Beysukent'teki evinde önceki gün öldürülen Ankara Üniversitesi (AÜ) Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı Klinik İmmünoloji ve Romatoloji Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Ayşe Olcay Tiryaki, toprağa verildi.
Tiryaki'nin cenazesi, görev yaptığı Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde düzenlenen törenden sonra Kocatepe Camisi'ne getirildi. Burada Tiryaki'nin Türk bayrağına sarılı tabutunun başucuna yeşil renkte bir yazma örtüldüğü görüldü.
Kocatepe Camisi'ndeki törene, merhum öğretim üyesinin kız kardeşi Fatoş Tiryaki ve diğer yakınları ile Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nusret Aras, Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Murat Akal, eski Dekan Prof. Dr. Tümer Çorapçıoğlu ile öğretim üyeleri ve çalışma arkadaşları katıldı.
Tiryaki'nin kaybı nedeniyle gözyaşlarına boğulan Tiryaki'nin yakınları ve arkadaşları, üzüntülerini “Böyle bir ölümü hak etmemişti” sözleriyle dile getirdiler.
Öğle namazından sonra kılınan cenaze namazının ardından omuzlara alınan Tiryaki'nin naaşı, cenaze aracına konularak Karşıya Mezarlığı'na getirildi.Tiryaki'nin cenazesi daha sonra burada gözyaşları arasında toprağa verildi.
26 Mart 2008 Çarşamba
Önceki gün kızı tarafından öldürülen AÜ öğretim üyesi Prof. Dr. Ayşe Olcay Tiryaki, toprağa verildi.
Okul hayatında başarılı bir öğrenci, hem ailenin hem de öğretmenlerin önemli beklentileridir. Öğrenmeyi ,başarıyı engelleyen faktörler.
Bir öğrenci öğrenirken zihninin yüzde 20'sini, duygularının ise yüzde 80'ni kullanır. Yani dersini severek yapan çocuk daha başarılı olur. Çocuğuyla ilgilenemeyen, aile yaşantısında düzen bulunmayan, hayatları programsız anne-babaların çocuklarından düzenli ders çalışma ve başarı beklemeleri yanlış olur.
Bir öğrencinin okul başarısının kaynağı sadece çocuğun yetenek ve zekâsında görülmemelidir. Çocuk okul başarısında sadece akademik yeteneklerini ortaya koyar. Sosyal hayatta, sosyal ilişkilerindeki başarısı da en az okul başarısı kadar önemlidir. Çocuğun okul başarısı onun öğrenme yeteneğini yansıtır.
Okul hayatında başarılı bir öğrenci, hem ailenin hem de öğretmenlerin önemli beklentileridir. Ancak öğrenmeyi dolayısıyla başarıyı engelleyen birçok faktör vardır. Bunları şöyle sıralayabiliriz:
Yeterli ve düzenli çalışmama, tekrar eksikliği
Çocuğun öğrenmeye karşı isteksizliği ve ilgisizliği
Bilgi, beceri ve yeteneklerin farklılığı
Psikolojik durum (arkadaş ilişkileri, anne-baba ilişkileri, kişilik özellikleri)
Uygun çalışma ortamının ve buna bağlı olarak düzenli, sistemli aile hayatının olmaması
Dersini severek yapan başarılı
Anne-baba çocuğun öğrenme ve başarı sağlamasından direkt sorumlu olmasalar da, başarı ve öğrenmeyi sağlayıcı şartların hazırlanmasından direkt sorumludur. Çalışma ortamı iyi bir şekilde düzenlenen, sistemli bir yaşantıya sahip ailelerin çocukları diğerlerine göre daha başarılı olmaktadır.
Bir çocuk öğrenirken zihninin yüzde 20'sini, duygularının ise yüzde 80'ini kullanır. Bu da şu anlama gelir: Dersini severek, isteyerek yapan öğrenci diğerlerine göre daha başarılı olur. Çocuktan uzun zaman sonra eve gelen, çalışma takibini yapamayan, eve geldiğinde ise daha çok ev işleri veya işyerinden getirdiği işlerle meşgul olan anne-babaların çocuklarından ciddi bir başarı ve gayret beklemeleri doğal değildir.
Çocuğun başarılı olmasında sistemli ve düzenli çalışması ve programlı olması ne kadar çok önemliyse aile içinde ev ortamında çalışan öğrencinin anne-babasının da hayatlarını bir programa bağlamaları ve çocuklarının çalışma düzenini bu programa dahil etmeleri gereklidir.
Çocuk ders çalışırken, anne-babanın TV seyredip çay içtiği, gezmeye gittiği ya da misafirlikte olduğu bir ortamda "hadi sen odana gidip ders çalış" dendiğinde çocuk odasına gider ders çalışır, ancak aklı dışarıda kalır.
İki kardeşli evlerde çocukların çalışma zamanları birbirine uygun olarak ayarlanmalıdır. Biri ders çalışıp, diğeri TV, bilgisayarla meşgul olmamalıdır.
Çocuğumun okul başarısını artırmak için ne yapabilirim?
Onun en iyi nasıl öğrendiğini, hangi yöntemle daha iyi öğrendiğini birlikte tespit edin. Okuyarak, yazarak, dinleyerek, anlatarak mı daha iyi öğreniyor?
"Doğru dürüst çalışmıyorsun", "Az çalışıyorsun" şeklinde uyarıların yerine "Çalışmalarını gözden geçir, eksiklerini beraber belirleyelim, bu süre bu ders için yeterli mi?" şeklinde cümleler kullanalım.
Ders çalışma ve çalışmamanın sonuçları hakkında konuşun. Düzenli tekrar yapmadığında konuların birikeceğini, çalışma isteksizliğinin oluşacağını unutmayın.
Çalışma süresi her öğrenciye göre farklılık gösterir. Bazı öğrenciler için 20 dakika, bazıları için 40 dakika gerekebilir.
Çocuk ders çalışırken ondan bir şey istemeyin.
Her defasında ödül vermeyin. Başarı kendi başına ödüldür.
TV, bilgisayarı kontrol altına alın.
Çocuğun başarısını değerlendirirken arkadaş ya da sınıfına göre değil, bir önceki durumuyla karşılaştırarak değerlendirin.
Çocuğun konsantre olacağı uygun çalışma ortamı hazırlayın. Dikkatini dağıtacak ya da aklının sizin bulunduğunuz odada kalmasını sağlayacak ortamlar oluşturmayın.
Sadece dersler odaklı konuşma ve iletişim kurmayın. Sosyal, duygusal, güncel meseleler hakkında konuşun.
Yatmadan tekrar yapmasını sağlayın. 10 dakikalık gözden geçirme, okuma şeklinde tekrar öğrenilenlerin kalıcı olmasını sağlar.
Kontrollü takip yapın. Sadece ödevlerini yaptın mı, derslerini bitirdin mi? şeklinde soru-cevaplı takip yüzeysel bir takiptir. Neler anladığını, öğrendiğini soru-cevap şeklinde sorun.
Sürekli ders çalışmasını istemeyin. Bu sadece çalışma zorunluluğunu hatırlatır. Çocukta herhangi bir istek ve gayret oluşturmaz.
Bunun yerine ne zaman çalışacağına, ne zaman dinleneceğine ait olan bir program hazırlayın. Ya da hazırlanmış böyle bir program varsa beraber takip edin. Sosyal faaliyetlere programda yer vermesini sağlayın.
Mümkün oldukça yatmadan önce TV izlemesine müsaade etmeyin.
Eve gelir gelmez derse oturtmayın. Sevdiği şeylerle meşgul olmasını sağlayarak
okul stresinden uzaklaşması için yardımcı olun.
Çocuğun başarısızlık nedenlerini iyi tespit edin. Bazen çocuk evde düzenli çalışır.
Ama istenilen başarıyı elde edemez. Bunun nedeni derste konuyu iyi öğrenememesi olabilir.
Fenerbahçe, "101. yılda 101.000 kitap" sloganıyla büyük bir yardım kampanyası başlatıyor.
Sait Gürsoy / Sabah
101. yılda 101.000 kitap
Kuruluşundan bu yana, ülkemizin eğitim alanında da daha iyi koşullara sahip olması adına camiasıyla birlikte her koldan seferber olan Fenerbahçe Spor Kulübü, kuruluşunun 101. yılında da bu alanda büyük çapta bir yardım kampanyası başlatıyor. Fenerbahçe, "101. yılda 101.000 kitap" sloganıyla başlattığı yardımlaşma kampanyasında sadece Fenerbahçelileri değil, eğitim konusunda duyarlı olan her okur severi göreve çağırıyor.
Doğu ve Güneydoğu Anadolu illerinde ihtiyacı bulunan 101 adet ilköğretim okulu için, başta kitap olmak üzere, eğitim araç gereçleri ve kıyafet toplanmasını içeren yardım kampanyasıyla özellikle o bölgelerde eğitimde yaşanan noksanlıkların telafi edilmesi, küçük yaşta çocukların kitap dostu olması amaçlanıyor. Haydi tüm okur severler!.. Ulusumuzun istikbali olan çocuklarımızın eğitimine katkıda bulunmak için okumuş olduğunuz kitaplarla vedalaşın; kitaplarınız nesilden nesle aktarılsın; çocuklarımızın gözlerinde ışık olsun. Daha geniş bilgiyi 0216 542 18 95 nolu telefondan alabilirsiniz. İşte dünya kulübü Fenerbahçe'nin farkı.
Muğla Milli Eğitim Müdürü Mustafa Aksan, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün onayıyla görevden alındığını öğrenince kalp krizi geçirdi.
12 yıldır Muğla Milli Eğitim Müdürlüğü görevini yürüten Mustafa Aksan, iki gün önce Bakanlıklar ve Bağlı Kuruluşlarda Atamaları düzenleyen 2451 Sayılı Kanun'un 2'nci maddesince görevden alındı. Daha önce de 4 kez görevden alınan ve mahkeme kararıyla geri dönen Aksan'ın bu kez dönüş yolu da kapandı. Görevden alma Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün imzasıyla yapıldı. Resmi Gazete'de de yayımlanan kararı evinde öğrenen Aksan kalp krizi geçirdi. Yakınları tarafından ambulansla Muğla Devlet Hastanesi'ne kaldırılan Aksan, ilk müdahalenin ardından İzmir'deki Özel Kent Hastanesi'ne sevk edilerek tedaviye alındı. Daha önce anjiyo yapıldığı belirlenen Aksan'ın sağlık durumunun iyiye gittiği belirtildi. Aksan'ın, Ankara'da geri hizmete alınabileceği belirtildi.
Aksan'ın görevden alınmasının normal olduğunu belirten AKP Muğla Milletvekili Yüksel Özden, “Aksan, 12 yıldan bu yana Muğla'da görev yapıyordu. Bu tür görevler, 5-6 yılla sınırlandırılıyor. Ancak Mustafa Aksan uzun süre burada kaldı. Bu nedenle bir kan değişikliği yapıldı. Bu Milli Eğitim Bakanlığı'nın aldığı bir karar. Altında, herhangi bir art niyet yok. Başka birçok ilde de görev değişiklikleri yapıldı. Bu karar Muğla için faydalı olacaktır. Yeni ufuklar ve yeni projelerin önü açılacaktır. Kendisinin, kalp krizi geçirdiğini duydum. Acil şifalar diliyorum” dedi.
Sokakta çalışan 3 bin 633 çocuğun eğitim masrafları gönüllü kişi veya kuruluşlarca karşılandı.
GAP Bölge Kalkınma İdaresi (GAP BKİ) ve Birleşmiş Milletler'in (BM) işbirliğiyle 2006'da başlatılan 'Velim Olur musun?' kampanyasında, sokakta çalıştıkları tespit edilen 3 bin 633 çocuğun eğitim masrafları gönüllü kişi veya kuruluşlarca karşılandı.
GAP BKİ ve BM Kalkınma Programı işbirliğiyle 2004-2007 yıllarında yürütülen 'Bölgesel kalkınmanın güçlendirilmesi ve bölgedeki sosyoekonomik farklılıkların azaltılması programı-aşama II' kapsamındaki bileşenlerden olan 'Sokakta çalışan çocukların rehabilitasyonu projesi' çerçevesinde 25 Ocak 2006'da 'Velim Olur musun?' kampanyasının başlatıldığı belirtildi.
Kampanyanın amacı ise; Şanlıurfa, Batman ve Gaziantep'te sokakta çalışan çocukların eğitim masraflarının karşılanması olarak belirlendi. Böylece ailelere ekonomik katkıda bulunulması gerektiğinin vurgulandığı açıklamada, internet ortamında çocukların bireysel bilgilerinin yayınlanarak ihtiyaçların gönüllü kişi veya kuruluşlarca öğrenilmesi imkanının oluşturulduğu ifade edildi. Kampanyanın yerelden gelen talep üzerine GAP kapsamındaki bütün illeri kapsayarak 20 Mart 2008'de; Adıyaman, Batman, Kilis, Siirt, Şırnak, Mardin, Diyarbakır, Şanlıurfa valilikleri, Gaziantep Şahinbey Kaymakamlığı, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü ve Express Kargo'nun sponsorluğunda yeniden başlatıldığı bildirildi.
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’ndeki kavga nedeniyle hafta sonuna kadar eğitime ara verildi.
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih- Coğrafya Fakültesi'nde (DTCF), sol ve sağ görüşlü öğrenci grubu arasında çıkan kavga nedeniyle bu hafta sonuna kadar eğitime ara verildi. Dün iki grup arasında yaşanan bıçaklı satırlı kavgada bir öğrenci ve dört polis yaralandı. Kavganın, sol görüşlü öğrencilerin ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney'nin Ankara ziyaretini protesto etmesine tepkiler üzerine çıktığı öne sürüldü.
Geçen yıldan bu yana kavgalar nedeniyle daha önce birkaç kez eğitime ara verilen, son olarak bu yıl 29 Şubat ve 3 Mart'ta öğrenci olaylarının yaşandığı DTCF'de sol görüşlü öğrencilerin de aralarında bulunduğu bir grup TKP üyesi, önceki gün Sakarya Caddesi'nde Cheney'nin Ankara ziyaretini protesto amacıyla yapacakları basın açıklaması için fakültede bir araya geldi.
Bıçaklı satırlı kavga
Fakültede “ülkücü grup” olarak adlandırılan sağ görüşlü öğrencilerle sol görüşlü öğrenciler arasında bu protesto nedeniyle tartışma çıktı. Tartışma görevlilerin müdahalesiyle sona erdi.
İddialara göre dün sabah sağ görüşlü Ülkü Ocakları'na mensup öğrenci olmayan bazı kişilerle okula gelerek sol görüşlü öğrencilerle tartışmaya başladı. Tartışma yemekhanede bıçaklı satırlı kavgaya dönüştü. Kavgada yaralanan bir öğrenci İbn-i Sina Hastanesi'ne kaldırılırken, polisin müdahalesiyle olay sona erdi.
'PKK dışarı' sloganları
Bir süre sonra sol görüşlü bir öğrenci basın açıklaması yapmak için fakülte dışına çıkacağı sırada kavga tekrar başladı. Sağ görüşlü öğrenciler “PKK dışarı” şeklinde slogan atınca, fakülteye giren polis biber gazı kullandı. Ancak bu sırada polis de bir grup öğrencinin taşlı saldırısına uğradı. Yaralanan dört polis hastanelere kaldırıldı.
Olayları protesto etmek için Yüksel Caddesi'nde toplanan sol görüşlü 150 kadar öğrenci “Katil polis hesap verecek”, “Dil Tarih faşizme mezar olacak” sloganları attı. Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nusret Aras da okulun hafta başına kadar tatil edildiğini açıkladı.
İstanbul Üniversitesi’nde Fen Edebiyat Fakülte binasına giren ve bir daha çıkmayan Öğrenci Kolektifleri üyesi Ali Tosun’dan haber alınamıyor.
İstanbul Üniversitesi'nde Fen Edebiyat Fakülte binasına giren ve bir daha çıkmayan İstanbul Üniversitesi Eğitim Fakültesi Fransızca öğretmenliği bölümü öğrencisi ve Öğrenci Kolektifleri üyesi Ali Tosun'dan haber alınamıyor.
Tosun'un arkadaşları ANKA'ya yaptığı açıklamada, bugün öğlen saat 14.00 civarında lavaboya gitmek üzere ayrılan Ali Tosun'dan daha sonra haber alamadıklarını söyledi. Fakültede ve okulun her hangi bir yerinde bulamadıkları Ali Tosun'un akıbetinin üniversite içerisindeki özel güvenlik birimlerine ve sivil polislere sorduklarını ve yanıt alamadıklarını söyleyen Tosun'un arkadaşları, Edebiyat Fakültesi Dekanı ile görüştüklerini kaydetti. Dekanın kendilerine Tosun'u hastanelerde aramaları önerisinde bulunduğunu aktaran Tosun'un arkadaşları, “Okulda son günlerde yaşanan olaylar nedeniyle arkadaşımızın hayatından endişe duyuyoruz” dedi.
Belediye Başkanı Haşlak, Güllüova İlköğretim Okulu’nda oluşturdukları bilgisayar sınıfının birlik ve beraberliğe güzel bir örnek olduğunu belirtti.
Gölbaşı Belediyesince Muş'un Bulanık ilçesindeki Güllüova İlk-öğretim Okulu'nda bilgisayar sınıfı oluşturuldu. Bilgisayar sınıfının açılış törenine, Bulanık Kaymakamı Fatih Aksoy, Ankara Gölbaşı Belediye Başkanı Abdulnasır Haşlak, İlçe Milli Eğitim Müdürü Necim Eroğlu ve vatandaşlar katıldı.
GÜZEL BİR ÖRNEK
Törende konuşan Gölbaşı Belediye Başkanı Abdulnasır Haşlak, oluşturdukları bilgisayar sınıfının birlik ve beraberliğe güzel bir örnek olduğunu belirterek, "Bizler kardeşiz, kardeşlerimize bir nebze de olsa yardımcı olabilmek istedik. İlçe Milli Eğitim Müdürü Necim Eroğlu'nun talebi üzerine, Güllüova İlköğretim Okulu'na bilgisayar sınıfını açmayı uygun gördük" diye konuştu.
GÖNÜLLERİMİZ BİR
Farklı yerlerde yaşamanın dayanışmaya engel olmadığını belirten Haşlak, "Gönüllerimiz bir. Varılmaz sanılan yollar sevgi ile aşılır, kurulmaz sanılan hayaller sevgiyle kurulur. Türkiye'yi geleceğe hazırlamak için çocuklarımızı iyi eğitmeliyiz. Bu doğrultuda eğitime destek çalışmaları yapıyoruz" diye konuştu.
Takdire şayan davranış
BULANIK Kaymakamı Fatih Aksoy ise 180 öğrencinin eğitim gördüğü Güllüova İlköğretim Okulu'na, 15 bilgisayarın bulunduğu bilgisayar sınıfı kurdukları için Gölbaşı Belediye Başkanı Abdulnasır Haşlak'a teşekkür ederek, şunları kaydetti: "Gölbaşı Belediyesi'nin Güllüova İlköğretim Okulu'nda açtığı bilgisayar sınıfı hem bizi hem de öğrencilerimizi sevindirdi. Bu imkanın çocuklara sağlanması takdire şayan bir davranıştır. Bu tür yardımları çok önemsiyoruz. Devletin yatırımları ve yaptıkları yanında hayırsever iş adamlarımızın da son yıllarda özellikle bilgisayarlı eğitime olan ilgileri artarak devam etmektedir."
2005 yılında Anadolu Liselerine sınavsız öğretmen alımı yapılması sonrasında bu atamaların iptal edilmesi öğretmenleri mağdur etti.
2005 yılında Anadolu Liselerine sınavsız öğretmen alımı yapılması sonrasında bu atamaların iptal edilmesi nedeniyle birçok öğretmenin mağdur olduğunu bildiren Türk Eğitim-Sen, Milli Eğitim Bakanlığı'na bir yazı yazarak, söz konusu öğretmenlerin il içi tayin ile eski okullarına dönebilmelerinin sağlanmasını istedi.
Türk Eğitim-Sen 2005 yılında Anadolu Liselerine sınavsız olarak atanan öğretmenlerin yargı kararı sonucu atamalarının iptal edildiğini ve bu nedenle mağdur olan öğretmenlerin mağduriyetlerinin giderilmesi amacıyla MEB'e yazı yazdı. Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk imzası ile gönderilen yazıda, 2005 yılında yapılan sınavsız atama sonrasında yargının bu atamaları iptal ettiği kaydedilirken, “Bazı iller mahkeme kararını daha önce uygulamış, bazıları ise bugünlerde uygulamak üzere çalışmalara başlamıştır. Yargı kararının uygulanması hukuki bir mecburiyettir. Ancak, bu atamaların sorumlusu öğretmenlerimiz değildir. Dolayısıyla yapılan uygulamalar öğretmenlerimizi mağdur etmektedir” denildi.
-“2 YILA BAKILMAKSIZIN İL İÇİ ATAMA YAPILSIN”-
MEB'e gönderilen yazıda, söz konusu öğretmenlerin kararnamelerinin Anadolu statüsüne çevrildikleri için yapılan Anadolu Liselerine Öğretmen Alımı Sınavlarına da alınmadıkları vurgulandı. Öğretmenlerin 2 yıllık çalışma sürelerinin dolmaması nedeniyle de il içi tayin isteğinde bulunamadıklarına işaret edilen yazıda, “Söz konusu öğretmenlerin, istemeleri halinde eski okullarına norm kadro fazlası öğretmen olarak atanmaları veya bulundukları okulda 2 yılını doldurup doldurmadıklarına bakılmaksızın il içi tayin isteğinde bulunabilmelerinin sağlanması yaşanan mağduriyeti bir nebze de olsa hafifletecektir” denildi.