13 Şubat 2010 Cumartesi

Hacettepeli Öğrencilere Soruşturma...

Hacettepe Üniversitesi TEKEL'cilere destek veren 96 öğrenciyi velilerine şikayet ederek, haklarında soruşturma başlattı.
Hacettepe Üniversitesi'nde 23 Aralık 2009 da 96 öğrenci TEKEL işçilerine destek vermek için kampuste eylem yaptı. Bunun üzerine hareket geçen Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Dekanlığı, öğrencileri izlemeye aldı ve öğrencilerin gün gün saat saat yaptıkları eylem ve işlemleri tutanak haline getirdi. Eyleme katılan 96 öğrenci öğrencinin TEKEL işçilerine destek vermek için siyasi amaçlı stant açtığı ve afişler yapıştırdığı tutanaklara işlendi. Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Dekanlığı, bu işlemlerden sonra 96 öğrenci hakkında soruşturma açtı. TEKEL işçilerine destek vermek için eylem yapan öğrencilere açtığı soruşturma kapsamında öğrencilerin savunmasını alacak. Soruşturma Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Yücel Tıraş imzasıyla öğrencilere gönderilen yazıda, öğrencilerin savunmalarını vermek üzere 16 Şubat saat 10.00'da Fen Fakültesi Dekanlığı toplantı salonunda olmaları istendi. Ayrıca yazıda yapılan uyarıda savunma vermek için gelmeyen öğrencilerin savunma hakkından vazgeçmiş olacağı belirtildi. ÖĞRENCİLER VELİLERİNE ŞİKAYET EDİLDİBu arada Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Dekanlığı, öğrencilere soruşturma açmakla da yetinmedi, öğrencileri bir de velilerine şikayet etti. 96 öğrencinin ailelerine Hacettepe Üniversitesi Genel Sekreterliği imzasıyla gönderilen ve “Değerli Velimiz” diye başlayan bir yazıda, öğrencilerin katıldığı eylem ve cezaları gösterir bir belgede yeraldı. Velilere gönderilen yazıla şu ifadeler yeraldı: “Siz aileler kadar bizlerin de en büyük arzusu vatanımıza ve milletimize yararlı, bilimsel bilgi ve becerilere sahip evlatlar yetiştirmektedir. Geleceğimizin güvencesi olan gençlerimizi geçmişte olduğu gibi bugünde yasadışı eylem ve görüşlere yöneltmek isteyen kişi, odak ve/veya kuruluşlar olabilmektedir. Velisi olduğunuz Üniversitemiz Mühendislik Fak. Kimya Müh. Bölümü öğrencisi (…) Eğitim – Öğretim yılında yasadışı örgüt ve/veya parti propaganda çalışmaları yapmak, izinsiz stantlar açarak afiş, broşür, dergi, doküman dağıtmak gibi yasal olmayan ve izinsiz eylemler içinde yer aldığı belirlenmiştir. Maddi ve manevi fedakarlıklarla, ülkemizin önde gelen saygın Üniversiteleri arasında yer alan Hacettepe Üniversitesi'nde çağdaş ve bilimsel eğitim almak üzere gönderdiğiniz öğrencilerimizin, yasal olmayan ve izinsiz olaylara katılarak alacakları disiplin cezaları hiç şüphesiz eğitim ve öğrenimlerini olumsuz yönde etkilemekte, hatta zaman zaman sonlandırabilmektedir. Adı geçen öğrencimizin ders notlarını gösterir belge (transkript) ile katıldığı belirlenen eylemler yazı ekinde bilgilerinize sunulmuştur." ÖĞRENCİLER : BURASI LİSE DEĞİLÖte yandan, TEKEL işçilerinin eylemine destek verdikleri için haklarında soruşturma açılan ve velilerine şikayet edilen öğrenciler, bu duruma tepki gösterdi. Öğrenciler, “Bizler orta okul veya lise de okumuyoruz. Yaşımızda 18 değil. Burası bir üniversite. Üniversite de öğrenciler velilerine liselerde olduğu gibi şikayet edilemezler. Üstelik bizler yasadışı hiçbir eylemin içinde olmadık. TEKEL işçilerinin meşru onurlu eylemine meşru zeminlerde destek verdik veriyoruz” dediler. Öğrenciler velilerine gönderilen yazıların içeriklerinin de son derece çirkin olduğunu belirttiler.

'Islak İmza' Övgüsü Öğrenciye Patladı...

Derste Çiçek'in 'Islak imzasını' öven öğretmen uyarı cezası ile kurtulurken olan bu durumu internete yansıtan öğrenciye oldu.
Adli Tıp'ın İrticayla Mücadele Eylem Planı'ndaki ıslak imzasının sahibi olduğuna karar verdiği Albay Dursun Çiçek'i İngilizce dersinde öven öğretmen H.F.K., uyarı cezasıyla kurtuldu. Bu bilgiyi internete taşıyan öğrenci ise psikolojik baskılara dayanamayarak başka bir okula kayıt yaptırmak zorunda kaldı. İzmir'deki Güzelbahçe 60. Yıl Anadolu Lisesi'nde yaşanan olayda öğretmen, o günlerde gündemde olan ıslak imza konusuyla alay ederek, zanlı Albay Çiçek'i, "Çok nazik, kibar insan." diye övmüştü. Okul yönetimi bu ve benzeri konuşmaları internete taşıyan öğrenciyi bulmak için 25 öğrencinin tek tek ifadesini almıştı. Olayın duyulmasıyla Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, söz konusu öğretmen hakkında soruşturma başlattı. Müfettişler, öğretmenin haddi aşan ifadeler kullandığını belirterek uyarı cezası verilmesini istedi. Bu süreçte bilgiyi kamuoyuna taşıyan öğrencinin tespit edilmesi çalışma başlatıldı. Aynı dönemlerde söz konusu okulun müdürünün, ağzında çubuklu şeker ve başında kadın peruğuyla çekilmiş fotoğrafları gazetelere yansıdı. Bunun üzerine müdür hakkında da soruşturma başlatıldı. Bilgileri internete taşıyan öğrenci ise kimliği tespit edilip psikolojik baskılara maruz kaldığı için okuldan ayrıldı. Okuldan ayrılmak zorunda kalan öğrencinin ailesi de duruma tepki gösterdi. Daha fazla mağdur olmamak için isimlerinin açıklanmasını istemeyen aile, bu süreçte İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğü'nün konuyu iyi yönetemediğini iddia etti. Kanunen suça karışmış bir albayın okulda övülmesinin hoş olmadığını, ayrıca okul müdürünün ağzında şeker ve kadın peruğuyla çekilmiş fotoğraflarının ortaya çıktığını hatırlatan aile, şunları kaydetti: "Buna karşılık öğretmen ve müdürün, aynı okulda görevlerini sürdürmesini anlayamıyoruz. Bizim çocuğumuz ise arkadaşlarının ve öğretmenlerinin sözlü ithamlarına maruz kaldı. 'Madem devlet bunları alamıyor, biz çocuğumuzu alalım ki daha fazla mağdur olmasın.' dedik. Böyle giderse, cesur yürekler bu ülkede barınamaz."

Türkiye Planlardan Kurtulmalı...

Danıştay'ın katsayı kararına tepkiler sürüyor. 16 ilin baro başkanlarının imzasının yer aldığı tepki açıklaması yapıldı.
Danıştay'ın katsayı kararına tepkiler büyüyor. 16 ilin baro başkanlarının imzası bulunduğu tepki açıklamasında yüz binlerce öğrencinin mağdur edildiği belirtildi.
Barolar adına açıklama yapan Kayseri Baro Başkanı Avukat Ali Aydın, Yüksek Öğrenim Kurulu'nun katsayı düzenlemesi ile ilgili Danıştay 8. Dairesi'nin vermiş olduğu yürütmenin durdurulması kararının yasal olmadığını ve siyasi bir karar olduğunu açıkladı. Avukat Ali Aydın, "Danıştay'ın kararları adeta sipariş dava, ısmarlama karar görüntüsü içinde. İstanbul Barosu tarafından açılan her dava peşin peşin kabul edilecek havası ile verilen kararlar yüz binlerce öğrencimizi perişan etti. Kamu vicdanında derin yaralar açtı. Yargıya olan güven tamiri imkansız bir şekilde zedelenmiştir." dedi. Kayseri Barosu tarafından düzenlenen ve 16 ilin baro başkanının altında imzası bulunan tepki açıklaması Hilton Otel'de gerçekleştirildi. Kayseri Barosu avukatlarının da destek verdiği toplantıda açıklamayı Kayseri Baro Başkanı Ali Aydın yaptı. Ali Aydın, mahkemelerin ve halk ve hükümetle kavga etme gibi bir lüksü bulunmadığını, yargının yürütme ve yasamaya karşı siyasi muhalefet görevi üstlendiğini açıkladı. Yasal ve anayasal dayanağı olmayan bu tavrının ise Türkiye'de bir 'yargı vesayeti' bulunduğunu ortaya koyduğuna dikkat çekti. Avukat Aydın, yürütmenin faaliyet alanının yargı tarafından daraltıldığını belirterek, şöyle konuştu: "Yüksek Öğrenim Kanunu'nun 45. Maddesi meslek lisesi mezunu öğrencilere ancak ve ancak pozitif bir ayrımcılık öngörürken, yıllardan beri sürdürülen yasaya aykırı ve ayrımcı uygulamanın devam ettirilmesinin hiç kimseye bir yararı yoktur. Bir kısım okullara ve mezunlara yönelik siyasi ve hasmane tavrın bu okullar yanında, diğer tüm meslek lisesi mezunlarının haklarını gasp eden bir inatla sürdürülmek istenmesi, hukukun genel ilkelerine, insan haklarına ve demokrasiye aykırıdır." Devletin bütün vatandaşlarına eşit muamele etmesi gerektiğini ve yükümlülüğü olduğunu anlatan Baro Başkanı Aydın, eğitim herkesin hakkı olduğunun Anayasa'nın 10 ve 42. Maddelerinde düzenlenmiş kural olduğuna işaret etti. Aydın, Danıştay'ın bu kararı aynı zamanda Avrupa İnsan hakları Sözleşmesinin 11 nolu protokolü ve İnsan hakları Evrensel Beyanın 7 ve 26 maddelerine aykırı olduğu gibi mahkemenin de daha önceki verdiği kararla çelişkili olduğunu söyledi. Ali Aydın, hiç kimsenin ve kuruluşun dayanağını anayasadan almayan yetki kullanamayacağını belirterek, "Demokrasilerde hiçbir kişi ve kuruluşun halk ile kavga etmesine müsaade edilemez." ifadelerini kullandı. "TÜRKİYE, DARBE VE EYLEM PLANLARINDAN BİR AN ÖNCE KURTULMALIDIR" 16 ilin baro başkanlarının ortak açıklaması olan katsayının yanı sıra darbe ve eylem planları ile ilgili de ortak açıklama yapıldı. Barolar adına açıklamayı yapan Avukat Ali Aydın, Türkiye'nin, hukuk alanında ısrarla sürdürülmek istenen yargı vesayetinin silahlı kuvvetler alanındaki yansıması 'askeri vesayet' anlayış ve dayatmasının ürünü olan darbe plan ve eylemlerinden de acilen kurtulması gerektiğini söyledi. Aydın, 'Balyoz Darbe Planı'nda konu olan mekanlar, kişileri hatırlatarak senaryo açıklamalarının gayriciddi olduğunu vurgu yaptı. Aydın, filmlerde bile 'bu senaryonun gerçek olaylar ve şahıslarla bir ilgisi yoktur' diyerek not düşülürken, balyozda bu nezaketin bile yer almadığına dikkat çekti. Yasa dışı ve demokrasi dışı bu tür eylemlerin yargı önüne çıkarılması ve suç işlemiş olanların cezalandırılmasını talep ettiklerini belirtti. Ali Aydın, Kayseri Barosu'na bağlı 200 avukatın 'Balyoz Darbe Planı' ile ilgili İstanbul Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığına iletilmek üzere Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunduklarını ifade etti. Avukat Ali Aydın, konuşmasının sonunda yaşanan sorunların çözümü için sivil anayasa yapılması gerektiğini belirterek, siyasi partiler olmak üzere herkese çağrıda bulunarak bu soruna ortak çözüm üretilmesini istedi.