Eğitimin Kalitesinde Sınırlı İyileşme - Eğitim Haberleri

20 Aralık 2010 Pazartesi

Eğitimin Kalitesinde Sınırlı İyileşme

Eğitimin Kalitesinde Sınırlı İyileşme

Betam, Türkiye'nin 2003 yılında 433 olan matematik, fen okuryazarlığı ve okuma becerisi puan türü ortalamasını 2009'da 454'e yükseldiğini kaydetti.

Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi (Betam) Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programının (PISA) 2009 yılı raporlarının sonuçlarına göre, Türkiye'nin aldığı puanlarda bir iyileşme yaşandığını ancak bu iyileşmenin yeterli olmadığına dikkat çekti. Betam, Türkiye'nin 2003 yılında 433 olan matematik, fen okuryazarlığı ve okuma becerisi puan türü ortalamasını 2009'da 454'e yükselttiğini ancak, bu puan artışlarına rağmen Türkiye'nin 34 OECD ülkesi içinde tüm puan türlerinde 31'inci sırada yer aldığını kaydetti.

Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi Yrd. Doç. Dr. Gökçe Uysal-Kolaşin ve Araştırma Görevlisi Duygu Güner tarafından hazırlanan �Eğitimin Kalitesinde Sınırlı İyileşme� başlıklı araştırma notunu yayınlandı. OECD'nin 2000 yılından itibaren her üç yılda bir üye ve ortak ülkeleri kapsayan bir eğitim araştırması yaptığı belirtilen Notta, PISA olarak bilinen bu araştırmanın 15 yaş grubundaki öğrencileri kapsamadığı ve okuma becerileri, matematik ve fen okuryazarlığı alanlarında öğrencilerin yeterliliklerini ölçmeyi amaçladığı ifade edildi. Notta, �PISA alışılagelmiş başarı testlerinin aksine bilgi odaklı değildir; edinilen bilgi ve becerilerin günlük hayatta karşılaşılan zorlukların üstesinden gelmede ne derece kullanılabildiğine odaklanmış bir sınavdır. Bu açıdan PISA sonuçları Milli Eğitim Sistemi'nin performansının da bir ölçütüdür ve bu araştırma sonuçları eğitim sisteminin güçlü ve zayıf yanlarının tespitini mümkün kılmakta, iyileştirmeye yönelik planlamalar için gerekli veriyi sağlamaktadır� denildi.

TÜRKİYE'NİN ALDIĞI PUANLARDA BİR İYİLEŞME VAR ANCAK YETERLİ DEĞİL

Notta, 7 Aralık'ta açıklanan PISA çalışmasının sonucunda kamuoyunda oluşan ortak görüşün Türkiye'nin aldığı puanlarda bir iyileşme yaşandığı ancak bu iyileşmenin yeterli olmadığı yönünde olduğu belirtildi. Türkiye'nin, en başarılı olduğu okuma becerileri alanında bile 464 puanla 493 olan OECD ortalamasının oldukça altında olduğu kaydedilen Notta, �Öte yandan OECD, PISA sonuçları incelenirken milli gelir ve öğrenci başına yapılan harcama düzeyinin dikkate alınması gereğini vurgulamakta ve ülkelerin başarı düzeylerindeki farklılaşmanın önemli bir kısmının bu iki değişkenle açıklanabildiğini belirtmektedir. Ne yazık ki Türkiye hem milli gelir hem de eğitim harcamaları bakımından OECD ülkelerinin oldukça gerisindedir. Ayrıca Türkiye'de PISA sınavına katılan öğrencilerin yüzde 58'i uluslararası düzeyde sosyoekonomik göstergeler açısından en dezavantajlı grubun içerisindedir� ifadeleri kullanıldı. Bu nedenle Türkiye'nin PISA da elde ettiği sonuçların milli gelir, eğitim harcamaları ve öğrencilerin sosyo-ekonomik durumu da dikkate alınarak değerlendirildiğinde OECD, Türkiye, Brezilya, Arjantin ve Şili'nin PISA'da gösterdikleri iyileşmeyi �etkileyici� olarak tanımlandığı belirtilen Notta. �Gerçekten de Türkiye PISA'ya katıldığı ilk yıl olan 2003'ten 2009'a her üç puan türünde de önemli ilerlemeler kaydetmiş, üç puan türünün ortalamasını 433'ten 454'e yükseltmiştir� denildi.

MATEMATİK OKURYAZARLIĞINDA EN DÜŞÜK SEVİYEDE BÜYÜK İLERLEME

Türkiye'nin 2003'ten 2009'a matematik okuryazarlığı puanını 423'ten 445'e çıkarmış, bu puanla 34 OECD ülkesi içinde 31'inci PISA 2009'a katılan 65 ülke içerisinde ise 41'inci olduğunun bilgisi verilen Notta, Türkiye'nin matematik okuryazarlığında Meksika ve Brezilya'nın ardından en yüksek puan artışı gösteren üçüncü ülke olduğu, ancak Türkiye'nin matematik okuryazarlığı alanındaki esas başarısı 2'inci seviyenin altında matematik yeterliliğine sahip öğrencilerin oranını 2003'te yüzde 52 olan seviyesinden 2009'da yüzde 42'ye çekebilmiş olması olduğu kaydedildi. Notta, dikkati çeken bir diğer noktanın ise 2003'te görece daha sağa çarpık olan yeterlilik düzeyi dağılımının 2009'da bir nebze düzelmesi olduğu belirtilerek, �Diğer bir deyişle bu iyileşme en başarılı gruplarda bir genişlemeden ziyade düşük başarı düzeylerindeki öğrencilerin toplam içerisindeki payının azalmasıyla gerçekleşmiştir. Sonuç olarak orta başarı düzeylerinde bulunan öğrencilerin payı artmıştır. Bu durum dağılımın zamanla OECD ortalama dağılımına yaklaşabileceği yönünde umut vermektedir� ifadeleri kullanıldı.

FEN OKURYAZARLIĞINDA EN YÜKSEK ARTIŞ GÖSTEREN İKİ ÜLKEDEN BİRİ TÜRKİYE

Türkiye'nin 2006 yılında 424 olan fen okuryazarlığı puanını 2009'da 30 puan artırarak 454'e çıkardığı aktarılan Notta, böylece bu alanda puanını en çok arttıran iki ülkeden biri olduğu kaydedildi. Notta, Türkiye'nin bu puanla OECD ülkeleri arasında 31'inci tüm ülkeler arasında ise 42'inci olduğu belirtildi.
Notta, �Matematik okuryazarlığında olduğu gibi fen okuryazarlığı yeterlilik düzeylerinin dağılımı da iyileşmiş, düşük başarı düzeylerindeki öğrencilerin toplam içerisindeki payı azalmıştır. 2'inci seviyenin altında fen okuryazarlığı yeterliliğine sahip öğrencilerin oranını 2006'da yüzde 46.6 iken 2009'da yüzde 29.9'a gerilemiştir� denildi.

OKUMA BECERİSİ YETERLİLİK DÜZEYLERİ OECD ORTALAMASINA YAKIN

Türkiye'nin 2003'te 441 olan okuma becerisi puanını 2009'da 464'ya çıkardığı belirtilerek, böylece OECD ülkeleri arasında 31'inci tüm ülkeler arasında ise 39'uncu olduğu kaydedildi. �2003'te PISA'ya katılan öğrencilerin yüzde 37'sinin 2'inci düzeyin altında başarı göstermişken bu oran 2006'da yüzde 32.6'ya düşmüştür. Bu düşüş son PISA 2009'da da devam etmiş ve 2'inci düzeyden daha düşük bir başarı gösteren öğrencilerin oranı 24.5'e kadar gerilemiştir. 2003, 2006 ve 2009 yıllarında okuma becerisi başarı düzeylerinin sınırları değiştirilmiştir. Örneğin 2003 yılında 421 olan 2'inci düzey alt sınırı 2009 yılında 407.47 olarak belirlenmiştir. Ayrıca 2003 ve 2006 yıllarında okuma becerisi puanları altı farklı başarı düzeyi ile ifade edilirken 2009 yılında düzey sayısı sekize çıkmıştır� ifadeleri kullanılan Notta, bu nedenle yıllar arasında bir karşılaştırma yapmanın olanaklı olmadığı belirtildi. Notta, diğer taraftan 2009 yılı sonuçları dağılımın OECD ortalamasına iyice yaklaşıldığını ancak halen 2'inci düzeyde bir kümelenme olduğunu gösterdiği kaydedildi.

TÜRKİYE'NİN EĞİTİMDE KAT ETMESİ GEREKEN MESAFENİN KÜÇÜLMEDİ

2009 PISA sonuçlarının en düşük başarı düzeylerinde gözlenen kümelenmenin kaybolmakta olduğunu göstermesi açısından önemli olduğu vurgulanan Notta, Çünkü PISA sonuçları yalnızca öğrencilerin başarı düzeyinin bir göstergesi değil, aynı zamanda Milli Eğitim Sistemi'nin de bir başarı ölçüsüdür. Bütün alanlarda 2'inci yeterlilik düzeyinin altında kalan öğrenci oranının azalması eğitim sisteminin daha eşitlikçi bir yapıya dönüştüğünün zayıf olsa da umut verici bir göstergesi olarak yorumlanmalıdır. denildi. Ancak 2008-2009 eğitim yılında ortaöğretimde net okullaşma oranının yüzde 59 olduğu belirtilen Notta, 15 yaşında eğitim sisteminin dışında kalan gençlerin sayısı çok yüksek olduğu, bu gençlerin PISA sınavlarına girmediği göz önünde bulundurulursa Türkiye'deki 15 yaşındaki gençlerin gerçek yeterlilik seviyesinin PISA sonuçlarından daha düşük olduğu anlaşıldığı kaydedildi. Notta, Türkiye'nin eğitimde kat etmesi gereken mesafenin küçülmediğinin altı çizildi. (Anka)

Hiç yorum yok: