlemeler neticesinde; öğrencilerin her dersten aldığı notlar da yılsonu başarı ortalamasını etkiliyor. Bu nedenle öğrencilerin bütün derslerine ağırlık vermesi gerekiyor.

MEZUN VERMEYECEK

Bu yılın en önemli özelliklerinden biri de; MEB'in 2004 yılında genel liselerin eğitiminin 4 yıla çıkarması nedeniyle genel liselerin mezun vermeyecek olması. Bu yıl sadece Anadolu Liseleri, Fen Liseleri, Anadolu Teknik Liseleri, Güzel Sanatlar Liseleri ve Anadolu Öğretmen Liseleri mezun verecek. Bu nedenle Öğrenci Seçme Sınavı'na (ÖSS) katılımda önemli düşüş yaşanması bekleniyor. Sınava katılan son sınıf düzeyindeki öğrenci sayısı, 2006 yılında 720 bin kişiyken, bu sayı 2007'de 801 bin olmuştu.

Karne kaldırılsın

Bu arada Bağımsız Eğitimciler Sendikası Genel Teşkilat Sekreteri Lokman Erdoğan, karne parası uygulamasıyla Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in elinin velilerin cebine uzandığını söyleyerek, karne uygulamasının kaldırılmasını istedi. Erdoğan, karne vakaları olarak adlandırılan intihar, evden kaçma ve dayak konusuna da değinerek, MEB'in klasik karne uygulamasını kaldırmasını ve daha çağdaş çözümleri bulmasını istedi.

Kaynak: Akşam